Milliyetçilik

Milliyetçilik veya ulusçuluk, belirli bir milletin çıkarlarını, özellikle egemenliğini ve özyönetimini kazanmayı, daha sonra bunu ilelebet sürdürmeyi amaçlayan ideolojik fikir hareketi.[1] Milliyetçilik, her ulusun kendisini dışarıdan gelecek olan müdahalelerden bağımsız olarak yönetmesi gerektiğini, ulusun bir yönetim için doğal ve ideal bir temel ve tek haklı politik güç kaynağı olduğunu savunmaktadır.[2] Milliyetçilik, 19. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa'da, 20. yüzyıldan itibaren ise tüm dünyada egemen politik düşünce tarzı haline gelmiştir. Bu dönemde dünya politik haritası milliyetçilik ilkelerine göre biçimlendirilmiştir. Günümüzde Anglosakson kültürüne bağlı toplumlarda ve Avrupa Birliği düşüncesini savunan çevrelerde olumsuz bir anlam yüklenmiştir.

Eugène Delacroix'nın "La liberté guidant le peuple" (Halkın rehberi özgürlüktür) adlı çalışması, Fransa'daki Temmuz Devrimi'nin en önemli simgesi olmuştur.

Milliyetçilik konusunda Benedict Anderson, Ernest Gellner, Eric Hobsbawm, Elie Kedourie gibi karşıtların yanı sıra, Anthony Smith, Nev Nikolayeviç Gumilyov gibi tarafsız yazarların teorik çalışmaları olmakla birlikte konu henüz teorik bir dayanağa kavuşturulamamıştır. Bu çalışmalarda vatanseverlik, militarizm, şovenizm, etnik aidiyet, dilsel aidiyet, ulusalcılık, irredantizm, faşizm, militancılık, dinselcilik, otoriterlik, ırkçılık, anti-emperyalizm, asabiyet, hayali cemaatler, tarihsel kimlik, tarih bilinci, kahramanlık, maneviyat, atalar kültü, sadakat, egemenlik, ortak irade, vatan, romantizm, kamusallık, kültürellik kavramları açıklanmaktadır.

Köken bilimi

"Millet" sözcüğü aslen Arapça olup (Ar: ملة), "din veya mezhep; bir din veya mezhebe bağlı olan cemaat" anlamındadır. Osmanlı Türkçesinde 20. yüzyıl başlarına kadar bu anlamda kullanılmıştır. 19. yüzyıl ortalarından itibaren aynı sözcük Fransızca/İngilizce nation kavramına karşılık olarak kullanılmıştır. Türkçe "ulus" (Orhun Yazıtları'nda uluş olarak yer alır) sözcüğü, 1932 yılında aynı kavramın Yeni Türkçesi olarak benimsenmiştir.Orhun Yazıtları ve Kâşgarlı Mahmud'un 1072-1074 yılları arasında yazdığı Divânu Lügati't-Türk adlı kitabında millet sözcüğünün Türkçe karşılığı budun sözcüğüdür.

Latince kökenli olan "nation", kök anlamı itibarıyla "aynı atadan gelenler topluluğu" demektir. Dolayısıyla esasen Türkçe kavim veya aşiret karşılığıdır. Türkçe ulus ise siyasi amaçla bir araya gelmiş olan boylar konfederasyonunu ifade eder (ayrıca eski Türkçedeki budun[3] sözcüğü de aynı anlamı verir).

Milliyetçilik kavramı

Milliyetçilik Kavramı Anthony D. Smith‘e göre, çağın ruhunu yansıtmaktadır ve daha eski sembol ve fikirlerle de bağlantılıdır.[4] Ernest Gellner ise, mevcut kültürün gerisine gidip ondan bir ulus yaratma, geçmiş bir kültürü bugünden keşfetme ve kurma eylemi olarak tanımlamıştır.[5] Eric Hobsbawm ise ulusun oluşum sürecine değinerek 3 yöntemden bahsetmiştir. Bunlar; devlet eliyle yürütülen merkezi ve yaygın eğitim, devlet ve toplumu bütünleştiren kitlesel törenler ve ulusal anıtlar etrafında örülen sembolik birliklerdir.[6]

Tarihçe

Modern milliyetçi düşünce 1789-1799 Fransız Devrimi'nin fikirlerinden doğmuştur. Avrupa tarihindeki ilk milliyetçi hareketlere, I. Napolyon istilası (1804-1815) altındaki Almanya'da rastlanır. Aynı yıllarda, Rus işgalindeki Polonya'da güçlü bir milliyetçi akım doğdu. 1821'de Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanan Yunanistan, Avrupa'nın milliyetçi çevrelerinde çok heyecanlı destek buldu. 1848'de Avusturya İmparatorluğu'na karşı ayaklanan Macarlar, daha sonra Çekler ve Sırplar, milliyetçilik akımını Orta Avrupa'ya taşıdılar. 1860-1870 yılları arasında gerçekleşen İtalya birliği, devrimci milliyetçiliğin en büyük zaferlerinden biri olarak algılandı. 1870'lerde Rusya'da doğan Pan-Slavizm akımı, yayılmacı milliyetçiliğin ilk örneklerinden biri idi.

Milliyetçiliğe yol açan en önemli etken, daha önce hükümdar ve sülale zemininde tanımlanan siyasi aidiyet duygusunu, hükümdardan bağımsız olarak, "halk"a maletme gereğiydi. Siyasi aidiyet ve itaat, "halk"ın ortak iradesine dayandırılmalıydı. Bu nedenle 19. yüzyılda milliyetçilik, radikal, devrimci, anti-monarşist, yerleşik düzene zıt bir siyasi düşünce olarak değerlendirildi.

"Halk"ı tanımlamanın güçlüğü, milliyetçi düşünürleri —bazen olguları ve mantığı zorlama pahasına— olağanüstü duygusal anlamlar yüklemeye sevketti. Örneğin (ayrı lehçeler konuşan) Sicilyalılar veya Venedikliler ayrı bir ulus mu, yoksa İtalyan ulusunun parçası mıydı? Avusturya ulusu var mıydı? Makedonlar ayrı bir ulus mu, Bulgar mı, yoksa Güney Slavların bir boyu muydu? Bu konularda farklı görüşleri savunanlar, benimsedikleri ulusa hayali bir tarih ve hayali kökenler atfederek, onun ezelden beri "doğal olarak" varolduğunu kanıtlamaya çalıştılar. Farklı lehçeler konuşan toplumlarda, ortak bir ulusal dil oluşturmaya büyük önem verildi.

Milliyetçi ideolojiler, kavramlar ve düşünceler

Ülkücülerin kullandığı bayrak

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Smith, Anthony. Nationalism: Theory, Ideology, History. Polity, 2010. pp. 9, 25–30; James, Paul (1996). Nation Formation: Towards a Theory of Abstract Community. Londra: Sage Publications.
  2. Finlayson, Alan (2014). "5. Nationalism". Geoghegan, Vincent; Wilford, Rick (Edl.). Political Ideologies: An Introduction. Routledge. ss. 100-102. ISBN 978-1-317-80433-8.
  3. "Arşivlenmiş kopya". 3 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2020.
  4. A. D. Smith, ‘Milliyetçilik ve Kültürel Kimlik’, (Millî Kimlik), Türkiye Günlüğü, Mart-Nisan 1998, s. 76.
  5. E. J. Hobsbawm, Nations and Nationalism Since 1780, Cambridge, Cambridge University Press, 1990, s.77-78.
  6. E. Gellner, Nations and Nationalism, Oxford, Oxford University Press, 1983, s. 48-49.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.