Altay dilleri

Altay dilleri ilk olarak 18. yüzyılda ileri sürülmüş Avrasya'da yaygınca konuşulan Türk dilleri, Moğolca, Tunguzca ve bazen Japonca, Korece ve Aynu dillerinin ortak bir ataya sahip olduklarını savunan varsayımsal bir dil ailesidir.

Altay
Coğrafi dağılım Doğu, Kuzey, Orta, Batı Asya ve Doğu Avrupa
Sınıflandırma Eskiden genel bir dil ailesi olarak görülmekteydi, günümüzde Sprachbund ile açıklanmakta ve destek görmemektedir.[1]
Alt bölümler
ISO 639-2 / 5 tut
Altay dillerinin Avrasya üzerinde yayılımı.
Altay, Türk ve Ural dilleri haritası

Türkçe ve Moğolca gibi Altay dil ailesinde sınıflandırılmış dillerin arasındaki sondan eklemelilik, cümlede özne-nesne-yüklem sıralaması ve dillerin dilbilgisel olarak cinsiyetsiz olması gibi tipolojik benzerliklerin aynı atadan gelmelerinden değil, yoğun ödünçlemeler ve uzun temaslar sonucu oluştuğu birçok dilbilimci tarafından iddia edilmekte ve savunulmaktadır.[1][4][5][6]

İddialar

Altay Dilleri kuramının geçerliliğini koruduğu iddiası

İncelenen dillerin fonetik yapısından ve yeni yapılan çalışmalardan yola çıkılarak, Altay Dilleri kuramını destekleyecek önemli deliller ortaya çıktığına yönelik iddialar ve Altay Dilleri kuramının geçerliliğini koruduğuna yönelik iddialar mevcuttur.[7][8][9][10][11][12][13][14][15][16][17][18][19][20][21][22][23]

Altay Dilleri kuramının geçerliliğini kaybettiği iddiası

Günümüzde Türk dillerinin Moğolca ve Tunguzca ile köken olarak bağı olmadığı görüşü sunulmakta ve dil bilimi çevrelerinde Altay dilleri teorisi kabul görmediği iddia edilmektedir.[1][4][5][6]

1960'lı yıllara kadar kimi dil bilimcilerce Estonca, Fince ve Macarca gibi Ural dillerinin de bir Ural-Altay dil ailesinin parçası olarak bahsi geçen Altay dillerinin uzaktan akrabaları olduğu savunulmaktaysa da, Avrupalı dil bilimciler tarafından genellikle kabul edilmediği iddia edilmektedir.

Altay Dağları bu dil ailesine adını vermiştir.

Teori ve tarih

Türk, Moğol ve Tunguz dillerinin birbiriyle ilişkili olduğu düşüncesi, ilk olarak 1730 Philip Johan von Strahlenberg tarafından iddia edilmiştir. Strahlenberg'i bu görüşe sevk eden durum, İsveçli bir subay olarak Büyük Kuzey Savaşı'ndan sonra bir savaş tutsağı olarak Rus İmparatorluğu'nun doğusuna yaptığı seyahatlerdeki edindiği izlenimlerdir. Bununla birlikte, Alexis Manaster Ramer ve Paul Sidwell (1997) tarafından belirtildiği gibi Strahlenberg, daha sonra "Altay dilleri" olarak bilinen bu diller arasında bir bağlantı olduğu savına karşı çıkmıştır. Strahlenberg'in tasnifi, Altay dili olarak vasıflandırılan dillerin birçoğu için ilk sınıflama girişimiydi.[24]

"Altay dili" ya da "Altayistik" teriminin, bir dil ailesine tatbiki 1844'te Matthias Castrén tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir öncü olarak Fin filolog Castrén, dönemindeki Ural dilleri çalışmalarına en çok katkı sağlayan araştırmacılardandır. Başlangıçta Castrén tarafından ortaya koyulduğu gibi, Altay dilleri yalnızca Türk, Moğol, Mançu ve Tunguz dillerini kapsamaz. Fin-Ugor ve Samoyed dilleri de bu kapsam içerisine alınmalıdır.[25]

Başlangıçta Altay dil ailesi olarak adlandırılan bu yapı Castrén'den sonra Ural-Altay dil ailesi olarak adlandırılmaya başlamıştır.[26] Ural-Altay terminolojisinde, tıpkı Türk, Moğol ve Tunguz dillerinin "Altay dilleri" olarak sınıflandırılması gibi, Fin-Ugor ve Samoyed dilleri Ural kolu olarak nitelendirildi. Korece bazen Altay dillerinden kabul edilmekle birlikte, Japonca da bazı araştırmacılar tarafından bu aileye dâhil edildi.

20. yüzyılın ilk yarısı ve 19. yüzyılın büyük bölümünde, Ural-Altay dil ailesi bilimsel çevrelerde yaygın bir kabul görmüştür. Bu görüş, Altay dili olduğu varsayılan dillerdeki ünlü uyumu ve sözcük çekim ve yapımının eklemeliolmasına dayandırılmıştır. Dil bilimciler tarafından birçok yönden eleştirilerek, doğrulanmasının imkânsız olduğu kanısı oluşsa da, Ural-Altay dil ailesi varsayımı, bugün hâlâ birçok saygın ansiklopedi, dil atlası, ortaöğretim ders kitapları ve benzer genele hitap eden kaynaklarda varlığını devam ettirmektedir. Son dönemin önemli Altayistik araştırmacılarından Sergey Starostin, Ural-Altay dil ailesi fikrinin artık hiçbir geçerliliğinin kalmadığını savunmaktadır.[27]

1857'de, Avusturyalı bilgin Anton Boller, Japoncanın da Ural-Altay dil ailesinin mensubu olduğunu iddia etmiştir.[28] 1920'de G.J. Ramstedt ve E.D. Polivanov, Korecenin de bu dil ailesine mensup olduğunu savunmuştur. Bununla birlikte, Ramstedt, 1952–1966 arasında kaleme aldığı Einführung in die altaische Sprachwissenschaft adlı kitabının 3. cildinde Ural-Altay varsayımını reddetmiş ve Koreceyi Altay dil ailesine dâhil etmiştir. O, eserinin 1. cildinde Lautlehre yani ses bilimi bölümünde, Altay diline mensup olduğu düşünülen diller arasındaki ses denkliklerini ilk kez ortaya koymaya çalışarak, Altayistik'teki karşılaştırmalı metodun önemli öncülerinden biri hâline gelmiştir.

1960'ta Nicholas Poppe Ramstedt'in ses bilimi üzerine yazdığı bu cildi önemli ölçüde revize ederek yayımlamıştır.[29] Bu kitap daha sonrasında yapılan Altayistik çalışmaları için standart bir eser hâline gelmiştir. Poppe, Türk, Moğol, Tunguz dilleri ile Kore dilleri arasındaki bağlantının net çizgilerle ayrılamayacağını düşünmüştür.[30] Onun bu görüşü, üç olasılığı içermektedir. 1. olasılığa göre, Korece diğer Altay dilleri ile kalıtsal bir ilişkiye sahip değildir. 2. olasılığa göre, Korece bu dillerle, diğer dillerin birbiriyle ilişkisi nispetinde bağlantılıdır. Son olasılık ise, Korece diğer Altay dillerinden bu dillerdeki temel karakteristik özellikler belirginleşmeden kopmuştur.

Ortak özellikleri

  1. Bu gruptaki dillerin hepsi yapı yönüyle eklemeli dildir.
  2. Ön ekler (artikeller) yoktur.
  3. Kelime türetme ve çekim son eklerle yapılırken köklerde değişme olmaz. Eklerdeki zenginlik ve çeşitlilik dikkat çekicidir.
  4. Söz diziminde yardımcı unsurlar (tamlayanlar, belirtenler) önce, asıl unsurlar (tamlananlar, belirtilenler) sonra gelir: insanlık hâli, sözün doğrusu. Mustafa, türkü söylerken kendinden geçiyordu. Sıfatlar isimlerden önce kullanılır: yeşil ördek, anlayışlı öğrenci, kahraman ordu. Sayı bildiren kelimelerden sonra çokluk eki kullanılmaz:, beş kardeş, üç kafadar, bin konut. Cümleler, cümleyi oluşturan unsurların ilgisi bakımından, gelişmekte olan düşüncelerin akla geliş sırasına göre değil, tamamlanmış bir düşüncenin düzenli bir hiyerarşisi şeklinde kurulur.
  5. Bu dillerde gramatik cinsiyet yoktur. Bu sebeple cümlelerde cinsiyet farkından kaynaklanan değişiklik yapılmaz: Müdür – müdire, memur – memure, Hâlit – Hâlide; he – she gibi.
  6. Soru eki vardır.
  7. Aynı şekilden kaynaklandığı saptanan ortak ekler vardır. Türkçe ile Moğolca arasında bu ortaklık daha belirgindir.
  8. Altay dilleri ses özeliklerine göre karşılaştırıldığı zaman birtakım ortaklıklar görülmektedir. Bunlardan en belirgin olanı, ünlü uyumudur. Kelime başında l, r ve ñ ünsüzlerinin bulunmaması diğer bir ortaklıktır.

Diller

Bu maddede belli bir etnik grubun bakış açısının ağırlıkta olduğu bir tür sistemik yanlılık sorununun bulunduğu düşünülmektedir.
Maddenin evrenselleştirilmesi ve uygun hâle getirilmesi için lütfen tartışmaya katılınız.
Şablonu maddeden çıkarmadan önce şablonun yardım sayfasını lütfen inceleyiniz.

Altay dil ailesinin varsayımsal kolları şöyledir:

Türk dilleri ve Moğol dillerinin ayrılışı tezi

Tezlerden birisi Türkçenin Moğol dilleriyle yakından ilişkisi olduğudur. İki dildeki sözcüklerin ve gramerin birbirine yakınlığı bu iki dilin Altay Dil Ailesine birlikte alınmasını sağlamıştır. Tarihsel açıdan da Türk ve Moğolların birbirlerine yakınlığı göz önüne alındığında iki dilin birbirine benzer olması kaçınılmazdır. Fakat, Altay Dil Ailesinin tanınmasına karşı çıkan dil bilimcileri de, savunanlar kadar çoktur. Bu dil bilimciler Türkçe ve Moğolca'nın benzerliğinin tarih boyunca birlikte yaşama ve birbirini etkileme sonucu olduğunu savunmaktadılar.[31][32][33]

Türkiye TürkçesiKazakçaKırgızcaMoğolca
y j c c
ışık < yışıkjarıkcarıkcula
yakışmakjarasuvcarocoqı-
yalamakjalavjalbarınuvcalbarucalbarı-
yaymakjayuvcayucada-
yarımjartıcarımcağurma
yasak
-
-
casag
yazmakjazuvcazucıru-
Türkiye TürkçesiKazakçaKırgızcaMoğolca
y j c c
yeğenjiyenece-cige
yelejalcalcalağa
yığmakjıyuvcıyucoğu-
yıljılcılcıl
yoğurmak
-
curucığura-
yoljolcolcol
yolmakjuluvculûculğa-
yular
-
-
cıluğa
yürekjürekcürökcirüke
yürümekjürüvcürücorı-
yüzmekjüzüvsüzücisü
  • Eksi işaretli hücreler dilde başka kökenli bir kelime kullanıldığı anlamındadır
  • q harfi kelleden çıkan bir k olarak seslendirilinir
  • Türkiye Türkçesi b'leri genellikle v'ye dönüştürür
  • r ve l sesleri birbirlerine çok yakınlardır, Dünya'nın bütün dil ailelerinde l --> r değişimi ve tersi olmuştur

Moğolcadaki n sesleri Türkçede karşılığı c'dir ve yukardaki tabloda "yazmak" örneğinde de gördüğümüz gibi r seslerinin de z'dir , örnek:

Türkiye TürkçesiKazakçaKırgızcaMoğolca
yjascnasu
yılışıkjağınğancasakernılçağay
yosun
-
-
nogugan < *nogusun
yumruk ( < *yum-duruk )jumırık
-
nıdurğa
yüzjüzcüznigur
azazazaray
kazmakkazuvkazuqaru-
kuzukozıkozuqurağa
zmakzdavzılıprı-
özözözör

Bu r -> z değişimi Türkçenin içinde de birçok sözcükde gerçekleşmiştir. Örneğin "göz" kelimesi "görmek"ten türemiştir.

Tabii ki bundan ötürü Türkçe ve Moğolca arasında bin yıllardır büyük ses değişimine uğramamış kelimeler de mevcuttur.

Moğolca ve Türkçe arası göze çarpan gramer benzerlikler yoğundur, bu sadece cümle kuruluşunun benzerliğinle bitmiyor, birçok Türkçeden tanıdık ekler de kullanılır. Örnekler:

Türkiye TürkçesiMoğolca
davarmal
davar-ınmal-iin
davar-damal-d
davar-ımal-iig

Türkçe ve Moğolca arası zamir benzerlikleri:

Türkiye TürkçesiKazakçaKırgızcaUygurcaMoğolca
benmenmenmenbi
bizbizşi-begebizbid

Büküm hâlde:

Türkiye TürkçesiMoğolca
ben-inamaig

Türk Dilleri ve Japoncanın birbirinden ayrılışı tezi

Bugün hâlen daha Japoncanın bir Altay dili olduğu Moğolca ve diğer Türk dilleri gibi kesinlik kazanmamıştır. Bâzı dil bilimcilere göre Japonca, Korecenin en eski lehçesinden türemiştir; ancak ağır basan görüş Altay kökenli olduğudur. İki dil grubu arasında ekler, takılar, eylemler, çekimleri, tümce yapısı ve söz diziminde birebir koşutluk görülür.

Türkçe Japonca
KyotonunKyotono (京都の)
Ankara'ya gittiAnkara e itta (アンカラへいった)
imişimas (います)
karakuroi (暗い)
alacaakasa (赤さ)
içiuçi (内)
kırarkireru (きれる)
sonra dasore de (それで)
adaada (島)
yukarıagaru (上がる)
giygi (着)
gelip yapıp açıp gittikite yatte akete itta (きてやってあけていった)
taksi-detakuşi-de (タクシで)
ne-dir?nan desu ka? (何ですか?)
yemeztabenai (食べない)
sumizu (水)
iyiii (良い)
kulumakkuruu (くるう)
kuludukkurutta (くるった)
tomdaştomodachi (ともだち)

[34]

Ayrıca bakınız

Notlar

A. ^ Japonca ve Korecenin Altay dilleri oluşu konusunda bilimsel camiada günümüzde de bazı ihtilaflar vardır. Birçok çalışmada bu iki dilin Altay dilleri ile ortaklıkları gösterilmiş olsa da, bazı çalışmalarda henüz tam kabul görmediği belirtilmelidir.

Kaynakça

  1. "While 'Altaic' is repeated in encyclopedias and handbooks most specialists in these languages no longer believe that the three traditional supposed Altaic groups, Turkic, Mongolian and Tungusic, are related." Lyle Campbell & Mauricio J. Mixco, A Glossary of Historical Linguistics (2007, University of Utah Press), pg. 7.
  2. "When cognates proved not to be valid, Altaic was abandoned, and the received view now is that Turkic, Mongolian, and Tungusic are unrelated." Johanna Nichols, Linguistic Diversity in Space and Time (1992, Chicago), pg. 4.
  3. "Careful examination indicates that the established families, Turkic, Mongolian, and Tungusic, form a linguistic area (called Altaic)...Sufficient criteria have not been given that would justify talking of a genetic relationship here." R.M.W. Dixon, The Rise and Fall of Languages (1997, Cambridge), pg. 32.
  4. "...[T]his selection of features does not provide good evidence for common descent" and "we can observe convergence rather than divergence between Turkic and Mongolic languages--a pattern than is easily explainable by borrowing and diffusion rather than common descent", Asya Pereltsvaig, Languages of the World, An Introduction (2012, Cambridge) has a good discussion of the Altaic hypothesis (pp. 211-216).
  5. TÜRKLER GENEL TÜRK TARİHİ YENİ TÜRKİYE YAYINLARI 2002 ANKARA 1.CİLT. S.568-580
  6. Altay Dilleri Kuramı ve Korece Prof. Dr. Emine Yılmaz, Hacettepe Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü
  7. Gerard Clauson, “Altay dillerinin leksikoistatistiksel bir değerlendirmesi.” s.174
  8. Gronbech ve Krueger, “Central Asiatic Journal: Introduction to Classical (Literary) Mongolian.” (2. cilt, 1956 s.76.) “
  9. SÇERBAK, A . (2011). Dillerin Birbirinden Etkilenme ve Birbirlerine Karışma Sorunu Üzerine. Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 12 (25) , 9-32 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/manassosyal/issue/49927/639781
  10. ÇATLI ÖZEN, G . (2018). VII. Uluslararası Altay Toplulukları Sempozyumu 6-10 Ağustos 2018 Ulan Batur/Moğolistan. Aydın Türklük Bilgisi , 4 (7) , 159-165 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/atb/issue/40605/488114
  11. GÖKÇE, F . (2003). Akraba Olmama Kanıtlanabilir mi? -Altay Dilleri Sorunu-. Türkbilig , (5) , 157-168 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/turkbilig/issue/52780/696917
  12. ERSOY, F . (2019). Altay Dil Ailesinin İki Önemli Kolu: Moğolca ve Türkçe. Asya Araştırmaları Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi , 3 (1) , 65-86 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/asyar/issue/47774/601077
  13. USMANOVA, S . (2011). ALTAY DİLLERİNDE ÜST GİYSİ ADLARI. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi , 11 (1) , 15-23 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/egetdid/issue/34444/380512
  14. ULUTAŞ, İ . (2016). ALTAY DİL AİLESİ VAR MIDIR?. Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (4) , 32-37 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/susbid/issue/17333/181000
  15. USMANOVA, S . (2014). Altay Dillerindeki Bazı Ev Gereç Adları Üzerine. İlmi Araştırmalar , 0 (25) , 97-103 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/fsmiadeti/issue/6502/86164
  16. GÖKÇE, F . (2014). Altay Dillerinde Ortak Bir Gramatikal Morfem {Zarf-Fiil Eki/Mastar Eki + GÖR-} Üzerine. Türkbilig , (27) , 1-12 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/turkbilig/issue/52818/697643
  17. SAPASHEV, O , SMAILOVA, A , ZHAKSYMOV, B . (2016). DIVERGENCE OF ALTAI MACRO SYSTEM LANGUAGES AND ISSUES OF THEIR GENETIC RELATIONSHIP. Türkbilig , (31) , 109-126 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/turkbilig/issue/52825/697748
  18. Roger Blench and Mallam Dendo (2008): "Stratification in the peopling of China: how far does the linguistic evidence match genetics and archaeology?" In Alicia Sanchez-Mazas et al., eds. Human migrations in continental East Asia and Taiwan: genetic, linguistic and archaeological evidence, chapter 4. Taylor & Francis.
  19. Roy Andrew Miller (1986): Nihongo: In Defence of Japanese.ISBN 0-485-11251-5. s.125
  20. Lyle Campbell and Mauricio J. Mixco (2007): A Glossary of Historical Linguistics, page 7 University of Utah Press.
  21. Stefan Georg, Peter A. Michalove, Alexis Manaster Ramer, and Paul J. Sidwell (1999): "Telling general linguists about Altaic". Journal of Linguistics, volume 35, issue 1, pages 65–98.
  22. Poppe 1965: 125
  23. Poppe 1965: 126
  24. Poppe 1965: 127
  25. Starostin et al. 2003: 8
  26. Miller 1986:34
  27. Miller 1991: 298
  28. Poppe 1965: 148
  29. Gerard Clauson, "Altay dillerinin leksikoistatistiksel bir değerlendirmesi." s.174
  30. Clauson, Sir Gerard, "The case against the Altaic Theory." Central Asiatic Journal. 2. 1956. s.181-187
  31. Gronbech ve Krueger, "Central Asiatic Journal:Introduction to Classical (Literary) Mongolian." (2. cilt, 1956 s.76.) "Türk, Moğol ve Tunguz dillerinin varsayılan genetik akrabalıkları asla ispat edilemez."
  32. Oktay Sinanoğlu, Bye Bye Türkçe, s. 228-249.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.