Mavi Durum
Mavi Durum (Almanca: Fall Blau)[1] Mihver kuvvetlerin II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi'nde 1942 genel taarruzunun esas kısmıdır. Bu genel taarruz, cephenin güney kesiminde 28 Haziran - 19 Ağustos 1942 tarihleri arasında yer almıştır.[2] Wehrmacht'ın harekâta verdiği kapalı ad olan Mavi Durum, [not 1] taarruzun bu şekilde adlandırılmasının nedeni Alman askeri planlarının, "durumlar" ya da sorunlara getirilen çözümler olarak görülmesidir. Esasen "Mavi Durum" 48 saat geçmeden yeni bir kapalı ad almıştır, Braunschweig Harekâtı[3] Mihver kuvvetlerin 1942 genel taarruzunun daha dar kapsamlı bölümü kuzeyde Leningrad'ın düşürülmesini hedef almaktadır.[4]
Mavi Durum | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Doğu Cephesi, II. Dünya Savaşı | |||||||
Alman birlikleri, bir T-70 hafif tankının arkasında, yanlarında Sd.Kfz. 250 mevzi alırken, yaz 1942 | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Sovyetler Birliği | |||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
|
| ||||||
Güçler | |||||||
| |||||||
Kayıplar | |||||||
200,000 asker 700 tank imha |
1,200,000 asker 4,862 tank imha |
Harekât, bir önceki yılın Barbarossa Harekâtı'nın bir devamıydı. Alman Ordusu'nun Güney Ordular Grubu, bu harekât için iki gruba ayrılmıştır, A Ordular Grubu ve B Ordular Grubu. Alman taarruzu üstesinden gelinmesi gereken iki problemle karşı karşıyadır. Bunlardan biri İdil Nehri batısında yerleştiği bir savunma hattında devam eden Kızıl Ordu direncidir. Volga, bir suyolu olarak bu bağlamda son derece önemli bir ikmal hattı olarak önem kazanmaktadır. İkincisi ise Hitler'in Kafkasya petrol sahalarının ele geçirilmesini ısrarla istemesiydi. Alman ordu grupları, anavatandan binlerce kilometre uzaktaki, gerek karayolu gerekse demiryolu ağı yönünden yetersiz bir harekât alanında operasyon yürütmek durumundadır. Diğer yandan, her biri Alman ordu grupları denginde beş Sovyet "Cephe"si ile karşılaşmak gerekecektir. Bu Sovyet "Cephe"leri kuzeyden güneye Voronej Cephesi, Güneybatı Cephesi, Don Cephesi, Stalingrad Cephesi ve Kafkasya Cephesidir. Bakü petrol sahasına, Kafkas Dağları aşılarak ulaşılacaktır.
İlk aşamalarda Mihver taarruzu son derece parlak başarılar kazanmıştır. Ancak Kızıl Ordu Stalingrad'da Uranüs Harekâtı ve ardından gelen Küçük Satürn Harekâtı'yla Mihver kuvvetlerini yenilgiye uğrattı. Alman 6. Ordu'su Stalingrad'da kuşatılarak imha etti ve Alman ve müttefiklerini Kafkasya'dan kuşatılmamak için çekilmeye zorladı. Sadece Voronej geçici olarak Mihver kuvvetlerinin elinde kaldı.
Harekâtın orijinal kapalı adı, efsanevi Töton kahramanına ithafen Siegfried Harekâtı'ydı. Ancak Hitler, bir önceki senenin genel taarruzuna son derece iddialı bir kapalı ad verilmesi ve sonucun başarısız olması nedeniyle bu kez daha iddiasız bir adlandırma istemiştir. Ayrıca yeni kapalı adın Barbarossa Harekâtı'nı çağrıştırmasından kaçınıldı.
Harekât öncesi
1941-1942 kışında, Wehrmacht Doğu Cephesi'nde bir çıkmazın içine düşmüştür. 1941 yılı sonlarında Moskova önlerinde durdurulmuşlar, aynı gün başlayan, Rijev Muharebesi olarak da bilinen ve 1942 yılının ilk aylarında devam eden Kızıl Ordu’nun karşı taarruzuyla bu cephe hatlarından yer yer 250 km geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Sadece cephenin orta kesimi olan Moskova civarlarında değil, daha güneydeki Harkov’daki Rus karşı saldırısı da Alman cephe hattında 100 km'lik bir girinti oluşturmuştur. Kuzeydeki karşı saldırılar da Alman kuvvetlerine kritik anlar yaşatmıştır. Örneğin Demyansk’da iki Alman kolordusu üç aylık bir süre boyunca kuşatılmış durumda kalmış, ikmalleri hava köprüsüyle sağlanmıştır.
Öte yandan Alman kuvvetleri ağır kış şartları, ikmal hatlarının uzamış olması ve cephe gerisindeki ikmal hatlarını vuran partizan etkinlikleri gibi olumsuz koşulların sonucunda ciddi ikmal sorunları yaşamaktadır.
1942 yılının ilk aylarında Doğu Cephesinde inisiyatif tümüyle Kızıl Ordunun eline geçmiş gibidir. Ne var ki mart ayı sonlarında Kızıl Ordunun da soluğu kesilmiş ve cephe istikrara kavuşmuştur. Kızıl Ordu'nun 1941 - 1942 kışındaki bu karşı taarruzları çok büyük kayıplara yol açmıştı. Özellikle 1942 Mayıs ayında girişilen İzyum Köprübaşı Taarruzu'nun (İkinci Harkov Muharebesi) neden olduğu 200 binin üzerindeki kayıplar, Kızıl Ordu'nun ihtiyatlarını neredeyse tümüyle tüketmişti. Mihver taarruzunun ilk evrelerinde bu ihtiyat kuvveti eksikliği savunmayı önemli ölçüde zayıflatmıştı.[5]
Diğer tarafta, Alman orduları Moskova Taarruzu durdurulup taarruz çıkış hatlarına çekildiklerinde Kızıl Ordu'nun karşı saldırıları başlamış, pek çok Alman generali savunulabilir hatlara çekilmek gerektiğini düşünmüştü. Fakat Hitler, geri çekilmeyi yasaklamıştı. Aynı generaller bunun bir felakete yol açacağından emindiler. Ama bir felaket olmamış, mevziler stratejik bölgelerde tutulabilmişti. Bütün bu olayların ardından Alman Üst Komutanlığı Doğu Cephesi'nde tutunabileceğinden artık emindi. Öte yandan Kuzey ve Güney Ordular Grubu cephesinde kış boyu ağır bir Sovyet baskısı yaşanmamıştı. Merkez Ordular Grubu cephesinde ise piyadenin sadece % 65'i muharebe görmüş, geri kalanı dinlenmiş, gerekli bakımları yapmıştı.[6] Öte yandan 30 Mart 1941 tarihli bir ordu raporu, Doğu'daki 160 tümenden sadece 8'inin bir taarruza hazır olduğunu bildirmektedir. Ayrıca 16 panzer tümeninin toplam panzer sayısı 140'a düşmüştü.[7]
Tarafların durumu
Wehrmacht
Barbarossa Harekâtı, Kızıl Ordu'nun bir tek askeri seferle imha edilemeyeceğini, Sovyetler Birliği'nin tek bir darbeyle çökertilemeyeceğini açıkça göstermişti.[7] Bu durumda Adolf Hitler, savaşın ikinci yılında Doğu Cephesi'nde zaferin yolunu Kafkasya’da ve Aşağı Don - Donets bölgesinde arayacaktır. Aşağı Don - Donets bölgesi, temel besin maddeleri yönünden önemli bir tarımsal potansiyele sahip olmasının ötesinde, özellikle Alman savaş endüstrisi açısından stratejik nitelikteki maden rezervlerine (özellikle manganeze[8]) sahiptir. Kuzey Kafkasya ise petrol havzasıdır. Bu ürünlerin ele geçirilmesi kadar, Sovyet ekonomisinin bunlardan ve kömür rezervlerinden[9] mahrum edilmesi de amaçlanmaktadır. Dahası bu bölge ve Volga suyolu, Müttefik yardımlarının ülkeye giriş hattıdır. Almanya'nın savaşı sürdürebilmek için Kafkasya'nın petrolüne ve Kuban buğdayına şiddetle ihtiyacı vardır. Hitler, General Paulus'a 1942 stratejisini çok net ifade etmişti, "Maykop ve Grozni petrollerini alamazsam bu savaşa son vermem gerekir"[10]
Dahası kış muharebelerindeki kayıpların sayısı 1.167.835 düzeyine ulaşmıştır. Asker sayısındaki açığın kısa sürede kapatılması olanaksızdı. Gereken asker ancak müttefiklerden sağlanabilecektir. Bu amaçla Mareşal Keitel Rumen ve Macar, Mareşal Goering de İtalyan yetkililerle bu konuyu görüşmek için ziyaretlerde bulundular.[10] Bu girişimler sonunda Almanya'nın müttefiklerinden yeni 52 tümen sağlandı. Bu tümenlerin 27'si Romanya'dan, 13'ü Macaristan'dan, 9'u İtalya'dan, 2'si Slovakya'dan ve biri de İspanya'dan gönderilecekti.[11]
Hitler'in 1942 stratejisinin genel hatları, 5 Nisan 1942 tarihli 41 Sayılı "Führer Emri" ile çizilmiştir. Bu emre göre Doğu Cephesi'nin merkez kesimi savunmada kalacak, kuzey kesimi Leningrad'ı düşürecek, güney kesimi ise Kafkasya üzerine ilerleyecektir.[12]
Harekât kararını belirleyen etkenler:
- Güney Rusya'nın (Ukrayna) büyük bir bölümünü işgal etmiş olan diğer orduların ve 6. Ordu'nun başarılı bir harekât geliştireceğine duyulan güven
- Hava ve deniz kuvvetlerinin harekâta desteği yönünden Odessa ve Kiev'in işgal edilmiş olması.
- Volga'nın güneyindeki Kuban steplerinin panzer ve motorize birlikler için uygun arazi koşulları sağlıyor olması ve uygun mevsim.
- Alman savaş mekanizmasını desteklemek yönünden Bakü civarındaki petrol kaynaklarına şiddetle gereksinim duyuluyor olması.
- Tüm bu kazanımlarla birlikte Sovyetler Birliği'nin Avrupa topraklarındaki sanayi bölgeleri işgal ederek kesin bir zafer elde etmek ve böylelikle Barbarossa Harekâtı'nın hedeflerine ulaşmak. Bu bağlamda Mavi Durum'u Barbarossa Harekâtı'nın bir devamı olarak görmek olanaklıdır.
Taarruz planı
Taarruz, Güney Rusya'nın Donets - Don havzası ve Kuban stepleri üzerinden yürütülecekti. Alman planı üç koldan yapılacak taarruzları öngörmektedir.
- Kuzey Ordular Grubu'ndan aktarılan, General Hermann Hoth komutasındaki 4. Panzer Ordusu ve 2. Ordu, Macar 2. Ordusu desteğinde Kursk'tan Voronej'e taarruz edecektir. Don Nehri'nin batı kıyıları boyunca güney yönünde taarruzlarını sürdüreceklerdir.[13]
- General Friedrich Paulus komutasındaki 6. Ordu, Harkov üzerinden 4. Panzer Ordu'suna paralel bir hatta taarruz edecek, bu arada cephe hattının gerisindeki Sovyet ordularının kuşatılmasında güney kıskacı oluşturacaktır. Esas görevi Don'un doğudaki kollarından biri olan Çir'i geçerek Stalingrad üzerine taarruz etmektir.[13]
- General von Kleist komutasındaki 1. Panzer Ordusu, Donets'i geçerek güneye dönecek, esas olarak Rostov ve doğusu yönünde taarruz edecektir. Bu taarruzda 1. Panzer Ordusu'nun sağ kanadında 17. ordu, sol kanadında ise Rumen 4. Ordusu yer alacaktır.[13]
Daha önce olduğu gibi bu manevraların büyük Sovyet birliklerini kuşatacağı umuluyordu.
Hazırlıklar
Mavi Durum’nun uygulamaya konulması yönünden bazı pürüzler vardır. Kırım yarımadasındaki Sivastopol kentindeki ve hemen karşısındaki Kerç Yarımadası'ndaki Kızıl Ordu birliklerinin varlığı bir tehdit olarak görülmektedir. Bu bölgelerdeki Kızıl Ordu birliklerinin imha edilmesi, Mavi Durum'un kanat ve geri güvenliği açısından olası sorunların ortadan kaldırılması için askeri bir zorunluluktur.
Bu nedenlerle Hitler, Mavi Durum'a başla komutu vermeden önce Krım'daki operasyonlara öncelik vermiştir. Bu bölgedeki Kızıl Ordu tehdidi ortadan kaldırıldıktan sonra Mavi Durum'un taarruzuna başlanacaktır. Bölgede görevli Mihver kuvvetleri komutanı General von Manstein, Kerç Yarımadası'ndaki Sovyet ordularına karşı taarruza (Kerç Yarımadası Muharebesi) Mayıs ayı girer girmez başladı. Bölgedeki Sovyet birliklerinin imhasının hemen ardından da Sivastopol'e yöneldi. Kent kuşatıldı ve 7 Haziran 1942 tarihinde Sivastopol'e taarruz başladı. Her ne kadar kentteki Sovyet birlikleri henüz imha edilmemişse de Mavi Durum taarruzuna Haziran ayı sonlarında başlanmasına karar verildi.
Bir başka hazırlık taarruzu daha kuzeyde İzyum'un hemen güneyinde 10 Haziran'da başlatıldı. Taarruz, 22 Haziran'a kadar devam etti ve Orel Nehri kıyısındaki Kupyansk'ı ele geçirdi. Harekât, bir yönden yanıltma taarruzuyken bir yandan da hazırlık taarruzuydu. Asıl taarruz için çok önemli bir kanat desteği sağlamıştı.[14]
Stavka
Sovyet Yüksek Komutanlığı Stavka, 1942 yazında Alman genel taarruzunun yönelimi konusunda tümüyle yanlış bir beklenti içindedir. Stalin, Alman stratejik hedefinin bu yıl da geçen seneki gibi Moskova olacağını düşünüyordu. Alman Üst Komutanlığı'nın "Kremlin Durumu" (Fall Kremel) kapalı adını verdikleri yanıltıcı planın kuşkusuz bunda payı olmuştu. Sonuç itibarıyla Kızıl Ordu kuvvetlerinin % 57'si Moskova civarında toplanmıştır. Moskova yönündeki Alman taarruzuna karşı cephe Sovyet Bryansk Cephesi, Güneybatı Cephesi ve Batı Cephesi tarafından savunulmaktaydı. Bu üç Sovyet "Cephe"si emrindeki kuvvetler, tüm Sovyet silahlı kuvvetlerinin % 25'ini, tüm Sovyet topçusunun % 30'nu, tüm Sovyet tanklarının % 38'ini ve tüm Kızıl Hava Kuvvetleri uçaklarının % 42'sini oluşturmaktaydı.[15]
Taarruz
Alman genel taarruzu en kuzeyden 28 Haziran 1942 tarihinde başladı. Kursk bölgesinden Voronej yönünde taarruz eden 4. Panzer Ordusu'nun taarruzunu hemen güneyinden, Belgrod bölgesinden 6. Ordu izledi. Bu bölgede çok şiddetli çatışmalar yaşandı ve bazı Sovyet birlikleri iki ordu arasında, Stari Oskol civarında kuşatıldı. Ancak bu Sovyet birliklerinin büyük kısmı, 2 Temmuz'da kapanan bu kuşatmadan sıyrılarak Voronej yönünde çekilmeyi başardılar.[16] Voronej 7 Temmuz'da Alman kuvvetlerinin eline geçti, yine de haftalar boyu Kızıl Ordu karşı taarruzlarda bulunmuştur.[17] Bu kesimdeki Sovyet direnişi kırıldıktan sonra 4. Panzer Ordusu 150 km'lik düz araziyi çok hızlı ilerleyerek Don Nehri üzerindeki Voronej'e 5 Temmuz'da ulaştı. Tüm harekâtın sol kanadının güvenliğini geriden gelen Macar 2. Ordu'suna bırakan Alman kuvvetleri, taarruzlarını Don'u geçmeden güneydoğu yönünde sürdürdü. 6. Ordu Don'un batı kıyıları boyunca, 4. Panzer Ordusu da Don - Donets düzlüklerinden, geniş yaylar çizerek iki nehir arasında konuşlanmış Kızıl Ordu birliklerini kuşatma manevrasıyla, yine güneydoğu yönünde ilerledi.[18]
Tüm cephe boyunca Alman kuvvetleri ilerlerken Sovyet kuvvetleri geri çekildi. Bölgedeki Kızıl Ordu birlikleri, oyalama muharebesi vererek savunmayı pekiştirecek kadar zaman kazanmaya çalışmıştır. Wehrmacht çevik unsurları ikili kıskaç manevrasıyla Kızıl Ordu birliklerini kuşatmaya çalıştığında kuşattığı bölgelerde sadece birliklerinden ayrı düşmüş askerleri ve artçı kuvvetleri bulabilmiştir. Oysa Hitler bu çevirme manevralarında Kızıl Ordu'nun son ihtiyatlarını da kuşatıp imha edeceğini düşünmekteydi. Ne var ki Sovyet birlikleri savaşın başlangıcından beri ilk kez savunulamaz mevzileri tutmak için savaşmamış, tersine geri çekilmiştir. Geri çekilmenin doğası gereği, başta düzenli emirlerle ve düzenli olarak başlayan çekilme, kısa sürede karmaşaya dönüşmüş ve kontrolden çıkmıştır. Sovyet arşiv belgelerinde de bu durum görülmektedir.[19] Daha sonra emirler düzeltildi ve Kızıl Ordu birlikleri Volga üzerine çekildiler.
Daha güneyde Harkov civarından taarruza geçen 1. Panzer Ordusu kısa sürede Sovyet hatlarını yardı ve Çertkovo yönünde ilerledi. Buradan güneye dönerek taarruzunu Millerovo üzerine sürdürdü.
23 Temmuz 1942'de Rostov savunmasıyla temasa geçen 1. Panzer Ordusu birlikleri, 25 Temmuz 1942 de kenti ele geçirdiler. Kafkasya’dan gelen petrol boru hattı kesilmişti ve geniş buğday üretim bölgeleri ele geçirilmişti.[18] Almanların Kafkasya yönündeki ilerleyişi önünde artık hiçbir engel kalmamıştır.
Voronej, 4. Panzer Ordusu'nun güneyde Don'a ulaşması üzerine 5 Temmuz'da Kızıl Ordu tarafından tahliye edilmeye başlandı. Aynı gün Stavka, General Rokossovski komutasında Voronej Cephesi'ni teşkil etme yönünde gerekli emirleri çıkarmıştır.[16]
Güney Ordular Grubu'nun ikiye ayrılması
Alman 1942 genel taarruzunun cephenin güney kesiminde iki operatif hedefi vardır. Stalingrad’da Volga nehir yolunun kesilmesi ve Kafkasya'nın istilası. Donets ve Don nehirlerinin geçilmesi ardından harekâtın iki kola ayrılması kaçınılmazdır. Hitler, 9 Temmuz 1942'de Güney Ordular Grubunun iki grup olarak yeniden organize edilmesi emrini vermiştir. Bu konuyla ilgili "Führer Emri" 23 Temmuz 1942 tarihinde 44 Sayılı "Führer Emri" olarak çıkarılmıştır.[20] Bu emre göre, A Ordular Grubu, Mareşal Wilhelm List’in komutasında Kafkasya üzerine yürüyecektir. B Ordular Grubu ise Mareşal Bock komutasında Stalingrad yönünde hücum edecektir. Bu bağlamda Mavi Durum'un izleyen savaşları, daha güneyde Kafkasya Savaşları ve hemen kuzeyinde de Stalingrad Muharebesi olarak sürecektir. Mareşal Bock, kısa süre sonra 13 Temmuz'da görevden ayrıldı[21] ve B Ordular Grubu Komutanlığı'na Mareşal Maximilian von Weichs atandı.
Güney Ordular Grubu'nun bu şekilde ikiye bölünmesiyle her bir grubun yürüteceği harekâtlar farklılaştırıldı. B Ordular Grubu'nun harekâtına Braunschweig Harekâtı kapalı adı verildi.[22] A Ordular Grubu harekâtına ise Edelweiss Harekâtı kapalı adı verilmiştir.
6. Ordu'nun harekâtının başlarda başarılı ilerlemesi nedeniyle Hitler, 4. Panzer Ordusu'na, güneye yönelerek 1. Panzer Ordusu'na Aşağı Don geçişinde destek olmasını emretmiştir. Bu bütün bir ordunun taarruz yönünde yapılan ani değişiklik büyük lojistik sorunlara yol açtı. Zaten Rusya'nın bu bölgesinde ulaşım ağı yetersizdi. Ortaya çıkan ikmal trafiğindeki sıkışıklık her iki ordu grubunun da ilerlemesinde gecikmelere yol açtı. Üstelik 6. Ordu'nun zırhlı desteği de elinden alınmış oldu. Sonuçta 6. Ordu'nun ileri hareketi yavaşladı ve Kızıl Ordu'ya mevzilerini pekiştirmek için daha fazla zaman sağlandı.
A Ordu grubu harekâtı
A Ordular Grubu, General von Kleist'in 1. Panzer Ordusu, General Erich von Manstein'in 11. Ordusu, General Richard Ruoff'un 17. Ordusu ve General Constantin Constantinescu-Claps komutasındaki Rumen 4. ordusundan oluşturulmuştur.
A Ordular Grubu Rostov'u 23 Temmuz 1942 tarihinde aldı. Kızıl Ordu birlikleri burada da kuşatılmaktan kaçındılar. Alman kuvvetlerinin yıkıcı bir sokak savaşına çekmişler, başarılı bir artçı muharebesi vererek çekilmişlerdi. Don nehri geçişlerinin emniyete alınması ve 6. Ordu'nun ilerlemesinin güçsüz kalması nedeniyle Hitler 4. Panzer Ordusu'nu yeniden Volga hattına çevirmiştir.
A Ordular Grubu Don Nehri'ni geçtikten sonra 25 Temmuz'da geniş bir cepheye yayılarak ilerledi. Alman 17. Ordusu, 11. Ordu'ya bağlı unsurlarla birlikte batı yönünde çark ederek Karadeniz'in doğu kıyılarına ilerledi. Bu arada 1. Panzer Ordusu güneydoğu yönünde taarruz etmekteydi.Alman panzerleri Kızıl Ordu tarafından büyük ölçüde boşaltılan Kuban'ı boydan boya geçti. İki haftadan daha kısa bir sürede 480 km'den fazla ilerleyen 1. Panzer Ordusu, 9 Ağustos'ta Kafkas dağ sırasının eteklerine ulaştı. Bu arada Maykop civarındaki petrol sahasının bir komando harekâtıyla ele geçirilmesi girişiminde bulunuldu. Yine de bu komando grubunun başarısı çok sınırlı olmuştur.
A Ordular Grubu 20 Ağustos'ta batı yönünde Karadeniz kıyılarına ilerleyerek Kafkasya'nın üçüncü büyük petrol sahası olan Maykop'u ve Kuban'ın başkenti Krasnodar'ı ele geçirme emri almıştır. Bu arada Wehrmacht, diğer önemli petrol merkezleri olan Grozni ve Bakü yönünde ilerliyordu. Birçok tesis ve endüstri merkezi, Kızıl Ordu'nun çekilmesiyle sağlam ya da çok az hasar görmüş olarak Almanların eline geçti. Aynı ay için de Alman kuvvetleri Taman Yarımadası'nı ve Novorossisk deniz üssünü ele geçirdiler. Bu kuvvetler, Sovyetler Birliği'nin Karadeniz kıyısındaki gerçekten önemli bir limanı olan Tuapse yönünde ilerledi. Bir diğer Alman ileri hareketi Grozni ve Tiflis yönünde olmuştur.
Maykop 9 Ağustos 1942 günü 1. Panzer Ordusu tarafından ele geçirildi. Burada petrol tesisleri ateşe verilmişti ve Alman kuvvetleri çok az akaryakıt elde edebildiler. Ordu'nun ileri unsurları aynı gün Krasnodar'a ulaştılar.[16] Bu tarihte A Ordular Grubu hedefleri yeniden gözden geçirilmiştir. 1. Panzer Ordusu ilk olarak Rostov - Tiflis yolunu, bir sonraki aşamada ise Hazar Denizi kıyısına ulaşarak Bakü'yü ele geçirecektir. Yine Karadeniz kıyısı boyunca ilerleyecek olan 17. Ordu ilk elde liman kentleri Novorossiysk ve Tuapse'yi ardından da daha güneydeki Batum'u ele geçirecekti. Novorossiysk, Eylül başlarında alındı ama Tuapse'ye ulaşılamadı.[23]
Kazak Sosyalist Cumhuriyeti'nin 1942 yılı içinde işgal edilmesi Hitler'i sevindirmiştir, çünkü önemli bir kazanım sayılıyordu. Bu bölgenin istila edilmiş olması askeri açıdan Almanya'ya çok önemli açılımlar kazandırmıştı. Bu kazanım, Suriye ve Irak üzerinden Müttefik Devletler'in stratejik kanat açığını çevirmenin yanı sıra bir olasılık Japonya'ya temas kurmayı dahi sağlayabilecekti.
Öte yandan Kızıl Ordu, bir kısım süvari birliğini Hazar Denizi batı kıyılarına getirmişti. Astrahan'dan Grozni'nin doğusuna uzanan yeni inşa edilmiş demiryolu bu süvari birliklerinin çok işine yaramıştır. Kalmuk steplerinde rahatça hareket eden bu birlikler dilediklerince Alman cephesine giriyor ve ikmal hatlarını kesiyordu. Alman Komutanlığı harekâtın doğu kanadında yaratılan bu tehdidi hiçbir zaman önleyemedi.[24]
Alman ilerlemesi 2 Kasım 1942 tarihinde Kabardino-Balkiarya Cumhuriyeti'nin başkenti Nalçik'i işgal etti ve Ossetya'nın başkenti Vladikavkaz'a yöneldi. Buradan Grozni sadece 75 km idi, fakat bu mesafe aşılamadı. Grozni havaalanlarına getirilen Sovyet uçak filoları Alman kuvvetleri için ağır bir darbe olmuştur. Avcı uçakları ve uçaksavar birlikleri Stalingrad için elinden alınan von Kleist'in kuvvetleri, Sovyet hava akınlarından ağır kayıplara uğradılar. Dahası buradaki ormanlık bölgede hava akınlarının yol açtığı yangınlar, zaman zaman Alman birliklerini sarmıştır.[24]
Alagir'in ele geçirilmesinden sonra Tiflis yolu boyunca ilerlemeye çalışıldı. O ana kadar çok başarılı bir ilerleme göstermiş fakat aşırı zorlanmış olan Rumen dağ tümeni, bir Sovyet saldırısında dağıldı. Çok başarılı bir şekilde planlanmış olan bu Kızıl Ordu karşı taarruzu, Kafkasya'da Mihver ileri hareketinin sonu oldu.[24]
Elista'daki Alman birlikleri Astrahan civarına ve bölgeye yakın Sandovska ile Sensell'e hafif zırhlı bir keşif birliği gönderdiler. Bir başka birlik de Azerbaycan'da, Vladikavkaz-Grozni bölgesinde benzer bir faaliyette bulunmuştur. Alman propagandası bir Alman dağcı grubunun Kabardey-Balkarya'daki Avrupa'nın en yüksek dağı olan Elbruz Dağı'na başarılı bir tırmanış yaptığını tüm dünyaya duyurmuştur. Bazı kaynaklar Kazbek Dağı'na da tırmanıldığını belirtmektedir.
Von kleist, Kafkasya taarruzunun başarısızlığında akaryakıt sıkıntısından söz etmektedir. Akaryakıtın Rostov üzerinden demiryoluyla, kısmen de hava yoluyla getirildiğini anlatmaktadır. Fakat asıl sıkıntının elindeki hava birliklerinin Stalingrad için alınması olduğunu belirtir. Von Kleist'in tüm uçaksavar unsurları ve keşif uçağı dışındaki tüm hava kuvvetleri Stalingrad için elinden alınmıştı. Cephesine yığılan Sovyet Hava Kuvvetleri karşısında savunmasız kalmıştır. Öte yandan karşılaşılan direnç de von Kleist'e göre önceki yılkinden daha sertti. Liddel Hart'la yaptığı bir görüşmede "… burada karşılaştıklarımız evlerini savunmak için daha büyük bir inatla savaşan yerel birliklerdi." demiştir.[25]
B Ordu Grubu harekâtı
B Ordular Grubu, General Hermann Hoth'un 4. Panzer Ordusu, General Friedrich Paulus'un 6. Ordusu, General Gusztáv Jány komutasındaki Macar 2. Ordusu ve General Italo Gariboldi komutasındaki İtalyan 8. ordusundan oluşturulmuştur.
Hitler 23 Temmuz 1942 tarihinde çıkardığı 45 Sayılı "Führer Emri" ile [20] Temmuz sonlarında 6. Ordu yeniden taarruza geçti ve 10 Ağustos'ta Don Nehri'nin batısını Sovyet kuvvetlerinden büyük ölçüde temizlemişti. Fakat yer yer devam eden Kızıl Ordu direnci B Ordu Grubu'nun doğu yönündeki ileri hareketini geciktirmiştir.
21 Ağustos'ta 6. Ordu Don Nehri'ni geçti. B Ordu Grubu da onu izledi ve nehir kıvrımında bir savunma hattı oluşturdu. Macar, İtalyan ve Rumen orduları, Stalingrad'a 60 km mesafedeki bu savunma düzeninde görev aldılar. Luftwaffe'ye bağlı unsurlar da bölgeye intikal ettirildi. Bu sıralarda Luftwaffe Stalingrad'a hava akınları düzenlemiştir. Bu akınların sonucunda 40 binden fazla insan ölmüş ve kent bir harabeye dönmüştür. Kara kuvvetlerinin kente taarruzları ikili bir kıskaç hareketi şeklinde olmuştur. 6. Ordu kuzeyden, Frolovo üzerinden, 4. Panzer Ordusu ise güneyden, Kotelnikovo üzerinden kente ilerlemiştir. Bu iki ordu ile Don'la Volga arasındaki bölgede alman cephe hattında bir girinti oluşmuştur. Kabaca Alman kolordusu ayarında iki Sovyet ordusu 62. Ordu ve 64. Ordu bu bölgede bulunmaktadırlar. 4. Panzer Ordusu 29 Ağustos'ta güneyden Stalingrad yönünde büyük bir saldırı gerçekleştirdi. 6. Ordu da benzer bir taarruz için emir almıştı. Ancak sert Sovyet karşı taarruzları 6. Ordu'nun ileri hareketini üç gün boyunca durdurmuştur. Bu üç gün içinde Sovyet kuvvetleri Stalingrad yönünde çekilmeyi ve dolayısıyla kuşatılmamayı başarmışlardır.
Bu tarihlerde General Georgi Jukov, Stavka adına Stalingrad savunmasının komutasını üstlenmiştir. Bölgedeki üç Sovyet "Cephe"sinin planlama ve faaliyetlerini koordine etme yetkisine sahiptir. Jukov Eylül ayı başlarında bir dizi taarruz düzenleyerek Alman 6. Ordu'sunun Stalingrad'ı alma girişimlerini bu süre boyunca engelledi.
Bu arada Stavka, Volga'nın gerisinde toplanmak üzere güneye yeni kuvvetler gönderilmeye devam etti. Bu kuvvetler kısmen kentin savunmasını desteklemek, fakat esas olarak bir karşı taarruz düzenlemek içindir. Eylül ayı ortalarında 6. Ordu, görece küçük çaplı ve bölgesel Sovyet karşı taarruzlarını etkisiz hale getirip kente yönelik bir taarruz başlattı. Kentin güney banliyölerine 13 Eylül'de ulaşıldı. Bu tarihten itibaren Stalingrad Muharebesi başladı.
Ancak bu aşamaya gelindiğinde 6. Ordu ve 4. Panzer Ordusu harekâtının büyük bir zaafı ortaya çıkmaya başlamıştı. Stalingrad üzerine taarruz eden bu orduların Voronej'e kadar uzanan kanatları Rumen, İtalyan ve Macar orduları tarafından tutulmaktaydı. Bu üç devletin ordularının da muharebe yeteneklerinin kısıtlı olduğu kabul ediliyordu, tankları, ağır topları yoktu ve hareket yetenekleri çok sınırlıydı. Üstelik her ordu da çok geniş cephe hatlarına yayılmış durumdadır.[26] Stavka, Kasım ayında 6. Ordu'yu Stalingrad'da, bu zaaftan yararlanarak kuşatacaktır.
Stalingrad Muharebesi
Muharebenin ilk evreleri Alman kuvvetlerinin Sovyet savunmasını sürekli geri atarak ilerlemesi şeklinde sürmüştür. Şiddetli sokak çatışmalarıyla Alman güçleri kentin neredeyse % 90'ını ele geçirmiştir. Luftwaffe'nin yoğun hava akınları, Kızıl Ordu'nun kuşatılmış savunmayı gerek takviye kuvveti olarak, gerekse de ikmal yönünden, Volga üzerinden destek çabalarını büyük ölçüde aksatmıştır. Yine de Wehrmacht kentteki yarım daire şeklinde çevirdiği Sovyet direncini yok edemedi.
Bu kuşatma yarım dairesi daraldıkça Mihver kuvvetlerin manevra esnekliği de kısıtlandı. Fakat öte yanda Sovyet Komutanlığı, iç hatlar avantajından yararlanarak kritik bölgeye kuvvet kaydırma konusunda giderek daha rahat oldu.[27]
Sovyet kuvvetleri 19 Kasım 1942 tarihinde Uranüs Harekâtı kapalı adıyla bir karşı taarruz başlattı. Bu taarruz kentin kuzey ve güneyinde Macar, İtalyan ve Rumen ordularının cephesini kısa sürede yararak Alman 6. Ordu'sunu kuşattı. Böylece birkaç ay süren bir kuşatma başladı. Alman kuvvetleri 6. Ordu'yu kurtarmak için girişimlerde bulunduysa da bu çabalar sonuç getirmedi ve nihayetinde Alman 6. Ordusu imha edildi.
Devamı
Uranüs Harekâtı'nın başarıya ulaşmasının hemen ardından Stavka, Alman A Ordular Grubu'nun Wehrmacht'ın diğer unsurlarından tecrit etmeyi amaçlayan geniş bir planın daha küçük çaptaki harekâtına başladı, Küçük Satürn Harekâtı. Harekât her ne kadar bu amaca ulaşamadıysa da A Ordular Grubu'nu ciddi bir tehdit altına almayı başarmıştır. Bir sonraki ay, A Ordular Grubu Kuban bölgesinden kademe kademe geri çekildi. 1. Panzer Ordusu Mareşal von Manstein komutasında, A Ordular Grubu üzerindeki ağır baskıyı hafifletmek için yeni teşkil edilmiş olan Don Ordu Grubu'na katıldı.
Sonuçları
Hitler'in stratejik planı aşırı derecede hırslıydı. Öte yandan hem kendi müdahaleleriyle hem de Kızıl Ordu'yu ve onun komutanlarını hafife almasıyla daha da içinden çıkılmaz hale geldi. Harekât, Barbarossa Harekâtı ile belirgin bir benzerlik göstermektedir. Başlarda çok geniş bir araziyi ele geçirmeyi sağladı fakat, nihai zaferi, Bakü ve Stalingrad'ı ele geçirmekte başarısızlığa uğradı. 6. Ordu'nun teslim olması genelde Almanya için çok ağır bir psikolojik darbe olmuştur. Hitler yönünden de kişisel bir şoke oldu. Devamında gelen Sovyet karşı taarruzları Mihver kuvvetlerin Kafkasya'dan geri çekilmesine yol açmakla kalmadı, bir bakıma Doğu Cephesi'nin de kaderini belirledi.
Notlar
- Almanca Fall Blau, İngilizce Case Blue
Dipnotlar
- Schramm (1963), p. 460.
- Sh: 58, 59. Woods, Wiest, Barbier
- John Weal, Ju 87 Stukageschwader of the Russian Front
- L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi cilt 1, Sh:
- L. Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor cilt 2, Sh: 400
- A.J.P. Taylor, S.L. Mayer, A History Of World War Two London: Octopus Books - 1974, Sh: 144
- W. Shirer, Nazi İmparatorluğu Sh: 1149
- L. Hart, Hitler'in generalleri Konuşuyor cilt 2, Sh: 424
- L. Hart, Hitler'in generalleri Konuşuyor cilt 2, Sh: 425
- W. Shirer, Nazi İmparatorluğu Sh: 1150
- W. Shirer, Nazi İmparatorluğu Sh: 1152
- 41 Sayılı "Führer Emri" 22 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)
- "onwar.com". 11 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Aralık 2010.
- L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi cilt 1, Sh: 265
- Morozov, V.P, chief editor, Part 6, Volume 5, Defence of Stalingrad, table, History of the Second World War 1939-1945 (in Russian)
- "worlwar-2.net". 25 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Aralık 2010.
- Geoffrey Roberts, Stalin's Wars from World War to Cold War 1939-1953 Sh: 129
- L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi cilt 1, Sh: 266
- Jones, Michael Stalingrad: How the Red Army survived the German onslaught. Casemate 2007
- 45 Sayılı "Führer Emri" 22 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)
- W. Shirer, Nazi İmparatorluğu Sh: 1156
- Schramm, 1942, Teilband 2, S. 1420
- L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi cilt 1, Sh: 269
- L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi cilt 1, Sh: 270
- L. Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor cilt 2, Sh: 412
- W. Shirer, Nazi İmparatorluğu Sh: 1157
- L. Hart, İkinci Dünya Savaşı Tarihi cilt 1, Sh: 274
Dış bağlantılar
Kaynakça
- William Shirer, Nazi İmparatorluğu İnkılap Kitabevi - 2002
- Liddel Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor Kastaş Yayınları - 1996
- A.J.P. Taylor, S.L. Mayer, A History Of World War Two London: Octopus Books - 1974
- Michael Jones, Stalingrad: How the Red Army survived the German onslaught Casemate 2007
Ayrıca bakınız
İlgili şarkıları
İlgili Görüntüler
- Alman Haftalık Haberlerinden11 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Kafkasya Cephesi
- Taman yarımadası ve Novoloşisk
- Kafkas Dağları ve Erblus Dağının tepesi11 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Erblus Dağı26 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.