Taksim Meydanı

Taksim Meydanı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan ve İstanbul kentinin en ünlü noktalarından biri olan meydan. Çevresindeki lokanta, mağaza, otel, eğlence ve kültür yerleriyle İstanbul'un en büyük turistik çekim merkezinden biridir. Cumhuriyet Döneminde bir meydan haline gelmiş olan Taksim Meydanı, pek çok siyasi ve toplumsal olaya da ev sahipliği yapmıştır. Meydandaki trafiği kısmen yer altına indiren Taksim Yayalaştırma Projesi, 2013 yılında kısmen tamamlanmıştır.

Taksim Yayalaştırma Projesi öncesinde Taksim Meydanı, (2006)

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2020 Şubat ayında başlatılan uluslararası tasarım yarışmasında, İstanbul halkının oylarıyla birinci olacak projeye göre Taksim Meydanı'nın yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir.[1][2]

Etimoloji

Osmanlı döneminde, civar semtlere su dağıtmak için şu an Taksim Meydanı olarak bulunan bölgede bir su deposu yapıldı. Depolanan suyu da dağıtmak, yani taksim etmek için küçük bir yapı, yani maksem yapıldı. Meydan adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun "taksim edildiği" , Taksim Maksemi'nden almıştır.[3]

Geçmişi

Taksim Meydanı, 1930'lar
Taksim Kışlası yıkıldıktan sonra Taksim Meydanı (1940 sonrası)

Şişhane ve Tünel Meydanı'ndan başlayıp ana eksen olan İstiklal Caddesi'nin iki yanında yoğun bir yerleşim sergileyen Beyoğlu, burada ilk kez geniş perspektifli bir boşluğa ulaşır ve bu meydandan geriye, yani tekrar batıya (Sıraselviler) ve doğu yönüne denize (Ayaspaşa-Gümüşsuyu) ve kuzeye (Mete Caddesi ve Elmadağ) doğru giden caddelerle, kendisine ulaşmış olan insan ve taşıt hacmini, çeşitli yönlere dağıtır.

Bu boşluk ancak çok yeni tarihlerde bir meydan kimliği kazanmıştır. Fransız Elçiliği'nin buraya taşınması ile ilk kez Galata Surlarının dışına çıkan Frenk yerleşimi, orta ekseni oluşturan Grande Rue de Péra (İstiklal Caddesi) ile bugünkü meydana vardığı noktada sona eriyor, ondan sonra ilkel bir taş patikası bile olmayan toprak zeminli ve az ağaçlı geniş kırlıklar uzanıyordu.

Buraya giren ilk mimari eseri, Frenk ve Levanten çevresine hayli yabancı duran, klasik Osmanlı üslubunda bir su binasıdır. Her yerleşim yerinin olduğu gibi İstanbul'un da yaşamsal sorunu suydu. İstanbul bir deniz kenti olmakla birlikte bir vahaya dönüşmesinde özellikle 15. ve 18. yüzyıllar arasında yürütülen çalışmalar önemli rol oynamıştır. Galata ve Beyoğlu'nun 18. yüzyılın ilk yarısında giderek büyümesi karşısında mevcut su kaynakları yetersiz hale gelmişti.

Dönemin padişahı Sultan I. Mahmud bu sıkıntıyı gidermek için Belgrad Ormanlarındaki su kaynaklarını Levent-Mecidiyeköy üzerinden isale hattıyla İstiklal Caddesi'nin baş tarafına yaptırdığı maksemden verilmesini sağladı (1732-1733); şehrin kuzeyindeki gümrah ormanlarından şehre ilk kez su getiren künkler, teraziler ve kemerler sistemi burada sona eriyor ve depolanan su, köşe başındaki taş bir maksemden, çeşitli yönlere taksim ediliyordu. Meydan ve yakın çevresi adını bu maksemden ve suların buradan taksiminden alır. Bir zamanlar cephesinde "Her şeye su ile hayat verdik" anlamına gelen bir ayetin yazılı olduğu Taksim Maksemi, bugün kurumuş da olsa varlığını sürdürmektedir[4].

Maksemden sonra Harbiye yönüne yüründüğünde görülen duvarın içerisinde Maksemle aynı tarihte inşa edilen ve bir su deposu olarak kullanılmış olan "Taksim Hazinesi" yer alır. Hazinenin duvarı, Cumhuriyet döneminde imar edilmiş ve 1930'ların üslubunda, yarım daire şeklinde, küçüğünden büyüğüne doğru büyüyen raflarla süslenmiştir[5].

Tarih sırası ile meydana imar getiren ikinci eser, Harbiye yolu başındaki Topçu Kışlası olmuştur. Bugün Atatürk Kültür Merkezi önüne gelen yeşil alanda da, daha basit bir yapı olan, ortası avlulu ahırlar yer almaktaydı. Kışlanın karşısındaki boşluk, talim yeri idi. Burası 1920'lerin sonunda, bugünkü apartmanlarla dolarak bir semt haline gelmiş ve Talimhane olarak adlandırılmıştır.

Abdülmecid Döneminde (1839-1861), bugün İTÜ'nün Taşkışla Binası olarak bilinen Mecidiye Kışlası, bu kışladaki topçu subayları içinse Ayaspaşa Mezarlığı'nın bir kısımı kaldırılarak Gümüşsuyu Askeri Hastanesi inşa edildi. 1850'lerde, Hademe-i Hassa (Saray hademeleri) ve Muzıka-i Hümayun (Saray orkestrası) üyeleri için inşa edilmeye başlayan, ancak Abdülaziz Döneminde (1861-1876) tamamlanan Gümüşsuyu Kışlası ve askerlerin talim yaptığı Talimhane bölgesiyle birlikte Taksim'in ‘askerî’ ve ‘devletçi’ topografyası iyice belirginleşti.

Ancak bölge, bu yeni haliyle, gayrimüslimler ve Levantenlerin yaşadığı Pera bölgesi ve Tatavla'yla (Kurtuluş) sosyolojik bir tezatlık yaratmıştı. Bunun üzerine, 1870’te, Ermeni mezarlığı Şişli’ye taşındı ve açılan alanda bu kesimlerin eğlence ihtiyacını karşılamak için, askeri yapıların arasına bazı eğlence mekânları sıkıştırılmaya çalışıldı.[4]

1913'te elektrik tramvayla Beyoğlu'nun Şişli'ye bağlanması Taksim'in önemini biraz daha arttırdı ama burası hala geniş ve tanımsız bir alandı.[4]

1920'li ve 1930'lu yıllarda, binaları boşalmış ve avlusu futbol sahası (Taksim Stadı) olarak kullanılan kışla, 1939'u izleyen birkaç yıllık Lütfi Kırdar imar operasyonu sırasında ortadan kaldırıdı. Kışlanın yerine Gezi Parkı ortaya çıktı. Meydanın doğu, yani Boğaziçi tarafı ve yamaçları, azınlık (Pangaltı Ermeni Mezarlığı) ve Müslüman (Ayaspaşa Mezarlığı) mezarlıkları ile kaplanmıştı. Ayaspaşa Mezarlığı Müslüman, Harbiye yönü Ortodoks ve Gregoryen kabristanlarına ayrılmıştı. Meydan kenarında ise bostancıbaşıların işlettiği geniş bir açık hava kahvesi yer alıyordu.

Bir kısmı Osmanlı döneminde kaldırılan Ayaspaşa Mezarlığı, 1920'li yıllarda tamamen ortadan kaldırılmış ve bugünkü apartman dizileri, Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nin bulunduğu yere kadar yayılmışlardır.[6] 19. yüzyılda, Elektrik İdaresi'nin yabancı müdürü için bir lojman binası yapılmıştı. Cephesi sarmaşıklı, 3 katlı bu bina da II. Dünya Savaşı sonrası yıktırılarak yerine ve arkasına, bugünkü Atatürk Kültür Merkezi yapıldı.

Meydanın batı kenarında, 19. yüzyılda birkaç önemli bina daha yapılmıştı. Bunlarda ilki, bugün The Marmara Taksim Oteli'nin yerindeki, Osmanlı Bankası'nın Fransız genel müdürüne tahsisli güzel barok konaktı. Onun devamında, Sıraselviler Caddesi'ne dönen köşeden itibaren de kâgir ve panjurlu binalar dizilmişti ki, en büyüğü Osmanlı hariciyesinin ünlü isimlerinden Noradunkyan Efendi'nin konağıydı. Bugün Taksim Sahnesi'nin (2007'de kapatıldı[7]) bulunduğu yerde ilk önce bir Rum okulu vardı. 1920'li yılların başında burada Majik Sineması adı ile bir sinema açılmış ve yakın zamana kadar çeşitli ad ve fonksiyonlarla gelmiştir. Ondan sonra Kazancı Yokuşu'nun iki başında da, II. Abdülhamid döneminin (1876-1909) ünlü vezirlerinden Lübnanlı iki kardeş Necip ve Selim Melhame'nin kâgir konakları yer alıyordu. Bunlardan soldaki, 1930'larda Beyoğlu Halkevi yapılmış, 1950'lerde yıktırılıp yerine bugünkü Dilson Oteli dikilmiş, Cihangir tarafında sağdaki ise, önce Nemlizade ailesine konut olmuş, sonra o da yıktırılıp yerine günümüzün Keban Oteli yapılmıştır. Meydana hakim bir konumdaki Aya Triada Kilisesi 1887 tarihli, kesme taştan, karakterli bir binadır.

Taksim boşluğunu bir "meydan" haline getirmiş olan gelişmeler, bir yandan onu çevreleyen bu binaların biçimlenmesi, öte yandan onları tamamlayan son bir dekor ve unsur olarak, ortadaki Cumhuriyet Anıtı'dır. Bu anıttan önce kırlık bir açık alan, bir yol kavşağı, bir boşluk olan Taksim, bu eserin ortaya dikilmesinden sonra, bir "Şehir Meydanı" olmuştur.

Meydanın batı yönüne, Talimhane apartmanlarının önüne, 1930'lu yıllarda, beton sütunlar üstünde yükselen bir bina oturtulmuştu. Kristal Gazinosu. Dar ve uzun bir dekor biçimindeki yapının üst katı, 1940'ların eğlence hayatında çok ün yapan lokanta-gazino olarak çalışmıştır. Adnan Menderes'in 1956-60 imar operasyonunda yıktırılan binanın arkasındaki apartmanlar da Bedrettin Dalan'ın 1987-1989 arasında Tarlabaşı Bulvarı'nı açış hamlesi sırasında yıktırılarak boşlukları meydana ve yola katılmıştır.

1987-89 Taksim-Tarlabaşı-Şişhane yıkımları sonrası, Taksim Cumhuriyet Anıtı'nın oturduğu dairesel taban İstiklal Caddesi yaya yolunun bir parçası halini almıştır.

1992 yılında inşaatına başlanan ve 2000 yılında hizmete giren Taksim-Levent metro hattıyla İstanbul metrosunun duraklarından biri oldu.

Meydanın kuzeybatısındaki Talimhane bölgesi 2000'li yılların başlarına kadar oto yedek parçaları satan dükkanların yoğun olduğu bir alan iken, 2004 yılında, bu bölgede yer alan beş caddeyi kapsayan, 25 bin metrekarelik alandaki yayalaştırma faaliyetiyle oteller bölgesine dönüştürüldü.[8]

Öteden beri meydanın yayalaştırılması düşünülmüş, bu kapsamda, Taksim Yayalaştırma Projesi inşaat çalışmalarına 2012 yılının son aylarında başlanmıştır. 2013'ün eylül ayında tamamlanan Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında Tarlabaşı BulvarıCumhuriyet Caddesi arasındaki araç trafiği yer altına alınarak bu bölge yayalaştırıldı. Böylece Oteller Bölgesi (Talimhane) ile İstiklal Caddesi'ne erişimi kesintisiz olarak sağlandı. Kentin birçok noktasına belediye otobüslerinin seferler düzenlediği Gezi Parkı'nın kenarındaki duraklar ile lokantalar da çalışmalar kapsamında kaldırıldı.

Toplumsal önemi

Taksim Meydanı, Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde, özellikle 1928'de Cumhuriyet Anıtı'nın açılışından sonra, Sultanahmet ve Beyazıt meydanlarının kamusal işlevlerini yüklenerek, yeni rejimin bir simgesi olarak görüldü.[4] Cumhuriyet Anıtı çevresinde yapılan törenler, çelenk koyma merasimleri, daha sonra eski kışla yerine 1940'ta düzenlenen İnönü Gezisi'nin (daha sonra Taksim Gezisi) kenarına yerleştirilen tribünler önündeki geçit resimleri ve gece, anıtın etrafına renkli ampullerden çevrilen ışık hatları ile tarihi su tesisinin duvarına yaptırılan modern dekorların renkli ışıkları içerisinden akıtılan suların parıldayan çağıltıları, 25-30 yıl boyunca, şehir halkının ilgi gösterdiği güzellikler ve ulusal övünç tabloları oluşturmuştur.

İstanbul'un çok kalabalıklaştığı 1960'lı yıllardan itibaren, Taksim Meydanı Cumhuriyetin ilk yıllarındaki temiz ve seçkin görünümünden çok kayıplar vermiş, politik çalkantıların buhranlı görüntüsü, kalabalık ve olaylı mitingler, tarihte ilk kez bu meydanda görünür olmuştur.[9] 6-7 Eylül Olayları'nın yanı sıra, 16 Şubat 1969 günü yaşanan ve tarihe "Kanlı Pazar" olarak geçen olayda, ABD'nin 6. Filo'sunu protesto etmek için toplanan topluluğa karşıt grupların saldırmasıyla Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı gençler bıçaklanarak öldürüldü.[10]

Meydanın tarihinde yaşanan en trajik olaylardan bir diğeri, miting için toplanan yoğun kalabalığa, birçok yerden ateş açılması sonucunda çıkan panikte çok sayıda kişinin hayatının kaybettiği, 1 Mayıs 1977'dir. 1 Mayıs 1977 tarihinde İşçi Bayramı'nı kutlamak üzere Türkiye'nin çeşitli illerden İstanbul'a gelen yaklaşık 500 bin kişi DİSK'in önderliğinde Taksim Meydanı'nda düzenlenen mitinge katıldı. Akşam saatlerine doğru alanın çevresindeki birkaç noktadan açılan ateş sırasında çıkan panikte 28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. 34 kişinin yaşamını yitirdiği o gün tarihe "Kanlı 1 Mayıs" olarak geçti.[11] Meydan bu kanlı olaydan ancak 32 yıl sonra, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın resmi tatil ilan edildiği 2009 yılından itibaren 1 Mayıs kutlamalarına açıldı.[12]

2013 yılının Mayıs-Haziran aylarında, Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde, Taksim Gezi Parkı'na İstanbul 6. İdare Mahkemesi ve 2 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı [13] olduğu halde Topçu Kışlası'nı imar izni olmadan yeniden inşa edilmesini engellemek için başlayan eylemler (2013 Taksim Gezi Parkı protestoları) kısa sürede İstanbul ve Türkiye'ye yayıldı.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında 24 Temmuz 2016'da Cumhuriyet Halk Partisi tarafından partilerüstü bir miting düzenlendi.[14]

Meydanın özellikleri

Taksim'i bir semt olarak tanımlamak pek mümkün değildir. Daha çok bir meydan ve onu kuşatan yapılar topluluğu olarak görmek daha doğrudur.

Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı bugün ulusal günlerde tören yeri olarak kullanılmasının yanı sıra İstiklal Caddesi ve çevresinde zaman geçirmek için gelenlerin buluşma yeri işlevini de üstlenmektedir. Meydanın başlangıcından Tünel Meydanı'na kadar nostaljik tramvay çalışır.

Taksim Meydanı ve çevresi aynı zamanda kültür, eğlence ve büyük bir alışveriş merkezidir. Çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyesi, sergi salonu, bar, disko, kafe barındırır. Özellikle haftasonları Taksim'de 24 saat hareket vardır; Meydanın girişinde bulunan büfelerin (bazıları hafta içi de dahil olmak üzere) çoğu hafta sonu gün boyu açıktır. Sabah saatlerine kadar gece kulüpleri kapanmaz. Meydanın yakınlarında bulunan taksiler ile günün her saati ulaşım sağlanır ve kesinlikle herkesin buluşabileceği bir yerdir.

Ulaşım açısından önemli bir merkez haline gelen Taksim, günümüzde bir meydandan çok bir kavşak özelliği göstermeye başlamıştır. Meydan, Cumhuriyet ve Halaskargazi caddeleri üzerinden Harbiye, Nişantaşı, Osmanbey, Şişli ve Mecidiyeköy'e, Tarlabaşı Bulvarı'yla Kasımpaşa, Şişhane, Unkapanı, Aksaray ve Yenikapı'ya, İstiklal Caddesi ve devamındaki Galip Dede ve Yüksek Kaldırım caddeleriyle Tünel Meydanı ve Karaköy'e, Sıraselviler Caddesi ve Defterdar Yokuşu ile Cihangir ve Tophane'ye, İnönü (Gümüşsuyu) Caddesi'yle Dolmabahçe'ye, Dolmabahçe üzerinden de karşıt yönlerdeki Beşiktaş veya Kabataş'a, Mete Caddesi ve devamındaki Taşkışla Caddesi ile de Nişantaşı ve Maçka'ya bağlanır.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

Taksim Meydanı'nın simgesi haline gelen anıt İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica'ya yaptırılmış, 1928 yılında yerine yerleştirilmiştir. Anıtın yapımı 2,5 yıl sürmüş, anıt taş ve bronz kullanılarak yapılmıştır. Cumhuriyet dönemi anıtlarından ilk defa figüratif bir anlatımla Atatürk'ü ve yeni düzeni anlatan bir heykeldir. Anıt dikilmeden önce Taksim'de alan özelliği yoktu.

Dairesel bir meydanın ortasına dikilen anıtta, iki yüzünde bronz figürlerin yer aldığı geleneksel mimari kullanılmıştır, 11 metre yüksekliğindedir. Kaidesinde pembe Trentino ve yeşil Suza mermerleri kullanılmıştır. Anıtın bir yüzü Cumhuriyet Türkiyesi’ni, diğer yüzü ise Türk Kurtuluş Savaşı'nı simgelemektedir.

Anıtın kuzey yönünde Mustafa Kemal, yanında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, halk ve iki Sovyet generali Kliment Yefremoviç Voroşilov ile Mihail Vasilyeviç Frunze betimlenmiştir. Anıtın yan yüzlerinde birer asker üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın figürü görülmektedir. Anıtın dar yüzleri altında mermerden yalaklar bulunur. Bunlar çeşme olarak düşünülmüş daha sonra eklenmemiştir.

Ayrıca bakınız

Fotoğraf galerisi

Kaynakça

  1. "Arşivlenmiş kopya". 3 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2020.
  2. "Yeni Taksim Meydanı Projesi'ni İstanbullular oylayacak". İleri Haber. 23 Eylül 2020. 3 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2020.
  3. Çelik Gülersoy, "Taksim Meydanı", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı, 1994. ISBN 975-7306-00-2.
  4. Menderes ve Erdoğan'ın Jakoben belediyeciliği 12 Ağustos 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ayşe Hür, Radikal, 4 Kasım 2012.
  5. Çelik Gülersoy, Taksim, İstanbul Kitaplığı, İstanbul, 1986,
  6. Nuran Yıldırım, "Gümüşsuyu Askeri Hastanesi", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı, 1994. ISBN 975-7306-00-2.
  7. "Taksim Sahnesi veda etti". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2013.
  8. "Talimhane bölgesi yayalaştırma çalışmaları tamamlandı". 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2015.
  9. "Geçmişten günümüze Taksim ve 1 Mayıs". 1 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2014.
  10. "Istanbul Protests". Turkish Daily News. 17 Şubat 2001. 9 Ocak 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Nisan 2008.
  11. 1 Mayıs 1977 Neden ve Nasıl Kana Bulandı? 6 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., bianet.org
  12. 32 yıl sonra Taksim'de 1 Mayıs coşkusu 4 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., cnnturk.com
  13. "Arşivlenmiş kopya". 9 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2013.
  14. Rifat, Başaran. "CHP'den Taksim'de 'Demokrasi Mitingi'". Hürriyet. 5 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2020.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.