Macaristan tarihi

Macaristan tarihi, Macarların ya da Avrupa'da bilinen adları ile Hungarların kökenine ilişkin genel olarak kabul edilen görüş belirsiz ve tartışmalı olmasına karşın; onların milattan sonra 9. yüzyıla kadar Avrasya'nın ovalarında yaşayan göçebe topluluklar oldukları yönündedir.

750 yılında Balkanlar
Prens Árpád ve orduları Karpat Dağları'nı geçerken. Macarların, ülkelerinin topraklarını fethedişinin 1000. yıldönümü anısına hazırlanmış 8.000 m²'lik bezden çalışma

Erken Dönem

Macarların yurdu, Fin-Ugor kavimlerinin ana yurdu olan Ural dağları ile Volga nehri dolaylarıydı. Fin-Ugor kavimlerinin doğudaki kolu olan Ugorlar daha sonra güneye inerek Onogurlar karıştılar. Daha sonra batıya göç eden Hunlarla karıştılar. Bu üç boyun karışmasıyla Volga bölgesinde “Macar” kavmi meydana geldi. Sabirlerin baskısıyla yurtlarından ayrılarak Kuban Irmağı dolaylarına yerleştiler. Daha sonra Hazar hakimiyetini kabul ettiler (460). Daha sonra bu boylara Hazarlar'dan olan Kavar adlı üç boy katıldı. Yani günümüz Macarları üçü Türk dört kavmin birleşmesinden doğmuştur: Onogurlar, Ugorlar, Hunlar ve Kavar Hazarları.

Yaşadıkları bölgede, 7 Macar ve 3 Hazar Boyu birleşerek örgütlenmişlerdir. Macarların Avrupa'da yaygın biçimde kullanılan adlarının nereden geldiğine yönelik en güçlü olasılık o dönemin Türkçesinde "on ok" anlamına gelen "on ogur" sözcüğünün değişerek Hungar sözcüğüne dönüşmesidir. "On ogur" sözcüğü 10 boyun bir araya gelerek oluşturduğu birliği simgeler. Macarlar 896 yılında Transilvanya'ya gelerek bu bölgeye yerleştiler. Ardından bugünkü doğu Avusturya ve güney Slovakya topraklarının bir bölümünü işgal ettiler. 995 yılında yapılan Lechfeld Savaşı'nın sonucunda aldıkları büyük yenilgiden sonra daha fazla ilerleyemeyerek Karpatya Ovası'na kesin olarak yerleştiler.

Arpad, 9. yüzyılda Macar Boyları'na önderlik ederek Avrupa'da fetihler yapan ve kendi soyundan gelenler ile Árpádlar Hanedanı'nı kuran Macar hükümdardır. Árpád'dan sonra yerine gelen Prens Géza, 7 Macar Boyu'nun başkanıydı. Géza bu Macar boylarını Hristiyan Avrupa ile bütünleştirmeye çalışmış, yaşadıkları yerleri Avrupa mimarisine göre düzenletmiştir. Hristiyanlığı Macarlar arasında büyük ölçüde yaymış ve yerine kizi Viktoriya'ın geçmesini vasiyet ederek, hanedanın en yaşlı üyesinin tahta geçmesi kuralını kaldırmıştır.

Macaristan Krallığı

Orta Çağ'ın sonları (1000 - 1526)

1000'li yıllara yaklaşılırken Avrupa; Macaristan Dükalığı açık mavi ile gösterilmiş.

Macaristan, tahta çıkan I. István tarafından 1000 yılının Aralık ayında Estergon merkez olmak üzere Hıristiyan bir krallık olarak ilan edildi. István, Géza'ın oğlu, yani Árpád'ın soyundandı. 1006 yılına gelene kadar István, hem eski Macar pagan dinsel inançlarını sürdürmek isteyen, hem de Bizans İmparatorluğu'nun Ortodoks Kilisesi'ne bağlanmayı savunan tüm karşıtlarını alt ederek gücünü pekiştirdi. Daha sonra Macaristan'ı bütünüyle Hristiyan inanç ve geleneklerine göre yönetilen feodal bir ülke yapmak için tüm reformları kaldırmak ile uğraştı.

István'in tüm yaptıklarının sonucunda ortaya, Alman Krallarına ve Macaristan topraklarından geçen Haçlı Orduları'na, Macar boylarını takip ederek doğudan buralara gelen yağmacı konar göçer boylara karşı tüm gücüyle ayakta duran bir krallık çıktı. Bu dönemde aralarında Hırvatistan ve doğu Slovakya topraklarında bulunan birçok küçük Slav krallığıda egemenlik altına alındı.

1241 - 1242 yıllarında bu krallık Avrupa'yı darmadağın eden Moğol İstilası nedeni ile büyük darbeler aldı. Macar ordularının Muhi Savaşı'nda ağır bir yenilgi ile geri çekilmesinin ardından Kral IV. Béla ülkeden kaçtı ve nüfusun üçte birlik bölümü gerek daha sonraki saldırılarda, gerekse batıdan ve güneyden, komşulardan aldıkları saldırılar ile yok oldu. Yalnızca iyi ve güçlü kaleler ile korunan şehir ve manastırlar bu saldırılara karşı koyabildi. Sonuç olarak Moğollar geri çekilince Kral Béla, sınır bölgelerindeki önemli noktalara végvár denen korunaklı kaleler yapılması emrini verdi. Bu kaleler gerek o dönemde, gerek ise gelecek çağlarda, özellikle 14. yüzyıl sonlarından başlayarak Osmanlı saldırılarına karşı Macaristan için oldukça büyük öneme sahip olmuşlardır. Fakat bu yapılar kralı derebeylere karşı büyük borçlara soktuğu için merkezî otorite oldukça güç kaybetmiştir.

Macar Krallık Arması

Árpád'ın soyundan gelenler Macaristan'ı 1301 yılına kadar yönettiler. Árpád Hanedanı'nın egemenliği süresince ülke en geniş sınırlarına ulaştıysa da, Osmanlı Türkleri'nin ülkeye olan saldırıları artmasına karşın derebeyler de etkilerini ve güçlerini bir o kadar arttırdılar.

İkinci büyük Macar kralı, I. ya da Nagy Lajos'dur. 1342 - 1382 yılları arasında Macaristan'ı yöneten kral, yaşadığı dönemde ülke topraklarını Karadeniz'den Adriyatik Denizi'ne kadar genişletti ve kardeşinin öldürüldüğü Napoli Krallığı'nın topraklarını bir süre işgal altında tuttu. 1370 yılından sonra Polonya'nın da kralı o oldu. Kasimir ve babası I. Charles'ın yapmış oldukları antlaşma tarih boyunca süregelen Macar - Leh dostluğunun başlamasını sağladı.

Lüksemburglu bir prens olan Sigismund, Louis'nin kızı Mary ile evlenerek tahta geçti. Fakat onun dönemi yoğunlukla güneyde büyük toprak kayıplarının yaşandığı bir çağ oldu. Osmanlı Türkleri ile yapılan Haçlı Savaşlarında ağır yenilgiler alındı.

Macaristan'ın son büyük kralı Rönesans Dönemi kralı Matthias Corvinus'dur. Corvinus, 1456 Nándorfehérvár Kuşatması'nda Macar ordularını yöneten derebeyi ve kumandan János Hunyadi'nin oğludur. Babasının çizdiği çizginin üzerine Osmanlı Devleti ile mücadeler üzerine yenilerini ekledi. Ülke içi reformların yanı sıra ülke topraklarını kuzeye ve güneye genişletmek için yola çıktı. Yönetmiş olduğu ordu Fekete Sereg (Kara ordu) olarak adlandırıldı. 1485 yılında aralarında Viyana'nın da bulunduğu birçok yeni yer fethtettiler.

Matthias'ın ölümünden sonra, onun yerini alan Kral II. Ladislaus döneminde ülke geçmişteki gibi yönetilemedi. Ölümünden önce birçok ayaklanma yaşandı. Merkezî otorite zayıfladığından, her dönem ülkeye saldırılar düzenleyen Osmanlı'nın eline büyük bir fırsat geçti. 1521'de Belgrad (Nándorfehérvár) elden çıktı ve 1526'da Macar ordusu Mohaç Savaşı'nda, tarihindeki en büyük yenilgilerinden birini yaşadı.

Yüzyıllar boyunca Macaristan Krallığı, soyluların bağımsızlığına, bir takım milletlerin ayrıcalıklarına ve bağımsız kent krallıklarının kurulmasına izin veren geleneksel yasalarından hiç vazgeçmedi.

Yeni Çağ'ın başları (1526 - 1718)

Osmanlı Devleti ile 150 yıl boyunca değişik dönemlerde, ülkenin güney bölümlerinde yapılmış birçok savaşın sonrasında Türkler, Macaristan'ın birçok bölgesini ele geçirdi ve ilerleyişlerini 1556'ya kadar devam ettirdi. Bu dönemden sonra ülke politik kaoslar içine sürüklendi. İkiye bölünmüş olan Macar soyluları eş zamanlı olarak iki kral seçtiler; John Zápolya (1526-1540) ve Ferdinand Habsburg. (1527-1540) Bu iki krala bağlı ordular da dönem dönem birbirleriyle çatışarak ülkenin içinde bulunduğu durumu daha da kötüye soktular. 1541 yılında Türklerin Buda'yı fethetmesiyle ülke üçe bölündü. Bugünkü Slovakya ve batı Hırvatistan toprakları ile Burgenland adı verilen bölge Habsburg tarafından yönetildi. Bu bölgenin kralları Macaristan Kralları olarak tahtta çıktı. Ülkenin doğu toprakları ve Erdel Beyliği Osmanlı Devleti'ne vergi vermeyi kabul ederek, Osmanlı'nın üstünlüğünü tanıdı. Başkent Buda ve geri kalan orta Macaristan toprakları Osmanlı Devleti'nin bir eyaleti yapıldı.

Ülkenin büyük bir bölümü bu savaşlar süresince tahrib oldu. Küçük yerleşim birimlerinin birçoğu tümüyle yıkıldı. Aynı dönemde Macaristan üzerinde hâkimiyet kurmak için uğraş veren bir başka devlet de Avusturya'ydı. Protestan Avusturya'yı istemeyen Tökeli İmre önderliğindeki Macarlar ayaklandı ve Osmanlı Devleti'nden yardım istediler. Veziriazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasında Osmanlı Ordusu Avusturya üzerine sefere çıktı. Bu seferde bozguna uğrayan Osmanlı Ordusu, bu dönemden sonra bölgede hep toprak kaybetmeye başladı. Bunun üzerine Papa önderliğinde Kutsal İttifak Osmanlı'yı Avrupa'dan tümüyle çıkartmak için saldırıya geçti. Avusturya Buda'yı yeniden ele geçirdi. Gelecekteki birkaç yıl içinde Temeşvar ve çevresindeki bölgeler dışında tüm Macaristan Osmanlı Devleti'nin elinden çıktı. İngiltere ve Hollanda ara buluculuğunda, Lehistan, Venedik, Avusturya ve Osmanlı arasında imzalanan Karlofça Antlaşması ile bu toprak değişiklikleri resmen kabul edildi. 1718 yılında Pasarofça Antlaşması ile birlikte Temeşvar'da elden çıktı ve Macaristan bütünüyle Osmanlı'dan ayrıldı. Yeni başkent Pozsony, yani bugünkü Bratislava yapıldı.

Francis Rákóczi

1604 ve 1711 yılları arasında Avusturya karşıtlar ile Katoliklik karşıtları arasında (Hristiyanlık'ın tek çatı altında birleşmesini savunanlar) tarafından ayaklanmalar çıkarılırdı ve bu isyanlar - sonuncusu hariç - genelde Transilvanya'dan yönetilirdi. Slovakya'da başlayan bu son ayaklanma halk tarafından başkan II. Ferenc Rákóczi'nin kral olması için çıkarıldı. Avusturya tarafından, isyan bastırıldığında Lehistan'da olan Rákócsi önce Fransa'ya sonra da Türkiye'ye kaçtı ve yaşamının sonuna kadar Tekirdağ'da yaşadı. Ayaklanmanın ardından Avusturya Macarlar'ın tüm kalelerini yıkarak gelecek olası ayaklanamalar için önlem aldı. Kalelerden çıkan taşlar köylülere ev yapmaları için dağıtıldı.
Daha fazla bilgi için bakınız : II. Viyana Kuşatması, Karlofça Antlaşması, Pasarofça Antlaşması

18. yüzyıl (1718 - 1780)

Bu dönem Macaristan tarihinde toparlanma dönemi olarak tanımlanır. Habsburg hanedanının hükümdarları iş başına geldiklerinde kuzeyden ve doğudan, bugünkü Avusturya, Almanya, Slovakya, Romanya ve Sırbistan'dan ülkeye yeni göçmenler getirerek, savaşlarla tahrip olmuş köy, kasaba ve kentleri yeniden bayındır hâle getirmişlerdir.

Aydınlanma Çağı (1780 - 1848)

Fransız İhtilali'nden etkilenmeyle, ülke üzerinde büyük bir Almanlaştırma çalışması yürüten II. Joseph'e karşı, Macarlar'da ve Macaristan'da yaşayan diğer azınlık topluluklar arasında büyük bir ulusal diriliş hareketi başladı.

Napolyon Savaşları süresinde ve sonrasında Macaristan kurultayı hiçbir toplantı ve işbirliğine katılmadı. 1820'lerde İmparator zorlanarak Reformlar dönemi başlatıldı. Soyluların vergi ödememe, oy kullanma gibi ayrıcalıklarından vazgeçmemek için karşı çıkmalarından dolayı bu süreç oldukça yavaş ilerledi. Tüm bu yavaş ilerlemelere karşı birçok ulusal adım atıldı. Laince resmî dil statüsünden çıkarılarak yerine Macarca getirildi.

Macaristan Krallığı'nda ilk kez nüfus tespiti -Hırvatistan da dahil olmak üzere- 18. yüzyılın sonlarında yapıldı. Hırvatistan toprakları da dahil edilirse Macarlar'ın toplam nüfusa oranı %29, edilmezse %42'ye denk geliyordu. 1850 nüfus sayımlarına göre toplumda Slovaklar (18.6%), Almanlar (11.8%), Rumenler (10.1%), Sırp ve Hırvatlar (5.6%), Ukraynalılar(4.8%) ve diğer azınlıklar (% 3.7)'lik bir dilim oluşturuyordu.

1848 İhtilali (1848 - 1849)

İhtilal 15 Mart 1848 tarihinde Peşte ve Budin'de, İmparatoru halkın tüm isteklerini kabul etmesi yönünde tüm krallıktan destek gören protestolar yapan geniş bir halk kitlesi tarafından, kansız olaylar ile başlatıldı. Tüm gösteriler Macaristan'ı Habsburg İmparatorluğu'ndan kopararak özerk hâle getirmek için yapılıyordu ve sonuçta Macar reformistler Lajos Kossuth ve Lajos Batthyány önderliğinde Macaristan'ın özerklğini ilan edildi. Ardından çıkan iç savaşta Macarların ve yabancı devrimcilerin çıkarttıkları ayaklanmalar bastırıldı. Ülkede yaşayan Macar olmayan toplulukların da isyan çıkarmasındaki neden bağımsız olma istekleridir.

Başkentte, Viyana'da da büyük bir başkaldırı ile karşı karşıya olan Avusturya ilk önce Macaristan'ın özerkliğini tanıdı. Daha sonra Avusturya'daki ayaklanma bastırılınca Franz Joseph zekâ engelli amcasını imparator yaptı. Avusturya, Macaristan'ın özerkliğini tanımadığını belirtti ve bir iç savaş daha çıktı. İsyancıların direnişinin kırılmasında güçlükler yaşanınca Rus Çarı I. Nikolas'dan yardım istendi. Rusya'nın Macaristan'ı işgal etmesi üzerine Macarlar ve Ruslar arasına düşmanlık başladı. Daha sonra Macaristan yöneticisi olan Avusturyalı Julius Freiherr von Haynau Macar ordusundaki 13 görevli kumandanın idamına karar verdi. Lajos Kossuth sürgüne gönderildi.

Devrimin sonrası (1849 - 1867)

1850 yılında Macaristan Krallığı'nın toprakları
  Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda Macar bölgeleri, 1911

1849 - 1867 yılları arasında yaşanan savaşın ardından tüm ülke pasif direnişe geçti. Arşidük Albrecht von Habsburg Macaristan Krallığı'nın başına geçti ve Çek yetkililerin yardımıyla Almanlaştırma hareketleri tekrar başladı.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (1867-1913)

Kırmızılar ve Beyazlar (1918-19)

1918 yılında I. Dünya Savaşı'nda alınan yenilginin etkisiyle Avusturya-Macaristan birliği dağıldı. 31 Ekim 1918'de Mihály Károly başbakan olarak Macaristan'ın başına geçti. Yeni hükûmet savaşın ardından ülkeyi, kasım ayında resmen bağımsız bir devlet ilan etti. 22 Kasım 1918 tarihinde Romanyalılar Macar Hükûmeti'ne Erdel'in yönetiminin kendilerine ait olduğunu söylediler. 1 Aralık 1918'de düzenlenen Alba Iulia (Gyulafehérvár) toplantısında Erdel'in Romanya'ya bağlanması kararı alındı.

Yeni Macar Hükûmeti 1919 Şubatı'na kadar toplumsal hizmetlerin yetersizliği ve askerî başarısızlıklar nedeniyle halk desteğini büyük oranda yitirdi. 21 Mart'ta askerî ittifak güçleri Macaristan'dan daha fazla toprak isteyince Károlyi istifa etti. Bunun üzerine Béla Kun başkanlığında Macaristan Komünist Partisi iktidara geldi ve Macar Sovyet Cumhuriyeti'ni ilan etti.

"Kırmızılar" adıyla tanınan Komünistler ülkedeki tek organize silahlı birlik olmaları nedeniyle ve (Rusya yardımıyla) Macaristan'ın geçmişte elinden çıkmış olan tüm toprakları geri alma sözü ile iş başına geçtiler. Komünistler ayrıca eşitlik ve toplumsal adaletin iyileştirilmesi üzerine vaatte bulundular. Başlangıçta Kun'un ordusu birçok etkileyici zafer kazandı: Albay Aurél Stromfeld sayesinde Çekoslovak askerler işgal edilmiş bazı topraklardan atıldı, bölgede geçici bir Slovak Sovyet Cumhuriyeti kurarark Romanya'ya bırakılmış olan Erdel'i almak için üzerine gidilmesine karar verildi. Toplumsal hizmetlerde komünist hükûmet endüstriyel ve ticari kuruluşları devletin tekeline aldı, konutlaşmayı, ulaşımı, bankacılığı, ilaç sanayiini ve ülkedeki her türlü kuruluşu kamulaştırdı

Tüm yapılanlara karşın Komünist Hükûmet de oldukça kısa ömürlü oldu Birkaç başarılı darbenin ardından hükûmete "Kırmızı Terör" adı altında yarı askerî ve yarı düzenli gruplardan karşı ataklar gelmeye başladı. Bu dönemde toplumu ayarttıkları gerekçesiyle tutuklanan 590 kişinin tümü yargılanmadan idam edildi. Devlet tarafından toprak reformu yapılmıştı; yalnız devletin soylulardan aldığı toprakları düşük sınıftakiler arasında etkili biçimde dağıtamamıştı. Sovyet Rus Ordusu da hiçbir zaman Macar Hükûmeti'ne tardım edemedi. Hiçbir savaşı kaybetmemelerine karşın Macarlar aldıkları toprakları yavaş yavaş müttefiklerin baskısı nedeniyle bırakmak zorunda kaldılar. Romanyalı'ların ilerlemesi ve toplumun tepkileri nedeniyle Béla Kun ve adamları ülkeden kaçarak Avusturya'ya sığındılar. 6 Ağustos günü Budapeşte işgal edildi. Bunun üzerine verilen sözleri tutmadıkları gerekçesiyle Macar toplumunda Sovyet Birliği'ne ve meclisin büyük bir bölümünü oluşturan Yahudilere karşı büyük bir hoşnutsuzluk duygusu belirmeye başladı.

Macaristan'ın yeni savaş güçleri artık mufafazakâr devrim karşıtları; "Beyazlar" idi. Erdelli bir soylu olan István Bethlen ve Avusturya-Macaristan Donanması'nda eski bir komutan olan Miklós Horthy önderliğinde Viyana'da kurularak, Szeged'de ilan edildi. Ülkenin batısında başlayarak, genele yayılan Beyaz Terör, polis teşkilatı dağıldığı için ülkede kendilerine karşı koyabilecek herhangi bir güç olmadığından birçok komünist ve diğer sol görüşlüleri yargılamadan idam etti. Ülkede Macaristan'ın içinde bulunduğu durumun gerekçesi oldukları bahanesiyle Yahudilere karşı birçok saldırı yapıldı. Ülkeden çekilmeye başlayan Romanya ordusu da çıkmadan ülkedeki her yeri yağmaladı ve yakıp yıktı. Ortaya çıkan zarar öylesine büyüktü ki 1919 yılındaki Barış Konferansı'nda Macaristan'dan Romanya'ya savaş tazminatı ödemesi istenmedi. 16 Kasım günü Romanya Ordusu'nun izni ile Horthy'nin ordusu Budapeşte'ye girdi. Yeni yönetim güvenliği sağladı, terörü durdurdu, bir önceki hükûmetin destekçileri hapse atıldı ve siyasi hareketler bastırıldı.

1920-44 kral naipliği dönemi

1920 Ocak ayında Macar kadın ve erkekler ilk kez gizli usulde oy verdi. Önceki oylamalar, oylamanın gizli olmamasından dolayı demokratik ölçülerde değerlendirilmiyordu. Sağ kanat bu oylamadan birinci çıktı. 1867 Uzlaşması'nı ortadan kaldırarak, monarşiyi yeniden düzenledi.

Macaristan Krallığı ile Trianon Antlaşması'nın öncesi ve sonrası
Macaristan 1920'de ve 1941'de

Macaristan 4 Haziran 1920 tarihinde Trianon Antlaşması'nı izmalayarak ülkenin parçalandığını kabul etti. Antlaşmaya göre Macaristan topraklarının bir kısmı, komşu ülkeleri arasında paylaştırıldı. Yaklaşım 10 milyon Macar ülke dışında kaldı. Ülkenin etkin yapısında değişiklikler oldu. Bu değişim sonucunda Macaristan'ın etnik yapısı; %90'ı Macar, %6'sı Alman, geriye kalan kısmı ise Slovaklar, Hırvatlar, Rumenler, Yahudi ve Çingene olarak değişti.

Belirlenen yeni sınırlar, Macaristan'ı maden yatakları ve ticari yolların kazancından uzaklaştırdı. Macaristan yeni sınırları ile orman havzasının %84'ünü, ekilebilir arazisinin %43'ünü ve demir madenlerinin %83'ünü kaybetti. Macaristan 1. Dünya Savaşı öncesi savaş endüstrisinin önemli merkezlerinden birisiydi. Başken Budapeşte nüfusunun %51'i endüstride çalışmaktaydı. Endüstriyel alanda çalışanların %82'si de ağır sayaniyde çalışmaktaydı.

Haziran 1920 yılında Honthy meclise başbakan olarak atandı. Kendisinin de içinde bulunduğu sağ kanat hükûmeti, numerus clausus yasasını uygulayacağını, siyasetteki ve üniversitelerdeki yozlaşmaya çözüm bulacağını, kırsal alanın sorunlarıyla ilgileneceğini vadetti. Teleki's hükûmeti, Avusturya kralı 1. Charles'in Mart, 1921'de tekrar tahta geçmesi ile devrildi. 1. Charles, Hasburgta'ki milliyetçi sağ kanadın bütün siyasi faaliyetlerini engelledi. Bu durumu değerlendiren parlamenter István Bethlen, Birlik Partisi adında yeni bir sağcı parti kuruldu.

Horthy bunun üzerine Bethlen başbakanı olarak atandı. 4. Charles 'in tahtını güvence altına alma çabaları yine sonuçsuz kaldı.

Miklós Horthy de Nagybánya, Macaristan Kral Naibi

Bethlen'in iktidarda durduğu süre istikrarlı geçti (1921-1931). Yeni bir politik anlayış ile seçmenlere yaklaştı, bürokratik konumlara kendi destekçilerini yerleştirdi, siyasi becerisini kırsal alanda hissettirdi. Bethlen devlet mekanizması üzerinde radikal devrimler yaptı. Yahudi ve sol kesim üzerindeki baskıları azalttı. 1921 yılında Sosyal Demokratlar'a ve ticari birliğe yeni haklar sağladı. Legal olarak çalışmalarını sağlayacak yasaları çıkarttı. Anti-Macar ve siyasi suçlulara af sağladı. Bethlen 1921'de Macaristan'ın Milletler Cemiyeti'ne girmesini sağladı.1927 yılında İtalya ile yeni bir dostluk antlaşması imzaladı. Trianon Antlaşması ülke gündemine geldi. Bethlen bu antlaşmanın etkilerini; ticari, sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik alanda yükselirken basamak olarak kullandı.

Büyük Bunalım dönemi yaşam standardında olduğu gibi, sağ kanadın politik kariyerinde de büyük düşüşe neden oldu. 1932 yılında Horthy'nin yerine, Almanya ile sıcak ilişkiler olan Gyula Gömbös atandı. Gömbös aşırı milliyetçi kanattaydı ve Maygarizasyon politikasını güden bir politika izlemekteydi. Gömbös ekonomik krizden kurtulmak için Almanya ile yeni bir ticari anlaşma imzaladı. Bunun sonucu olarak da Macar pazarı ve madenleri Almanya kontrolüne geçmiş oldu.

Adolf Hitler'in Macarlara Trianon Antlaşması ile kaybettikleri toprakları geri verme sözü ile Macarlar Almanlara Yahudi politikasında yardımcı olmaya başladılar. 1935 yılında, Macaristan'ın faşist partisi olan Çapraz Ok partisi Ferenc Szálasi tarafından kuruldu. Gömbös'ün danışmanı Kálmán Darányi Birinci Yahudi Yasası'nın çıkmamasını sağlayarak Alman nazileri ve antisemitist Macarları memnun etti. Macar meclisi bu rahatsızlık verici gelişmeler üzerine Béla Imrédy'i Darányi'nin istifası üzerine başbakan olarak atadı (1938).

Imrédy ilk olarak İngiltere ile diplomatik ilişkileri geliştirme politikasını izledi. Bu gelişmeler, Almanya ve İtalya tarafından rahatsızlık verici olarak yorumlandı. Ancak Avusturya'nın ilhakı ile Imrédy Almanya ve İtalya'yı görmezden gelmenin mümkün olmadığını gördü. Bunun sonucu olarak 1938 sonbaharı itibarıyla dış politikada daha Alman ve İtalyan yanlısı bir çizgi izlemeye başladı.[1]

Imrédy, sağ siyasette gücünü korumak amacıyla rakiplerini ortadan kaldırmaya başladı. Gittikçe güç kazanan Ok Haç Partisi bu politikanın sonucunda Imrédy yönetimi tarafından kapatıldı. Daha da sağ çizgi izlemeye başlayan Imrédy, devletinin totaliter bir şekilde yeniden organize edilmesini teklif etti ve ilkinden daha da sert olan İkinci Yahudi Kanunu'nun taslağını hazırlattı. Pál Teleki'nin hükûmetinin yönetimindeki meclis 1939 yılında İkinci Yahudi Kanunu'nu kabul etti. Kanun, Yahudilerin ekonomik, kültürel ve sosyal hayata katılımını sınırlandırıyor ve Yahudiliği bir din değil bir ırk olarak tanımlıyordu. Bu da Musevilikten Hristiyanlığa geçenlerin durumunu belirgin bir şekilde olumsuz etkiledi.

2. Dünya Savaşı

1920 ve 1941 arasında Macaristan

Nazi Almanyası ve Faşist İtalya Macaristan'ın Triyanon Antlaşması ile kaybettiği toprakları barışçıl yollarla geri almasına çalıştılar. Viyana Hediyeleri ile de Macaristan'ın Çekoslovakya'nın bir kısmını ve Transilvanya'yı geri almasını sağladılar.

Pál Teleki, 20 Kasım 1940'ta Almanya'nın baskısıyla Macaristan'ı Üç Güç Paktı'na katılmasını onaylamıştır. Diğer yandan da Aralık 1940'ta Yugoslavya ile uzun ömürlü olmayan "Sonsuz Dostluk Antlaşması"'nı imzaladı. Birkaç ay sonra, Yugoslavya'daki ihtilalin Almanya'nın Sovyetler Birliği'ni işgal etme planını tehdit etmesi sebebiyle Hitler Macarların Yugoslavya'nın işgalinde destek vermelerini istedi. Bu ortaklığın sonucunda da Birinci Dünya Savaşı sonunda kaybedilen Macar topraklarının geri verileceği sözünü verdi. Macaristan'ın savaşta Almanlarla birlikte olmasına engel olamayan Teleki intihar etti. Aşırı sağcı László Bárdossy de bir sonraki başbakan oldu. Sonuçta bugünkü Slovenya, Hırvatistan ve Sırbistan'da bulunan ufak topraklar Macaristan'a katıldı.

Doğu Cephesi'nde savaşın başlamasıyla, savaşa katılma konusu Macar yetkililer arasında tartışmalara sebep oldu. Sonuç olarak Macaristan 1 Haziran 1941'de Almanların yönetimi altında savaşa girdi. Macar elit askerlerinden oluşan Karpat Grubu güney Rusya'da oldukça ilerleme kaydetti. Uman Muharebesi sırasında Karpat Grubu 6. ve 12. Sovyet Orduları'nın çevrelenmesinde görev aldı. 20 Sovyet tümeni ele geçirildi veya yok edildi.

Macaristan'ın Almanya'ya olan bağlılığından endişelenen Amiral Horthy Bárdossy'yi istifaya zorladı ve yerine Miklós Kállay'ı getirdi. Miklós Kállay Bethlen hükûmetinde görev almıştı ve muhafazakâr bir çizgiye sahipti. Kállay Bárdossy'nin Kızıl Ordu karşısında Almanya'yı destekleme politikasına devam ederken gizlice Batılı güçlerle müzakerelere başladı.

Stalingrad Muharebesi'nde Macaristan İkinci Ordusu çok ciddi kayıplar verdi. Stalingrad'ın Ocak 1943'te düşmesinden kısa bir süre sonra İkinci Ordu varlığını devam ettiremedi.

Amerikalılar ve İngilizlerle gizli müzakereler devam etmekteydi. Ancak bunun farkında olan Hitler Nazi güçlerine Margarethe Operasyonu'na başlamaları emrini verdi ve Mart 1944'te Macaristanı işgal etti. Hırslı bir Nazi destekçisi olan Döme Sztójay, Nazi Orduları yöneticisi Edmund Veesenmayer'in desteğiyle yeni başbakan oldu.

Kötü şöhretli SS Albayı Adolf Eichmann Macaristan'a Yahudilerin işgal edilmiş Polonya'daki Alman ölüm kamplarına gönderilmesini denetlemeye gitti. 1944 yılında 15 Mayıs-9 Temmuz arasında 437,402 Yahudi Auschwitz Toplama Kampı'na gönderildi

1944 Ağustos'unda Horthy, Sztójay'ın yerine anti-faşist General Géza Lakatos'u getirdi. Lakatos yönetiminin içişleri bakanı olan Béla Horváth jandarmaya Macar vatandaşlarının sürgün edilmesini engellemeleri emrini verdi.

Eylül 1944'te Sovyet güçleri Macar sınırını geçtiler. 15 Ekim 1944'te Horthy Macaristan'ın Sovyetler Birliği ile ateşkes imzaladığını ilan etti. Ancak Macar Ordusu ateşkesi görmezden geldi. Almanlar Panzerfaust Operasyonu ile Horhy'nin oğlunu kaçırarak onu ateşkesi feshetmesine, Lakatos'un yerine Ok Haç Partisi'nin lideri olan Ferenc Szálasi'yi getirmesine zorladılar. Ferenc Szálasi Millî Birlik Devleti'nin başbakanı oldu ve Horthy politikadan çekildi.

Szálasi Nazilerin desteğiyle başta Budapeşte'dekiler olmak üzere Yahudilerin sürgününü tekrar başlattı. Binlercesi de Ok Haç Partisi üyelerince öldürüldü.

28 Aralık 1944'te Béla Miklós başbakanlığında Macaristan geçici hükûmeti kuruldu. Ancak Miklós da ve Szálasi de hükûmetlerinin meşruiyetini iddia etmekteydi. Ok Haç Partisi'nin yönetim alanı gittikçe daralırken Almanlar ve Szálasi destekçileri Ruslara karşı savaşmaya devam ettiler. Kızıl Ordu 29 Kasım 1944'te Budapeşte'yi kuşattı ve Şubat 1945'e kadar sürecek olan Budapeşte Muharebesi başladı. Macaristan Birinci Ordusu'ndan kalan birliklerin çoğu ise 1 Ocak ile 16 Şubat 1945 arasında Budapeşte'nin 200 km kuzeyinde imha edildi. Sonuç olarak 13 Şubat 1945'te Budapeşte koşulsuz bir şekilde teslim oldu.

20 Ocak 1945'te Macar geçici hükûmetinin temsilcileri Moskova'da ateşkes imzaladılar. Szálasi hükûmeti üyeleri ise ülkeyi mart sonunda terkettiler. Resmi olarak Macaristan'daki Sovyet operasyonları 4 Nisan 1945'te son Alman birlikleri de ülkeden çıkana kadar devam etti. 7 Mayıs 1945'te General Alfred Jodl, Alman kuvvetlerinin koşulsuz teslimini kabul etti.

Macar Bilimler Akademisi'nden Tamás Stark'ın değerlendirmesine göre Macaristan'ın 1941-1945 arasındaki kaybı 110-120,000'i ölü, 200,000'i kayıp ve savaş esiri olmak üzere toplam 300,000-310,000'dir. Macaristan'ın kayıpları Slovakya, Romanya ve Yugoslavya'dan katılan topraklardan askere alınan 110,000 kişi ve askere alınan 20-25,000 Yahudi'yi de içermektedir. 45,000'i 1944-1945 arasındaki hava operasyonları sonucu ve 20,000'i soykırımda öldürülen Romanlar olmak üzere 80,000 sivil kayıp verilmiştir. Holokost sebebiyle hayatını kaybeden Yahudilerin sayısı ise 600,000'dir.


Savaş sonrası komünist dönem

Komünizme geçiş (1944-1949)

Paris Antlaşması'nın imzalanmasıyla Macaristan 1938-1941 arasında elde ettiği toprakları kaybetti. Macaristan'ın savaşa katılmasındaki temel motivasyonu bu toprakları geri almak olmasına rağmen, savaşın ardından ne Sovyetler Birliği ne de Batılı devletler Macaristan'ın 1938 sınırlarında bir değişikliği destekledi.

10 Şubat 1947'de imzalanan barış antlaşmasında 2 Kasım 1938 Viyana Ödülü'nde alınan kararlar geçersiz sayılmış, Macar sınırları sadece Çekoslovakya sınırındaki ufak bir toprak kaybı dışında 1 Ocak 1938 öncesi hâline çekilmiştir. 1919'daki birçok komünist lider ülkeye geri dönmüştür. Sayıları 240,000'i bulan Alman azınlığın yarısı Almanya'yı ve Nazi yanlısı hareketi desteklememiş olmalarına rağmen Almanya'ya sınır dışı edilmiştir. Diğer yandan Macaristan ve Çekoslovakya arasında da mübadele gerçekleltirilmiştir. Bunun sonucunda Çekoslovakya sınırları içerisinde kalan 70,000 Macar, Macaristan'a taşınmıştır.

Sovyetler Macaristan'a komünist rejimin yavaş yavaş yerleştirmeyi planladı ve 21 Aralık 1944'te Debrecen'de geçici hükûmet kurdu. Ancak bu geçici hükûmette ılımlı partilerden temsilciler de bulundurdular. Diğer yandan Batılı devletler'in demokratik bir seçim yapılmasına yönelik ısrarları sonucu Kasım 1945'te Sovyetler Doğu Avrupa'daki tek serbest seçimlerin Macaristan'da yapılmasına izin verdi.

Seçmenler bu seçimlerde bağımsız adaylara değil parti listelerine verebilmekteydi. Seçimleri oyların %57'sini alan merkez sağı temsil eden Bağımsız Küçük İşletmeciler, Tarım İşçileri ve Şehirliler Partisi (Macarca: Független Kisgazda, Földmunkás és Polgári Párt) kazandı. Komünistlerin ve Sovyetlerin özellikle aristokratların mallarını fakir köylülere dağıtmalarının da etkisiyle seçimden beklentilerinin yüksek olmasına rağmen Macaristan Komünist Partisi oyların sadece %17'sini almıştır. Ancak Macaristan'daki Sovyetler komutanı Marshal Voroshilov, seçimleri kazanan partinin hükûmeti kurmasına izin vermedi.

Voroshilov'un baskısıyla seçimleri kazanan parti ancak komünistler, sosyal demokratlar ve Millî Köylü Partisi ile koalisyon yaparak hükûmeti kurabildi. Fakat bu hükûmette önemli ve kilit pozisyonlara komünistler yerleştirilmişti. 1 Şubat 1946'da ise Macaristan da Cumhuriyet ilan edildi ve başbakan olan Bağımsız Küçük İşletmeciler, Tarım İşçileri ve Şehirliler Partisi başkanı Zoltán Tildydevlet başkanı oldu. Yeni başbakan ise Ferenc Nagy'iydi. Yardımcısı ise Komünist Parti'nin lideri Mátyás Rákosiolmuştur.

Önde gelen komünistlerden László Rajk ise içişleri bakanı olarak atanmıştır. Bu süreçte komünistler Küçük İşletmeciler Partisi'ni hem hükûmette hem de hükûmetin dışında baskı altında tutmuşlardır. Sanayi şirketleri millileştirilmiş, dini sosyal örgütlenmeler yasaklanmıştır. Şubat 1947'de ise bu partinin liderlerini Cumhuriyet'e karşı komplo kurmak iddiasıyla tutuklamışlardır. İçlerinde başbakan  Ferenc Nagy olmak üzere bu siyasal hareketin ileri gelenleri yurtdışına iltica etmişler veya yurtdışına kaçmaya zorlanmışlardır. Daha sonraları Mátyás Rákosibu hükûmetteki çalışma arkadaşlarını "salamı dilimler gibi" birer birer ortadan kaldırdığıyla övünmüştür.

Ağustos 1947'de düzenlenen sonraki seçimlerde komünistler boş oy pusulaları kullanarak seçimlerde yaptıkları hilelere rağmen oylarını %17'den %24'e çıkartabildiler. Komünistlerle ittifak içerisinde olan sosyal demokratlar ise iki puan oy kaybederek oyların %15'ini aldılar. Küçük İşletmeciler Partisi ise popülerliğini ciddi bir şekilde kaybetmiş ve bu seçimde oyların ancak %15'ini kazanabilmiştir. Fakat bu partinin eski oyları komünistlerin baskısına karşı direnen üç yeni merkez sağ partisi tarafından paylaşılmıştır.

İkinci seçimlerin sonunda da ortaya çıkan başarısızlık sonucu Moskova taktiklerini değiştirerek demokratık bir algı yaratma planından vazgeçmiş ve komünizme geçişi hızlandırmaya karar vermiştir. Haziran 1948'de Sosyal Demokrat Parti Komünist Parti ile birleşmeye zorlanarak Macaristan İşçi Partisi kuruldu. Károly Peyer ve Anna Kéthly gibi komünizm karşıtı olan sosyal demokratlar da partiden atıldılar ve sürgüne yollandılar. Daha sonra da Başkan Zoltán Tildy de görevinden alındı ve yerinde sosyal demokrat Árpád Szakasits getirildi.

Son olarak tüm "demokrat" partiler Şubat 1949'da sözde Halk Cephesi'ni kurdular ve böylece tüm özerkliklerini kaybettiler. Ve cephenin lideri Rákosi oldu. Muhalefet partileri ise gayrimeşru ilan edildi ve liderleri ya tutuklandılar ya da sürgüne yollandılar.

18 Ağustos 1949'da meclis Sovyetler Birliği'nin 1936 anayasasını model alan yeni anayasayı kabul etti. Ülkenin ismi de Macaristan Halk Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Sosyalizm ise milletin ana hedefi olarak belirtildi. Orak, çekiç ve kızıl yıldız içeren yeni bir devlet nişanı benimsendi.

1956 Devrimi

Galeri

Notlar

  1. John F. Montgomery, Hungary: The Unwilling Satellite. Devin-Adair Company, New York, 1947. Reprint: Simon Publications, 2002.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.