Mansûr (Fâtımî halifesi)
Mansur veya El-Mansur Nasrillah veya Arapça tam adıyla Ebu Tahir İsmail Mansur bi-Nasrillah (Arapça: المنصور بالله الفاطمي) (d. 915 Rakada, Kayravan, Kuzey Afrika – ö. 19 Mart 953), 18 Mayıs 946 – 19 Mart 953 arasında Fatımi Devleti halifesi.
Mansur El-Mansur Nasrillah | |||||
---|---|---|---|---|---|
Fatımi Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 18 Mayıs 946 - 19 Mart 953 | ||||
Önce gelen | El-Kaim Bi-Emrillah | ||||
Sonra gelen | El-Muizz Li-Dinillah | ||||
| |||||
Hanedan | Fatımi Hanedanı | ||||
Babası | El-Kaim Bi-Emrillah | ||||
Doğum | 915 | ||||
Ölüm | 19 Mart 953 | ||||
Dini | Şii İslam |
|
|
Kutsal kadınlar
|
İslam portali |
Yaşamı
Hükümdarlıktan önce
Mansur 915'te Kayravan yakınlarında bulunan Rakada'da o zaman Fatımi Sultanı ve Halifesi olarak İfrikiye'de hüküm süren El -Kaim Emirullah'un oğlu olarak doğdu. Kuzey Afrika'da doğan ilk Fatımi imamı ve halifesidir. Babası hükümdar iken 943'de batıdaki Harici Berberler Ebu Yezid komutası altında büyük bir isyan çıkardılar. İsyancılar birkaç hücumdan sonra Kayravan'ı ellerine geçirdiler ve devletin o zamanki başkenti olan Mehdiye'ye hücuma geçtiler. Babası Sultan Kaim bu hücuma karşı koyup Ziri Berberlerin desteği ile Ebu Yezid ordusunu geri püskürttü. Fakat 845'te Ebu Yezid geri kalan Tunus'u elinde bulundurmaktaydı. Fatımi güçleri toparlanıp Ebu Yezid isyancılarını bastırmak üzereydi; fakat Ebu Yezid yeni bir atakla Sus'u kuşattı. Fatımi Sultanı Kaim'in ordusu bu şehri savunmakta idi. Fakat 18 Mayıs 946 günü Halife-Sultan Kaim (sonradan Mansur lakabıyla bilinecek olan) oğlu ve veliahtı Ebu Tahir İsmail'i ardıl tayin ederek öldü.
Ebu Yezid isyanını bastırma
Sus'u savunan orduya Halife-Sultan Kaim'in oğlu yeni Sultan Ebu Tahir İsmail (Mansur) tamamıyla idareyi eline alıncaya kadar bu ölüm haberi verilmedi. Kaim oğluna son nasihat olarak Ebu Yezid'e karşı gitmesini istemişti. Ebu Tahir İsmail (Mansur)'un Sultan olarak ilk hedefi Sus kuşatmasını kaldırmak için Ebu Yezid ordusuna hücum etmek oldu. Ebu Tahir İsmail(Mansur)'un şahsi komutasında Fatımi ordusu bunda başarılı oldu, Ebu Yezid ordusuni Sus önünde yenip Kayravan'a doğru çekilmeye zorladı. Ebu Tahir İsmail (Mansur) "Sabta" yoluyla hücumuna devam edip 15 Ağustos 946'da Ebu Yezid'i Kayravan yakınlarında bir daha büyük yenilgiye uğrattı ve Kayravan'ı tekrar Fatımiler adına geri aldı.
Fakat Ebu Yezid dağlara kaçmaya muvaffak oldu. Bundan sonra Ebu Tahir İsmail (Mansur) Ebu Yezid ordusunu yakından takibe başladı. Halife Ebu Yezid'i dağlardaki mevkilerinde söküp atmayı başardı. "Tubna" adlı bir mevkide Ebu Yezid ordusunu mağlup edip Ebu Yezid'i çöllere doğru kaçırttı. Fakat çöllerde Halife ordusu Ebu Yezid'in izini kaybetti. Ocak 947'de Ebu Yezid'in Masıla adlı bir kaleye hücum edeceği haberi alındı ve Halife ordusu ile geri döndü. Ebu Yezid bu mevkide yapılan çarpışmadan da mağlup çıktı. İsyancı Harici Berberlerin kendi arazileri olan Kıyan bölgesine "Kalaat Banı Hammad" adlı bir kaleyi tahkim edip bu kalede son savunma yapmaya karar verdi.[1] 947'de Ebu Tahir İsmail Mansur ve kendine destek sağlayan komutanı Berber asıllı Ziri bin Manad ile birlikte bu kaleye hücuma geçerek isyancıları büyük bir mağlubiyete uğrattı. Ebu Yezid ağır yaralı olarak yakalandı. Halife yaralı-esir Ebu Yezid'i başkenti Mehdiye'ye götürüp halka göstermek için yola çıktı ama çok geçmeden Ebu Yezid yaralarından öldü. Cesedi kazığa vurularak Mahdiye'de halka gösterildi. Bu başarılarından sonra o zamana kadar "Ebu Tahir İsmail" olarak bilinen Halife-Sultan "Mansur" unvanını aldı.
Ebu Yezid'in bir oğlu, Fazal, bu isyanı Avraş bölgesinde birkaç ay daha devam ettirdi . Sonunda 948'de Fatımi komutanı "Batıt bin Ya'la bin Batı" tarafından bu isyan da bastırılıp Fazal esir olarak Mehdiye'ye getirildi. Ebu Yezid'in diğer oğulları İspanya'ya geçerek Córdoba'daki Emevilere sığındılar.
Zamanının tanınmış Arap tarihçisi Ali İbnü'l-Esîr'in değerlendirmesine göre, "Mansur askeri faaliyetleri şahsen üzerine aldı ve Ebu Yezid'in fitnesine son vermeyi başardı. Eğer bu fitneyi kontrol altına almayı başaramasaydı büyük olasılıkla Fatımi devleti böyle bir yenilgiden sonra yaşamıyacaktı." [2]
Fakat sonunda galip gelmesine rağmen Ebu Yezid isyanı Fatımilere, Halife-Sultan Mansur'a büyük zararlara neden oldu. Halife-Sultan'ın "İmam" olarak kabul edildiği Şii İsmailî hareketi ve organizasyonu ise imamın bu isyanla meşgul olduğu için bir karışıklık içine boğuldu.
Mağrıb'de gelişmeler
Mağrıb'deki Berber kabileler Ebu Yezid isyanının bastırılmasında sonra yine de Fatımi devletine hoşnutsuzluklarını devam ettirdiler. Bunlar arasında Zeneta kabilesi başta idi. Daha Ebu Yezid isyanı ile uğraşılmakta iken merkezi Mağrıp'te (şimdi Cezayir) önemli kabile reisi olan Hamid Bazaltain Endülüs Emevilerine bağlı olduğunu ilan ederek Tahrat şehrini kuşatmaya koyulmuştu. Mansur şahsen ordusuyla bu isyanı uzun sürmeden bastırdı ve Mağrıp'deki Banu İfran kabilesi reisi Yala bin Mahmud'u o bölgeye vali tayin etti.
Fakat Fatımi devleti için İfrikiye çok büyük bir bölge idi ve isyankar Berberlere karşı hemen yanıt vermek kolay olmadığı açıktı. Bunun için Mansur tarafından eski bir prensip olarak merkez devlete bağlı babadan oğla geçecek emirler ile uzak bölgeleri idare sistemine dönüldü. Bu arada Ebu Yezid isyanını bastırmakta çok desteği olan Berber asıllı Ziri bin Manad (935-971) orta Mağrıb'e bu şekilde vali tayin edildi ve valilik merkezi "Eşir" oldu.
Sonradan Mansur öldükten sonra ve Fatımiler Mısır'a yerleşince bu valinin oğulları ve torunları önce İfrikiye'de Ziriler vasal devleti olarak hüküm sürdüler ve sonra da bir kolu da Endülüs'te Zıriler devleti hükümdarları oldular.
Sicilya
Ebu Yezid isyanı ile uğraşmaktayken Mansur Sicilya idaresine pek ilgi duymamıştı. Ama Fatımilerin Sicilya valisi "İbni Ataf" pek pasif ve etkinsiz olmakla isim yaptı ve Fatımi merkezine birçok şikayete hedef oldu. Bizanslılar Fatımilerin Sicilya'da zayıflığından faydalanarak barış karşılığında Fatımilere ödemeyi kabul ettikleri yıllık tazminatı ödememeye karar verdiler. Sicilya halkı İbni Asaf'a karşı ayaklandı ve İbni Asaf ada da Fatımi merkezi Palermo eski kalesine sığındı. Fatımi idaresine karşı Palermo ve Ağrigento'da çıkan isyanlar dolayısıyla özellikle bu şehirlerdeki halktan vergi toplanamadı ve Fatımi Tunus merkezine gönderilen vergi gelirleri gittikçe küçüldü.
Bu gelişmeleri iyi karşılamayan Mansur adaya halkı kışkırtmayacak ve merkezi Fatımi hükûmetine sadık bir vali göndermeye karar verdi ve 942'de Hasan bin Ali el-Kalbi adlı kişiyi Sicilya valisi tayin etti. Sicilya'da "Hasan bin Ali el-Kalbi" halk isyanlarına ve vergi ödememe protestolarına son vermeyi başardı ve adada asayişi tekrar kurdu. Sicilya'daki orduyu ve gemi filosunu güçlendirdi. Bizans İmparatoru bu gelişmelerden yakın haberdar olduğu için yıllık Bizans tazminatını yeniden Sicilya'ya ödemeye başladı.
Sultan Mansur'un 952'de ölümünden sonra Hasan bin Ali İfrikiye'deki yeni başkent Mansuriye'ye döndü. Ama oğlu "Ahmed bin Hasan el-Kalbi" yeni Sicilya valisi olarak adada kaldı ve 953-969 arasında Sicilya valiliği yaptı. Bu babadan oğula geçen valilerin uygun tutumundan sonra Sicilya Fatımi valileri Kalbi ailesinden seçilmeye başlandı ve Sicilya Emirliği de Fatımilere vasal Kalbiler hükümdarlığına dönüştü.
Bizans
Arapların elinde olan Girit Emirliği'nde bulunan Arap korsanları devamlı Bizanslılar elinde bulunan Güney İtalya Calabria bölgesi kıyılarına hücumlara yapmaktaydı. Bizans İmparatoru VII. Konstantin 949'da hedefi Girit'in tekrar Bizans ıdaresine geçmesi için bir deniz seferi hazırlatmış ve 100 gemilik bir donanmayı Girit üzerine göndermişti ama bu sefer başarısı kalmıştı. 951'de Bizans İmparatoru olan VII. Konstantin'in yeniden Fatımiler elindeki Kuzey Afrika ve Sicilya'ya karşi bir deniz seferine hazırladığı haberi Fatımilere ulaştı. Mansur Tunus'taki kendi donamasını "Faraj Sakali" adlı amirali ile İtalya'da Bizans sahillerine karşı hucuma gönderdi ve Fatımilerin Sicilya valisi "Hasan bin al-Kalbi"de kendi Sicilya donanmasıyla buna katıldı. Bu Fatımi filosu İtalya Calabria'da bulunan Bizans sahillerini vurdular. VII. Konstantin barışı sağlamak için Fatımi sarayına bir elçi heyeti gönderdi ve yıllık tazminat vermeyi kabul ederek Calabria sahillerinde barış sağlamayı başardı. Zamanımızda İtalya'nın Reggio Calabria şehrinde yapılan kazılarda bulunan bir cami kalıntısının bu Fatımi deniz seferinden dönen donanmanın yaptırdığı bir yapı olduğu iddia edilmektedir.
Diğer icraatı ve ölümü
947'de Mansur Kayravan'ın güneybatısında, şehre pek fazla uzak olmayan bir mevkide yeni bir başkent kurdurmaya başladı. Fatımi başkenti Mahdiye'den "Mansuriye" adı verilen bu yeni şehre nakledildi.
Mansur 952'de öldü ve yerine oğlu El-Muizz Li-Dinillah Fatımi "imamı" ve halifesi oldu.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Bu bölgenin ve kalenin günümüzdeki Cezayir'in Burç Bu Arıriç Vilayetinde olduğu bilinmektedir
- Ali İbnü'l-Esîr, Al-Kāmil fī al-tārīkh:, Cilt 7 say, 171)
- Bu maddenini yazılmasında İngilizce Wikipedia'nın "Ismail al-Mansur" ve Fransızca Wikipedia'nın "Al-Mansur (Fatimide)" maddelerinden yararlanılmıştır.
Dış bağlantılar
- Ismaili Tarihi:Al-Mansur (334-341/946-952)12 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)
- Julien, Charles-André (1931 yeni bas. 1994) Histoire de l'afrique du Nord, des origines à 1830, Paris:Fayot ISBN 978-2-228-88789-2 (Fransızca)
Mansûr (Fâtımî halifesi) Doğumu: 915 Ölümü: 952 | ||
Resmî unvanlar | ||
---|---|---|
Önce gelen El-Kaim Bi-Emrillah |
Fatımi Halifesi 946 - 953 |
Sonra gelen El-Muizz Li-Dinillah |