Galata Kulesi

Galata Kulesi, Türkiye'nin İstanbul şehrinin Beyoğlu ilçesinde bulunan bir kuledir. Adını, bulunduğu semt olan Galata'dan alır. Galata Surları dahilinde bir gözetleme kulesi olarak inşa edilen kule, günümüzde, içerisinde barındırdığı çeşitli unsurlarla birlikte turistik amaçla, bir sergi alanı ve müze olarak kullanılır. Beyoğlu'nun ve İstanbul'un sembol yapılarından biri konumundadır.

Galata Kulesi
Galata Kulesi'nin Haliç'ten görünümü (Şubat 2020)
Eski ad Turris Sancte Crucis (Kutsal Haç Kulesi)
Ad kökeni Galata
Genel bilgiler
Tür Gözetleme kulesi (eski) · gözlem kulesi (eski) · yangın kulesi (eski) · turistik yapı · müze · sergi alanı
Mimari tarz Romanesk
Konum Beyoğlu, İstanbul, Türkiye
Koordinatlar 41°1′32.02″K 28°58′27.01″D
Rakım 35 m
Tamamlanma 1348
Yenilenme 1453 · 1510 · 1794 · 1832 · 1875 · 1965-1967 · 1999-2000 · 2020
Sahip Vakıflar Genel Müdürlüğü
Yükseklik
Mimari 62,59 m (çatısının ucuna kadar)
En üst kat 40,04 m (sekizinci kat)
Teknik detaylar
Malzeme Taş
Kat sayısı 11 (birer bodrum, zemin ve asma kat dahil)
Asansör sayısı 2
Yenileme bilgileri
Mimar Köksal Anadol (1965)
Mimarlık firması Yapıtaş (1965)
Pekerler İnşaat (1999-2000)
ES Yapı (2020)

Bizans İmparatorluğu ile ittifak hâlinde olan Cenevizliler tarafından 1267'de, Haliç'in kuzeyinde bulunan Galata'da "Pera" adlı bir koloni kuruldu. Bu koloninin hakimiyet alanı zaman içinde Bizans tarafından verilen izinlerle genişlerken Cenevizliler, kuzeydoğu yönündeki tepeye doğru bu izinlere uygunsuz bir şekilde hakimiyet alanını arttırarak 1335-1349 yılları arasında bölgede birtakım tahkimatlar inşa etti. Bu çalışmalar kapsamında, tepesinde bulunan haçtan ötürü o dönem "Kutsal Haç Kulesi" (Turris Sancte Crucis) olarak anılan Galata Kulesi de 1348'de inşa edildi. İki devlet arasında o yıl patlak veren savaş, ertesi yıl imzalanan antlaşmayla sona ererken kulenin bulunduğu tepe Ceneviz kontrolüne bırakıldı. Konstantinopolis'in 29 Mayıs 1453'te Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınması sonrasında Pera'daki Cenevizliler, herhangi bir çatışma yaşanmadan koloniyi Osmanlı'ya devretti. Kulenin de dahil olduğu Galata'daki tahkimatlarda birtakım tahribatlar gerçekleştirilse de, Osmanlı Padişahı II. Mehmed'in fermanıyla kuledeki tahribatlar durduruldu ve bu tahrip edilen kısım yeniden inşa edildi. 1509'daki depremde hasar gören kule, 1510 itibarıyla onarıldı. 16. ve 17. yüzyıllarda, savaş esirlerinin tutulduğu ve levazım ambarı olarak, 18. yüzyıl itibarıyla Mehterhâne Ocağı ile yangın gözlemleyiciler tarafından kullanıldı.

1794'teki yangın sonrasında yapılan onarım çalışmalarında kulenin tasarımı değiştirilirken üst kısım bir kahvehaneye dönüştürüldü. 1831'deki yangın sonrasında tasarımı bir kez daha değiştirildi. 1875'teki bir fırtınada çatısının devrilmesinin ardından en üst kagir katın üzerine iki ahşap oda yapılarak şehrin itfaiye teşkilâtı tarafından kullanılmaya başlandı. 1965-1967 yılları arasındaki restorasyon çalışmasıyla kule, katları farklı amaçlara hizmet edecek bir biçimde turistik bir yapı olarak düzenlenirken kulenin çatısı da 1832-1876 yılları arasındaki tasarıma benzer şekilde yenilendi. Kule, 2013'te UNESCO tarafından Türkiye'deki Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edildi. 2020'de yapılan çalışmalar sonrasında müzeye dönüştürüldü.

Çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 62,59 m olan Romanesk tarzdaki kulenin silindirik gövdesi taştan, çatısı ise betonarmedir. Birer bodrum, zemin ve asma kat dahil olmak üzere 11 katı bulunur. Zemin katla altıncı kat arasında asansör yer alırken zemin kattan dördüncü kata kadar taş merdivenler, altıncı kattan sekizinci kata kadar 1967'de tamamlanan restorasyon sonrasında çelik konstrüksiyon merdiven yer alır. Günümüzde kule, içerisindeki çeşitli unsurlarla birlikte turistik amaçla kullanılmaktadır.

Tarihi

Arka plan, inşası ve Cenevizliler dönemi

Cristoforo Buondelmonti'ye ait Liber insularum Archipelagi'nin Marciana Kütüphanesi'nde yer alan ve 1420'ler ile 1430'lar civarına tarihlenen kopyasındaki haritanın üst kısmındaki surların en tepesinde, Galata Kulesi yer alır.

Dördüncü Haçlı Seferi sonrasında Konstantinopolis merkezli olarak kurulan Latin İmparatorluğu'na karşı Mart 1261'de imzalanan antlaşmayla, Ceneviz Cumhuriyeti ile İznik İmparatorluğu arasında bir ittifak oluşturuldu.[1] 1261'de, Konstantinopolis'in İznik İmparatorluğu tarafından alınarak Latin İmparatorluğu'na son verildi ve Bizans İmparatorluğu yeniden canlandırıldı.[2] İki devlet arasındaki ittifak kapsamında Cenevizliler tarafından 1267'de, Haliç'in kuzeyinde bulunan Galata'da "Pera" adı verilen bir koloni kuruldu. Haliç kıyısında uzanan ve herhangi bir savunması bulunmayan bu koloninin doğusunda, Kastellion adlı bir erken Bizans döneminden kalma bir kale bulunmaktaydı. Yeoryos Pahimeris, Bizans İmparatoru VIII. Mihail tarafından Cenevizlilere verilen bölgeye bu kalenin dahil edilmediğini ve Galata'daki mevcut surların ise güvenlik nedeniyle önceden yıktırıldığını ifade etmektedir.[1] Pera'nın kesin sınırları Mayıs 1303 tarihli bir Bizans fermanıyla belirlenirken Mart 1304 tarihli bir fermanla bu sınırlar genişletildi. Ancak Cenevizliler, kendi kontrollerindeki bölgeyi kuzeydoğusundaki tepeye doğru uygunsuz bir şekilde genişletilirken 1335-1349 yılları arasında bu tepenin yamaçlarında, hendeklerle çevrili sur ve kuleler inşa ettiler.[1]

Tepenin zirvesinde, günümüzde Galata Kulesi adıyla bilinen surların bir baş kulesi vardı. Bir gözetleme kulesi olmasının yanı sıra, aynı zamanda karadan yapılabilecek bir kuşatmada, koloninin düzlükte bulunan kıyı kısmının korunması amacı gütmekteydi. Kulenin önünde, yapıya iki yanından bitişik bir biçimde, düz sur hattından yarım daire şeklinde çıkıntı yapan bir barbakan vardı. Dört sur hattının kesiştiği bu yerde Pera'nın ana girişi de bulunmaktaydı ve üzerinde yer alan levhaya göre bu kısım, 1 Nisan 1452'de tamamlanan inşasıyla Pera'nın Osmanlı İmparatorluğu kontrolüne girmesinden önce inşa edilmiş son tahkimattı.[1]

Ağustos 1348'de, Bizanslılar ile Cenevizliler arasında, ticari çekişmelerin yol açtığı bir savaş patlak verdi.[3] Nikiforos Grigoras, 1348 dolaylarında sınırlarını tepeye doğru genişleten Cenevizlilerin bölgede "güçlü surlar ve yüksek kuleler" inşa ettiklerini ifade eder. VI. İoannis ise bu tepenin kendilerine verilmesini talep eden Cenevizlilerin bu isteklerinin reddedildiğini, sonrasında ise yontulmamış taş parçalarını ve diğer inşa malzemelerini gizlice temin eden Cenevizlilerin tepeyi tahkim ettiklerini ve 1348 yılı sonlarında ise tepenin zirvesine bir kule inşa ettiklerini belirtir.[1] Pera'nın son podestà'sı Angelo Giovanni Lomellini'nin 23 Haziran 1453 tarihli mektubunda, Kievli İsidoros'un 8 Temmuz 1453 tarihli mektubunda, Sakızlı Leonardo'nun 16 Ağustos 1453 tarihli mektubunda ve Cristoforo Buondelmonti'ye ait Liber insularum Archipelagi'nin Düsseldorf Üniversite ve Eyalet Kütüphanesi'nde yer alan 1485-1490 yılları arasına ait kopyasında bu kulenin adı "Turris S. [Sancte] Crucis" ("Kutsal Haç Kulesi") olarak geçmekteydi. Bu ad, kulenin tepesinde yer alan bir haçtan dolayı kullanılmaktaydı.[1]

Cenevizliler, İoannis'ten gelen ve tahkim ettikleri alanı terk etmeleri ile inşa ettikleri surları yıkmaları talimatını yerine getirmedi. 1349'da savaş sona erip barış sağlanırken Cenevizliler de bu işgal ettikleri bölgeden çekildi.[1] İmparator İoannis, bu antlaşmayla Cenevizlilerin işgal ettikleri bölgeden çekildiklerini; ancak bu mücadeleyi "Cenevizlilerin, kendi rızası olmaksızın Bizans'ın çıkarlarına ters bir davranışta bulunamayacaklarını gösterme" amacıyla verdiğini ifade ederek bölgedeki Bizans kuvvetlerini çektiğini belirtir. 1349'da ise İmparator tarafından yayımlanan bir fermanla bu tepenin kontrolü Cenevizlilere verildi.[1]

Boğazlar Savaşı'nın bir parçası olarak Şubat 1352'de Galata açıklarında, Bizans-Venedik ittifakı ile Cenevizliler arasında gerçekleşen muharebeden Cenevizliler zaferle ayrıldı.[4] Taraflar arasında 6 Mayıs 1352'de imzalanan ve savaşı sona erdiren antlaşma gereğince Cenevizlilerin hakimiyet alanı "Kutsal Haç Kalesi"ne (Castrum Sancte Crucis) kadar genişledi.[1] Cornelio Desimoni, Michel Balard, Paolo Stringa tarafından bu kalenin "Galata Kulesi" olduğu belirtilirken Hasan Sercan Sağlam da bu üçünün "muhtemelen yalnızca Grigoras'ın [1349'daki imzalanan ve Cenevizlilerin, Galata'nın yukarısında bulunan ve uygunsuz bir şekilde işgal ettikleri bölgeden ayrılarak eski sınırlarına dönmeyi kabul ettiklerini belirten barış antlaşmasındaki] ifadelerini baz alarak" bu çıkarımı yaptıklarını ve bu antlaşmayı, "daha önceden işgal edilmiş tepedeki ve dolayısıyla Galata Kulesi’ndeki Ceneviz hâkimiyetini artık resmen tanıyan bir Bizans tasdiki" olarak yorumladıklarını ifade eder.[1]

15. yüzyıl, 1509 depremi ve sonrası

Liber insularum Archipelagi'nin 1485-1490 yılları arasına tarihlenen Düsseldorf Üniversite ve Eyalet Kütüphanesi'ndeki kopyasında yer alan harita

Konstantinopolis'in 29 Mayıs 1453'te Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınması sonrasında Pera'daki Cenevizliler, herhangi bir çatışma yaşanmadan koloniyi Osmanlı kontrolüne bıraktı. Osmanlı Padişahı II. Mehmed'in 1 Haziran 1453 tarihli fermanının Türkçe kopyasında, teslim alındıktan sonra şehrin tahkimatlarının yıkılmayacağı veya tahrip edilmeyeceği belirtilirken Yunanca kopyasında ise bu bölümdeki olumsuzluk eki sonradan eklenmişti. Mahmut Şakiroğlu bu durumun, ilk hazırlanan kopya olan Yunanca kopyada, tahkimatların yıkılmasının emredilse de Türkçe kopya hazırlandığı sırada yıkımların durdurulduğunu ve Yunanca kopyanın da buna uygun olarak düzeltilmesinden kaynaklandığını ifade eder. Bu dönemde kulenin tepesinde bir tahribat yapılırken Pera'ya yönelik fermanın ardından bu tahribat durdurularak Zağanos Paşa'nın başında bulunduğu çalışmalar kapsamında kule tekrar yükseltilmiş ve tepesindeki haç, Osmanlı bayrağıyla değiştirilmişti. II. Mehmed vakfiyesinde "Kulle-i Cedide" ("Yeni Kule") şeklinde bahsedilen kuleyi Evliya Çelebi ise Seyahatnâme'sinde "Baş Hisar" olarak tanımlar ve kulenin II. Mehmed'in inşası olduğunu belirtir.[1]

Matrakçı Nasuh'un 1537'de yayımlanan eserinde yer alan minyatürünün üst kısmında, surların en tepesinde konik çatılı olarak Galata Kulesi tasvir edilir.
Pîrî Reis'in Kitâb-ı Bahriye adlı eserinin 1629 tarihli nüshasında yer alan Mustafa bin Mehmed Cündî'ye ait minyatürün alt kısmında Galata ile Galata kulesi yer alır.

1509'da gerçekleşen depremde, Galata Kulesi dahil Galata'daki tahkimatlarda hasarlar meydana geldi. Mimar Hayreddin tarafından yapılan onarım çalışmaları 1510 yılı ortalarında tamamlanarak kule tekrar yükseltildi.[1][5] Kulenin gövdesinde, yerden 13,20 m (ikinci katın başlangıcı) ve 17,17 m (üçüncü katın başlangıcı) yüksekliklerinde olmak üzere yer alan iki tuğla kuşak, bu deprem sonrasında yapılan tadilatların izleri olarak değerlendirilir. Köksal Anadol ile Ersin Arıoğlu, bu kuşaklara bakılarak kulenin bu hizasından itibaren yeniden inşa edildiğini ifade ederler.[6] Semavi Eyice ise, tuğlayla oluşturulan motiflerin "tipik bir Osmanlı süsleme karakteri taşıdığı"nı belirterek görece "yalın" birinci kuşağın, kulenin dış kısmında gerçekleştirilen yüzeysel bir onarımı işaret ettiğini; ikinci kuşaktan itibaren üst kısmının ise tümüyle Osmanlı döneminde inşa edildiğini ifade eder.[7]

16. yüzyılda kule ve diğer burçlar, Kasımpaşa'daki tersanelerde çalışan Hristiyan savaş esirlerinin barınağı olarak kullanılmaktaydı.[5] 1552'de Osmanlılar tarafından esir alınan ve adı bilinmeyen bir İspanyol, yaşadıklarını belirttiği bu kulede ölenlerin buradaki hendeklere gömüldüğünü belirtir.[5] 1574'te şehri ziyaret eden Pierre Lescalopier ile 1582-1588 yılları arasında şehirde esaret altında bulunan Michael Heberer de kulenin zindan olarak kullanıldığından bahseder.[5] Jérôme Maurand, 1544 tarihli eserinde kuleyi "La Torre di Pera" ("Pera Kulesi") olarak[8] Pîrî Reis ise 1520'lere tarihlenen bir haritasında Galata Kulesi olarak anar.[1]

Jérôme Maurand'ın 1544 tarihli eserinde yer alan Galata çizimi (Galata Kulesi, "Pera Kulesi" anlamına gelen "La Torre di Pera" olarak gösterilmiştir)

17. yüzyıla tarihlenen Seyahatnâme'sinde Evliya Çelebi, kulenin önceleri zindan, o dönemlerde ise tersanenin gemi levazım ambarı olarak kullanıldığını yazar.[5] Hüseyin Ayvansarayî'nin 18. yüzyıl sonlarında yayımlanan Hadikatü'l Cevami adlı eserinde, bir rivayete göre Galata Kulesi'nin Takiyüddin tarafından bir gözlemevi olarak yaptırıldığından; ancak bu gözlemevinin Padişah III. Murad tarafından Ocak 1580'de yarısına kadar yıktırılsa da kulenin yıkılmadığından bahsedilir. Aynı eserin başka bir yerinde ise Tophane'de yer alan kulenin, Hoca Sâdeddin Efendi'nin "astronomiyle uğraşan devletlerin kısa sürede yıkılması" yönündeki ifadelerinden ötürü yıktırıldığı ifade edilir.[9][10][11] Tayyarzâde Ahmed Atâ'nın Tarih-i Atâ adlı eserinde, kulenin 1582 civarında Takiyüddin tarafından gözlemevi olarak kullanma amacıyla tamir ettirildiği belirtilir.[12][13] Takiyüddin de Cedvel-i Esma-i Buldan adlı eserinde, Galata'daki bir kulede gözlemler yaptığından bahseder.[13][14] Mehmed Süreyya, bu gözlemevinin Galata Kulesi'nde kurulduğunu belirtse de Johannes Heinrich Mordtmann, Mehmed Süreyya'nın Tarih-i Atâ'da geçen "Tophane üstünde kulle-i cebelde" ("Tophane üstündeki tepenin zirvesinde") ifadesindeki "büyük bağ evi" anlamına gelen "kulle" sözcüğünün "kule" olarak yorumlanmasıyla birlikte "hatalı olarak" gözlemevinin Galata Kulesi'nde olduğu çıkarımında bulunduğunu ifade eder.[9] Kulenin, Takiyüddin'in gözlemevi olduğu yönündeki iddialar günümüzde geçerliliğini korumamaktadır; ancak Takiyüddin, gözlemevinin inşası öncesinde Galata Kulesi'nde birtakım çalışmalar gerçekleştirmiştir.[15][9][12][13]

Osmanlı ŞeyhülislamFeyzullah Efendi'nin, Galata Kulesi'ni bir gözlemevine dönüştürme tasarısı olsa da, kendisi 1703'te idam edildi ve bu tasarı gerçekleşmedi.[12][16] 18. yüzyıl itibarıyla kule, Mehterhâne Ocağı ile yangın gözleyiciler tarafından kullanılmaya başlandı.[16] Gugios İnciciyan, 1717'den beri gece yarısını bildirme amacıyla kuleden kös vurulduğunu, bu kösün aynı zamanda şehirde çıkan yangınları haber verme amacıyla da kullanıldığını ifade eder.[16]

1794 ve 1831 yangınları, 1875'te çatısız kalması ve sonrası

Antoine Ignace Melling'in 1819'da yayımlanan eserindeki bir gravürde, 1794'teki onarım ve yenileme çalışması sonrasındaki hâliyle Galata Kulesi

27 Temmuz 1794'te kulede çıkan yangın sonrasında kulede meydana gelen hasarlar nedeniyle kulenin boyu kısaltılarak tasarım değişikliğine gidildi. Bu çalışmalar kapsamında, en üst katın her bir yanına yapılan çıkmalı odalar, sofalar ve divanhâne eklenerek bu kısım bir kahvehaneye dönüştürüldü. Yangınları duyurma amacıyla da bir kös yerleştirildi. Tavan arası ise güvercinlik olarak kullanılmaktaydı.[16][17]

2-3 Ağustos 1831'de çıkan yangında kulede tahribat oluştu. Kulenin üst kısmı, önceki farklı bir tasarımla onarılarak -1875'tek fırtınada devrilecek olan çatısı hariç- günümüzdeki görünümüne kavuştu. Çalışmalar esnasında burayı ziyaret eden Padişah II. Mahmud tarafından kuleye bir saat konulması talimatı verildi. 1834-1835 yıllarında şehre bir seyahat gerçekleştiren J. von Röder, Napoli kralının kule için bir saat hediye ettiğini ifade eder. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen ve Galata Kulesi'nden getirildiği kayıtlı olan çanın, Mahmud tarafından kuleye konulması istenen saatle ilgili olup olmadığı bilinmemektedir.[16][17]

Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında şehre gelen Montague B. Dunn'ın 1855 civarındaki çiziminde yer alan Galata Kulesi ve çevresi

1853 ya da 1854 yılında kulenin çatısında bir onarım yapıldı.[16] Aralık 1857'de kurulan, Galata ve Pera'nın idaresinden sorumlu Altıncı Belediye Dairesi tarafından kullanılacak olan binanın 1864 yılındaki inşaat çalışmaları sırasında kulenin çevresindeki avlusu, surlardaki kapılar ve kıyıya doğru uzanan sur duvarlarının 30 Kasım 1863 tarihinde alınan kararla yıkımına, hendeklerinin ise doldurulmasına başlandı.[18][19][20]

1875 yılında meydana gelen bir fırtınada çatısının devrilmesinin ardından en üst katın üzerine, her birinde birer odanın olduğu iki katlı ahşap bir kısım inşa edildi. Kalenin tepesi, hem 1874'te şehirde kurulan itfaiye teşkilâtının hizmetinde yangın haber merkezi hem de deniz kuvvetleri tarafından bir haberleşme merkezi olarak kullanılmaya başlandı.[21][17][6][22] Viyana'da düzenlenen 1913 Uluslararası Saat Kongresi'nde alınan karar doğrultusunda Londra'dan, 1000 lira masrafı olan ve bunun 990 lirası Bahriye Nezâreti tarafından karşılanan bir vakit küresinin getirilmesine karar verildi.[23] Bu kürenin Galata Kulesi'nin tepesine yerleştirilmesi düşünülse de, bu karar değiştirilerek küre, İngiliz Bahriye Hastanesi'ne yerleştirildi ve Mayıs 1915'te etkinleştirildi.[24] İstanbul'un İşgali esnasında kule, Britanyalı işgal kuvvetlerinin konuşlandığı yerler arasındaydı.[25][26]

Bu dönemde, Servet-i Fünûn'un 11 Şubat 1909 tarihli sayısında Aram Tahtacıyan'a ait, vakit küresinin eklenmesi sonrasında Galata Kulesi için oluşturulan ve Kasım 1908'de maketiyle birlikte Başvekâlet'e sunulan bir tasarım önerisi yayımlanmıştı. Projeye göre 1875'teki çalışmalar sonrasında kulenin tepesine eklenen ahşap iki kat yıkılarak bunun yerine küre şeklinde ve 40 m yüksekliğinde, demir konstrüksiyon bir parça ilave edilmekteydi. Asma bahçeler, teraslar ve localardan oluşan 7-8 katlık bu kısmın içerisinde tiyatro, restoran ve ziyaret edilebilecek birtakım işletmeler yer almaktaydı. En üst kısma ise bir gözlemevi, şehirdeki yangınları gözleme amacıyla telefon ve telgraf merkezi, bir vakit küresi, aydınlatma amaçlı dört projektör ve ziyaretçilerin şehri izleyebilecekleri dürbünler konulması öngörülmüştü. Bu kısma ulaşım, kulenin dışına eklenecek iki asansörle sağlanacaktı. Yenileme masrafları karşılığında kule işletmesinin 30 yıl boyunca kendisine bırakılmasını öngören Tahtacıyan, bu gelirlerin %20'sini ise devlete bırakmayı taahhüt etmekteydi. Sadaret'in 18 Nisan 1909 tarihli kararında, "şimdikinden daha zarif olacağı" belirtilerek projenin önü açılırken Eylül 1909'da Meclis-i Vükelâ'da, Ocak 1910'da ise Maârif Nezâretinde çeşitli komisyon raporları da dikkate alınarak yeniden gündeme alınan proje, en sonunda Nezâret tarafından reddedildi.[27][28]

1960'lara kadar kullanımı, 1965'teki restorasyonu ve sonrası

1923'teki cumhuriyetin ilanı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 28 Mayıs 1927'de kabul edilen ve 15 Haziran 1927 tarihli T.C. Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Osmanlı döneminden kalan ve resmî işlerde kullanılacak binalarda bulunan padişah tuğraları ile saltanatı övücü ifadelerin bulunduğu kitâbelerin kaldırılmasını ya da üzerlerinin örtülmesini öngören kanun gereğince, giriş kapısının üstüne konulan kitâbedeki II. Mahmud'un tuğrası kazındı.[16][29] Bu dönemde de kule, itfaiye teşkilâtı ile deniz kuvvetleri tarafından kullanılmaya devam etti.[21][17][6][22] Bahriye Hastanesi'ne konulan vakit küresi, Şubat 1930'da Galata Kulesi'ne aktarılmak üzere söküldü ve Mart 1930'da kulenin tepesine yerleştirildi.[30][31] Ekim 1930'da, kürenin çalışması için Galata Kulesi ile Kandilli Rasathanesi arasında elektrikle işaret tesisatı yapılmaktaydı.[32] Kasım ayı itibarıyla bu çalışmalar tamamlandı ve Kandilli Rasathanesi'nin işleteceği küre için bazı memurların işe alınacağı belirtildiğinden kürenin çalıştırılmasının ertesi seneye sarktığı ifade edildi.[33] Ağustos 1933'te düdük ihalesi yapılırken[34] Kasım 1934 itibarıyla saat kulesi faaliyete geçti.[35]

İstanbul'un Fethi'nin 500. yıldönümüne denk gelen 1953 yılında kulenin güneye bakan kısmının zemin katı hizasındaki duvarının dışına, İstanbul Fethi Derneğinin girişimi sonrasında, Cenevizliler tarafından Galata'nın Osmanlı İmparatorluğu'na 1 Haziran 1453'teki devrine atıfta bulunan bir yazının yer aldığı levha asıldı.[36]

1959-1960 kışında, üst katlardaki odaların kirişlerinin çürüyerek çökmesinin ardından boşaltılan kule için, İstanbul Belediyesi Başkanı Haşim İşcan'ın girişimi sonrasında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 24 Temmuz 1964 tarih ve 2495 numaralı kararı doğrultusunda onarım ve restorasyon çalışmaları yapılarak turistik bir tesise dönüştürülmesi kararlaştırıldı. Bu kararda; göre kulenin dışında herhangi bir değişiklik yapılmaması, halka açık tesislerin yalnızca en üstteki ilki kata yapılması ve köşk katının bir altındaki kata kadar ulaşan bir asansör eklenmesi öngörülmekteydi.[17] 15 Eylül 1964'te yapılan ihaleyi, 1.118.000 Türk lirası bedelle Yapıtaş kazandı.[17][37][38] Kulenin tekrar açılış tarihi olarak 20 Şubat 1965 hedeflenmekteydi.[38]

Köksal Anadol'un projelendirdiği onarım planı,[17] Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından Ocak 1965'te onaylandı.[39] Plana göre hem kulenin kendisinde hem de çevresinde birtakım düzenlemeler, restorasyonlar ve değişiklikler yapılacaktı.[40] Çalışmaların şantiye şefliğini Taylan Karatuna yürüttü.[41]

Proje, planlanan tarihte sonlandırılamazken çalışmalar esnasında da birtakım değişiklikler yapıldı. 26 Haziran 1967 tarihli bir Milliyet haberinde çalışmalar için "2.100.000 liraya yakın" masraf yapıldığı ve asansör inşası için "800.000 liraya yakın" harcama yapılacağı,[42] 3 Eylül 1967 tarihli haberde ise birtakım ek çalışmalar için "25-30 bin lira" daha harcama yapılacağı belirtilmekteydi.[43] Gazetenin 27 Eylül 1967 tarihli sayısında, tüm çalışmalar için 3 milyon liralık masraf yapıldığı bilgisi yer alırken[44] Anadol'un 1979 tarihli bir yazısında yapısal maliyetin 2,5 milyon "civarında"; dekorasyon ve diğer tesisat maliyetinin ise "yaklaşık" 1 milyon lira olduğu belirtilir.[6] 28 Eylül 1967'de, Belediye Başkanı İşçan'ın önderliğinde gerçekleştirilen bir törenle kulenin açılışı gerçekleştirildi.[21][17][45] Restoran kısmının inşasını gerçekleştiren Ünal Kardeşler, Şubat 1968'de gerçekleştirilen ihale sonucunda kulenin işletme haklarını da İstanbul Belediyesinden beş yıllığına kiraladı.[46] Yapılan düzenlemeler sonrasında kulenin turistik tesis olarak açılışı ise 30 Mayıs 1969'da gerçekleştirilen törenle, Turizm ve Tanıtma Bakanı Nihad Kürşad tarafından açıldı. Kardeşler, iç dekorasyon için 4,5 milyon lira harcadıklarını ifade etmişti.[47][48] Kardeşler'in Belediye ile olan kiralama sözleşmesi, ilk beş yılın ardından her yıl yenilenmekteydi.[49]

Çalışmalarla birlikte bodrum katı; asansör için makine dairesi, ısı değiştirici, yedek jeneratör, tablo odası ve depoları barındıran bir servis katı olarak düzenlendi.[40][6] Gişe, danışma masası, santral, döviz değiştirme kasası, PTT kutusu ve telefonun eklendiği zemin kata, giriş ekseninin karşısına, bu kattan altıncı kata kadar ulaşan sekizer kişilik iki asansör eklendi. Katın tavanına ışıklandırma ve eski Türk motifleri kullanarak süslemeler uygulanırken asansör girişinin üstündeki duvara, Tankut Öktem ile Haluk Tezonar tarafından yapılan ve Matrakçı Nasuh'un Galata tasvirini gösteren minyatürünün bir kabartması eklendi.[6][50] Zemin katının üstünde yer alan asma kata, görünümünü koruyacak bir biçimde, betonarme kirişler eklendi ve ahşap korkulukları yenilendi.[6] Birinci kat bir şark kahvesine, ikinci kat kulenin tarihiyle ilgili bir müzeye, üçüncü kat ise turistik eşyaların satıldığı satış reyonlarının yer aldığı bir kata dönüştürülürdü.[6] Dördüncü kat, Ceneviz Meyhanesi adını taşıyan bir meyhâne olarak düzenlendi.[6] Beşinci kat, kuledeki yiyecek ve içecek servisi yapılan mekânlar tarafından kullanılacak bir mutfak yapılırken dışarıya açılan fanlı bir havalandırma sistemi de kuruldu.[6] Altıncı kat ise tuvaletler ile vestiyerin yer aldığı bir fuaye hâline getirildi. Ziyaretçilerin ulaşabileceği son kat olan sekizinci kat, bir gece kulübü olarak düzenlendi.[6]

3 Eylül 1989 tarihli T.C. Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 30 Ağustos 1989 tarih ve 89/14499 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Galata Kulesi ve Çevresi adlı bir "turizm merkezi" oluşturularak kule ile çevresi, Turizm Bakanlığının yetki alanına girdi.[51][52]

Belediyeyle yaşanan anlaşmazlıklar ve 1999'daki restorasyonu

2020'ye kadar bir restoranın yer aldığı kulenin sekizinci katından bir görünüm (Haziran 2011)

1996 yılında, kule duvarlarının dış kısımlarında çatlaklar olduğu tespit edildi. Galata Derneği Başkanı Mete Göktuğ, bu çatlakların nedenini "1965'teki restorasyon çalışmalarında yanlış teknik kullanılması" olarak göstermişti.[53] Aynı yıl başka bir açıklamasında Göktuğ, Galata Kulesi'nin "eğilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu"nu öne sürdü.[54] Göktuğ, Ağustos 2000'de bu iddiasını tekrar dile getirirken Milliyet'te yer verilen "İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri"nin ifadelerine göre "durum tehlikeli boyutta değil"di.[55]

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin Ekim 1996'da gerçekleştirilen bir toplantısında, kulenin müzeye dönüştürülmesi ve Belediyeye bağlı Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğüne verilmesi kararı alındı. Meclisteki Cumhuriyet Halk Partisi grubu sözcüsü Özkal Yici, "kulenin siyasi bir kararla, içki servisi yapıldığı için müzeye dönüştürülmek istendiğini" öne sürdü.[56] Kuleyi işleten şirket tarafından da, kulenin birinci ve ikinci katla­rında belediyeye ait sergi mekânlarının bu­lunmasına karşın kendilerine o güne dek sergi düzenleme konusunda herhangi bir talep gel­mediğini belirterek ve "amaç müze değil, içkili restoranı kapatmak" ifadelerini kullandı.[57][58] Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise bu iddiaların doğru olmadığını ve bilirkişinin görüşü doğrultusunda "[kuleyi] risk etmeyerek mühürlediklerini" bildirdi.[59] Turizm Bakanlığı Basın Müşaviri Mehmet Sabri Canbeyli, 23 Ekim 1996'da Cumhuriyet'te yayımlanan demecinde "[Galata Kulesi] belediyenin eline geçerse tekkeye dönüşür" ifadesini kullanırken Bakanlığın resmî bir şekilde kuleyi Belediyeden isteyeceklerini ifade etti.[60] Kulenin restore edilmesi ve müzeye dönüştürülmesi için 1996'da açılan 50 milyar liralık keşif beledine sahip ihaleyi Pekerler İnşaat kazandı.[61][62] Kulenin işletmesini sürdüren Ünal Kardeşler şirketinin kuleden tahliye edilmesi için Beyoğlu 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan ve ilk duruşması 17 Ekim 1996'da gerçekleştirilen dava,[57] red kararıyla sonuçlandırıldı.[63] Aralık 1997'de ise Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın imzasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ve İstanbul 1. Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna gönderilen yazıda, müze açma yetkisinin yalnızca Bakanlıkta olduğu ve müze açma yetkisinin yalnızca Bakanlığın izniyle mümkün olduğu belirtilirken kulenin müze olarak kullanılmasının uygun görülmemesinden ötürü uygulamanın durdurulması talimatı verildi.[63] 1998'de Belediye tarafından kulede kütüphane yapılması girişiminde bulunulsa da bu girişim Anıtlar Kurulu tarafından reddedildi.[49][64]

Kulede yer alan taş merdivenlerin bir bölümü (Temmuz 2008)

İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan çıkan 7 Mayıs 1999 tarihli izin kararı sonrasında, 1996'daki ihaleyi kazanan Peker İnşaat tarafından, Şirin Akınca ile Doğan Kuban'ın danışmanlığında, kulenin dış cephesinde restorasyon çalışmalarına başlandı.[62][65][49] Akınca, kulenin fotoğraflarına dayanarak kuledeki çatlakların 1965'teki restorasyon öncesinde de var olduğunu belirtmişti.[61] Kuledeki çatlaklar kireç bazlı malzemeyle dolduruldu, erişim taşlar yerine yenileri eklendi, dış cephedeki kirlilik temizlendi, balkon korkulukları temizlendi ve koruyucu malzeme sürülerek nötr renge boyandı, kulenin kurşun kaplaması ile tepesindeki âlemin altın kaplaması yenilendi.[61] Çalışmalarda, Haziran 2000 tarihli bir Hürriyet haberine göre 287,[49] Eylül 2000 tarihli bir Hürriyet haberine göre ise 235 milyar lira harcandı.[61] Haziran 2000'de tamamlanan çalışmalar sonrasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 50 Günde 100 Açılış kampanyası kapsamında 13 Kasım 2000'de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da katılımıyla kule için bir açılış töreni gerçekleştirildi.[66]

Restorasyon çalışmaları devam ettiği sırada, Mayıs 2000'de kulenin yedinci ve sekizinci katlarındaki restoran ile gece kulübü, yangına karşı güvensiz olduğu gerekçesiyle Beyoğlu Belediyesi tarafından kapatılmış, kulenin işletmecileri ise bu iddianın gerçeği yansıtmadığını ifade etti.[49][64] İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, 24 Eylül 1997 ve 15 Mayıs 1998 tarihli raporlarında kuledeki yangın tehlikesine karşı önlemler alınmasını istemiş; İtfaiye Daire Başkanlığı Boğaziçi Bölgesi İtfaiye Müdürlüğünün 29 Ağustos 2000 tarihli raporunda ise bu iki raporda bahsedilen önlemlerin alınmadığı ifade edilmişti.[67]

2000'de, kulenin idarisinin Beyoğlu Belediyesine devredilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bir girişimde bulunuldu. Topbaş'ın danışmanı Abdurrahman Şen, kulenin; araştırma merkezi, müze, bilgilendirme merkezini içeren bir kültür merkezi olarak kullanmalarını planladıklarını, üst kısmının ise eklenecek dürbünlerle şehrin seyredilebileceği bir düzene sahip olmasını düşündüklerini belirtti.[68] İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, kulenin iç restorasyonu için 2000 yılında açılan ihale, 700 milyar lira karşılığında Pekerler İnşaat'a verildi.[69][70] Ancak bu iç restorasyon için İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna sunduğu ve kulenin bir müzeye dönüştürülmesini öngören proje, müze kurma izni vermesi gereken Kültür Bakanlığı tarafından verilen bir iznin olmadığı gerekçesiyle Kurul tarafından reddedildi.[70] Bunun ardından aynı yıl, sergi salonu, hediyelik eşya satış kısmı ve kafenin yer aldığı yeni bir proje hazırlanarak Kurula sunuldu.[70]

Kulenin işletmecisi Coşar Kardeşler, Mart 2002'de kullandığı ifadelerinde, Mayıs 2000'deki kapatılma işlemi sonrasında kulenin bir yıl kapalı kaldığını ve Belediye tarafından kendilerinin kuleden tahliye edilmesi için o güne kadar altı davanın açıldığını ifade etti.[71] İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yapı İşleri Müdür Vekili Yunus Balta'nın, Haziran 2000'deki kule ziyareti sonrasında, kulenin üst katlardaki duvarlarının oyularak tuvaletler yapıldığı iddiasına karşılık kule işletmesinden, 1960'lardaki restorasyondan itibaren kulede tuvaletin olduğu ve boru patlaması ile fayans kırılmasından ötürü bunların değiştirildiği belirtildi.[72] Kulenin en üst iki katının Türk kahvehanesi, diğer katların ise hediyelik eşya reyonları ve turistik amaçlı diğer unsurlarla düzenlenmesine yönelik Anıtlar Kuruluna yapılan başvuru, Şubat 2004'te Kurul tarafından onaylandı.[73][74]

İçişleri Bakanlığının 6 Şubat 2006 tarih ve 57167 sayılı yazısı üzerine, 20 Şubat 2006'da alınan ve 28 Mart 2006 tarihli T.C. Resmî Gazete'de yayımlanan 2006/10172 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Galata Kulesi ve Çevresi, "yenilenme alanı" olarak belirlendi.[75][76] 24 Mayıs 2006 tarih ve 45693 sayılı İçişleri Bakanlığı yazısı üzerine, 7 Haziran 2006'da alınan ve 6 Temmuz 2006 tarihli T.C. Resmî Gazete'de yayımlanan 2006/10573 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ise bu alanın, yenileme alanı çalışmaları kapsamında Beyoğlu Belediyesi tarafından kamulaştırılması kararlaştırıldı.[77][76] Bu bölge, Beyoğlu'nun, 4720 sayı ve 7 Temmuz 1993 tarihli İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararıyla kentsel sit alanı ilan edilen sınırları içerisinde yer almasına karşın planlama alanı dışında bulunan yedi bölgeden birisiydi.[78]

İstanbul Büyükşehir Belediyesi dönemi

2020'ye kadar kulenin sekizinci katında yer alan restoranın, BELTUR'un işlettiği dönemden bir görüntüsü (Nisan 2015)

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile kulenin işletmecisi Kardeşler ailesi ile olan kira sözleşmesinin Belediye tarafından yenilenmemesi sonrasında kulenin işletmesi, 16 Nisan 2013 İtibarıyla, Belediyeye bağlı BELTUR'a devredildi.[79] Önceki işletmeci tarafından yapılan açıklamada, her yıl temmuz ayında yenilenen kontratlarının Belediye tarafından gerekçe gösterilmeden, tek taraflı olarak feshedildiğini ve "kanunlar gereği belediyelerin kiraladıkları işletmelere 1 ay önceden haber vermek suretiyle el koyabildiğini" belirterek kuleden çıktıklarını ifade etti.[80] Belediye tarafından kulenin en üst iki katında yapılan yenilemeler sonucunda sekizinci kat restoran, yedinci kat ise kafe olarak düzenlendi.[79]

Dünya Miras Komitesinin 37. oturumu esnasında, 21 Haziran 2013'te alınan kararla Galata Kulesi, Türkiye'nin UNESCO Geçici Dünya Mirası listesindeki "Ceneviz Ticaret Yolu'nda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri" adlı serideki mimari eserler arasında gösterildi.[81]

Haziran 2014'te kulenin çevresindeki meydana BELTUR tarafından masa, sandalye ve şemsiyelerle birlikte bir çay bahçesi kuruldu.[82][83]

Vakıflar Genel Müdürlüğü dönemi ve 2020'deki restorasyon

Vakıflar Genel Müdürlüğü 17 Nisan 2019 tarihli yazısıyla, Vakıflar Yasası'nın 30. maddesine dayanarak kulenin mülkiyetinin, Kule-i Zemin Vakfı adına kendilerine devredilmesi yönünde bir başvuruda bulundu.[84][85] Başvuru sonrasında kulenin mülkiyeti 13 Mayıs 2019 itibarıyla, Kule-i Zemin Vakfı adına Vakıflar Genel Müdürlüğüne geçti ve Belediye, kulede kiracı statüsünde kaldı.[85] 27 Aralık 2019'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği, bir kültür varlığı olan kulenin, vakıf yoluyla meydana gelmediği ve vakfın bir kültür varlığı olmamasından ötürü ilgili kanunun 30. maddesindeki şartların karşılanmaması nedeniyle tapunun tekrar Belediyeye verilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine dava açtı.[85][84] 31 Aralık 2019 itibarıyla BELTUR adına düzenlenmiş kira sözleşmesi sona erdi.[86]

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise 18 Ocak 2020'de yaptığı duyuruyla, Galata Kulesi'ni de içeren "Beyoğlu Kültür Yolu" adlı turizm, kültür ve sanat projesi kapsamında kulenin etrafında kamulaştırma çalışmalarının yapılacağını ve kule çevresinde bir meydan oluşturulacağını bildirmekteydi.[87] Davaya bakan İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 7 Şubat 2020 tarihli kararında, taşınamaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına hükmedildi. Mahkeme tarafından belirlenen ₺100 bin teminat bedelini yatırsa da yüksek bulduğunu belirttiği bu bedele de itiraz etti.[84] 6 Nisan 2020'de, Vakıflar Genel Müdürlüğünün talebi doğrultusunda Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Belediyenin kuleden tahliyesine dair süreç başlatıldı. Bu durumun iptali için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan davaya bakan İstanbul 7. İdare Mahkemesi, 10 Nisan 2020'de yürütmeyi durdurma kararı verdi.[88] Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, 15 Mayıs 2020'deki basın toplantısında, Galata Kulesi'nin Osmanlı dönemine ait ve Kule-i Zemin Vakfı üzerine olan tapu kaydını göstererek 1943 yılında bir kanuna dayanılarak, kulenin mülkiyetinin kime ait olduğunun belli olmaması üzerine kulenin mülkiyetinin o dönem İstanbul Belediyesi üzerine kaydedildiğini, 5737 sayılı kanunun 30. maddesine dayanılarak kulenin mülkiyetinin Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kaydedilmesi gerektiğini belirtti.[89] İstanbul 7. İdare Mahkemesi'ndeki davanın Vakıflar Genel Müdürlüğü lehinde sonuçlanmasının ardından, 16 Mayıs itibarıyla kulenin mülkiyeti Kule-i Zemin Vakfı adına İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğüne geçti.[89][90]

İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 4 Haziran 2020 tarihli kararında "Galata Kulesi'ne ilişkin proje çizimine yönelik muhdeslerden arındırılması ve raspa yapılması talebinin uygun olduğuna, uygulamanın İstanbul Bölge Müdürlüğü denetiminde yapılmasına karar verildi" ifadesi yer almaktaydı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, 21 Mayıs 2020 ve 8 Haziran 2020 tarihli yazılarla İstanbul Büyükşehir Belediyesinden talep ettiği bu projelerin kendilerine ulaştırılmaması sonrasında, 22 Haziran 2020'de, "Galata Kulesi Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon ve Mühendislik Projelerinin Hazırlanması, Restorasyon ve Müzeleştirme Uygulama İşi" başlıklı bir ihaleye çıktı. İhaleyi kazanan ES Yapı, 30 Haziran 2020 itibarıyla kuledeki çalışmalara başladı.[91] Bakan Ersoy, Haziran ayında yaptığı açıklamasında kulenin 15 Eylül'de açılacağını ifade etse de,[92] 6 Temmuz 2020'deki açıklamasında, ebabil kuşlarının kulede yavrulamalarından ötürü kuşların göç mevsimine kadar kuledeki çalışmalara ara verildiğini bildirdi.[93] Vakıflar Genel Müdürlüğü de aynı gün, Ersoy'un talimatı doğrultusunda restorasyonun durdurulduğunu ve çalışmalara sonbaharda devam edileceğini açıkladı.[93]

12 Ağustos 2020'de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat'ın Twitter hesabından yayımladığı ve restorasyon çalışmaları kapsamında kulenin duvarlarının iç kısmına hilti ile yapılan müdahaleyi gösteren video, sosyal medyada tepkilere yol açtı. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, görüntüler için "[...} bazı uygulamalar, Bakanlığımızın ilgili birimlerini de rahatsız etmiştir" ifadelerini kullanırken çalışmaları gerçekleştiren şirketle temas kurularak "gereken işlemlerin yapılmasına başlandığı"nı belirtti. İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü aynı gün, "uygulamaların, Vakıflar denetiminde yapılmasının sağlanması ve iş makinası ile değil, elle yapılması hususunda dikkat edilmesinin İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğüne hatırlatılması" konusunda bir yazı gönderdi. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, yıkılan kısımların yapıya sonradan eklenen yerler olduğunu ve "kullanılan yöntemler konusunda ise ilgili firmaya gerekli yaptırım uygulanacağı"nı ifade etti.[94] Aynı gün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna, "restorasyon için Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylı restorasyon projesi gerektiği" de belirtilerek "taşınamaz kültür varlığına inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamayacağı" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Belediye ekiplerince kulede yapılan incelemede ise yıkılan bu kısmın tekrar örüldüğü belirlendi.[95] 13 Ağustos'ta gerçekleştirilen İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu toplantısında, restorasyon projesinin uygun olduğuna karar verilerek proje onaylandı.[96]

2020'deki restorasyonla birlikte yenilenen asansörlerin kabin içi görünümü (duvarlar ve tavandaki ekranlarda, video duvar tekniği kapsamında oynatılan video yer alır)

İstanbul'un Kurtuluşu'nun yıldönümü olan 6 Ekim 2020'de kule; Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın katıldığı ve Zeynep Bastık ile Uninvited Jazz Band'in bir konser verdiği, video mapping ve lazer ışık gösterisi eşliğinde gerçekleştirilen törenle tekrar hizmete girdi. Bu düzenlemelerle birlikte en üst iki kattaki kafe ve restoran kaldırılarak kule, bir sergi merkezi ve müze olarak düzenlenmişti.[97][98]

Çalışmalar kapsamında, kulenin dışında yer alan meydana, bir Taksim-Tünel nostaljik tramvayı tasarımına sahip bilet gişesi konuldu.[99] Zemin katı, bilet kontrol ve güvenlik noktası ile altıncı kata kadar ulaşan asansörün girişinden oluşacak şekilde düzenlendi.[99][100] Birinci kat, müze mağazası hâline getirildi.[99] İkinci kat, Hezârfen Ahmed Çelebi'nin Galata Kulesi'nden süzülüşünün bir animasyonunun gösterildiği bir ekranla birlikte simülasyon alanı olarak düzenlenmiş olup bunu ve kulenin gözlemevi olarak kullanıldığı dönemini konu alan bir sergi alanını da içermeye başladı.[99][100] Üçüncü kat Kurtuluş Savaşı'na ait fotoğrafların, dördüncü kat Galata Kulesi ile surlarına ait bilgi ve eserlerin, beşinci kat Galata Kulesi ve İstanbul ile ilgili eserlerin sergilendiği kalıcı sergi alanları olarak yenilendi.[99] Geçiş alanı olarak kullanılan altıncı katın ardından ulaşılan ve geçici sergi alanı olan yedinci kata, İstanbul'un bir bölümünü gösteren bir maket ile pencere önlerine konumlanan seyir dürbünleri konuldu.[99] Seyir terası olarak düzenlenen sekizinci kata ise birkaç bank yerleştirildi.[99]

Restorasyon esnasında, 1960'lardaki çalışmalar ve sonrasında iç kısma eklenen tüm unsurlar ve dekorasyonlar kaldırıldı.[101] Duvarlardaki, 1960'lardaki restorasyon kapsamında doldurulmuş beton malzemeler sökülerek duvarların güçlendirilmesinde Horasan harcı kullanıldı. Bakan Ersoy, çalışmalar kapsamında "bin ton betonu söküp tam bin kamyonet dolusu ağırlığı da çıkardıkları"nı ifade etti.[101] Sekizinci katın tavanına, çatıya asılı avize kaldırıldı ve beton tavan, alçı kullanılarak düzeltildi. Konik çatının iç kısmındaki çeperini çevreleyecek bir biçimde, İstanbul'un Osmanlı kontrolüne girmesi sonrasındaki hâlini gösteren bir gravürü konuldu.[101] Katların zeminleri ahşap parkelerle kaplanırken sekizinci katın zemininin ortasına mermer bir desen yerleştirildi.[101] İlk dört katı birbirine bağlayan taş merdivenler, epoksi kaplı ahşapla kaplandı.[102] Son üç katta yer alan merdivenler ise çelik aksamlar kullanılarak yenilendi.[101] Yangın önlemleri kapsamında binanın elektrik ve aydınlatma sistemleri yeniden yapılırken önceki sistemlere ait bileşenler sökülerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki İstanbul Enerji'ye iade edilmişti.[101][103] Kulenin asansörleri, MAST Asansör tarafından yenilendi ve kabinlerde video duvar tekniği uygulanarak duvarlar ile tavanlarına, kuleden çekilen videolar gösterilmesine olanak sağlayan ekranlar konuldu.[104] Asansörün zemin katındaki girişinin üzerinde yer alan kabartma kaldırıldı.[105] Pencereler yenilendi, sergi ve müze katlarına sergileme üniteleri eklendi.[101] Seyir terasındaki taşlar onarıldı ve korkuluklar yenilendi, girişteki mermer kitâbenin konservasyonu yapıldı.[101][106]

Kastellion'un kulesiyle karıştırılması

Bazı kaynaklarda; Karaköy kıyısında yer alan, günümüzde geriye kalan kısımları Yeraltı Camii olarak varlığını sürdüren ve Dördüncü Haçlı Seferi sırasında "Galata Kulesi" (Tor de Galathas) olarak tanımlayan Latinler tarafından ele geçirilen Kastellion adlı Bizans kalesi, isim benzerliğinden dolayı günümüzdeki Galata Kulesi ile karıştırılmaktadır. Mayıs 1303 ve Mart 1304 tarihli Bizans fermanlarında "Galata Kalesi" (Castrum Galathe) olarak adlandırılan bu kale, Cenevizlilere verilen Galata'daki bölgenin doğu sınırı için bir referans noktası olarak anılır.[1] 1391 yılında Cenevizliler, kontrolü altına aldıkları bu kalenin kıyıya bakan tarafına, "Kutsal Haç Kulesi" (Turris Sancte Crucis) olarak adlandırdıkları silindirik bir kule inşa etmiş ve bu kule, 1766'daki depremde yıkılmıştı.[1]

Galata'nın doğusunda, Tophane'ye kadar uzanan sur hattındaki kıyı kapılarının sonran bir öncesi olan Eğri Kapı üzerinde yer alan 20 Eylül 1446 tarihli bir levhada, Podestà Baldassare Maruffo'ya atfen "Kenar mahallenin bu kısmındaki surları yükseltmiş ve İsa Kulesi'nden [Christea Turris] limana kadar eski yüksekliğine kıyasla iki katına çıkarmıştır" ifadesi yer almaktadır. Bu levhanın yazıtının ilk kez yayımlanmasını 1794'te yapan Cosimo Comidas, "İsa Kulesi" ifadesini Galata Kulesi'yle özleştirirken 1797'de yayımlanan çalışmasında James Dallaway, levhada yer alan "limana kadar" anlamındaki anavistatio ifadesini "Anastasius" olarak yorumlayarak levhadaki ifadede Maruffo'nun 1446 yılında, "Anastasios'a ait İsa Kulesi'ni eski yüksekliğine kıyasla iki katına çıkardığı" bilgisi verildiğini belirtir. Buradan hareketle Dallaway, Galata Kulesi'nin I. Anastasios'un hükümdarlığı döneminden (491-518) beri var olduğunu ifade ederek bu kuleyi, aslında kıyıdaki Kastellion'un kulesi olan ve Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Latinler tarafından ele geçirilen kuleyle eşleştirir.[1] Semavi Eyice de 1969'da yayımlanan eserinde, 1445-1446 yılları civarında kulenin Cenevizliler tarafından yükseldiğini ve bu işlem için Osmanlı Padişahı II. Murad'dan malzeme ve borç para talebinde bulunduğunu ifade eder.[107] Ancak Eylice'nin kullandığı ve Murad'ın Pera'daki bir kule için yapacağı yardıma karşılık kulenin üzerine tuğrasının yerleştirilmesinden de bahseden bu belge 15 Nisan 1424 tarihli olup Pera'nın kantar ve ticaretgâhının yakınlarında inşa edilecek bir kuleyle ilgilidir.[1]

İstanbul Rum Ortodoks Patriği I. Konstantinos'un 1846 çıkışlı eserinde kaynak gösterilmeksizin, Galata Kulesi'nden "Tour du Christ" (İsa Kulesi) olarak bahsedilir ve I. Anastasius döneminde inşa edilen kulenin Cenevizlilerce 1446'da yükseltildiği belirtilir.[1] 1862 tarihli eserinde Skarlatos Bizantios da bu argümanı tekrar etmesinin yanı sıra, levhadaki ilgili kısmı "Christeam turrim Anastasio" ("Anastasius'un İsa Kulesi)" olarak aktarır ve 541-542 yıllarında baş gösteren veba salgınında kulenin bir mezarlık olarak kullanıldığını söyler. Ancak Bizantios'un veba salgını kısmı için kaynak aldığı Prokopius, surlardaki hangi kulelerin bu amaçla kullanıldığından bahsetmez.[1] Kulenin 528'de, I. Justinianus tarafından inşa edildiğine dair iddiaların kaynağı olan İoannis Malalas ise anlatısında, bölgedeki surların 528'deki tamirinden bahsederken herhangi bir kule inşasına değinmemektedir.[1]

Surların yıkılması sürecinde görevlendirilen Victor-Marie de Launay 1875'te, kulenin Anastasius döneminde yapıldığını belirtse de bu iddianın levhadaki anavistatio ibaresinden kaynaklandığının farkında olmadan bu ifadeyi, "yukarıdan gözetlemek" anlamına gelen ana vistatio şeklinde aktararak "İsa Kulesi"nin Galata Kulesi'nin eski adı olduğunu öne sürer. 1891'deki makalesinde ise bu ifadenin "limana kadar" anlamına gelen a navistatio olabileceğini belirtse de gerek levha gerekse Galata Kulesi ile ilgili görüşlerini tekrarlar.[1] Kendisinin yayımlanmamış bir çalışmasını kaynak alan Luigi Tommaso Belgrano'nun 1877 tarihli bir planında Galata Kulesi, "Torre del Cristo" ("İsa Kulesi") olarak işaretlenmiş ve kulenin bu adla gösterildiği ilk kartografik çalışma olmuştu.[1]

İsa Kulesi'nden bahseden tek birincil kaynak, Maruffo'nun Pera'da gerçekleştirdiği inşaatın tanıklarından Anconalı Ciriaco'nun yazdığı mektuptur. 21 Ağustos 1446 sonrası bir tarihte Maruffo'ya yazdığı mektupta Ciriaco, surların limandan İsa Kulesi'ne kadar, eski yüksekliğinin iki katına ulaşacak bir biçimde yükseltildiğini ve bu çalışmaların kıyı kesiminde meydana geldiğini belirtir. Surlar üzerindeki 20 Eylül 1446 tarihli levhanın yerleştirilmesi önerisi ile levhada yer alan kitâbe de bu mektupta geçer; ancak bu metindeki "kenar mahallenin bu kıyı kısmındaki surları" ifadesindeki "kıyı" (maritima) ifadesi levhaya işlenmemiştir. Farklı kaynaklarda farklı şekilde okunan levhadaki ifadenin doğru biçemi anavistatio da mektupta bu şekilde yer alır. İsa Kulesi ile kastedilen kule ise Kastellion'un, tepesinde haçlı bir küre bulunan ve Kutsal Haç Kalesi olarak da bilinen kulesidir. Sağlam, o dönem Pera'da aynı isimleri taşıyan ya da aynı ithafa sahip farklı kuleler olduğundan yola çıkarak aynı şekilde adlandırılan iki farklı kule olmasının "bir çelişki doğurmadığını" ifade eder.[1]

Konumu ve mimarisi

Dışı ve gövdesi

 
Kule ile çevresinin Haliç'ten (üstteki, Şubat 2020) ve havadan (Temmuz 2011) görünümleri

Galata Kulesi, Beyoğlu ilçesinin Bereketzade Mahallesi'ndeki Büyük Hendek Caddesi üzerinde yer alan 2 numaralı yapıdır.[108] Kendisine ismini veren Galata semtinde, 35 m rakımlı bir tepenin üzerinde konumlanır.[5] Romanesk tarzdaki silindirik kulenin,[109] zeminden çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 62,59 m'dir.[6] Kayalık ve killi şistli bir zemin üzerinde yer alan yapının temeli, masif taşlıdır.[21] Zeminden yüksekte olan güney eksenindeki giriş kapısına, iki yanında yer alan mermer basamaklı merdivenlerle ulaşılır. Kulenin mermerden yapılan Ampir üsluplu söveli giriş kapısının üzerinde, 1831-1832 yıllarında gerçekleştirilen onarım ve restorasyon çalışmalarını konu alan, üzerine Şair Pertev'e ait bir manzumenin işlendiği kitâbe bulunur.[17][16] Nuri Dede tarafından mermer üzerine kabartma tekniğiyle işlenen kitâbededeki celî talik üslubuyla yazılan metin, 4 paftaya ayrılmış 16 dizenin 4 satır hâlinde dendanlı kartuşlardan meydana gelir. Metin üzerindeki üç elips kartuşta sırasıyla "Ya Hafiz", "Maşallah" ve "Ya Rafi" yazar.[110] Kitâbede daha önceleri yer alan II. Mahmud'un tuğrası ise cumhuriyetin ilanı sonrasında kazanmıştır.[16] Kulenin güneye bakan cephesinin dış tarafının zemin katı hizasındaki kısmında, İstanbul Fethi Derneğinin girişimi sonrasında İstanbul'un Fethi'nin 500. yıldönümüne denk gelen 1953 yılında asılan ve Emin Barın tarafından hazırlanan levhada, büyük harflerle şu metin yazılıdır:[36][111][112]

« 29 Mayıs 1953 Salı sabahı Cenevizlerin Galata kolonisi anahtarlarını Fatih Sultan Mehmed'e takdim etmiş ve Galatanın teslimi 1 Haziran Cuma günü tamamlanmışdır.
İstanbul Fethi Derneği. 1953
EB[lower-alpha 1] »

Kulenin dışında yer alan meydanda, bir Taksim-Tünel nostaljik tramvayı tasarımına sahip bilet gişesi yer alır.[99] Kulenin etrafındaki sur kalıntılarında günümüzde, 1957 yılında eski yerinden sökülerek getirilen Bereketzade Çeşmesi de yer almaktadır.[1][21]

208 m2lik alana sahip zeminde iç çapı 8,95 m, dış çapı ise 16,45 m iken duvar kalınlığı, dördüncü kata kadar 3,75 m'dir ve bu kattan sonra dışa doğru bir meyille örüldüğünden 3 m'ye kadar iner.[17][6][1] Giriş kapısı hizasındaki dış duvarlarda 5 m'lik bir kısım daireselliğini kaybetse de bu durum birinci silmeye kadar azalır ve duvar, tekrar daire şeklini alır.[17] 4,2 m kotu ve giriş ekseninde, üstü tuğla tonozlu, 72 × 150 cm ölçülerinde bir kanal çıkması vardır. Anadol, bu kanalların daha önceleri kule dışına çıkarak surlar altında devam edip tahkimatlar arasında bağlantı sağlamım olmasının mümkün olduğunu ifade eder.[17]

Kulenin çevresindeki surlar ile üzerindeki tuğla kuşakların da görülebildiği kulenin bir fotoğrafı (Ocak 2015)

Kulenin iç mimarisi ile kullanılan malzemeler, dördüncü kata kadar aynı şekilde devam eder. Kat planlarındaki düzensiz mazgallar ile güney cephesindeki basıklık, zemin kattan dördüncü kata kadar kesintisiz bir şekilde devam ederken bu kattan itibaren düzenli mazgallar ile gövdede tam silindirik bir şekil görülür. Kulenin gövdesinde, 13,20 m (ikinci katın başlangıcı) ve 17,17 m (üçüncü katın başlangıcı) kotlarında olmak üzere iki tuğla kuşak yer alır. İlk kuşağın altındaki kısım; kabaca yontulmuş, kabaca kare şeklinde, farklı türlerdeki koyu sarı, açık kahverengi, koyu gri ve koyu mavi renklerdeki düzensiz yapılı taş blokları ile bunların arasına eklenen tuğla kırıklarına sahiptir. Bu kuşağın üstündeki kısımda ise görece daha küçük, daha ince yontulmuş, genelde yatay dikdörtgen biçimli ve görece düzenli taş blokları varken taşlar arasında tuğla parçaları yer almaz. En çok kullanılan taş tipi kireç taşı olan bu kısımdaki taşlarda sarı ve kahverengi tonlara neredeyse hiç rastlanmazken koyu gri ve mavimsi renkler yine mevcuttur. Bu verilerden yola çıkarak Sağlam, "[...] ne [...] ilk kuşağın ne de [...] ikinci kuşağın Ceneviz ve Osmanlı dönemlerini ayıran seviyeyi tek başına temsil ettiğini söylemek mümkündür" ifadelerini kullanarak 1509'daki depremde meydana gelen çökmenin, "önceki araştırmacıların varsaydığı" üzere düz değil, iç kesimde daha yüksek bir seviyeye sahip olacak şekilde düzensiz bir yapıda olduğunu belirtir. İlk kuşak sonrasında değişen taş işçiliğinden yola çıkarak dış cephedeki hasar ve malzeme kayıplarının ikinci kata kadar eriştiğini, gövdedeki kalın duvarlı kısım ile içerisindeki tonozlu galerinin dördüncü kata kadar "büyük ölçüde" korunduğunu, dış cephede ikinci kattan itibaren oluşan hasarın da onarıldığını yazar. Dördüncü kat itibarıyla tüm seviyenin düzlenip daha ince duvarlı ve farklı bir merdiven sistemine sahip yeni bir kısmın başladığını, tuğla kuşakların ise onarılan kısımlarla orijinal gövde duvarları arasında dengeli bir ağırlık aktarımı sağlama amacıyla hatıl görevi gördüğünü ifade eder.[1]

İkinci tuğla kuşağın güneye bakan bölümünde, tuğlalarla yapılan Osmanlı karakterinde bir süsleme yer alır. Bu kısmın birleşim yerlerinde yer alan çaprazlama çatlaklarla farklı bir düzen meydana gelmiştir. Sağlam, bu durumun "Ceneviz döneminden kaldığı varsayılan kısmın üzerinde, aslında tek bir evre değil en az iki evre bulunduğuna" işaret ettiğini belirtir.[1]

Kulenin tepesini, koni şeklindeki kurşun kaplı betonarme bir çatı örter.[21][6] Çatının üzerinde, her biri dört bir yöne bakan ve üst sınırları 50,29 m kotuna ulaşan dört pencere vardır.[6] Tepesinde, Anadol'un ifadesine göre 7,41 m, imalatını gerçekleştiren Şevket Usta'nın ifadesine göre 6,75 m boyundaki, altın kaplı bronz bir âlem yer alır.[6][41] Bu alemin tepesine, bir paratoner ile görülebilir olmasına olanak sağlayan yanıp sönen kırmızı bir ışığa sahip 50 cm'lik bir fener yerleştirilmiştir.[6][41]

İçi

Zemin katından, asansörlerin giriş kısmından bir görünüm (Ocak 2021)

Biri bodrum, biri zemin katı, biri asma kat olmak üzere toplam on bir katlı yapının ilk dört katı, birbirine tuğladan tonozlu ve direkt olarak gövde duvarlarının içerisine konumlandırılmış, üzeri epoksi ile kaplanmış ahşapla korunan taş merdivenli bir galeri yoluyla bağlanır.[1][102] 1960'lardaki çalışmalar kapsamında yapılan sondaj kazılarında -4,3 m kotuna kadar herhangi bir döşemeye rastlanmamış ve temel takviyeleri yapma amacıyla bu kısmın boşaltılmasıyla -3,8 m kotunda oluşturulan bodrum kat, servis ve depo katı olarak kullanılır. Buradan zemin kata, zeminde dairesel pano ile kamufle edilmiş betonarme bir merdivenle çıkılır.[6] Zemin kattan üst katlara çıkışı sağlayan 22 basamaklı merdiven, kulenin iç yüzünden 42 cm içeride, 80 cm genişliğinde ve 150 cm yüksekliğindedir.[6][50] Tavanı altıgen şeklindeki doğal taşla kaplı giriş katında, giriş kapısının ekseni üzerinde ve kapının karşısında duvarı dayalı bir şekilde, altıncı kata kadar ulaşan sekizer kişilik iki asansör konumlanır.[6][50][100] Asansörlerin kabinlerinde uygulanan video duvar tekniğiyle, duvarlar ile tavanlara konulan ekranlarda kuleden çekilen videolar oynatılmaktadır.[104] 4,45 m kotundaki, Ampir profilli korkulukların olduğu betonarme asma katın üstünde, 8,97 m kotundaki birinci kat yer alır. Birinci katın pencere açıklıkları dışarıdan 20 × 45 cm, içeriden ise 200 × 180 cm ölçülerindedir.[17] 13,20 m kotunda yer alan ikinci kat, 8,85 m'ye düşen iç çapı dışında birinci katla aynı mimari özellikleri taşır.[17]

Beşinci kattan bir görünüm (Ocak 2021)

17,17 m kotunda yer alan üçüncü katın iç kısmındaki duvarların nişlerin içerisinde, Anadol'un Rumeli Hisarı'ndaki Zağanos Paşa Kulesi'ne "benzer" olarak ifade ettiği bacalar vardır. 20,80 m kotunda, 14 dikdörtgen pencerenin bulunduğu dördüncü kat yer alır. Tuğla işçiliklerinin olduğu galeri kısmı, kulenin gövde duvarını incelttiğinden dolayı yalnızca güvenli koloni tarafı olan güneye doğru konumlanmış ve bu sayede dışarıdan gelebilecek olası saldırıları karşılayacak olan duvarın tam kalınlıkta olması sağlanmıştır. Bu incelmeyle birlikte iç çap 10,4 m'ye çıkar. İlk dört katın tonozlu galerisinde kullanılan tuğlaların ortalama ölçüleri, Galata'daki diğer 14. yüzyıl tahkimatları ile ve şehirdeki geç Bizans dönemi tuğlalarının ortalama ölçüleriyle benzerlik gösterir. Sağlam, kulenin inşaatında yerel malzemelerin kullanmış olmasını "makul bir olasılık" olarak tanımlar. Bu katla birlikte pencere sayısı 7'ye yükselir.[1][17][108]

Yedinci kattan bir görünüm (Ocak 2021)

24,35 m kotunda başlayan beşinci katta yer alan 14 pencerenin 7'si, top ateşleme amacıyla konulan 35 cm çapında ve dairesel; diğer 7'si ise 115 × 180 cm ölçülerinde ve sivri kemerlidir. Her iki pencere türü de dışarıdan nişli payelerin içerisine oturur ve kemerleri tuğla örgüsüyle yapılmıştır. Ahşap yarım katların sonuncusu olan 27,90 m kotundaki altıncı katta, bir alt kattakilere benzer ancak boyut olarak daha küçük, 14 adet sivri kemerli pencere konumlanır. Bu katın ardından, 32,60 m kotundaki yedinci kattaki tepe köşküne ulaşılır. Altıncı, yedinci ve sekizinci katlar birbirine çelik konstrüksiyon merdivenlerle bağlanır. Kattaki 14 pencereyi, aralarında 150 cm bulunan ve kemerlerle birbirine bağlanan 120 × 225 cm kesitli 13 kargir ayak meydana getirir. 40,04 m kotundaki sekizinci kat, 50,5 m kotuna kadar ulaşır ve iç genişliği 12,40 m'dir. Bu katın 14 penceresi, yedinci katın ayaklarıyla aynı eksenlerde yer alan ve aralarında 170 cm aralıkların olduğu 110 × 100 cm kesitli ayakların, kemerlerle birbirine bağlanmalarıyla meydana gelir. İki kat arasındaki kesit farkından ötürü sekizinci katın dış kısmında, 1,20 m genişliğinde bir teras yer alır. İçerideki ayakların eksenlerinde konumlanan 14 kargir babanın her birinin üzerinde, düşme ihtimallerine karşı ankrajla önlem alınmış 35 cm çaplı taş küreler vardır. Babalar arasındaki 110 cm yüksekliğindeki demir korkuluklarda Ampir süslemeler bulunur.[17][6][108][5][113]

2020'deki restorasyon sonrasında duvarların iç kısımları ile tavanlara alçı sıva kaplamalar uygulanmıştır.[99] Müze mağazası olarak hizmet veren ikinci kat ile sergi alanı ve müze olarak hizmet veren üçüncü, dördüncü, beşinci ve yedinci katlarda bunlara dair eserler sergilenir. Yedinci katta, İstanbul'un bir bölümünü gösteren 1:2.500 ölçekli bir maket ile pencere önlerine konumlanan seyir dürbünleri bulunur.[99][100] Seyir terası olarak kullanılan sekizinci katta ise birkaç bank yer alır.[99]

1348-1509 arası

Ceneviz dönemindeki kulenin gerçeğe en yakın tasvirleri olarak kabul edilen Liber insularum Archipelagi'nin Marciana Kütüphanesi (solda, 1420'ler-1430'lar) ve Düsseldorf Üniversite ve Eyalet Kütüphanesi (1485-1490) kopyalarındaki tasvirler

Kule, inşa edildiği dönemde, bir parçası olduğu çevresindeki surların ana kulesi konumundaydı. Bu surların dışı hendeklerle çevriliydi. Kulenin önünde, yapıya iki yanından bitişik bir biçimde, düz sur hattından yarım daire şeklinde çıkıntı yapan ve bu sayede kule ile arasındaki kısımda bir avlu meydana getiren, günümüzde ise bazı kalıntıları bulunan bir barbakan vardı. Ceneviz döneminde kulenin tepesinde ise bir haç yer almaktaydı. Üzerindeki izlere göre kule, gerektiği zaman kaldırılabilen, şehrin içiyle hendeklerin dışı arasındaki ulaşımı sağlayan ve günümüzde varlığını sürdürmeyen bir ahşap köprüye de sahipti.[1][21]

Cristoforo Buondelmonti'ye ait Liber insularum Archipelagi'nin, günümüzde çeşitli arşivlerde yer alan farklı sürümlerinde kule, farklı şekillerde tasvir edilmiş olup aralarında tutarsızlıklar mevcuttur. Bu tasvirlerdeki silindirik yapıda olanlar, gerçeğe en yakın örnekler konumundadır. Marciana Kütüphanesi'nde yer alan ve 1420'ler ile 1430'lar civarına tarihlenen kopyasındaki Konstantinopolis haritasında kule; konik çatısı, bir sağır kemer dizisiyle çıkma yapan üst katı, diğer kulelerden daha yüksek olması ve silindirik yapısıyla tasvir edilir. 1485-1490 yılları arasında tarihlenen Düsseldorf Üniversite ve Eyalet Kütüphanesi kopasındaki tasvirde, kulenin tepesinde Ceneviz bayrağı yer alır. Bu iki tasviri karşılaştıran Sağlam; ilkinde kulenin "dar ve yüksekçe" koni şeklindeki çatısının mazgallı bir siperle çevrili olduğunu, ikincisinde ise çatının "çok daha basık ve geniş" olduğunu ve saçaklarının da mazgallardan dışarı taştığına değinir. İkinci kopyada ayrıca, "kulenin beden duvarını bir tamirat izi gibi tam ortadan enine ikiye bölen tek bir kuşağa sahip" olduğunu ve bu durumun 1453'teki tahribat ve onarımı "doğrularcasına [...] bir varsayım" olduğunu belirtir.[1]

Bölgenin 1453'te Osmanlı hakimiyetine girmesiyle kule, bölgenin Ahmed Vefik Paşa'nın aktardığı anonim Osmanlı kaynaklarına göre yaklaşık 7,5 m kadar kısalmasına yol açan tahribata maruz kaldı. Pera'ya yönelik padişah fermanının ardından bu tahribat durdurularak kule tekrar yükseltildi ve tepesindeki haç, Osmanlı bayrağıyla değiştirildi.[1]

Kulenin ilk dönemine ait, Cristoforo Buondelmonti'nin Liber insularum Archipelagi adlı eserinin çeşitli kopyalarında yer alan bazı tasvirler (soldan sağa): 1420'lere tarihlenen Ulusal Denizcilik Müzesi kopyası, 1465-1475 arasında tarihlenen Fransa Millî Kütüphanesi kopyası, 1470 civarına tarihlenen Floransa Ulusal Merkez Kütüphanesi kopyası, 1475 civarına tarihlenen Walters Sanat Müzesi kopyası, 15. yüzyıla tarihlenen Bodleian Kütüphanesi kopyası.

1509-1794 arası

1509'da gerçekleşen deprem sonrasında hasarların meydana geldiği kulede yapılan onarım çalışmaları 1510 yılı ortalarında tamamlandı ve kule tekrar yükseltildi.[1][5] Kulenin gövdesinde, yerden 13,20 m (ikinci katın başlangıcı) ve 17,17 m (üçüncü katın başlangıcı) yüksekliklerinde olmak üzere yer alan iki tuğla kuşak, bu deprem sonrasında yapılan tadilatların izleri olarak değerlendirilir. Köksal Anadol ile Ersin Arıoğlu, bu kuşaklara bakılarak kulenin bu hizasından itibaren yeniden inşa edildiğini ifade ederler.[6] Semavi Eyice ise, tuğlayla oluşturulan motiflerin "tipik bir Osmanlı süsleme karakteri taşıdığı"nı belirterek görece "yalın" birinci kuşağın, kulenin dış kısmında gerçekleştirilen yüzeysel bir onarımı işaret ettiğini; ikinci kuşaktan itibaren üst kısmının ise tümüyle Osmanlı döneminde inşa edildiğini ifade eder.[7] Matrakçı Nasuh'un 1537 tarihli eserinde yer alan bir minyatürdeki Galata Kulesi tasvirinde; 1/2 orantılı bir şekilde kulenin tepe köşkü ile onun üzerindeki kat ve tepe köşkü katındaki yaklaşık 8 kemerli açıklık bulunur.[114][17]

Kulenin 1509-1794 yılları arasından bazı tasvirleri (soldan sağa): Matrakçı Nasuh'un 1537'de yayımlanan eserinde yer alan minyatürü, Pîrî Reis'in Kitâb-ı Bahriye adlı eserinin 1629 tarihli nüshasında yer alan Mustafa bin Mehmed Cündî'ye ait minyatür, Jaspar Isaac'ın 1650-1659 yılları arasına tarihlenen gravürü, Paul Lucas'ın 1720 tarihli gravürü.

1509-1965 arası

27 Temmuz 1794'te çıkan yangın sonrasında meydana gelen hasarlardan ötürü kulenin çatısı ile üst katları hasar gördü. Kulenin boyu 1,9 m kadar indirilerek bu duvarlar yeniden örüldü. Bu çalışmalar kapsamında, en üst katın her bir yanına, yaklaşık 1,5 m boyundaki camlı çıkmaların olduğu Ampir üsluplu köşk yapıldı.[16][17]

2-3 Ağustos 1831'de çıkan yangında oluşan tahribat sonrasında yapılan onarımda, kulenin üst kısmının tasarımı değiştirildi. Dört çıkmalı tasarımın yerini, duvarlarda yarım yuvarlak kemerli 14 adet pencerenin yer aldığı bir sofa alırken bunun üstündeki görece daha ufak çaplı ve pencereli katın önüne ise, yapıyı çevreleyen ve demir parmaklıklı bir balkon konuldu. Bu sofadan üst kata, sofanın ortasındaki kırk basamaklı bir merdivenle çıkılmaktaydı. Yine 14 pencerenin yer aldığı ikinci katın üzerinde ise kurşun kaplı konik bir çatı yer almaktaydı ve çatı üzerine dört pencere yerleştirilmişti.[16][17]

1875 yılında meydana gelen bir fırtınada çatısının devrilmesinin ardından, pencereli en üst kagir katın üzerine sekizgen şeklindeki iki kat hâlinde birer ahşap oda ile üstlerine, 51,65 m kotuna bir teras inşa edilerek kulenin tepesine bir bayrak direği dikildi. Bu iki katı birbirine bağlayan döner merdiven kaldırılarak üst kata ulaşan 45° eğimli, düz bir ahşap merdiven konuldu.[21][17][6][22] Mart 1930'da kulenin tepesine bir vakit küresi yerleştirildi.[31]

1965-2020 arası

Kulenin çevresi, yalnızca yayaların dolaşımına tahsis edilerek trafiğe kapatılırken aynı zamanda birtakım turistik eşya dükkânlarının yer alacağı şekilde düzenlendi.[40][6] Kuleye girişi sağlayan merdivenler ile girişin önündeki teras, mermer ayaklar arasında demir korkuluklarla çevrelendi.[40][44] Giriş kapısı, "devrin özelliklerine yakın" bir şekilde detaylandırılarak yenilendi.[40][6] Ahşap döşemeler, betonarme döşemelerle değiştirildi ve "genel olarak" doğal taşlarla kaplandı. Taş merdivenlerin basamakları da doğal taşlarla kaplandı ve aydınlatıldı.[40][6]

Bir restoran olarak düzenlenen yedinci katın ortasında bulunan ahşap merdiven kaldırılarak altıncı, yedinci ve sekizinci katları birbirine bağlayan çelik konstrüksiyon merdivenler konuldu ve bunlara Ampir proporsiyonlu ahşap korkuluk ile basamaklar eklendi. Kattaki pencerelerin çerçeve kısımları ile duvarlardaki süslemeler sadeleştirildi, pencerelerdeki camın daha çok gözükmesi sağlandı. Kulenin çatısı, görece daha az sivri olsa da 1832-1876 yılları arasındaki konik tasarımı taşıyacak şekilde, kurşun kaplı betonarme bir sistemle inşa edildi ve üzerine altın kaplama bronz bir âlem yerleştirildi. Kule duvarlarında oluşan çatlaklar onarıldı ve taşıyıcı sistem betonarme unsurlarla güçlendirildi.[21][44][6][115] Asansörün zemin kattaki girişinin üzerine, Tankut Öktem ile Haluk Tezonar tarafından yapılan ve Matrakçı Nasuh'un Galata tasvirini gösteren minyatürünün bir kabartması konuldu.[6][50][105]

Sembolik önemi ve kültürel etkileri

Miniatürk'te yer alan Galata Kulesi maketi

Kule, Beyoğlu'nun ve İstanbul'un sembol yapılarından biri konumundadır.[115] Hem şehir için sembolik bir yapı olmasından hem de tepesinden şehir merkezini görme imkânı olmasından ötürü turistik bir değer taşır ve bu özelliğinden dolayı zaman içerisinde çevresinde restoranlar, kafeler ve dükkânlar açılmıştır.[116] Beyoğlu Belediyesinin logosunda kulenin bir tasviri yer almaktadır.[117]

17. yüzyılın ilk yarısında IV. Murad döneminde Hezârfen Ahmed Çelebi, Okmeydanı'nda rüzgarları kollayıp uçuş talimleri yaptıktan sonra, tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak 1632 yılında Galata Kulesi'nden Doğancılar, Üsküdar'a uçtu.[17]

Divan edebiyatındaki şiirlerde, kulenin yangınları haber verme işlevine atıfta bulunulur.[118] "[Ey sevgilim!] Aşıkların sana [sadece] bayrak göstermektedirler, [onların] Rezmî gibi serdengeçti askeri yazıldığını sanma" anlamına gelen aşağıdaki beyitinde Rezmî, sevgilinin aşkı ile yanma motifinden yola çıkarak diğer aşıkların sevgiliye yalnızca "yanıyoruz" anlamına gelecek şekilde bayrak sallasalar da kendisinin gerçek bir aşık sıfatıyla serdengeçti askeri olarak yazıldığını anlatır:[118]

Sana bayrak gösterürler sanma kim 'âşıklarun
Rezmîveş yazıldı serden geçdi mânend-i sipâh

Gelibolulu Mustafa Âlî'nin bir beyitinde de aynı duruma atıfta bulunulur:[118]

Gice âhum şerârı bir alay gösterdi bâlâdan
Nice bayraklar açdı şu'leler nârencî vâlâda

Kulenin tarihinde bazı intihar olayları kayıtlara geçmiştir. 1876'da bir Avusturyalı, nöbetçilerin dalgınlığından faydalanıp kendini kuleden aşağı atmıştır. 6 Haziran 1973 günü ise Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 15 yaşındaki oğlu Vedat kuleden atlayarak intihar etmiştir. Oğuzcan bunun üzerine "Galata Kulesi" adlı şiiri yazmıştır.

Galeri

Notlar

  1. Metni hazırlayan Emin Barın'ın baş harflerinden oluşan imzasıdır.[36]

Kaynakça

Özel
  1. Sağlam, Hasan Sercan (2020). "Galata Kulesi'nin Ceneviz dönemine yönelik bir yeniden değerlendirme". YILLIK: Annual of Istanbul Studies (2): 53-80. 8 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2021.
  2. Mango, Cyril (2002). The Oxford History of Byzantium (İngilizce) (1. bas.). New York: Oxford University Press. s. 254. ISBN 9780198140986.
  3. Norwich 1997, s. 346.
  4. Norwich 1997, s. 347.
  5. Eyice 1995, s. 314.
  6. Anadol, Köksal; Arıoğlu, Ersin (1979). "Galata Kulesi" (PDF). Mimarlık. 1 (158). ss. 49-55. 29 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Ocak 2021.
  7. Eyice 1969, ss. 25, 36-37, 63, 75.
  8. Maurand, Jérôme (1901). Dorez, Léon (Ed.). Itinéraire de Jérome Maurand d'Antibes à Constantinople (1544) (İtalyanca). Paris: Ernest Leroux. s. 198. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2021.
  9. Mordtmann, Johannes Heinrich (Haziran 2009). Pulathaneli, Cem tarafından çevrildi. "Takiyüddin'in Pera'daki gözlemevi". Osmanlı Bilimi Araştırmaları. 10 (2): 115-129. 17 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ocak 2021.
  10. Ünver, A. Süheyl (1969). İstanbul Rasathanesi. Türk Tarih Kurumu Basımevi. s. 63-64.
  11. Aydüz, Salim (2006). "Osmanlı Devleti'nde müneccimbaşılık müessesesi". Belleten. 70 (257). ss. 167-264. 23 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2021.
  12. Aydüz, Salim (2004). "Osmanlı astronomi müesseseleri". Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi. 2 (4): 411-453. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2021.
  13. Ünver, Süheyl (Nisan-Mayıs-Haziran 1960). "Rasıd Takiyüddin'in çalışmalarında Galata Kulesinin vazifesi". Gökyüzü. 1 (2). Türk Astronomi Derneği. ss. 1-3.
  14. Dizer, Muammer (Ekim 1993). "Osmanlıda rasathaneler". Nüzhet Gökdoğan Sempozyumu. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. s. 34.
  15. Eyice 1995, ss. 314-315.
  16. Eyice 1995, s. 315.
  17. Anadol, Köksal (1964). "Galata Kulesinin turistik tanzimi" (PDF). Arkitekt. 4 (317). ss. 150-159. 20 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Ocak 2021.
  18. Eyice 1995, ss. 315-316.
  19. Müller-Wiener, Wolfgang (Ocak 2001). İstanbul'un Tarihsel Topografyası. Sayın, Ülker tarafından çevrildi (1. bas.). Yapı Kredi Yayınları. s. 322. ISBN 975080158X.
  20. Önver, Şevki Bilgehan (Haziran 2019). "Altıncı Daire-i Belediye ve günümüz belediye hizmetleriyle karşılaştırılması". Takvim-i Vekayi. 7 (1): 37-77. ISSN 2148-0087. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2021.
  21. Eyice 1995, s. 316.
  22. Koçu 1971, s. 5907.
  23. Gündüz, Doğan (Haziran 2004). "Galata Kulesi'ndeki saatleri ayarlama küresi". Toplumsal Tarih, 126. ss. 28-29.
  24. İhsanoğlu, Ekmeleddin; Günergun, Feza (1996). "Osmanlı Türkiyesinde "alaturka saat"ten "alafranga saat"e geçis". X Ulusal Astronomi Kongresi, 2–6 Eylül 1996. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimler Bölümü. ss. 334-341.
  25. Şehsüvaroğlu, Halûk Y. (Şubat 1955). "Galata kulesi". Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Belleteni (157). ss. 6-7.
  26. Criss, Bilge (1993). İşgal Altında İstanbul. İletişim Yayınları. s. 114. ISBN 9754703221.
  27. Şahin, Turan (2012). Osmanlı'nın Çılgın Projeleri. Yitik Hazine Yayınları. ISBN 9789944766388.
  28. Tahtacıyan, Aram (11 Şubat 1909). "غلطا قوله سي". Servet-i Fünûn (Osmanlı Türkçesi). 36 (924). ss. 213-214.
  29. Berk, Süleyman (2014). "Bâb-ı Seraskerî üzerindeki kitâbelerin serencâmı" (PDF). İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (31): 105-130. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 29 Ocak 2021.
  30. Daver, Abidin (21 Şubat 1930). "Hem nalına hem mıhına". Cumhuriyet. s. 3.
  31. "Saat ayarları birleşiyor". Cumhuriyet. 10 Mart 1930. s. 1.
  32. "Vakit küresi". Cumhuriyet. 19 Ekim 1930. s. 2.
  33. "Vakit küresi'nin düdüğü ihale edildi". Cumhuriyet. 6 Ağustos 1933. s. 2.
  34. "Vakit küresi". Cumhuriyet. 11 Kasım 1930. s. 2.
  35. "Vakit küresi". Cumhuriyet. 8 Kasım 1933. s. 2.
  36. Arpacı 2020, s. 40.
  37. "Galata Kulesi için proje hazırlandı". Milliyet. 5 Eylül 1964. s. 2.
  38. Peksayar, Orhan (21 Eylül 1964). "Galata Kulesi turistik tesis oluyor". Milliyet. ss. 1, 7.
  39. "Galata Kulesi plânı onaylandı". Milliyet. 19 Ocak 1965. s. 2.
  40. Anadol, Köksal (1965). "Galata Kulesi'nin turistik tanzimi - II" (PDF). Arkitekt. 4 (318). ss. 18-24. 1 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 23 Ocak 2021.
  41. Soysal, Metin (17 Nisan 1967). "Şevket Usta'nın yaptığı altın kaplama alem İstanbul'un üstüne yerleşti". Hürriyet. s. 10.
  42. Öngen, Oğuz (26 Haziran 1967). "Galata Kulesi dansing oldu". Milliyet. ss. 1, 9.
  43. "Galata'da parayı veren İstanbul'u seyredecek". Milliyet. 3 Eylül 1967. s. 8.
  44. "Galata Kulesi yarın açılıyor". Milliyet. 27 Eylül 1967. s. 3.
  45. "Galata Kulesine giriş 3 lira". Milliyet. 29 Eylül 1967. s. 1.
  46. Koçu 1971, ss. 1509-1510.
  47. "Restore edilen tarihî Galata Kulesi açıldı". Cumhuriyet. 30 Mayıs 1969. s. 1.
  48. "Galata Kulesi yarından itibaren halka açılıyor". Milliyet. 29 Mayıs 1969. s. 11.
  49. Kılıç, Şengün (8 Haziran 2000). "Ayda 2.5 milyara kule". Hürriyet İstanbul. s. 6.
  50. Bayrak, M. Orhan (1979). Türkiye Tarihi Yerler Kılavuzu. Remzi Kitabevi. s. 295.
  51. "Karar Sayısı : 89/14499" (PDF). T.C. Resmî Gazete (20281). 13 Eylül 1989. ss. 13-43. 14 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  52. İnce, Elif (24 Aralık 2013). "Mahkemeden tarihi karar: Beyoğlu'nu 'turistleştiren' imar planı iptal!". Radikal. İstanbul. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  53. "Galata 27 metre çatladı". Milliyet. 15 Mart 1996. s. 5.
  54. Yılmaz, Önay (26 Temmuz 1996). "Galata Kulesi de Pisa gibi eğiliyor". Milliyet. İstanbul. s. 2.
  55. Mavigözlü, Güntan (8 Ağustos 2000). "Galata'ya dikkat!". Milliyet. İstanbul. s. 3.
  56. Avcu, Arife (5 Ekim 1996). "2 tartışmalı karar". Milliyet. İstanbul. s. 3.
  57. Durgun, Duygu (15 Ekim 1996). "Galata Kulesi müze haline getirilecek". Cumhuriyet. s. 20.
  58. Avcu, Arife (2 Ekim 1996). "Galata Kulesi'nde içki yasağı". Milliyet. s. 28.
  59. Mavigözlü, Güntan (1 Haziran 2000). "Galata'ya 'mühür' tartışması". Milliyet. İstanbul. s. 2.
  60. "'Galata Kulesi tekkeye dönüşmesin'". Cumhuriyet. 23 Ekim 1996. s. 14.
  61. "Galata Kulesi'nin dışı yenilendi". Hürriyet. 26 Eylül 2000. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  62. "Galata Kulesi kurtarılıyor". Hürriyet. 24 Eylül 1999. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  63. Avcu, Arife (14 Aralık 1997). "Galata Kulesi'nde belediyeye engel". Milliyet. İstanbul. s. 7.
  64. Demirkaya, Mehmet (12 Haziran 2000). "Söz savunmanın". Milliyet. s. 6.
  65. "Galata Kulesi gençleşiyor". Hürriyet Kelebek. 6 Eylül 2000. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  66. "Galata'da Gürtuna şovu". Hürriyet. 15 Kasım 2000. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2021.
  67. "Yangın önlemi için 3 yıldır izin bekleniyor". Hürriyet. 26 Eylül 2000. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
  68. "Kule halka kapatılmayacak". Hürriyet. 16 Ekim 2000. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2021.
  69. Çoşkuner, Şenol (28 Ağustos 2003). "Galata Kulesi restorasyonu Anıtlar Kurulu'na takıldı". Hürriyet. İstanbul. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  70. "İç restorasyon izin bekliyor". Hürriyet. 4 Aralık 2000. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2021.
  71. "Alkol kavgası Galata Kulesi'ni kararttı". Hürriyet. 2 Mart 2002. 27 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  72. Demirkaya, Mehmet (4 Haziran 2006). "Kulede yeni iddia". Milliyet. s. 6.
  73. "Galata Kulesi restorasyonu Anıtlar'ı bekliyor". Zaman. 27 Eylül 2003. 4 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2021.
  74. "Galata Kulesi nihayet". Türkiye. İstanbul. 20 Şubat 2004. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
  75. "Bakanlar Kurulu kararı". T.C. Resmî Gazete (26122). 28 Mart 2006. 6 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  76. Dinçer, İclal (Mart-Nisan 2010). "Kentsel Yenileme ve Dönüşüm: Deneyimler". Mimarlık. ss. 24-27. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  77. "Bakanlar Kurulu kararı". T.C. Resmî Gazete (26220). 6 Temmuz 2006. 6 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  78. Erbaş, Adem Erdem (2020). "Mekânsal planların yargı denetimi ve karşılaşılan zorluklar, Beyoğlu (İstanbul) örneği". Journal of Awareness. 5 (2): 103-118. doi:10.26809/joa.5.009.
  79. Demirci, Şenol (2 Ocak 2014). "Galata Kulesi'ni artık Beltur işletiyor". Akşam. 16 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2021.
  80. "Alkol yasağı 'Kule'ye de sıçradı". Sözcü. 14 Nisan 2013. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2021.
  81. "UNESCO listesine dört yeni aday". Bianet. 31 Temmuz 2013. 21 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2021.
  82. "Galata Kulesi'nde tepki çeken karar". Hürriyet. 18 Haziran 2014. 22 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
  83. Arun, Doğuş; Turgut, Tolga Alp (20 Haziran 2014). "Galata'nın da gölgesini sattılar". Evrensel. İstanbul. 27 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
  84. Güvemli, Özlem (26 Şubat 2020). "Galata Kulesi'ne ihtiyati tedbir konuldu". Sözcü. 27 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  85. Boğazlıyan, Esra (25 Şubat 2020). "İBB'den alınıp Vakıflar'a devredilen Galata Kulesi'nin arka planı". Haberturk.com. 6 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  86. Güneysu, Selda (17 Mayıs 2020). "Galata Kulesi'nde Bakan Beltur'u suçladı". Cumhuriyet. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
  87. Alcan, Musa; Uştuk, Hilal; Türkyılmaz, Fatih (18 Ocak 2020). "Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy Beyoğlu Kültür Yolu Planı'nı açıkladı". İstanbul: Anadolu Ajansı. 19 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2021.
  88. Güvemli, Özlem (17 Nisan 2020). "Galata Kulesi'ni İBB'den alma girişimine mahkeme "dur" dedi". Sözcü. 29 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2021.
  89. Karaaslan, Yeşim Sert (15 Mayıs 2020). "Vakıflar Genel Müdürü Ersoy'dan Galata Kulesi'nin mülkiyet hakkına ilişkin değerlendirme". Anadolu Ajansı. 13 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2021.
  90. "Galata Kulesi'nde neler oluyor? İBB suç duyurusunda bulunacak". Cumhuriyet. 12 Ağustos 2020. 19 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2021.
  91. "Galata Kulesi bir vakıf eseridir, tüm insanlığın mirasıdır". Vakıflar Genel Müdürlüğü. 15 Ağustos 2020. 24 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2021.
  92. "İBB'den alınıp Vakıflar'a devredilen Galata Kulesi müze oluyor". Cumhuriyet. Anadolu Ajansı. 25 Haziran 2020. 8 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.
  93. Güler, Beyza Nur (6 Temmuz 2020). "Galata Kulesi'nde restorasyon ertelendi". İstanbul: Demirören Haber Ajansı. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.
  94. Ertuğrul, Erman (12 Ağustos 2020). "Tarihi Galata Kulesi'nde korkunç restorasyon". Arkeofili. 29 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.
  95. "Galata Kulesi'nin yıkılan duvarları alelacele yeniden örüldü". İstanbul Büyükşehir Belediyesi. 13 Ağustos 2020. 23 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.
  96. Ocak, Hazal (27 Ağustos 2020). "Koruma Kurulu, tarihi Galata Kulesi'ndeki restorasyon projesine onay verdi". Cumhuriyet. 25 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.
  97. "Galata Kulesi'nin açılışı gerçekleşti". Haberturk.com. 6 Ekim 2020. 24 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2021.
  98. Bulovalı, Aişe Hümeyra (6 Ekim 2020). "İstanbul'un simgelerinden Galata Kulesi ziyarete açıldı". Anadolu Ajansı. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2021.
  99. Yırtıcı, Hakkı (5 Kasım 2020). "Galata Kulesi'nin bugününü tasarlamak". Gazete Duvar. 4 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2021.
  100. Şani, Ahmet Esad (7 Ekim 2020). "Galata Kulesi yeniden ziyaretçilerini ağırlamaya başladı". Anadolu Ajansı. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2021.
  101. Barlas, Yavuz (7 Ekim 2020). "Ersoy: Bin ton betonu söktük, bin kamyonet yükü attık". Haberturk.com. 30 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2021.
  102. Kazık, Ali Efe (2 Şubat 2021). "Vakıflar Genel Müdürlüğünden yapılan bilgilendirme". Vakıflar Genel Müdürlüğü (E-posta).
  103. "Galata Kulesi'nde neler oluyor? İBB suç duyurusunda bulunacak". Cumhuriyet. 12 Ağustos 2020. 19 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2021.
  104. Karakütük, Yeliz (4 Ocak 2021). "İstanbul'un gözdesi Galata Kulesi'ne yerli asansör". Haber Asansörü. 6 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2021.
  105. Şahin, Uğur (25 Ağustos 2020). "Galata Kulesi'ndeki alçı rölyefe ne oldu?". BirGün. 29 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2021.
  106. "Hafifleyen, arınan Galata artık sadece müze". Aydınlık. 7 Ekim 2020. 7 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.
  107. Eyice 1969, ss. 23, 61-62.
  108. "Galata Kulesi". Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. 8 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2021.
  109. Erbaş, İkbal (2018). "Taş ve taş yapı kültüründe değişim ve dönüşüm". ATA Planlama ve Tasarım Dergisi. Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi. 2 (1): 29-37. 26 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2021.
  110. Arpacı 2020, ss. 566-569.
  111. "İstanbul Fetih Cemiyeti Hakkında". İstanbul Fetih Cemiyeti. 1 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2021.
  112. Gallo, Giuseppe (1997). La Repubblica di Genova tra nobili e popolari: 1257-1528 (İtalyanca). De Ferrari. s. 75. ISBN 887172092X.
  113. Eyice, Semavi (1994). "Galata Kulesi". Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. 3. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı-Tarih Vakfı. s. 361.
  114. Selvi, Hüseyin Zayit; Bekiroğlu Keskin, Gaye (2017). "Matrakçı Nasuh'un Galata ve İstanbul minyatürlerinin harita tekniği açısından incelenmesi". İSTEM (29): 25-39. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2021.
  115. "Bir "landmark"ın tarih içinde değişimi". Mimdap.org. 4 Ekim 2010. 1 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2021.
  116. Öktünç, Arbil; Selcen Coşkun, Burcu (Eylül 2012). "Bir yaratıcı küme örneği: Galata". İdealkent. 3 (7): 84-109. ISSN 1307-9905. 26 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2021.
  117. "Beyoğlu Belediyesi'nden 'logo' açıklaması". Hürriyet. İstanbul: Demirören Haber Ajansı. 14 Şubat 2020. 7 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2021.
  118. Tanrıbuyurdu, Gülçin (2017). "Klâsik Türk edebiyatına yansıyan yönleriyle "Galata"". İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 6 (1): 21-42. 6 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2021.
Genel

Konuyla ilgili yayınlar

  • Arseven, Celal Esat (1989). Eski Galata ve Binaları. İstanbul: Çelik Gülersoy Vakfı Yayınları.
  • Bilginer, Recep (Nisan 1959). "Galata Kulesi". İETT Dergisi, 31. ss. 26-27.
  • Demiröz, Yasin; Acarkan, Bora (2016). Tarihi yapılarda dış cephe aydınlatması ve Galata Kulesi uygulaması (PDF). Elektrik, Elektronik ve Biyomedikal Mühendisliği Konferansı. Bursa. ss. 110-114.
  • Gündüz, Doğan (Haziran 2004). "Galata Kulesi'ndeki saatleri ayarlama küresi". Toplumsal Tarih, 126.
  • Erkins, Ziya (1970). Galata Kulesi. İstanbul: Yörük Matbaası.
  • Galata Kulesi ve Çevresi Bölge Düzenleme Projesi. İstanbul: Beyoğlu Belediye Başkanlığı Yayınları. 1988.
  • "Artık bizim de bir Eiffel'imiz var: Galata Kulesi". Hayat, 27. 26 Haziran 1969. ss. 16-17.
  • "Fener... Zindan... Yangın kulesi... Şimdi de turistik tesis: Galata Kulesi". Hayat, 39. 23 Eylül 1965. ss. 16-17.
  • Arifoğlu, Nergiz (19 Mart 2018). "Galata Kulesi'nin aydınlatma tasarımı süreçleri". Kaynak Elektrik.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.