Anadolu Eyaleti

Anadolu Eyaleti veya Anadolu Beylerbeyliği, 1393 yılında kurulan Osmanlı Devleti eyaleti. 16. yüzyılda nüfusu 5.455.000 olup bunun 5.410.000'i Müslüman, 45.000'i gayrimüslimdir[1] ve yüzölçümü 223.114 km² kadardır.[2]

Eyalet-i Anadolu
Osmanlı İmparatorluğu Eyaleti

1393–1827
 

 

 

Anadolu Eyaleti harita üzerinde
Anadolu Eyaleti (1609)
Merkez Ankara (1393-1451)
Kütahya (1451-1827)
Tarih
 - Kuruluş 1393
 - Kaldırılış 1827
Bugün parçası Türkiye

Tarihi

Anadolu Eyaleti, I. Bayezid, 1393 yılında Rumeli'ye geçerken Sarı Timurtaş Paşa'yı Anadolu Beylerbeyi olarak Ankara'da bırakması ile Batı Anadolu'da kurulmuştur.[3] Anadolu Eyaleti'nin merkezi, Fatih Sultan Mehmed zamanında İshak Paşa'nın Kütahya'ya tayinine kadar Ankara olmuştur. 1451'de merkez Kütahya olmuştur. Osmanlı şehzadelerinde Yıldırım Bayezid, Şehzade Bayezid ve kardeşi II. Selim Kütahya'da vali olarak bulunmuşlardır. Karamanoğulları Beyliği'nden alınan Akşehir, Beyşehir ve çevresi önce 1451-1466 yılları arası Anadolu Eyaleti'ne bağlanmış, daha sonra bu topraklar yeni kurulan Karaman Eyaleti'ne bağlanmıştır.

Beylerbeyi hassı 1.000.000 akça olup eyalet 299 zeamet ve 7166 tımara taksim edilmiş olup, zemaet ve tımar sahiplerinin askerleriyle beraber 17.000 donanımlı süvari içeriyordu. Beylerbeyi vezirlik rütbesine sahip değilse Rumeli Beylerbeyi'nden sonra gelirdi.[4]

Anadolu Eyaleti, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması yani Vaka-i Hayriye'nin ardından Aydın (İzmir), Hüdevandigar (Bursa), Kastamonu ve Ankara olmak üzere 4 eyalete bölünmüştür.[5]

Askeri teşkilât

Osmanlı Devleti'nin esas kuvveti, "Kapıkulu" denilen piayade ve süvari birlikleri ile yerli kulu denilen eyalet askerlerinden oluşuyordu. Yeniçeri askeri İstanbul'dan başka bazı vilâyetlerde de bulunurdu. Eyalet merkezi Kütahya'da da bulunan bu askerlerin kethüda yeri, serdarı ve saire subayları vardı. Bu asker ve subaylar, maaşlarını ocaklık olarak verilen aşar ve cizye vergisi gibi gelirlerden alırlardı. Bunlardan başka humbaracı, cebeci ve topçu bölüklerinden bir kısmı da eyalette ikamet ederlerdi. Eyalet askeri, yerli kulu piyadesiyle akıncılar ve delilerden oluşan serhat kulu piyadelerinden oluşurdu. Yerli kulu askerleri vali ve sancak beyinin kumandasında idi ve subayları vali tayin ederdi. Olağanüstü durumlarda ihtiyaca binaen gönüllü olarak orduya "sekban" isminde dışarıdan askerler dahil edilirdi ve bunlar da sonradan yerli kulu sınıfına dahil edildiler. Daha sonraları bunların yerine "tüfekçi" ismi verilen bir sınıf piyade görevine getirilmiştir. Sekbanların ve tüfekçilerin eyaletlerde en büyük zabitlerine "Serçeşme" denirdi. Serçeşme subayı merkezde bulunurdu. 50-60 tüfekçi bir bayrak altında toplanarak "gönüllü subayı" ve "bölük başı" nın idaresine bırakılırdı.[6]

Yerli kulu askerlerinden müsellem adı verilen askerî sınıfı, şimdiki istihkâm taburları tarzında ordunun geçeceği yolları açar ve bunun haricinde top çekme ve zahire tedarik etme gibi vazifelerle yükümlüydüler. Müsellemlere bulundukları memleketlerde seksener-yüzer dönümlük arazi verilerek oranın hasılatıyla[7] geçinirler ve sefer zamanı "Benevbet"[8] tabiri ile beşte biri sefere giderdi.

Mahallî düzeni sağlamakla da yükümlü olan topraklı süvariye tımarlı sipahi de denirdi. Savaş zamanında zeâmet ve tımar başkanından onda biri memlekette kalarak hem savaşta bulunan arkadaşlarının işlerini düzeltme, hem de bulunduğu mahalin muhafazasıyla yükümlü olan kişilere de "korucu" denirdi.

Tımar sahiplerinden vefat eden olursa, vefat edenin arazisi; gönüllü olarak savaşa giden ve yararlı işler yapan askerlere verilirdi. Vefat eden tımar sahiplerinin oğlu varsa ve o da savaşa gidebilecek ise tımar ona verilirdi. Eğer çocuk küçük ise askerlik çağına gelinceye kadar kendi yerine donanımlı bir süvari gönderilme şartıyla tımarı kendine bırakılırdı.

İstanbul'da kışlaları olmayıp at beslemek için başkente yakın mahallerde ikamet eden kapıkulu süvarileri altı bölük idi. Bunlar sipah, silahtar, sağ ulufeciler, sol ulufeciler, sağ gureba ve sol gureba grupları idi. Bu altı bölük süvari askeri, yeniçeri; yani piyade devşirme ocağından ve saray acemi ocağından yetişerek bölüklere dağıtılırlardı. Bunların vilayetlerde en büyük subayı kethüda yeri idi.

Hayvan besleme mecburiyetinde olan süvari birlikleri İstanbul'a yakın Bursa, Edirne, Kütahya yörelerinde otururlardı.[9]

Sancakları

1609'daki eyaletin sancakları:[10]
  1. Kütahya Sancağı (Uşak, Eğrigöz (Emet), Gököyük, Simav, Şeyhlü (Işıklı), Gedos (Gediz), Kula, Altıntaş ve Lazkiye bucakları)
  2. Saruhan Sancağı (Manisa)
  3. Aydın Sancağı
  4. Hüdavendigar Sancağı (Bursa)
  5. Kastamonu Sancağı
  6. Menteşe Sancağı (Muğla)
  7. Bolu Sancağı
  8. Ankara Sancağı
  9. Karahisar-i Sahib Sancağı (Afyonkarahisar)
  10. Teke Sancağı (Antalya)
  11. Kangırı Sancağı (Çankırı)
  12. Hamideli Sancağı (Isparta-Burdur)
  13. Sultanönü Sancağı (Eskişehir)
  14. Karesi Sancağı (Balıkesir)
Eyaletin 1700 ile 1740 arasındaki sancakları:[11]
  1. Kütahya Sancağı
  2. Hüdavendigar Sancağı (Bursa)
  3. Bolu Sancağı
  4. Kastamonu Sancağı
  5. Karesi Sancağı
  6. Sultanönü Sancağı (Eskişehir)
  7. Saruhan Sancağı (Manisa)
  8. Karahisar-i Sahib Sancağı (Afyonkarahisar)
  9. Hamid Sancağı (Isparta-Burdur)
  10. Ankara Sancağı
  11. Kânkırı Sancağı (Çankırı)
  12. Aydın Sancağı (Aydın)
  13. Teke Sancağı (Antalya)
  14. Menteşe Sancağı (Muğla)
  15. Beypazarı Sancağı

Anadolu beylerbeyliği yapan kişiler

İsmail Hakkı Uzunçarşılı merhumun Bizans ve Selçukilerle Germiyan ve Osmanoğulları Zamanında Kütahya Şehri[12] isimli eserinde listesini verdiği Anadolu Valileri şunlardır:

1451 Öncesi:

Kaynakça

  1. Yılmaz Öztuna "Başlangıcından zamanımıza kadar Büyük Türkiye tarihi" cilt 12, sf. 12, Ötüken Yayınevi (1977).
  2. Yılmaz Öztuna a.g.e., cilt 12, sf. 18.
  3. Mehmet İpşirli, "Beylerbeyi", İslam Ansiklopedisi, c.6, İstanbul 1992, s.69.
  4. Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, sayfa, 88-89-93
  5. Asaf Gökbel, Hikmet Şölen "Aydın İli tarihi" sf. 110, Ahmed İhsan Basımevi Ltd. (1936).
  6. Bölük başı tayinine dâir olan bir emir Kütahya mahkemei şer'iyye sicilinden aynen alınmıştır: İzzet karin rif'at rehin haliyâ Kütahya mütesellimi olan izzetlu ağa hazretlerinin bölükbaşısı olan Genç Ali bölükbaşı inha ilâm olunur ki haliyâ sadır olan hattı hümayunı şevketmakrun ve beratı âlişan mucebince şer'i şerif ve tarikatimiz ve marifetimiz üzere mumaileyh hazretlerinin kapusına seni vekil nasb ve tayin etmişizdir. İmdi gerekdir ki silâha müstehak olanları kuşadasın ve kapunızda senin kuşattığın bölükbaşıların herbirisine kırkar yiğiy kuşatmağa izin virüb anlara dahi silâha müstehak olanları kuşattırasın ve âyin ve erkân bilmiyen erkad kısmına kuşatmayub, kuşattırmıyasın ve siz ki bölükbaşılar vesekban yoldaşları haliyâ Genç Ali bölükbaşıyı üzerlerinize zabit bilüb ve zabitlerinize badelyevm kanunı kadîm üzere dahi yeniçeri serdarlarından ve ocağımız ihiyarlarından olup anları dahi zabit bilüb ve yeniçeri taifesini dahi ocak yoldaşu bilüb birbiriniz ile bulunduğunuz mahallerde birbirinize sahib çıkub yoldaşlık idesiz ve bundan böyle kendüleriniz oturduğu mahalde ve taşrada kendilerinizden birisi kurban, konakçı, çavuş akçesi namiyle bir dürlü bahane ile riâya fukarasından ve bir kimseden bir akçe ve bir habbelerin almayup ve aldırmıyasın ve hilâfı kanun bir işiniz zuhûru istima' olunursa ve zabitleriniz sizlerin birinden şikâyet ederlerse devleti padişahide tüfenkci kanunu üzere kurşuna tutulub haklarınızdan gelinmek asan ve emri mukarrer bilüb ana göre basıret ve intibah üzere olub kanunı kadîme mügayir zabitlerinize ve bir kimseye bir dürlü iş itmeyüb ve ittirmeyesiz ve badelyevm ol havalide kat'ı tarik ve gareti emval ve sair şekavet eden sekban tâifesine ve türkmen ve ekrad ve şayed ihtilât eden her kim olursa olsun kapunızda ve sâir yerde sekban deyu bu misillû ,i idenleri cümle tüfenkci yoldaşları ittifakiyle ele getirüb devletlû ve inâyetlû veliyyüniam sahibi devlet efendimiz hazretlerinin fermanı âlileri mucebince haklarından gelinmesine sâyü ihtimam eyleyesin ve bermucibi mahzar amel eyleyesin (Serçeşmei dergâhı âli Hafız Receb)
  7. Bir Müsellemin ocakta kanunı kadîm üzere birer çiftlik yerleri vardır. Ol çiftlikte vaki olan gallâttan, bağdan, bahçeden, değirmenden öşür ve rusum vermez. Ol yer satılmak ve tapu verilmek caiz değildir (Kanunnamei âli Osman)
  8. Benevbet: Tımar arazisine birden fazla kişinin sahip olması bunların nöbetleşe savaşa gitmesi
  9. Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 93-94-95
  10. Çetin Varlık, Anadolu Eyaleti Kuruluşu ve Gelişmesi, Osmanlı, Cilt 6: Teşkilât, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, ISBN 975-6782-09-9, sf. 125.
  11. Orhan Kılıç, XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devleti'nin Eyalet ve Sancak Teşkilatlanması, Osmanlı, Cilt 6: Teşkilât, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, ISBN 975-6782-09-9, sf. 93.
  12. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Bizans ve Selçukilerle Germiyan ve Osmanoğulları Zamanında Kütahya Şehri sf. 158, Maarif Matbası. (1932).
  13. Müverrih Âli
  14. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, sayfa, 158 - 173
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.