Kürtler

Kürtler (Kürtçe: Kurd, کورد), doğuda Zagros Dağları'ndan batıda Toros Dağları'na, güneyde Hemrin Dağları'ndan kuzeyde Kars-Erzurum platolarına kadar uzanan coğrafi bölgede yoğun şekilde yaşayan, yaklaşık 20-25[18] veya 20-30[19] milyon nüfusa sahip İranî halktır.

Kürtler
Kurd کورد
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Türkiye 12.445.000[1]. - 22.000.000[2][3][4][5]
İran 4.119.000-8.229.000[6]
Irak 4.347.000-6.547.000[7][2][4][8][9]
Suriye 2.411.000-3.111.000[10]
Afganistan 200.000[11]
Azerbaycan 6.100[12][11]
İsrail 100.000[13]
Lübnan 75.000-100.000[11][14]
Gürcistan 40.000[15]
Ermenistan 45.000[11]
Türkmenistan 50.000[15]
Almanya 600.000-1.200.000[16]
Fransa 100.000-120.000[11]
İsveç 25.000-30.000[11]
Hollanda 70.000-80.000[11]
İsviçre 60.000-70.000 [11]
Avusturya 50.000-60.000[11]
Birleşik Krallık 25.000-80.000[11]
Danimarka 8.000-10.000[11]
Yunanistan 20.000-25.000[11]
ABD 15.000-20.000[11]
Kanada 6.000[11]
Japonya 2.000[17]
Diller
Kürtçe

(Sorani, Gorani, Kurmanci)

Bunun yanında Türkçe, Farsça ve Arapça geniş bir kesim tarafından konuşulur.
Din
İslam
Çoğunluğu: Sünni (Şafii, Hanefi), az bir kısmı: Şii (Alevi)
Küçük azınlıklar hâlinde Ezidilik, Hristiyanlık, Zerdüştlük, Yahudilik

Bugün en büyük Kürt nüfusu Türkiye'de bulunurken (15-22 milyon kişi),[3] İran, Irak ve Suriye'de de kayda değer Kürt nüfusları bulunmaktadır. Gerek bölgedeki siyasi ve sosyal karmaşa ve sorunlar gerekse diğer sebepler dolayısıyla, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında oluşan göçlerle Batı Avrupa başta olmak üzere Kuzey Amerika ve Orta Asya gibi farklı coğrafî bölgelerde yerleşmiş bir Kürt diasporası da mevcuttur.[19] Kürt kültürü yüzyıllarca süren etkileşimin de sonucuyla diğer Orta Doğu kültürleriyle çeşitli benzerlikler barındırırken, Kürt dinî inancı oldukça senkretik bir biçimde gelişmiştir.[20] Bugün Kürtlerin çoğunluğu Şafii mezhebine bağlı Sünni Müslümanken, birçok farklı din ve inancın da mensuplarına rastlanır. Bunlara ek olarak Ezidilik ve Ehl-i Hakk gibi Kürtler arasında ortaya çıkan ve Kürt kültür ve dinî anlayışıyla karakterize çeşitli dinî mezhep, akım ve inançlar da mevcuttur.[20]

Etimoloji

Kürt (veya Kürd) sözcüğünün etimolojisi oldukça tartışmalı bir konudur ve tam olarak nasıl türediği kesin olarak bilinmemektedir.[21] Bazı bilim insanları Kürt sözcüğünü, MÖ 24. yüzyıldan kalma antik Sümer tabletlerinde geçen ve yine bir halkı tanımlamakta kullanılmış olan Kar'da sözcüğü ile ilişkilendirmiş[22], bazıları ise Kürt sözcüğünü, Ksenofon'un Anabasis eserinde, bugün Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı bölgelerde bulunan bazı kabileleri tanımlamakta kullanılan Kardukhoi (ki bu Kardu sözcüğünün çoğulu sayılır zira son ekteki kh kısmı Ermenice çoğul ekinden gelmektedir ve Ksenofon bu kabilelerin isimlerini Ermenilerden öğrendiğini belirtmektedir) sözcüğü ile ilişkilendirmektedir.[21][23] Daha sonraları Livy, Polibios ve Strabon'un eserlerinde de Kyrtiae olarak anılan ve Kürtlerle ilişkilendirilen bir topluluk göze çarpmaktadır.[21] Bununla birlikte, çağdaş bağlamdaki Kürt sözcüğü İranîdir; nitekim Sasaniler döneminde yazılan Kârnâmag î Ardashîr î Babagân destanında da bu sözcüğe rastlanır.[21] Sasani İmparatoru Ardeşir'i anlatan bu menkıbede Ardeşir'in Kürtlerle olan savaşına ve Kralları Madig ile olan husumetine değinir. Ayrıca menkıbenin ilk bölümünde "İskenderin kötü saltanatı sırasında Daranın torunlarının dağlara çekilip Kürdler arasında yaşamak zorunda kaldığı" yazılıdır.[24][25]

Özellikle erken dönem araştırmacılar Kürtleri Ksenofon'un bahsettiği Kardukhoi ile ilişkilendirseler de 20. yüzyılın başından itibaren bu görüşler tartışılmış ve önemini yitirmiştir.[21] Ksenofon'un Kardukhoi olarak adlandırdığı halkın Kürtlerle özdeşleştirilmesinin nedenleri, yaşadıkları bölgenin bugün Kürdistan'ın içinde yer alıyor olması, alışkanlıklar ve çeşitli dış özelliklerdir. Bununla birlikte, bu sonuç bugün Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı Kürdistan'da her daim Kürtlerin yaşamış olduğu ve tarih içinde bölgede gerçekleşen göçlerin göz önünde bulundurulmaması gibi sorunlu öncüllere dayanmaktaydı. Aynı zamanda belirli bir bölgede yaşayan toplulukların zaman içinde etnik kökenleri gibi özellikleri haricinde benzer yaşama şekilleri göstermeleri beklenen bir gelişmedir.[21]

Genel olarak eski kaynaklarda geçen ve tarihte zaman zaman Kürtlerle ilişkilendirilmiş olan Kardu, Kyrtiae halkların kökeni üzerinde tartışmalar olsa da tarihçiler ve dilbilimcilerin genel kanısı bu isimlerin Kürt isminden farklı olmadıkları yönündedir.[26][27] Bu görüşün en büyük sebebi bu sözcüklerin sonunda yer alan ve sözcüklerin kökünün de bir parçası olan kısa ünlü harfidir. Özellikle Kardu sözcüğü çok tartışmalıdır; bu sözcüğün ilk harfinin K harfinden ziyade Q harfini tarif etmesi olasıdır ki bu olasılık da Semitik "QRD" ("cesur" veya "güçlü" anlamında) kökünü işaret eder;[21] bunu savunan dilbilimciler olduğu gibi eleştiren ve reddedenler de olmuştur.[28] Bunun dışında Kardu sözcüğünün Gürcüler için kullanılan özgün bir isim olan Kart'veli ile ilişkili olabileceği ortaya atılmıştır. Ayrıca, eğer Kürd sözcüğünün Farsça Gord sözcüğünden türediği kabul edilirse, Gord sözcüğünün yöresel Kardu (veya Qardu) gibi bir ismin İranîleştirilmiş bir formu gibi görülmesi de mümkündür.[21]

Tarihçe

Köken ve Antik Çağlardan Orta Çağ sonlarına Kürtler

Kürtlerin kökenine dair birçok sav ortaya atılmıştır. Bazısı bilimsel bazısı ise bilimsel olmayan dayanakları kaynak gösteren bu savlar oldukça çeşitlidir ve Kürtlerin kökeni Asurlulardan Gürcülere kadar birçok farklı topluluk ve medeniyete atfedilmiştir.[21] Genel kabul gören köken İranî olsa da Kürt topluluklarının homojen bir yapıdan uzak olduğu ve linguistik bütünlüklerinin ötesinde, etnik anlamda çok çeşitli olduğu, tanınmış Kürdolog Vladimir Minorsky dahil birçok bilim insanı tarafından kabul edilmektedir.[21] Bununla birlikte tarihte kökenlerinin Araplar olduğunu savunan Kürt toplulukları da olmuştur.[21][28] Müslüman bazı tarihçiler Kürtlerin kökenini Perslere dayandırırlar; bundaki en büyük dayanaklardan biri Şahname'de de geçen Demirci Kawa Efsanesidir.[28] Birçok Kürt, kökenlerini Medlere atfetmiştir;[23] nitekim Medler ile Kürtler arasında olası bir ilişkiye dair dilbilimsel ve coğrafî kanıtlar bulunmaktadır; örneğin her ne kadar Med dili örneği sayısı az olsa da eldeki bulgularla yapılan araştırmalar Med dilinin antik Pers dili ile olan ilişkisinin çağdaş Kürtçenin çağdaş Pers dili ile olan ilişkisiyle aynı olduğunu ortaya koymuştur.[21] Bununla birlikte Medler hakkında pek az şey bilinmektedir[21] ve akademik anlamda Medler-Kürtler bağlantısı onaylanmaz.[23] Kürtler, Medlerin dışında kendilerini Urartular ve Neo-Babilliler ile de ilişkilendirmişlerdir.[23] Ama bu halklar Hint-Avrupa dili konuşmadıkları için Kürt olamazlar.

Günümüzde Irak ve İran sınırları içinde bulunan Zagros Dağlarının uzaydan görünümü

Kürt sözcüğü tarih boyunca Persler ve Araplar tarafından sıklıkla herhangi bir etnik vurgu veya anlam içermeksizin göçebe anlamında kullanılmıştır ve bunun bir sonucu olarak tarihte Kürt olarak anılmış bazı toplulukların etnik anlamda Kürt olup olmadıkları tartışılmıştır; örneğin İslam tarihçilerinin eserlerinde söz edilen ve Fars Kürtleri olarak anılan, güney ve güneybatı İran'da yaşamış olan bazı toplulukların Kürt olmadığı, bu bölgelerde yaşayan göçebe topluluklar olduğu çeşitli dilbilimsel kanıtlar eşliğinde ortaya atılmıştır.[21]

Tüm bunlar sebebiyle Kürtlerin kökeni ve ilk dönemlerine dair kesin bilgilerden ve net bir tarihten söz etmek mümkün değildir; genel kanı Kürtlerin Doğu'dan Batı'ya Zagros Dağları'na doğru göçen kuzeybatı İranlı toplulukların bölgedeki İranî olmayan yerli halklarla birleşmesi ile oluştuğudur.[21] Böylece, Arapların ve İslam ordularının bölgenin fethine başladığı dönemde, Kürt olarak anılan topluluk oldukça heterojendi; yerli halklardan, Sami halklara ve bazı Ermeni topluluklarına kadar, İranîleştirilmiş birçok farklı halktan oluşuyordu.[28]

Bölgeye yapılan İslam akınları ve bölgenin İslam devletine dahil olmasından sonraki dönemde, Kürtlerin rolü ve yeri hakkında ayrıntılı bilgiler mevcuttur. İslam akınları sonrası Kürtler özellikle siyasi ve sosyal arenada yükselişe geçmişler ve dönemin siyasi olaylarında önemli bir rol oynamışlardır. Bu dönemde ilk kez Kürtler üzerine araştırma yapan ve ayrıntılı bilgiler veren iki önemli yazar Mesûdî ve İstahrî'dir. İki yazar da farklı Kürt aşiretlerinin bulundukları şehirlere göre çetelesini çıkarmışlardır ki bu Kürt tarihi için önemli bir bilgidir. İstahrî, Fars'taki Kürt bölgelerinden ve aşiretlerinden ayrıntılı bir biçimde bahsetmiştir; yaklaşık olarak 1107 tarihli olan Farsname'de ise Fars'taki en büyük Kürt topluluğunun Fars ordusuyla birlikte İslam akınlarına karşı savaştığını, büyük oranda yok olduğunu, kalanların ise Müslüman olduğunu belirtir.[28] Sayılarının 500.000'i bulduğuna inanılan bu büyük topluluğun tamamının yok olduğu çağdaş kaynaklarca olası bulunmasa da bu büyük topluluğun (ve kalanların) diğer gruplarla birleşmesi vb. sosyal değişikliklerin olası olduğu düşünülmektedir. Nitekim Fars'taki bu toplulukların Kürt olup olmadıkları da tartışmalıdır.[21]

Kürtlerin o dönemde çoğunlukta yaşadığı bölgelerin istilası ve ele geçirilmesi sonrasında, el-Zavzan'daki Kürt yönetimi 640 yılında haraç karşılığında özerk bir yönetim olmayı garanti altına almış, diğer birçok bölgelerde, örneğin Fars'ta, Kürtler Perslerle birlikte Arap ordularına karşı savaşmış, bu dönem içerisinde İslam Devleti kontrolündeki birçok farklı merkezde de, örneğin Basra gibi, ayaklanmışlardır.[28]

Kürtlerin yönetim karşıtı tutumları Emeviler ve Abbasiler döneminde de devam etmiş, örneğin 685 yılında Emeviler döneminde, Kürtlere karşı savaşması amacıyla bir vali atanmış, fakat atamayı yapan dönemin Emevi liderinin kısa bir zaman dilimi içerisindeki ölümü, bu hedefin gerçekleşmesine mani olmuş, bir başka seferde Kürtlerin 708 yılında Fars'ı talan etmeleri sonucu Haccac tarafından cezalandırıldıkları kaydedilmiştir; Abbasiler dönemindeyse, 764'te Ermenistan'ın Hazarlarca istilası çeşitli ayaklanmalara yol açmış, Kürt ayaklanmaları artan şiddetlerde devam etmiş, birçok Kürt Azerbaycan taraflarına göçmüştür, bu nedenle de, bu dönem bazı büyük Kürt aşiretlerinin yükselişine sahne olmuştur.[28] Örneğin daha sonra Eyyubîlerin çıkacağı aile soyu olan Ravvadîlerden Muhammed Şaddad bin Kartu Tebriz ve çevresinde bağımsız vali olmuştur ki o dönemde bu bölgelerde (kuzeybatı İran) çeşitli bağımsız valilikler ortaya çıkmıştır.

Zaman içinde büyük Kürt aşiretleriyle yönetim arasında çeşitli yakınlaşmalar da olmuştur; örneğin Hasnavilerin başı olan, Kürt liderlerinden Bedir bin Hasanveyh dönemin Abbasi halifesi tarafından Nasrüddin unvanına lâyık görülmüştür; nitekim Bedir bin Hasanveyh halkın eğitimine verdiği önem gibi hususlardan dolayı genel olarak sevilmiş ve övülmüş liderlerden olmuştur.[28]

Bölgedeki güçlü Büveyhoğulları'nın emirlerinden Ruknüddevle'nin hükümdarlığında Kürtlerle gelişen ilişkiler, halefi Adudüddevle döneminde değişmiş, Adudüddevle'nin hükümdarlığındaki ayaklanmalar şiddetli bir şekilde bastırılmış, Kürtlere karşı çeşitli seferler düzenlenmiştir.

Kürtler bölgedeki önemlerini 6. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar uzun bir süre korumuşlardır. Öyle ki 11. yüzyılın başlarında hâlâ Kürtlere karşı seferler vs. rastlanır. Bununla birlikte, bölgedeki Kürt grupların rolü ve önemi Türk istilalarıyla zayıflamıştır; nitekim bu istilalar başladığında Kürt kuvvetleri yıllardır süregelen iç ve dış çatışmalardan büyük oranda zarar görmüş bir hâldeydiler.[28]

Oğuzların bölgeye girişiyle birlikte, Oğuzlar ile bölgedeki, arasında Kürtlerin de bulunduğu diğer halklar arasında çatışmalar meydana gelmiştir. Oğuzlar bölgede ilerlerken, Hasnavilerin de çöküşü gerçekleşmiş, Annaziler yükselişe geçmiştir. Selçuk Beyi Tuğrul'un bölgeye saldırmasıyla Annaziler de sonunda Selçukluların hâkimiyetine girmiştir. Selçukluların yükselişi, Malazgirt'teki başarıları sonrası Ermenistan'ın da hâkimiyetlerine açılması, bölgedeki Kürt topluluklarının ve hanedanların çöküşüne yol açmış, Kürt toplulukların yerini Türk toplulukları almaya başlamıştır.[28] Sonraki dönemlerde Selçukluların Kürt topluluklara karşı çeşitli saldırıları olsa da, Kürt ve Arapların zaman zaman Selçuklu ordusuyla askerî harekâtlarda yer aldıkları da bilinmektedir.[28] Tarihî kaynaklarda bu dönemlerde Kürtlerin adı sıklıkla Suriye ve çevresindeki bölgede geçmektedir; nitekim Selçuklu döneminin en önemli olaylarından birisi de Kürdistan isminin ilk kez Selçuklularca ortaya atılması, Selçuklu sultanı Sencer'in hâkimiyetinde resmî Kürdistan eyaletinin ortaya çıkmasıdır.[28][29][30][31]

Suriye, Halep'te bulunan bir Eyyubi sarayının kalıntıları

Bazı Atabeylerin, özellikle de Atabey İmameddin Zengi'nin fetihleri ve gerek Kürtlere karşı gerek Kürtlerle birlikte giriştiği çatışmalar Kürt tarihi ve coğrafyanın şekillenmesinde önemli bir yer tutmuş, genel olarak bölgedeki Türkler ile Kürtlerin ilişkileri gelecek dönemlerde sıcaklığını ve önemini korumuştur.[28] Nitekim, Kürt kökenli olduğu sağlam kanıtlara dayanan Eyyûbî hanedanlığı ortaya çıktığında ve zaman içerisinde köklü Türk toplulukları Eyyûbî tebasına dahil olsalar da kendi topraklarında hükmetmeye devam etmişlerdir; Zengîlerin Musul'daki hâkimiyeti buna örnek gösterilebilir. Özellikle Mısır ve Suriye'de aktif olan Eyyûbîlerin ordusunun çoğunluğu Türklerden oluşmaktaydı. Bu durum hanedanlığın Kürt kimliğini azaltmasa da hanedanlıkla Kürt grupların her daim ortak yolda yürüdükleri de söylenemez, hanedanın tarihi boyunca çeşitli önemli noktalarda bazı Kürt gruplarının hanedana karşı çıktığı da bilinmektedir; örneğin kendisi de Kürt kökenli olan[32][33][34] Selahaddin'in tahta çıkmasına çeşitli Kürt gruplar karşı çıkmıştı.[28] Kuzey Afrika, Arabistan, Suriye ve Mezopotamya'daki önemli ve birçoğu başarılı fetihler sonrasında hâkimiyetini genişleten Eyyûbîler, Selahaddin'in ölümünden sonra hanedanlığın merkezî bir yönetimden uzak olan farklı özerk bölgeleri tek bir sultanlık altında birleştiren sistemi[35] sonucu sorunlar yaşanmış, saltanat kavgaları baş göstermiş, farklı güçlerin ortaya çıkışı, örneğin Harezmşahların doğudaki yükselişi, daha sonra Yemen'in kaybedilmesi, Mısır-Suriye yönetimsel ihtilafı ve ayrışması gibi durumlar sonucu hanedanlığın gücü ve etkisi gittikçe azalmış, Memlüklerin yükselişi ve Mısır'ın düşmesiyle hanedanlık çöküşe geçmiştir. 13. yüzyıl boyunca Kürt toplulukları açısından en önemli gelişme, Orta Doğu'daki diğer topluluklar için olduğu gibi, Moğol istilalarıydı. Nitekim Harezmşahların lideri Celaleddin Harezmşah'ın Moğollardan kaçtığı Diyarbakır'da, tahminlere göre büyük olasılıkla bir Kürt tarafından 1231'de öldürülmesinden sonra Moğollar Diyarbakır ve Ahlat'ı talan edip yıkmışlardır.[28] Diyarbakır daha sonra 1252'de tekrar talan edilirken, Şehrizor 1245'te istila edilerek yıkılmış, Erbil ise bu dönem boyunca üç kez istila edilmiştir.[28] Kürtler genel olarak Moğollara karşı durmuş, sıklıkla Memlüklerin yanında yer almış, Moğollara karşı direniş hareketinde rol almışlardır. Nitekim Memlük sultanı Baybars'ın ordusunda Türk ve Arapların yanı sıra Kürtlerin olduğu da bilinmektedir.[28][36] Her ne kadar Moğol İlhanlılar yönetimi altında Kürtlerden pek bahsedilmese de, Moğolların Kürdistan bölgesini 13. yüzyılın ilk yarısında fethettikleri ve yönetimleri altına aldıkları, özellikle Erbil'de yıllar boyu ihtilafın sürdüğü ve sık sık Kürtler dahil olmak üzere şehirdeki etnik grupları da içine alan ayaklanmaların, katliamların ve genel olarak sorunların yaşandığı, bölgenin genel durumunun Selçuklu yönetimindeki durumuna göre gerilediği bilinmektedir. Yine bu dönemde bölgenin başkenti Bahar'dan Çemçemal'e taşınmıştır.[28]

Moğollar sonrasında Kürtlerin yaşadığı bölgeler farklı Türk toplulukları, beylikleri arasında ihtilaf meselesi olmuş, bu topluluklar zaman zaman Kürtlerle birlikte çalışırken, zaman zaman Kürtlere karşı politikalar izlemişlerdir. Bu toplulukların içerisinde Kürtlerin özellikle Diyarbakır merkezli Akkoyunlular ile olumsuz ilişkileri olmuş, birçok kaynağa göre "Akkoyunlular sistematik bir şekilde önemli Kürt aşiretlerini ortadan kaldırmışlardır."[28]

Orta Çağ sonlarından 20. yüzyıla Kürtler

19. yüzyılın ikinci yarısında farklı bölgelerden geleneksel kostümleriyle Kürtler: sağdaki el-Cezire yani Mezopotamya'dan bir Kürt, ortadaki Mardin'den bir Kürt, ve soldaki de Diyarbakır'dan bir Kürt çoban.

16. yüzyılda kaleme alınmış olan Şerefname Kürt tarihi açısından önemli bir belgedir ve gerek o dönemin gerekse öncesinin olaylarına ve gelişmelerine dair birçok bilgi sunmaktadır. Bilinen o ki 16. yüzyıl ile birlikte bölgedeki iki ana güç olan Safeviler ve Osmanlıların arasındaki ihtilaflar Kürt topluluklarının tarihi açısından çok büyük önem arz etmiştir. Özellikle Şah İsmail'in başarılı askerî politikalarıyla birlikte birçok Kürt topluluğu Safeviler hükümdarlığı altına girmiştir; bununla birlikte Safevi Devleti'nin bu topluluklarla ilişkisi genellikle olumsuz olmuş, Şii olan Safeviler diğer Şii Türk liderleri, Sünni olan Kürt liderlerine değişmişlerdir.[28]

Buna karşılık, Sünni Türklerin başta olduğu Osmanlılar ise, Kürtlere karşı daha yapıcı bir politika izlemiş, bölgedeki Kürt liderleriyle anlaşmalar yapmış, daha sonra Safevilere karşı gerçekleşen savaşlarda ve sonrasında bölgedeki Kürt topluluklarının çoğunluğunun desteğini almışlardır. Nitekim bu desteğin alınmasında ve Kürtlerin Safevilere karşı Osmanlı saflarına dahil edilmesinde kendisi de Kürt olan Osmanlı siyasetçilerinden İdris-i Bitlisi önemli bir rol oynamıştır.[28] Safevilerden alınan bölgelerde kurulan vilayetlerde Türklerin yanı sıra Kürtlere de önemli liderlikler verilmiş, birçoğu babadan oğula geçen bu önemli derebeylik benzeri pozisyonlar daha sonra da devam etmiştir.[28] 17. yüzyılın sonuna kadar Kürtlerin bölgedeki konumu bu iki devletin ihtilaflarıyla belirlenmiş, sonunda Safevilerin tamamen mağlup olup Zagros Dağları'nın ötesinde kalacak şekilde bölgeden çekilmesiyle gerek Kürtler için gerek bölge için yeni bir dönem başlamıştır. 17. yüzyıldan itibaren zaman zaman geçici sürelerle bölgede İran etkisi ve saldırıları görülse de, Kürdistan bölgesi barındırdığı Kürt halklar ile birlikte genel olarak Osmanlı kontrolünde kalmıştır. Genel olarak Kürtler Osmanlı himayesinde Osmanlı ile birlikte dış etmenlere karşı koymuşlarsa da, İranlıların Kürtlerle ilişkisinin olmadığını söylemek yanlış olur; örneğin Nadir Şah'ın ölümünden sonra kısa süreliğine de olsa ülkeyi yöneten, Zend Hanedanı'na mensup Kerim Han olmuştur.

19. yüzyıl ile birlikte İran - Osmanlı gerginliği tekrar yükselmiş, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerden Zuhab ve Süleymaniye bu gerilimin odak noktaları olmuştur. 19. yüzyıldaki bir diğer önemli gelişme de Osmanlı topraklarındaki çeşitli Kürt beylerinin ayaklanmasıdır. 1830'lu yıllarda Bedirhan Bey, Said Bey, İsmail Bey ve Revanduzlu Muhammed gibi isimler ayaklanmış, bölgede önemli bir güce ulaşmış, aldıkları çeşitli yerlerde Hristiyan topluluklar ve Ezidî Kürt topluluklar katledilmiştir.[28] Aynı dönemde eski sadrazamlardan Sivas valisi Reşid Mehmed Paşa ayaklanan Kürtlerin üzerine, bölgeyi yatıştırması için gönderilmiştir. Uğraşlar sonucu ayaklanmaların önder ismi Muhammed Paşa 1836 yılında yakalanmıştır. Bununla birlikte bölgedeki gerilim dağılmamış, aksine 1839'daki Nizip Muharebesi'nde Osmanlı Devleti'nin yenilmesi sonrası bölgede ayaklanmalar tekrar baş göstermiş, 1843 yılı dolaylarında Cizre emiri Bedirhan Bey ile Hakkâri emiri Nurullah Bey ayaklanmıştır. Bu dönemdeki önemli olaylardan biri de kendilerine uygulanan baskıdan şikâyetlenmiş olan Hakkârili Nasturilerin Nurullah Bey tarafından katledilmeleridir.[28] 1840'ların sonuna doğru Osmanlı bunların üzerine bir ordu yollamış, yenilen liderler sürgün edilmiştir. Kürt ayaklanmalarıyla ilgili önemli bir husus da, 19. yüzyılda Osmanlı ile savaş içerisinde olan Rus ordularında bir Kürt alayının tertip edilmesidir ki nitekim Kırım Savaşı'nda Rusların iki Kürt alayı seferber ettikleri bilinmektedir.[28] 1800'lü yılların sonunda Hakkâri ve çevresindeki bölgede tekrar Kürt ayaklanmaları olmuş, bu ayaklanmalar Osmanlı tarafından belirli bir süre içerisinde yatıştırılmış, bu dönemde ayrıca Osmanlı tarafından Hamidiye Alayları olarak anılan Kürt alayları kurulmuştur ki bu alayların kurulması Kürt aşiretleri arasında ihtilafa ve hatta çatışmalara yol açmıştır.[28] Ayrıca 1800'lerin başında Osmanlı topraklarında bağımsızlık hareketinin güçlendiği bir başka topluluk olan Ermeniler ile Kürtler arasında gelişen iyi ilişkiler, 1800'lerin son yıllarında düşüşe geçmiş, çeşitli yerlerde Ermeni ayaklanmalarının bastırılmasında Kürtler aktif rol oynamışlardır.[28]

Çağdaş Orta Doğu'da Kürtler ve Kürdistan

CIA verilerine göre Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu bölgeler (1992) Kaynak: Teksas Üniversitesi Kütüphanesi9 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Kürdistan

Orta Doğu'da Kürtlerin tarih boyunca yaşadığı coğrafî ve etnik bölge için kullanılan Kürdistan terimine ilk kez Selçuklular döneminde rastlanır;[37] 12. yüzyıldan itibaren Selçuklular, kendi hâkimiyetlerinde olan, bugün güney Kürdistan olarak görülen ve o dönemde bir yönetim birimi olan bölgeyi Kürdistan olarak anmaya başlamışlar ve bilinen literatürde ilk kez Kürdistan terimini kullananlar da onlar olmuşlardır.[30][38] Selçukluların hâkimiyetindeki Kürdistan yönetim bölümünün tam olarak sınırlarının ne olduğu, bu bölümün yönetimsel özelliklerinin ayrıntıları gibi konular çok net bilinmemektedir. Bununla birlikte bu hususlarda çeşitli kanıtlar ve bilgiler de bulunmaktadır; örneğin 1340 yılında yazılmış olan Nezhetü'l Kulub isimli eserde Kürdistan vilayetine dair bilgiler yer almakta, vilayetin sınırları Arap Irak'ı, Huzistan, Pers Irak'ı, Azerbaycan ve Diyarbakır olarak verilmiştir.[39]

Selçuklulardan önce bölgede hâkim olmuş olan Arapların bölgeyi Kürdistan olarak adlandırmadıkları bilinmektedir.[39] Kürdistan teriminin Selçuklularca ortaya atılmasından önce Kürtlerin yaşadığı bölgelere farklı adlar verilmekteydi. Örneğin, Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerden olan ve bugünkü orta Kürdistan'a denk gelen bölgeye el-Zavzan[28], "Zewezan"[40] veya "Zûzan el-Ekrad" (Kürd Zozanı) denmekteydi.[41] Bununla birlikte bu bölgenin tanımı pek kesin değildir; tam olarak nereden başlayarak nereye kadar uzandığı çok net değildir.

Bugün Kürtler yoğun olarak Toros ve Zagros Dağları'nın kesiştiği, Mezopotamya'yı da içine alan, Türkiye'nin Doğu Anadolu, Güneydoğu bölgeleri, Irak'ın kuzeyi, İran'ın Kürdistan, Batı Azerbaycan, Kermanşah ve Loristan eyaletlerinde yaşarlar. Kürtlerin yoğunlukta yaşadıkları Orta Doğu'daki bu bölge için hâlen Kürdistan terimi de kullanılmaktadır. Azerbaycan'ın Zengilan, Laçın, Kubadlı ve Kelbecer rayonlarında yaşayan Kürt nüfusu bölge Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından ele geçirildikten sonra Azerbaycan'ın içlerine göçmek durumunda kalmışlardır.[42] Ayrıca göçlerle oluşmuş bir Kürt diasporası mevcutsa da, Kürt nüfusunun ezici çoğunluğu bu coğrafyada yaşamaktadır; bazı tahminler coğrafyadaki Kürt nüfusunu 22 milyon olarak telaffuz etmiştir.[43] Bununla birlikte birçok kaynağa göre verilen rakamlar genellikle tahminîdir; sonuçta farklı tahminler baz alınarak Orta Doğu'da Türkiye, İran, Irak ve Suriye ile bunlara ek olarak Ermenistan'da bulunan Kürt topluluğunun toplam nüfusunun 20 milyonun üzerinde olduğu söylenebilir.[44]

Kürtlerin diyarı anlamında olan Kürdistan teriminin ilgili coğrafî bölgeyi tanımlamaktaki önemi ve kullanımının ötesinde, belirli bir etnik grubun ve kültürün yayıldığı bölgeyi tanımladığını ve bu sebeple sosyal ve siyasal bir kavram teşkil ettiğini ortaya atanlar da olmuştur.[45] Nitekim Kürdistan terimi (Kürt terimiyle birlikte) siyasal olarak 20. yüzyıla kadar kullanılmamıştır.[39] Çağdaş bağlamda Kürdistan isminin kullanımı çeşitli siyasi ihtilafları beraberinde getirmektedir; örneğin Türkiye devleti geleneksel olarak Kürdistan teriminin kullanımının bölücü bir ima taşıdığını öne sürmektedir.[46]

Türkiye

İki Kürt Beyi İstanbul, 1899
Ağrı Dağı'nın önünde bir Kürt kızı

Orta Doğu'daki Kürt topluluklarının çoğunluğunun Türkiye'de yaşamasındandır ki Türkiye Orta Doğu'daki ülkeler arasında en büyük Kürt nüfusu barındıran ülke konumundadır.[44] Bununla birlikte Türkiye'deki Kürt nüfusun kesin sayısı da belirli değildir[44] ve çeşitli tahminler bulunmaktadır.[47] Devlet İstatistik Enstitüsü (2005'ten sonra 'Türkiye İstatistik Kurumu') tarafından 1965'te yapılan Genel Nüfus Sayımına göre de 31.391.421 olan Türkiye nüfusunun 2.370.233'ünün anadilinin Kürtçe olduğunu, ikinci dili dahil Kürtçe bilen toplam kişi sayısının ise 2.820.231 olduğu belirlenmiştir.[48] Buna göre nüfus kaydında Kürtçenin anadil ve ikinci dili olarak geçtiği kişi sayısı toplam nüfusun yüzde 8,98'ine tekabül etmektedir. Bununla birlikte 1965 sonrası nüfus sayımlarında ana dil mevzu bahis edilmediği için daha güncel verilere nüfus sayımları doğrultusunda ulaşmak mümkün değildir.[47][49]

Ancak genelde sayımlarda Zazaların da bu gruba dahil edilmesi karışıklara yol açmaktadır.[50]

2000'li yılların verilerine bakıldığında, CIA'ye göre, Türkiye'de yaklaşık 14-15 milyon[51] Kürt asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşamaktadır. Etnik gruplarla ilgili bir proje olan Joshua Project ise Türkiye'deki, Türkçe konuşanlar dahil toplam Kürt nüfusunun 14 milyon civarında olduğunu belirtmektedir.[52]

2007'de Milliyet gazetesinin KONDA'ya yaptırdığı ankette yüz yüze görüşme yapılan yaklaşık 50 bin kişinin %13,4'i kendisini Kürt olarak tanımlamış ve 18 yaş altındaki nüfusun eklenmesiyle bu oranın %15,68'e çıkıp, toplam nüfusa adapte edildiğinde Kürt nüfusunun 11 milyon 445 bin kişi olabileceği tahmin edilmiştir.[53]

Türkiye'deki Kürtler Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu bölgelerine yayılmış halde bulunur. Osmanlı döneminde Konya, Ankara, Kırşehir ve Aksaray gibi İç Anadolu Bölgesi'nin köylerine sürülmüş (Orta Anadolu Kürtleri Kürtçe: Kurdên Anatoliya Navîn) ve Cumhuriyet döneminde İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Mersin, Gaziantep, Antalya, Samsun ve Bursa gibi Türkiye'nin büyük kentlerine ve diğer ülkelere göç etmişlerdir. Ekonomik ve sosyal sebeplerle, ülkenin görece daha gelişmiş olan metropollerine yaşanan göçlerin dışında, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşanan isyanlar sonucu birçok zorunlu göç de yaşanmış, 1990'larda bölgedeki gerilimin artması ve sıklıkla çatışmaların yaşanması sebebiyle birçok köy boşaltılmıştır.[49]

Geleneksel kıyafetleriyle Vanlı Kürt kadınlar, 1973

Bu nedenle, özellikle Anadolu'nun batısında yaşayan Kürt kökenli nüfusun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya göre çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir; ancak yukarıda belirtildiği gibi, nüfus sayımlarında vatandaşlık esas alındığı ve etnik köken sorulmadığı için, Kürt kökenli nüfusun nerede daha yoğun olduğu konusunda kesin bir şey söylemek olanaksızdır.[47] Ayrıca evlenmeler sonucu da nüfus karışmıştır. Bir kısım Kürt kökenli Türkiye vatandaşı ise başta Almanya olmak üzere, çeşitli Batı Avrupa ülkelerine göç etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde de, Suriye ve İran'daki gibi Kürt azınlığa yönelik çeşitli yasaklar konulmuş, resmî bir asimilasyon politikası yürütülmüştür.[28][39][49][54][55][56] Bazı sosyal bilimcilere göre asimilasyon politikaları daha sonra ortaya çıkan, özellikle 1970'ler ve 1980'lerde ivme kazanan Kürt etnik kimliği bazlı Kürt milliyetçisi akımları beslemiş, bunların ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur.[39] Cumhuriyetin ilanından sonra Kürt kimliği reddedilmiş,[47] özellikle 1930'lar ve 1960'larda Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerde bulunan Kürtçe isimli birçok yerleşim birimi ve coğrafî öğenin ismi değiştirilmiş, Kürtçe isimlerin yerini Türkçe isimler almıştır.[49] Bunun dışında kültürel alanda da değişiklikler yapılmış, örneğin Osmanlı metinleri çağdaş Türkçeye çevrilirken veya kullanılırken bu metinlerde geçen Kürdistan, Kürd gibi sözcükler yok sayılmış, metinden çıkarılmış, Kürt kökenli birçok tanınmış Osmanlı vatandaşının kökeninin Türk olduğu öne sürülmüştür.[49] Kürt dilinden, Kürtçe isimlere, Kürt folklorüne kadar kültürün birçok alanında yasaklar konulmuştur.[47][56] Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki sıkılık Menderes döneminde bir miktar rahatlasa, asimilasyon çabaları azalsa ve çeşitli alanlarda özgürlükler artsa da, özellikle 27 Mayıs Darbesi sonrası, yeni anayasanın daha geniş haklar tanımasına rağmen bu özgürlükler pratikte azalmış, asimilasyon politikaları güçlenmiştir.[56] Kürt kimliğine yönelik hareket özellikle, 12 Eylül Darbesi sonrasında artmış; açık yerlerde Kürtçe konuşulması sıkı bir şekilde yasaklanmış ve Kürtlerin "Dağ Türkleri" olduğu iddia edilmiştir.[47][49][57] Asimilasyona yönelik olan ve bilimsel temeli bulunmayan bu iddia[58][59][60][61] T.C. Genelkurmay Başkanlığı tarafından desteklenmiş, bu kurum tarafından bastırılan "Beyaz Kitap"'ta şu açıklama yer almıştır:[57]

« Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz kış erimeyen karlar vardı. Güneş açınca üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabaka ile örtülürdü karın yüzü. Üstü sert altı yumuşak olurdu. Bu karın üstünde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker, 'kırt-kürt' diye ses çıkarırdı. Doğulu Türkmenlere, Kürt denmesinin nedeni buydu. Bölücülerin Kürt dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin karda yürürken ayaklarından çıkardıkları sesin adıydı aslında. »

Benzeri bir iddia da Kürtçe için ortaya atılmış, Kürtçenin aslının Türkçe olduğu ve bu çeşitliliğin coğrafi şartlarla yaşam tarzının (dışarı ile temaslarının az olması) değişikliğinden meydana geldiği[62][63] ve Kürtçedeki çoğu kelimenin Türkçe, Arapça ve Farsça kökenli olduğu ileri sürülmüştür.[62][63] 12 Eylül'den sonra da Kürtler Kürt kimliği ile ortaya çıkamamışlardır; örneğin 1991'deki Körfez Savaşı sırasında devletin resmî televizyon kanalı TRT Kürtlere Kürt demektense, haberlerde "Iraklı etnik gruplar" deyimini kullanıyordu.[64] 1970'ler ve sonrasında özellikle 1980'lerde yoğunluk kazanan ve 1990'larda devam eden Kürt ayrılıkçı hareketi ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında çatışmalar yaşanmış, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı ve bu grupların faaliyetlerini yoğunlaştırdığı Türkiye'nin güneydoğusunda kalan bölgelerde olağanüstü hal ilan edilmiştir.[47][56] 1990'larda "Kürt meselesi" fikri reddedilmiş, örneğin TOBB için hazırlanan ve bu meseleyi ele alan 1995 tarihli rapor Doğu Sorunu olarak adlandırılmıştır.[49] Nitekim sorunun "Doğu Sorunu", "Güneydoğu Sorunu" veya "Terör Sorunu" olarak adlandırılması yaygınlık kazanmış, askeriye tarafından desteklenmiş, 2000'li yıllarda Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk kez "Kürt Sorunu" ifadesini kullanması da özellikle başlarda bu kesimlerde olumsuz tepkilere yol açmıştır.[65]

1996'da TRT, Kürtlerin bir Türk boyu olduğunu ve Kürtçenin uyduruk bir dil olduğunu savunan bir program yayımladı.[66] Bununla birlikte 1990'larda genel olarak Türkiye'de yaşayan Kürt azınlığın durumunda 80'lere ve öncesine oranla rahatlama kaydedildi, Turgut Özal Türkiye'de ilk defa resmen Kürt kelimesini telaffuz etti ve Kürtçe konuşma ve yayın yasağı kısmen kaldırıldı.[67][68] 2000'li yıllarla birlikte diğer bazı yasaklar da kısmen kaldırıldı, Kürt sorunu açık bir şekilde tartışılmaya başlandı ve gerek Türkiye Cumhuriyeti devleti gerekse sivil toplum kuruluşları gibi kurumlarca çeşitli açılımlar gerçekleştirildi;[54] örneğin, 1 Ocak 2009 tarihinde, ağırlıklı olarak Kürtçenin Kurmanci lehçesi ile yayın yapan TRT 6 yayın hayatına başladı.[69][70] Kanalın açılışında dönemin Başbakanı Erdoğan Kürtçe başarı dileğinde bulunarak ilk kez kamuya açık olarak Kürtçe konuşan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı oldu.[71][72]

Türkiye'deki en büyük Kürt ayrılıkçı hareketi Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Türkiye başta olmak üzere, Avrupa Birliği[73], ABD[74] ve NATO[75] da dahil olmak üzere 31 ülke ve bazı kuruluşlar tarafından terör örgütü kabul edilmektedir. Ayrılıkçı ve militan örgütlenmenin yanı sıra parlamenter seçimlere katılan çeşitli Kürt partileri de olmuş, bunların birçoğu PKK ile ilişkileri olduğu gerekçesiyle kapatılmış, bu siyasi geleneğin son partisi olan ve 2009 yılı itibarıyla aktif olan Demokratik Toplum Partisi (DTP)ne de aynı gerekçeyle kapatma davası açılmıştır.[76]

İran

İran'dan bir Kürt kadını portresi; 19. yüzyılın sonları veya 20. yüzyılın başları
Kürtlerin ostanlardaki (eyaletler) yerleşimleri ve genel nüfus içindeki oranları, 2010

İran'da yaşayan Kürtler çoğunlukla İran-Irak ve İran-Türkiye sınırında yaşamaktadırlar. Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı, "İran Kürdistanı" (Kürtçe: کوردستانی ئێران Kurdistanî Iran) olarak da adlandırılan bölge[77] Batı Azerbaycan, Kürdistan ve İlam eyaletlerinin büyük bölümünü kapsamaktadır. Gerek çeşitli Kürt hareketleri gerekse İran-Irak Savaşı dolayısıyla kırsal kesimlerdeki Kürt nüfusunun azaldığı gözlemlense de, ayrıntılı araştırmalar yapılmadığı için net veya ayrıntılı bilgi mevcut değildir.[43]

Amerikan istihbarat kurumu CIA tarafından İran'da Kürt nüfusunun toplam nüfusun %7'sini bulduğu iddia edilmektedir. Aynı kuruma göre İran nüfusunun 66.429.284 olduğu göz önünde bulundurulursa bu oran (%7) 4 milyon 650 bin civarı bir sayı vermektedir.[78] Bazı tahminlerse 8 milyon civarındadır.[43]

İran'da, başka ülkelerden, örneğin Türkiye'den farklı olarak Kürt kimliği reddedilmemiş, bununla birlikte Farsî kimlik üst kimlik olarak vurgulanmış ve Kürt kimliği Fars kimliğine oranla daha alt bir kimlik olarak sunulmuştur.[79] Örneğin üst İranî kimliği vurgulamak adına Kürtçe sıklıkla Farsçanın bir lehçesi olarak sunulmaktadır.[79] Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı diğer bölgelerden farklı olarak İran'daki Kürtlerin bir özelliği de, İranlılar Şiiyken, Kürtlerin genelinin Sünni olmasıdır. Bu farklılık İran'daki Kürt kimliği açısından önemli bir yer tutar.[79] Bununla birlikte özellikle Kermanşah'ta yaşayan Kürt nüfusun önemli bir kesimi Şiidir; yine de bunlar genel Kürt nüfusta azınlık teşkil ederler ve Sünni Kürtler Kürt nüfusun yaklaşık %75'ini oluşturur.[80]

İran'daki Kürtler ve özellikle Irak'taki Kürtler arasında önemli bir etkileşim olmuş, bu da edebiyat ve dil alanında kendisini göstermiştir.[80] Benzeri bir etkileşim Türkiye'deki Kürtler ile mümkün olmamıştır; bunun en büyük sebebi İran'daki ve Irak'taki Kürtlerin büyük kısmının aynı güney Kürtçe lehçesini konuşmaları ve Kürtçeyi Arap alfabesiyle yazmalarıdır; Türkiye'deki Kürtlerde ise farklı bir kuzey lehçesi yaygındır ve Latin harfleriyle yazılmaktadır.[80] 1940'lardan bu yana Kürtçe İran'da resmî olarak yasak olsa da, özellikle bazı İranlı radyoların kısmen Kürtçe yayın yapmaları gibi etkenler sebebiyle gelişimini sürdürmüş, çeşitli Kürtçe yayınlar gizlice yayımlanmıştır.[80]

İranlı Kürtler ve İran'da Kürt kültürünün gelişimi açısından önemli bir nokta da, 1946–1947 yılları arasında varlığını sürdüren ve Mahabad Cumhuriyeti veya Kürdistan Cumhuriyeti olarak anılan kısa süreli Kürt devletidir. Cumhuriyet Ocak 1946'da ilan edilmiş[80] olsa da bölge 1942 yılından beri Kürtlerin etkisi altındaydı ve Kürt komiteler çeşitli yönetimsel işlevleri bir süredir karşılamaktaydı.[79]

1970'lerdeki devrimci hareketlerin birçoğu, Kürtlere ve Kürtlerin hak taleplerine olumlu yaklaşmış[80], Kürtler bu devrimci hareketlere destek vermiş ve bazı aşiret liderlerinin dışında Kürtlerin çoğunluğu 1979'daki devrimini de desteklemişlerdir.[81] Bununla birlikte devrim sonrasında Kürtlerin hak ve özgürlüklerinde olumlu yönde bir değişiklik olmamıştır.[81]

İran'daki aktif ana Kürt partileri, federal bir İran'ı ve bu bağlamda Kürt ulusu haklarının ve kimliğinin tanınmasını savunan İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) ve Marksist Kürt İşçileri Devrimci Örgütü (KOMALA)dır. İki partinin görüşleri birbirinden farklı olsa da, ikisi de mevcut rejimin karşıtıdır.[82][83] İran dahil bölgede Kürtlerin yaşadığı birçok ülkede aktif faaliyet gösteren bir başka Kürt örgütlenme ise, özellikle Türkiye'de aktif olan PKK ile yakınlığıyla bilinen, ayrılıkçı Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK)dir. Bu örgüt 2009 yılında ABD'deki Obama yönetimi tarafından terörist örgüt olarak adlandırılmış ve terör örgütlerine uygulanan yaptırımlar kapsamına alınmıştır.[84]

Suriye

Suriye ve Lübnan'ın dini ve etnik topluluklarının haritası (1935)
Suriye'nin humus şehrinde bulunan Kürt Kalesi olarak adlandrılan Krak des Chevaliers

Suriye'deki Kürt nüfusu genellikle Suriye-Türkiye ve Suriye-Irak sınırlarına yakın bölgelerde, örneğin Kürtçe Sere Kaniye olarak anılan Ayn el-Arab ve Kürtçe Çiyayê Kurmênc olarak anılan Cebel el-Ekrad ("Kürtlerin Dağı") bölgelerinde, yaşamaktadır.[43][79] Birçok farklı kurum ve uzmanın tahminine göre nüfus 1 ila 2 milyon arasındadır.[43][79][85]

Suriye hükûmeti yaklaşık 120.000 kadar Kürdü, Kasım 1962'de yapılan özel bir nüfus sayımında "Türkiye'den ülkeye yeni girmiş yabancılar" olduklarını öne sürerek sayım dışı tutmuş ve Suriye vatandaşlığından ayırmıştır ki o zamandan beri birçok Suriyeli Kürt vatandaş haklarına sahip değildir ve Suriyeli kimliği, vatandaşlığı kendilerine verilmemektedir.[79][86][87] Vatandaşlık haklarına sahip olmayan, sayılarının yaklaşık olarak çeyrek milyon civarında olduğu düşünülen bu Kürt nüfusun yasal olarak evlenme, mülk edinme veya eğitim görme gibi hakları bulunmamaktadır.[87] Aynı zamanda Kürt bölgesini Araplaştırmak için bir Arap Kuşağı inşa edilmeye çalışılmış, 1963'te Baas Partisi hükûmeti "Cezire'nin Araplığını koruma" sloganını kullanarak Araplaştırma politikasını sürdürmüştür.[79][88] Örneğin; 1975 yılına gelindiğinde Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Cezire bölgesinden 300.000 kadarlık bir Kürt nüfus yerlerinden olmuştur.[87] Bunların dışında Kürt kültürüne yönelik de birçok devlet müdahalesi ve yasak söz konusudur; Kürtçenin yayınlarda kullanılması, resmi olarak konuşulması veya yazılması, öğrenim dili olması veya iş mekanlarında konuşulması yasaktır.[79] Her ne kadar uygulamada aksaklıklar yaşansa da, 1988 yılında düğünlerde Arapça olmayan şarkıların söylenmesini ve çalınmasını yasaklayan bir yasa çıkmıştır.[79]

Her ne kadar Suriye'deki ilk Kürt partisi olan Suriye Kürdistan Demokrat Partisi 1957 yılında kurulmuş olsa ve yasal olmamalarına, tanınmamalarına rağmen bugün birçok parti varlığını sürdürüyor olsa da Suriye'deki Kürt hareket ile Türkiye ve Irak'taki arasında büyük fark vardır.[79][86] Suriye'deki hareketin çoğunluğu Suriye devletinin baskısıyla ayrılıkçı bir tondan özellikle uzak durmuşlardır;[86] Türkiye ve Irak'taki Kürt hareketlerinin daha güçlü olması da Kürt halkından desteğin Suriye'dekilerden ziyade komşu ülkelerdeki Kürt hareketlerine kaymasına sebep olmuştur.[86] Türkiye ve Irak ile karşılaştırıldığında Suriye'deki Kürt siyasal hareketinin oldukça zayıf olduğu ve diğer iki ülkeye oranla çok daha az ayrılıkçı unsur çıkardığı söylenebilir. Ancak ülkedeki iç savaş sırasında Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerde PKK'ya yakınlığıyla bilinen Demokratik Birlik Partisi (PYD) tarafından tek taraflı kanton yönetimleri ilan edilmiştir.[87]

Irak

Bir ABD askeri ile Kürt peşmerge; Kürt Özerk Bölgesi başkenti Erbil'in dışı, Ağustos 2005
Türkiye sınırına yakın bir tarlada çalışan Iraklı Kürt köylüler

Özerk bölgeyle beraber Irak genelinde Kürt nüfusu Amerikan istihbaratı CIA'ye göre toplam nüfusun %15-20'lik bir kısmını oluşturur ki bu da, aynı kaynağın 2009 yılı için verdiği toplam Irak nüfusu (28.945.657) ile karşılaştırıldığında 4.341.848 - 5.789.131 arası bir Kürt nüfusa işaret eder.[89] Bazı tahminlerse yaklaşık 5,2 milyon civarındadır.[43]

Irak'ta Kürt nüfusunun geneli Irak Kürdistan Özerk Bölgesi sınırları dahilinde yaşamaktadır; Irak'ın kuzeyinde bulunan bu bölgede yaşayan Kürt nüfusun toplamda 3 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.[43] Geri kalan Kürt nüfusun büyük bir kısmı Bağdat'ta yaşamaktadır.[43] 1991 yılından beridir Bağdatlı Kürtler, 2002 yılından beridirse süregelen savaştan ve savaş sonrası Sünni-Şii geriliminden zarar gören Arapların önemli bir kısmı tehlikeden uzaklaşmak için Özerk bölgeye göç etmiş, bu sebeple Özerk bölgenin nüfusunda değişiklikler meydana gelmiştir.[90][91]

Kürtler 20. yüzyıl boyunca Irak'taki önemli bir siyasi ve sosyal güç olmuş, I. Dünya Savaşında yenilen Osmanlı Devleti'nin çekilişinden sonra 1919'da Mahmud Berzenci önderliğinde ayaklanmış, Irak'ın Birleşik Krallık Mezopotamya Mandası yönetim altındayken 1920'da Berzenci kendini "Kürdistan Şahı" ilan etmiş ve birkaç kez ayaklanmış (1923 ve 1932'de), bu ayaklanmalar güç kullanılarak bastırılmıştır. Bu ilk dönemle birlikte Irak Kürtleri arasında özellikle Barzani aşireti öne çıkmış ve Irak'taki Kürt halkının hakları ve bağımsızlığı için çalışmıştır. Nitekim bu çalışmaları yüzünden aşiretin etkili lideri Mustafa Barzani 1945'te sürgüne gönderilmiş, Barzani bir süre İran'daki Mahabad Cumhuriyeti'nde kalmış, bu devletin 1946'da son bulmasıyla SSCB'ye geçmiştir. 1958'de Irak'ta yaşanan darbe sonrası darbeyi gerçekleştiren Abdülkerim Kasım Kürtlerin siyasi gücünü kullanmak amacıyla, belirli bir oranda otonomi sözü vererek Barzani'yi Irak'a geri davet etmiş, fakat sonrasında otonomi sözünün gerçekleştirilmemesi üzerine Kürtler ile Irak yönetimi arasında yeni çatışmalar patlak vermişti. Her ne kadar bu arada başka darbeler yaşansa ve zaman zaman çeşitli ateşkesler imzalansa da genel olarak anlaşmazlık ve çatışmalar devam etmiştir. 1968'de Baas Partisi'nin darbeyle iktidara gelmiş, bir süre Kürt hareketi ile olan çatışmaları sürdürseler de sonunda barış imzalamayı seçmişlerdir. 1974'te Irak yönetimi Kürtlere karşı yeni bir saldırıya geçmiş, bu sefer İran ile anlaşarak İran'ın daha önceden Kürtlere yapmakta olduğu yardımı da sonlandırmıştır. Bunun karşısında Barzani birçok yandaşıyla birlikte İran'a kaçarken Kürt hareketinden birçok kişi de toplu olarak teslim olmuştur. Bu dönemde Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı birçok bölge, özellikle de petrol zengini olan bölgeler, devlet eliyle Araplaştırılmıştır. Örneğin 1978-1979'da 200.000 kadar Kürt zorla ülkenin başka yerlerine sürülmüşlerdir.[92]

Irak Kürt Ulusal Halk Dansı Topluluğu'nun bir dans gösterisi, 2007
Kürt Özerk Bölgesi'nden bir öğrenci, 2007

Irak yönetiminin Kürt karşıtı politikaları 1980'lerle birlikte hız kazanmış, İran Irak Savaşı sırasında da şiddetli bir şekilde devam etmiş, 1986'da başlayan ve 1989'da son bulan Enfal Operasyonu dahilinde 100.000 ile 150.000 (ve daha fazlası) civarında Kürdün katledildiği tahmin edilmiş,[79][93] Kürt halka karşı kimyasal silahlar kullanılmıştır;[94] örneğin Halepçe Katliamı olarak da anılan ve Mart 1988'de gerçekleşen Halepçe'ye zehirli gaz saldırısında 3200-5000 kişi olay anında ölmüş, 7000-10000 kişi yaralanmıştır.[93] Birinci Körfez Savaşı sonrasın 1991'deki ayaklanmalarla birlikte, 1970'ten beri kâğıt üzerinde geçerli olan Kürt Özerk Bölgesi de facto olarak da özerklik kazanmış, BM'nin koruması altına girmiştir. Bununla birlikte 1990'larda bölgedeki güçlü iki Kürt partisi Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği arasındaki gerginlikler tırmanmış ve iç çatışma gerçekleşmiştir. Bu çatışmalar gerek çeşitli programların olumlu etkileri gerekse ABD'nin doğrudan müdahaleleri ve arabuluculuğu ile birlikte 1998'de sona ererken,[95] petrolden gelen kazanç bölgenin refah düzeyinin artmasına sebep olmuştur.[96]

Bahar 2003'te başlayan İkinci Körfez Savaşı'nda Kürt peşmergeler Çokuluslu Koalisyon Güçleriyle birlikte yer almış, savaş sonrası oluşan Irak hükûmetinde Kürtler önemli bir rol oynamış ve müdehâle sonrası ilk Irak Başkanı önde gelen Kürt politikacı Celal Talabani olmuştur. Savaş sonrasında Kürdistan Özerk Bölgesi ülkenin kalanına oranla oldukça sakin bir siyasi ve sosyal atmosfere sahip olmuş ve bazılarınca "Irak'ın İsviçresi" olarak anılmıştır.[97] Gerek bölge gerekse bölgenin başkenti Erbil birçok sosyal ve ekonomik gelişmeye konu olmuş, örneğin inşaat sektöründe patlama yaşanmıştır.[97][98][99] Bölgede 2003'ten beri birçok üniversite açılırken, başta Kürtçe olmak üzere Kürt kültürünün çoğu unsuru üzerine birçok gelişme kaydedilmiş, sayısız etkinlik yapılmıştır örneğin 2005 yılı itibarıyla bölgedeki beş devlet üniversitesi Kürtçe eğitim vermektedir.[100]

Ermenistan

Ermenistan'da Amerikan istihbaratı CIA'ye göre Ermenistan nüfusu 2009 itibarıyla tahminen 2.967.004 iken, Kürt nüfûs bunun %1,3'ünü oluşturur ki bu da 38.571 gibi bir sayıya tekabül eder. Ermenistan'daki Kürt halkının çoğunluğu Ezidilerden oluşmaktadır. [101] Bununla birlikte, Sovyetler Birliği'nin dağılımı sonrası Ermenistan'daki Kürtlerin kültürel imtiyazlarının ellerinden alınması sonucu bölgede süregelen bir göç eğilimi gözlemlenmiştir ve yıllar içerisinde Ermeni Kürtlerinin büyük bir bölümü Ermenistan'ı terk etmiş, özellikle Rusya ve Batı Avrupa'ya göç etmiştir.[43][102]

Afganistan

Ali Mardan Khan'ın Portresi

Kürtler, zamanında Safevi hükümdarı Şah Abbas tarafından binlerce Kürdün sürgüne gönderildiği İran'ın kuzeydoğusunda kalan bölge başta olmak üzere, günümüz Afganistan sınırlarındaki bölgelerde 1500'lerden beri yaşamaktadırlar.[103] Zamanında sürgüne gönderilmişlerin çoğunluğu nihayetinde Afganistan'ın içlerine ilerlemiş, Herat ve diğer batı Afganistan şehirlerine yerleşmişlerdir. 16. yüzyılda Afganistan'daki Kürt kolonilerinin nüfusu on binleri bulmaktaydı.[80] Bazı Kürtler Afganistan içerisinde yüksek siyasi makamlara erişmişlerdir; örneğin Ali Mardan Han 1641 yılında Kabil valisi olmuştur.[104] Bölgedeki Kürtler, Afganların Safevi hükümdarlarıyla olan ihtilaflarında Afganların yanında almış, daha sonraları diğer bölgesel güçlerle olan ihtilaflarda da bu tutumu devam ettirmişlerdir.[105] Günümüzde Afganistan'da yaşayan Kürtlerin sayılarına dair kesin bir rakam söz konusu değildir; bununla birlikte Paris Kürt Enstitüsü takriben 200.000 civarında Kürt bulunduğunu iddia etmektedir.[11] Afganistan Kürtlerinin Kürtçeyi muhafaza edip etmedikleri ise bilinmemektedir.

Kürt diasporası

Kürt diasporası Kürdistan olarak anılan ve Orta Doğu'da bulunan coğrafî bölge dışındaki Kürt topluluklarını tanımlamaktadır ve genel olarak Türkiye, İran, Irak ve Suriye sınırlarında kalan coğrafî bölgedeki özellikle 20. yüzyılın sonlarına doğru gelişen siyasi çatışmalar ve ihtilaflar sebebiyle gerçekleşen göçlerin bir sonucudur.[19]

Göçler sonucu oluşan Kürt diasporası, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Kürdistan bölgesi hariç, özellikle Batı Avrupa'da yoğunluktadır; Batı Avrupa dışında özellikle eski Sovyet ülkelerindeki Kürt nüfus ile birlikte Orta Doğu'nun farklı bölgelerinde, Orta Asya ve Kuzey Amerika'da kayda değer Kürt toplulukları bulunmaktadır.[19][43]

Almanya'nın Hamburg kentindeki bir Kürt mitinginden görüntü, 1996

Paris Kürt Enstitüsü'nün verdiği verilere göre Almanya'da 500.000 - 600.000, Fransa'da 100.000 - 120.000, Hollanda'da 70.000 - 80.000, İsviçre'de 60.000 - 70.000, Belçika'da 50.000 - 60.000, Avusturya'da 50.000 - 60.000, İsveç'te 25.000 - 30.000, Birleşik Krallık'ta 20.000 - 25.000, Yunanistan'da 20.000 - 25.000, Danimarka'da 8.000 - 10.000, Norveç'te 4.000 - 5.000, İtalya'da 3.000 - 4.000, Finlandiya'da 2.000 - 3.000, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 15.000 - 20.000 ve Kanada'da 6.000'i aşkın Kürt yaşamaktadır.[11] Diasporalar Ansiklopedisi (Encyclopedia of Diasporas) de diaspora dağılımını, Paris Kürt Enstitüsü'nün sayılarına benzer sayılarla ifade etmiştir.[19] Orta Doğu'da, Lübnan ve İsrail'de de kayda değer Kürt toplulukları yaşamakta[43], Lübnan'daki Kürtlerin sayısının 75.000 - 100.000 arasında olduğu,[19] İsrail'deki Kürt Yahudilerin sayısınınsa yaklaşık olarak 100.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.[43] Ayrıca 20. yüzyılın ikinci yarısında Sovyetler Birliği sayıları 500.000 olduğu sanılan bir Kürt topluluğuna ev sahipliği yapmaktaydı; bununla birlikte Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası bölgedeki Kürt toplulukları, gerek bölge içinde gerekse bölge dışında, farklı yerlere göç etmişlerdir. Bunun başlıca sebepleri arasında Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası yaşanan Kafkaslarda oluşan bağımsız cumhuriyetlerdeki, özellikle de etnik temellere dayanan, silahlı çatışmalar büyük bir rol oynamıştır.[43] Bugün büyük bölümü göçmüş olan Ermenistan Kürtleri'nin yanı sıra Azerbaycan, Kırgızistan, Gürcistan gibi ülkelerdeki Kürtler de büyük oranda göçme eğilimindedirler; bölgede göç alan ülkelere örnek olaraksa Kazakistan ve Rusya verilebilir.[43] Bölgedeki Kürt toplulukları hakkında az sayıda güvenilir bilgi bulunmaktadır.[43]

Özellikle Avrupa'daki ilk Kürt topluluklarının geçmişi daha erken dönemlere dayandırılabilse de, genel olarak Kürt diasporası özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan birçok siyasi gelişme, silahlı ihtilaf, savaş, şiddet olayı ve yıkım sebebiyle olmuştur. Örneğin, 1946'da Kürt Cumhuriyeti'nin İran tarafından mağlup edilmesi sonrasında bölgedeki birçok Kürt Irak'a ve Sovyetler Birliği'ne kaçmıştır. Sovyetler Birliği'ndeki Kürtler pek çok Sovyet cumhuriyetine yerleşmişlerdir. 1950'lerde gerçekleşen, 1953 tarihli İran'daki darbe ile 1958 tarihli Bağdat'ta gerçekleşen durumlar mültecilere yol açmış; İran'daki sonrasında bazı Kürtler Sovyetler Birliği'ne ve Doğru Avrupa'ya kaçarken, Bağdat'taki sebebiyle bazı Kürtler Birleşik Krallık'a ve İran'a kaçmıştır. Sonrasında özellikle bağımsız bir Kürt devletini hedefleyen hareketlerin yenilgisi sonucu birçok Kürt Avrupa ve Kuzey Amerika gibi bölgelere, Batı'ya iltica etmiştir. Sayılarının 200.000 civarı olduğu tahmin edilen bu mülteci gruplarının Batı'daki Kürt diasporasının temelini oluşturduğu ve ilk kalıcı Kürt toplulukları olduğu düşünülmektedir.[19] 1990'lara doğru Irak'taki Kürt köylerinin yıkımı da Kürt diasporasının gelişiminde önemli bir rol oynamış birçok Kürt ülke dışına çıkmıştır. Türkiye'de 1980 Askerî Darbesi ve sonrasında ortaya çıkan ve etkinliğini hâlen koruyan Kürt ayrılıkçı hareketi ve bu ortaya çıkan çatışmalar ve şiddet olayları sonucu birçok Kürt başta Avrupa olmak üzere Batı'ya göç etmiştir.[19] Aynı zamanda gerek zorunlu şehirleşme gerekse şiddet olayları sebebiyle ülkesi içinde yerinden edilen kişilerin sayılarının 1.7 milyon[106] ile 2,5 - 3 milyon[107] arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Genel olarak Kürt topluluklarının yaşadıkları ülkelerdeki asimilasyonuna yönelik çabalar Kürt topluluklarında birçok karşıt hareketin doğmasına sebep olmuş, meydana gelen şiddet olayları ve çatışmalar, İran'da 1979'dan, Türkiye'de ise 1984'ten bugüne kadar varlığını korumuş ve korumaya devam etmekteyken Irak'ta 1961'den 2003'e kadar varlığını sürdürmüştür.[19]

Bununla birlikte Kürt diasporasının oluşumundaki tek faktör tarihî coğrafî bölgelerindeki ihtilaflar ve siyasi gelişmeler değildir: özellikle ekonomik sıkıntılar ve dünya ekonomisindeki çeşitli olaylar Kürt diasporasının oluşumunda önemli bir yere sahip olmuş; örneğin 1960'larda Batı Avrupa'da gerçekleşen ekonomik patlama bölgeye birçok Kürt topluluğun göçmesine sebep olmuştur.[19]

Kürt asıllı Alman gazeteci-yazar Mely Kiyak

Kürt diasporası Kürt kültürüne önemli katkılarda bulunmuş, özellikle 1990'larla birlikte açılan Kürt yayın kuruluşlarıyla birlikte Kürt medya kültürünün temellerini atmıştır. Bununla birlikte Kürt diasporasındaki farklı yayınlar ve etkinlikler sıklıkla bu yayın ve etkinliklerin başındaki Kürt gruplardan etkilenmiştir. Kürt kültürünün farklı ülkelerin sınırlarındaki Kürt topluluklarının o ülkedeki eğilimler sebebiyle farklı birçok eğilimi içinde barındırması bu açıdan önemlidir; örneğin birçok Kürt dili lehçesinin mevcut olmasının yanı sıra Kürt dilleri, farklı ülkelerde, farklı alfabeler tercih edilerek yazılmaktadır. Latin harflerini kabul etmiş ve resmî dili olan Türkçe için Latin harflerinin kullanan Türkiye'deki Kürtler de Kürt dili için Latin harflerini kullanma eğilimindeyken, tam tersinin söz konusu olduğu İran ve Irak'taki Kürtler daha ziyade Arap harflerini kullanırlar. Bunun Kürt diasporasının etkinliklerindeki bir dışavurumuna şu örnek verilebilir: Birleşik Krallık'ta, 1995'te kurulmuş olan Med-TV, büyük oranda Türkiye kökenli Kürtlerin yönetiminde olmasının bir sonucu olarak, Kurmanci lehçesini ve Latin harflerinin kullanımını benimsemiştir.[19] Diasporanın bölündüğü devletlerin de yardımlarıyla Kürt diasporası birçok kültürel yayının kaynağı olmuş, bu hususta genellikle Orta Doğu'daki ana Kürt topluluklarını geçmiştir. Örneğin İsveç'te 1971 ile 1997 tarihleri arasında Kurmanci dilinde 402 eser basılmıştır.[108] Bunda Orta Doğu'daki ana Kürt toplulukları üzerindeki çeşitli kültürel baskıların da etkisi olmuştur; örneğin Kürt diline dair çeşitli yasaklar Türkiye ve Irak gibi ülkelerdeki Kürt dilindeki yayınların önünü kesmiştir. Bununla birlikte 1990'lardan itibaren bu yasakların bertaraf edilmesi tersi yönde etki etmiş ve Türkiye ve Irak'ta Kürt dilindeki yayınların sayıları artarken, diasporanın bazı yayınlarının düştüğü veya yayın merkezlerinin Orta Doğu'ya taşındığı bile gözlemlenmiştir.[19]

Kürt sosyal yapısı Kürt diasporasında da etkinliğini sürdürmüştür. Ayrıca Kürt diasporasının oluşum sürecinde, farklı zamanlarda farklı sosyal gruplardan Kürtlerin ülkelere gelmesi önemli bir konudur. Örneğin 1970'lerin ortalarına kadar Batı'daki Kürt diasporasının çoğunluğu ya işçi statüsüyle gelmiş kişilerdi (Almanya'daki "konuk işçi" olgusu) ya da siyasi mültecilerdi ki bu ikinci grup, yani siyasi mülteciler, sıklıkla orta sınıf mensubu kimselerdi. Bununla birlikte 1970'lerin ortalarından itibaren bir değişim başlamış, örneğin çiftçiler ve bunların yanı sıra bir dönem gerilla olarak savaşmış kişiler de bölgeye gelmiş ve büyük ölçüde diasporanın oluşum sürecine katılmıştır.[19] Batı medyasında dikkat çekmiş ve birçok kere konu edilmiş bir başka konu da ataerkil Kürt sosyal yapısının Kürt diasporasındaki çeşitli sonuçlarıdır; örneğin özellikle kadına karşı şiddet ve namus cinayetleri Batı'da tartışma konusu olmuştur.[19] Benzeri sosyal yapıya sahip diğer azınlıklarda da[109], örneğin Türklerde[110][111], benzeri namus cinayetleri gerçekleşmiş ve bunlar da Batı medyasında yankı bulmuştur.

Avrupa

Feleknas Uca

Kürt diasporasının en büyük bölümünü Avrupa'daki Kürt toplulukları oluşturmaktadırlar. Kıta Avrupası'ndaki Kürt diasporasının yaklaşık %55'nin Türkiye'den gelmiş göçmen ve mültecilerden oluştuğu tahmin edilmektedir.[43] Kıta Avrupası'ndaki Kürt diasporasında Türkiye kökenliler yaygınken, Birleşik Krallık'taki Kürt topluluğu büyük oranda Iraklı Kürtlerden oluşmaktadır.[43]

Avrupa'daki Kürt topluluklarının kökeni 19. yüzyılın sonlarına kadar sürülebilir; örneğin başlangıçta 1898'de Kahire'de kurulmuş olan ilk Kürt gazetesi, Kürdistan, çeşitli baskılar sonucu Cenevre'ye daha sonra da Birleşik Krallık'a taşınmıştır.[19] Bununla birlikte Avrupa'daki Kürt varlığı küçük sayılarda kalmış, 20. yüzyılın ilk dönemlerinde de etkin bir sayıya ulaşılmamıştır. Bununla birlikte zamanla Avrupa'daki sayıları artan Kürt topluluğu özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında bölgede etkin bir azınlık haline gelmiş örneğin 1948'ten itibaren bir süre boyunca Paris'te Bulletin du Centre d'Études Kurdes isimli yayını yayımlamıştırlar.[19] 1960'lardaki Avrupa ekonomisinin büyümesiyle birlikte başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine birçok Kürt işçi olarak gitmiş ve yerleşmiştir. Avrupa'daki Kürtlerin sayısı, diğer yerlerdeki Kürt diasporası gibi, Orta Doğu'daki çeşitli sebeplere dayanan, birbiriyle bağıntılı veya bağıntısız birçok şiddet olayı, savaş ve yıkım sebebiyle sonraki yıllarda giderek artmıştır. Zaman içinde Avrupa'daki Kürt diasporası birçok kültürel ve siyasi faaliyette bulunmuş, örneğin çeşitli TV kanalları kurmuş, büyük konserler gibi sanatsal etkinlikler tertip etmiş ve Avrupa siyasi arenasında yer almışlardır. Örneğin Kürt siyasetçi Feleknas Uca Almanya'dan Avrupa Parlamentosu milletvekili olmuştur.

Kuzey Amerika

ABD ve Kanada'da 22-27 bin dolaylarında Kürt yaşamaktadır; bunların çoğunluğu (yaklaşık 15-20 bini) ABD'de ikâmet etmektedir.[19] Kuzey Amerika'da yaşayan Kürtler kendilerini bu bölgede temsil etmek adına, 1988 yılında, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak Kuzey Amerika Ulusal Kürt Kongresi'ni (Kurdish National Congress of North America) kurmuşlardır.[112] Benzeri bir şekilde Kuzey Amerika'da yaşayan genç Kürtleri temsil etmek ve bu gençlere yönelik faaliyetlerde bulunmak adına kâr amacı gütmeyen bir başka örgüt, Kürt Amerikan Gençliği (Kurdish American Youth) kurulmuştur.[113] Bunların dışında Kuzey Amerika'da bulunan Kürtler, Avrupa'dakiler gibi, çeşitli medya organları, örneğin Kürt bakış açısını ve haberlerini yansıtan çeşitli internet siteleri gibi, kurmuşlardır.

Orta Asya

Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında Kafkaslardaki Kürtlerden bir kısmı Orta Asya'daki devletlere göç etmiş, Orta Asya'daki devletlerde hâli hazırda bulunan Kürtlerde de çeşitli göç eğilimleri gözlenmiştir.[43] Bugün Orta Asya'daki çeşitli devletlerde bulunan Kürtlerin toplam nüfusunun 100 bini aştığı tahmin edilmektedir; Kazakistan'da 30 bin civarı, Türkmenistan'da 50 bin civarı, Kırgızistan'da 20 bin civarı, Özbekistan'da 10 bin civarı, Tacikistan'da ise 3 bin civarı Kürt nüfusun bulunduğu düşünülmektedir.[19] Bununla birlikte net sayılar tartışmalıdır; örneğin Kazakistan'da resmî olarak 46 bin civarında Kürdün yaşadığı belirtilir, fakat ülkedeki Kürt topluluğu sayılarının bunun çok üzerinde olduğunu iddia etmiştir.[114]

Uzak Doğu

Bazı Kürtler Türkiye'deki şiddet olaylarından dolayı[115] Japonya'ya sığınmışlardır. Ancak şimdiye kadar Japonya hükûmeti tarafından siyasi mülteci olarak kabul edilen Türkiye kökenli Kürt yoktur.[116] "Warabistan" olarak anılan Saitama İli (埼玉県 Saitama-ken) Warabi kenti (蕨市 Warabi-shi)nde yoğun olarak oturmaktadırlar.[117]

Dil

Kürtçe'nin konuşulduğu bölgeler

Kürtler, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İrani kolunun Kuzeybatı İran alt kolunda bulunan Kürt dilleri başta olmak üzere birçok dil konuşmaktadır. Kürt dilleri başta olmak üzere İranî diller konusunda uzman olan David MacKenzie, Kürt dillerini sesbilimsel açıdan Beluçça ana dili ve Farsça arasında bir noktada konumlar ve Kürt ana dilinin Güney Farsçası ile oldukça yakın ilişki içerisinde olduğunu ileri sürer.[118]

Kürt dilleri, dünyada tahminen 16[119][120][121]-26 milyon[122] insan tarafından konuşulmaktadır. Kürt dilleri kolu altında Kurmançça veya Kuzey Kürtçesi, Soranice veya Orta Kürtçe ve Kelhurice veya Güney Kürtçesi olmak üzere üç dil bulunmaktadır.[123] Oxford'un yayımladığı Uluslararası Dilbilim Ansiklopedisi (International Encyclopedia of Linguistics) de bu şekilde bir ayrıma gitmiştir.[124] Kurmançça özellikle Musul'dan Kafkaslara doğru olan bölgede yerleşmiş Kürt halkları tarafından konuşulurken, Soranice Urmiye'den Kürdistan coğrafî bölgesinin daha güneyde kalan bölgelerine kadar uzanan bir coğrafyada yoğunluktadır. Bununla birlikte, hangi dillerin Kürt dilleri altında kabul edilip edilemeyeceği tartışma konusu olmuştur. Örneğin Lekçe Glottolog tarafından üç Kürt dili arasında kabul edilmez ve üç Kürt dili ile bir üst kolda birleştirilerek Lek-Kürt dilleri adı altında sınıflandırılır.[125] Diğer yandan Ethnologue ise dört dili de Kürt dilleri adı altında gruplar.[126] Benzer şekilde Zazaca ve Goranice de Britannica'nın da arasında yer aldığı kaynaklarda Kürt dilleri ile birlikte gruplanır.[118][123] Ancak bu görüş dilbilimciler tarafından kabul görmemekte ve Glottolog da Ethnologue da Kürt dilleri ile Zazaca ve Goraniceyi ayrı dallarda sınıflandırmaktadır.[127][128][129][130]

En çok konuşucuya sahip Kürt dili olan Kurmanççanın yaklaşık olarak 15-17 milyon kişi tarafından konuşulduğu tahmin edilmektedir.[131] Türkiye başta olmak üzere Suriye, Ermenistan ve Azerbaycan gibi ülkelerde yaşayan Kürtlerin ve bu ülkelerden göçmüş olan Kürt diasporasının çoğunluğu Kurmançça konuşur. Kurmançça ayrıca İran ve Irak'taki Kürt topluluklarında az da olsa konuşulur. Irak ve İran'daki Kürtlerin çoğunluğu Soranice konuşmaktadır. Soranicenin Irak'ta yaklaşık olarak 4-6 milyon kişi tarafından, İran'da ise yaklaşık olarak 5-6 milyon kişi tarafından konuşulduğu düşünülmektedir.[131]

Kürt dilleri konuşulduğu ülkelerde çoğu zaman Kürtçe olarak anılır. Irak'ta Kürtçeye resmî dil statüsü verilmiştir.[89] Suriye'de ise Kürtçe yasaklanmıştır ve buna yayın yasağı da dâhildir.[132] İran'da resmî dil statüsüne sahip olmasa da yasaklı değildir. Her ne kadar yerel gazete ve benzeri yayınlarda kullanılsa da, okullarda kullanılmamaktadır.[133][134] Bunun da etkisiyle, İran'daki bazı Kürtler anadillerinde eğitim görmek amacıyla Irak'a gitmişlerdir.[135] Türkiye'de konuşulan Kurmançça uzun yıllar yasaklı kalmış, 90'lı yıllarla birlikte yasaklar çok az da olsa gevşemiştir. Kurmançça Türkiye'de resmî dil statüsünde olmamasına[51] ve ülkenin anayasasına göre Türkçe dışında herhangi dilin eğitimde kullanılmasının yasak olmasına[136] karşın, özel televizyonlarda çeşitli birçok sınırlamalar dâhilinde Kürt dillerinde yayın yapılmasına 2006 yılından itibaren izin verilmiş, 2009 yılında ise devletin resmî televizyonu olan TRT, 24 saat Kürt dillerinde yayın yapan bir kanal (TRT 6) açmıştır.

Kürt edebiyatı

Ahmed-i Hani Kürt edebiyatının en önemli şairlerindendir.

Kürt edebiyatının başlangıcı tartışmalı ve muğlaktır zira İslam öncesi Kürt edebiyatına dair hiçbir bilimsel bulgu ve bilgi yoktur.[67] Bunun sebebi olarak akademisyenler çeşitli fikirler öne sürmüşlerdir. Üzerinde fikir birliği olan sebeplerden biri: Kürtlerin yaşadığı bölgenin coğrafî konumu sebebiyle Doğu ve Batı arasında kalması, sıklıkla istilalara ve istilacılara sahne olması ve bunun sonucu olarak birçok yıkım yaşamış olmasıdır.[67] Bununla birlikte, özellikle İslam sonrasındaki döneme dair bilgiler bu dönemde yaşamış birçok Kürt yazarının varlığına işaret eder. Bu yazarların hepsi Kürt dillerinde eserler vermemişlerdir; bölgenin kültürel çeşitliliğinin bir sonucu olarak diğer farklı etnik grupların yazarları gibi Farsça, Arapça ve zaman içerisinde Türkçe çeşitli eserler kaleme almışlardır.[137] Bunlara bir örnek, 13. yüzyılda yaşamış ve eserlerini Arapça kaleme almış olan Kürt tarihçi ve biyografi yazarı İbn el-Esir'dir.[67] Kürt edebiyatının erken dönemlerinde Kürt dillerine ağırlık vermiş edebiyatçılara dair pek fazla bilgi bugüne ulaşmamıştır ve bu kişilere Kürtler hakkında yazılmış olan eski eserlerde pek rastlanmaz; örneğin Bitlisli Şeref Han'ın Kürt tarihini anlattığı Şerefname isimli eserinde herhangi bir Kürt şairine rastlanmaz.[138] Bazılarına göre Kürt edebiyatının ilk tanınmış şairi olan[134] ve 11. yüzyılda yaşamış olan Ali Hariri'den Şerefname'de bahsedilmez; bununla birlikte 17. yüzyılda yaşamış olan tanınmış Kürt şairi Ahmed-i Hani kendisinden bahseder. Ahmed-i Hani'nin bahsetmiş olduğu diğer iki şair de Molla Ahmed-i Cezirî (Melayê Cizîrî; 1570-1640) ve Faki Tayran'dır (Feqîyê Teyran; 1590-1660). Sufi olan Ahmed Cezirî ismini memleketi olan Cizre'den almaktadır; nitekim yıllarca Cizre'deki Kızıl Medrese'de (Medresa Sor) ders vermiştir.[137] Divanı, Dîwanî Melayê Cezîrî, bugün hâlâ okunmaktadır ve 100'den fazla şiir, birkaç tane de rubai barındırır. Bugüne ulaşmış tek eseri olan divanı, yoğun Sufi imgeler taşır ve oldukça metafiziksel bir şiir örneği sunar ki şiirleri bu tür (metafiziksel konulu) yazında ünlü olan İranlı şair Hafız'ın eserleriyle karşılaştırılmıştır.[137] Ahmed-i Hani'nin zikrettiği bir diğer isim olan Faki Tayran Ahmed Cezirî ile aynı dönemde yaşamıştır ki bu iki şairin birbirleriyle tanıştığı bilinmekte, Hakkarili olan Faki Tayran'ın Cizre'de Ahmed Cezirî'den ders aldığı düşünülmektedir.[139] Eserlerinde özellikle Kürt folkloründen öğeler ağırlıkta olan Faki Tayran'ın Qewlê Hespê Reş (Siyah Atın Ölümü), Şêxê Senan (Senan Şeyhi) ve Qiseya Bersiyayî (Bersiyay'ın Öyküsü) adındaki eserleri en önemli yapıtlarıdır.[140] Faki Tayran'ın 17. yüzyılda Kürtler ile Safeviler arasında gerçekleşmiş olan Dimdim Savaşı'na dair eseri ise birçoğuna göre bu savaşın ilk edebî anlatısıdır ve bugün hâlen okunan epik bir eserdir.[141] Ahmed Hariri, Cezirî ve Tayran gibi isimleri, Kürt edebiyatının en ünlü eserlerinden olan,[142] Mem ü Zîn ("Mem ve Zin") isimli klasik, epik şiirinin önsözünde zikreden Ahmed-i Hani veya Ehmedê Xanî, Kürt edebiyatı açısından çok önemli bir rol oynamış ve genel kanıya göre eserlerinde Kürt bağımsızlığından bahseden ilk Kürt şairi olmuştur.[134] Şairin ünlü eseri Mem ü Zîn, Mem ile Zîn isimlerindeki iki aşığı konu eden bir mesnevidir ki Sufi öğeler de taşır.[143]

Çağdaş Kürt şairlerinden Şeyhmus Dağtekin

Bunların dışında, dinî bir akım olan Ehl-i Hakk tarafından tercih edilen Goranicede Kürt edebiyatı açısından önemli birçok eser kaleme alınmıştır. Özellikle bugünkü İran Kürdistanı'nda kalan bölgede etkin olmuş bağımsız Kürt liderleri Goraniceyi öncelemiştirler ki bu da bu dilde edebî eserlerin verilmesine ve bu dilde yazmayı tercih eden şairlerin türemesi yardımcı olmuştur; örnek olarak 14. yüzyılda yaşamış ve bu dilde eserler vermiş Molla Perişan (Mele Perîşan) zikredilebilir.[67] Nitekim bu dil etkinliğini uzun bir süre devam ettirmiş ve örneğin 19. yüzyılda yaşamış olan bir başka şair Molla Abdürrahim Mevlevi (1806–1881) de bu dilde eserler vermiştir. Ayrıca, Batı'da Süleymaniye ve çevresinde de 18. yüzyılla birlikte bölgedeki egemen Kürt siyasi isimlerin teşvikiyle Sorani dilinde edebî bir gelişim ortaya çıkmıştır.[67]

19. ve 20. yüzyıllarda Kürt edebiyatı, Kürt dili ile birlikte, özellikle yazılı Kürt edebiyatı, çok büyük bir ilgi ve gelişmeye sahne olmuştur. Bunda 19. yüzyılda temelleri atılan Kürt basınının önemli bir payı vardır.[67] İlk Kürt basın yayını, dergisi, Kürdistan Kahire'de 1898 yılında yayımlanmıştır.[67] Birinci Dünya Savaşı sonrasında Kürtlerin yaşadığı toprakların Türkiye, İran, Irak ve Suriye sınırları içerisinde kalmasıyla birlikte Kürt dili ve edebiyatı farklı bir döneme girmiş ve her Kürt topluluğu içinde bulunduğu ülkedeki eğilimlerden etkilenmiş ve bu etkileşim dile ve edebiyata da yansımıştır. Örneğin Kürt dillerinin yazımında 1920'lere kadar Arap harfleri tercih edilmişken, 1920'lerle birlikte bölgedeki ülkeler Batıcı politikaları benimsemeye başlayınca, birçok Kürt topluluğu Latin harfleriyle dillerini yazmaya başlamışlardır.[19][67] Buna verilebilecek bir örnek ise, Celadet Ali Bedirhan tarafından yayımlanmış ve 1932 yılından 1943 yılına kadar toplam 57 adet basılmış olan basılı ilk Kürt dil-edebiyat dergisi olarak görülen Hawar dergisinin ilk 23 sayısının hem Latin, hem Arapça harflerle basılıp daha sonra sadece Latin harflerle basılmasıdır.[144] Yine aynı yıllarda Kürt dillerindeki ilk roman olan Şivane Kurmanca (Kürt Çoban) Erebê Şemo (Ereb Şamilov) tarafından 1935 yılında Sovyetler Birliği'nde Şemo-Marogulov alfabesi kullanılarak yayınlanmıştır.[145][146][147][148][149][150][151] Ek olarak, Kürt edebiyatının bu topraklardaki gelişim süreci ve Kürt edebî eserlerinin ortaya çıkması sıklıkla bu ülkelerdeki azınlık politikalarıyla doğrudan ilgili olmuş; örneğin zaman zaman bu ülkelerde Kürt dillerinin yasaklanmasıyla birlikte Kürt edebiyatının yavaşladığı, bu tip yasaklamaların kalktığı veya rahatladığı zamanlarda ise hızlı bir şekilde geliştiği ve yeni eserlerin ortaya çıktığı gözlemlenmiştir.[43][67][139] 20. yüzyılda Irak'ta Abdullah Süleyman (1904-1962) ve İbrahim Ahmed gibi isimler öne çıkarken, Suriye'de İkinci Dünya Savaşı sonrasında Suriye'nin bağımsızlığını almasına dek, başta Emir Celadet Bedirhan ve kardeşi Emir Kâmuran'ın gayretlerinin etkisiyle Kürt edebî faaliyetleri yoğunluğunu korumuştur.[67] İkinci Dünya Savaşı sonrası Suriye'de Kürtlerin haklarının birçoğunu kaybetmesiyle edebî faaliyetler de durma noktasına gelmiştir.[67]

Iğdır'da bulunan ve Ahmedi Hani, Fekiye Teyran, Musa Anter ve Mehmet Uzun'a adanan anıt.

Türkiye'de Kürt dillerine ilişkin yasakı sebebiyle uzun yıllar Kürt edebiyatında fazla çalışma yapılamamış olsa da, özellikle 90'larda siyasi iradenin Kürt dilleri üzerindeki yasakları kaldırması ve Kürt dillerinde yayıncılığın rahatlamasıyla birlikte Kürt edebiyatı hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır.[19] Ayrıca çeşitli baskılar ve ihtilaflar sebebiyle Kürdistan bölgesinden ayrılıp başta Avrupa olmak üzere farklı yerlere göç eden Kürtlerden oluşan Kürt diasporası Kürt edebiyatı açısından 20. yüzyılda birçok önemli başarıya imza atmıştır.[19][67][134] Başta devletin azınlıklara basın ve yayın alanında maddi yardımlarda bulunduğu İsveç olmak üzere birçok Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde yaşayan Kürt toplulukları kendi basın yayın kuruluşlarını kurmuşlardır.[19][67] Zaroken Ihsan ("İhsan'ın Çocukları"), Helin ("Yuva"), Gundike Dono ("Dono Köyü") gibi eserleriyle tanınan Mahmut Baksi ve Tu ("Sen"), Mirina Kaleki Rind ("Yaşlı Rind'in Ölümü"), Siya Evine ("Yitik Bir Aşkın Gölgesinde") gibi eserleriyle tanınan Mehmed Uzun gibi tanınmış Kürt yazarları ortaya çıkmış ve örneğin bu iki yazar da İsveç Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu'nda yer almışlardır.[67] Çağdaş dönemdeki diğer bazı Kürt yazarlar ise şunlardır: Pîremêrd, Abdullah Goran, Osman Sabri, Şêrko Bêkes, Şeyhmus Dağtekin.

Kültür, sanat ve toplumsal yapı

Kürt kültürü ve sanatı Orta Doğu'da yüzyıllar boyunca gelişimini sürdürmüş, diğer millî kültür ve sanat anlayışlarıyla etkileşime girmiş, bununla birlikte asimile olmamış ve ayrı bir karakter ile kendisini bugüne kadar muhafaza etmiştir. Özellikle modern çağlarda herhangi bir ulusal veya devlet-destekli sanat projelerinin siyasi belirsizlikler sebebiyle mümkün olmaması, Kürt sanatının daha ziyade bireyler ve topluluklar eliyle yürümesine yol açmıştır.[152]

Kürt müziği ve dansı

Kürt müzisyenler 1890

Kürt kültüründe müzik ve dans çok önemli bir yer teşkil etmekte, özellikle Kürtler arasında yaygın olan dinî inançların ibadet ve kutlama şekillerinde müzik ve dans temel bir rol oynamaktadır. Örneğin Kürt kökenli bir inanç olan Ehl-i Hakk'ın temel ibadeti olan cem sırasında müzik ve yüksek sesle söylenen dua ve ilahîler çok önemli bir yer tutarken,[153] zikirleri sırasında da müzik ve dans temeldir.[154] Kürt dinî müziğinde özellikle def ve tamburun enstrüman olarak önemli bir yer tutar.[152]

Kürt kültüründe dinî karakterde olmayan dans ve müzik de mevcut ve yaygındır. Bayramlar, düğünler gibi her türlü kutlama ve şenlikte Kürtler dans eder ve şarkı söylerler. Kürtlerin bu folklorik danslarının onları komşuları olan diğer etnik kökenlere sahip Müslüman topluluklardan ayırt edebilmekte önemli bir etken olduğu belirtilmiştir.[28] Geleneksel Kürt danslarını birçoğu halk oyunu/halay tarzı olup Balkanlar ve Orta Doğu'daki geleneksel halk oyunlarıyla benzerlik arz eder. Bunlardan bazıları dilan, sepe, geryandır.

Kürt müziği de, genel olarak Kürt kültürü gibi, bölgedeki komşu etnik grupların müzik kültürüyle etkileşime girmiş olsa da, Arap ve İran müziğinden farklı karakterini korumuş, etkileşimler sonucu, temelde Dorian gamı olan, Kürt gamı gerek Arap gerekse İran müzik kültürüne girmiştir.[155][156] Bölgedeki yaygın diğer müzik kültürlerinin etkisinden büyük ölçüde kendisini korumuş olan Kürt müziği,[155] özellikle İran müziğine benzer gibi dursa da, İran müziğine oranla çok daha içgüdüsel olup birçoğuna göre ne tam olarak halk müziği ne de tam olarak eğitilmiş müzik olarak sınıflandırılabilir.[156] Bununla birlikte halk müziği (folk müzik) kapsamında ele alınması gerektiğini savunanlar da mevcuttur.[155] Kürt müziğinin özellikle Batı müzik kültüründen farklı bir yönü de tamamen müziğe özel bir müzik terminolojisinden ziyade, müziğe dair olgu ve kavramların gündelik hayattaki isimlerle ifade edilmesi, müzik terminolojisinin bu tip bir adlandırmadan oluşmasıdır.[156] Makam isimleri de bu yöndedir ve çok çeşitlidir; dini ve aşiret isimlerinden kadın isimlerine kadar birçok isim makam ismi olarak kullanılmıştır.[156]

Geleneksel Kürt müziği icra edenler üçe ayrılırlar: çîrokbêj yani hikâyeciler, stranbêj yani şarkıcılar, ve dengbêj yani aşıklar (halk ozanları). Kürt hükümdar meclislerinde çalınan resmî, özel bir müzik türü olmaması sebebiyle genellikle akşam ve gece meclislerinde (toplantı ve sohbetlerinde) çalınan müzikler klasik müzik olarak kabul edilirler; bu türe şevbihêrk denir. Birçok şarkı epik motiflere ve temele sahiptir, ince bir melankoliye Kürt şarkılarında, özellikle heyran olarak adlandırılan (sevgili) türkülerinde, sıklıkla rastlanır.[152][156] Bunların dışında lawje olarak adlandırılan dinî müzik ve özellikle sonbaharda seslendirilen ve payizok olarak anılan şarkılar da vardır. Kürt müziği çok çeşitli enstrümanlar barındırır ki bunlardan birkaçı şunlardır: tambur, buzuk, ud, qernête, şimşal, dahol, def...[152]

Bilinen en büyük Kürt müzisyen[157][158][159] olarak genellikle Ziryab zikredilir.[152] Bununla birlikte 9. yüzyılda İspanya'ya göç etmiş ve Endülüs müzik geleneğinin kurucusu olmuş olan[152] Ziryab'ın etnik kökeni tartışmalıdır; zira İranlı olduğunu iddia edenler de mevcuttur.[160][161][162][163][164] Kürt müziğinin bugünkü kayda değer temsilcilerinden bazıları ise şunlardır: Şivan Perwer, Bijan Kamkar, Hasan Zirak, Mihemed Arif Cizîrî, Aynur Doğan, Kayhan Kalhor, Aram Tigran, Nizamettin Ariç, Dilşad Said, Tahsin Taha, Ciwan Haco, Şahram Nazeri...[152]

Kürt kilim ve halıları

Bir Kürt halısı

Kürt kilim ve halıları, Kürt kültürü ve sanatında önemli bir yer teşkil etmiştir ki Kürtlerin birçok yüzyıldır kilim ve halı üretmekte olduğu tahmin edilmektedir.[165] Bununla birlikte, eldeki örnek sayısı oldukça azdır ve çoğu koleksiyondaki eski Kürt halıları 18. yüzyıldan kalmadır.[165]

Araştırmalara göre Kürt kilim ve halılarını yapanların çoğunluğu kadınlardır ve halıcılık özellikle göçebe Kürtlerde çok yaygındır. Geleneksel olarak, özellikle göçebe Kürtlerde, kadınlar halı ve kilim üretimini boş zamanlarını değerlendirmekte kullanmışlardır.[165] Nitekim bazı araştırmacılar, Kürt halıcılığında son dönemde yaşanan gerilemenin ve üretim azlığının sebeplerinin, bölgedeki siyasi belirsizlik ve sorunların yanı sıra, kadınların boş zamanlarında diğer faaliyetlere daha çok zaman ayırmaya başlaması olduğunu öne sürmüştürler.[165]

Kürt halıları, bölgedeki diğer halıcılık kültürlerinden etkilenmişse de, kendine has birçok özelliği vardır. Örneğin, İran ve Türk halıcılığında üç kenar bordürü barındırırken, Kürt halıları genelde bir veya iki kenar bordürü barındırır.[165] Kürt halılarında sıklıkla simetrik düğüm sıraları arasında iki veya daha çok argaç mevcuttur, çok renkli kenar şeritleri yaygındır.[31][165] Çok renkli bu kenarlar, diğer halıcılık kültürlerinden farklılık arz ettikleri gibi, motifsel açıdan Kürt halılarının üretildiği bölgelere göre de farklılık arz eder: Türkiye'de yapılmış Kürt halılarında balıksırtı oluşturacak şekilde farklı renklerden örülmüş kenarlar yaygınken, İran'da 13 cm veya daha büyük uzunluklarda renk şeritleri daha yaygındır.[165] Kenarların dışında, genel olarak Kürt halılarında motif olarak sekiz köşeli yıldızlar ve benzeri sekiz köşeli şekiller başta olmak üzere çeşitli geometrik şekiller ve kaplumbağa, kuş gibi hayvanların figürleri yaygındır.[31][165]

Kürt sineması

Bahman Ghobadi

20. yüzyılın sonlarında ilk eserlerini vermeye başlayan Kürt sineması için tanınmış Kürt yönetmen ve sinemacı Bahman Ghobadi "doğum yapmasına yardımcı olunması gerekilen..." "hamile bir kadın" benzetmesi yapmıştır.[166] İlk Kürt filmi olan 1926 çıkışlı Zare filmi, Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin film stüdyosu olan Armenfilm tarafından üretildi. Hamo Beknazaryan'ın yönetmenliğini yaptığı film, genç bir Yezîdî Kürt kızı olan Zare'nin, Ekim Devrimi arifesinde çoban Saydo'ya olan sevgisini konu alır. Film, Kürt sinemasının klasikleri arasında yer alır.[167] Bunun dışında tüm dünyaya açılma anlamında Kürt sinemasının başlangıcı, özellikle Kürt kültürünün Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı birçok ülkede çeşitli yasaklara tabii olmasından dolayı, tam olarak belirlenemese de genel olarak 1980'lere dayandırılır; bazı kritiklere göre sinemacı Yılmaz Güney ile olmuştur.[168] Yılmaz Güney'in 1982'de Cannes Film Festivali'nde ödül almış Yol[169] ve Sürü gibi filmleri, her ne kadar Kürtçe olmasalar da, gerek barındırdıkları görsel öğeler, müzik ve karakterler gerekse Kürt kimliğini ve deneyimini yansıtan daha konseptsel ve tematik unsurlar dolayısıyla Kürt sinemasının önemli ilk örneklerinden sayılmıştırlar.[168][170] Kürt sinemasının başlangıcı olarak 1980'lerin gösterilmesine sebep olarak gerek bu dönemde Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerde sinema alanındaki teknolojinin gelişmesi gerekse bu dönemde Kürt diasporasının sinema dahil sanat ve kültürle daha yakından, akademik ve profesyonel bir şekilde ilgilenmeye başlaması gösterilmiştir.[170]

21. yüzyılla birlikte önemli bir hareketlilik kazanan Kürt sineması, Bahman Ghobadi'nin 2000 yılında Cannes Film Festivali'nden Altın Kamera Ödülü alan Sarhoş Atlar Zamanı[171], 2004 yapımı ve Berlin Film Festivali ve San Sebastián Uluslararası Film Festivali gibi birçok festivalde ödül kazanmış olan Kaplumbağalar da Uçar[172][173] gibi filmleri ve Hüner Salim'in Venedik Film Festivali'nden En İyi Film Ödülü dahil birçok festivalde ödül kazanmış 2003 yapımı Votka Limon[174] filmi gibi çeşitli filmlerle uluslararası birçok festivalde kendini göstermiştir. Yapımlarıyla ödül kazanmış ve Kürt sinemasını temsil etmiş olan diğer bazı kayda değer sinemacılara ise Jalal Jonroy, Jano Rosebiani, Jamil Rostami, Ayşe Polat, Yüksel Yavuz, Nazmi Kırık gibi isimler örnek olarak verilebilir.

Din

Kürtler, dini bakımdan heterojen bir halk olup aralarında birçok farklı dine mensup gruplar vardır. Kürtlerin çoğunluğu Sünni Müslümanlardır.[20] Özellikle, Türkiye ve İran sınırları içinde yaşayan Kürtlerin çoğunluğu Sünni mezhebine bağlı (Şafii ağırlıklı) olup az bir kısmı ise Alevidir. Çoğunlukla Zazalar Alevilik'e bağlıdır. Ayrıca Şii, Ehl-i Hak, Ezidi ve Yahudi[175][176] Kürtleri de mevcuttur. Büyük sayılarda Zerdüşt veya Hristiyan Kürt gruplarına rastlanmaz; bununla birlikte Zerdüştlükten, Manihaizme veya Hristiyanlığa kadar birçok farklı dinî akım Kürt topluluklarının dinî anlayışını etkilemiştir ve çağdaş Kürtlerin dinî inanışlarında ve ibadetlerinde bu farklı dinlerin çeşitli imgelerine rastlamak mümkündür.[20]

İlk Kürtlerin dinî inançları üzerinde çok fazla bilgi bulunmamakta; diğer İranî halklarla birlikte, Hint-İran antik inançlarına inandığı düşünülmektedir.[20] Bu ilk inancın belirgin bir elemanı da kozmogonisi, yani evrenin yaratılışına ilişkin anlayış, inanç ve anlatısıdır. Bu kozmogoniye göre, tanrı evreni embriyonik bir formda yaratmıştır. Embriyonik haldeki evreni doğuran ise ateş tanrısı Mithra (Hint kültüründe Mitra)dır ve bunu gerçekleştirmek için bir boğayı kurban etmiştir.[20] Daha sonraları İranî inanç sistemlerinin evrilmesiyle, bu halklarla yan yana yaşayan ilk Kürtlerin de bu inanç sistemlerine yöneldiği düşünülmektedir. Özellikle Zerdüştlük Kürtlerin dinî inancını çok etkilemiştir; öyle ki bugünkü çoğu Kürt dinî akımlarında, örneğin Ehl-i Hakk ve Ezidilikte, Zerdüştlükteki çeşitli öğelere, liturjik (ibadetsel, ritüelle ilişkili) elemanlara rastlanmaktadır.[20] Dinî anlayışın yazılı değil de sözlü bir kültüre dayanıyor olması ve çeşitli diğer etkenler sebebiyle bugün genel kanı Kürtlerin dinî anlayışının oldukça senkretik olduğuna yöneliktir; bu sebeple bilim insanları Zerdüştlüğün ilk Kürtlerin o dönemdeki inançlarına karışarak, senktretik bir şekilde Kürt kültürüne girdiğini düşünmektedir.[20] Bunun tek taraflıdan ziyade çift taraflı bir etkileşim oluşturduğu düşünülmektedir; Zerdüşlüğün Batı İranî dinî akımlardan etkilenmiş olduğu bilinmektedir. Klasik Zerdüştlükten farklı olarak, Batı İranlılar arasında türeyen Zurvanizmin de Kürt inancında çeşitli etkileri olmuş olabilir; örneğin bu dinde çok önemli ve temel bir anlam ve değere sahip olan dört rakamı Ehl-i Hakk ve Ezidilikte de benzeri bir şekilde ele alınır.[20]

Erken dönemde Kürtleri özellikle etkilemiş bir başka din de Museviliktir. Yahudi Kürtlerin anlatılarında, İsrail ve Yehuda'nın Asurlu krallarının döneminde Yahudilerin Filistin'den sürgün edildiği geçer. Bu dönem yaklaşık olarak MÖ 8. yüzyıla denk gelmektedir ki bilim insanları da genellikle bu tarihi onaylamaktadırlar.[177] Nitekim Kürdistan'da yüzyıllarca Yahudi toplulukları yaşamış, büyük sayılarda Kürt Yahudi toplulukları bulunmuştur. Bununla birlikte, İsrail devleti kurulduktan sonra Kürt Yahudilerin çoğu bu yeni devlete göç etmişlerdir.[20]

İslamın Kürtlerin bulunduğu coğrafyayı fethetmesiyle birlikte Kürt topluluklar arasında İslam yayılmaya başlamıştır. Bununla birlikte, bu yayılmanın ne şekilde ne ölçüde olduğu yönünde bilgi kısıtlıdır.[20] Çeşitli Kürt topluluklarına İslamın yayılmasının senkretik bir şekilde gerçekleştiği düşünülmüştür; Kürtlerin antik inançlarını hemen terk etmedikleri açıktır ki, örneğin, çeşitli kaynaklarda İslamın yayılışından yüzyıllar sonra, 13. yüzyılda dahi antik İranî dinleri devam ettiren Kürt kabilelerinin olduğundan bahsedilmektedir.[178]

Müslüman Kürtlerin çoğunluğu Sünnidirler ve amelde Şafiidirler. Özellikle amelî mezhepleri olan Şafiilik zaman içerisinde Sünni Kürt kimliği açısından önemli bir yer edinmiştir; sonradan bölgede oluşan Osmanlı Devleti'nin Hanefi mezhebini benimsemesiyle Hanefilik bölgede yayılmış özellikle Kürt olmayan Sünni Müslümanların çoğunluğu Hanefi olmuşlardır.[20] Ayrıca Müslüman Kürtlerde tasavvuf oldukça yaygındır ve sufi kültürü ve inançları Kürtlerin dinî anlayışlarını büyük ölçüde etkilemiştir.[20] Bugün Kürtler arasındaki en yaygın tarikatlar Kadirilik ve Nakşibendiliktir. Her ne kadar birçok tarikat Kürtler arasında ve Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Kürdistan bölgesinde aktif olmuşlarsa da, bugün özellikle bu iki tarikat öne çıkmakta, bu iki tarikat arasında da en yaygın ve güçlü olanı Nakşibendilik olmaktadır. Kadiriliğin Kürtlerin yaşadığı topraklara oldukça eski bir zamanda, Nakşibendilikten önce, geldiği ve uzun bir süre çok güçlü kaldığı bilinmektedir. Kadiri Kürtler çileciliğe çok büyük bir önem verdikleri gibi, bu Kadiri kolu özellikle de genelin dışına çıkan ateşte yürüme, cam yeme gibi çile eylemleriyle dikkat çekmiştir.[20] Gerek Kadirilik olsun gerekse Nakşibendilik, bölgedeki diğer dinî akımlarla, örneğin ve özellikle Ehl-i Hakk ve Ezidilikle etkileşime girmiştir.[20] Nitekim Ehl-i Hakk da Ezidilik de sıkı tasavvufî köklere sahiptirler; örneğin Ezidiliğin kökeni bir sufi şeyhi olan Adi bin Misafir'e dayanır.[20] Tasavvufun Kürt toplumundaki en önemli özelliklerinden birisi de birçok önemli Kürt Sufinin aynı zamanda önemli siyasi liderler olması, ve sufi liderler ile tasavvufun bazı siyasi düşünce ve akımlarda büyük rol oynamasıdır.[20] Her ne kadar çoğunluğu Sünni de olsa Müslüman Kürtlerin içinde Şiiler de mevcuttur. Başta İran olmak üzere, Irak sınırı, Kerkük ve Erbil bölgelerinde İsnaaşeriyye kolundan Şii Kürt gruplar mevcuttur ki İsnaaşeriyye 16. yüzyıldan itibaren İran'daki resmî dinî yönelimdir.[20] Birçok bilim insanına göre Şii Kürtler dahilinde ele alınabilecek diğer iki grup da Türkiye'deki Kürt Aleviler ve Ehl-i Hak grubudur; bununla birlikte bu dinî yönelimlerin ayrı bir din mi teşkil ettiği, İslam içinde birer Şii kolu olarak ele alınıp alınamayacağı tartışmalıdır. Bu topluluklarda temel çeşitli Şii unsurlar bulunmakla birlikte, antik, İslam-öncesi inançlardan da çeşitli imge ve öğeler bulunmaktadır.[20]

Ehl-i Hakk

Ehl-i Hak veya Kürtçe ismiyle Yâresân, İslam kökenli ayrı bir din olup Orta Çağ'da ortaya çıkmıştır. Genellikle din bilimlerini inceleyen bilimsel kaynaklarda aşırı Şiilikle ilişkilendirilen[28] Ehl-i Hakk, özellikle Kürtler arasında yaygın bir dinî inançtır ve inanan sayısının bugün yaklaşık olarak 1 - 1,5 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.[179][180][181]

İslami kişiliklerden Ali'yi Tanrı'nın tecellisi olarak gören inanç,[182] Şii İslam başta olmak üzere tasavvuf, Zerdüştlük ve gnostik çeşitli düşüncelerden etkilenmiştir.[20] Bazı bilim insanları, özellikle Batı İran ve genel olarak İran'da antik zamanlarda yaygın olan din ve mitolojilerden gelen öğeleri sebebiyle Ehl-i Hakk'ın (Ezidilik ile birlikte) bir tür Batı İranî veya Kürt dini olarak sayılabileceğini dile getirirler.[20] Bu tip benzerliklere bir örnek Ehl-i Hakk (ve Ezidilik'te) varlığını sürdüren antik İran kozmogonilerinden köken alan kozmogonidir.[20] Ehl-i Hakk'taki temel ibadetlerden biri de cemhane olarak adlandırılan ibadethanelerde yapılan cemdir. Alevilikteki cem ile aynı adı taşıyan ve liturjik benzerlikler de barındıran bu ibadette inananlar bir araya gelirler ve dualarlar okurlar.[20] Bazı Ehl-i Hakk gelenekleri yılda en azından 17 kere cem yapılması gerektiğini savunurlar.[20] Ayrıca cem ayinini takiben hayvan kurban edilmesi, kurban etinin hazırlanıp yenmesi de ritüel önemli bir kısmını oluşturur.[20]

Ezidilik

Sincar Dağı'nda Ezidiler. Irak-Suriye sınırı, 1920'ler.
Adi bin Misafir'in Laliş'teki kabri

Bugün kendi başına bir inanç olarak kabul edilen[20][183] Ezidilik, İslam'daki tasavvuf akımından etkilenmiş olan bir dindir. Tanınmış bir tasavvuf şeyhi ve muhafazakâr bir Müslüman olan Adi bin Misafir, Orta Doğu'da birçok farklı yerde bulunduktan sonra 12. yüzyılda küçük Laliş vadisine yerleşmiş ve burada önemli bir kitleye hitap etmeye başlamıştır. Adi bin Misafir'in ölümünden sonra tarikat akrabaları tarafınca devam ettirilmiştir. Zamanla Adi bin Misafir'in kabrinin bağlılar açısından dinî önemi artmış, sonunda bir tapınma odağı olmuş ve şeyhin kendisi de ilahî olarak algılanmaya başlanmıştır ki bu sebeplerle grup klasik İslamî anlayıştan koparak, Müslümanlarca İslam dışı kabul edilmeye başlanmış; bugün anlaşılan şekliyle Ezidilik 14. - 15. yüzyıl civarlarında ayrı bir din olarak meydana gelmiştir.[20][184] Kürt topluluklarında yaygınlaşmış çeşitli İslam öncesi inançlar Ezidilikte kendilerine yer bulmuşlar ve bu antik inanç ve imgelerin bir kısmı Adi bin Misafir'e atfedilmeye başlanmıştır.[20]

Bugün Ezidi topluluğun sayısı hakkında net bir rakam vermek mümkün değilken, Philip Kreyenbroek Kafkaslar'da 50.000, Kuzey Irak'ta 100.000-250.000 arasında, Suriye'de ise yaklaşık 5.000 civarında Ezidi olduğunu ileri sürmüştür.[20] Avrupa'daki Kürt diasporasında da Ezidi topluluklara rastlamak mümkündür; örneğin Türkiye'de uzun yıllarca varlığını kurumuş 10.000 civarında olduğu tahmin edilen Ezidi topluluğun, 1980'lerle birlikte sosyal yaşamdaki sıkıntılar ve çoğunluktaki Müslümanların tepkileri sebebiyle başta Almanya olmak üzere çeşitli ülkelere göç ettiği bilinmektedir;[20] benzeri göçler Irak ve diğer bölge ülkelerindeki Ezidi topluluklarında da gözlemlenebilir.[185] Ezidi toplumu sıkı bir kast yapısına sahiptir.[186][187][188] Senkretik yapısı sosyal çoğu ibadette de kendisine gösterir; örneğin çocuklara hem vaftiz hem de sünnet uygulanır.[186]

Ezidi inancında evreni Tanrı yaratmış olsa da evrenin kontrolünü yedi ilahî varlığın kontrolüne bırakmıştır. Genel olarak melek olarak anılan bu varlıklar, heft sirr yani "yedi sır" olarak da adlandırılırlar. Bunların en önemlisi Tawûsê Melek yani Tavus Meleği/Melek Tavus'tur. Sıklıkla bir tavus kuşu olarak betimlenen Melek Tavus İslam'daki şeytan ile ilişkilendirilir. Bunun en büyük sebepleri, çeşitli kaynaklara göre, Ezidilerin Melek Tavus'un (bir) diğer isminin şeytan olması[189] ve Ezidilik inancında Melek Tavus ile ilgili temel kıssanın İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'daki Adem'e secde etmeyi reddeden iblis kıssası ile neredeyse aynı olmasıdır. Bununla birlikte, Ezidiler kıssada Melek Tavus/şeytan imgesinin Adem'e secde etmemesini olumlu karşılarken, bu Kur'an'da ve İslam'da olumsuz karşılanır.[190] Melek Tavus ile ilgili bu fark sebebiyle, Müslümanlar Ezidileri zaman zaman şeytan-tapıcılar olarak görmüş veya anmışlardır.[189] Bununla birlikte Ezidi inancında Melek Tavus bir tür kötülük ve şer simgesi değildir; genel olarak dünyada iyilik ve kötülüğün bulunduğuna inanılır. Bu açılardan, din bilimleri bağlamında Ezidiler şeytan-tapıcılar olarak görülmezler.[184] Yedi meleğin en önemlisi ve başı olan Melek Tavus Ezidi inancında Adi bin Misafir ile birlikte çok önemli ve temel bir konumdadır.

Genetik

2005 tarihli bir çalışma, Türkiye'deki Zazaca ve Kurmançça konuşurları ile Gürcistan'daki Kurmançça konuşurlarını kapsayan üç grubu genetik açıdan incelemiştir. Çalışmada soysal ilişkilerin araştırılması için mtDNA HV1 sekansları, on bir Y kromozomu bi-allelik belirteci ve 9 Y-STR lokusu analiz edilmiştir. Hem mtDNA hem de Y kromozomu verileri Avrupa, Kafkasya, Batı Asya ve Orta Asya gruplarınınki ile karşılaştırıldığında Kürt gruplarının en çok Batı Asyalılar ile yakınlık gösterdiği, Orta Asyalılara ise en uzak olduğu tespit edilmiştir. Kürtlerin Avrupa ve Kafkasya grupları arasında, mtDNA göz önüne alındığında Kafkasyalılardan çok Avrupalılara daha yakın olduğu, Y kromozomu açısından ise bunun tersinin geçerli olduğu bulunmuştur. Bu, Kürt gruplarının maternal ve paternal kökenlerinde bir farklılığa işaret etmektedir. Çalışmaya göre Gürcistan'daki Kürt grupları Kafkasya'ya göç ederken bir genetik darboğazdan geçmiştir. Bu grupların çevrelerindeki diğer Kafkasya gruplarından soysal açıdan etkilenmediği de ortaya konmuştur. Zazaların Kuzey İranlılar yerine Kürt gruplarına daha yakın olduğu araştırmada tespit edilmiş başka bir olgudur.[191]

Kurmançça konuşan Türkiye Kürtlerinde 11 farklı Y-DNA haplogrubu tespit edilmiştir. %16.1 ile haplogrup I-M170 başı çekerken, bunu sırasıyla J-M172 (%13.8), R1a1 (%12.7), K (%12.7), E (%11.5) ve F (%11.5) haplogrupları takip etmektedir. Daha düşük oranlarda P1 (%8), P (%5.7), R1 (%4.6), G (%2.3) ve C (%1.1) haplogrupları da bulunmaktadır.Bu verilere göre Kurmançça konuşan Kürtlerin,%58,7 Hint-avrupa geni taşıdığına ulaşabiliriz[192] (J,R1a1,K,F,R1, G) Gürcü Kürtlerinde Y-DNA haplogrubu çeşitliliğinin çok daha az olduğu, toplamda 5 adet haplogrup keşfedilmiş bu toplumda P1 (%44) ile J-M172 (%32) haplogruplarının baskın gözlemlendiği belirlenmiştir. En az Y-DNA haplogrubu çeşitliliği 4 haplogrup ile Türkmenistan Kürtlerinde görülmektedir; bu toplumda F (%41) ve R1 (%29) dominanttır.[191]

Türkler ile diğer halkların HLA alelleri ile haplotiplerini incelemiş bir çalışma Türklerin Aşkenaz olmayan Yahudiler, Ermeniler, Lübnanlılar, İranlılar, Aşkenazlar, İtalyanlar, Giritliler ve Kürtler ile soysal açıdan yakından ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışmaya göre y. MÖ 1200'e tarihlenen Hint-Avrupa göçleri ile daha sonra gerçekleşmiş Türk göçleri genetik açıdan bölgeyi düşük oranda etkilemiştir ve Kürtlerin de aralarında yer aldığı bahsi geçen çağdaş halkların soyu büyük oranda bölgeye önceden (MÖ 2000>) yerleşmiş eski Akdeniz halklarına dayanmaktadır.[193]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. "Türkiye'de ne kadar Kürt var?". http://www.vatan.com.tr/. 9 Aralık 2013. 19 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Aralık 2016. |yayıncı= dış bağlantı (yardım)
  2. "Over 22.5 million Kurds live in Turkey, new Turkish statistics reveal". 8 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Temmuz 2015.
  3. Yildiz, Kerim; Fryer, Georgina (2004). The Kurds: Culture and Language Rights. Kurdish Human Rights Project. Data: 18% of Turkey, 20% of Iraq, 8% of Iran, 9.6%+ of Syria; plus 1–2 million in neighboring countries and the diaspora
  4. Ağirdir, Bekir (21 Aralık 2008). "Kürtlerin nüfusu 11 milyonda İstanbul"da 2 milyon Kürt yaşıyor – Radikal Dizi". Radikal.com.tr. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2013.
  5. Volume 2. Dabbagh – Kuwait University. — Iran, page 1111–1112. // Encyclopedia of Modern Middle East & North Africa. Second Edition. Volume 1 — 4. Editor in Chief: Philip Mattar. Associate Editors: Charles E. Butterworth, Neil Caplan, Michael R. Fischbach, Eric Hooglund, Laurie King–Irani, John Ruedy. Farmington Hills: Gale, 2004, 2936 pages. ISBN 9780028657691 "With an estimated population of 67 million in 2004, Iran is one of the most populous countries in the Middle East. ... Iran’s second largest ethnolinguistic minority, the Kurds, make up an estimated 5 percent of the country’s population and reside in the provinces of Kerman and Kurdistan as well as in parts of West Azerbaijan and Ilam. Kurds in Iran are divided along religious lines as Sunni, Shi'ite, or Ahl-e Haqq."
  6. Hoare & Parrish, (Ed.) (2010). "Country Factfiles — Iran". Atlas A–Z (4th bas.). s. 239.

    Population: 30.7 million Religions: Shi'a Muslim 60%, Sunni Muslim 35%, other 5% Ethnic Mix: Arab 80%, Kurd 15%, Turkmen 3%, other 2%

    1. harf sırasında bulunan |alıntı= parametresi poem stripmarker içeriyor (yardım)
  7. Dabrowska, Karen; Hann, Geoff (2008). "Ethnic groups and languages". Iraq Then and Now: A Guide to the Country and Its People. Chalfont St Peter, UK: Bradt Travel Guides. ss. 12-13. ISBN 9781841622439. The Iraqi people were once like a necklace, where the thread of nationality united a variety of unique and colourful beads. The Arabs are in the majority, making up at least 75% of the population, while 18% are Kurds and the remaining 7% consists of Assyrians, Turcomans, Armenians and other, smaller minoritiesŞablon:Tertiary source
  8. "Iraq". The World Factbook. 24 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2013.
  9. "Syria - People Groups". Joshua Project. 13 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  10. "The Kurdish Diaspora". Paris Kürt Enstitüsü. 7 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2009.
  11. Population statistics of Eastern Europe:Ethnic composition of Azerbaijan by 2009 census 7 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  12. Lokman, I. Meho (2001). "The Kurds and Kurdistan: A General Background" (PDF). Kurdish Culture and Society: An Annotated Bibliography. Greenwood Press.
  13. Lokman, I. Meho (2001). "The Kurds in Lebanon: An overview". Kurdish Culture and Society: An Annotated Bibliography. Greenwood Press.
  14. Kurds in the former Soviet Union. Londra: Kurdish Human Rights Project. 1996.
  15. "Im Schatten der Türken". Die Zeit. 17 Nisan 2017. 15 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2017.
  16. SHIN KASAHARA (9 Ekim 2020). "At 72, retiree continues helping Kurds get by in Japan". About 2,000 Kurdish people live in Japan, including a large community in the Warabi area of Saitama Prefecture. The Asahi Shimbun. 11 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2020.
  17. "Kurd". Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. 2008. Erişim tarihi: 16 Aralık 2008.
  18. "Kurdish Diaspora". Encyclopedia of Diasporas (PDF). Springer US. 2005. ISBN 9780387299044. Erişim tarihi: 18 Aralık 2008.
  19. Kreyenbroek, Philip G. (1996). "Religion and Religions in Kurdistan". Kurdish Culture and Identity. Zed Books Ltd. ISBN 1856493296.
  20. Limbert, John (1968). "The Origins and Appearance of the Kurds in Pre-Islamic Iran". Iranian Studies. Cilt 1 (2 bas.). ss. 41-51. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
  21. "Arşivlenmiş kopya". 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2015.
  22. Olson, Robert (2002). "Kurds". Karen Christensen ve David Levinson (Ed.). Encyclopedia of Modern Asia. 3. New York: Charles Scribner's Sons. ss. 412-415.
  23. Kârnâmag-î Ardashîr-î Babagân 26 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (1. ve 5. bölümler), Menkıbenin Türkçe çevirisi için bkz. https://archive.org/details/karnamagiardashiribabagan
  24. https://archive.org/details/in.ernet.dli.2015.533300/page/n69/mode/2up/search/Kurd (71-77 ibareler)
  25. G. Asatrian, Prolegomena to the Study of the Kurds, Iran and the Caucasus, Vol.13, pp. 1–58, 2009: "Evidently, the most reasonable explanation of this ethnonym must be sought for in its possible connections with the Cyrtii (Cyrtaei) of the Classical authors."
  26. Ilya Gershevitch, William Bayne Fisher, The Cambridge History of Iran: The Median and Achamenian Periods, 964 pp., Cambridge University Press, 1985, ISBN 0-521-20091-1, ISBN 978-0-521-20091-2, (see footnote of p.257)
  27. Bois, Th. (2009). "Kurds, Kurdistān". P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel ve W.P. Heinrichs (Ed.). Encyclopaedia of Islam. Brill. Brill Online. Erişim tarihi: 12 Şubat 2009.
  28. Kerim Yıldız, Irak Kürtleri, Belge Yayınları, İstanbul, Haziran 2005, ISBN 975-344-329-3, s. 21-22.
  29. Nezan, Kendal. "Who are the Kurds?". Paris Kürt Enstitüsü. 21 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2009.
  30. Izady, Mehrdad R. (1992). The Kurds: A Concise Handbook. Taylor & Francis. s. 46.
  31. "Ayyubids and Mamluks". Historical Atlas of the Islamic World. Derby, Birleşik Kralıık: Cartographica. Gale. 2004. ss. 62-63.
  32. Hillenbrand, Carole (2004). "Sultanates: Ayyubid". Richard C. Martin (Ed.). Encyclopedia of Islam and the Muslim World. 2. New York: Macmillan Reference USA. ss. 657-660.
  33. Schultz, Warren C. (2004). "Saladin (1137 or 1138–1193)". Richard C. Martin (Ed.). Encyclopedia of Islam and the Muslim World. 2. New York: Macmillan Reference USA. s. 608.
  34. Shillington, Kevin (2005). Encyclopedia of African history. CRC Press. s. 438. ISBN 1579584535.
  35. Daly, M.W. (1998). "The Bahri Mamluk sultanate, 1250-1390". The Cambridge history of Egypt (İngilizce). Cambridge University Press. ss. 260. ISBN 0-521-47137-0.
  36. Limbert, John (1968). "The Origins and Appearance of the Kurds in Pre-Islamic Iran". Iranian Studies. Cilt 1 (2 bas.). International Society for Iranian Studies adına Taylor & Francis, Ltd. ss. 41-51.
  37. Izady, Mehrdad R. (1992). The Kurds: A Concise Handbook. Taylor & Francis. s. 46.
  38. Özoğlu, Hakan (2004). Kurdish notables and the Ottoman state: evolving identities, competing loyalties, and shifting boundaries. SUNY Press. ISBN 0791459934.
  39. Yaqut El-Hamawî, Mucemu’l-Buldan, C. 3, Daru’s-Sadr, Beyrut 1977, s. 415
  40. Borîs James, Selahaddin ve Kürtler, Çev: Nazlı Bilgiç, Avesta Yay., Îstanbûl 2011
  41. "Azerbaycan'da Göçmen Sorunu". 5 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Eylül 2009.
  42. Nezan, Kendal (1996). "The Kurds: Current Position and Historical Background". Kurdish Culture and Identity. Zed Books Ltd. ISBN 1856493296.
  43. Sirkeci, İbrahim. "Exploring the Kurdish Population in the Turkish Context". GENUS, An International Journal of Demography. Cilt 56 (1-2 bas.). ss. 149-175.
  44. Barzani, Mesud (2003). Mustafa Barzani and the Kurdish liberation movement (1931-1961). Palgrave Macmillan. ss. 6-7. ISBN 031229316X. Bilinmeyen parametre |diğeryazarlar= görmezden gelindi (yardım)
  45. Koenig, Matthias (2007). Democracy and human rights in multicultural societies. Ashgate Publishing, Ltd. s. 95. ISBN 0754670309. Bilinmeyen parametre |diğeryazarlar= görmezden gelindi (yardım)
  46. Held, Colbert C. (2000). "The Turkish Population". Middle East patterns: places, peoples, and politics. Westview Press. ISBN 0813334888.
  47. Zeyneloğlu, Sinan; Civelek, H. Yaprak; Coşkun, Yadigar (2011). "Kürt sorununda antropolojik ve demografik boyut: Sayım ve araştrma verilerinden elde edilen bulgular". Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi. 8 (1). ss. sf. 351. ISSN: 1303-5134. 23 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ekim 2020.
  48. Houston, Christopher (2005). "Creating a Diaspora within a Country: Kurds in Turkey". Encyclopedia of Diasporas. II. Springer US. ss. 403-414. ISBN 978-0-306-48321-9.
  49. Andrew, Peter Alford. A.g.e., s. 153.
  50. Kinzer, Stephen (Ocak 2006). "Kurds in Turkey: The Big Change". The New York Review of Books. Cilt 53 (1 bas.). Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  51. Gunter, Michael M. (1997). The Kurds and the future of Turkey. Palgrave Macmillan. ISBN 0312172656.
  52. van Bruinessen, Martin (Şubat 1984). "The Kurds in Turkey". MERIP Reports. Cilt 121. Middle East Research and Information Project. ss. 6-12, 14.
  53. Aslandaş, Alper (1995). Popüler Siyasi Deyimler Sözlüğü. İletişim Yayınları. s. 66. ISBN 9754705100. Bilinmeyen parametre |diğeryazarlar= görmezden gelindi (yardım)
  54. Gunter, Michael M. (1988). "The Kurdish Problem in Turkey". Middle East Journal. Cilt 42 (3 bas.). ss. 389-406.
  55. Cottam, Martha L. (2004). Introduction to political psychology. Lawrence Erlbaum Associates. ss. 210. ISBN 0805837701.
  56. Stavenhagen, Rodolfo (1996). Ethnic conflicts and the nation-state. Palgrave Macmillan. s. 193. ISBN 0312159714.
  57. Andreopoulos, George J. (1997). Genocide: conceptual and historical dimensions. University of Pennsylvania Press. ISBN 0812216164.
  58. Süleyman Sabri Paşa (1982). Van Tarihi ve Kürt Türkleri Hakkında İncelemeler. Ankara: Türk Kültürü Araştırma Ens. ss. sf. 62.
  59. Çankaya, Necati (2000). Çağlar Öncesinden Günümüze Doğu Anadolu. İstanbul: ABO Ajans. ss. sf. 233. ISBN 975-97021-0-X.
  60. Düzgören, Koray (1996). "Türkiye'nin Kürt Sorunu". Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi. 13. İletişim Yayınları. s. 854. ISBN 975470533X.
  61. Faltas, Sami (2006). Governance and the Military: Perspectives for Change in Turkey. The Centre of European Security Studies. ISBN 9076301212. Bilinmeyen parametre |diğeryazarlar= görmezden gelindi (yardım)
  62. Düzgören, Koray. A.g.e., s. 854.
  63. Blau, Joyce (1996). "Kurdish Written Literature". Kurdish Culture and Identity. Zed Books Ltd. ISBN 1856493296.
  64. Dunn, Michael Collins (Haziran 1993). "Turkey Loses Ozal at A Crucial Moment". Washington Report on Middle East Affairs. Cilt 64. Erişim tarihi: 6 Ocak 2009.
  65. "Çok Dilli Kanal Test Yayınında". Türkiye Radyo Televizyon Kurumu. Aralık 2008. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  66. Romano, David (Ocak 2009). "Turkey Addresses PKK Challenge with Kurdish Language Reforms". Terrorism Focus. Cilt 6 (1 bas.). Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)<http://www.jamestown.org/single/?no_cache=1&tx_ttnews[tt_news]=34352>
  67. "Turkey launches Kurdish-language television station". Ocak 2009. Erişim tarihi: 13 Haziran 2009. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  68. "Başbakan 'TRT Şeş bi xwêr be' diyecek". Radikal. Aralık 2008. Erişim tarihi: 13 Haziran 2009. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  69. "COUNCIL COMMON POSITION 2006/380/CFSP of 29 May 2006 updating Common Position 2001/931/CFSP on the application of specific measures to combat terrorism and repealing Common Position 2006/231/CFSP" (PDF). Official Journal of the European Union. Avrupa Birliği. 2006. 3 Aralık 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2009.
  70. "Foreign Terrorist Organizations". Office of the Coordinator for Counterterrorism. Nisan 2008. 4 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2009.
  71. "NATO chief declares PKK terrorist group". People's Daily Online. Aralık 2005. 18 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2009.
  72. "DTP'ye kapatma davası açıldı". NTVMSNBC. Kasım 2007. 7 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2009. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  73. "Iranian Kurdistan". Unrepresented Nations and Peoples Organization. 23 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2009.
  74. "CIA World Factbook: Iran". CIA. 12 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2009.
  75. McDowall, David (2004). A modern history of the Kurds. I.B.Tauris. ISBN 1850434166.
  76. Chaliand, Gérard (1993). A People Without a Country: The Kurds and Kurdistan. Zed Books. ISBN 1856491943.
  77. "Minorities At Risk Project : Assessment for Kurds in Iran". University of Maryland. Aralık 2003. 23 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  78. Romano, David (2006). The Kurdish nationalist movement: opportunity, mobilization, and identity. Cambridge University Press. ss. 246 vd. ISBN 0521684269.
  79. Rahnema, Saeed (1996). Iran After the Revolution: Crisis of an Islamic State. I.B.Tauris. ISBN 1860641288.
  80. "U.S. brands anti-Iran Kurdish group terrorist". Reuters. 4 Şubat 2009. Erişim tarihi: 15 Haziran 2009.
  81. "The cultural situation of the Kurds". Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi. Temmuz 2006. 19 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2009.
  82. Lowe, Robert (Ocak 2006). "The Syrian Kurds: A People Discovered" (PDF). Chatham House. Erişim tarihi: 21 Haziran 2009.
  83. Saha, Santosh C. (2006). Perspectives on contemporary ethnic conflict: primal violence or the politics of conviction?. Lexington Books. ISBN 0739110853.
  84. Hasanpur, Emir (Ocak 1997). Kürt Diliyle İlgili Devlet Politikaları ve Dil Hakları. İstanbul: Avesta Yayınları. s. 64. ISBN 9757112208.
  85. "CIA World Factbook: Iraq". CIA. Mayıs 2009. 24 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  86. "Iraqi Kurdistan: From killing zone to safe haven". The Economist. Ağustos 2006. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  87. "IRAQ: Iraqi Arabs seek refuge in Kurdish north". IRIN. Ekim 2007. 13 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  88. Farouk-Sluglett, M. (1984). Not Quite Armageddon: Impact of the War on Iraq. MERIP Reports. s. 24.
  89. "1988: Thousands die in Halabja gas attack". BBC. 6 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  90. "Weapons of Mass Destruction in the Middle East: Iraq". James Martin Center for Nonproliferation Studies (CNS). Nisan 2006. 3 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  91. Leezenberg, M. (2005). "Iraqi Kurdistan: contours of a post-civil war society". Third World Quarterly. Cilt 26 (4-5 bas.). s. 639.
  92. Gunter, M.M. (2005). "The continuing Crisis In Iraqi Kurdistan". Middle East Policy. Cilt XII (1 bas.). ss. 123-124.
  93. Butters, Andrew Lee (Nisan 2007). "Kurdistan: Iraq's Next Battleground?". TIME. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  94. "Gulf developers creating mini property boom in Kurdistan". PropertyWire. Kasım 2008. 11 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  95. Hope, Bradley (Ekim 2008). "An American suburb in Erbil". The National. 12 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  96. "Iraq: Kurdish Culture Begins To Flourish In Kurdistan Region". Radio Free Europe Radio Liberty. Aralık 2005. 24 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  97. "CIA World Factbook: Armenia". CIA. Mayıs 2009. 13 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2009.
  98. "Kurds and Kurdistan: A General Background" (PDF). 19 Şubat 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. sf. 22
  99. Freebody, Peter. Knowledge, Culture, and Power: International Perspectives on Literacy as Policy and Practice. s. 40.
  100. Bosworth, Clifford Edmund. The Encyclopaedia of Islam. s. 63. "bölüm:Supplement: Sascicules 1-2" yazısı görmezden gelindi (yardım)
  101. Axworthy, Michael. The Sword of Persia: Nader Shah, from Tribal Warrior to Conquering Tyrant. s. 88.
  102. "Displaced and disregarded: Turkey's failing village return program". Human Rights Watch. New York: Human Rights Watch. 2002.
  103. Kirişci, K. (1997). The Kurdish question and Turkey: An example of a trans-state ethnic conflict. Londra: Frank Cass.
  104. Tayfun, M. (1998). Kurdiskt fOrfattarskap och Kurdisk bokutgivning: Bakgrund, viIIkor, betydelse. Stokholm: Apec.
  105. "Almanya'da namus cinayeti davası". DW-WORLD.DE. Aralık 2008. 17 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2008.
  106. "Hollanda'da namus cinayeti protestosu". Hürriyet. Mart 2004. 10 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2008.
  107. "Almanya'da namus cinayeti tartışmaları". Hürriyet. Nisan 2006. 22 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2008.
  108. "Kurdish National Congress of North America internet sitesi". 13 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2009.
  109. "Kurdish American Youth internet sitesi". 4 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2009.
  110. Pannier, Bruce (Haziran 2007). "Kazakhstan: Ethnic Minorities Guaranteed Seats In Parliament". Radio Free Europe Radio Liberty. 24 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  111. "Mülteci davaları (6)" (Japonca). Japan Institute of Constitutional Law. 5 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  112. "BM ile Japonya arasında Kürt sığınmacı gerilimi". BBC Türkçe. Ocak 2005. 2 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  113. "Warabistan - Japonya'daki Kürtler". Asahi Shimbun. Nisan 2004. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  114. MacKenzie, David N. (1961). "The Origins of Kurdish". Transactions of the Philological Society. ss. 68-86.
  115. Gordon, Raymond G. Jr. (2005). "SIL - Kurdish, Central". Ethnologue: Languages of the World, Fifteenth edition. Dallas, Tex. 2 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2009.
  116. Gordon, Raymond G. Jr. (2005). "Kurdish, Northern". Ethnologue: Languages of the World, Fifteenth edition. Dallas, Tex. 21 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2009.
  117. Gordon, Raymond G. Jr. (2005). "SIL - Kurdish, Southern". Ethnologue: Languages of the World, Fifteenth edition. Dallas, Tex. 2 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2009.
  118. "Estimate of Kurdish speakers". 28 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  119. "Kurdish language". Encyclopædia Britannica. 2009. Erişim tarihi: 3 Ocak 2009.
  120. McCarus, Ernest N. "Kurdish". William J. Frawley (Ed.). International Encyclopedia of Linguistics. Oxford University Press. Erişim tarihi: 6 Ocak 2009.
  121. https://glottolog.org/resource/languoid/id/kurd1259/
  122. https://www.ethnologue.com/subgroups/kurdish
  123. "Arşivlenmiş kopya". 25 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2020.
  124. https://glottolog.org/resource/languoid/id/zaza1246/
  125. Gordon, Raymond G. Jr. (2005). "Zazaca-Goranice Dil Ağacı". Ethnologue. 12 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  126. "Dil ve Etkinlik". 13 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Kasım 2012.
  127. Thackston, W. M. "Kurmanji Kurdish: A Reference Grammar with Selected Readings" (PDF). Harvard University. 16 Haziran 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2009.
  128. "Repression of Kurds in Syria is widespread". Amnesty International Report. Mart 2005. 15 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  129. Hassanpour, Amir. "The language policy of Iran from State policy on the Kurdish language: the politics of status planning". University of Toronto. 9 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  130. Blau, Joyce. "The Kurdish Language and Literature". 21 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  131. Watson, Ivan (Mart 2005). "Neighboring Kurds Travel to Study in Iraq". NPR. Bilinmeyen parametre |gün= görmezden gelindi (yardım)
  132. Kabasakal, Zehra F. (2007). Human Rights in Turkey. University of Pennsylvania Press. s. 349. ISBN 0812240006. Bilinmeyen parametre |diğeryazarlar= görmezden gelindi (yardım)
  133. van Bruinessen, Martin. "The Kurds and Islam" (PDF). Universiteit Utrecht. 14 Şubat 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  134. Shakely, Farhad (Ocak 2002). "Aesthetic aspects in the poetry of Mala-ye Jaziri". International Journal of Kurdish Studies. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  135. "Kurdish Literature". Kurdish Academy of Language. 16 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  136. Ağın, Ömer. "Kürt dili uydurma mıdır?". Kurdistan-Post.com. 25 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  137. Hassanpour, Amir. "Dimdim". Iranica. 21 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  138. Kemaloğlu, Selah. "Söz ile Yazı Arasında Bir Edebiyat". Yeni Şafak. Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  139. Açıkgöz, Nâmık (2007). "Türkçe ve Kürtçe Mem u Zin ile Fuzûlî'nin Leylî vü Mecnûn Mesnevîsinin Mukayesesi" (PDF). Turkish Studies: International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic. Cilt 2 (4 bas.). Erişim tarihi: 31 Aralık 2008.
  140. Radikal gazetesi Kitap eki, Sayı 38, 28 Ağustos 2009.
  141. "Romana kurdî ya yekem »Şivanê Kurmanca« ya Erebê Şemo ye". 9 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  142. "Dr. Eskerê Boyîk, Nûra Elegezê Çend dîdemji edebiyeta Kurdên Ermenistanê" (PDF). 10 Aralık 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  143. "İlk Kürtçe Roman Şivanê Kurd, (Kürt Çoban) – Erebê Şemo". 9 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  144. "İlk Kürtçe Roman "Şivanê Kurmanca /Kürt Çobanı" Lîs Yayınevi'nden Okurlarıyla Buluşuyor". 12 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  145. "Араб Шамилов — Классик Курдской Советской Литературы". 9 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  146. "Kürt aydınlanma tarihinden portreler: Erebê Şemo". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  147. "İlk Kürtçe roman: Bolşevik Bir Kürt'ün Hikâyesi (Özkan Öztaş)". 9 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  148. Kugay, Kutay (2007). "The way of Kurdish Music". Sing Out! The Folk Song Magazine. Erişim tarihi: 25 Şubat 2009.
  149. Mir-Hosseini, Ziba (1996). "Faith, Ritual and Culture among the Ahl-e Haqq". Kurdish Culture and Identity. Zed Books Ltd. ISBN 1856493296.
  150. Kjeilen, Tore. "Ahl-e Haqq". Looklex Encyclopedia. Erişim tarihi: 25 Şubat 2009.
  151. McComb, T.M. "Kurdish Music". Medieval Music & Arts Foundation. 27 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Şubat 2009.
  152. Poche, Christian. "Kurdish Music". 19 Eylül 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Şubat 2009. UNESCO Koleksiyonu'ndan iranonline.com sitesinde yayımlanmaktadır.
  153. Ruiz, Ana (2007). Vibrant Andalusia: Moorish Culture in Southern Spain. Algora Publishing. ss. 53. ISBN 0875865399.
  154. "Cello - Los Kurdos - Transoxiana 2". 6 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  155. "CULTURA". 1 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  156. Nicholson, Reynold Alleyne. A Literary History of the Arabs. s. 418.
  157. Beg, Muhammad Abdul Jabbar (1982). Persian and Turkish Loan-words in Malay. s. 80.
  158. Monroe, James T. (2004). Hispano Arabic Poetry: A Student Anthology. Gorgias Press. s. 7.
  159. Zuhur, Sherifa (2001). Colors of Enchantment: Theater, Dance, Music, and the Visual Arts of the Middle East. ss. 324.
  160. Payne, Robert (1961). The Holy Sword: The Story of Islam from Muhammad to the Present. s. 186.
  161. Eagleton, William (1996). "Kurdish Rugs and Kelims: An Introduction". Kurdish Culture and Identity. Zed Books Ltd. ISBN 1856493296.
  162. Kutschera, Chris (2003). "Kurdistan Iran: Bahman Ghobadi and the Pain of Giving Birth to Kurdish Cinema". The Middle East Magazine. 14 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  163. Shakarian, Pietro A. (13 Kasım 2017). "Top Ten Origins: Russia's Relations with the Kurds" (İngilizce). Origins.osu.edu. 5 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Şubat 2020.
  164. Farzanefar, Amin (2005). "Interview Mehmet Aktas and Bülent Kücük: "Kurdish Cinema Really Started out with Yilmaz Güney"". Qantara. 15 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  165. "Awards 1982". Festival de Cannes. 26 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  166. Kamal, Muhammad. "Kurdish Cinema: In Search of Cultural Identity" (PDF). Open Channel. 29 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
  167. "Awards 2000". Festival de Cannes. 23 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  168. "55th Berlin Film Festival: The Juries and The Awards" (PDF). Berlin Film Festival. 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
  169. "52 edition. 2004 Awards". Donostia Zinemaldia Festival de San Sebastian. 7 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  170. "Awards for Vodka Lemon". IMDb. 6 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  171. Günaydın, Eşref (Nisan 2003). Yahudi Kürtler: Babil'in Kayıp Çocukları. Karakutu Yayınları. ISBN 9758658379.
  172. "Eskiden Urfa, Diyarbakır, Van (Başkale), Mardin (Nusaybin ve Cizre) ve Hakkâri (Yüksekova)'de Kürt kültürüyle özdeşleşme eğilimi gösteren Yahudilerin tanamı 1950'lerin başlarında İsrail'e göç etmişler." (Peter Alford Andrews, Türkiye'de Etnik Gruplar, ANT Yayınları, İstanbul, Aralık 1992, s.223, not: Sabar ve Epstein'den yararlamıştır)
  173. Janata, A. (1992). Kurden:Azadi - Preiheit in den Bergen. Schallaburg. Bilinmeyen parametre |diğeryazarlar= görmezden gelindi (yardım)
  174. Kreyenbroek, Philip G. (1995). Yezidism: its Background, Observances and Textual Tradition. Lewiston, N.Y.
  175. Philip Mattar, (Ed.) (2004). "Ahl-e Haqq". Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Detroit: Thompson Gale. s. 82.
  176. Boyle, Kevin (1997). Freedom of Religion and Belief: A World Report. Routledge. ss. 418. ISBN 0415159784.
  177. During, Jean (2003). The spirit of sounds: the unique art of Ostad Elahi (1895-1974). Associated University Presse. s. 157. ISBN 0845348841.
  178. During, Jean (1998). "A critical survey on Ahl-e haqq studies in Europe and Iran" (PDF). Religion, Cultural Identity, and Social Organization among Alevi in Ottoman and Modern Turkey. İstanbul: Swedish Research Institute. ss. 105-125.
  179. Driver, G. H. (1922). "The Religion of the Kurds". Bulletin of the School of Oriental Studies. Cilt 2 (2 bas.). University of London. ss. 197-213.
  180. John Bowker, (Ed.) (2000). "Yezidis". The Concise Oxford Dictionary of World Religions. Oxford University Press.
  181. Reeves, Bob (28 Şubat 2007). "Lincoln Iraqis call for protection from terrorism". Lincoln Journal Star. 7 Ocak 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2007.
  182. "Yazidis risk persecution, attacks to follow religion". The Washington Times. 22 Ağustos 2007. Erişim tarihi: 23 Şubat 2009.
  183. "Discovering unknown life of Yazidis in Anatolia". Sunday's Zaman. 6 Mayıs 2007. Erişim tarihi: 23 Şubat 2009.
  184. Houtsma, Martijn Theodoor (1993). "Yazidi". E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam 1913-1936. BRILL. s. 1166.
  185. Kjeilen, Tore. "Yazidism". Encyclopaedia. LookLex. 19 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2008. Malak Taus filled 7 jars of tears through 7,000 years. His tears were used to extinguish the fire in hell. Therefore, there is no hell in Yazidism.
  186. "Islam: Satan, sin, and repentance". Encyclopædia Britannica.
  187. Nasidze, Ivan; Quinque, Dominique; Ozturk, Murat; Bendukidze, Nina; Stoneking, Mark (2005). "MtDNA and Y-chromosome Variation in Kurdish Groups". Annals of Human Genetics (İngilizce). 69 (4): 401-412. doi:10.1046/j.1529-8817.2005.00174.x. ISSN 1469-1809.
  188. Amirzargar, Ali; Rey, Diego; Muñiz, Ester; Palacio-Grüber, Jose; Nikbin, Behrouz; Nicknam, Hosein; Khosravi, Farideh; Joshghan, Hamidreza; Areces, Cristina; Enríquez-de-Salamanca, Mercedes; Martinez-Quiles, Narcisa (31 Ağustos 2015). "Kurds HLA Genes: Its Implications in Transplantation and Pharmacogenomics". Open Medicine Journal (İngilizce). 2 (1). doi:10.2174/1874220301401010043.
  189. Arnaiz-Villena, A.; Karin, M.; Bendikuze, N.; Gomez-Casado, E.; Moscoso, J.; Silvera, C.; Oguz, F. S.; Sarper Diler, A.; De Pacho, A.; Allende, L.; Guillen, J. (2001). "HLA alleles and haplotypes in the Turkish population: relatedness to Kurds, Armenians and other Mediterraneans". Tissue Antigens. 57 (4): 308-317. doi:10.1034/j.1399-0039.2001.057004308.x. ISSN 0001-2815. PMID 11380939.

Ek okumalar

  • Kürtler ve Kürdistan; D. N. Mac Kenzie, Th. Bois, Vladimir Feodoroviç Minorsky; 1996 Doz Basım-Yayın
  • Kürtler; Hasan Cemal; 2004 Doğan Kitap ISBN 975-293-089-1
  • Kürtler / Bir El Kitabı; Mehrdad R. Izady; 2004 Doz Basım-Yayın ISBN 975-6876-40-9
  • Irak Kürtleri; Kerim Yıldız; 2005 Belge Yayınları ISBN 975-344-329-3
  • Türkler ve Kürtler Ortadoğu'da İktidar ve İsyan Gelenekleri; Suat Parlar; 2005 Bağdat Yayınları ISBN 975-00194-4-X
  • Kürtler: Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler; Ali Rıza Şeyh Attar; 2004 Anka Yayınları ISBN 975-6628-96-0
  • Kürtler 'Tarih ve Politika'; Hasan Arfa; 2006 Avesta Yayınları ISBN 975-8637-39-8
  • Açık - Gizli / Resmi - Gayrıresmi Kürdoloji Belgeleri; Hazırlayan: Mehmet Bayrak; 1994 Özge Yayınları ISBN 975-7861-02-2
  • Modern Kürt Tarihi; David McDowall; 2004 Doruk Yayımcılık ISBN 975-553-436-9
  • Kürtlük, Türklük, Alevilik / Etnik ve Dinsel Kimlik Mücadeleleri; Martin van Bruinessen; 2000 İletişim Yayınları ISBN 975-470-798-7
  • Ağa, Şeyh, Devlet; Martin van Bruinessen; 2003 İletişim Yayınları ISBN 975-470-941-6

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.