Adige Cumhuriyeti
Adige Cumhuriyeti (AC) (Rusça: Респу́блика Адыге́я; Batı Çerkesçesi: Адыгэ Республик; Doğu Çerkesçesi Адыгэ Республикэ), Kuzey Kafkasya'da Rusya Federasyonu üyesi bir cumhuriyet. Kafkas Dağlarının kuzeyinde, Krasnodar Kray sınırları içinde yer alır. Cumhuriyetin yazıçeviri olarak adı Respublika Adıgeya olup Adigeya olarak da bilinir. Adige Cumhuriyeti adını, günümüzde nüfusun daha azı durumunda olan (% 25.2) Batı Çerkeslerinden (Batı Adığeleri) alır. Başkenti Maykop'tur (2010'da 154.740). Yüzölçümü 7.600 km² (Krasnodar Barajı ile birlikte 7.800 km²), nüfusu 440327 (2010). Nüfus yoğunluğu 58.8'dir.
Республика Адыгея Адыгэ Республик | |||||
| |||||
Milli Marş: | |||||
Konum | |||||
Yönetim | |||||
Ülke: | Rusya | ||||
Federal Bölge: | Güney | ||||
Ekonomik Bölge: | Kuzey Kafkasya | ||||
Başkent: | Maykop | ||||
Cumhurbaşkanı: | Murat Kumpilov | ||||
Yasama organı: | Adigey Parlamentosu | ||||
Genel bilgiler | |||||
Yüzölçüm: | 7.792 km² (3.009 sq mi) | ||||
- Rusya içinde: | 80. | ||||
Nüfus: | 440.327 (02/2010) | ||||
- Rusya içinde: | 74. | ||||
- Yoğunluk: | 57 /km² (146 /sq mi) | ||||
Diğer bilgiler | |||||
Dili: | Rusça, Batı Çerkesçesi | ||||
Kuruluş tarihi: | 27 Temmuz 1922 | ||||
Kodu: | 01 | ||||
Resmî internet sayfası: |
Yönetimi
- Adige Cumhuriyeti'nde, Adigece ve Rusça konuşanların siyasal temsil eşitliği ilkesine (paritet) dayanan atamalı yarı Başkanlık sistemi yürürlüktedir. Yasama organı olan AC Devlet Parlamentosu-Khase (Хасэ) iki kanatlı ve toplam 54 üyelidir: Khase, Maykop ve Adıgeysk kentsel alanları ile 7 rayonun birlikte oluşturduğu 9 seçim çevresinin (okrug) her birinin üçer üye ile temsil edildiği ve daha çok Adıgece konuşan üyelerin seçildiği 27 üyeli bir (üst) kanat; rayonların her birinin nüfusu oranında temsil edildiği ve daha çok Rusça konuşan üyelerin seçildiği 27 üyeli ikinci bir (alt) kanattan oluşur. Böylece Rus ve Adige nüfusun siyasal temsil eşitliği (paritet) sağlanır ve korunur.
- Adige Cumhuriyeti'nde Devletin Başı (ЛӀышъхьа) 5 yıl süreli olarak görevde kalır, daha önce seçilmek için Adigece ile Rusçayı birlikte bilme koşulu aranırken, daha sonra, Adige Cumhuriyeti Anayasası'nda yapılan bir değişiklikle, Rusça bilmek yeterli sayılmıştır. Daha sonraki federal bir yasa değişikliği ile, RF Devlet Başkanına, bir prosedüre göre yerel birimlerin devlet başını ve valilerini atama yetkisi verilmiştir. 2012 yılında kabul edilen bir yasa değişikliğiyle, cumhuriyetlerin ve diğer federe birimlerin devlet başlarının ve valilerin seçimle iş başına gelmeleri yeniden benimsenmiştir. Yeni yasaya göre seçimlerin 2012 yılı sonuna değin tamamlanmaları gerekiyordu, ancak vazgeçilmiştir. 2006 yılı öncesinde Aslan Carım ve Hazret Sovmen seçimle iş başına gelmişlerdi. Şimdiki Devlet başı Aslan Thak'uşın (Adıgece: ТхьакӀущынэ Аслъанчэрый; Aslan Tkhakushinov) RF Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından aday olarak AC Parlamentosu'na sunulmuş ve AC Parlamentosu-Khase'nin 13.12.2006 tarihli olurunu alarak, 13.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere, Adıge Cumhuriyeti Devlet Başkanı olarak göreve başlamıştır. Ancak, AC Devlet Parlamentosu-Khase, nisan 2011'de Devlet Başkanı (Prezident) unvanını kaldırarak, "L'ışha-ЛӀышъхьа" (Baş kişi/ Yöre lideri) adını (unvanını) kabul etmiştir.
- Bakanlar Kurulu üyeleri, Başbakan dahil, Parlamento (Khase) dışından Başkan tarafından atanmakta ve görevden alınabilmektedir. Atamanın yürürlüğe girmesi için Khase onayı gerekir. Başbakanlığa, son olarak, Aslan Thak'uşın'ın yeğeni Murat Kumpıl (КъумпӀылэ Мурат) getirilmiştir (Adıge maq, 14.05.2008, internet).
- Yerel idari birimler ve belediye kuruluşları Başkan'a ve Khase'ye karşı, bağlı ve sorumludur. Yargı, yüksek (AC Anayasa Mahkemesi; AC Yüksek Mahkemesi) ve alt kademe mahkemelerden oluşur. AC Başsavcılığı ve savcılık örgütü, Rusya Federasyonu Başsavcılığına bağlıdır [1].
İdari bölümler
- Adige Cumhuriyeti, iki kentsel alan, yani Maykop ve Adıgeysk kentsel alanlarıyla, yedi rayon birimine ayrılır.
- Adige köyleri de bulunan Tahtamukay, Tevçejsk, Krasnogvardeysk, Şogenovski ve Koşehablski ile, ağırlıklı Rus nüfuslu Giaginski ve Maykopski rayonları.
- Kentsel alan ve rayonlar, kendi içlerinde okrug (bucak) denilen daha küçük idari birimlere ayrılırlar, köyler okrug içinde yer alırlar. Bütün bu idari birimlerin kendi seçilmiş meclis ve yürütme komiteleri bulunur.
Tarih
- Çerkesler, tarihöncesi çağlardan beri Kuzeybatı Kafkasya'da yaşamış olduğu kabul edilen bir halktır. Çerkes ataları için, Grek belgelerinde Sind ve Meot gibi adlar kullanılmıştır. Bazı araştırmacılar da, Adigelerin Hattilerden türediğini kabul etmektedirler (bk. Prof.Ğış Nuh, "Adigece'nin temel sorunları-1", internet; ayrıca bk. Ali Çurey, "Hatti Hititlerin Kökeni ve Çerkesler", Çiviyazıları Yayınevi). Adige destanı Nartlarda "Cırt", "Çıt", "Çınt" biçiminde geçen yer ve topluluk adlarıyla anılan halkların Sind ve Meotlar olduğu sanılmaktadır. Ölü gömme kültüne (tapıncına) göre, Sind ve Meot varlığı MÖ 3. binyılına değin izlenebilmektedir. Meotların ('Mıvıt'/'МыутӀ' ya da 'МыутӀэ') Kimmerler ve İskitler ile ilişkileri bulunuyordu. MÖ 8.-7. yüzyıllarda Adige-Grek ilişkileri başladı (bk. Bestlenıye Asker, "Adigeler Greklere yardımcı oluyorlardı", internet). Grek belgelerinde Sind ve Meotların yazılarının bulunduğu yazılıdır; nitekim 1955'te, Adigey'de, arkeolojik kazılar sonucu Meot (МыутӀэ; Adige) yazılı tabletleri bulunmuştur (bk. Adigey-Ekonomi bölümü). MÖ 5. yüzyılda kurulu olduğu bilinen, ama daha öncesi hakkında yeterli bilgi bulunmayan, 4. yüzyıl ikinci yarısına değin yaşayan ve merkezi Sindika limanı olan Sindika Devleti kralları kendi adlarına sikke (madeni para) kestiriyorlardı. MÖ479'da Bosporos Krallığı'nın eline geçen ve yıkılan Sindika limanı yerinde Gorgippia (Anapa yerinde) adlı bir Grek kenti kuruldu.Sindika, MÖ 4. yüzyılda, dış, özellikle İskit saldırılarından korunma amacıyla, Bosporos kralı Levkon I döneminde (MÖ 349-348) komşu Bosporos Krallığı'na katıldı. MÖ 3. yüzyılda ucuz Mısır buğdayının rekabetine dayanamayıp çöküş süreci içine giren Karadeniz kıyısındaki Grek "Bosporos Krallığı"nın zayıflaması, M. S. 2. yüzyılda beliren İskitlerin izleyicileri Sarmatlar, ayrıca batıdan kıyılara yönelen Gotlar ile kuzeydoğudan ve kuzeyden gelen ve 4. yüzyılda yoğunlaşan Hunların saldırıları sonucu, Azak Denizi ve Karadeniz kıyılarındaki kentler yıkıldı ve kıyı ticareti de sona erdi, verimli topraklar ve otlaklar Hunlar'ın eline geçti. Adigeler ise, dağlara sığındılar.
- Hunların çekilmesinden (6. yüzyıl) sonra, Adigeler Asya steplerinden gelen Avarların saldırıları ile karşılaştılar ve uzun bir süre kendilerine gelemediler. Avarların çekilmesinden sonra, Adigeler eski topraklarını geri aldılar, kuzeyde, bugünkü Ukrayna ve Kırım Yarımadası içlerine değin yayıldılar. Hâlen, buralarda birçok yer Çerkes adları taşımaktadır. Ancak, doğudan ve kuzeyden gelen Hazarlar, Kuzey Kafkasya topraklarının çoğunu ele geçirdiler. Durumdan, yani Hazarlarla sürdürülen savaşlardan yararlanan Ruslar 10. yüzyılda Kerç Boğazı dolaylarında Tmutarakan Prensliği'ni kurdular, ama Prenslik 11. yüzyılda Adigelerle Alanların bir bölümünün (Yaslar) birleşmesi sonucu ortadan kaldırıldı. MS 2. yüzyılda beliren ve günümüz Osetler' ilinin ataları olarak kabul edilen İran asıllı Alanlar, Kuban Irmağı havzalarında yoğunlaşarak yayıldılar. 11-13 yüzyıllarda Alanlar feodal bölünmeler içine girdiler ve eski güçlerini yitirdiler. Bu dönemde Adigelere Zykh (Зихы) ve Kasog gibi adlar veriliyordu. Daha sonra Bizans, Venedik ve Ceneviz ile ticari ilişkiler kuruldu, Ortodoks ve Katolik mezhepleri Adigeler arasında yayılmaya başladı. Ama eski kentsel ve yazılı yaşama dönülemedi.
- 1223'te Moğol saldırıları başladı ve bir Moğol-Kıpçak devleti olan Altın Orda Devleti kuruldu (1242-1501). Kuzey Kafkasya'daki düzlük alanlar Kıpçaklar'ın eline geçti. Nitekim günümüzde Kuzey Kafkasya'da yaşayan Kumuk ve Nogaylar ile Balkar ve Karaçay toplulukları, bu akınlar sonucu şimdiki yerlerine yerleşmiş olmalılar, nitekim bu topluluklar hâlen Kıpçak lehçelerinde konuşmaktadırlar. 1395'te Timur'un saldırıları ile karşılaşıldı ve giderek Altın Orda da parçalandı. Parçalanma sonucu, Altın Orda yerinde, komşu devletler olarak Kırım Hanlığı (1426-1783) ile İdil Irmağı güneyinde ve Hazar Denizi'nin kuzeybatı yörelerinde Astrahan Hanlığı (1466-1556) oluştu. Bu arada Kuban Irmağı kuzeyindeki topraklar da 13-15. yüzyıllar boyunca Adıgeler tarafından giderek ve büyük çapta Tatarlar lehine terk edildi ve Orta Kafkaslar'da şimdiki Kabartay bölgesi ya da Kabardiya oluştu. Dört büyük derebeyi ailesi (pşı) ve bunların vasalları tarafından yönetilen Kabardiya, 1556'da Astrahan Hanlığı'nın Rusya tarafından ortadan kaldırılması ve Rusya ile sınırdaş olunması sonucu, Kırım egemenliğinden çıktı ve 1557'de Rus koruması (egemenliği) altına girdi.
- Kabardiya'nın 1557'de Rus koruması altına girmiş olması olayı, bugünkü Kabardey-Balkar Cumhuriyeti ile yetinilmeyerek,tarihsel anlamda bir ilgisi bulunmayan, 1864 yılına değin bağımsızlığını korumuş olan şimdiki Adigey ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'ni de kapsayan, ama aynen bu iki yöre (region) gibi, en az birer bölümü ile, o zamanki tarihsel Çerkesya sınırları içinde bulunan Krasnodar Kray ve Stavropol Krayı ise dışarıda bırakan ilginç bir resmi uygulamayla, "Adigelerin Rusya'ya katılmalarının 450. yılı" biçiminde 2007 yılı boyunca kutlanmıştır. Ayrıca, kutlama programı çerçevesinde, Nalçik'te anıt heykeli dikili olan, Müslüman Kabartay büyük derebeyi (pşı) Temrıko İdar'ın kızı iken, 1561'de Moskova'da bir kilisede vaftiz edilip Mariya Temrukovna adını alan ve ikinci karısı olmak üzere ilk Rus çarı IV. İvan'a (Korkunç İvan; 1530-1584) nikahlanan, Rus-Kabartay dostluğunu simgeleyen Goşevnay İdar (1544-1569) ve Rusya'nın genişleme sürecinde görev almış ve etkili makamlarda bulunmuş olan çok sayıda Kabartay soylusu (komutan ve devlet adamı) da anılmıştır. Bu arada Kabartay-Balkarya'nın kurucu ortağı olan Balkar halkı, 1557'de Rusya'ya katılmadıkları, 1827 yılına değin egemen bir halk ve bölge olarak kaldıkları gerekçesiyle, söz konusu 450. yıl kutlamalarına katılmamıştır.
Adıgelerin ikiye ayrılması
- 1557 sonrasında Adigeler, Rus korumasındaki Kabardeyler; Osmanlı İmparatorluğu ve onun korumasındaki Kırım Hanlığı ile fiilen bir dayanışma içinde ve Rus yönetimi dışında olan bağımsız Çerkesya Adigeleri biçiminde ikiye ayrılmış oldular. Çerkes dili de batı ya da Adigece ve doğu ya da Kabardeyce biçiminde iki kola ayrıldı.
- 1739 Belgrad Antlaşması gereğince Büyük ve Küçük Kabartay bölgeleri, Osmanlı ve Rus etki alanları arasında tarafsız bölgeler olarak kabul edildiler. Ama Osmanlıların istediği sonuç elde edilemedi, Kabartay derebeyleri Ruslarla işbirliğine devam ettiler. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı boyunca, Osmanlılar, Kabartay müttefiklerinin yardımıyla Orta Kafkaslar'daki stratejik dağ geçitleri üzerinde üstünlük ve kontrol kurmuş olan Rusları Kuzey Kafkasya'dan uzaklaştırmayı denediler. Ancak Türkleri ağır bir biçimde yenen Ruslar Kırım (1771), Kabartay ve Kuzey Osetya'da denetim kurdular, ardından bir araba yolu da inşa ederek, ilk kez Daryal Geçidini geçtiler; Güney Kafkasya'ya giren Ruslar, Gürcü müttefikleri ile birlikte Osmanlı korumasındaki İmereti Krallığı (Açıkbaş) başkenti Kutaisi'yi ele geçirdiler ve Türkleri kıyıya doğru sürerek, Poti Kalesinde kuşatma altına aldılar. Sonuç olarak, denge Ruslar lehine, Türk, Kırım, Adıge ve Kuzey Kafkasya halkları aleyhine bozulmuş oldu. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması sonucu, Kabartay bölgesi, Kuzey Osetya ile birlikte Rusya'ya ilhak edildi. Burada Ruslar, 1739'dan beri birer bağımsız bölge olan bu bölgeleri, Kırım Hanlığı'ndan "alarak" ilhak ettiler (bk. Ashad Ç'ırğ, "Tehlike Kuzeyden Geliyordu", internet). Kırım Hanlığı üzerindeki Osmanlı korumasına da son verildi, Kırım Hanlığı bağımsız ülke sayıldıysa da, burası fiilen Rusların denetimine girmiş oldu ve 1783 yılında da Rusya'ya ilhak edildi.
- Ruslar 1783'te Kırım Hanlığı'nı, bu arada Kuban Irmağı'nın kuzeyinde, Azak Denizi'nin doğusundaki Taman Yarımadası'nı, Kuban ve Yeya ırmakları arasındaki Kırım topraklarını ilhak ettiler. Kuban Irmağı kuzeyi topraklarını 1783 yazı içinde, etnik temizlik ve soykırım uygulayarak, Nogaylar ile Adigeler'den tamamıyla temizlediler, Kuban Irmağı üzerindeki topraklar 10 yıl boş (sivil yerleşime kapalı) tutulduktan sonra, 1792-1793 yıllarında Rus Kazaklarının yerleşimine tahsis edildi [2].
Rusların Çerkesya'yı karadan kuşatması ve Osmanlı-Çerkes ittifakı
- Ruslar, 1774'ten sonra, Kuban'ın güney havzası ile Karadeniz kıyılarına yayılmış olan Çerkesleri ya da onların ülkesi olan Çerkesya'yı, kıyı ve güneydeki Osmanlı korumasındaki topraklar (Abhazya ve Gürcü toprakları) dışında, üzerinde askeri kale, karakol ve gözetleme kuleleri bulunan müstahkem hatlarla çevirerek kuşatma altına aldılar. Zor bir durumla karşılaşan Çerkesler Osmanlı'dan yardım ve ittifak talebinde bulundular: Osmanlılar Çerkesler yardım ve kendi savunma politikaları gereği Ferah Ali Paşa'yı Soğucak Muhafızlığına (Gelencik) atadılar. 1781'de, Fransız mühendislerinin de yardımıyla, bir Osmanlı garnizonunun yerleştirildiği Anapa kalesinin inşaatı başlatıldı ve Ferah Ali Paşa, Anapa Muhafızı (Askeri Vali) oldu.
- Anapa 1828 yılı Rus işgaline değin, Çerkesya'nın da başkenti konumundaydı. Çerkesya'yı oluşturan 12 bölgenin (eyalet) yerel meclislerince seçilen temsilciler Anapa'ya gönderilir ve onlar aracılığıyla önemli kararlar alınırdı. Kentte Osmanlı bayrağı yanında Adigelerin bayrağı da dalgalanırdı. Diplomatik, idari ve askeri işler Anapa'dan yürütülüyordu. Dış ülkelere gönderilecek elçiler, bölge askeri komutanları ile yargıçların seçilmesi yanında, savaş zamanında ve gerektiğinde, Hakim denilen ve sınırsız yetkilerle donanmış bir önder de (hem yönetici ve hem de üst komutan) belirleniyordu.
- 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Temmuz 1791'de Anapa ve bu kaleye sığınmış bulunan ve Çerkes Ordusu Başkomutanlığına (Hakim) getirilmiş olan İmam Mansur Rusların eline geçti, ama 1792 Yaş Antlaşması ile Anapa Osmanlılara geri verildi.
- 1801'de Kartlı ve Kaheti Krallığı (Doğu Gürcistan) toprakları Rusya'ya ilhak edildi. 1806 yılından başlayarak, Osmanlı korumasındaki İmereti Krallığı ve Megrelya Prensliği toprakları Rusya'ya ilhak edildi. Bu arada Karadeniz kıyısında Sohum Kalesi merkezli ve Osmanlı korumasında olan Abhazya Prensliği ise,Osmanlılar'dan ayrıldı ve bir antlaşma ile Rus koruması altına girdi (Abhaz yazarı Hayri Ersoy'a göre, Abhazya Prensliği'nin nüfusu 1858'de 94.023 idi, bk. H. Ersoy, Dili, Edebiyatı ve Tarihi ile Çerkesler, İstanbul,1993, s.44). Bütün bu oluşumlar 1812 Bükreş Antlaşması'yla da kalıcılaştı, ayrıca 1813 Gülistan Antlaşması'yla da İran Dağıstan'nın tamamı ile şimdiki Azerbaycan'ın kuzeyi üzerinde Rus egemenliğini tanıdı. Böylece Rusya Güney Kafkasya'ya kalıcı olarak yerleşmiş oldu
- 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Nisan 1807'de Anapa yeniden Rusların eline geçti. Ama 1812 Bükreş Antlaşması'na göre Anapa, Osmanlılara geri verildi, ayrıca kuzeydeki Kuban Irmağı ile daha güneydeki Bzıb Irmağı (Pitsunda) arasındaki Çerkesya'nın Karadeniz kıyılarının denetimi de Osmanlılara verildi; Bzıb Irmağı ile Rioni Irmağı (Poti) arasındaki Karadeniz kıyılarının, bu arada Bzıb Irmağı ile İngur Irmağı arasında bulunan ve 1810'da bir antlaşmayla Rusya korumasını benimsemiş olan Abhazya kıyılarının denetimi de Ruslara bırakıldı.
- Böylece, 1792 Yaş Antlaşması ile Rusya tarafından temelleri atılan planlı bir yayılmacı strateji izleyen Rus diplomasisi, uluslararası hukuka göre bağımsız bir ülke olan Çerkesya'nın ele geçirilebilmesi için, tıpkı 1774'te Kabartay topraklarının hileli yollarla ilhakı olayında olduğu gibi, ileriye yönelik siyasal bir alt yapı oluşturmaya çalışıyordu. Çerkesya kıyı denetiminin Osmanlı Devleti'ne bırakılmış olması da, Rusya'nın 50-100 yıllık süreçlere yayılarak geliştirilen yayılmacı politikalarını perçinlemeyi amaçlayan süreçlerden biri olmalıdır. Sonuç olarak, Çerkesya, artık bağımsız bir ülke olarak değil, ileride Osmanlı Devleti'nden bir antlaşmayla, yani "hukuka" uygun olarak alınmış bir toprak parçası imiş gibi gösterilebilecek ve tepkiler geçiştirilebilecekti. Bu da Rusların ne denli ileri görüşlü, hesaplı, uzun vadeli ve sabırlı bir diplomasi yürütmekte olduklarını göstermektedir.
Anapa, 1828'de kuşatma altına alındı, 12 Haziran 1828'de kesin olarak Rusların eline geçti. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan 1829 Edirne Antlaşması ile, kuzeyde Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb (Psıb) Irmağı ağzına ya da Pitsunda'ya dek uzanan ve Osmanlılarca yerine getirilen Çerkesya kıyılarının denetimi, Osmanlı Devleti tarafından Ruslara devredildi. Böylece Çerkesya, haksız ve hileli bir antlaşma ve diplomasi oyunuyla, sıradan bir Rusya "toprağı" imiş gibi, Ruslarca dünyaya tanıtılmaya başlandı. Bu durum Karl Marx başta olmak üzere, dönemin demokrat çevrelerince kınanmış, Çerkeslere destek çağrıları yapılmıştır. Ancak bu gibi sivil kesim çağrıları durumu değiştirememiştir. Sonuç olarak Poti limanı kuzeyindeki tüm Doğu Karadeniz kıyılarında kesin bir Rusya denetimi kurulmuş oldu.
Rusların Çerkesya'yı karadan ve denizden kuşatması
- Ruslar, 1829 Edirne Antlaşması gereğince, Ruslar Çerkeslerden boyun eğmelerini istediler, ama Adigeler, bağımsız olduklarını, Osmanlıların kendilerini Rusya'ya terk etme yetkilerinin bulunmadığını öne sürerek, boyun eğmeyi kabul etmediler. Bunun üzerine Kafkasya Valisi General Paskeviç, Adigelere boyun eğdirmek için bir plan hazırladı. Buna göre kuzeydeki Rus kalesi Anapa'dan güneydeki Rus kalesi Sohum'a kadar uzanacak olan bir "Karadeniz Kıyı Hattı" ile, bir Rus deniz üssü olacak olan Gelencik limanından başlayıp ülke içinden geçecek ve Çerkeslerin bir bölümünü ana Çerkes nüfusundan ayırarak Yekaterinodar'ın (Krasnodar) batısındaki Olginski köprü karakoluna uzanacak olan "Gelencik Hattı"nı kurma kararı aldı. Böylece bölünmüş olacak Çerkeslerin dış dünya ile olan ilişkileri kesilmiş olacak ve boyun eğmeleri sağlanacaktı. Ancak, hesapta olmayan bir biçimde 1830'da İmam Gazi Muhammed önderliğinde Dağıstan ve Çeçenya'da büyük bir Müslüman ayaklanması baş gösterdi, binlerce Dağıstanlı ve Çeçen mücahit Rus mevzilerine saldırdı. Ayrıca Polonya'da da Rusya karşıtı büyük bir ayaklanma oldu. General Paskeviç, ayaklanmayı bastırması için 1831'de Polonya'ya gönderildi. Bu iki nedenle Çerkesya'daki müstahkem hatlar kurulması işi, ertelenmiş oldu. Gazi Molla sanı verilen İmam Gazi Muhammed, 1832'de öldürüldü, yerine seçilen İmam Hamzat'ın da öldürülmesi üzerine, 1834'te Şamil, Dağıstan ve Çeçenya Müslümanlarının İmamı (Dini Devlet Başkanı) olarak direnişin başına geçti.
- İmam Şamil, üslendiği Dağıstan'daki Ahulgoh kalesinin düşmesi üzerine (1837) Çeçenya'ya kaçtı. Şamil'in yenilmiş olması üzerine, Ruslar, hat inşaatlarını yeniden başlattılar. 1837-1839 yıllarında hatların inşaatı tamamlandı. Çerkeslerin dış dünya ile olan bütün bağlantıları kesilmiş oldu. Çerkesler, ayrıca, dört bir yandan saldırıya geçen Ruslarla aralıksız çarpışıyrlardı. Ruslar, doğudan batıya doğru ilerlediler, Kuban'ın ana kolundan, daha batıda bulunan ve Kuban'ın bir kolu olan Laba Irmağına ulaştılar;ele geçirdikleri bu yerleri, yani Kuban-Laba ırmakları arasındaki "Base Ovası" (Басэ губгъо) denilen geniş ve bitek yerlerde yaşayan yerli halkı katliam ve etnik temizlikten geçirdiler, köyleri ateşe verdiler ve bu bölgeye, stanitsalar (Kazak köyleri) kurarak silahlı Kazakları yerleştirdiler. Base Ovasındaki Çerkesler ve güneydeki dağlarda yaşayan Abazaların (Abazin) kalıntılarını da Küçük ve Büyük Zelençuk ırmakları vadilerine sürerek, hapsedecek bir biçimde oralara yerleştirdiler.Vadi çıkışlarında Rus askeri kale ve stanitsaları kuruldu, birbirine kapalı olan bu vadilere yerleştirilen nüfus sıkı bir denetim altına alındı. Bu nüfus, 1774'ten beri Rus yönetiminde olan Kabardiya'dan getirilen Kabartay göçmenlerle harmanlanarak uysallaştırılmaya çalışıldı (Bu bölgede şimdi RF'ye bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti bulunmaktadır).
- Öte yandan 1839'u 1840'a bağlayan kış mevsimini yarı aç ve perişan bir halde geçiren Çerkesler, bazı ajanların, Rus kale ve karakollarına saldırıya geçilmesi durumunda "Türk ve İngiliz yardımlarının mutlaka geleceği" biçimindeki boş sözlerinin etkisinde kalarak, 1840 yılı ilkbaharında, ilkel silahlarıyla toplu bir halde karşı saldırıya geçerek hatları yıktılar ve bazı kaleleri ele geçirdiler. Rusların takviye almaları, bu arada bekledikleri dış yardımların da gelmemesi üzerine düş kırıklığına uğrdaılar,saldırılarını durdurup savunmaya çekildiler.
- Çerkeslerin 1840 yılındaki yarım kalmış başarılarını bir zafer olarak algılayıp moral bulan ve yeniden güç kazanan İmam Şamil Çeçenistan ve Dağıstan'da savaşı yeniden başlattı. Bu arada savunmada olan Çerkeslerin yeniden saldırıya geçmelerini sağlamak ve şeriatı yaymak üzere naip denilen vekillerini,temsilci olarak Çerkesya'ya göndermeye başladı, ancak ilk naipler başarılı olamadılar. Geleneksel (eski demokratik toplum) ilişkilerin ağır bastığı ve Hanefi mezhebine mensup olan Çerkesya'da, Çeçenistan ve Dağıstan'daki gibi Şafii İslam hukuku (şeriat) iyi karşılanmadı. 1846'da İmam Şamil, Çerkesya ile Çeçenistan'yı ayıran Kabardiya'yı yanına alıp Çerkesya'daki Adigelerle birleşmeyi denedi, böylece direnişi Kuzey Kafkasya Müslümanları boyutuna yaymak istemişti, ancak Ruslardan çekinen ve çıkar ilişkileri bastıran Kabardey derebeyleri (pşı), Şamil'in safına katılmayı göze alamadılar, vadi çıkışlarına silahlı müfrezeler yerleştirerek köylülerin Şamil'e katılmalarının önünü kestiler. Ruslar 1774'teki ilhak ile birlikte Kabartaylara,özellikle beylere (pşı) geniş tarım toprakları bırakmışlardı, ayrıca bunların feodal haklarını/hukukunu da tanımışlardı. Kabardiya'daki başarısızlık üzerine, İmam Şamil, genç ve yetenekli naiplerinden Muhammed Emin'i, 1848'de, temsilcisi olarak, Çerkesya'daki Adigelerin arasına gönderdi. Naib, İmam Şamil'in derebeyliğini ve köleliliği yok ederek hüküm sürdüğü Dağıstan ve Çeçenistan bölgelerinde gerçekleştirmiş olduğu şeriata dayalı toplumsal eşitliği Çerkesya'da gerçekleştiremedi, karşısında bir dizi güçlük ve engel belirdi. Şafii Müslümanlar olan Çeçen ve Dağıstanlıların aksine Hanefi Müslümanlar olan Çerkeslerde toprak mülkiyetinden de güç alan etkili bir din adamları örgütlenmesi (şeyhlik ve tarikat kurumları) yoktu. Bu nedenle din adamlarının ekonomik ve idari gücü çok zayıftı. Çerkesya'da geleneksel/laik demokratik kurumlar (h'abze/хабзэ) yanında, yer yer bir derebeyi düzeni de vardı. Bjeduğ, K'emguy ve Besleney gibi topluluklarda feodalizm/yerel beylik düzeni geçerliydi. Adıgelerin birçoğu köle ve soyluluğun genetik ve tanrısal bir kaynağa dayandığına inanıyor, kökü derinlerde olan bu çağ dışı anlayışı, İslam dini bile ortadan kaldıramıyordu. Derebeyi ve zengin/egemen sınıfların desteğini yitirmekten çekinen Naib, ciddi ve geniş reformlar yapmayı göze alamadı, sonuç olarak sınırlı bir destek sağlayabildi, bu arada çelişik uzlaşma yollarını, baskı ve terörü de denedi, bir K'emguy derebeyinin kızını çok eşli haremine aldı. Ama bu yeni evlilik ve çelişik hareketleri yoksul köylülerin uzaklaşmasına, kölelerin de özgürlük umutlarını yiirmelerine yol açtı. O sıralarda Karadeniz kıyısında,Soçi yöresinde yaşayan Vıbıhların dörtte bir kadarı köleydi, Abadzehler arasında da çok sayıda köle vardı, köleler baskı ve sömürü altındaydı, ayrıca Osmanlı pazarlarına yönelik esir/köle ticareti vardı. Kölelerin özgürleştirilememiş olması, bu insanların savaşa seferber edilmeleri fırsatını yok etti. Bunun yol açtığı yıkım ve zararlar ileride daha da net olarak görülecekti.
- Naib'in şeriata dayalı devlet yapılanması ve saldırı politikası, halkın tepkilerine yol açtı. Naib 1851'de Ruslar karşısında yenilgiye uğradı. Giderek Naib'e destek, Abadzehlerle sınırlı bir düzeye düştü; demokratik bir yaşama alışkın olan Şapsığlar ve diğer topluluklar, düzenbaz ve güvenilmez bir kişi olarak algıladkları Naib'in otoritesini benimsemeyi reddettiler, şeriat mahkemesi binalarını yaktılar ve Naib yanlısı din adamlarını ve kadıları (yargıçları) bölgelerinden kovdular. Bu yeni bölünme ve kaos, ayrıca Şamil tarafından desteklenen Naib'in Rus mevzilerine yönelik saldırı politikası, savunmaya dayalı genel Adıge stratejisini de zayıflattı. Saldırılar, daha sert Rus misillemelerine yol açtığı gibi, Rus savaş şahinlerinin elini daha da güçlendirdi, barışçı bir toplum olan Çerkeslerin "kötü", "haydut" ve "saldırgan kişiler" oldukları biçiminde, yalana dayanan bir Rus kampanya ve dezenformasyonu/yanlış bilgilendirmesi ile Rus kamuoyu da yanıltıldı.[3]
Kırım Savaşı sonrasında Adıgelerin terk edilmesi
Adıgeler 1853-56 Kırım Savaşı'na fiilen katılmadılar, çünkü Adıgeler Müttefikler tarafından bağımsız bir öğe (siyasal birim ya da devlet) olarak değil, Osmanlı Devleti'nin "Kafkasya Genel Valiliği"ne bağlı, "Çerkesya Askeri Valiliği" kapsamında ele alınmak istendiler. Bu yaklaşım biçimi, düş kırıklığına yol açtı, Adıgelerin Müttefiklere olan güvenini sarstı. Osmanlı yönetimince İmam Şamil "Kafkasya Genel Valisi", eski bir Rus subayı ve Kheğak'e (ХэгъакIэ) beyi olan Seferbey (Zaneko) de Sefer Paşa (ölm. Aralık 1859) adıyla Çerkesya Askeri Valisi sayıldı, ancak en kalabalık kabile olan Şapsığlar, Sefer Paşa'yı ve Osmanlı egemenliğini tanımadılar. Ayrıca Müttefik çıkartmasının Ruslarla savaş içinde olan Çerkesya yerine,Kırım'a ve Bulgaristan'a yapılmış olmasını hoş karşılamadılar. Bu ve benzeri gelişmeler Adıgeleri küstürdü. Müttefik stratejisi Karadeniz'deki Rus donanmasını ve deniz üslerini yok etmek, Akdeniz'e doğru bir Rus yayılmasını önlemek ve Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü koruma altına almak gibi amaçlarla sınırlıydı ve doğrudan Adıgelere ilişkin bir politika içermiyordu. Adıgeler bu konsept içinde, süvari birlikleri halinde ve Müttefik - Osmanlı tertibinde bir yan unsur olarak kullanılmak ve cepheye sürülmek istenmişti. Ancak, beklentileri karşılanmayan Adıgeler, başka ülkeler adına savaşmayı kabul etmediler.
- Bütün bu olumsuz durumlara karşın, Adıgeler,İmam Şamil'inki gibi ve durum gereği, Rusların Kafkasya'daki birliklerinin bir bölümünü olsun cepheye sürmelerini engellemiş ve Müttefikler'e (İngiliz, Fransız ve Osmanlılar'a) dolaylı da olsa, kısmi bir destek sağlamış oldular.
Müttefikler Rusları barışa zorlamak için,savaşın sonlarına doğru,1855'te, Çerkesya kıyılarına geç kalmış bir çıkartma yaptılar ve Taman Yarımadasının bir bölümünü ele geçirip jest anlamında "Çerkesya Valisi" Sefer Paşa'yı (Zaneko) desteklemiş oldular,Rusları da Yekaterinodar'a (bugünkü Krasnodar) doğru geri çekilmek zorunda bıraktılar. Ancak bu tamamlanmamış harekât, yarardan çok zarar getirecek; katı Rus nefret ve düşmanlığının Adıgeler üzerinde patlamasına ve faturanın Çerkeslere kesilmesine neden olacaktı.Çerkesya'da bunlar olurken,öte yandan Osmanlı birlikleri Güney Kafkasya'da üst üste yenilmiş, Kars Kalesi de Ruslara teslim olmuştu.
1856 Paris Antlaşması,Müttefikler ve Ruslar tarafından ele geçirilen yerleri karşılıklı olarak geri verme,Karadeniz'i Rus donanma ve üslerinden arındırma, ticaret gemileri dolaşımına açma, Karadeniz kıyısındaki kaleleri yıkma gibi koşullarla imzalandı. Antlaşma'da Adıgelere (Çerkesya'ya) ilişkin hiçbir değinme yoktu. Müttefik ülkeler temsilcileri, Kırım Savaşı sırasında Dağlıların kendilerine yardım etmemiş olduklarını" belirtmekle yetindiler (bk. Çuvış Anjel, 'Kırım Savaşı ve Hemen Ertesindeki Çerkeslerin Tarihi', Cherkessia.net). Böylece 1829 Edirne Antlaşması hükümleri, Müttefiklerce yeniden onaylanmış, egemen Çerkesya, bir "Rusya toprağı" sayılmıştır. Antlaşma gereği, Müttefikler Çerkesya ve Kırım'ı tahliye ettiler.
- Bu arada Rus generalleri de, Karadeniz yoluyla Batı dünyasına açık bir stratejik bölge ve büyük nüfuslu bir halk (2 milyon) olan Çerkeslerden kurtulma yollarını görüşmeye başladılar.1857'de Kafkasya Ordusu Kurmay Başkanı General Milyutin, Çerkeslerin bir bölümünün (Karadeniz kıyılarında yaşayan Çerkeslerin) kuzeydeki Don Irmağı havzasına sürülmesi biçiminde gizli bir rapor hazırlayıp, üstü Kont Baryatinski'ye sundu (1857), ama Rusya'daki diğer Müslümanların tepkilerinden çekinen Rus makamları Milyutin'in önerisini uygulamaktan kaçındılar. Bu arada bazı Rus komutanlar, örneğin General Filipson, Karadeniz kıyısındaki Çerkeslerin Osmanlılarla ticaretine izin verilmesi halinde, Adıgelerle barışın sağlanabileceği görüşünü savundu. Ancak General Nikolay Yevdokimov, bu görüşe karşı çıktı. Onun görüşüne göre, Rusya'nın gelecekteki stratejik çıkarları gereği, dağlardaki Adıgeleri yerlerinden çıkartarak/ sürerek Kuban Irmağı boylarındaki düzlüklere yerleştirmek ya da Türkiye'ye göndermek, Adıgelerden boşaltılacak olan yerlere, Karadeniz kıyılarına Rus Kazaklarını yerleştirmek gerekiyordu, böylece Karadeniz kıyıları güvence altına alınmış ve kesin olarak Ruslaştırılmış olacaktı. Çar II. Aleksandr, General Yevdokimov'un önerisini uygun buldu (1960; Bkz. Prof. Dr. Ç'ırğ Ashad, "Meclis Özgürlüğün Mücadelecisiydi", internet). Sürgün kararı, henüz boyun eğmemiş olan Karadeniz kıyısındaki Çerkesleri, yani Şapsığ,Vıbıh ve barışçı Cigetleri kapsayacak, ayrıca daha kuzeyde, Anapa, Novorossiysk ve Gelencik yörelerinde yaşayan ve o tarihte çoğu Rusya'ya boyun eğmiş, bir kısmı da Şapsığlara sığınmış olan Natuhayları da kapsayacaktı. Buralarda (kıyı bölgesi ve gerisinde) yaşayanlar topraklarından çıkartılıp Türkiye'ye gönderilecekler ya da isterlerse,-ki pratikte bu pek de olanaklı değildi-, daha doğudaki,Rus yönetimindeki elverişsiz ve sıtma yatağı Kuban düzlüklerine ve üstelik oralarda, Rus nüfus karşısında azınlıkta kalacak adalar biçiminde (birbirinden uzak öbekler halinde) yerleştirileceklerdi, Adıge/Çerkes köylerinin etrafına da yağmacı ve saldırgan Kazakların stanitsaları (müstahkem köyleri) yerleştirilecek, böylece Çerkeslerin kontrolü işi Kazak milislerince yerine getirilecekti. Ek olarak,1859'da boyun eğmiş olan Abadzehler de, Çar II. Aleksandr'ın 11 Eylül 1861'de aldığı bir kararla sürgün kapsamına sokuldular. Böylece, kıyı şeridi dışında Çerkesya'nın içteki dağlık yöreleri de yerli (Şapsığ ve Abadzeh) nüfustan boşaltılmış olacaktı.
Ruslar önce, doğudaki İmam Şamil'in üzerine yürüdüler:6 Eylül 1859'da İmam Şamil,Dağıstan'ın Gunib kasabasında Mareşal Kont Baryatinski'ye teslim oldu, ardından Şamil'in Çerkesya'daki naibi Muhammed Emin de, taraftarı Abadzehlerle birlikte,Rusya'ya bağlılık yemini verdi (2 Aralık 1859). Şamil ve Muhammed Emin,Rus hükûmeti tarafından ömürboyu maaşa bağlandılar. Rusya'nın artık tek hedefi kalmıştı,o da henüz boyun eğmemiş olan Adıge kabileleri idi. Bu arada Rus birlikleri de Dağıstan ve Çeçenistan'dan Çerkesya'ya doğru kaydırılmaktaydı: 1857'de sınır, doğuda Kuban'ın kolu Laba Irmağından, daha batıda ve yine Kuban'ın bir kolu olan Belaya Irmağına (Çerkesçe: Şhaguaşe) kaymış ve Ruslarca işgal edilmiş olan bu yerlerde yaşayan Çerkes toplulukları (Bjeduğ, Çemguy, Besleney, Mahoş, Yegerukay, Kuban Kabardey ve Abzahlar) Rus yönetimine alındılar. Ocak 1860'ta, kıyıda (Anapa yöresinde) yaşayan ve kuşatma içine alınmış olan 240 bin nüfuslu Natuhay topluluğu da Rusya'ya boyun eğdi.
Çerkeslerin Osmanlı İmparatorluğu'na sürülmeleri kararı
- Ruslar 1859'da boyun eğmiş olan 260 bin nüfuslu Abzahları, 2 Aralık 1859 tarihli anlaşmayı bozarak, Şapsığlar ve Ubıhlar yanında,1861'de etnik temizlik kuşağı içine aldılar ve Abzahlara saldırdılar. Bunun üzerine, Abadzehler, Şapsığ (300 bin) ve Vıbıh (100 bin) bölgelerindeki direnişe katılma kararı aldılar, savunma amacıyla ve Vıbıh bölgesinde 1861 yılında ortak bir merkezi yönetim altında birleştiler ve merkezi, Ruslardan uzaktaki "Saçe" (Soçi) yakınlarında olmak üzere bir Çerkes Ulusal Meclisi ve bir federal yönetim oluşturdular, ama Ruslar kıyıdan gizli bir çıkartma yaparak ve deniz komandolarını göndererek Meclis binasını ateşe verip yaktılar. Adıge yönetimi temsilcileri, Eylül 1861'de,Maykop yakınına, Hamketi'ye gelen Çar II. Aleksandr'dan "sürülmemeleri" koşuluyla görüşme ve barış talebinde bulundular, ama gerçekçi bir diplomasi de yürütemediler; Adigeler, bir uzlaşma için "Topraklarında yol,kale ve istihkam yapılmaması,stanitsalar (silahlı Rus Kazak köyü) kurulmaması" gibi Rusların kabul edemeyeceği koşullar öne sürdüler. Sonuç olarak Çar, Adıgelerin koşullarını, "Ya Osmanlı'ya göç edin ya da Kuban boylarında sizin için ayırdığımız yerlere yerleşin" diyerek çok sert bir biçimde geri çevirdi.[5] Bunun üzerine, Aralık 1864 tarihine kadar uygulanan ve 1867'de iptal edilen, "10 Mayıs 1862 tarihli bir Rus hükümet kararı"[6] yürürlüğe kondu:Harekete geçen Rus ordu birlikleri, Adıgeleri, boyun eğmeye ve topraklarını terk etmeye zorlamak için, köyleri kuşatmaya başladılar.Rus birlikleri,sistemli ve planlı bir biçimde köyleri basıp ateşe veriyor,terör uyguluyor, yakalanan Adıgeler tecavüzlere uğrayabiliyor,öldürülüyor ya da etnik temizlik yoluyla topraklarından çıkartılarak,Rus bölgelerindeki kamplarda toplanıyor, kamplardan Rus yönetimindeki Kuban ırmağı boylarına ya da Rus kontrolündeki Karadeniz limanlarından doğruca Osmanlı topraklarına gönderiliyorlardı.[7] Çaresiz durumda kalan Abadzehler Ağustos (eski takvime göre Temmuz) 1863'te savaştan çekildiler;Abadzehler (Абдзахэхэр) iç (Kuban ırmağı sol kıyılarına) ve dış göçü (Osmanlı İmparatorluğuna göçü) birlikte başlattılar. Ateşkese uymak istemeyen ya da ihlal ettiği söylenen bazı küçük Abadzeh grupları da,gözdağı anlamında, topluca imha edildiler (Örneğin,Pşeha Irmağı boyundakiler).
Ekim 1863'te, Şapsığlar da, ateşkes istediler ve savaşa son verdiler. Ateşkes Antlaşması gereğince,Şapsığlara 6 Mart 1864 günü akşamına değin köylerinde kalma izni verildi.Şapsığlar o tarihe kadar köylerini terk etme ve bölgeyi boşaltma koşulunu da kabul ettiler. Nitekim Rus birlikleri 7 Mart 1864 tarihinden başlayarak bölgeye dağıldılar ve terk edilmiş haldeki bütün Şapsığ köylerini bir bir ateşe verip yaktılar.
Şubat sonunda harekete geçip Mart 1864 başlarında, ateşkes koşulları uygulanan Şapsığ toprakları üzerinden, yerel gözlemciler eşliğinde yürüyerek Vıbıh bölgesine ulaşan Rus birlikleri, 18 Mart'ta, Psezuapse ırmağının 5 km (verst) kadar güneyinde, bir kestane ormanında toplanmış büyük bir Vıbıh ve Ahçıpsı topluluğu ile karşılaştılar, ancak kısa bir çatışmanın ardından direnişçiler başarısızlığa uğradılar ve dağıldılar; çatışmada Ruslar 8 ölü ve 14 yaralı verdiler. Vıbıhlar bunun dışında başka hiçbir direnişte bulunmadılar. 24 Mart 1864'te de Vıbıh lideri Hacı Gerandıko Berzeg, Rus birlikleri komutanı General Heyman'a (Гейман) "Vıbıhların tamamen boyun eğdiğini" bildirdi, ertesi gün eski Navaginsk Kalesi (şimdiki Soçi yerinde) de direnişsiz Rusların eline geçti. Nisan ve Mayıs aylarında, dağlardaki küçük topluluklar (köyler), en son olarak da kıyı bölümündeki dağlık bir köyde yaşayan ve direniş kararı alan küçük Aibga topluluğu da 12 Mayıs 1864'te boyun eğdi, böylece Ruslar Soçi ve Gagra yörelerinden oluşan son egemen Adige topraklarının tamamını da ele geçirip şimdi Abhazya'da bulunan, ama o sıralar Adıge-Rus sınırını oluşturan Bzıb Irmağına ve Rusya'ya bağlı Abhazya Prensliği topraklarına ulaşmış oldular.Ruslar 21 Mayıs 1864'te de,Mzımta Irmağı yukarı vadisindeki Kbaada yaylasında (şimdiki Krasnaya Polyana) toplandılar; burada bir askeri tören ve bir dini ayin düzenlediler ve "Kafkas Savaşı"nın kendi zaferleriyle sona erdiğini ilan ettiler.[8] Ancak, Şapsığ ve Vıbıhların komşuları olan ve dağlarda barınan, Rusların "uçucu ya da ormancı çeteler" dediği Adıge Hak'uç topluluğu, birkaç yıl daha direndi. Haziran 1865'te, ölümüne savaşmakta olan Hak'uçlar, Ruslara büyük kayıplar verdirdiler. Bunun üzerine,1865'te dağlarda yaşayan,topraklarını terk etmeyi ve boyun eğmeyi kabul etmeyen Hak'uçlara boyun eğdirmek, ayrıca kıyı bölümündeki Aşe,Psezuape (Psışu),Şahe (Şex),Soçi ve Mzımta ırmakları havzalarını Hak'uç saldırılarından korumak için, üzerinde 12 karakolun yer aldığı Hak'uç Müstahkem Hattını kurdular. Ayrıca sıradağların doğusuna, ardına düşen iç kesimde, yani Kuban Irmağı kaynaklarında ve dağ geçitlerinin ağızlarında da karakollar kurarak, Hak'uçların diğer Abzah kalıntıları ile bağlantı kurmalarına fırsat tanımadılar ve Hak'uçları dört bir yandan tam bir çember içine aldılar ve imha ettiler (T.V.Polovinkina, Çerkesya, Gönül Yaram, Ankara, 2007, s.281-285). Hak'uç direnişi, yer yer, 1870'li yıllara, yani Hak'uçlar tükenene değin sürdü; 1880'de Hak'uç sayısı 83'e düşmüştü.
Hak'uçların ve onlara katılan Çerkes kalıntılarının dağlardaki bu direnişleri nedeniyle, Ruslar uzun süre, etnik temizlik uyguladıkları bu yerlere huzur ve güvenlik içinde yerleşme olanağını bulamadılar.
- Adıgelerin savaştan yenik çıkmasında, idari ve demokratik reformları başaramamış, yani derebeyliğini ve köleliği bütünüyle tasfiye edip ulusal bir bütünleşme gerçekleştirememiş ve modernleşememiş olmaları ana etkendir.Çünkü Adige nüfusu 2 milyon gibi çok büyük bir sayıdaydı, ancak bu nüfusun modern anlamda birleştirilmesi gerçekleştirilememiştir. 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başlarında bütün Adige yörelerinde özgürleşme hareketleri olur ve önemli ölçüde başarıya ulaşılırken,Vıbıh yöresi özgürleşme hareketlerine kapalı tutulmuş ve eski köleci-baskıcı düzen aynen korunmuştu;Vıbıh nüfusunun dörtte bir köleydi ve köle sahipleri, kendi sınıfsal üstünlüklerini (köle sahipliği düzenini) ve mal varlıklarını garantiye almayacak bir anlaşmaya taraftar olamazlardı. Bu gibi sınıflar her türlü özgürleşmeye karşıydılar ve daha başka yapısal nedenlerle, Adıgeler, kalkınamamış ve güçlü bir merkezi otorite oluşturamamışlardı. Sonuç olarak Çerkes toplumunun gücü seferber edilememiş, zayıf, iç çelişkili, birbirinden kopuk, bir yandan sınıf kavgalı, bireylerin gönüllü katılımı ile sınırlı ve dağınık bir direniş verilmiştir. Ruslar ise planlı bir devlet gücü ile Adıgelerin üzerine yürümüştür.1830-1859 yılları arası dönemde, Ruslara karşı verilen öteki direnişlerde, Çeçenya ve Dağıstan'da, özellikle İmam Şamil döneminde, yerel beylik ve kölelik (kul) sistemi sona erdirilmiş ve Şamil'in yönetimindeki yörelerde bütün güçler direniş adına seferber edilebilmişti, ancak oralarda, çok daha eski bir dönemden beri,gücünü toprak sahipliğinden alan güçlü bir şer'i/toplumsal düzenin bulunduğu, bunun İmam Şamil döneminde devlete (İmamet Devleti) dönüşmüş olduğu da bilinmelidir. Şamil, otoriter bir şeriate (din hukukuna) dayanan katı bir yönetim, profesyonel bir askerlik (mürid) düzeni oluşturmuştu. Adigeler ise, modern anlamda bir vergi ve askerlik düzeni oluşturamamışlardı.
1864 Adıge Tehciri
Orta Kuban ve Orta Laba boylarında barınan ve oraya iç sürgün yoluyla yerleştirilen 80 bin kadar Adıge[9] dışındaki bütün Adıge (1 milyonun çok üzerinde bir Adıge) nüfusu ise "deportation" (ülke dışına çıkarılma) biçiminde,Karadeniz kıyısındaki limanlardan gemilere bindirlerek Osmanlı topraklarına gönderildi.Parası olan aileler, akraba ve köleleri de yanlarında olmak üzere, düzgün gemiler kiralayarak Türkiye'ye göç ettiler ve elverişli buldukları yerlere yerleştiler.Yoksul kesim ise büyük telefat verdi. Bu arada,1862 sonrasında ele geçirilen Adıge topraklarındaki bütün Adıge köyleri, daha yukarılarda belirtildiği gibi, istisnasız olarak ateşe verilip yakıldı, dağlarda direnen gerilla gruplarının yararlanmaması için de tarlalar atlara çiğnetildi, meyve ağaçları bile askerlerce bir bir kesildi.1864 yılı Haziran ayı ortalarına doğru kuzeyde Kuban Irmağı ağzından başlayıp güneyde Bzıb Irmağı ağzına değin uzanan Çerkesya'nın Karadeniz kıyılarında ve içerilerde tek bir Adıge (ya da Çerkes) nüfus[10] bile bırakılmadı,1862 yılı sınırları içinde kalan Bağımsız Çerkesya toprakları tümüyle insansızlaştırıldı. Binlerce yıldan beri bu topraklara damgasını vurmuş olan bir insan soyunun kökü bu topraklardan sökülüp atıldı. Askerler ve bir de direnişçiler dışında insan kalmayan bu topraklarda artık aç köpek havlamaları ve kurt ulumaları dışında ses duyulmuyordu.Ruslarca istila edilen bu yeni topraklar üzerinde Rus Kuban Ordusu Yönetim Bölgesi kuruldu ve eski Adıge toprakları bir Yasak askeri bölge olarak ilan edildi. Dağlarda direnen Adıge (Hak'uç) sayısı ise,Haziran 1864'te hemen hemen tamamlanan Adıge göçünden bir yıl sonra bile, Haziran 1865'te,Rus askeri kaynaklarına göre, hala 8-9 bin dolayındaydı.[11] Savaş süresince Ruslar tarafından öldürülen toplam Adıge sayısı da, Adige yazarı Dr. Almir Abreg'in tahminine göre 500 binden çoktur.[12]
1864 yılı sonrasında uygulanan politika
- 1864 Adıge sürgünü bittikten sonra, Ruslar tarafından Kafkasya'da,Kuban oblastında kalmasına izin verilen 80 bin (1864 öncesi nüfusunun % 4 kadarı;tarihçi Dr. Almir Abreg [Абрэдж Алмир], sayıyı 1864 yılı için 80 bin olarak verirken, yine başka bir Adıge tarihçisi olan Dr. Samir Hotko [Хъоткъо Самир] ise, aynı sayıyı 1865 yılı için 51 bin olarak veriyor) dolayındaki Adıge kalıntıları, yeni yerleştirildikleri yerlerdeki sıtma yatağı birer ölüm tarlası niteliğindeki bataklıkları kanallar kazıp yer yer kuruttular, bentler kurarak ve su arkları kazıp tarlalara su götürerek o yerleri sağlıklı ve verimli topraklara dönüştürdüler ve tarım topraklarını kendi çabalarıyla genişlettiler. Bu durum Rus üst makamlarının hoşuna gitmemişti.Çerkesya'nın iskanı sırasında Rus yerleşimcilere aile başına 33 desyatin (330 dönüm üzeri) toprak verilirken, Adıge ailelerine 7 desyatin toprak dağıtılıyordu (bk. Kadircan Kaflı, Şimali Kafkasya, İstanbul, 1942). Bu da çok çocuklu ve kalabalık Adıge ailelerini yarıcı, kiracı ya da ırgat biçiminde Kazak zenginlere bağımlı hale getiriyordu. Ama çok geçmeden Adıgeler, köy köy imece dayanışmaları yoluyla, bataklıkları kurutup topraklarını genişletmeyi ve Kazaklara bağımlılıktan kurtulmayı başardılar. Bunun üzerine,Rus makamları Kazak milisleri Adıgelerin üzerine salmaya, iftira ve suçlamalarda bulunmaya, örneğin bu milislerce öldürülen Rus cesetlerini bile Adıge köy sınırları içine atmaya ve haksız yere Adıgeleri sorumlu tutmaya ve cezalandırmaya, "ceza" karşılığı Adıgelerin elinden alınan toprakları da "Kazak milislere ve Rus asker emeklilerine" dağıtmaya, direnenleri de "asi" sayıp zorla ve korkutarak Osmanlı topraklarına göndermeye başladılar.Örneğin, Kasım 1889'da Orta Laba yöresindeki 24 bin Adıge'nin Türkiye'ye gönderilmesine, bunların 230.000 desyatin (yaklaşık 250 bin hektar) tutarındaki verimli toprağına el konulmasına, bu toprakların Rus asker emeklileri ile Kazaklara dağıtılmasına karar verildi
Adıge aleyhtarı bu tür politikalar nedeniyle,1864 sonrasında,Kuban oblastında bulunan ve 107 bin (80 bini şimdiki Adigey, kalanı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti yerinde) olan toplam Adıge sayısı 1880'de 60.424'e düştü;genel artışa göre,1897'de Adıge sayısı,250 bin olabilecek yerde, 30 bine düştü (şimdiki Adıgey Adigeleri ve Karadeniz kıyısındaki Şapsığlar).1897'de 13 bin dolayında olan şimdiki Karaçay-Çerkesya Adigeleri ile birlikte eski Çerkesya sınırları içindeki genel Adıge (Çerkes) nüfusu 43 bine düştü (1864 yılı öncesi nüfusun % 2 kadarı.
. Bu da,o zamanki Rus makamlarının Adıgeleri hedef alan amansız bir etnik temizlik ve soykırım politikası yürütmüş olduklarını kanıtlamaktadır.
Sovyetler dönemindeki ve günümüzdeki durum
- İç savaş döneminde,özellikle 1918'de, Adıgeler beyaz ve kızıl birlikler arasında kalıp büyük bir nüfus kaybına uğradılar.
- 1922'de Kuban-Karadeniz oblastındaki Adıgeler için Krasnodar merkezli Adıge Özerk Oblastı (sancak) ile, 1880'lerde Orta Laba boyundan, Karadeniz kıyısındaki eski yerlerine dönebilen Adıge Şapsığlar için de 23 Eylül 1924'te Tuapse merkezli Şapsığ Ulusal Rayonu (ilçe) kuruldu, ama Şapsığ rayonu, 20 yıl sonra, 24 Mayıs 1945'te kaldırıldı.Rusya yönetimi, 55 yıl boyunca Şapsığ adına sansür uyguladı,Şapsığlara eski haklarını geri vermedi.Şapsığlar 1999'da devlet tarafından bir tür "koruma altına" alındılar ve onlara küçük bir "yerli toplumu statüsü" verildi, ama Şapsığlara, diğer sürülmüş ya da özerklikleri kaldırılmış küçük RF halkları örneğinde (Karaçay, Balkar, Çeçen, İnguş, vb) olduğu gibi toprakları ve eski özerk yönetimleri geri verilmedi,Şapsığların durumu, daha çok 1944'te Kırım'dan sürülmüş olan Kırım Tatarlarının ve Volga Almanlarının durumuna benzemektedir. Adıge ÖO ise, 3 Temmuz 1991'de cumhuriyet (devlet) statüsüne yükseltildi ve böylece,İkinci Dünya Savaşı boyunca da iyice ezilmiş olan Adıgeler yeniden toparlanmaya başladılar.
- Çerkes asıllı bir topluluk olan Şapsığların 1945'te ellerinden alınan eski özerkliklerinin iadesi için 25 Kasım 2007 tarihli Şapsığ Kongresi'nde yaptıkları son girişim ve çalışmaları öğrenmek için bk. "Kaffed genel kurul ve izlenimler", Uzunyayla. Com, internet;"Şapsığlar Tkaçev'in kapısını çalacak", internet.
- Adıgelere Stalin döneminde, çalışma kamplarına sürülme, hapis ve idamlar biçiminde terör uygulandı.Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında savaş ve Almanlara karşı sürdürülen partizan direnişleri sonucu yetişkin Adıge erkek nüfusunun çoğu (15 binden çok Adıge) yok oldu ve uzun bir süre toparlanılamadı. Almanlara karşı savaşta, eski Sovyetler Birliği içinde, koca cumhuriyet ve krayları da aşarak, nüfusuna göre en fazla şehit veren ve en çok da Sovyetler Birliği Kahramanı çıkaran bölge, küçücük Adigey'dir, Adıgelerdir.Özellikle SSCB Kahramanı ve Adıge şairi Hüseyin Andrıhoy'un (Андрыхъое Хъусен;1921-1942) anıtı,RF ve Adigey (Şevgenovski rayonu merkezi Hakurınehable) dışında, bugün Ukrayna'da,şehit olduğu yerde de dikilidir.
- AC Devlet Parlamentosu-Khase,Karadeniz kıyısında yaşayan Şapsığlar için bir özerk bölge yönetimi kurulması, ayrıca AC sınırlarında da bir değişikliğe gidilerek, AC topraklarının doğuda Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'ne,güneyde de Karadeniz kıyısındaki Abhazya Cumhuriyeti'ne ve Karadeniz kıyısına değin uzatılması taleplerinde bulundu.15 Nisan 1995'te Krasnodar krayı Valiliğince yapılan bir açıklamada,Şapsığlara özerklik verilmesinin Krasnodar kray yönetimine değil,RF üst makamlarına ait bir yetki olduğu açıklandı. AC'nin toprak talebi de,özellikle Krasnodar kray yönetiminin itiraz ve tepkileriyle karşılaştı (bk. Doç. Dr. Ufuk Tavkul,"Kafkasya'da bir tehdit unsuru 'Kazaklar' ",Birleşik Kafkasya dergisi,Ocak-Haziran 2007, Ankara,sayı 6-7,s.33). AC'nin ve Şapsığların istemiş olduğu yerler Krasnodar Kray'a bağlı Mostovski rayonu ile,Tuapse rayonu ve Soçi metropoliten alanının bir bölümünü kapsıyor olmalıydı.
- AC'nin,tarihsel Adıge toprakları üzerinde doğal sınırlara kavuşma ve Krasnodar Kray kuşatmasından kurtulma isteği, AC'nin lağvedilmesi ve topraklarının Krasnodar Kray'a katılması içerikli karşı bir kampanya açılmasına yol açtı. Kampanya 2006'da durdurulabilmiştir.
- Kabartayca konuşan doğu Adıgeleri de, 12 Ocak 1922'de kurulan "Karaçay-Çerkes Özerk Oblastı" ile 16 Ocak 1922'de oluşturulan "Kabartay-Balkar Özerk Oblastı" içinde yer aldılar. Kabartay-Balkar ÖO 5 Aralık 1936'da,Karaçay-Çerkes ÖO da 3 Temmuz 1991'de cumhuriyet oldu.
- Temsil Edilmeyen Halklar ve Uluslar Örgütü-UNPO,15-19 Temmuz 1997'de, Estonya Otepaa'daki toplantısında,19.yüzyılda Çerkeslere soykırım uygulandığını, bu halkın %90 oranında Türkiye,Suriye ve Ürdün topraklarına sürüldüğünü,Rusya ve uluslararası topluluk tarafından Çerkeslere Sürgün Ulus Statüsü verilmesi gerektiğini,RF'nin Çerkeslere çifte vatandaşlık hakkını ve Çerkes halkının kendi tarihsel topraklarına dönebilme garantisini vermesi çağrısında bulundu. (bk."Unpo,Çerkes Ulusunun Durumu Üzerine Karar", internet).
- RF Başbakanı Vladimir Putin tarafından imzalanan 10 Kasım 2008 tarihli bir karar ile, dış ülkelerde bulunan Rusya diasporasına Rusya'ya dönüş hakkı tanınmıştır. Ancak kararın tam içeriği ve nasıl uygulanacağı konuları henüz açıklanmamıştır. Sadece dönüş için gerekecek harcamaların Federal bütçeden karşılanacağı açıklanmıştır (Bkz."Yeni dönüş programı Adigeleri de kapsıyor",Circassiancanada, internet).
Ruslar 1998'de RF Hükûmetinin iskan garantisi ile Kosova'dan,savaş koşulları nedeniyle,200 dolayında bir Adıge (Çerkes) nüfusunu Adigey'e getirip Maykop kentsel alanı içinde yeni oluşturulan Mafehable köyüne yerleştirmişlerdir. Ancak,RF Hükûmeti,Kosovalı Adıgelere verdiği iskan garantisi sözünü bile bütünüyle yerine getirmemişti,2007'de bile, yurtlarda barınmaya çalışan evsiz Kosovalı aileler görülmekteydi (bk.Nurbıy Sehute/Сэхъутэ Нурбый,1офш1эгъэ дэгъухэр я1эх,мэфэк1ми чанэу хэлэжьэщтых,Адыгэ макъ,25.07.2007, internet;Türkçesi için bk.Jineps,sayı 22,s.3).
Sorun çözülmediği, Adıgelerin istediği gibi,RF yönetimi tarafından yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı sürece, Adıgelere tarihi ülkelerine dönüş yolu,1864'ten beri olduğu gibi, yine de açılmış olmayacaktır.
Demokratik Adıge kuruluşları,sürgündeki nüfusa, yani tüm Adıge ya da Çerkes diasporasına,1997 UNPO kararına da uygun olarak, ilkesel düzeyde, "RF'ye yerleşme ve çifte vatandaşlık verilmesi hakkını" talep etmektedirler. Son olarak Mayıs 2011'de RF Devlet Duması yetkilileri ile Çerkes sivil kuruluş temsilcileri arasında yapılan bir toplantıda ABD Kaliforniya Çerkes Derneği/Adıge Khase (Circassian Association of California/Adyghe Khasa) adına Başkan Şıkh Çiçek tarafından Kuzeybatı Kafkasya'daki Kabardey-Balkar,Karaçay-Çerkes ve Adıge Cumhuriyetleri ile Krasnodar Kray'ın Çerkesya adı altında tek bir cumhuriyette birleştirilmeleri talep edildi (bk."Kaliforniya Çerkes Dernegi/Adıge Kase'nin Rus Duması'na Yazılı Teklifi",05 Haziran 2011,Cherkessia.net,Haberler).
Rusların ise, aslında Adıgelerin eski ülkelerine dönüşünü istemedikleri, dönüş sorununu,Diasporadan dönmüş olan küçük bir Çerkes nüfusu (birkaç yüz kişi) ile sınırlı tutmayı istedikleri söylenmektedir. Son olarak 20 Mayıs 2011 tarihli oturumunda Gürcisan Parlamentosu oybiliği ile Çerkes Soykırımını kabul etti. Böylece Çerkes soykırımı olayı,BM üyesi bir devlet tarafından uluslararası kamuoyunun gündemine taşınmış oldu.
Ekonomi
- Dağlık güney bölümü dışında toprağın tamamına yakını tarıma elverişlidir, AC'nin verimli tarım toprağı ve zengin ormanları (% 40) vardır, sulama yapılır, mısır, buğday, ayçiçeği,şeker pancarı, çay,tütün yetiştirilir,Kuban Irmağı boyunda pazara yönelik sebze, ayrıca gül üretimi önemlidir.Zengin petrol ve doğal gaz yatakları vardır. Sanayi Maykop merkezinde yoğunlaşmıştır:tarıma dayalı sanayi, kereste, mobilya, parfümeri,Giaginsk'te bir şeker fabrikası, vb.bulunur.
Maykop'ta yıllık yağış miktarı 690 mm kadardır.Yıllık sıcaklık ortalaması Ocak ayı -2 derece,Temmuz ayı +22 derece,Nisan ayı +10 ve +11 derece, Ekim ayı değerleri de +17 ve +25 derece arasıdır. Maykop kenti ve çevresi kaplıcalar ve termal tesisler yönünden zengindir,özellikle hasta ve emeklilerin rağbet ettiği bir dinlenme ve tedavi merkezi konumundadır.
- Maykop'ta MÖ III.binyılına ait Veş'ade (Ошъадэ) ya da Maykop (Mıyequape) höyüğünden (tümülüs, kurgan) taş ve altından yapılma,Dünya kültür ve arkeolojisinde yer bulan 4.500 yıllık Meot (Мыут1э;Adige) heykel ve eşyaları çıkarılmıştır.Yine Maykop'ta bulunan Maykop Taşı üzerindeki yazının yorumundan, 3.300 yıl önce şimdiki Maykop yerinde bir Meot (Adıge) kenti bulunduğu da anlaşılmaktadır (Шъаукъо Аслъангуащ,Мыекъуапэ:къэлац1а,ч1ып1ац1а,Адыгэ макъ,25.04.2007, internet,Türkçe tam bir çevirisi için bk. Aslanguaş Ş'avko,"Mıyequape"/Maykop Adının Kökeni,Jineps,Haziran 2007,s.5;Майкопский курган, internet).
Yörede kazılmış olan ve hâlen kazılması beklenen çok sayıda höyük (Adigey'de 10 bin dolayında yığma mezar, kale ve eski yerleşim yeri kalıntısı;eski Çerkesya yerindeki höyük, kale ve yerleşim yeri kalıntısı sayısı ise 50 bin dolayında) ve eski yerleşim yeri (kale) kalıntısı bulunmaktadır.
- Güney bölgesi (Maykop rayonu), ayrıca atlı gezinti, dağ yürüyüşleri, kampçılık, dağ ve su sporları yapılan bir turizm alanıdır. Maykop rayonunda tarih öncesine ait dolmenler, Kamennomostski'de MÖ III. binyılına ait Maykop "Meşoko" (Мышъэкъо) kültürü kalıntıları,Hamışki (Хъымыщк1эй;Хьамыщк1эй) köyü yakınlarında "Yabanöküzü Üretme Parkı", Guzerıpl (Гъузэрыплъ) köyü yakınında da "Kafkas Doğa Koruma Alanı Müzesi" vardır. Ancak Adıgey topraklarının yüzde 30 kadarını oluşturan ormanlar koruma altında olduğundan turizme yatırım yapılamamakta, orman içlerinden UNESCO desteğiyle yollar geçirilmesi ve bu yollar boyunca turistik tesisler kurulması için, Adigey hükûmetince çıkış yolları araştırılmaktadır. Şu günlerde RF Doğal Kaynaklar Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonucu,sınırların yeniden belirlenmesine de (daha esnek bir politika benimsenmesine) çalışılmaktadır (bk. Adigey'de sınırlar yeniden belirlenecek, 26.02.2009, Circassiancanada, haberler bölümü).
Kuzeydeki Krasnogvardeysk'te de MÖ III.binyılından kalma Adıge (МыутӀэ) kenti kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca Arım (Kujorskiy kurgan), Çençavşho (Haç'emziy kurgan), Çimdej ve Kolyasij (Kabehabl kurganları), gibi kazılmış ünlü höyükler de vardır. 1955'te Adıgeysk (Адыгэкъалэ) kenti yakınında ve Neçerezıy köyünde "Meot Tabletleri Kitaplığı" bulunmuştur. Tabletlerin üçte biri "Hitit Hiyeroglifli Meot (МыутӀэ) tabletleri"nden oluşmaktadır (Ayrıca bk.Necmettin Karaerkek, "Yazı", "Nart" dergisi, sayı 44,s.22-24;Jineps gazetesi, Ocak 2007,s.6-7).
Güney bölümündeki başlıca dağlar Çuguş (Ç'ığuş;ЧӀыгъушъ-Kuru Toprak,3.238 m), Fışte Dağı (Фыштэ,Rusça:Fişt;2.867 m), Oşten (Veş'üten;Ошъутен;2.804 m), Pseaşho (3.257 m) ve Şepsı doruklarıdır. Güneybatıdaki Avtle (Аулъэ) ve Huko (Хыкъо) dağları arasındaki Huko Gölü ve Legonaka (Лэгъо-Накъэ/Leğo-Naqe; Rusça: Lago-Naki)yaylaları gezilip görülen yerlerdendir. Bu çok değerli yer için ayrıca bk."Nefiset Hut, Leğo-Naqe [Lago-Naki] Yaylalarının Gerçek Sahibi Kimdir?" (Jineps gazetesi, Ağustos 2007, sayı 21, s.10; Özdemir Özbay, "Dünden Bugüne Kuzey Kafkasya", Ankara, 1999, s.119-122).
- 1990'larda tarım ürünleri gelirinin, reel olarak da düşmesi ve devlet sübvansiyonlarının kesilmesi sonucu,sanayide de genel bir durgunluk, bazı fabrikaların kapanması ve yoğun bir işsizlik süreci yaşanmış, 1989-2003 yılları arasında 123.900 kişi iş aramak üzere Adigey dışına göç etmiş, 155.400 kişi de, Maykop kenti ve Tahtamukay rayonu başta olmak üzere Adigey'e yerleştirilmiş, böylece AC'de Rus nüfus çöküşü önleniştir (Ayrıca bk. Nart dergisi, sayı 36, Ankara, 2003, s.86).
Dil
Adıge dili ve Adıgece'nin öğretilmesi durumu
- Batı kolu "Adıgece" (Adıgabze) ya da eski deyimiyle "K'yah" dili (КӀах-Ova dili) adını taşır, kendi içinde kıyı ve bozkır lehçeleri biçiminde iki ayrı öbeğe ayrılır. Kıyı öbeğini (ХыӀyшъоӀусхэр - Deniz kıyısında oturanlar) oluşturan Şapsığ ve kısmen Hak'uç (ХьакӀуцу; Thağepş - Kirova köyünde konuşulur) lehçeleri ile, daha doğuda iç bölgelerde konuşulan bozkır lehçelerinden Bjeduğ,K'emguy (КӀэмгуй ) ve Abadzeh (Абдзах;Hakurınehable köyü ile 1998'de Kosova'dan dönen Adıgelerce Maykop'un 4 km doğusunda kurulan Mafehable köyünde konuşulur) lehçeleri hâlen konuşulmakta olup,resmi Adıge (edebiyat) dili K'emguy (Rusça: Temirgoy) lehçesinden geliştirilmiştir (Adıge dili için bk. Kafkasya Üzerine Beş Konferans, "Adıge Dili ve Edebiyatı" bölümü, İstanbul, 1977; Kafkasya Kül. Der., Sayı 39-42,"Adığe (Çerkes) Edebiyatı" bölümü, Ankara,1973;Adige Dili ve Edebiyatı,Circassiancanada, internet). Kafkasya'da artık konuşulmayan birçok Adıge lehçesi ise (Natuhay,Hatukuay,Mahoş,Vıbıh Adıgecesi,Barakay, vb) hâlen Diaspora'da konuşulmaktadır.
- Adıgece, bir eğitim dili olduğu Adıgey dışında, Krasnodar krayındaki ve İsrail'deki Adıgelerin devam ettiği devlet okullarında da seçmeli bir ders olarak devletçe okutulmakta;ayrıca Ürdün'de de bir özel okulda (Emir Hamza Okulu) seçimlik bir ders durumundadır.2002'de RF'de, Adıge sayısı 128,528 idi; buna rağmen, Adıge dili, Maykop ve Soçi/Lazarevsk'teki ilgili fakülte ve kurumlarda akademik ya da Adıgece dersi öğretmenlerini yetiştirme amaçlı olarak işlenmektedir. Adıgece,Kafkasya dışında Türkiye,Irak, Suriye, Ürdün,İsrail, Lübnan, Mısır, Libya, AB ülkeleri (Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya,Bulgaristan, vb), İsviçre, ABD (New Jersey, NewYork, California), Kanada, Avustralya'da ve toplam 40 kadar ülkeye dağılmış topluluklar arasında da konuşulmaktadır.
- Kabartayca eğitimdeki yeni gelişmeler için tıklayın-Kabartayca.
Adıge aleyhtarı çalışmalar ve tepkiler
- 2004-2006 yıllarında bazı Rus milliyetçiler ve bunları desteklediği söylenen bazı üst düzey bürokratlar, Adıgey Cumhuriyeti'nin (AC) Krasnodar krayı ile birleştirilmesi, yani lağvedilmesi doğrultusunda bir kampanya başlatmışlardı. Ancak AC Devlet Başkanı Hazret Sovmen'in kınama anlamında istifaya kalkışması (Nisan 2006) ve RF Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bu istifayı kabul etmemesi, Adıgelerin sert tepkileri,girişimin diğer halklar arasında da kaygılara yol açması, ardından Krasnodar krayı Valisi A. Tkaçev ile Kuban Kazakları Atamanı V. Gromov'un ve RF'deki demokratik kitle örgütlerinin de olumlu destekleri sonucu birleştirme olayı yatışmıştı (Ayrıca bk.Jineps,2006 ek 1,s.21;Ekim 2006,Oleg Tsvetkov).
- 21 Mayıs 2006'da toplanan Adıgey'in temel ulusal örgütlenmesi olan "Adıge Halk Kongresi" de,"Adıge dil ve kültürünün,Adıge varlığı ile AC'nin koruma altına alınmasını,AC'nin geleceğini belirleyici nitelikte bir refandum düzenleme ve böylesine bir referanduma katılma hak ve yetkisinin sadece etnik Adıge halkına ait olduğunu,başka türlü bir referanduma gidilmesi durumunda,etnik Adıgelerin böylesine bir referanduma katılmayacağını,Adigey Cumhuriyeti Devlet Parlamentosu-Khase tarafından bu esasları güvence altına alacak Anayasal değişikliklerin yapılmasını;Maykop kent yönetimi ile kent meclisinin de Maykop'un meydan ve caddelerine Adigey Cumhuriyeti'ne uygun adlar vermesini" talep etmiştir (23.05.2006 tarihli "Adıge maq-Адыгэ макъ" gazetesi,Türkçesi için bk.Jineps gazetesi "Eylül 2006 Ek:1",s.23;İstanbul)
Şimdiki durum
- Kongre kararından sonra, AC Devlet Parlamentosu-Khase,2006-2007 eğitim-öğretim yılından geçerli olmak üzere, ilk ve orta dereceli okullarda,Rusça ile birlikte, Adıgecenin de Adıge dili ve edebiyatı dersi ile sınırlı olarak zorunlu bir ders dili olarak yaygınlaştırılmasını sağlayan yeni bir "Eğitim yasasını" kabul etmiştir (29.08.2006 tarihli "Adıge maq" gazetesi olayı ve sonrasını bildirmektedir). Ancak,2007 yılı başlarında, Adıgeceyi zorunlu bir ders dili haline getirme amaçlı bu yeni yasa, AC Anayasa Mahkemesi (Eski adı "Adalet Divanı") tarafından iptal edilmiştir (Daha geniş bilgi için "Eğitim" bölümüne bakınız).
Eğitim
- Adıge yazısı,1927'den önce Arap, 1927 - 1937 arası Latin harflerini kullanmış,1937'den bu yana da Kiril (Rus) alfabesini kullanmaktadır (AnaBritannica,Çerkesler).
- Maykop'ta iki büyük müze,4 tiyatro, Adıge şarkı ve dans toplulukları, Adıge dilinde bir edebiyat dergisi (Zeqoşnığ,üç ayda bir) ve bir resmi gazete (Adıge maq, haftada 5 gün),RF merkezine bağlı Rusça ve çok az süreli olarak bir Adıgece radyo ve tv yayını vardır.
- Başkent Maykop'taki çeşitli kültürel kurum ve kuruluşlar arasında Adıgey Devlet Üniversitesi, Maykop Devlet Teknoloji Üniversitesi ve AC Tembot K'eraş Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü balıca üst eğitim kurumlarıdır. Adıgey Devlet Üniversitesi'nin Adıgey'in dışında,Şapsığ nüfusun (tahminen 12 bin) yoğun olduğu Soçi'nin Lazarevsk beldesinde 6 fakültesi, Novorossiysk'de üç, Azak Denizi kıyısındaki Yeysk kentinde de 1 fakültesi açılmış bulunmaktadır. AC Tembot K'eraş Sosyal Bilimler Arştırma Enstitüsü de Adıge dili, edebiyatı,tarihi,folkloru, etnografyası, ekonomisi ve arkeolojisi gibi konularında çalışmalarda bulunmaktadır.Cumhuriyette 8 devlet ve 23 de yerel müze bulunmaktadır. Maykop'taki Adıge Ulusal Müzesi'nde önemli bir bölümü Milat öncesine ait 70 bin değişik arkeolojik yapıt (örnek) sergilenmektedir. Ayrıca Moskova'daki Doğu Halkları Müzesi'nin Maykop'taki şubesi olan Kuzey Kafkasya Müzesi de önemlidir (Adıge Ulusal Müzesi için bk.Nuriyet Mamırıko,"Ulusal Tarih Koruma Altında", internet).
- AC'de, birkaç evlik olan çiftliklerde (khutor;mezra) okul yoktur, bazı küçük köylerde de 1-4 sınıflardan oluşan ilkokullar vardır. Bu nedenle taşımalı eğitim sistemi de uygulanmaktadır.
- Resmi dil olmasına karşın Adıgece, Adıgeler arasında gündelik bir konuşma dili, kısmi bir eğitim ve yayın dilidir.Resmi yazışmalar Rusça ile sınırlıdır.
Eski eğitim uygulaması
- Adıge Cumhuriyeti'nde zorunlu eğitim dili, RF düzeyinde olduğu gibi, RF'nin bir parçası olan Adıgey'de de geçerli olmak üzere Rusçadır. Adıgece, AC'de Rusça ile birlikte resmi dildir. Adıgece, AC'de okullarda, ilk iki sınıfta, tek Rusça dersi dışında bütün derslerde okutulan, 3.sınıftan itibaren ve tek dersle sınırlı olarak okutulan bir ders dilidir. RF eğitim sistemi, Rusça eğitimi bütün RF okullarında zorunlu tutarken, yerel birimler (region) düzeyinde, Rusça dışındaki dillerde öğretime, isteğe bağlı olması koşuluyla, yerel birimlerde (cumhuriyet, kray, oblast ve özerk okruglar) olanak tanımaktadır. AC'de seçmeli ya da isteğe bağlı olarak ilk (1-4.sınıflar) ve ortaöğretimde (5-10.sınıflar) okutulabilen dersler ise,Adıgece (Адыгабзэ;1-4.sınıflar),Adıge edebiyatı (Adıgece;5-10.sınıflar),Adıgey tarihi (Rusça) ve Etnografya (Rusça) dersleri okutuluyordu.[16]. Ancak Adıgece dışındaki tüm dersler 2007 yılı sonrasında kaldırıldı. AC'de ilk 2 sınıfta eğitim dili Adıgece'dir, bir de Rusça dersi okutulur. 3-11 sınıflarda Adıgece haftada 2 ders saati ile sınırlı olarak okutulur. Bu da, yumuşatılmış bir Ruslaştırma programının yürürlükte olduğu kaygılarına yol açıyor (bk. Prof. Dr. Hangerıy Bak'uv, "Kuzey Kafkasya'da anadillerinin geleceği kaygılara neden oluyor").
Dil öğretimindeki Ruslaştırma, Adige müziğinin 2.sınıf sonrasında devre dışı bırakılmasıyla da güçlendiriliyordu. Bu da müzik alanında kitlelerden ve özellikle de Diaspora'dan kopmaya, yozlaşma ve Ruslaşma biçiminde bir asimilasyonun yoğunlaşmasına yol açmaktadır (Ayrıca bk. Kuzey Kafkasya KD, sayı 87-88, s.4).
Türkiye'de, 1970 yılında, özellikle Düzce'de Türkçe türkülerin Adıgeceye çevrilmesi ve Türkçe makama uygun okunmaları biçiminde, kitleleri saran bir Adıge (Şapsığca) müzik akımı başlamıştı. Ama bu demokratik kültürel oluşum 12 Mart 1971 askerî müdahalesi sonucu bastırıldı. Kitleleri sarmaya başlamış olan o dönemden günümüze müzik plakları (kayıtları) kalmıştır. (Daha geniş bilgi için bk.Circassiancanada, "Yazarlar" bölümü.)
Yeni eğitim uygulaması ve tepkiler
- 2006 yılı başlarında AC Devlet Parlamentosu - Khase tarafından çıkarılan yeni "AC Eğitim yasası" ile, Adıgece, Adıge kökenli öğrenciler için zorunlu bir ders dili statüsüne çıkartıldı. Böylece AC'de Adıge kökenli toplam 14.441 öğrenciden 21'i dışında, kalanı Adıgece anadilini öğrenme olanağına kavuşturuldu (bk. Пэнэшъу Сэфэр, "ЗыкъэтшӀэжьыным игъо хъугъэ", Адыгэ макъ, 04.05.2007, internet, Türkçesi için bk. Sefer Peneşü, Uyanma Vaktidir, Jineps gazetesi,Temmuz 2007,sayı 20, s.4). Böylece, bir kazanım olarak, bazı çevrelerce desteklenen Rus asimilasyonu uygulamalarını kesintiye uğratıcı önemli bir karşı adım atılmış oldu. Ama, bazı Rus çevreler, Adıgecenin Rusça gibi zorunlu bir "eğitim dili yapılamayacağını" söyleyerek tepki göstermişlerdi.
Yeni Eğitim yasasına yargısal müdahale
- 2006-2007 eğitim ve öğretim yılında uygulama olanağı bulan söz konusu "Eğitim yasası", AC Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.İptal kararı,"Adıgecenin RF'de zorunlu bir eğitim dili olmadığı,sadece yerel idari birimler (region ya da komponent) düzeyinde ve isteğe bağlı olarak okutulmak üzere eğitim programına alınmış olan seçmeli ders dillerinden biri olduğu,bu dilin,istemeyenler için zorunlu bir eğitim dili haline getirildiği,bunun RF hukuk sistemine (mevzuatına) ve insan haklarına aykırı düştüğü" gerekçesine dayandırılmıştır. Ancak, AC Bilim ve Eğitim Bakanı Ramazan Bedaneko (Бэданэкъо Рэмэзан), Adıgece'in öğretilmesinin RF ve AC anayasalarına aykırı olmadığını belirterek, durumun AC Bakanlar Kurulu'nda görüşüleceğini ve Adıgecenin okutulmasına devam edileceğini açıklamışsa da, ancak olumlu bir sonuç alınamamıştır. Adıgece,2007 yılından beri,sadece Adıge dili dersi ile sınırlı olmak üzere okullarda okutulmaktadır. Resmi verilere göre,2008-2009 ders yılında Adıgece ders alan öğrenci sayısı,14 bini Adıge kökenli olmak üzere,30 binin üzerine çıkmıştır (bk. Adıge maq,14.03.2009,Türkçesi için bk.Ç'are Fatim,Dil,Ulusun Temelidir,14.03.2009,CircassianCanada,Yeni Dokümanlar Bölümü).
- Bu arada,Diaspora'da, Adigey'in ortadan kaldırılıp topraklarının Krasnodar Kray'a katılması konusunun gündeme getirileceği biçiminde yoğun kuşku ve kaygılar da vardı. Ancak Adigey, kendisini toparlamayı başarmış ve güçlenmiş görünmektedir. Ancak, Adigey'e ait geniş bir turistik yöre ve kalıcı karlarla beslenen,ortalama 2.000 metre yüksekliğinde ve çok sayıda ırmağın kaynağını oluşturan büyük bir su deposu olan, bol oksijeni (%38) ile çok sayıda turist ve hastayı çeken, bir eşinin sadece İsviçre'de bulunduğu söylenen, ekonomik değeri yüksek ve dünyaca tanınan Aziş-Tav gibi yeraltı mağaraları kompleksi yanında, başka turistik tesisleri de barındıran 16.500 hektar (165 km. kare) genişliğindeki doğa harikası Leğo-Naqe Yaylalarının (Lago-Naki), Krasnodar krayı tarafından ele geçirilmeye çalışıldığı, Adıgelerin bu yerlerden oldu bittilerle uzaklaştırılmakta oldukları söylenmektedir.Özellikle 2014 Kış Olimpiyatları'nın Adıgey'in bitişiğindeki tarihi Adıge toprağı Soçi'de (Saçe/Шъачэ) yapılacak olması, ancak Soçi tanıtımlarında Grek ve Osmanlı adları kullanılırken,toprağın yerlisi ve asıl sahibi olan Adıgelerin adına sansür uygulanmakta olması eleştirilere yol açmakta,RF üst düzey yetkililerinin gizli desteğiyle tarihsel ve kültürel bir soykırım politikası uygulandığı öne sürülmektedir.
Din
Adıgeler arasında "Çok tanrılı" (politeist) bir inanç sistemi vardı. En büyük tanrıya "Tha" ("Тхьa" ya da "Тхьашхо"; Bütün tanrıları ve her şeyi o yönetirdi) derlerdi. Daha sonra gök, yer, deniz, ırmak ve benzeri tanrılar gelirdi.
- Adıgelerin 1864 öncesi bağımsızlık döneminden kalma Şapsığ ve Natuhay bayrakları hâlen Maykop'taki Adıge Ulusal Müzesi'nde korunmaktadır.[17] Şimdiki AC bayrağı ise, 19. yüzyılda bütün Çerkesya bölgelerini (eyaletleri) temsil etmek üzere kullanılmış olan, ama orijinali bulunamadığından, kitaplardaki resimlerden yararlanılarak ve kısmen de değiştirilerek çizilmiş bir bayraktır. Adige toplulukları, savaş ve törenlere kendi özel flama ve bayraklarını taşıyarak katılırlardı (Adıge bayrağı tarihi için bk."Çerkes Sorunu Yeniden Gözden Geçirilmelidir",22 Mart 2011,Cherkessia.net).
Özellikle 15-16.yüzyıllarda Türkler ve Kırım Tatarları aracılığıyla yayılmaya başlayan Müslümanlık, 17-19.yüzyıllarda güçlendi.
Yine de eski inançlar bütünüyle silinmedi. Örneğin, 19. yüzyıl başlarında, papazlar eşliğinde ve büyük haçlar karşısında sığır kurban ediliyordu. Ayrıca veba ya da başka bir salgın hastalık karşısında, Adıgeler, köylerini ya da bölgelerini diktikleri çekiç görünümlü haçlarla ("Kaş" ya da "Пхъэзэкъупцэ") çevirip salgından korunmaya çalışıyorlardı. Ayrıca evlerinin içlerini de, korunma amacıyla, çekiç biçimli haçlarla donatıyor, mumlar yakıyorlardı. 7-9. yüzyıllarda Karadeniz kıyısında bulunmuş olan Grek yerleşimi Nikopsis başlıca dini merkezdi. Ayin ve dualar Grekçe yapılıyordu. Ayrıca bk. Дин зэфэшъхьафхэм япхыгъэ ч1ып1ац1эхэр, yazının Türkçesi için de bk. "Çerkesya'da değişik dinlerle ilişkili yer adları", internet.
2002'de yapılan bir araştırmaya göre Adıgey Cumhuriyeti'nin nüfusunun %35,4'ü Rus Ortodoks Kilisesi'ne bağlı Hristiyan, %13'ü çoğunluğu Hanefi olmak üzere Müslüman, %3'ü kendini herhangi bir kiliseye dahil etmeyen Hristiyan, %1'i de diğer Doğu Ortodoks kiliselerine bağlı Hristiyan'dır. Nüfusun %30'u tanrıya inanmakta ancak bir dine inanmamakta, %9'u ateist, %8,6'sı ise başka dinlere inanmakta veya dini kimliğini söylemeyi reddetmektedir.[19][20]
Nüfus ve nüfus dağılışı
- Nüfus toplamı:447.109 (2002)
- Kentli: 234.900 (%52,5)
- Köylü: 212.209 (%47,5)
- Erkek: 208.109 (%46,5)
- Kadın: 239.090 (%53,5)
1897, 1926 ve 1939 sayımlarında şimdiki "Adıge"+"Çerkes" nüfus,sadece "Çerkes" (ya da "Adıge") adı altında ortak bir sayı olarak verilmiş,1959 nüfus sayımı ile birlikte nüfus toplamı,"Adıge" ve "Çerkes" adları altında birbirinden ayrı verilmeye başlanmıştır (2002 sayımından beri "Şapsığ" etnik adı da eklendi, böylece Adıgelerin etnik ad listesi 4'e çıkmış oldu: Adıge, Çerkes, Kabartay, Şapsığ).
- "Adıge Özerk Oblastı" (AÖO),27 Temmuz 1922'de Rusya SFSC'ne bağlı olarak kuruldu, ilk adı "Çerkes (Adıgey)" idi.24 Ağustos 1922'de Adıgey (Çerkes),13 Ağustos 1928'de de Adıgey Özerk Oblastı (AÖO) adını aldı.İlk kuruluşunda yüzölçümü 2.660 km. kare,nüfusu 113.5 bin kadardı. Bu nüfusun % 44.8'i Adıge (50.821),% 25.6'sı Rus (29.102), yönetim merkezi de,geçici olarak, oblast sınırları dışında olan Krasnodar kentinde idi.1936'da AÖO'nun toprakları genişletildi, yönetim merkezi de Maykop'a taşındı. Ama,genişleme ve Stalin'in Rusları ulusal bölgelere yerleştirme politikaları sonucu, Adıge oranı da, yarı yarıya azalarak % 20'ler düzeyine düştü,Rus oranı ise 1979'a değin % 70'ler düzeyinde seyretti (1939'da % 71.1;1970'te % 71.7). Daha sonra Adıge sayısı ve oranı yükselmeye, Ruslarınki ise düşmeye başladı.
Ekim 1990'da egemenlik kararı alarak cumhuriyet ilan eden AÖO, 3 Temmuz 1991'de Adıgey ÖSSC statüsüyle Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) devlet yapısı içine alındı ve Aralık 1991'de RSFSC yerinde oluşan RF içinde AC olarak kaldı.
1926 | 1939 | 1959 | 1970 | 1979 | 1989 | 2002 | 2010 | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Adige | 50.821 (%44,8) | 55.048 (%22,8) | 65.908 (%23,2) | 81.478 (%21,1) | 86.388 (%21,4) | 95.439 (%22,1) | 108.115 (%24.2) | 107.048 (%25,2) |
Rus | 29.102 (%25,6) | 171.960 (%71,1) | 200.492 (%70,4) | 276.537 (%71,7) | 285.626 (%70,6) | 293.640 (%68) | 288.280 (%64,5) | 270.714 (%63,6) |
Ermeni | 738 (%0.7) | 2.348 (%1) | 3.013 (%1,1) | 5.217 (%1,4) | 6.359 (%1,6) | 10.460 (%2,4) | 15.268 (%3,4) | 15.561 (%3,7) |
Ukraynalı | 26.405 (%23,3) | 6.130 (%2,5) | 7.988 (%2,8) | 11.214 (%2,9) | 12.078 (%3) | 13.755 (%3,2) | 9.091 (%2) | 5.856 (%1,4) |
Diğer | 6.415 (%5,7) | 6.313 (%2,6) | 7.289 (%2,6) | 11.198 (%2,9) | 13.939 (%3,4) | 18.752 (%4,3) | 26.355 (%5,9) | 14.093 (%3,3) |
Rus nüfusu, Adıge nüfusunun 2,4 katından fazla görünüyorsa da aslında bu sayının yarıya yakını, 1990'larda Rus nüfusun çöküşünü önlemek için,Merkezi yönetimin desteğiyle getirilerek Adigey'e yerleştirilmiş ve büyük çoğunluğu emekli (1998'de 128 bin emekli) olan bir nüfustur; buna rağmen Rus nüfus, yine de,giderek azalmaktadır:1989'da 293.640 (% 68) olan Rus nüfus 2002'de 288.280'e (% 64.5'e), 2010'da da 270,7 bine (%63,6) düşmüş, Adıge nüfusu ise 95.439 (% 22.1)'dan 108.115'e (% 24.2), 2010'da da 110 bine (% 26) yükselmiştir.
Ruslar Maykop kenti (%72,6), Adıgeysk (%18,1), Maykop kenti kırsalı (%79,9), Giaginsk (%86,7), Koşhablski (%63), Krasnogvardeyski (%63), Maykop rayonu (%81,2), Tahtamukay (%54,7), Tevçoj (%27,2) ve Şevgen rayonunda (%33,6) yaşarlar.
Adıgeler Maykop kenti (%16,7), Adıgeysk (%78,4), Maykop kenti kırsalı (%6), Giaginsk (%2,8), Koşhabl (%49,4), Krasnogvardeyski (%17,3), Maykop rayonu (%1,5), Tahtamukay rayonu (%34,7), Tevçoj rayonu (%68,4) ile Şevgen rayonuna (%62,5) dağılmışlardır.
Sayıları 2010'da 15,6 bin (%3,7) olan Ermeniler Maykop kentinde nüfusun %3, Giaginsk rayonunda %3,1, Maykop rayonunda da %10 kadarını oluştururlar.
Sayıları 4,5 bin (% 1,1) olan Kürtler ise Krasnogvardeyski rayonu nüfusunun % 10,3 kadarını oluştururlar.
- Adıgelerin (Çerkeslerin) Tahtamukay, Tevçoj, Şovgen, Koşehabl ve Krasnogvardeyski rayonlarında 44 köy yerleşimi vardır. Bir de 1998 yılında Kosova’dan dönüş yapmış bir Çerkes grubu için Maykop kenti kırsalında Mafehabl köyü kurulmuştur (200 kadar nüfuslu).
Ruslar Tahtamukay, Krasnogvardeyski, Giaginsk ve Maykop rayonları köylerinde ve başkent Maykop’ta yoğunlaşmışlardır. Rusların bir bölümü Kazak kökenlidir.
Ukraynalılar Adıgey’in her tarafına dağılmış olup büyük ölçüde Rus dil asimilasyonuna uğramışlardır. Bunların bir bölümü, 1991 bağımsızlığı sonrasında Ukrayna’ya dönmüştür.
Tatarlar Şevgen rayonu Kirov mezrası, Koşehabl rayonu Politotdel ve Otradnıy mezraları, Tahtamukay rayonu Afıpsıpe köyü ile Maykop kentinde yaşarlar.
Ermeniler Maykop rayonu Proletarski,Tsvetoçnıy,Şavmyan,Tulski beldesinde,Kujorskaya stanitsasında ve başkent Maykop’ta yaşarlar.
Kürtler Krasnogvardeyski rayonu Beloye, Preobrajenskoye, Sadovoye, Yelenovskoye köyleri ile Krasnogvardeyski beldesinde; ayrıca Adıge köyü Bjeduğhabl'da yaşarlar. Rumlar da başkent Maykop’un kırsal okrugu Gaverdovski banliyösünde yaşarlar.
- Giaginski ve Maykopski rayonlarında nüfus çoğunluğu Adıge olan bir yerleşim birimi yoktur, Adıgeler,Adıge sürgünü sonrasında, özellikle 1880'lerde, Rus hükûmetince yerleştirildikleri şimdiki Giaginsk (Cece) rayonu topraklarından Türkiye'ye göç ettirilerek oralardan temizlenmişlerdir. Daha sonra, Sovyetler döneminde buraya,Maykop rayonuna ve daha başka yerlere yeniden yerleşme olanağına/özgürlüğüne kavuşan Adıgeler ise şimdi oralarda dağınık ve önemsiz bir azınlık durumundadırlar. 1989'a değin köylü karakterini (%78) korumuş olan Adıgeler, artık iç göç yoluyla kent ve beldelere yerleşmeye başlamışlardır. Çoğunluğu kentli olan Rusların daha çok bölge dışına göç ettikleri;ama gidenlerin yerine yeni göçmen Rus nüfusunun devletçe getirildiği; RF içlerine dağılmış olan Adıgelerin bir bölümünün de AC'ne dönmekte oldukları görülmektedir. Adıgeler içinde anadilini bilmeyenlerin sayısı azdır. Ama geçmişin olumsuz politikaları nedeniyle, Adıgelerin önemli bir bölümü hâlen anadilinde okuma yazma bilmemekte (1992'de yarısı kadarı idi), Rusçadan yararlanmaktadır. Son birkaç yılda kısmi bir iyileşme olmuş, çocuk yuvası ve kreşlerin bazılarında Adıgece öğretilmeye, Adıge televizyon ve radyo yayınları (Adygtv) internet üzerinden verilmeye başlanmıştır.
Kaynakça
Wikimedia Commons'ta Adygea ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- bk.Adıgey Cumhuriyeti Yasaları, "AC Anayasası", Ankara,2000
- (bk. Adıge tarihçisi Ashad Ç'ırğ/Асхьад К1ыргъ, 7-8 Şubat 1992 tarihli "Adıge maq" gazetesindeki yazısı, Türkçesi için de bk. "Kuzey Kafkasya" dergisi, sayı 85-86, İstanbul, 1992, s.23-25; Ashad Ç'ırğ, Tehlike Kuzeyden Geliyordu, internet)
- ("Jineps" gazetesi,Eylül eki,s.10-11).
- (A.T.Keraşev, A.Y.Çirg,"İstoriya Adıgei",Maykop,1991,s.151)
- (bk.W.E.D.Allen ve Paul Muratoff,"Kafkas Harekatı,1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi", Ankara, 1966, s.103-104; A.T.Keraşev, A.Y.Çirg, "İstoriya Adıgei", Maykop,1991, s.150-152).
- (bk.Ali Kasumov-Hasan Kasumov,"Çerkes Soykırımı",Ankara,1995,s.254-255)
- (Çerkes Soykırımı,s.254-255;Jineps eki,Eylül 2006,İstanbul,s.2).
- (bk.Çerkes Soykırımı,s.254-255;Semen Esadze,"Çerkesya'nın Ruslar Tarafından İşgali", Ankara, 1995,s.120-128;Doç.Dr.Sedat Özden,"Geçmişten Günümüze Kafkasların Trajedisi",İstanbul,2006, s.84;"Jineps" gazetesi,Şubat 2007,s.6-7).
- (bk.Dr.Almir Abreg,"Geçmişten Günümüze Kafkasların Trajedisi",s.43)
- (Abadzeh,Natuhay, Şapsığ,Hak'uç, Vıbıh,Ahçipsov,Ciget,Pshu,vb)
- ("Jineps",Eylül eki,s.2)
- bk.Dr.Almir Abreg,"Geçmişten Günümüze Kafkasların Trajedisi",s.43).
- (Çerkes Soykırımı,s.294-298;Jineps, ek-1,s.16-18)
- (Jineps, ek-1,s.16-18;Şubat 2007,s.7).
- (bk.Kim Şibzuh,"Çerkesya Dehşet İçinde",internet).
- Aslan Thak'uşın:"Adıgey'deki Bütün Halk Toplulukları Benim için Birdir", Jineps gazetesi, Temmuz 2007, sayı 20, s.7
- T.V. Polovinkina, Çerkesya Gönül Yaram, Ankara, 2007, s.307; Özgün Şapsığ bayrağı için bk. "Şapsığ Bayrağı" - Cherkessia.net
- (Asker M.Gadagatl,'Adıge epos pamyat natsii' Maykop,2002,s.112-113).
- "Главная страница проекта «Арена» : Некоммерческая Исследовательская Служба "Среда"" (Rusça). Sreda.org. 19 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Şubat 2014.
- "Arşivlenmiş kopya". 20 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2014.Şablon:Simge=RU
- (Kuzey Kafkasya KD,sayı 87-88,İstanbul,1993,s.4-5;"Jineps" gazetesi,2006 Haziran ve izleyen aylardaki sayıları; ayrıca bk.Vikipedi, "Adigece", "Çerkesler", "Gagra", "Krasnodar Kray" ve "Şapsığlar").