Türkiye'de mimarlık

Türkiye'de mimarlık, Türkiye mimarisi veya Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin[1][2] toprakları üzerinde süregelen mimarlık sürecini inceler. Türkiye’deki mimarlık uygulamaları belli dönemlerde yaygın olan mimari akımlardan, cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan belli sorunlardan ve çelişkilerden etkilenerek veya onlara tepki olarak oluşmuştur. Bu çelişkilerden başta geleni özellikle cumhuriyetin ilk dönemlerinde gündeme gelen Doğu-Batı ikilemidir. Buna ek olarak ulusal-evrensel, geleneksel-modern veya dindarlık-laiklik gibi ikilemler ve farklı siyasi görüşler de mimarlık uygulamalarının seyrini etkilemiştir.[3] Bu dönemlerin birbirinden kesin olarak ayrılması pek mümkün değildir. Bazı akımlar diğerleri ile iç içe belirli bir zaman dilimine kadar varlığını sürdümüşler; bir dönemin veya ekolün temsilcisi olarak nitelendirilen bazı Türk mimarlar, kariyerlerinin ilerki dönemlerinde daha farklı stillerde de eserler tasarlamışlardır.

Türkiye'de mimarlık

Türkiye'nin kurulduğu ilk yıllarda yaygın ve etkili olan bir sivil toplum örgütlenmesi ve devlet alanı dışında mimariye destek verecek özerk bir burjuvazi yoktu.[4] Bundan dolayı Osmanlı İmparatorluğu döneminde elitist içeriğe sahip olup, sadece saraya bağlı olan mimarlar; yeni dönem de aynı üslupla devlet yönetimine bağlı kaldılar.[5] Bu durum 1950’lerden itibaren değişmeye başladıysa da özel sektörün gelişmesi ve mimarlık alanına yön verip, hâkim olmaya başlaması çok daha sonraları gerçekleşti.[6]

Modern Türk mimarisine örnek Kristal Kule ve Istanbul Sapphire

Türkiye'deki mimarlık, ilk dönemlerinde Osmanlı mimarisinden oldukça etkilendi. Özellikle 1920'li yıllara hakim olan Birinci Ulusal Mimarlık Akımında bu etkileri gözlemlemek mümkündür. 1930'lu ve 1940'lı yıllarda yabancı kökenli (ağırlıklı olarak Almanya, Avusturya ve İsviçre'den) mimarların Türkiye'ye çağrıldığı ve onlara farklı amaçlar için ağırlıklı olarak kamu yapıları inşa ettirildiği gözlemlenmektedir. II. Dünya Savaşı ve sonrası, yani Türkiye'nin dış dünyadan izole olduğu 1940'lı yıllarda başlayıp 1950'lere kadar süren dönemde İkinci Ulusal Mimari Akımı etkili oldu. Bu dönemin sona ermesi ile Türkiye’de tek parti iktidarının sona ermesi birbiri ile paralel dönemlerdir.[7] Türkiye’de mimarlık uygulamaları, yurt dışında gelişen modern ve postmodern mimarlık akımlarından etkilenmişse de özellikle 1970'li yıllara kadar ağırlıklı olarak yerli ve ülkeye özgü bir mimarlık kültüründen söz etmek mümkündür. İlk dönemlerinde müteahhitlerin ve devletin etkisinin olduğu Türkiye’de mimarlık sürecinde, 1980’lerden itibaren özel sektörün ağırlığı arttı.[8]

Türkiye’de yapılar tasarlama ve uygulama fırsatı bulan mimarlar “kültürel kimlik” ve “kent kimliği” sorularına farklı bağlamlarda ve farklı zamanlarda cevaplar aramışlarsa da; Türkiye’de mimarlık incelenirken dikkate alınması gereken en önemli hususlardan biri de bu süreç ile paralel gelişen ve tüm kentlerin görünür kimliğini etkileyen başka bir yapı pratiğinin, yani gecekondulaşma ve çarpık kentleşmenin şehirlere hâkim olmasıdır.[3]

1920'li ve 30’lu yıllar: Birinci Ulusal Mimarlık Akımı ve Modernizm

1923’te yeni kurulmuş bir devlet olarak ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nin mimarlık anlayışına, gerek dönemin toplumsal ve siyasal gelişmeleri, gerek kimlik arayışları; özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde gelişmeye başlayan milliyetçilik akımı etki etti. Bunun sonucu ortaya çıkan mimarlık üslubuna Birinci Ulusal Mimarlık Akımı adı verildi. Ancak bu dönemde modern mimari üsluplara uygun yapılar da inşa edildi.

1930’lu yıllar, mimarlık eğitiminin yeniden yapılandırılması, mimarlık eğitiminde kurumsallaşma ve de Türkiye’de ilk düzenli mimarlık dergisi olan Arkitekt’in çıkması bağlamlarında önemlidir.[9] Zeki Sayar, Abidin Mortaş ve Abdullah Ziya Kozanoğlu tarafından 1931 yılında yayına Mimar dergisi olarak başlayan sonra Arkitekt ismini alan bu yayın, 1981 yılına kadar yayınlanmaya devam etti.[10]

Dönemin mimarlıkla ilgili önemli gelişmelerinden birisi, 1926 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İstanbul’un Fındıklı semtinde yer alan Cemile Sultan Sarayı'na taşınması ve Güzel Sanatlar Akademisi olarak eğitim vermeye başlamasıydı. O döneme kadar Rönesans ve Osmanlı mimarisi alanlarında eğitim veren bu okulda, 1926 yılından itibaren modern mimari bazlı eğitim verilmeye başlandı.[11] Dönemin kayda değer önemli gelişmelerinden birisi de Türkiye’nin ilk kadın mimarı olan Leman Cevat Tomsu'nun 1934 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olmasıydı.[12]

Birinci Ulusal Mimarlık Akımı

Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek'in öncülüğünü yaptığı ve ilk aşamada "Neoklasik Türk Üslubu" ya da "Milli Mimari Rönesansı" denilen ama sonraları "Birinci Ulusal Mimarlık Akımı" adı verilen bu mimari üslubun en belirgin özelliği hem yerel hem de klasik Osmanlı yapılarında yer alan mimari öğelere ve süslemelere yer verilmesiydi. Klasik Osmanlı mimarisinden farklı olarak eskiden sadece dinî yapılarda kullanılan kubbe, saçak gibi mimari öğeler Birinci Ulusal Mimarlık Akımı döneminde her türlü kamu yapılarında sıklıkla kullanıldı. Ancak bu akımın etkisi sadece kamu binaları ile sınırlı kaldı.[13] Bu akıma "Osmanlı Canlandırmacılığı" ve "Yeni Osmanlıcılık" gibi adlar da verildi.[3][5]

Modern formların varlık nedeni olduğu iddia edilen yeni sınai yapı üretimi yöntemleri (inşaat malzemelerinin prefabrikasyonu ve seri üretimi, beton, çelik, cam ve yeni sentetik malzemeler gibi bileşenler), erken cumhuriyet döneminde Türkiye'de hemen hiç bulunmuyordu. Düz çatılar inşaat sanayiinin durumu ve ileri yalıtma tekniklerinin olmayışı, hele Ankara ve İstanbul da dâhil kuzey bölgelerinin iklim koşulları göz önünde bulundurulduğunda ne "mantıklı"ydı ne de "ekonomik". Yaygın inşaat tarzının hâlâ tuğla ya da taştan yapılan geleneksel taşıyıcı inşaatla sınırlı olduğu bir zamanda, büyük açıklıklar ve geniş konsollar hiç de "rasyonel" olmuyordu. Sonuçta, erken cumhuriyet dönemine belirgin mimari karakterini veren ünlü modern binalar, çoğunlukla, "uluslararası üslup" modernizminin estetik kurallarına verilen biçimsel ödünler olarak yapılmıştı. Çoğu durumda, modern formlar (teraslar, konsollar, yuvarlak köşeler, sürekli dış denizlikler) ile geleneksel malzemeler, geleneksel inşaat yöntemleri ve geleneksel simetri ve orantı anlayışlarının yan yana kullanıldığı melez binalardı bunlar.

Arkitera Diyalog Buluşmaları, Modernizm ve Ulusun İnşası, Sibel Bozdoğan, 2003[5]

Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın temsilcileri başta Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek olmak üzere Arif Hikmet Koyunoğlu, Ali Talat Bey ve Giulio Mongeri'dir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı örnekleri arasında Mimar Kemaleddin’in İstanbul’da inşa edilen Kamer Hatun Camii, Tayyare Apartmanları ve Ankara’daki Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları merkez binası verilebilir. Mimar Kemaleddin Bey tarafından tasarlanan ve 1926 ile 1927 yıllarından inşa edilen II. Vakıf Apartmanı Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nin diğer bir eseridir ve hâlen Devlet Tiyatroları’na hizmet vermektedir.[14] Vedat Tek'in tasarımları arasında ise İstanbul Sirkeci'de yer alan Büyük Postane ve Haydarpaşa Vapur İskelesi yer alır. Arif Hikmet Koyunoğlu’nun uygulanmış projeleri arasında Ankara’da inşa edilen Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi (1927-1930) ve Ankara Etnografya Müzesi (1925-1928) yer almaktadır. Giulio Mongeri’nin Ankara'da inşa edilen Birinci Ulusal Mimarlık Akımı örnekleri arasında Ulus’ta yer alan Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Binası (1926) ile Osmanlı Bankası (1926) ve Türkiye İş Bankası (1928) binaları yer almaktadır.[13] Ayrıca Ali Talat Bey tarafından tasarlanmış olan Beşiktaş İskelesi ve Kuzguncuk İskelesi de dönemin uygulamalarındandır.

Erken cumhuriyet dönemi modernizmi

1930’lu yıllarda inşa edilen ve Ulusal Mimarlık Akımı içinde kabul edilmeyen yapılar da inşa edildi. Bu gruba giren, hem geleneksel öğeleri hem de modern mimarlık unsurlarını içeren projelerden birisi Ankara Garı idi. Şekip Akalın tarafından tasarlanan ve 1935 ile 1937 yılları arasında inşa edilen bu gar binası 1891 yılında yapılan ve dönemin taleplerine artık yetersiz gelen eski gar binasını yerine inşa edildi. 1930’lu yıllarda yaygın olan mimari uygulamaların Ankara’daki ilk örneklerindendir.[15]

Paolo Vietti-Violi tarafından tasarlanan ve de Türkiye’nin ilk stadyumu olma unvanına sahip 19 Mayıs Stadyumu ise 1934 ile 1936 yılları arasında Ankara’da inşa edildi.[15] Seyfi Arkan tarafından tasarlanan ve 1935 yılında inşa edilen Florya Atatürk Deniz Köşkü de 1930’lu yılların modernist mimarisi özelliklerini yansıtmaktadır.[14] Günümüzde bu yapı Millî Saraylar Daire Başkanlığına bağlı saraylardan birisidir.[16]

Theodor Jost ve Robert Oerley tarafından tasarlanan ve 1927 ile 1932 yılları arasında inşa edilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü dönemin sağlık yapılarından birisidir.[17] Theodor Jost’un tasarladığı ilk bölüm düz çatılı kübik hacimlerden oluşurken, Rober Oerley’in eklemeleri ve genişleme projesi sırasında çatılar değiştirildi. Yapının girişinde bulunan demir ızgara ve giriş üzerindeki kadın sporcu rölyefi, 1930’lu yılların modernizm stilinin özelliklerini yansıtmaktadır.[18]

1940'lı yıllar

Yeni kurulan bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinin Ankara olması nedeniyle bu şehirde yeni idari binaların inşa edilmesi ihtiyacı doğdu. İhtiyaç olmasına rağmen yeterli sayıda yerli mimar olmaması nedeniyle 1927’den itibaren Avrupa’dan gelen mimarlara bu projelerin bir kısmı yaptırıldı. Almanya, Avusturya, Fransa ve İsviçre’den gelen toplam 40 mimar ve şehir plancısı 1924 ile 1942 yılları arasında Türkiye'de birçok projeye imzalarını attılar.[20] Bu mimarlar ve şehir plancıları arasında Gudrun Baudisch, Rudolf Belling, Paul Bonatz, Ernst Arnold Egli, Martin Elsaesser, Anton Hanak, Franz Hillinger, Clemens Holzmeister, Werner Issel, Hermann Jansen, Theodor Jost, Heinrich Krippel, Carl Christoph Lörcher, Robert Oerley, Bernhard Pfau, Bruno Taut ve Josef Thorak yer almaktaydı.[20] Cumhuriyet’in kuruluşundan başlayıp 1940’lara kadar devam eden, hatta daha sonrasında projelerin sürdüğü bu dönemi Avrupa avangardı olarak niteleyen mimarlık eleştirmenleri vardır.[3]

Bu döneme hâkim olan yabancı mimarların ağırlıklı olarak Orta Avrupa’dan (Avusturya ve Almanya) gelmeleri nedeniyle, o dönemde yaygın olan neo-klasik akım da mimari üslup olarak uygulamalara yansıdı. Bu dönemde inşa edilen yapılara bakıldığına ağırlıklı olarak simetrik planlara sahiptirler. Ağır basan diğer mimari özellikler de yalın ve simetrik cepheler, seri şekilde kendini tekrarlayan pencereler, neo-klasik üslupta yaygın bir tasarım olan anıtsal boyutta merdiveler ve sütunlu giriş düzenlemeleridir. Dönemin önemli eserleri arasında Çankaya Köşkü’nün bir parçası olan Pembe Köşk (Gudrun Baudisch ve Clemens Holzmeister; 1930–1932), Ankara Opera Sahnesi (Paul Bonatz; 1946–1947), Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (Bruno Taut, 1937), TBMM binası (Clemens Holzmeister, 1938–1963), Yargıtay binası (Clemens Holzmeister, 1933–1935) yer almaktadır.[21]

Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının inşaatına da bu dönemde başlandı. Clemens Holzmeister’in mimari tasarımını gerçekleştirdiği bu yapı Hermann Jansen tarafından hazırlanan Jansen planına göre Çankaya yolu ile Dikmen arasında kalan ve de Devlet Mahallesi denilen alandaki en yüksek noktada inşa edildi.[15] TBMM binasının resmen açıldığı 6 Ocak 1961 tarihinden 4 yıl sonra 1965 yılında çevresinin peyzaj düzenlenmesi için bir yarışma açıldı. Türkiye’de peyzaj mimarlığı alanında ilk yarışma niteliğini taşıyan bu yarışmanın sonunda ziraat mühendisi olan Yüksel Öztan’ın tasarımı birinci oldu.[22]

Dönemin modern mimarlık akımlarının Türkiye’deki mimarlık uygulamalarına etkileri çok yaygın olmasa da, özellikle uluslararası üslup stilindeki birçok yapı 1930’lu ve 1940'lı yıllarda inşa edildiler. Bu tarzda inşa edilmiş yapılar arasında İstanbul Üniversitesi Gözlemevi (Arif Hikmet Holtay, 1934), Florya Deniz Köşkü (Seyfi Arkan, 1934), Taksim Belediye Gazinosu (Rüknettin Güney, 1938) ve Yalova Termal Oteli (Sedad Hakkı Eldem, 1935-1938) yer almaktadır.[23]

Döneme ait farklı uygulamalar da mevcuttur. Örneğin Mersin Halkevi binası, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki bir devlet örgütlenmesi olan halkevi mimari tekniklerinin sergilendiği bir yapıdır. Türkiye’de inşa edilen en büyük halkevi olan bu yapı, ayrıca ülkede ilk kez döner sahne teknolojisinin kullanıldığı mekânlardan birisidir. Ertuğrul Menteşe tarafından tasarlanmış olan yapı kompleksi 1944 ile 1946 yılları arasında tamamlandı.[15]

İkinci Ulusal Mimarlık Akımı

II. Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik olumsuzluklar, savaş dolayısıyla yurtdışından gerekli yapı malzemelerinin getirilememesi gibi zorlukların yaşandığı ve de 1940'lı yıllarda başlayıp 1950’lerde de devam eden bu döneme İkinci Ulusal Mimarlık Akımı denmektedir.[7] Bu dönemi "Yeni Yöreselcilik" olarak niteleyen mimarlık eleştirmenleri de vardır.[3]

Her millî mimari fenadır fakat her iyi mimari millîdir.

Bruno Taut, Mimari Bilgisi, 1938[24]

Bu dönemde tıpkı Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nda olduğu gibi Osmanlı mimarisi ve özellikle Selçuklu yapılarının mimari özellikleri baz alındı. Bu iki mimari anlayışa ek olarak Türk konut mimarlığının özellikleri de bu akımın uygulayıcıları tarafından kullanıldı.[25] Ağırlıklı olarak klasik Osmanlı formlarını kullanan Birinci Ulusal Mimarlık Akımı zamanında zamanının gerisinde kaldığı eleştirileri almış olsa da, İkinci Ulusal Mimarlık Akımı bu şekilde bir eleştiriye pek maruz kalmadı. Bunun en önemli nedenlerinden birisi modern mimarinin öğelerinin ikinci üslupta daha yaygın kullanılmasıydı. Kolay monte edilebilen hafif taşıyıcı sistemler ve mekânlara daha fazla güneş ışığı sağlayan geleneksel ahşap ev mimari öğeleri, İkinci Ulusal Mimarlık Akımı uygulayıcıları tarafından sıklıkla kullanıldı.[3]

1930'ların ortalarına doğru Batı ülkelerinde de olduğu gibi modern mimari yerine tarihle kurulan ilişkinin öne çıktığı görülüyor. Mimarlık tarihçileri bu dönemi 2. Ulusal Mimarlık Akımı diye tanımlıyor. Türkiye'ye yansıyan bu akımda o dönemde Almanya'nın Türkiye'yle arasının iyi olmasının ve Almanca konuşan mimarların etkisinin olduğunu söylemek mümkün... Bu dönemde Türkiye'de de geleneksel ögelerden yararlanıldığı görülüyor. Ulusal mimarlığın ancak geçmişten gelen geleneksel köklerle yaratılabileceği düşünülüyor. Ulusal mimarlık politik, ekonomik, toplumsal ve kültürel oluşumların özgün bağlamında sürekli değişen bir süreçte tekrar üretiliyor ve bilimsel ve biçimsel sınırlamaların yerine ancak bu tür bağlamsal bir çerçevede yorumlanabiliyor. Ulusal kimliğe yüklenen tüm anlamlara rağmen mimari üretim aslında uluslararası bir karaktere sahip. 1930'ların ve 1940'ların mimari üretimi ulusalı yaratma çabasının aslında ne kadar uluslararası bir çaba olduğunu açıkça örnekliyor.

2 Haziran 2009 tarihinde düzenlenen "Türkiye'de Ulusalcılık ve Mimarlık" adlı sempozyumda Doç.Dr. Elvan Altan Ergut’a ait "Ulusalcılığın Çeşitlenen Yüzleri ve Mimarlık" başlıklı konuşmasından alıntı.[26]

1940'lı yıllarda dünyada da yaygınlaşan milliyetçilik akımlarının etkisiyle yerini daha ulusal akımlara bırakması hususu ile ilgili en somut örneklerden birisi Ankara’da yer alan eski Sergi Evi’dir.[3] Şevki Balmumcu tarafından 1933 ile 1934 yılları arasında inşa edilen Sergi Evi, özgün hâliyle Sovyet Yapısalcılığı stiline yakın bir tasarım idi. Başka yorumlara göre bu tasarım aslında De Stijl stilinde bir yapı idi.[27] Ancak yapı Paul Bonatz tarafından yeniden tasarlandı ve Ankara Opera Sahnesi olarak 1948’te tekrar kullanıma açıldı.[28] Günümüzde Ankara’da kullanımda olan tek opera salonu olan bu binanın ilk modernist çizgileri tamamen klasikleştirilmiş, revaklar, takılar ve süsler ile İkinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubuna uygun hale getirildi.[29]

İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın temsilcilerinin başında Sedat Hakkı Eldem[30] ve Emin Onat gelmekteydi. Ayrıca Bruno Taut da bu akımla özdeşleştirilmiş tasarımlar gerçekleştirdi. Sedat Hakkı Eldem ile Emin Onat’ın birlikte yaptığı tasarımlar arasında en tanınmışı İstanbul Üniversitesi'ne ait Fen Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi binaları (1944-1952) ve İstanbul Adalet Sarayı (1949) binasıdır. İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi yapılarının en belirgin özellikleri simetriye önem vermesi ve anıtsal olmalarıdır. Bu yönüyle dönemin totaliter rejimlerinin sonucu olan Faşist mimarisi veya Nazi mimarisi öğelerini taşısa da, saçakları gibi bir takım mimari öğeleri ile Osmanlı konut mimarisine referans vermektedir.[15] İstanbul Adalet Sarayı projesi ise her ne kadar modern mimarlığın özelliklerini taşıyan bir yapı olsa bile yine de İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın en son uygulanmış örneği olarak da kabul edilmektedir.[31]

Doğan Erginbaş, Ömer Güney ve İsmail Utkular’ın ortak tasarladığı bir proje olan ve Şişli’de yer alan İstanbul Radyoevi (1945) bu akıma örnek başka bir yapıdır. İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nda yaygın olan simetri kullanımı ve anıtsallık kavramlarınının uygulandığı daha anıtsal iki örnek mevcuttur. Bunlarda ilki Feridun Kip, Doğan Erginbaş ve İsmail Utkular’ın tasarladıkları ve 1954 ile 1960 yılları arasında inşa edilen Çanakkale Şehitleri Anıtı’dır.[32] Diğeri ise Emin Halid Onat ve Ahmet Orhan Arda tarafından tasarlanmış olan 1944 ile 1953 yılları arasında inşa edilen Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin yer aldığı Anıtkabir’dir.

Dönemin üslubunu yansıtan diğer örnekler Sedad Hakkı Eldem tarafından 1939 yılında tasarlanmış Uluslararası New York Sergisi'ndeki (EXPO 39 New York) Türkiye Pavyonu[30][33] ve Vasfi Egeli tarafından tasarlanıp 1945 ile 1949 yılları arasında inşa edilmiş Şişli Camii’dir.[34][35]

İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem

 
İstanbul Belediye Sarayı (1953)

Hem İstanbul Hilton Oteli hem de İstanbul Belediye Sarayı uluslararası üslup akımının Türkiye’de inşa edilen ilk örneklerindendir.

Her ne kadar İkinci Ulusal Mimarlık Akımı 1950'li yılların sonlarına kadar etkisini sürdürmüşse de, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle bu akımın etkileri de azaldı. Gerek savaşın sona ermesiyle yapı malzemelerinde mevcut olan kısıtlamaların kalkması, gerekse yurt dışına giden Türk mimarların yurda geri dönmeye başlamaları bu dönemdeki değişikliklerin başta gelen sebeplerindendi. Ayrıca cumhuriyetin ilan edildiği ilk dönemlerde kurulmuş mimarlık fakültelerinin mimar mezunlarını vermeye başlamaları ve sayılarının artması da değişimin diğer nedeniydi.[7] Önceki dönemler gibi belirgin mimari üsluplarla tanımlanması pek mümkün olmayan 1950'li yıllarda farklı mimarlar farklı mimarlık anlayışlarına göre eserler inşa ettiler.[25]

50’ler modernizmi Türkiye’nin kültür yaşamında bir dönemin ifadesi olarak çok önemli. Bu sadece mimaride değil, sanatta, kültür etkinliklerinde de önemli bir dönüşüm dönemi. 40’ların daha milliyetçi, daha farklı bir döneminin ardından veya 30’ların daha temkinli modernizminin ardından 50’ler tabiri caizse Avrupa’nın yaşadığı ifade biçimlerini, hayatını, deneyimini daha “damardan” yaşayan bir dönemi ifade ediyor.

Küratörlüğünü Uğur Tanyeli ile Atilla Yücel'in yaptığı, Turgut Cansever: Düşünce Adamı ve Mimar başlıklı "İkiz Arşiv - Sergi"de Atilla Yücel tarafından yapılan konuşmadan alıntı[36]

Ayrıca soğuk savaş döneminde Türkiye'nin NATO cephesinde yer almasıyla ve de benimsenmeye başlanan liberal ekonomik modelin yol açtığı değişimler Türkiye’deki mimarlık için de bir dönüm noktası oldu. Özel sektörün yavaş yavaş ön plana çıkmaya başladığı bu dönemden itibaren ofis yapıları gibi binalar mimarlık gündeminde daha fazla yer etmeye başladı.[9]

Türkiye’de mimarlık eğitiminde dönüm noktalarından birisi ODTÜ bünyesinde bir mimarlık fakültesinin 1956 yılında kurulmasıydı. Böylelikle ilk defa İstanbul dışında mimarlık eğitimi veren bir fakülte kuruldu.

Mimarların örgütlenmesi

Mimarların örgütlenmeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından öncesine dayanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Saraya Bağlı Mimarlar anlamında gelen Hassa Mimarlar Ocağı, bu topraklar üzerindeki ilk mimarlık örgütlenmesiydi. Modern anlamda bir mimarlar birliği 1908 yılında Mimar Kemaleddin Bey’in öncülüğünden kurulan Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti'ydi. Ayrıca 1909 yılından itibaren özellikle İstanbul’lu mimarlar Güzel Sanatlar Birliği altında örgütlendiler.[37] Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından 1928 yılında kurulan Türk Mimarlar Cemiyeti (sonradan Mimarlar Derneği olarak ismini değiştirdi) Türkiye’de mimarların dernek statüsündeki ilk örgütlenmeleriydi.[38]

Ancak mimarların örgütlenmesindeki en önemli dönüm noktası 1954 yılında kurulan Mimarlar Odası’ydı.[39] Mimarlar Odası ilk kurulduğunda sadece Ankara, İstanbul ve İzmir Şubeleri’ne sahip iken, 1960'lardan itibaren temsilciliklerin sayısı arttı ve 1980’lere gelindiğinde bu temsilciliklerin çoğu şubelere dönüştü.[37] Mimarlar Odası kurulduğundan beri hem mimarlık mesleğinin hem de mimarların sorunlarını, bunlara paralel olarak Türkiye’deki mimarlık ve kentleşme sorunlarına çözümler aramaktadır.

1950'li yıllardaki nitelikli mimarlık uygulamaları

Bu dönemin en tanımış örneklerinden birisi Amerikalı bir mimarlık firması olan Skidmore, Owings and Merrill (SOM) tarafından tasarlanan; yerel danışmanlığının da Sedat Hakkı Eldem tarafından yapıldığı Elmadağ ile Harbiye arasında yer alan, 1955’te açılan, Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı oteli olan İstanbul Hilton Oteli’dir. Bu yapı Türkiye’de uluslararası stilin önemli örneklerinden birisi olarak nitelendirilmektedir.[7] Ancak İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın temsilcilerinden birisi olan Sedat Hakkı Eldem’in bu yapı için SOM ile birlikte tasarım yapması bazı mimarlar tarafından “kimlik sapması” eleştirilerine neden oldu. Ayrıca bu proje 1950’lerden itibaren Türkiye’de etkisini daha da göstermeye başlayan, başta ABD olmak üzere, Batı kökenli modern mimari akımların önemli sembollerindendir.[3][40]

Kızılay Meydanı (önde) ve Türkiye’de inşa edilen ilk gökdelen olan ve Enver Tokay tarafından tasarlanan Kızılay Emek İşhanı (sağ arka tarafta)

Bu döneme has başka bir örnek de 1953 yılında inşa edilen ve ulusal mimarlık yarışmasında birincilik ödülünü kazanan Nevzat Erol’un tasarladığı İstanbul Belediye Sarayı’dır.[41] Tıpkı İstanbul Hilton Oteli gibi bu yapı da uluslararası üslup akımının örneklerindendir. Mimari tarz olarak Güney Amerika'lı mimarlardan birisi olan Oscar Niemeyer’ın Brezilya’nın başkenti Brasilia’daki tasarımlarından etkilenen bu yapının belirgin mimari özelliklerinin başında prizmatik kitleleri ve bunların üzerlerine konan eğrisel plastik kütlelerin kullanılması gelmektedir.[42]

Bu dönemin diğer uygulamalarından birisi de Ankara’da yer alan Kızılay Emek İşhanı’dır. Enver Tokay tarafından tasarlanan ve de 1959 ile 1965 yılları arasında inşa edilen bu yapının Türkiye mimarlık tarihinde ayrıca önemi vardır. Uluslararası üslup tarzında Ankara’da inşa edilmiş ilk yapı olmasının yanı sıra rasyonalizm üslubunun da Türkiye’deki ilk örneklerindendir.[43] Bu yapıyı Türkiye mimarlık tarihinde önemli kılan başka bir faktör ise, 24 katlı olması ve 76 metreye yüksekliği ile ülkede inşa edilen ilk gökdelen olmasıdır.[44]

Turgut Cansever ve Abdurrahman Hancı tarafından 1950 ile 1952 yılları arasında tasarlanan ve Büyükada’da 1951 ile 1957 yılları arasında inşa edilen Büyükada Anadolu Kulübü'nde[45] dönemin modern mimarlığın temsilcilerinden olan Le Corbusier’in etkilerini gözlemlemek mümkündür.[36] Bu dönemde inşa edilmiş diğer bir yapı da Sakarya’da yer alan Sakarya Hükümet Konağı binasıdır. Bayındırlık Bakanlığı tarafından açılan yarışmada birincilik kazanan Enis Kortan, Avyerinos Andonyadis, Nişan Yaubyan ve Harutyun Vapurciyan’dan oluşan ekibin tasarladığı bina Türkiye’de rasyonalizmin örneklerinden olup, bu alanda Sakarya’da inşa edilmiş ilk uygulamadır.[46] Kütlenin yere oturması yerine kolonlar vasıtasıyla yükseliyor izleniminin verilmesi, bağımsız cephe ve esnek kat planları gibi Le Corbusier’in tasarım prensipleri bu yapıda oldukça belirgindir.[47]

Döneme ait kayda değer bir başka yapı da İstanbul’un Sultanahmet bölgesinde 1948 ile 1971 yılları arasında inşa edilen ve Sedad Hakkı Eldem ve Emin Onat tarafından tasarlanan İstanbul Adalet Sarayı’dır.[48] Bu yapı özellikle Sedad Hakkı Eldem’in mimarlık kariyerinde önemli uygulamalardan birisi olarak nitelendirilmektedir. Belli bir tempoda tekrarlanan yapı blokları, kolonların düşey çizgiler olarak vurgulanması gibi fonksiyonel özellikleri ile rasyonalizm anlayışının tipik özelliklerini yansıtmaktadır. Bazı özellikleri ile İkinci Ulusal Mimarlık Akımı içinde gösterilip, bu dönemin en son uygulanmış örneği olarak da kabul edilmektedir. Orijinal tasarımda yer alan binalar grubundan sadece mahkemeler bloğu uygulanma fırsatı elde etmiş, ancak proje mimarlarından Emin Onat’ın 1961 yılında ölmesi ve inşaat alanında bulunan arkeolojik kalıntılar nedeniyle projenin geri kalanı inşa edilememiştir.[31] 2007 yılında bu yapı Adalet Bakanlığından İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredilmiştir.[49]

1958 yılında Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleşen Expo’58 için Muhlis Türkmen, Utarit İzgi, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün tarafından tasarlanan Türkiye Pavyonu 1950'li yıllarda çağdaş mimarlık uygulamasının başka bir örneğidir.[50] Bu döneme ait diğer kayda değer yapılar ise Enver Tokay, Behruz Çinici ve Teoman Doruk tarafından tasarlanan ve 1959 yılında inşa edilen Ankara’da yer alan DSİ Genel Müdürlük Binası ve yine aynı sene İstanbul’da inşa edilmiş ve İlhan Tayman ile Yılmaz Sanlı tarafından tasarlanan Tekel Genel Müdürlük Binası'dır.[51]

Gecekondulaşmanın hız kazanması ve ilk imar affı

Türkiye’de 1950’lerde başlayan çarpık şehirleşme ve gecekondulaşma hâlen önemli bir sorundur.

Türkiye'de yer alan şehirleri 1950'li yıllardan itibaren şekillendiren esas unsur modern veya geleneksel mimari uygulamalar değildir. Her ne kadar 1950'li yıllarda Türkiye’de modern mimarlık uygulamaları inşa edildiyse de, köyden kente göç sonucu ortaya çıkan konut ihtiyacı, devletin yeni konut uygulamaları için sermayeye sahip olmaması ve de kaçak yapılaşmaya karşı denetimlerin yetersiz olması nedeniyle büyük şehirler hızlı bir şekilde ve plansız büyümeye başladılar. Bu duruma paralel olarak gecekondulaşma da hız kazandı.[3] Şehirlerdeki nüfus artışı 1940 ile 1950 yılları arası %20.1 iken bu oran 1950 ile 1960 yılları arasında %80.2 gibi oldukça yüksek bir rakama ulaştı.[52] Bu şekilde hem gecekondu alanları oluşurken, hem de nitelikli apartman ve site inşaatları yapılmaya devam etti.

Kırdan kente göçün temel gerekçelerine bakılacak olursa;

  • Tarımda mekanizasyon, tarım sektöründe geleneksel tarım teknikleri ile istihdamı mümkün olan emeğin marjinal verimliliğini ortadan kardırarak açık işsiz konumuna düşmesine neden olmuştur.
  • Entansif tarım tekniklerinin gelişmesinin yan etkisi, gene tarımsal emek üzerinde işsizleşme olmuştur.
  • Toprak mülkiyetinde kutuplaşma nedeniyle topraksız kalanlar işsizleşmişlerdir.
Ümit Özcan tarafından Haziran 2000’de hazırlanan İmar Mevzuatının ve Kentsel Toprak Mülkiyetinin İrdelenmesi adlı araştırmadan alıntı.[52]

Bu süreç 1960'lı yıllarda artarak devam etti ve de gecekondulaşmanın kentlerin görünür kimliğine hakim olmaları 1970'li yılları buldu, 1980'li yıllarda da zirveye ulaştı. Bu şekilde Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’deki kentlerin mimari kimliğini yansıtan az katlı evler ve çok katlı apartmanlar; yerini kaliteye ve mimari tasarıma önem vermeyen birbirinin kopyası ve kentin kültürü ve geçmişinden tamamen bağımsız binalara bıraktı. Bu süreç başta İstanbul olmak üzere tüm ülke genelinde tarihi kentlerin doku özelliklerinde kalıcı tahribatlar yarattı.

Çarpık şehirleşmenin en önemli nedenlerinden birisi olarak nitelendirilen imar affı, Cumhuriyet tarihinde ilk kez 1949 yılında gerçekleşti. 5431 sayılı “Ruhsatsız yapıların yıkılmasına ve 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yollar Kanunun 13. Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun’un 1. maddesi ruhsatsız yapılara imar planına uygun olmaları halinde yıkılmamalarına olanak sağladı.[52] Bu kanun sonraki yıllardaki imar affı uygulamalarına da emsal teşkil etti.

1960'lı yıllar

1960 yılında inşaaat ve yapı malzemelerinde standardizasyon için önemli bir kurum olan Türk Standartları Enstitüsü’nün kurulması dönemin kayda değer olaylarındandır. Ayrıca günümüzde hâlen etkin olan ve Yapı dergisi, kitaplar ve diğer etkinlikleri ile Türkiye’deki mimarlık alanında yetkin bir kuruluş olan Yapı Endüstri Merkezi (YEM) de 1968 yılında kuruldu.

Rasyonalizmden uzaklaşma

1960'lı yılların en önemli özelliklerinden birisi, geçmişe kıyasla bu dönemde inşa edilen yapıların rasyonalizm stilinden uzaklaşmalarıdır.[53] 1960'lı yıllarda, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, Türkiye’deki mimarlar da bu stilden uzaklaşma eğilimleri göstermeye ve daha parçalı ve hareketli biçimlere yönelmeye başladılar.[54]

Bu dönemin kayda değer projelerinin başında İstanbul Vakıflar Oteli (bugünkü "Ceylan Intercontinental Oteli") gelmektedir. Türkiye Vakıflar Bankası’nın 1959 yılında açtığı ve de İstanbul’un Taksim bölgesinde inşa edilmesi istenen yarışmayı Kemal Ahmet Aru, Tekin Aydın, Mehmet Ali Handan, Hande Suher, Yalçın Emiroğlu ve Altay Erol tarafından oluşan bir mimarlık bürosu olan AHE Mimarlık kazandı.[55] İnşaatı 1975 yılına kadar süren bu otel binası AHE Mimarlık grubunun en önemli projesi olarak nitelendirilmektedir.[56]

Bu dönemin kayda değer eserlerinden birisi de İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’dır. 1959 yılında İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Kooperatifi tarafından açılan yarışmada birincilik ödülü alan Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler tarafından tasarlanan yapı 1960 ile 1967 yılları arasında inşa edildi.[57] 1117 adet dükkân, sosyal birimler, restaurantlar ve diğer hizmet birimleri ile dönemin tanınmış yapıtlarından birisi olarak nitelendirilmektedir. Yaklaşık 10.000 kişinin çalıştığı çarşıda hâlen 2.300 işyeri faaliyet göstermektedir.[58] İstanbul'daki ilk alışveriş merkezi örneklerinden birisi olarak kabul edilen İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nda dönemin sanatçılarından Kuzgun Acar, Füreya Koral, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Yavuz Görey, Ali Teoman Germaner, Sadi Diren ve Nedim Günsür’ün eserlerine de yer verildi.[59]

Bu dönemde Ankara’da uygulanmış bir proje de Marc Saugey ve Yüksel Okan tarafından 1960 yılında tasarlanan ve 1960 ile 1966 arasında inşa edilen Büyük Ankara Oteli’ydi. Modern mimarlığın 1960'lı yıllardaki Türkiye'de inşa edilen örneklerinden sayılan bu yapı aynı zamanda organik mimari üslubununun da Türkiye’deki bilinen uygulamalarından birisidir.[60] Ayrıca Emekli Sandığı tarafından inşaatının tamamlandığı 1966 yılından 1986 yılına kadar Ankara’daki tek beş yıldızlı otel olma niteliğine sahip bu yapı, 2005 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ihale üsülüyle satıldı. Atatürk Bulvarı üzerinde ve TBMM'nin karşısında bulunan bu yapı Rixos Grand Ankara adıyla yeni bir otel hizmet vermek üzere yenilenmesinin ardından Mayıs 2009’da yeniden kullanıma açıldı.[61][62]

1960'lı yılların dikkate değer diğer yapıları arasında Behruz Çinici ve Altuğ Çinici’nin 1961 yılından itibaren tasarlamaya başladıkları ODTÜ kampüsü binaları vardır.[63] Kampüse daha sonra farklı yapılar da eklendi ama Kapalı ve Açık Yüzme Havuzları (1961), Kreş (1961), Teleskop Binası (1961), Öğrenci Merkezi (1961), Bilgisayar Mühendisliği Binası (1980), Mühendislik Fakültesi Laboratuvarları (1980), Fen - Edebiyat Fakültesi (1980), İdari İlimler Fakültesi (1980) ve Mimarlık Fakültesi (1980) ilk binalar arasında yer almaktadır.[64] Bu proje Türkiye gerçekleştirilen ilk planlı ve geniş kapsamlı uygulamadır.[15]

Bu dönemde inşa edilmiş yapılar arasında Sedat Hakkı Eldem’in 1962 yılında tasarladığı ve de 1962 ile 1964 yılları arasında inşa edilen SSK Zeyrek Tesisleri’nin de ayrı bir önemi vardır.[65] Tarihsel bir kent dokusu içinde inşa edilen modern bir yapı olmasına rağmen SSK Zeyrek Tesisleri'nde çevresine uyum sağlayan ve geleneksel Türk mimarisinin yatay çatı çizgisi, geniş saçaklar, sıraya dizilen pencereler ve çıkmalar gibi uygulamaları kullanıldı. Sedat Hakkı Eldem bu yapı ile 1986 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü'nü kazandı.[66]

Turgut Cansever ve Ertur Yener’in tasarladıkları, 1951 ile 1967 yıllarında Ankara’da inşa edilen Türk Tarih Kurumu bu döneme ait diğer tanınmış bir yapıttır.[67] Zemin katta konferans salonu, kitap depoları, üst katlarda kütüphane, okuma salonları ve ofislerin yer aldığı bu bina 1980 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazandı.[68]

1950'li ve 1960'lı yıllarda modern proje uygulamaları olan bir başka mimar grubu da Haluk Baysal ve Melih Birsel’dir.[69] Bu mimarların tasarladığı yapıların başında Hukukçular Kooperatifi için inşa edilmiş Hukukçular Sitesi gelmektedir. İstanbul’un Mecidiyeköy semtineki Büyükdere Caddesi üzerinde ve eski İETT Garajı’nın (şimdiki Cevahir Alışveriş Merkezi) köşesinde inşa edilen bu yapı İsviçre kökenli bir mimar olan Le Corbusier'nin İtalya’nın Marsilya şehrinde tasarladığı Unité d'Habitation binası ile benzerlikler göstermektedir.[70]

Türkiye’de modern mimarlık stilinde inşa edilen kültür yapılarının başında İstanbul’un Taksim bölgesinde inşa edilmiş Atatürk Kültür Merkezi gelmektedir. Orijinal olarak Feridun Kip ve Rüknettin Güney tarafından tasarlanan yapı, sonradan Hayati Tabanlıoğlu’nun tasarımıyla inşa edildi. 1957 ile 1969 yılları arasından inşa edilen yapı, 1970 yılında çıkan yangından sonra 1972 ile 1978 arası tekrar inşa edildi. Modern bir mimariye sahip olan AKM binası daha çok fonksiyonalizm stilinde bir uygulama olarak nitelendirilmektedir.[15]

Dönemin toplu konut uygulamalarından birisi olan 1960 ile 1962 yılları arasında tamamlanan ve de 20 hektarlık bir alana yayılan Ataköy 1. Kısım inşaatı Ertuğrul Menteşe tarafından tasarlandı.[15] Şevki Vanlı ve Ersen Gömleksizoğlu tarafından Ankara’nın Tandoğan bölgesinde Millî Savunma Bakanlığı için tasarladığı; 1966 ile 1967 yıllarında inşa edilen Tandoğan Öğrenci Yurdu dönemin başka bir kayda değer örneğidir.[71]

Modern-Geleneksel çatışmasına örnek: Kocatepe Camii

Ankara’nın sembollerinden birisi olan Kocatepe Camii (1967-1987) gelenek ile modernizm çatışmasına iyi bir örnektir. Orijinal olarak Vedat Dalokay ve Doğan Tekelioğlu tarafından tasarlanan modern üsluptaki tasarım uygulanmamış; Hüsrev Tayla ve Fatin Uluengin’in klasik Osmanlı üslubuna yakın olan tasarımı uygulanmıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında devletin inşaat programları içinde yeni camilerin inşaatı önemli bir yer tutmuyordu. Bunun nedeni Osmanlı döneminden kalan camilerin Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sonrası nüfusun az oluşundan dolayı yeterli olmasıydı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve de ekonomik kalkınmanın hızlanmasıyla birlikte gerek köyden kente göçün artması, gerekse buna paralel nüfus artışı yeni camilere olan talebi arttırdı. Türkiye’de hem mimari hem de siyasi arenada camilerin tasarlanması hep doğu-batı, modern-geleneksel, laik-islamcı kimlikleri üzerinden siyasi tartışmalara yol açmıştır.[3]

Türkiye’de son 50 yıl içerisinde inşa edilen camilerin niteliği, çağdaş Türk mimarisinin en önemli sorunlarından birini oluşturmakta, geçmiş yüzyılların mimari üsluplarına öykünme bu dönemin ürünü olan yetmiş bini aşkın caminin ortak özelliği olarak ön plana çıkmaktadır. 1960'lardan itibaren başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun çeşitli kentlerinde çağdaş cami tasarımının ilk özgün örneklerinin inşa edildiği bilinmekle birlikte, ne yazık ki, araştırmalar bu camilerin sayısının Türkiye genelinde yüze ulaşmadığını göstermektedir

Doç. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller’in Mimarlık Dergisi’nde çıkan Türkiye'de 20. Yüzyıl Cami Mimarisi yazısından alıntı.[72]

1967 yılında inşası başlayan ve ancak 1987 yılında tamamlanabilen Kocatepe Camii, gelenek ile modernizmin çatışmasına iyi bir örnektir. Daha sonra Pakistan’ın başkenti İslamabad’ta Faysal Camii’nin tasarımını yapacak olan Vedat Dalokay, 1957 yılında açılan Kocatepe Camisi Projesi Yarışması'nı Doğan Tekelioğlu ile birlikte kazandı.[72] 1962 yılında temelleri atılıp inşaatına başlanan ve modern üsluba sahip olan bu caminin projesi ilerleyen yıllarda camiyi yaptırılacak derneğin başkanlığı tarafından durduruldu. 1967 yılında ise dernek, yeni bir mimari yarışma yapmadan doğrudan sipariş yöntemi ile, bu caminin tasarlanması görevini Hüsrev Tayla ve Fatin Uluengin’e verdi.[73] İlk modern tasarıma kıyasla, sonradan inşa edilen caminin üslubunun klasik Osmanlı cami üslubuna yakın olması tartışma ve olumlu/olumsuz eleştiri konusu oldu.[74][75]

Çarpık şehirleşmenin sahillere yayılması

1960'lı yıllardan itibaren sosyal hakları ve refah düzeyinin artması ile birlikte iç turizm de gelişmeye başladı. Bulundukları şehirlerden dışarıya özellikle deniz kenarlarına tatil yapmaya gidenler sayesinde artan talep sonucu mevcut kentsel alanlardaki çarpık kentleşme trendi, başta Ege Denizi ve Akdeniz olmak üzere, sahil şeritlerini de sıçradı.[52]

Ancak döneme ait başarılı mimari uygulamalar da mevcuttur. Sedat Gürel tarafından tasarlanan ve Çanakkale’nın Assos kasabasında 1971 yılında inşa edilen Sedat Gürel Evleri mimarlığı peyzaj ve doğal çevreye saygılı olma amacını güden başarılı bir uygulama olarak gösterilmektedir.[76]

1970'li yıllar

1970'li yıllarda Türkiye’de mimarlık uygulamaları dünyadaki modern mimari ve postmodern mimari akımlarındaki gelişmelerden etkilendiler. Bu döneme damgasını vuran esas unsur ise dönemin çalkantılı siyasi atmosferi ve aşırı nüfus artışı idi.[77] Ancak 1970'li yıllar Türkiye’de mimarlık ve yapı kültürü konusunda önemli bir dönüm noktasını teşkil etmedi. Bu yıllar 1950'li ve 1960'lı yıllarda başlayan sorunların, farklılaşmaların, arayışların sürdüğü dönemlerdi. Bu dönemde mimarlıkta kayda değer bir kırılma yaşanmadı.[78]

Çarpık şehirleşmenin hızlanması

1950’lerde başlayan, 1960'larda hızlanan şehirlere göç etme hızı, 1970’lerde daha da artış gösterdi. Bu dönemlerde hem uzun vadeli planlamasının yapılmadığı büyükşehirlerdeki konut açığı, hem de yetkili kurum ve kuruluşların ve yerel yönetimlerin yeterli önlem almaması nedeniyle kaçak yapılar ve gecekondular şehirlerde oldukça yaygınlaştılar. Bu şekilde çarpık şehirleşme 1970'li yıllara damgasını çok daha fazla vurdu. Bunun üç nedeni gecekondulaşma, müteahhit stili apartman dairelerinin şehir dokusuna daha da hakim olması ve de son derece monoton ve mimari üsluba sahip olmayan devlet yapılarının daha da yaygınlaşmasıydı. 1950'li yıllarda başlayan, 1960'lı yıllarda hız kazanan bu süreç 1980'li yıllarda daha da hızlandı ve gecekondulara getirilen af ile farklı bir boyut kazandı.

1950’lerde serbest teşebbüsün daha da serbestleşmesiyle ortaya çıkan ve 1960'lı yıllarda yeni yapılan yapılara daha da hakim olan küçük çaplı müteahhitler tarafından inşa edilen anomim, mimari karaktere sahip olmayan, birbirinin kopyası apartman dairelerinden oluşan konut piyasası hakimiyet alanını 1970'li yıllarda daha da geliştirdi. Bazıları tarafından "Müteahhit Modernizmi" adı da verilen bu anlayış yüzünden müteahhitlerin, en yüksek karı elde etmek için mevcut alanı maksimum kullanması ve estetik kaygıları tamamen bir kenara bırakması oldukça yaygın bir pratiğe dönüştü.[79]

Ayrıca devletin finanse ettiği kamu binaları da Cumhuriyet’in ilk dönemlerinin aksine, oldukça monoton ve mimari üsluba sahip olmayan anlayış ile şehir dokularına son derece tahribat verici bir şekilde inşa edildiler. Devlet binalarındaki ilk yıllardaki modern ve farklı anlayışlarla inşa edilen yapılar 1960'lı ve 1970'li yıllardan itibaren kendilerini dönemin monoton, vasat ve mimari gelişimden tamamen kopmuş yapılara bıraktı. Bazılarınca "Bakanlık Üslubu" [79] adı da verilen bu mimari tarz 1960'lı yıllardan başlayıp 1970'li yılların sonuna kadar şehir dokusuna müteahhitler tarafından inşa edilmiş apartman yapıları kadar zarar verdi. "Teknokratik modernizm" adı da verilen bu anlayışın uygulama alanı 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül Askeri Darbesi ile daha da arttı. Bu iki askerî müdahale döneminin mimarlıkla ve inşaatla ilgili ortak yönü, devletin kamu yapıları ve inşaatları denetlemesi gücünü belirgin bir şekilde arttırmasıydı. Ayrıca teorik olarak herkese açık ve erişebilir olması beklenen kamu binalarının modern mimari dili zamanla iyice kayboldu. Modüler ve tek pencere boyutu, geçirgen olmayan zemin tasarımları, yekpare monoton cepheler gibi mimari kimliği olmayan kamu yapıları, son derece sıradan ve niteliksiz uygulamalar haline geldiler.[79]

Kayda değer mimari uygulamalar

Bu dönemin kayda değer örneklerinden birisi Cengiz Bektaş’ın tasarladığı Türk Dil Kurumu binasıdır.[80] Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından finanse edilen 1972 ile 1978 yılları arasından Ankara’da inşa edilen bu proje 1988 yılında Ulusal Mimarlık Ödülleri’nden Yapı Dalı Başarı Ödülü’nü kazandı.[81]

Sedad Hakkı Eldem tarafından tasarlanan ve de Vehbi Koç Vakfı’nın finanse ettiği Atatürk Kitaplığı dönemin tanınmış mimari eserlerinden birisidir. 1973 ile 1975 yılları arasında İstanbul’un Taksim bölgesindeki Taşkışla’nın hemen karşısında inşa edilen bu yapı, orijinal olarak kütüphane, müze ve sergi salonlarının yer alacağı bir kültür kompleksi olarak tasarlanmışsa da, sadece kütüphanesi inşa edildi. Yapının en belirgin görsel özelliklerinden birisi altıgen geometrinin üçgensel ızgaralarla kullanılmasıdır.[82]

Döneme ait farklı bir proje olan Abdi İpekçi Spor Salonu mimari olarak çok kayda değer özelliklere sahip olmasa da Türkiye’de inşa edildiği dönemde en geniş açıklığa sahip uzay çatı sistemine sahip olması nedeniyle kayda değer bir yapıdır. Ayrıca Türkiye’de pre-fabrik uygulamasının fabrika binaları dışında ilk kez uygulandığı proje olarak da önemlidir. Ragıp Buluç, Ziya Tanalı ve Ercan Yener tarafından tasarlanmış olan yapı 1978 ile 1989 yılları arasında inşa edildi.[15]

1980'li ve 1990'lı yıllar

1980'li yıllardan sonra ivmesi artan sanayi sektörünün gelişmesinin, Türkiye’deki inşaat sektörüne, dolayısıyla mimarlığa da yansımaları oldu. Özellikle pre-fabrik yapıların inşa edilmesinin kolaylaşması, tünel kalıp sistemlerinin ve hazır betonun yaygınlaşması Türkiye’deki mimariye günümüze kadar gelen etkileri oldu. Hem standart yapı elemanlarında, hem de çelik, alüminyum, plastik ve cam sanayinin gelişmesi giydirme cephe sistemi uygulanmasına fırsat verdi. Bütün bu gelişmeler Türkiye’de hem akıllı binaların hem de gökdelenlerin yapılmasının da önünü açtı.[83]

Sevinç Hadi ve Şandor Hadi tarafından tasarlanan ve İstanbul’un Teşvikiye semtinde inşa edilen Milli Reasürans Kompleksi (1985-1992)

Türkiye’de dünya çapında olan mimari değişimler ve farklı akımlardan bazıları geç de olsa uygulama alanı buldular.[77] 1980'li yıllara kadar yapı pratiğinde ve tasarımında gelişmelerin yavaş olmasına karşın, 1980'li yıllarda başlayan ve günümüze kadar devam eden süreçte sayıları artan eleştirel yayınlarının ve tartışma ortamları mimari kimlik konularında bir birikim oluşmasına öncülük etti. Buna örnek olarak 1988 yılında itibaren her iki yılda bir düzenlenen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri verilebilir.[79]

İnşaatına 1986 yılında başlanıp 1989 yılında tamamlanan TBMM Camii Kompleksi, parçası olduğu TBMM binasının neoklasik anlayışla inşa edilen anıtsallığından kaçınan ve son derece modern bir cami uygulamasıdır. 1957 yılında tasarımına başlanan ve ancak 1987 yılında tamamlanabilen Kocatepe Camii’nin yarattığı modern-geleneksel; laik-dindar; modern-postmodern tartışmaları, bu cami için de yapıldı[3]; saydam kıble duvarı, minaresiz ve kubbesiz tasarımıyla bu proje olumlu veya olumsuz birçok eleştirilere maruz kaldı. Kocatepe Camii ve TBMM Camii Kompleksi de birbiriyle sürekli tartışma içinde olan iki farklı görüşün uygulamaları olarak kabul edilmektedirler. Behruz Çinici ve Can Çinici TBMM Camii Kompleksi'ni tasarımı ile 1995 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazandı.[84][85] Ancak Türkiye’de kentlerin en ön planda olan yapılarından camilerin mimarisinde genel olarak kayda değer gelişmeler olmadı. İstisnaları olsa da 1990'lı yıllarda da ağırlıklı olarak kalıplaşmış formlarda ve cephelerdeki cami inşaatları yapılmaya devam edildi.

Türkiye’nin ilk modern alışveriş merkezi (AVM) olması nedeniyle Galleria Ataköy Alışveriş Merkezi Türkiye mimarlık tarihinde önemli bir yapıdır. Hayati Tabanlıoğlu tarafından tasarlanan Galleria 1987 ile 1988 yılları arasında inşa edildi. Yakaladığı başarı nedeniyle önce büyük şehirlerde, sonra da ülke geneline yayılan alışveriş merkezleri inşa edilme yolunu açan yapı olması nedeniyle de ayrıca öneme sahiptir.[15]

Bu dönemin kayda değer mimarlarının başında Merih Karaaslan gelmektedir. 1990 yılındaki 2. Ulusal Mimarlık Sergisi’nde en iyi proje ödülü aldığı Ankara'da yer alan Terasevler Sitesi projesi ve 1996 yılındaki 5. Ulusal Mimarlık Sergisi’nde en iyi yapı ödülü aldığı Kapadokya'da yer alan Peri Tower Oteli bu dönemin kayda değer projelerinin başında gelmektedir.[86] Dönemin başka bir kayda değer uygulaması Sevinç Hadi ve Şandor Hadi tarafından İstanbul’un Teşvikiye semtinde tasarlanıp, inşaatı 1992 yılında tamamlanan Milli Reasürans Kompleksi’dir.[87]

Yeni mimari üsluplar ve uygulamalar

1990'lı yıllardan günümüze gelen süreç hem küreselleşme nedeniyle, hem internetin yaygınlaşması ile farklı mimarların farklı stillerde denemeler yapmaya başladığı bir dönem oldu. İlk aşamada ağırlıklı olarak turizm yapılarında başlayan bu trend, sonraları diğer yapı türlerinde de yaygınlaştı. Ayrıca 1960'lı yıllardan itibaren mimarlıktan özel sektörün artan hakimiyeti bu dönemde daha da arttı.

Her ne kadar kent kimliğine direkt katkısı henüz olmadıysa da, 1950’lerde başlayıp 1980’lerin sonuna kadar yaygın olan tipik ve mimari özelliğe sahip olamayan apartman tipolojisinden farklılaşma uygulamaları da bu dönemde artmaya başladı. Bu yeni arayışlar dar ve belirli bir alanda sıkıştırılmış inşaatlar oldukları için ağırlıklı olarak cephelerde kendisini gösterdi. Bu dönemde yaygınlaşmaya başlayan toplu konut uygulamalarında da kayda değer çağdaş mimari uygulamaları pek fazla olmadı. İnşa edilen toplu konutların ağırlıklı bir kısmı birbirini tekrarlayan cephe ve plan şemalarıyla inşa edildiler.[79]

Bu dönemde yaygınlaşmaya başlayan başka bir mimari üslup da modern cephe sistemlerinin kullanılmaya başlanması oldu. 1980’lerde başlayan ancak 1990’larda daha da gelişen inşaat sektöründe yeni cephe malzemelerin bulunabilmesi farklı cephe sistemlerine olanak verdi. Ancak bu uygulamalar düşük bir teknolojik profile sahip oldukları, yaratıcı ve özgün olmadıkları gerekçesiyle de eleştirildiler.[78]

Şehirlerin dışında toplukonutlar ve sahillerde konut furyası

Dünyadaki sanayileşmiş ülkelerin kentlerinde yaşayanların, özellikle üst gelirlilerin, sonradan gelen göçerlere tepki olarak şehrin dışına kaçma refleksi, Türkiye’de 1980'li yıllara kadar gerçekleşmedi. Bunun nedenlerinden birisi şehrin çeperlerinde yer alan bölgelerin gecekondularla kaplanmasıydı. İkinci nedeni de 1982 yılında çıkan imar ve gecekondu affına kadar bu alanların kentsel arsa statüsünde olmamasıydı. 1982’den sonra uydu kentlerin yayılması hızlandı.[52] Ancak bu bağlamda esas dönüm noktasını 1984 yılında çıkarılan ve döneminde gecekondu affı olarak da nitelendirilen 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanunu oluşturdu.[88]

Bu husustaki diğer gelişme de 1981 yılında çıkarılan 2487 sayılı Toplu Konut Kanunu’dur. Başka bir kayda değer gelişme de 1984 yılında kısaca TOKİ olarak da bilinen Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi'nin kurulmasıdır.[89]

Ağırlıklı olarak özel sektör tarafından finanse edilen nostaljik mahalleler ve banliyö yerleşimleri ise 1990'lı yıllardan itibaren özellikle üst gelir grupları için popüler olmaya başladı. İstanbul’de oluşan kapalı siteler ardında yaşanan bu banliyö yerleşimlerinden ilk tanınmış olanı Kemer Country idi. Ayrıca yine 1990'lı yıllarda başlayan ve 2000'li yıllarda daha da hızlanan başka bir inşaat biçimi de parkları, peyzaj düzenlemeleri, terasları ve havuzları ile pazarlanan yüksek katlı yapılardı.[79]

1960'larda iç turizmin gelişmeye başlamasıyla ağırlıklı olarak Ege Denizi ve Akdeniz sahillerindeki konut furyası, yapılan imar değişiklikleri ve afları yüzünden 1980'li ve 1990'lı yıllarda daha da hızlandı. Bu dönemde de yerel mimariyle veya modern mimariyle özdeşleştirilmiş kayda değer çok fazla proje inşa edilmedi. Ancak Ersen Gürsel ve Mehmet Çubuk gibi bazı mimarların başarılı turizm amaçlı proje çalışmaları oldu.[79]

İstanbul’da özellikle 2000'li yıllardan sonra hız kazanan inşaat faaliyetleri sonuncunda gökdelenler şehir silüetinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. İstanbul’un Avrupa Yakasında en çok Gayrettepe ile Maslak arasındaki Büyükdere Caddesi aksına ek olarak son yıllarda Şişli’nin Bomonti semtinde de gökdelenlerin sayısı artmaya başladı. Şehrin Asya Yakasında ise Ataşehir, Kozyatağı gibi bölgelerde yaygınlaşan gökdelen sayısının İstanbul Finans Merkezi’nin tamamlanması ile bu yakada daha da artması beklenmektedir.[90][91]

2000'li yıllardan günümüze

 
Kanyon Alışveriş Merkezi (2001-2006)

2000'li yıllardan itibaren artan AVM’lerin birbirinden farklıklık yaratma çabalarının sonucu olarak, birçok AVM'de alışveriş hem açık, hem kapalı, hem de yarı açık mekanlarda yapılabilmektedir.

Özellikle 2000'li yıllardan itibaren internetin yaygınlaşmasıyla birlikte küresel bağlamda enformasyon ve sermaye akışının ivmesinin artması başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde mimarlığı etkiledi. Bu değişiklikler özellikle sermayenin yoğunlaştığı İstanbul’un fiziksel ve sosyal dokusuna daha fazla etki yaptı.[8] Bu süreç hâlen devam etmekte olup, son yıllarda Türkiye'de mimarlık alanında gelişmeler aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Istanbul Sapphire (2006-2011) 261 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek Avrupa'nın da en yüksek dördüncü gökdelenidir.[92]

Küreselleşmenin getirdiği olgulardan birisi yabancı kökenli mimarlara farklı amaçlarla farklı türlerde yapıların tasarlandırılmasıdır ki bu trend dünyada özellikle Avrupa, Ortadoğu ve Asya’daki ülkelerindeki gelişmelere paraleldir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılların aksine bu dönemde yabancı mimarlar ihtiyaç duyulduklarından değil de, tercih edildiklerinden seçildiler.[77] 2005 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kartal ve Büyükçekmece’de yer alan gelişme alanlarında tasarım yarışmaları açmaları ve bu yarışmaları Zaha Hadid ve Ken Yeang’ın kazanması, bundan sonraki süreçte Türkiye’de yabancı mimarların, Cumhuriyet’in ilk yıllarından farklı olarak, ülkenin mimarisine katkıda bulunmasına örnek oldular.[93] Ayrıca eğer inşa edilirse Frank Gehry’nin İstanbul’un Tepebaşı semti için tasarladığı Suna Kıraç Kültür Merkezi de bu hususta ayrı bir örnek teşkil edecektir.[94]

2000'li yıllardan itibaren hem yerel hem de global sermayenin taleplerini karşılayacak yeni mekanların ihtiyacı daha da arttı. Bunun en somut yansımalarından birisi İstanbul şehrinin Şişli ilçesinde yer alan Büyükdere Caddesi’nin son yıllarda gösterdiği değişimdir. Doğan Tekeli ve Sami Sisa tarafından tasarlanan İş Kuleleri[95], Haluk Tümay ve Ayhan Böke tarafından tasarlanan Sabancı Center, Swanke Hayden Connell Architects tarafından tasarlanan Tekfen Tower, Doğan Tekeli ve Sami Sisa tarafından tasarlanan Metrocity, Jerde Partnership ve Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Kanyon, Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Levent Loft, Emre Arolat Mimarlık ve Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Zorlu Center gibi projeler bu caddeyi Türkiye’nin en yoğun gökdelenlerinin ve en fazla A sınıfı ofislerin yer aldığı bölge haline getirdi.[96][97][98] Bu caddede yer alan ve Türkiye’nin en yüksek binası Mart 2011'de tamamlanan ve 261 metreye yükselen ve Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Sapphire of İstanbul’dur.[99] Ayrıca Ataşehir bölgesinde inşa edilmesi planlanan İstanbul Finans Merkezi projesinin tamamlanması halinde İstanbul’un Anadolu Yakası’nda da benzeri bir dönüşümün yaşanması ve bu yakada da birçok gökdelenin inşa edilmesi beklenmektedir.[100]

Çağdaş Türk mimarisinde modern cami inşaatları 2000'li yıllardan sonra artmaya başladı. Bu döneme has örnekler arasında İstanbul’da yer alan ve Adnan Kazmaoğlu tarafından tasarlanan Yeşilvadi Camii; Ankara’da yer alan ve Erkut Şahinbaş tarafından tasarlanan Doğramacızade Ali Sami Paşa Camii; Nevşehir’de yer alan ve Hakkı Atamulu tarafından tasarlanan Derinkuyu Park Camii; İstanbul’da yer alan ve Hüsrev Tayla tarafından tasarlanan Şakirin Camii ve Düzce’de yer alan ve Ergün Subaşı tarafından tasarlanan Akçakoca Merkez Camii gösterilebilir.[101][102]

Kamu yapılarının Türkiye mimarisine 2000'li yıllardan sonraki dönemdeki katkısı hem olumlu hem de olumsuz eleştiriler almaktadır. Bu süreçe getirilen olumsuz eleştirilerin başında bazı yeni projelerin Osmanlı veya Selçuklu mimarisinden etkilenen ancak bunu postmodern kolaycılıkla modern mimari malzemelerle harmanlayan ancak belirli bir mimari dil oluşturmayan yapılar olduğu düşüncesidir. Olumlu görülen eleştirilerin başında kamu projelerin tasarımında son yıllarda daha mimari tasarımın ağır bastığı, klasik dikdörtgen prizması ve düz cephe formasyonunda vazgeçilmesi gelmektedir.[8]

Son yıllarda mimari form olarak dik açılı ve klasik prizma formlarının dışında, daha hareketli (eğik, boş/dolu, eğimli gibi) cephe ve form biçimlerinin kullanılması yaygınlaştı. Ayrıca tek fonksiyona sahip projeler yerine karma işlevli yapıların yapılması da son yıllarda daha da arttı.[6] Bu dönemde birçok Türk mimar sadece Türkiye’de değil de Türkiye dışında da tasarımlar gerçekleştirdi. Bu ülkelerin başında Libya, Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Balkan ülkeleri gelmektedir.[103]

2000'li yıllardan itibaren Türkiye’de mimarlık eğitimi veren üniversitelerin sayısında artış oldu. 1990 yılında 11 eğitim kurumunda mimarlık eğitimi verilirken, 2009 yılına gelindiğinde Mimarlık Fakültesi sayısı 41’e yükseldi.[104] Bu dönemde restorasyon çalışmalarının daha da sistematiğe kavuşması gerçekleşti. 2004 yılında gerçekleşen yasal mevzuat ile her türlü restorasyon çalışmasının projelendirilmesi şartı getirildi. Uygulamada ve ödenekte geçmiş yıllara kıyasla oldukça yüksek oranlarda artış olması olumlu bir gelişme olarak nitelendirilmesine rağmen, bu süreçte mimarların projelerdeki telif haklarını devretmeleri ve denetim yetkilerinin sınırlanması da eleştiri konusu oldu.[105]

Cumhuriyet dönemi mimarisinin korunması

İlk olarak yıkılma tehditi altında olan ve en son olarak da yenileme girişimlerinin açılan davalarla durdurulduğu AKM Binası (arka planda) ve Eylül 2011’de İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından tamamının yayalaştırılmasının kabul edildiği Taksim Meydanı (önde)[106]

1920’lerden günümüze inşa edilmiş yapıların çoğunluğu resmî kurullar tarafından saptanıp, değerlendirilip, kültür varlığı ilan edilip koruma altına alınmadıklarından dolayı yıkılma tehdidi altındadırlar.[107][108] Her ne kadar erken cumhuriyet dönemi mimarlık eserlerinin bir bölümü koruma statüsünde olsa da, bazı uzmanlar bu şekilde tarihe referanslı mimarlığı koruma eğiliminin eksik olduğu ve farklı bir yaklaşım getirilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Bu yaklaşım değişikliğinde ilk ve en önemli adımın kültürel miras niteliği taşıyan dönemsel mimari ürünlerin daha kapsamlı bir şekilde belgelenmesidir. Ayrıca kültürel miras niteliği verilmesi kriterlerini oluşturma, buna yönelik yöntem geliştirme ve yasal statüleri gibi konularda yeterli yasal düzenleme mevcut değildir, mevcut haliyle yasal boşluklar vardır. Üçüncü unsur ise kültürel miras potensiyeli taşıyan yapıların bu nitelikleri tartışılırken veya niteliği hakkında bir uzlaşı olduğu ve yasal süreç devam ederken yok olmasına karşı etkin önlemlerin mevcut olmamasıdır.[109] Yıkılmak istenen veya yıkılan yapılardan bazıları şunlardır:

  • Türkiye’nin ilk gökdeleni olan ve Enver Tokay tarafından tasarlanan Kızılay Emek İşhanı binası Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılmak istenmektedir.[110]
  • Modern mimarinin kayda değer yapılarından olan ve İstanbul’un Taksim bölgesinde yer alan AKM binasıdır, bu yapının restore edilmesi yerine yıkılması da sık sık gündeme gelmektedir.[111]
  • Türkiye’de rasyonalizmin önemli örneklerinden olan Sakarya Hükümet Konağı, 1999 Gölcük Depremi’nde oturulamaz hale geldiği gerekçesiyle yıkıldı, yerine bir kent meydanı ve yeraltı otoparkı inşa edildi.[46]
  • Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler tarafından tasarlanan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, 22 Eylül 2005 tarihinde onaylanan nazım imar planı gereğince, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Eminönü Belediyesi tarafından yıkılmak istendi. Ancak Danıştay 6. Dairesinin verdiği red kararı, 2010 yılında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından da onanınca, bu yıkım kararı gerçekleşmedi.[112]

Ayrıca bakınız

Wikimedia Commons'ta Türkiye'de mimarlık ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.

Konu ile ilgili yayınlardan seçmeler

  • Murat Belge, Mete Tunçay, Bülent Özükan (1983). Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi. İletişim Yayınları.[113]
  • İnci Aslanoğlu. Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı 1923-1938. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları. ISBN 9754291691.[114]
  • Metin Sözen (1996). Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi. Türkiye İş Bankası Yayınları. ISBN 9754580782.[115]
  • Sibel Bozdoğan (2008). Modernizm ve Ulusun İnşası Erken Cumhuriyet Türkiyesi'nde Mimari Kültür. Metis Yayınları. ISBN 9789753423755.[116]
  • Uğur Tanyeli (2007). Mimarlığın Aktörleri Türkiye 1900 - 2000. Garanti Galeri. ISBN 9789944551847.[117]
  • Çetin Ünalın (2002). Cumhuriyet Mimarlığının Kuruluşu ve Kurumlaşması Sürecinde Türk Mimarlar Cemiyeti'nden Mimarlar Derneği 1927'ye. Mimarlar Derneği 1927. ISBN 9759604167.[118]
  • Afife Batur (1999). Bir Usta Bir Dünya, Mimar Vedat Tek: Master and his World, The Architect Vedat tek. Yapı Kredi Yayınları. ISBN 9750801717.[119]
  • Enis Kortan (1997). 1950'ler kuşağı mimarlık antolojisi. Yem Yayınevi. ISBN 9789757438434.[120]
  • Gürhan Tümer (1998). Cumhuriyet Döneminde Yabancı Mimarlar Sorunu: 1920'lerden 1950'lere. Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yayınları. ISBN 9699975032.[121]
  • Şevki Vanlı (2007). Mimariden Konuşmak: Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı: Eleştirel Bakış. Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı. ISBN 9757722146.[122]
  • Murat Soygeniş (2007). Türkiye’de Mimarlık. MAT Yapım. ISBN 9789759300227.[123]
  • Suha Özkan, Renata Holod, Ahmet Evin. Modern Türk Mimarlığı 1900-1980. TMMOB Mimarlar Odası. ISBN 9944892289.[124]
  • Tansel Korkmaz. 2000'lerde Türkiye'de Mimarlık. TMMOB Mimarlar Odası. ISBN 9944892726.[125]
  • Emre Madran, Elvan Altan Ergut (2009). Cumhuriyet Dönemi Mimari Mirasının Korunması. Mimarlar Odası Yayınları. ISBN 9944898341.[126]
  • Doğan Kuban (2010). İstanbul Yazıları / Kent ve Mimarlık Üzerine. YEM Yayınevi.[127]
  • Aydan Balamir (2010). Clemens Holzmeister: Çağın dönümünde bir mimar. Boyut Yayınları. ISBN 9752307426.[128]
  • Elvan Altan (2010). Cumhuriyet'in Mekanları Zamanları İnsanları. YEM Yayınevi. ISBN 9789759051884.[129]
  • Önder Kaya (2010). Cumhuriyetin Vitrin Şehri - 3 Devirde İstanbul. Küre Yayınları. ISBN 9789756614914.[130]
  • Ernst Egli (2013). Genç Türkiye İnşa Edilirken - Atatürk'ün Mimarının Anıları. İş Bankası Kültür Yayınları. ISBN 9786053608530.[131]
  • Hasan Kuruyazıcı (2008). Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Bir Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu. Yapı Kredi Yayınları. ISBN 9789750814877.[132]
  • Leyla Alpagut (2012). Cumhuriyetin Mimarı Ernst Arnold Egli. Boyut Yayın Grubu. ISBN 9789752310278.[133]
  • İlhan Tekeli (2009). Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (1923-1990). Tarih Vakfı Yurt Yayınları. ISBN 9789753332262.[134]
  • Apdullah Kuran (2012). Selçuklular'dan Cumhuriyete Türkiye'de Mimarlık. İş Bankası Kültür Yayınları. ISBN 9786053606161.[135][136]
  • Mete Tapan (2014). Koruma Sorunlarımız. Cumhuriyet Kitapları. ISBN 9786051400471.[108]
  • Doğan Hasol (2017). 20. Yüzyıl Türkiye Mimarlığı. Yem Yayınevi. ISBN 9786054793662.[137]

Kaynakça

  1. "Sevr ve Lozan Antlaşmalarının Başlıca İktisadi Hükümlerinin Karşılaştırılması, M. Murat BASKICI, Mülkiye Dergisi-Cilt:XXVIII-Sayı:242-s.124". 9 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  2. "Lozan Antlaşması tam metni". 2 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  3. "Mimarlık ve Kimlik Temrinleri- I: Türkiye'de Modern Yapı Kültürünün Bir Profili, Doç. Dr. Aydan Balamir, ODTÜ Mimarlık Bölümü". Mimarlık Dergisi, Mimarlar Odası Genel Merkezi. 19 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  4. Çağlar Keyder (1993). Türkiye'de devlet ve sınıflar. İletişim Yayınları. ss. 300 sayfa. ISBN 9754700036. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  5. "Modernizm ve Ulusun İnşası, Sibel Bozdoğan, 2003". Arkitera.com. 7 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2010.
  6. "Türkiye'de Mimari Proje Yarışmaları 1930-2000: Bir Değerlendirme". Mimarlık Dergisi. 12 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mart 2011.
  7. "Cumhuriyet Dönemi Mimarlığından bir Panorama, 9/10 Aralık 1999". Doğan Hasol, İTÜ Sempozyum kitabı: Osmanlı Kültürel Mirası ve Mimarlıkta Süreklilik. 25 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  8. "Küresel Akışlar, İstanbul ve İstanbul'da Küresel Mimarlık" (PDF). Megaron Journal, Tülin Görgülü, Senem Kaymaz Koca. Erişim tarihi: 6 Mart 2011.
  9. "Cumhuriyet döneminde Türkiye mimarlığı, Afife Batur" (PDF). Cumhuriyet Gazetesi, Mimarlık ve Kent Eki (sayfa 8), 4 Ekim 2004. 7 Eylül 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2010.
  10. "Arkitekt Sitesi ile Mimarlık Tarihinin 46 Yılı Gözler Önüne Seriliyor". Arkitera.com. Erişim tarihi: 20 Aralık 2010.
  11. "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarihçesi". Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi web sitesi. 28 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Aralık 2011.
  12. "Türkiye'nin İlk Kadın Mimarının Biyografisi Yayınlandı". Arkitera.com. 22 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mayıs 2013.
  13. "Kimlik Arayışı: I. Ulusal Mimarlık Akımı". MimarlikMuzesi.org. 3 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2010.
  14. "Cumhuriyet döneminin en güzel 10 binası, 24 Ekim 2008". Hürriyet Gazetesi. 22 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2010.
  15. "Cumhuriyet'in Binaları" (PDF). TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye Mühendislik Haberleri (TMH). 13 Mart 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  16. "Florya Atatürk Köşkü". Milli Saraylar Daire Başkanlığı. 9 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2010.
  17. "Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü". Goethe-Institut Ankara. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2010.
  18. "Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Bakteriyoloji ve Kimya Labaratuvarı". Arkitera.com. 8 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2010.
  19. "Mersin Halkevi Yaşıyor". Çekül Vakfı. 7 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2011.
  20. "Erken Cumhuriyet dönemindeki Almanca konuşan mimarlar". Goethe Institut. 27 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2010.
  21. "Genç Cumhuriyetin Yabancı Mimarları". MimarlikMuzesi.org. 29 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2010.
  22. "Değerli hocamız Sn. Prof. Dr. Yüksel Öztan'ı kaybettik, 1 Mart 2010". Mimdap.org. Erişim tarihi: 24 Kasım 2010.
  23. "Çağa Uygun Anlayış". MimarlikMuzesi.org. 23 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2010.
  24. Bruno Taut ve Adnan Kolatan (1938). Mimari Bilgisi (Architekturlehre: Grundlugen, Theorie und Kritik). İstanbul: Güzel Sanatlar Akademisi. ss. 353 sayfa. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  25. "Cumhuriyet Döneminde Güzel Sanatlar (Resim-Heykel-Mimari)". Şennur Kaya, İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü. 29 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  26. "Türkiye'de Ulusalcılık ve Mimarlık Sempozyumundan Notlar, Gökçe Aras, 4 Haziran 2009". Arkitera.com. 7 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2010.
  27. ""Soruşturma 2003: Mimarlık Geçmişini Değerlendiriyor" Üzerine Bir Deneme, Prof.Dr.Enis Kortan , ODTÜ Mimarlık Bölümü". Mimarlık Dergisi, Mimarlar Odası Genel Merkezi. 7 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2010.
  28. "Sergi Sarayı (Opera Binası)". MimarlikMuzes.org. 5 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2010.
  29. "Tarihi opera binası 60. yaşını kutluyor, 31 Mart 2008". Arkitera.com. 8 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2010.
  30. "Sedat Hakkı Eldem". Arkitera.com. 16 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  31. "İstanbul Adalet Sarayı, Sultanahmet Adliyesi". Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı web sitesi. 27 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  32. "Anıtlaştırma Söyleminin Dönüşümü: Gelibolu Savaşı'nı (Karşı)-Anıtlaştırmak, Ahenk Yılmaz". Mimarlık Dergisi. 7 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2011.
  33. "EXPO 39 New York, Türkiye Pavyonu". Arkitera.com. 13 Ekim 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  34. "Vasfi Egeli". MimarlıkMuzesi.org. 22 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  35. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt 7, sayfa 185. İstanbul: Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı. 1994. 21 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  36. "Turgut Cansever, Haziran 2007". Arkitera.com. 20 Şubat 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  37. "Mimarlar Odası ve Türkiye Mimarlık Ortamına Katkıları, N. Müge Cengizkan". Tk.Kutuphancesi.org.tr. 16 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2011.
  38. "Türk Yüksek Mimarlar Birliği'inden - Mimarlar Derneği 1927'ye". Mimarlar Derneği. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2010.
  39. "Mimarlar Odası, Kuruluş ve Amaç". Mimarlar Odası web sitesi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2010.
  40. Sibel Bozdoğan, Suha Özkan ve Engin Yenal (1987). Sedad Eldem: architect in Turkey. Concept Media. ss. 175 sayfa. ISBN 9971846055. 22 Eylül 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  41. "Belediye Sarayı'nın Mimarı Nevzat Erol vefat etti, 15 Aralık 2003". Arkitera.com. 22 Aralık 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  42. "İstanbul Belediye Sarayı'nın Mimarı Nevzat Erol'u Kaybettik, 15.12.2003". Yapi.com.tr. 30 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  43. "Kızılay Emek İşhanı" (PDF). Imokonya.org.tr. 13 Mart 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  44. "Yüksek, Daha Yüksek, En Yüksek!, Mimarlık Kuramı / Mimarlık Tarihi". Doğan Hasol, Yapı Dergisi, 9 Ocak 2007. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  45. "Büyükada Anadolu Kulübü". Arkitera.com. 25 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  46. ""Mimari Rasyonalizm"in ilk eserlerinden "Sakarya Hükümet Konağı" 51 yaşında". İrfan Nişancık, Sakarya Yeni Haber. 22 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  47. "Sakarya'dan Kamusal Alan Girişimleri, 20 Aralık 2008". Mimdap.org. 2 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2010.
  48. "İstanbul Adalet Sarayı Yarışması". Arkitera. 1 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  49. "Büyükşehir bir adliye, bir cezaevi sahibi oldu, 15 Mayıs 2007, Zaman gazetesi". Arkitera. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  50. "1958 Brüksel Expo'sundaki Türk Pavyonu: Türkiye'de 1950'li Yıllardaki Mimari Çağdaşlaşma Üzerine Bir Çalışma" (PDF). Selda Bancı, Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Tarihi Bölümü. 21 Ocak 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  51. "Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı, 1950'ler ve Modernizm". MimarlikMuzesi.org. 24 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2010.
  52. "İmar Mevzuatının ve Kentsel Toprak Mülkiyetinin İrdelenmesi, Dr. Ümit Özcan, Haziran 2000, Ankara" (PDF). TODAİE Yerel Yönetimler Araştırma ve Eğitim Merkezi. 24 Aralık 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Kasım 2010.
  53. Mary Ellen Huls (1987). Rationalist architecture: a bibliography of recent literature. Vance Bibliographies. ISBN 1555904629. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  54. "Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı, 1960'lar". MimarlikMuzesi.org. 24 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  55. "Taksim Turistik Otel Mimari Proje Yarışması". Arkitera.com. 4 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  56. "Ceylan Intercontinental Oteli, AHE Mimarlık, Taksim, İstanbul". Arkitera.com. 22 Mart 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  57. "Proje Yarışmalarında Kazanılan Birincilik Ödülleri". Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı web sitesi. 15 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  58. "İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Mimari Yarışma Projesi". Arkitera.com. 6 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  59. "İadei İtibar". İstanbul Manifaturacılar Çarşısı web sitesi. 9 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  60. "Büyük Ankara Oteli'nin Geleceği Ne Olacak?, 31 Ağustos 2006". Arkitera.com. 8 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  61. "Büyük Ankara Oteli yeniden açılıyor, 24 Mart 2009". CnnTurk.com. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  62. "Grand Ankara Rixos oteli açıldı, 11 Mayıs 2009". Arkitera.com. 14 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  63. "Behruz Çinici: "ODTÜ'nün Planını 50 Yıldır Onaylatamadılar", 29.07.2010". Yapi.com.tr. 30 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  64. "Behruz Çinici, Projeleri". Arkitera.com. 5 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  65. "Sosyal Sigortalar Kompleksi". Arkitera.com. 1 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  66. "Cumhuriyet döneminin en güzel 10 binası, 13 Kasım 2008". Mimdap.org. 3 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  67. "Turgut Cansever, Projeleri, Türk Tarih Kurumu". Arkitera.com. 26 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  68. "Türk Tarih Kurumu, Turgut Cansever, Ertur Yener, Ankara". Arkitera.com. 16 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  69. "Haluk Baysal ve Melih Birsel". Mimarlar Odası web sitesi. 19 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  70. "Hukukçular Sitesi". Arkitera.com. 9 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  71. "Tandoğan Öğrenci Yurdu". Arkitera.com. 12 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  72. "Türkiye'de 20. Yüzyıl Cami Mimarisi, Doç. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller, İTÜ Mimarlık Bölümü". Mimarlık Dergisi, Mimarlar Odası Genel Merkezi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  73. "Kocatepe Camisi ve İlyas Bey Camisi, Doğan Hasol". Yapı Dergisi 75, Ekim 1987. 8 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  74. ""Kocatepe Camisi'ni Yaptım ama Bu Hiçbirinin Kopyası Değil", Mayıs 2009". Arkitera.com. 23 Eylül 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  75. "Modernizmin Gelenekle Uzlaşma Çabası Olarak Cami Mimarlığı, Doç. Dr. C. Abdi Güzer, ODTÜ Mimarlık Bölümü". Mimarlık Dergisi, Sayı 348. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  76. "Gürel Evi". Arkitera.com. 19 Eylül 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2010.
  77. "Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı, 1970'lerden Günümüze". Arkitera.com. 23 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2010.
  78. "Zorunlu Özgün Üretimden Pasif Montaja ve 'Cilâlı Kaporta Mimarisi, Aydan Balamir, Eylül 2002". Arkitera.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2010.
  79. "Mimarlık ve Kimlik Temrinleri- II: Türkiye'de Modern Yapı Kültürünün Bir Profili, Doç. Dr. Aydan Balamir, ODTÜ Mimarlık Bölümü". Mimarlık Dergisi, Mimarlar Odası Genel Merkezi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  80. "Türk Dil Kurumu". Arkitera. 17 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2010.
  81. "Ulusal Mimarlık Ödülleri (1988)". Arkitera.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2010.
  82. "Atatürk Kitaplığı". Arkitera.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2010.
  83. "Son Yüzyılın Türk Mimarlık Sanatına Genel Bir Bakış, (IX), Yılmaz Ergüvenç". KentHaber.com. 18 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2011.
  84. "TBMM Camii Kompleksi". Arkitera.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  85. "TBMM Cami (Meydan-İbadet-Kitaplık) - Behruz Çinici". Mimarizm.com. 15 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2010.
  86. "Özgeçmiş, Merih Karaaslan". Arkitera.com. 7 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2010.
  87. "Proje Dalı Başarı Ödülü, 1992, Milli Reasürans Genel Müdürlük Binası ve Yan Tesisleri". Mimarlar Odası. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2011.
  88. "Kentsel Dönüşüm ve İlgili Yasalar, Derya Karadağ, Ocak 2008". Arkitera.com. 28 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Kasım 2010.
  89. "T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı - TOKİ". TOKİ web sitesi. 4 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Kasım 2010.
  90. "İstanbul Hızla Yükseliyor". Radikal gazetesi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2011.
  91. "İstanbul'un silueti değişti". Milliyet gazetesi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2011.
  92. "En Yüksek Bina Sapphire'i Başbakan Açacak". Arkitera.com. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2011.
  93. "İstanbul'un Yeni Yüzünü Zaha Hadid ve Ken Yeang Şekillendirecek". Arkitera.com. Erişim tarihi: 6 Mart 2011.
  94. "Suna Kıraç Kültür Merkezi Frank Gehry imzasını taşıyacak". Arkitera.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2011.
  95. "Türkiye İş Bankası A.Ş. İstanbul Genel Müdürlük Binası". Arkitera.com. 4 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2011.
  96. "İstanbul'da gökdelen savaşları". Arkitera.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2011.
  97. "İstanbul'un Yeni Gökdelenleri Nerelere Kuruluyor?". Arkitera.com. 23 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2011.
  98. "2 kilometrelik hattın üstünde 1.3 milyar $'lık servet yatıyor". Arkitera.com. 22 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2011.
  99. "Sapphire". Emporis.com. 23 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Kasım 2010.
  100. "Türkiye'nin ilk finans merkezi için start verildi". Arkitera.com. 15 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ekim 2011.
  101. "Sinan'ın torunlarından sürrealist camiler". Radikal Gazetesi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2011.
  102. "Yeşilvadi Camisi". Arkitera.com. 11 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2011.
  103. "Dünya kentlerindeki Türk mimarlar". Radikal Gazetesi. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2011.
  104. "Mimarlık Okullarında 19 Yılda %372'lik Artış!". Mimarizm.com. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2011.
  105. "60 yıllık mücadele sonucu edindiğimiz haklar elimizden alınıyor". Mimarizm.com. 18 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2011.
  106. "Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi kabul edildi". Milliyet gazetesi. Erişim tarihi: 21 Eylül 2011.
  107. "Cumhuriyet Dönemi Mimarlik Değerleri Tescil Edilmeli, Doğan Hasol". MimariStil.com. 23 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  108. Koruma Sorunlarımız, Mete Tapan. Mimarlık Dergisi, 379. sayı, Eylül-Ekim 2014. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  109. "Cumhuriyet Dönemi Mimarlık Mirasının Belgelenmesi, Korunması ve Değerlendirilmesi Projesi için Çağrı, Emel Kayın". Mimarlık Dergisi, Sayı 334. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2010.
  110. "Yıkılan Mimari Yapıtlar, Saldırılan Heykeller!". Yapı Dergisi 304, Mart 2007. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2010.
  111. "Basın Açıklaması, Atatürk Kültür Merkezi, 22 Temmuz 2010". TMMOB Mimarlar Odası Haber Bülteni 135. 4 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2010.
  112. "İstanbul'un ilk alışveriş merkezi İMÇ yıkılmayacak". Milliyet. 24 Nisan 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  113. Murat Belge,Mete Tunçay,Bülent Özükan (1983). Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi. İstanbul: İletişim Yayınları. ss. 10 Cilt. 14 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  114. İnci Aslanoğlu. Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı 1923-1938. Ankara: ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları. ss. 440 sayfa. ISBN 9754291691. 11 Nisan 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  115. Metin Sözen (1996). Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi. Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları. ss. 102 sayfa. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  116. Sibel Bozdoğan; Çeviren: Tuncay Birkan (2008). Modernizm ve Ulusun İnşası Erken Cumhuriyet Türkiyesi'nde Mimari Kültür. İstanbul: Metis Yayınları. ss. 367 sayfa. ISBN 9789753423755. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  117. Uğur Tanyeli (2007). Mimarlığın Aktörleri Türkiye 1900 - 2000. İstanbul: Garanti Galeri. ss. 463 sayfa. ISBN 9789944551847. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  118. Çetin Ünalın (2002). Cumhuriyet Mimarlığının Kuruluşu ve Kurumlaşması Sürecinde Türk Mimarlar Cemiyeti'nden Mimarlar Derneği 1927'ye. Ankara: Mimarlar Derneği 1927. ss. 297 sayfa. ISBN 9759604167. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  119. Afife Batur (1999). Bir Usta Bir Dünya, Mimar Vedat Tek: Master and his World, The Architect Vedat tek. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. ss. 77 sayfa. ISBN 9750801717. Erişim tarihi: 16 Kasım 2010.
  120. Enis Kortan (1997). 1950'ler kuşağı mimarlık antolojisi. İstanbul: Yem Yayınevi. ss. 205 sayfa. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  121. Gürhan Tümer (1998). Cumhuriyet Döneminde Yabancı Mimarlar Sorunu: 1920'lerden 1950'lere. İzmir: Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yayınları. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  122. Şevki Vanlı (2007). Mimariden Konuşmak: Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı: Eleştirel Bakış. İstanbul: Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı. ss. 939 sayfa. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  123. Murat Soygeniş (2007). Türkiye’de Mimarlık. İstanbul: MAT Yapım. ss. 104 sayfa. 26 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Kasım 2009.
  124. Suha Özkan, Renata Holod, Ahmet Evin. Modern Türk Mimarlığı 1900-1980. İstanbul: TMMOB Mimarlar Odası. Erişim tarihi: 21 Kasım 2010.
  125. Tansel Korkmaz. 2000'lerde Türkiye'de Mimarlık. İstanbul: TMMOB Mimarlar Odası.
  126. Emre Madran, Elvan Altan Ergut (2009). Cumhuriyet Dönemi Mimari Mirasının Korunması. Ankara: Mimarlar Odası Yayınları. ISBN 9944898341. Erişim tarihi: 8 Mart 2011.
  127. İstanbul Yazıları / Kent ve Mimarlık Üzerine. İstanbul: Radikal Gazetesi, Kitap Eki. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  128. Aydan Balamir (2010). Clemens Holzmeister: Çağın dönümünde bir mimar. İstanbul: Boyut Yayınları. ss. 379 sayfa. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  129. Elvan Altan (2010). Cumhuriyet'in Mekanları Zamanları İnsanları. İstanbul: YEM Yayınevi. 3 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  130. Önder Kaya (2010). Cumhuriyetin Vitrin Şehri - 3 Devirde İstanbul. İstanbul: Küre Yayınları. ss. 200 sayfa. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  131. Ernst Egli (2013). Genç Türkiye İnşa Edilirken - Atatürk'ün Mimarının Anıları. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. ss. 371 sayfa. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  132. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Bir Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu. Radikal Gazetesi, Kitap Eki. 24 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  133. Leyla Alpagut (2012). Cumhuriyetin Mimarı Ernst Arnold Egli. İstanbul: Boyut Yayın Grubu. ss. 367 sayfa. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  134. İlhan Tekeli. Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (1923-1990). İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  135. Selçuklular'dan Cumhuriyete Türkiye'de Mimarlık. İstanbul: Mimarlık Dergisi, 367. sayı. Ekim 2012. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  136. Selçuklular'dan Cumhuriyete Türkiye'de Mimarlık kitabının tam baskısı (PDF). Durham, Kuzey Karolina: Duke Üniversitesi resmî web sitesi. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2015.
  137. 20. Yüzyıl Türkiye Mimarlığı. Yem Yayınevi. Erişim tarihi: 18 Mart 2017.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.