İslam ve modernite

İslam ve modernite, çağdaş din sosyolojisinde bir tartışma konusudur. İslam tarihi, farklı yorum ve yaklaşımları anlatır. Modernite, birleşik ve tutarlı olmaktan çok karmaşık ve çok boyutlu bir olgudur. Tarihsel olarak birçok yönde hareket eden farklı düşünce okullarına sahipti.[1]

Sanayi Devrimi'nin İslam'a etkisi

18. yüzyılda Avrupa, bilimin, akılcılığın ve insan aklının önemini vurgulayan yeni Aydınlanma fikirleri ve Avrupa'ya büyük güç ve nüfuz veren Sanayi Devrimi'nin yeni teknolojilerinin Avrupa'yı kasıp kavuran yeni fikirleri olarak büyük dönüşümler geçiriyordu. 18. yüzyılın son çeyreğinde, bazı batı ve kuzey Avrupa ülkelerinin teknik becerileri ile dünyanın geri kalanı arasındaki açık genişledi.[2]

Modern Avrupa'nın yükselişi, birçok bilim insanının 18. yüzyılda siyasi, askeri ve ekonomik çöküşle karşı karşıya olan Osmanlı'nın "gerileme dönemi" olarak adlandırdığı döneme denk gelmektedir.[3] Osmanlı, 18. yüzyıldan önce kendilerini daha üstün; 18. yüzyılın ortalarında Avrupa'yla eşit güçte görürken; 18. yüzyılın sonunda Osmanlı ile Avrupa arasındaki güç ilişkisi Avrupa'nın lehine değişmeye başladı.[4]

Osmanlı İmparatorluğu'nun Fransız işgali

1798'de Napolyon Bonapart'ın ordusu Osmanlı'nın Mısır eyaletini işgal etti ve yaklaşık 3000 Mısırlıyı öldürdü. İşgalin sadece 3 yıl olmasına ve ardından Fransızlara karşı süregelen düşmanlığın devam etmesine rağmen, nihayetinde Mısır halkını Aydınlanma fikirlerine ve Avrupa'nın yeni teknolojisine maruz bıraktı.[5]

Avrupa'daki Osmanlı alimleri

Avrupa gücüne ve fikirlerine maruz kalma, daha sonra Mısır'ın yeni valisi Mehmet Ali Paşa'yı Mısır'ı modernize etmek için bu teknolojiden yararlanması Osmanlı'nın geri kalanına bir örnek oluşturması için ilham verecektir. Osmanlı Devleti, elçilikler açmaya ve Avrupa'da eğitim görmeleri için yetkililer-öğrenciler göndermeye başladı. Bu, "modern dünya hakkında belirli bir bilgiye sahip ve imparatorluğun ona ait olması veya yok olması gerektiği inancıyla bir grup reformcunun kademeli oluşumu" için koşullar yarattı.[6] Mehmet Ali Paşa'nın 1826'da Avrupa'ya gönderdiği alimlerden biri Rafi et-Tahtaviydi. Paris'te geçirdiği 5 yıl, üzerinde kalıcı bir iz bıraktı. Mısır'a döndükten sonra Fransa hakkındaki izlenimlerini yazdı ve çok sayıda Avrupa eserini Arapçaya çevirdi. Tahtavi, Avrupa'nın teknolojik ve bilimsel ilerlemesinden ve politik felsefesinden etkilendi.[7] İslam Hukuku okuduktan sonra, "şeriatı yeni koşullara uyarlamanın gerekli olduğunu" ve "İslam hukukunun ilkeleri ile modern Avrupa yasalarının üzerinde bulunduğu" doğal hukuk ilkeleri arasında çok fazla fark olmadığını savundu.[8]

Osmanlı İmparatorluğu'nda modernleşme reformları

1839-1876 arasındaki dönemde, Osmanlı hükümeti, imparatorluğu modernize etmek ve güçlendirmek için büyük ölçekli reformlar başlatmaya başladı. Tanzimat olarak bilinen bu reformların çoğu, muhafazakar Müslümanlara zıt kabul edilen başarılı Avrupa uygulamalarını benimsemeyi içeriyordu.[9] Askeri ve idari reformlara ek olarak, Osmanlı hükümdarları eğitim, hukuk ve ekonomi alanlarında da reformlar uyguladılar. Buna yeni üniversiteler ve müfredat değişiklikleri ile yeni ekonomik sistemler ve kurumlar dahildir. İslam hukukunu evlilik ve miras gibi aile meseleleriyle sınırlayan Avrupa'dan esinlenen hukuk değişiklikleri de vardı.[10]

Osmanlı İmparatorluğu, modernitenin su yüzüne çıktığı, bilimsel ve hukuki düşüncede büyük değişimlerin yaşandığı ilk Müslüman ülkeydi.[11] 1834'te İshak Efendi, İslam dünyasına birçok modern bilimsel kavramı tanıtan dört ciltlik bir metin olan Mecmua-i Ulum-i Riyaziye'yi yayınladı. Kudsi Efendi, Kopernik astronomisini İslam'la bağdaştırmak amacıyla 1846'da Esrar el-Malakut'u yayınladı. İlk modern Türk kimya metni 1848'de, ilk modern Biyoloji metni ise 1865'te yayınlandı.[12]

Sonunda, Türkler 1869'da metrik sistemi benimsedi. Bilimsel düşüncedeki bu değişimler, Fransız medeni hukukundan esinlenerek Osmanlı İmparatorluğu Sultanları tarafından üstlenilen bir reform politikası olan Tanzimat ile aynı zamana denk geldi. Bu reform şeriatı aile hukukuyla sınırladı.[11] Türk modernist hareketinin kilit figürü, Freedom adlı bir derginin editörü Namık Kemal'di. Amacı basın özgürlüğünü, kuvvetler ayrılığını, hukuk önünde eşitliği, bilimsel özgürlüğü ve parlamenter demokrasi ile Kuran arasında bir uzlaşmayı teşvik etmekti.

İslam dünyası

İslam dünyasında modernizmin etkisi kültürel bir canlanma ile sonuçlandı.[13] Tiyatrolar, gazeteler ile daha yaygın hale geldi. Önemli Avrupa eserleri analiz edildi ve tercüme edildi.

Mısır, Tunus, Osmanlı İmparatorluğu ve İran'da yasal reform girişiminde bulunuldu ve bazı durumlarda bu reformlar kabul edildi.[14] Hükümetin gücünü kısıtlamak için çaba gösterildi. Çok eşlilik Hindistan'da sona erdi.[15] Azerbaycan 1918'de (birçok Avrupa ülkesinden önce) kadınlara oy hakkı tanıdı.

Reform düşünen İslam alimlerinin tavsiyelerine göre, yeni okullarda Batılı bilimler öğretildi.[14] Bunun çoğu, sosyal Darwinizm'in entelektüel cazibesiyle ilgiliydi, çünkü eski moda bir Müslüman toplumun modern dünyada rekabet edemeyeceği sonucuna varıldı.

19. yüzyılda İran'da Mirza Malkam Han, Paris'te eğitim gördükten sonra geldi. Kuvvetler ayrılığını, laik hukuku ve Bill haklar bildirgesini savunduğu Kanun adlı bir gazete yarattı.[12] İslam dünyasında siyasi olarak aktif olan ve Fransa'da kaldığı sırada "Urvetül Vüska" dergisini yayınlayan Cemaleddin Afgani Avrupa'nın yasaları ve bilimi nedeniyle başarılı olduğunu ilan etti. Bilimsel düşünceyi boğdukları için diğer Müslüman alimleri eleştirdi [16] ve İslam dünyasında bilimsel araştırmayı teşvik ediyordu.

Modernizm, din ve ideoloji

İslam Modernizmi

Modernizm, İslam'ın yorumlarını etkilemiştir.19. ve 20. yüzyılın başlarındaki hareketlerden biri, hem Avrupa'nın sömürgeci genişlemesinin sunduğu zorluklara İslami bir yanıt verme girişimi hem de Müslüman toplumların algılanan zayıflığına ve düşüşüne karşı koymanın bir yolu olarak İslam'ı içeriden yeniden canlandırma ve reform çabası olan İslami Modernizmdi. İslam'ın "bir 'ıslahı' veya yeniden yorumlanması (ictihad) çağrısı yaptı ve Mısır'dan Güneydoğu Asya'ya kadar Müslüman dünyasında ortaya çıktı.[10]

İslami modernistler, İslam ve modernitenin uyumlu olduğunu savundular. "Batı'nın ve modern yaşamın siyasi, bilimsel ve kültürel zorluklarına yeni yanıtlar oluşturmak için İslam'ın ilke ve ideallerini yeniden yorumlama ve yeniden uygulama ihtiyacını" öne sürdüler.[10] Önerdikleri reformlar, yerleşik hukuku takip edilmesi gereken ve taklit doktrinini (taklit / körü körüne izleme) ideal bir düzen olarak gören muhafazakar Müslüman alimler (ulema) tarafından sürdürülen statükoya meydan okudu. İslami modernistler, muhafazakar ulemanın değişime direnişini, Müslüman topluluğun karşı karşıya olduğu sorunların ve Batı hegemonyasına karşı koyamamasının ana nedeni olarak gördüler.

Modernistler

Cemaleddin Afgani (1838-1897) İslami modernizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. İslam'ın bilim ve akılla uyumlu olduğuna ve Avrupa'nın gücüne karşı koymak için Müslüman dünyasının ilerlemeyi kucaklaması gerektiğine inanmaktaydı.[17]

Muhammed Abduh (1849-1905), Afgani'nin bir öğrencisi ve arkadaşıydı. Ondan daha etkiliydi ve Abduh da İslami modernizmin kurucuları arasında kabul edilir. Abduh, Mısır'da doğup büyüyen bir İslam alimidir. Ezher ve diğer kurumlarda öğretmenlik yaptı. 1899'da Mısır Müftüsü oldu. Abduh, İslam dünyasının içsel bir çürüme yaşadığına ve bir canlanmaya ihtiyaç duyduğunu düşünüyordu.[18] "İslam'ın modern ve ilerici bir toplumun ahlaki temeli olabileceğini" ileri sürerek [19], hem laiklere hem de muhafazakar ulemayı eleştirdi. Yasal bir reform ve İslam hukukunun modern koşullara göre yeniden yorumlanması (içtihat) çağrısında bulundu. Batı'yı eleştirirken, ondan iyi olanı ödünç almanın veya asimile etmenin gerekli olduğuna düşünmüştür.[20] Abduh, Afgani'nin yardımcısı olarak Paris'teki siyasi faaliyetlerden sonra Mısır'da baş kadı oldu (1890). Laik hukuk, dini reform ve kız çocuklarının eğitimi için bastırdı.[16] Mısır'ın nihayetinde özgür bir cumhuriyet olacağını umuyordu, tıpkı Fransa'nın mutlak bir monarşiden dönüşmesi gibi.[13]

Muhammed Reşid Rıza (1869-1935), Suriye'de doğmuş ve eğitim görmüş olmasına rağmen, Abduh 'un öğrencisi olarak Mısır modernleşme hareketinde de aktif hale geldi. El-Menar, başlangıçta bilime ve yabancı etkiye daha fazla açık olmayı savunduğu günlüğüydü.[13] Ayrıca şeriatın tarım, sanayi ve ticaret konusunda nispeten sessiz kaldığını ve bu bilgi alanlarının yenilenmesi gerektiğini belirtti. Sonunda Vehhabiliğe yakın muhafazakar pozisyonlara evrilecekti. Kasım Emin de Mısır'da bir başka reformcuydu ve Abduh 'un kadın haklarıyla yoğun bir şekilde ilgilenen öğrencisiydi.

Hayreddin el-Tunusi, benzer şekilde aynı zamanlarda Paris'te eğitim gördü. Tunus'ta reform yapmak amacıyla 21 Avrupa ülkesinin siyasi sistemlerini inceledi.[12]

Hindistan alt kıtasındaki dikkate değer Modernistler arasında Seyyid Ahmed Han (1817-1898) ve Muhammed İkbal (1877-1938) bulunmaktadır (ikincisi aynı zamanda modern Pakistan devletinin de ideoloğudur). Afgani ve Abduh gibi taklit doktrinini reddettiler ve İslam'ın modern koşullara göre yeniden yorumlanması gerektiğini ileri sürdüler.[10]

Diğer Modernistler şunlardır :

İslami modernistler, teşvik ettikleri reformların İslam'ı Batılılaştırmak anlamına geldiği eleştirisine maruz kalsalar da, geriye bıraktıkları önemliydi ve düşünceleri gelecek nesil reformcuları etkilemiştir.[10]

Pakistan ve Türkiye

Pakistan'ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah, aynı zamanda 20.yüzyılın önde gelen Müslüman modernistlerinden biriydi.[21][22]

Dünyanın bazı bölgelerinde, İslami modernite projesi 1.Dünya Savaşı öncesi aynı yörüngede devam etti. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk yönetimindeki yeni Türkiye Cumhuriyeti'ndeki durum buna örnek gösterilebilir. Ancak Mısır'da Hasan el-Benna (ö.1949), ilk İslamcı örgüt olan Müslüman Kardeşleri kurdu.

Türkiye, İslam'ı modernleştirmenin ön saflarında yer almaya devam etti. 2008 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam hukukunun büyük bir kısmının dayandığı hadislerin bir incelemesini başlattı. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, bu incelemeyi, yüzyıllardır genellikle muhafazakâr olan kültürel yükü ortadan kaldırmak ve İslam'ın orijinal mesajındaki aklın ruhunu yeniden keşfetmek amacıyla yaptı. Londra'daki Chatham House'tan Fadi Hakura, bu revizyonları 16. yüzyılda Protestan Hristiyanlıkta gerçekleşen Reformasyona benzetiyor.[23] Türkiye ayrıca yüzlerce kadını ilahiyatçı olarak eğitti ve onları belediye binası toplantılarında bu yeniden yorumları açıklamak için ülkenin dört bir yanına, görece liberal başkent ve kıyı şehirlerinden uzağa, vaiz olarak bilinen kıdemli din görevlilerini atadı.

I.Dünya Savaşı'ndan sonra

I.Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Orta Doğu'nun İngiltere ve Fransa gibi Avrupalı güçler tarafından egemenliği ile sonuçlandı. Peter Watson gibi entelektüel tarihçiler, I.Dünya Savaşı'nın ana İslami modernist hareketlerin sonunu işaret ettiğini ve bunun birçok Müslümanın "bilim ve materyalizm kültürüne olan inancını kaybettiği" nokta olduğunu ancak daha sonra birkaç entelektüel akım ortaya çıktığını [24] öne sürmektedirler.

Arap sosyalizmi

Arap Sosyalist Baas Partisi ve Nasır hareketinin Arap sosyalizmi, Arap ülkelerinin sömürgecilikten uzaklaşması sırasında bir düşünce akışı olarak ortaya çıktı. Etnisiteyi, kültürü, siyasete vurgu yaptı, dinin rolünü küçümsedi.[24] Popülerliği 50'li ve 60'lı yıllarda zirveye ulaşmıştır.

Pan-Arabizm ile sosyalizmin bir karışımına dayanan politik bir ideoloji olarak Arap sosyalizmi, Arap sosyalizminden 50 yıl öncesine kadar uzanan Arap dünyasındaki çok daha geniş sosyalist düşünce geleneğinden farklıdır. Baasçılığın ve Baas Partisi'nin temel kurucusu Mişel Eflak, sosyalist ideoloji versiyonunu Doğu Avrupa ve Doğu Asya'daki Marksist sosyalizmden; Batı Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda'daki sosyal demokrasiden ayırmak için bu terimi icat etti.

İsrail ve komşuları arasındaki Altı Gün Savaşı, Müslüman taraf için kesin bir kayıpla sonuçlandı. İslam dünyasında pek çok kişi bunu sosyalizmin başarısızlığı olarak gördü. İşte bu noktada, "radikal ve militan İslam, yaratılan siyasi boşluğu doldurmaya başladı." [24]

İslami radikalizm

20. yüzyılın sonlarında İslam Dünyasında bir İslami Uyanış gelişti. (John Esposito 'ya göre İslami radikalizm, Batı'da çağdaş İslami uyanışa atıfta bulunmak için kullanılan ortak terimdir).[25]

Daha fazla dindarlıkla ve İslam kültürünün artan bir şekilde benimsenmesiyle kendini gösterdi.[26] Bunun çarpıcı bir örneği, 1926'da 90.000'den 1979'da 2 milyona çıkan Hacca katılımın artmasıdır.[27] Ancak hacı sayısındaki söz konusu artış, nüfus artışı, modern ulaşım olanakları ve bir dereceye kadar tüm dünyadaki Müslümanların mali refahı gibi diğer faktörlere de atfedilebilir ve böylece Haccı giderek daha fazla karşılanabilir hale getirir.

İslam dirilişi besleyen veya ona ilham veren en önemli olaylardan ikisi, Arap petrol ambargosuyla 1970'lerin ortalarında petrol fiyatının dört katına çıkması ve Ayetullah Humeyni liderliğinde 1979'da İran'da gerçekleşen İran Devrimidir. İlki, dünya çapında İslami kitapları, bursları, bursları ve camileri finanse etmek için Suudi Arabistan'dan milyarlarca dolarlık bir akış yarattı; ikincisi, Batılılaşmanın Müslüman ülkeleri güçlendirdiği ve geleceğin geri döndürülemez eğilimi olduğu varsayımının altını oydu.[27]

İslami diriliş, 20. yüzyılın başlarında Arap ve Asya hükümetlerinde yaygın olan Batılılaşma yaklaşımının tersine çevrilmesidir. Genellikle politik İslami hareket, İslamcılık ve diğer yeniden İslamlaştırma biçimleriyle ilişkilendirilir. Dirilişe bazı dini aşırılıklar ve aşırılık yanlılarının sivillere ve askeri hedeflere yönelik saldırıları eşlik ederken, bu canlanmanın sadece küçük bir bölümünü temsil etmekteydi.  İslami diriliş aynı zamanda Orta Doğu'da ve Müslüman Dünyasının başka yerlerinde, algılanan sömürü ve en yaygın olarak Batılı laikliği kabul etmekle ilişkilendirilen materyalizm, Batılılaşma, demokrasi ve moderniteye öfkelerini dile getiren aşırı İslamcı grupların çoğaldığını gördü. inançlar ve değerler. Laikliğin yayılması, birçok İslami siyasi grup arasında büyük endişelere neden oldu. Ortadoğu'daki büyük Müslüman çoğunluğun yanı sıra bölgenin imparatorluk geçmişinden dolayı siyasetin ve protestoların İslamileştirilmesinin gerekçesi olmuştur.[28] Ortadoğu'daki İslam ülkeleri için, moderniteyle ilgili bir sorun yoktu, ancak "sorun, modernitenin tamamen ve son derece yaygın materyalizmle birlikte batılılaşmayla sarılmasıdır." [29]

Yazar Nazih Ayubi, Political Islam: Religion and Politics in the Arab World (1994) adlı kitabında, Ortadoğu'daki İslami siyasi hareketlerin ve aşırılık yanlısı grupların iki ana endişesi olduğuna inandığını açıkladı:

  1. Batı'nın bürokratik devlet inancı
  2. Modernite gibi kavramlarla ilişkili seküler değerler ve inançlar.[30]

John Esposito 'ya göre:

"Müslümanların eylemlerini görkemli bir tecrit içinde yargılama, azınlığın eylemlerinden çoğunluğa genelleme, diğer dinler ve ideolojiler adına yapılan benzer aşırılıkları göz ardı etme eğilimi ... yeni değildir." [31]

"Bir İslam devleti ve Batı etkisinin sona ermesi" çağrısında bulunan militan İslami hareketlerin sayısı nispeten azdır.[32] Pew ve Gallop tarafından 2008 ve 2010'da yapılan anketlere göre, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerdeki nüfusun çoğunluğu, dinin (ve bazı yorumlarının) kamusal yaşamı, siyaseti ve hukuk sistemini ne ölçüde etkilemesi gerektiğine karar vermiş değildir.[33][34]

Kişiler

Kitabın

Ayrıca bakınız

İslam içindeki reform hareketleri:

Ülkeye özgü hareketler:

  • İran'da dini entelektüalizm
  • İran'da dini gelenekçilik

Diğer dinler:

  • Modernizm (Roma Katolikliği)
  • Modern Ortodoks Yahudilik
  • Budist modernizm

Kaynakça

  1. The Responsibilities of the Muslim Intellectual in the 21st Century, Abdolkarim Soroush
  2. A History of the Arab Peoples. 1991. ss. 259.
  3. Islam: The Straight Path. Oxford University Press. 2005. ss. 115-116.
  4. A History of the Arab Peoples. 1991. ss. 258-259.
  5. The Arabs: A History. Basic Books. 2009. ss. 62.
  6. Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, 1983: p.43
  7. The Arabs: A History. Basic Books. 2009. ss. 86-88.
  8. Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, 1983: p.75
  9. The Arabs: A History. Basic Books. 2009. ss. 90.
  10. "Contemporary Islam". The Oxford History of Islam. Oxford Islamic Studies Online. Erişim tarihi: 12 Kasım 2014.
  11. Watson, The Modern Mind, 2001: p.970
  12. Watson, The Modern Mind, 2001: p.971
  13. Watson, The Modern Mind, 2001: p.973
  14. Watson, The Modern Mind, 2001: p.974
  15. Watson, The Modern Mind, 2001: p.975
  16. Watson, The Modern Mind, 2001: p.972
  17. Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, 1983: pp.103-129
  18. Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, 1983: p.136
  19. Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, 1983: p.140
  20. Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, 1983: p.156
  21. "Muslim modernism and Jinnah". Dawn. 25 Aralık 2012. 24 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2020.
  22. "Jinnah's vision of Pakistan". Pakistan Army. 11 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2013.
  23. "Turkey in radical revision of Islamic texts" 1 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Robert Pigott, Religious affairs correspondent, BBC News, 26 February 2008
  24. Watson, The Modern Mind, 2001: p.1096
  25. "Islamic Fundamentalism". Notre Dame de Sion. 10 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2014.
  26. Lapidus, p.823
  27. Kepel, Gilles, Jihad: on the Trail of Political Islam, Harvard University Press, 2002, p.75
  28. Fawcett, L (2005) International Relations of the Middle East, UK: Oxford University Press, p 72
  29. BBC News online, Islam and the West, Monday, 12 August 2002, 14.11 GMT 15.11 UK
  30. Ayubi, N. N. M. (1994) Political Islam: Religion and Politics in the Arab World, London: Routledge p. 48
  31. Milton-Edwards, B(1999) Islamic Politics in Palestine, UK: I. B. Tauris & Co Ltd, p. 2
  32. Ayubi, N. N. M. (1994) Political Islam: Religion and Politics in the Arab World, London: Routledge p. 70
  33. "Islam and Democracy" 20 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi."Gallup Poll", February 15, 2008
  34. "Most Embrace a Role for Islam in Politics, Muslim Publics Divided on Hamas and Hezbollah" 19 Mayıs 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Pew Research Center, December 2, 2010

Basılı kaynaklar

Dış bağlantılar

Daha fazla okuma

  • JL Esposito ve JO Voll, Makers of Contemporary Islam, Oxford University Press 2001.
  • John Cooper, Ronald Nettler ve Mohamad Mahmoud, İslam ve Modernite: Müslüman Entelektüeller Tepki, IB Tauris, 2000
  • C Kurzman (ed), Liberal Islam: A Source Book, Oxford University Press 1998.
  • Islam and Modernity, Journal Religion and the Arts, Brill Academic Publishers, Cilt 5, Sayı 4, s. 495-503
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.