Yunan Direnişi

Yunan Direnişi (Yunanca: Εθνική Αντίσταση), II. Dünya Savaşı sırasında 1941-44 yılları arasında Mihver Devletleri işgali altında bulunan Yunanistan’da işgale karşı faaliyet gösteren silahlı ve silahsız farklı siyasi görüşlere sahip grupları içeren terimdir. II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden az önce Almanların ülkeden atılmasının ardından direnişin farklı unsurları iktidarı almak için birbirleriyle mücadeleye girişmiş ve sonunda Yunan İç Savaşı patlak vermiştir.

Yunan Direnişi
Balkan Cephesi (II. Dünya Savaşı)

1941-44 yılları arasında Yunanistan'ın işgali
Tarih1941-44
Bölge
Sonuç Bağımsız Yunanistan
Yunanistan İç Savaşı
Taraflar

Yunanistan

Almanya
İtalya
Bulgaristan

Kökenleri

Yunanistan'daki direniş hareketleri ülkenin Alman işgaline uğramasıyla başlamıştır. 1940 yılında Arnavutluk üzerinden başlatılmaya çalışılan İtalya Krallığı işgal girişimi Yunan Ordusu tarafından püskürtülmüştü. Alman işgali sırasında önce Atina sonra da Girit'in düşmesinden sonra kral II. George ve hükûmeti Mısır'a kaçarak sürgünde hükûmet kurarlar. Bu hükûmet Sovyetler Birliği hariç diğer Müttefik Devletler tarafından tanınır.[1] Yunan hükûmeti işgal öncesinde de kralın diktatörlüğe varan uygulamaları yüzünden sol siyasi parti ve gruplarca tanınmaz. Bu gruplar hükûmetin köklerini Yannis Metaksas diktatörlüğüne götürürler. Almanlar işgal edilen Yunan topraklarında hemen bir işbirlikçi hükûmet kurarlar. Yorgos Çolakoğlu başkanlığında kukla hükûmet kurulur. Bu hükûmet hem Alman ve İtalyan silahlı kuvvetlerine dayandığı, hem de bu ülkelerin istekleri gereğince Yunan topraklarını Bulgaristan'a verdiği için kamuoyu tarafından benimsenmez. Hükûmet ve işgalci kuvvetler 1942-42 kışındaki açlık salgınını engelleyemeyip kitlesel ölümlerle karşılaşınca daha da gözden düşer.

İlk direniş

1941 Mayıs ayı. Almanlar tarafından Akropolis'de göndere çekilen gamalı haçın Apostolos Santas ve Manolis Glezos tarafından indirilmesi direnişin başladığının işareti kabul edilir[2]

Belgelenememiş olsa da yaygın kanıya göre Yunan Direnişi Evzon Konstantinos Koukidis tarafından gerçekleştirilse de kanıtlanabilen ilk direniş eylemi 30 Mayıs 1941 gecesi gerçekleşmiştir. İki genç öğrenci Apostolos Santas ve Manolis Glezos Akropolis'de göndere çekilen gamalı haçı indirirler.

Geniş çaplı ilk direniş hareketleri kuzey bölgelerinde Bulgaristan Krallığına terk edilen topraklarda başlar. Bulgar işgali altında kalan Drama'da ilk kitlesel ayaklanma yaşanır. Bulgarların asimilasyon politikalarına karşı 28-29 Eylül 1941 gecesi silahlı olarak ayaklanan halkın isyanı düzenli Bulgar Ordusu tarafından kolaylıkla bastırılacak, olayların sonunda 3 bin kişi idam edilecektir. Benzer olayların yaşandığı Yunan kasabaları Doxato (Yunanca: Δοξάτοve) ve Choristi (Yunanca: Χωριστή) günümüzde kahraman şehirler olarak bilinir.

İlk silahlı gerilla/partizan tarzı direniş ise Makedonya dağlarında 1941'in ekim ayında başlar. Silahlı grupların teslim alınamamasıyla beraber Almanlar bölgedeki sivil halka karşı gerillalara destek verdikleri gerekçesiyle katliamlar düzenlemiştir.

Direniş kuruluyor

Genel olarak kabul gören bir hükûmetin olmaması ve işgal öncesi iktidarı elinde bulunduran sınıfların hareketsizliği ülkede siyasi bir boşluk yaratmıştır. Yunan halkı bir bekleyiş içinde olmuş, bazı subaylar Almanlarla savaşmak üzere İngiltere kontrolündeki Orta Doğu topraklarına geçmiştir. Geride kalanlar çok sayıda farklı gruplar halinde örgütlenerek direnişe başlamıştır.

İlk büyük çaplı direniş Ulusal Kurtuluş Cephesi (EAM] tarafından örgütlenir. Siyasi bir hareket olarak ortaya çıkan ve 1944 yılına gelindiğinde 1,8 milyon üyeye sahip olan örgüt başta Yunanistan Komünist Partisi olmak üzere çok sayıda küçük sol parti tarafından kurulur. Geleneksel siyasi partiler bu örgüte katılmayı tercih etmeyecek ve kendi direniş örgütlerini kuracaklardır.

16 Şubat 1942 tarihinde EAM başarılı bir silahlı direniş örgütlemesi için komünist lider Thanasis Claras (sonraları Aris Velouchiotis olarak tanınacaktır) ile temasa geçer. Andarte olarak anılan ilk gerilla birlikleri EAM'ın silahlı kolu Yunan Halkının Kurtuluş Ordusu (ELAS) olarak İtalyan, Alman ve işbirlikçi Yunan birliklerine karşı muharebelere girmeye başlar.

Sonradan kurulan bir diğer direniş örgütü de Venizelosçu Ulusal Cumhuriyetçi Yunan Birliği (EDES) olur. Eski bir subay olan Albay Napoleon Zervas tarafından kurulan örgüt simgesel lider olarak sürgündeki cumhuriyetçi lider Nikolaos Plastiras'a bağlılık bildirir. 1941 yılında kurulsa da 1942 yılına kadar silahlı bir eylemde bulunmaz.

Dağlarda direniş

Yunanistan dağlık bir bölgede bulunur. Özellikle de Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yunan İsyanı ve bağımsızlık mücadelesi kapsamında dağlarda direniş geleneği kuvvetlidir. Alman işgali sırasında özellikle kırsal bölgelerdeki ulaşım zorluğu ve merkezi yönetim boşluğu sebebiyle buralarda denetim yavaş yavaş direnişin eline geçmeye başlar. Güçlenen ve büyüyen direniş örgütleri merkezi hükûmetin çok ötesinde yaygınlığa ve denetime sahip olur.

Partizanlar

1942 Şubat ayına girildiğinde artık Yunanistan Komünist Partisi'nin öncülüğünü yaptığı ELAS Yunanistan'ın orta bölümlerinde Aris Velouchiotis yönetiminde faaliyet halindedir. İzleyen yaz aylarında eski Albay Napoleon Zervas da EDES'in silahlı kolu olarak Yunan Ulusal Gerilla Gruplarının (EOEA) kurulduğunu ilan eder. Albay Dimitrios Psarros öncülüğünde kurulan Ulusal ve Sosyal Bağımsızlık EKKA adlı örgütün silahlı kolu 5/42 Evzon Alayı Giona Dağı bölgesinde etkili olur.

1942 yılı yazına kadar işgal kuvvetleri kurulma aşamasında olan silahlı direniş tarafından rahatsız edilmemiştir. Hatta özellikle kırsal bölgeleri denetimlerinde tutan İtalyanlar durumun normale döndüğüne dair raporlar vermiştir. Ancak dalga dalga büyüyen ve güçlenen direniş (özellikle EAM/ELAS) yerel jandarma karakollarına saldırmaya, köylere açıktan giderek direnişe katılma çağrıları yapmaya başlar. Küçük yerleşim yerlerine yönelik şiddetli İtalyan ve Alman baskıları ise yerel halkın dağa çıkıp direnişe katılmasına yol açacaktır.

Yunan Direnişi bölgedeki gücünü dünyaya görkemli bir sabotaj eylemiyle duyuracaktır. Gorgopotamos Demiryolu Köprüsü 25 Kasım 1942 günü havaya uçurulacaktır. Harekât İngiliz Gizli Servisinin desteğiyle işbirliği yapan ELAS-EDES örgütlerince ortak olarak gerçekleştirilmiştir.

"Özgür Yunanistan"

Özellikle İtalyan birliklerine karşı yapılan saldırılar ve Fardykampos Muharebesi sonucu yüzlerce İtalyan askerinin esir edilerek önemli miktarda cephane ele geçirilmesi İtalyanların bazı bölgelerde geri çekilmesine yol açmıştır. 1943 yılı Temmuz ayında artık Karditsa, Grevena, Trikkala ve Metsovon başta olmak üzere çok sayıda kasaba özgürlüğüne kavuşmuş durumdadır. Mihver Orduları ana yollar ve şehir merkezlerini denetimlerinde tutsalar da kırsal ve iç bölgeler direnişin elindedir. İyon Denizi'nden Ege Denizi'ne kadar uzanan bu bölge artık Özgür Yunanistan olarak adlandırılmakta ve yaklaşık 30,000 km² arazide 750 bin kişiyi kapsamaktadır.

İtalyanların çöküşü ve Almanların gelişi

1943 yılı Temmuz ayına gelindiğinde ELAS Stefanos Sarafis komutasında etkinliğini artırır. EDES, Epir bölgesinde varlık gösterirken EKKA ise daha sınırlı bir bölgede bulunur. Müttefiklerle İtalya arasındaki mütareke sonucunda İtalyan Ordusu artık erimeye başlayınca İtalyanlara ait silah ve mühimmat direnişin eline geçer.

İtalyanların hakimiyetindeki bölgeler bu dönemin ardından Almanların denetimine girecek ve direnişçiler karşılarında daha gaddar, daha deneyimli ve daha güçlü bir düşman bulacaklardır. Direnişçiler ise çatışmalara devam ederek Bölgeye gelen çok sayıdaki Alman, Yugoslavya'da mücadele ettikleri Tito komutasındaki partizanlara karşı biriktirdikleri deneyimi Yunan topraklarında uygularlar. Sonuçta bu dönemde yoğun katliamlar, köy boşaltmalar, köy yakmalar yaşanacaktır.[3]

İç savaşın işaretleri

1943 yılı Temmuz ayında önde gelen üç direniş örgütü (EAM/ELAS, EDES ve EKKA) arasında ortak işgalci düşmana karşı birlikte hareket etmeye ve askeri birliklerini General Henry Maitland Wilson komutasındaki Müttefik Devletler Ortadoğu Yüksek Komutasına bağlanmasına onay verir. Ancak siyasi alanda EAM ile diğer örgütler arasında gerginlik yükselir. Komünistlerin artan etkisi ve Yunanistan'daki en kuvvetli silahlı güç haline gelmeleri çeşitli çevrelerde rahatsızlık yaratır. Özellikle sürgündeki Yunan hükûmeti ve Birleşik Krallık hükûmeti Almanların ülkeden ayrılmasından sonra ülkede Sovyet yanlısı bir rejimin kurulmasını istememekteydi. Özellikle Winston Churchill bölgede olası bir sol iktidara karşı çıkmaktadır. 1944 yılında yapılan Moskova Konferansında Churchill ve Stalin daha sonraları Yüzdeler Anlaşması olarak anılacak şekilde Alman işgali altındaki ülkelerin bağımsızlık sonrası kaderleri üzerine anlaşırlar.[4] Buna göre Yunanistan genel olarak İngiltere hakimiyet sahasında kalacak ve ülkedeki solculara Sovyet yardımı verilmeyecektir.

Ülkede öne çıkmaya başlayan EAM artık İngiliz destekli anti-komünist direniş gruplarının da hedefi haline gelmeye başlar. Bazı kralcı örgütler artık işgalcilere karşı değil sadece komünistlere karşı savaşmaktadır. 1943 yılı sonlarına gelindiğinde Almanların gözleri önünde ilan edilmemiş bir iç savaş başlamıştır. ELAS Epir'de EDES'e saldıracak ve ancak 1944 yılı Şubat ayında ilan edilen ateşkes sonucunda saldırılar duraklayacaktır. Ülkedeki Alman yönetimi de EDES ile ateşkes ilan ederek solculara karşı savaşta kolaylık sağlayacaktır.[5] 1944 yılı Mart ayında EAM, Ulusal Bağımsızlık Siyasi Komitesi adıyla kurduğu yapıyla işgal sonrası Yunanistan'da iktidarı hedeflediğini ilan etmiş olur. 17 Nisan 1944 tarihinde sağcı EKKA'nın 5/42 adlı silahlı örgüt karargâhını basılarak çok sayıda militanla birlikte örgüt lideri Dimitrios Psarros da öldürülür.

Adalar ve Girit

Girit Direnişi (Yunanca: Κρητική Αντίσταση) Girit Adası sakinleri tarafından Alman ve İtalyan işgaline karşı örgütlenen direniştir. Yunan direnişinin en önemli kısımlarından birisini oluşturan direniş Almanların yerel halktan gösterilen büyük direniş nedeniyle önemlidir. Alman paraşütçü birliklerinin adaya ilk inişleri sırasında toplumun tüm kesimleri bulabildikleri en temel silahlarla (bıçak, balta, orak vb) hatta çıplak elleriyle düşmana saldırmışlardır. Bu yüzden adaya hakim olduktan sonra Almanlar toplu katliamlar gerçekleştirmiş ve intikam almaya yönelik eylemlerde bulunmuşlardır.

Şehirlerdeki durum

Şehirlerde direniş çabuk örgütlense de ilk başlarda çapı küçük kalmış ve yapısı dağınık olmuştur. 1942-42 kışının olağanüstü sert geçmesi ve savaş ortamı nedeniyle kıtlık yaşanması sebebiyle özellikle Atina'daki işçi mahallelerinde kıtlık çekilmiş, yüz binlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Bu şartlar direnişe katılmak isteyenlerin sayısını artırsa da direnişçiler yeterli ekipmana, desteğe ve mali kaynağa sahip değillerdir. Şehirdeki direnişçilerin görevleri çoğunlukla istihbarat ve sabotaj eylemleri olmuştur. Direnişin ilk görevlerinden birisi de Yunanistan'da bulunan esir veya kaçak Müttefik askerlerinin ülke dışına kaçırılması olmuştur. Direniş grupları özellikle İngiltere Gizli Servisi ile temas halinde olmuş ve işbirliği yapmışlardır. Ancak farklı siyasi görüşlere sahip direniş gruplarının birlikte hareket etmemesi şehirlerde direnişin istenildiği şekilde güçlenmesini ertelemiştir. Özellikle telsiz yayınıyla ülke dışındaki İngiliz istihbaratı ile iletişim sağlamaya çalışan direnişçiler Almanların frekansları dinlemesi sebebiyle büyük tehlike altındaydılar. Abwehr ve Gestapo direnişçileri ağır işkencelerle sorguluyor ve genelde şebekeler hakkında derinlemesine bilgi sahibi olabiliyordu.

Şehirlerdeki direniş kitlesel ve geniş çaplı protesto eylemleri de düzenlemiştir. Bu olaylardan ilki 25 Mart 1942 tarihindeki ulusal bağımsızlık gününün yıl dönümünde yaşanır. İsimsiz Asker anıtına çelenk bırakmak isteyen öğrenciler, kukla hükûmetin polisleriyle çatışmaya başlar. Bu eylem sayesinde şehirli nüfus direnişle tanışmış olur. Aynı yılın 12-14 Nisan tarihleri arasında ise posta ve telefon idaresinde çalışan işçilerin Atina'da başlattığı iş bırakma eylemi tüm ülkeye yayılır. Çıkış sebebi maddi olsa da eylem kısa sürede siyasi bir çehreye kavuşacak, EAM'a bağlı solcu sendika EAM önderliğindeki örgütlü işçilerin eylemi başarıya ulaşacaktır. 21 Nisan günü baskılara boyun eğen hükûmet işçilerin maaş artırım taleplerini kabul etmenin ötesinde tutuklanan sendikacıları da serbest bırakmak zorunda kalır.

1943 yılında Almanların Yunanlardan köle işçi toplayarak Almanya'ya sevk edeceği haberleri yayılır.[6] Buna karşı ilk direniş Şubat ayında başlar. 24 Şubat gününe gelindiğinde Atina çok sayıda gösteriyle çalkalanmıştır. 28 Şubat günü ise Yunan ulusal şairi Kostis Palamas'ın cenazesi de işgalin protesto edildiği bir gövde gösterisine dönüşür.

Önemli direnişçiler

  • EAM/ELAS
Aris Velouchiotis
Giorgios Siantos
Stefanos Sarafis
Markos Vafiadis
Charilaos Florakis
Apostolos Santas
Alexandros Svolos
Iannis Xenakis
Yiannis Ritsos
  • EDES
Napoleon Zervas
Komninos Pyromaglou
  • EKKA
Dimitrios Psarros
Georgios Kartalis
Evripidis Bakirtzis
  • Diğer
Alexander Papagos
Elias Degiannis
George Psychoundakis
Manolis Glezos
Vasilios Sachinis
Georgios Grivas
Kostas Perrikos
Thomas Manolakos
Michail Demertzis
E. C. W. "Eddie" Myers
Christopher Woodhouse
Patrick Leigh Fermor
N. G. L. Hammond
W. Stanley Moss

Sonu

Alman işgalinin sona ereceği günler artık hissedilmeye başlayınca aralarında siyasi görüş farkları olan direniş örgütleri birbirlerine karşı mücadele etmeye başlar. Özellikle sol karşıtları sürgünde Mısır'da bulunan Yunan hükûmetini desteklerler. İngiltere de bu kapsamda sol karşıtı grupları (EDES ve EKKA) destekleyerek silah ve para yardımı yapar. Alman işgalinin sona ermek üzere olduğu dönemde artık açıktan silahlı çatışmalar yaşanmaya başlar. Bu dönemde ELAS üyeleri EKKA kurucusu Dimitrios Psaros'u da öldürecektir. Kırsal bölgede özellikle güçlü olan komünistler bağımsızlık öncesi siyasi arenada dikkat çekmektedir.

10 Mart 1944 tarihinde solcuların desteğini de alan ancak geniş halk kitleleri tarafından desteklenen bir şekilde Ulusal Kurtuluş Siyasi Komitesi (Yunanca: Πολιτική Επιτροπή Εθνικής Απελευθέρωσης) kurulur. Başkanlığını Atina Üniversitesi öğretim üyelerinden anayasa uzmanı Aleksandros Svolos yaptığı kurum kurtarılan topraklarda iktidarda olduğunu, Yunan halkının egemen olduğunu ilan eder. Bu durumda Mısır'daki hükûmete rakip konuma gelen komite Yunan topraklarındaki ilk serbest genel seçimi de gerçekleştirir. Seçimlerin sonucunda meydana gelen Ulusal Konsey Evritanya köyünde 14-27 Mayıs 1944 tarihleri arasında toplanır.

Ortaya çıkan iki hükûmet arasında özellikle Mısır'da bulunan hükûmetin Başbakanı Emmanuel Tsouderos bu ülkedeki Yunan askerlerinin yoğun baskısı altında kalır. Komitelerde örgütlenen askerler Ulusal Konseyin tanınması yönünde baskı yapar. Ancak Tsouderos baskıya boyun eğmez ve ulusal birlik hükûmetini reddederek askerleri isyancı ilan eder. Mısır'daki yaklaşık 20 bin Yunan askeri İngiliz askerleri tarafından tutuklanarak Libya ve Eritre'deki toplama kamplarına gönderilir. İsyanın bastırılmasından sonra Tsouderos istifa ederek yerini önce Sophocles Venizelos (14 Nisan 1944) sonra da George Papandreou (27 Nisan 1944) yönetimine bırakır. Papandreou'nun çabaları sonucu tüm tarafları içeren bir konferansın Lübnan'da toplanmasına karar verilir. Bütün direniş unsurlarını ve Ulusal Konseyi de içeren bileşenler sonunda Papandreou başbakanlığında kurulacak olan bir ulusal birlik hükûmetini onaylar. Alınan karar 20 Mayıs 1944 tarihinde Lübnan'da imza altına alınır. Ancak bu uzlaşmaya rağmen siyasi olarak bir uzlaşma sağlanmamış ve direniş örgütleri silah bırakmamış durumdadır. 3 Eylül 1944 günü yeni hükûmet kurulur ve bünyesinde altı adet Ulusal Konsey milletvekili barındırır. 12 Ekim 1944 tarihinde Almanlar Atina'yı terk ederken 18 Ekim günü ulusal birlik hükûmeti başkente girer. Ülke sonunda iç savaşa gidecek olan sürece girmiş olur.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Sovyetler Birliği bu dönemde Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı nedeniyle bu hükümeti tanımamıştır
  2. Belgelenemeyen bir inanışa göre Akropolis'de bayrak nöbetindeki Evzonlardan Konstantinos Koukidis Yunan bayrağını kendilerine teslim etmelerini isteyen Alman askerlerine karşı gelmiş, bayrağı alarak Akropolis'den aşağıya atlayarak hayatını kaybetmiştir Atina rehberi (İngilizce) 25 Ocak 2012 tarihinde erişilmiştir
  3. 1943-44 döneminde Kommeno Katliamı, Kalavryta Katliamı, Distomo Katliamı yaşanmış, binlerce ölünün yanı sıra yaklaşık 1 milyon kişi evsiz kalmıştır
  4. İlgili antlaşmanın karalandığı kâğıt parçasındaki metin (İngilizce) 27 Ocak 2012 tarihinde erişilmiştir
  5. Bu dönemde Yunanistan'daki Almanların başında daha sonra işlediği savaş suçlarından ötürü yargılanacak olan Hubert Lanz bulunmaktadır
  6. Benzer bir uygulama için Bakınız OST-Arbeiter

Konuyla ilgili yazılan eserler

  • Mark Mazower, Inside Hitler's Greece: The Experience of Occupation.1941-44 Yale University Press 2001 ISBN 978-0300089233

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.