Mahatma Gandi
Mohandas Karamçand Gandi (Guceratça: મોહનદાસ કરમચંદ ગાંધી; 2 Ekim 1869 – 30 Ocak 1948), Hindistan'ın ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri. Görüşleri Gandizm olarak anılır. Kötülüğe karşı aktif ama şiddetsiz direniş ve gerçek ile ilgili olan Satyagraha felsefesinin öncüsüdür. Bu felsefe Hindistan'ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde vatandaşlık hakları ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur. Gandi, Hindistan'da ve dünyada, Tagore tarafından verilen ve yüce ruh anlamına gelen mahatma (Sanskritçe: महात्मा) ve baba anlamına gelen bapu (Guceratça: બાપુ) adlarıyla anılır. Hindistan'da resmî olarak "Ulusun Babası" ilan edilmiştir ve doğum günü olan 2 Ekim Gandhi Jayanti adıyla ulusal tatil olarak kutlanır. 15 Haziran 2007'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oybirliği ile 2 Ekim gününü "Dünya Şiddetsizlik Günü" olarak ilan etmiştir.[1][2] Gandi, hakkında en fazla eser yazılan kişiler listesinde 8. sırada yer almıştır.
Mohandas Karamçand Gandi | |
---|---|
Doğum |
Mohandas Karamçand Gandi 2 Ekim 1869 Porbandar, Britanya Hindistanı |
Ölüm |
30 Ocak 1948 (78 yaşında) Yeni Delhi, Hindistan |
Ölüm sebebi | Suikast ile vurularak |
Defin yeri |
Raj Ghat, Delhi (yakıldı) 28.6415°N 77.2483°E |
Diğer isim(ler)i | Mahatma Gandhi, Bapu, Gandhiji |
Etnik köken | Gucerat |
Mezun olduğu okul(lar) |
Alfred High School, Rajkot Samaldas College, Bhavnagar UCL |
Tanınma nedeni |
Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin lideri Satyagraha felsefesi Ahimsa Şiddet karşıtı Pasifizm |
Boy | 164 Santimetre |
Din | Jainizm etkisi ile Hinduizm |
Evlilik | Kasturba Gandi |
Çocuk(lar) |
Harilal Gandi Manilal Gandi Ramdas Gandi Devdas Gandi |
Ebeveyn(ler) |
Putlibai Gandi (annesi) Karamchand Gandi (babası) |
İmza | |
|
Apartheid |
---|
Olaylar ve Projeler |
Sharpeville Katliamı |
Kuruluşlar |
ANC · IFP · AWB · Siyah Kuşak · CCB |
Kişiler |
P. W. Botha · D. F. Malan |
Yerler |
Bantustan · Altıncı Bölge · Robben Adası |
Diğer konular |
Afrika ulusalcılığı |
Gandi ilk olarak Güney Afrika'da Hint topluluğunun vatandaşlık hakları için barışçıl başkaldırı gerçekleştirdi. Afrika'dan Hindistan'a döndükten sonra yoksul çiftçi ve emekçileri baskıcı vergilendirme politikasına ve yaygın ayrımcılığa karşı protesto etmeleri için örgütledi. Hindistan Ulusal Kongresi'nin liderliğini üstlenerek ülke çapında yoksulluğun azaltılması, kadınların serbestisi, farklı din ve etnik gruplar arasında kardeşlik, kast ve dokunulmazlık ayrımcılığına son verilmesi, ülkenin ekonomik yeterliliğine kavuşması ve en önemlisi olan Swaraj, yani Hindistan'ın yabancı hâkimiyetinden kurtulması konularında ülke çapında kampanyalar yürüttü. Gandi, Hindistan'da alınan Britanya tuz vergisine karşı 1930'da yaptığı 400 kilometrelik Tuz Yürüyüşü ile ülkesinin Britanya'ya karşı başkaldırmasına öncülük etti. 1942'de Britanyalı yetkililere açık çağrıda bulunarak Hindistan'ı terk etmelerini istedi. Hem Güney Afrika hem de Hindistan'da birçok kez hapsedildi.
Gandi her durumda pasifizmi ve gerçeği savunarak bu görüşlerini hayata geçirdi. Kendi kendine yeterli olan bir aşram kurarak basit bir hayat yaşadı. Çıkrık ile örülen geleneksel dhoti ve örtü gibi giysilerini kendisi yaptı. Önceleri vejetaryen iken sonraları yalnızca meyve ile beslenmeye başladı. Hem kişisel arınma, hem de protesto amacıyla bazen bir ayı aşan oruçlar tuttu.
Gençliği
Mohandas Karamçand Gandi[3] 2 Ekim 1869 günü Porbandar'da bir Hindu Modh ailesinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Babası Karamçand Gandi, Porbandar'ın diwanı, yani başveziriydi. Annesi Putlibai, babasının dördüncü eşi ve Pranami Vaişnava mezhebinden bir Hindu idi. Karamçand'ın ilk iki eşi birer kız çocuk doğurduktan sonra bilinmeyen bir nedenle ölmüşlerdir. Dindar bir anne ile geçirdiği çocukluk döneminde çevresinde Gucerat'ın Caynizm etkileriyle Gandi, canlılara zarar vermeme, etyemezlik, kişisel arınma için oruç tutma ve farklı inanç ve kast üyeleri arasında karşılıklı tolerans gibi öğretileri öğrenmiştir. Doğuştan vaişya, yani çalışanlar kastına mensuptur.
Mayıs 1883'te, 13 yaşındayken, ailesinin isteğiyle yine 13 yaşındaki Kasturba Makhanji ile evlendi. İlki bebekken ölen beş çocukları oldu; Harilal 1888'de, Manilal 1892'de, Ramdas 1897'de ve Devdas 1900'de doğdu. Gandi, gençliğinde Porbandar ve Rajkot'ta ortalama bir öğrenciydi. Bhavnagar'da bulunan Samaldas Koleji'ne giriş sınavını kıl payı kazandı. Ailesi avukat olmasını istediği için kolejde de mutsuzdu.
18 yaşında 4 Eylül 1888'de Gandi avukat olmak için hukuk okumak üzere University College London'a girdi. İmparatorluk başkenti Londra'da geçirdiği zaman içinde etten, alkolden ve seksten uzak durmak gibi Hindu kurallarına uyacağına dair, Caynist keşiş Becharji'nin önünde annesine verdiği sözün etkisinde kalmıştır. Her ne kadar, örneğin dans dersleri alarak, İngiliz geleneklerini denemeye çalıştıysa da ev sahibinin koyun etinden yaptığı yemekleri yiyemiyor, yine ev sahibinin gösterdiği Londra'nın birkaç etyemez lokantasından birinde yemek yiyordu. Yalnızca annesinin isteklerine körükörüne uymak yerine, etyemezlik üzerine yazılar okuyarak, entelektüel olarak da bu felsefeyi benimsedi. Etyemezler Derneği'ne katıldı, yönetim kuruluna seçildi ve bir şubesini kurdu. Daha sonra, örgütleme deneyimini burada kazandığını söylemiştir. Karşılaştığı etyemezlerin bazıları 1875 yılında evrensel kardeşliğin tesisi için kurulmuş olan ve kendilerini Budist ve Hindu edebiyatını araştırmaya adamış olan Teosofi Derneği'ne üyeydi. Bunlar Gandi'yi Bhagavadgita'yı okuması için teşvik ettiler. Daha önce din konularına özel bir ilgi göstermemiş olan Gandi Hinduizm, Hristiyanlık, Budizm, İslam ve diğer dinlerin kutsal metinlerini ve bunlar hakkında yazılan eserleri okudu. İngiltere ve Galler barosuna girdikten sonra Hindistan'a döndü ama Bombay'da avukatlık yaparken çok başarılı olamadı. Daha sonra lise öğretmeni olarak işe başvurup başarılı olamayınca Rajkot'a geri döndü ve arzuhalcilik yapmaya başladı fakat bir Britanya subayı ile düştüğü anlaşmazlık sonucu bu işi de bırakmak zorunda kaldı. Otobiyografisinde bu olaydan ağabeyinin yararına yaptığı başarısız bir lobicilik girişimi olarak söz eder. 1893'te bu şartlar altındayken o zamanlar Britanya İmparatorluğu'nun bir parçası olan Güney Afrika'da Natal eyaletinde bir Hindistan firmasının önerdiği bir yıllık işi kabul etti.
Gandi 1895 yılında Londra'ya döndüğünde radikal görüşlü Sömürgeler Bakanı Joseph Chamberlain ile tanıştı. Daha sonraları bu bakanın oğlu Neville Chamberlain 1930'larda Büyük Britanya Başbakanı olacak ve Gandi'yi durdurmaya çalışacaktı. Joseph Chamberlain, Hintlere barbarca yaklaşıldığını kabul etmesine rağmen bu durumu düzeltecek herhangi bir yasa değişikliğine gitmeye pek istekli değildi.
Güney Afrika'da Yurttaşlık Hakları Hareketi (1893–1914)
Gandi, Güney Afrika'da Hintlere uygulanan ayrımcılığa maruz kaldı. İlk olarak elinde birinci mevki bileti olmasına rağmen üçüncü mevkiye geçmediği için Pietermaritzburg'da trenden atıldı. Daha sonra yoluna at arabası ile devam ederken, Avrupalı bir yolcuya yer açmak için arabanın dışında, basamak üzerinde yolculuk etmeyi reddettiği için sürücü tarafından dövüldü. Yolculuğu esnasında bazı otellere alınmamak gibi çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı. Benzer diğer olaylardan birinde bir Durban mahkemesi yargıcı türbanını çıkarmasını emrettiğinde buna karşı çıktı. Sosyal haksızlıklar karşısında uyanmasına neden olan bu olaylar hayatında bir dönüm noktası olmuş ve daha sonraki sosyal eylemciliğine temel oluşturmuştur. Güney Afrika'da Hintlerin maruz kaldıkları ırkçılık, ön yargı ve haksızlıklara doğrudan tanık olmuş ve halkının Britanya İmparatorluğu içindeki yeri ile kendisinin topluluk içindeki yerini sorgulamaya başlamıştır.
Gandi, Hintlerin oy kullanmasını engelleyen bir yasa tasarısına Hintlerin karşı çıkmasına yardım etmek için buradaki kalış süresini uzattı. Yasanın çıkmasını engelleyemese de kampanyası Güney Afrika'da Hintlerin yaşadığı sorunlara dikkati çekme yönünden başarılı olmuştur. 1894'te Natal Hint Kongresi'ni kurdu ve bu örgüt aracılığıyla Güney Afrika'da bulunan Hint topluluğunu ortak bir siyasi gücün arkasında toplayabildi. Ocak 1897'de Hindistan'a yaptığı kısa bir gezinin ardından Güney Afrika'ya dönen Gandi'ye saldıran bir grup beyaz onu linç etmek istedi. Daha sonraki kampanyalarını şekillendirecek olan kişisel değerlerinin ilk tezahürlerinden biri olan bu olayda şahsına karşı yapılan yanlışları mahkeme karşısına getirmeme ilkesini öne sürerek kendisine saldıranlar hakkında suç duyurusunda bulunmayı reddetti.
1906 yılında Transvaal hükûmeti sömürgenin Hint nüfusunu zorla kayıt altına almayı gerektiren bir yasayı kabul etti. Gandi aynı yıl 11 Eylül'de Johannesburg'da yapılan toplu gösteri sırasında hâlâ gelişmekte olan satyagraha (gerçeğe bağlılık) ya da pasif protesto yöntemini ilk kez uygulamaya başladı ve Hint yandaşlarına şiddete başvurarak karşı çıkmak yerine yeni yasaya uymayı reddedip bunun sonuçlarına katlanmaları için çağrıda bulundu. Bu öneri kabul edildi ve yedi yıl süren mücadelede grev yapmak, kayıt olmayı reddetmek, kayıt kartlarını yakmak gibi çeşitli şiddetsiz başkaldırılar nedeniyle aralarında Gandi'nin de bulunduğu binlerce Hint hapsedildi, kırbaçlandı ve hatta vuruldu. Her ne kadar hükûmet Hint protestocuları bastırmada başarılı olmuşsa da barışçıl Hint protestoculara Güney Afrika hükûmetinin uyguladığı ağır yöntemlerin kamuoyunda yarattığı tepki sonucunda Güney Afrikalı general Jan Christiaan Smuts, Gandi ile bir uzlaşmaya gitmek zorunda kalmıştır. Bu mücadele sırasında Gandi'nin fikirleri şekillendi ve Satyagraha kavramı olgunlaştı.
Zulu Savaşı'ndaki Rolü
1906 yılında Britanyalı yetkililer yeni bir vergi daha koyduktan sonra Güney Afrika'daki Zulular iki Britanya subayını öldürdü. Misilleme olarak Britanyalı yetkililer Zululara savaş ilan etti. Gandi, Britanyalı yetkililerin Hintleri askere alması için çabaladı. Hintlerin tam yurttaşlık haklarına kavuşabilme iddialarını yasallaştırmak için savaşı desteklemeleri gerektiğini savundu. Fakat Britanyalı yetkililer Hintlere ordularında rütbe vermeyi reddetti. Yine de Gandi'nin önerisini kabul edip bir grup gönüllü Hint'in sedye taşıyıcılığı yaparak yaralı Britanya askerlerini tedavi etmelerine izin verdiler. 21 Temmuz 1906'da Gandi kendi kurduğu Indian Opinion gazetesinde "Natal Hükûmeti tarafından Yerlilere karşı yapılan operasyonlarda kullanılmak üzere deneme maksatlı kurulan birlik yirmi üç Hint'ten oluşmaktadır" diye yazmıştır.[4] Gandi, Indian Opinion'daki yazılarıyla Güney Afrika'daki Hintlerin savaşa katılmasını teşvik ediyordu: “Eğer Hükûmet nasıl bir ihtiyat gücünün boşa gittiğini fark ederse bunu kullanmak isteyecek ve Hintleri gerçek savaş yöntemleri için tam bir eğitimden geçirecektir.”[5]
Gandi'nin görüşüne göre 1906 yılı Askere Alma Yönetmeliği Hintleri Yerlilerden daha alt seviyeye düşürüyordu. Dolayısıyla Hintleri yerli siyahları örnek göstererek bu yönetmeliğe Satyagraha'ya uygun olarak karşı çıkmaya davet ediyor ve şöyle diyordu: "Bizden daha az gelişmiş olan melez kastlar ve kaffirler (yerli siyahlar) bile hükûmete karşı çıktı. Paso yasası onlara da uygulanıyor ama hiçbiri paso almıyor."[6]
Hindistan Bağımsızlık Mücadelesi (1916–1945)
Gandi 1915'te Güney Afrika'dan Hindistan'a geri döndü.
Hindistan Ulusal Kongresi'nin toplantılarında konuşmalar yaptı ama asıl olarak Hint halkı, siyaset ve diğer sorunlar üzerinde düşünmeye o zamanlar Kongre Partisi'nin önemli liderlerinden olan Gopal Krişna Gokhale tarafından teşvik edildi.
Çamparan ve Kheda
Gandi ilk önemli başarılarını 1918 yılında Çamparan karışıklığı ve Kheda Satyagraha sırasında elde etmiştir. Çoğunluğu Britanyalı olan toprak sahiplerinin milis kuvvetleri tarafından baskı altında tutulan köylüler aşırı yoksulluk içindeydi. Köyler son derece pisti ve hijyenik değildi. Alkolizm, kast sisteminden kaynaklanan ayrımcılık ve kadınlara karşı ayrımcılık çok yaygındı. Yıkıcı bir kıtlık olmasına rağmen Britanyalı yetkililer giderek artan yeni vergiler koymakta ısrarcıydı. Durum ümitsizdi. Gucerat'ta Kheda'da sorun aynıydı. Gandi kendisini uzun zamandır destekleyenlerle ve bölgeden yeni gönüllülerle burada bir aşram kurdu. Kötü yaşam koşulları, çekilen acılar ve uygulanan vahşet köylerin detaylı olarak incelenmesiyle kayıt altına alındı. Köylülerin güvenini kazanarak buraların temizlenmesine, okullar ve hastaneler kurulmasına öncülük etti. Köy liderlerini yukarıda belirtilen toplumsal sorunların çözüme kavuşturulması için cesaretlendirdi.
Ama asıl etkisi polis tarafından huzursuzluk yaratma nedeniyle tutuklanıp eyaleti terketmesi istendiğinde baş gösterdi. Yüzbinlerce insan hapishane, karakol ve mahkemelerin önünde protesto gösterilerinde bulunarak Gandi'nin salıverilmesini istedi. Mahkeme Gandi'yi salıvermek zorunda kaldı. Gandi toprak sahiplerine karşı protestolar ve grevler düzenledi. Britanya hükûmetinin yönlendirmesiyle toprak sahipleri bölgenin yoksul köylülerine daha fazla yardım edeceklerine, ürettiklerini tüketebileceklerine ve kıtlık bitene kadar vergileri kaldıracaklarına dair bir antlaşma imzaladılar. Bu karışıklık sırasında insanlar Gandi'ye Bapu (Baba) ve Mahatma (Yüce Ruh) demeye başladılar. Kheda'da, Sardar Patel Britanyalı yetkililerle yapılan pazarlıklarda Gandi köylüleri temsil etti. Pazarlıklar sonunda vergiler askıya alındı ve tüm tutuklular salıverildi. Bunun sonucunda Gandi'nin ünü tüm ülkeye yayıldı.
İş Birliği Yapmama
İş birliği yapmama ve barışçıl karşı koyma Gandi'nin haksızlığa karşı "silahları" idi. Pencap'ta Britanya birliklerinin sivilleri öldürdüğü Jallianwala Bagh ya da Amritsar katliamı ülkede giderek artan öfkeye ve şiddet olaylarına neden olmuştu. Gandi hem Britanyalı yetkilileri, hem de onlara karşı misilleme yapan Hintleri eleştirdi. Britanyalı sivil kurbanlara başsağlığı dileyen ve isyanları kınayan bir açıklama kaleme aldı. Buna parti içinde önce karşı çıkılsa da Gandi'nin her türlü şiddetin kötü olduğu, dolayısıyla da haksız olduğu ilkesini savunduğu duygusal konuşmasından sonra kabul edildi.[7] Fakat katliamdan ve bunu izleyen şiddet olaylarından sonra Gandi, Hindistan'ın kendi kendini yönetmesi ve tüm Hindistan hükûmet kuruluşlarının yönetiminin elde edilmesi fikri üzerinde yoğunlaştı. Bunun sonucunda tam kişisel, tinsel ve siyasal bağımsızlık anlamına gelen Swaraj kavramı olgunlaştı.
Aralık 1921'de Gandi Hindistan Ulusal Kongresi'nde yürütme yetkisine sahip oldu. Liderliği altında Kongre amacı Swaraj olan yeni bir anayasa altında örgütlendi. Giriş ücreti ödeyen herkes partiye kabul edilmeye başladı. Disiplini artırmak için bir dizi komite kurularak, parti elit bir örgütten ulusal kitlenin ilgisini çeken bir örgüte dönüştü. Gandi şiddetsizlik hareketlerinin içine swadeshi ilkesini, yani yabancı ürünlerin, özellikle de Britanya ürünlerinin boykotunu da ekledi. Buna bağlı olarak tüm Hintlerin Britanya malı kumaşlar yerine elle dokunmuş khadi kumaşı kullanmasını savundu. Gandi yoksul zengin demeden tüm Hint erkek ve kadınların bağımsızlık hareketini desteklemek için her gün khadi kumaşı dokumalarını önerdi.[8] Bu, isteksizleri ve hırslıları hareketin dışında tutmak ve disiplin kurmak, ayrıca da o zamana kadar böylesi etkinliklere katılmaları uygun görülmeyen kadınları harekete katabilmek için bir yöntemdi. Gandi, halkı Britanya ürünlerinin yanı sıra Britanya eğitim kurumlarını ve mahkemelerini de boykot etmeye, hükûmet işlerinden istifaya ve Britanya unvanlarını kullanmamaya çağırdı.
Bu "İş birliği yapmama" politikası Hint toplumunun her katmanından çok geniş bir katılım sonucunda büyük başarı kazandı. Fakat hareketin doruk noktasına ulaştığı Şubat 1922'de Uttar Pradeş'in Chauri Chaura şehrinde patlak veren şiddetli çatışma sonucu birdenbire sona erdi. Hareketin şiddete yönelmesinden ve bunun bütün yapılanları yıkmasından korkan Gandi ulusal itaatsizlik kampanyasını sona erdirdi.[9] Gandi 10 Mart 1922'de tutuklandı, isyana teşvikten yargılanarak altı yıl hapis cezasına çarptırıldı. 18 Mart 1922'de başlayan cezası iki yıl sonra Şubat 1924'te apandisit ameliyatı nedeniyle salıverildikten sonra bitti.
Gandi'nin birleştirici kişiliğinden hapiste kaldığı sürece yararlanamayan Hindistan Ulusal Kongresi bölündü ve iki hizip oluştu. Bunlardan biri, partinin seçimlere katılmasını isteyen Chitta Ranjan Das ve Motilal Nehru tarafından yönetiliyordu, diğer hizip seçimlere katılmaya karşı çıkıyordu ve Chakravarti Rajagopalachari ve Sardar Vallabhbhai Patel tarafından yönetiliyordu. Ayrıca "işbirliği yapmama" sırasında Hindu ve Müslümanlar arasındaki işbirliği parçalanmaya başlamıştı. Gandi bu anlaşmazlıkları 1924 sonbaharında yaptığı üç aylık oruç gibi yöntemlerle ortadan kaldırmaya çalıştıysa da çok başarılı olamadı.[10]
Swaraj ve Tuz Satyagrahası (Tuz Yürüyüşü)
Gandi 1920'lerde gözlerden uzakta kaldı. Swaraj Partisi ile Hindistan Ulusal Kongresi arasındaki ayrılıkları çözmeye çalıştı ve paryalık, alkolizm, cehalet ve yoksulluğa karşı girişimlerini yaygınlaştırdı. Tekrar öne çıkması 1928 yılında olmuştur. Bir yıl önce İngiliz hükûmeti Sir John Simon başkanlığında yeni bir anayasal reform komisyonu atamıştı. Üyeleri arasında bir tek Hint bile olmayan bu komisyonu Hindistan siyasi partileri boykot etmiştir. Gandi, Aralık 1928'de Kalküta kongresinde İngiliz hükûmetine Hindistan'a İngiliz Milletler Topluluğu'na bağlı yönetim hakkı verilmesini ya da bu sefer amacı tam bağımsızlık olan yeni bir işbirliği yapmama kampanyasıyla yüz yüze kalacaklarını bildiren bir kararın kabul edilmesini sağladı. Gandi hemen bağımsızlık isteyen Subhas Chandra Bose ile Jawaharlal Nehru gibi gençlerin görüşlerini yumuşatmakla kalmadı, kendi görüşlerini de değiştirerek bu çağrıyı iki yerine bir yıl bekletmeyi kabul etti.[11] Britanyalı yetkililer bunu cevapsız bıraktı. 31 Aralık 1929'da Lahor'da Hindistan bayrağı açıldı. Lahore'da toplanan Hindistan Ulusal Kongresi tarafından 26 Ocak 1930 Hindistan'ın Bağımsızlık Günü olarak kutlandı. O gün hemen hemen tüm Hint örgütler tarafından kutlanmıştır. Sözünde duran Gandi Mart 1930'da tuz vergisine karşı yeni bir satyagraha başlattı. Kendi tuzunu yapmak için Ahmedabad'dan Dandi'ye 12 Mart'tan 6 Nisan'a kadar 400 kilometre yürüdüğü Tuz Yürüyüşü bu pasif direnişin en önemli bölümüdür. Denize doğru yapılan bu yürüyüşte Gandi'ye binlerce Hint eşlik etti. Britanya idaresine karşı en rahatsız edici kampanyası bu olmuştur ve Britanya yönetimi buna 60.000'in üzerinde kişiyi hapse atarak karşılık vermiştir.
Lord Edward Irwin tarafından temsil edilen hükûmet sonunda Gandi ile görüşmeye karar verdi. Mart 1931'de Gandi–Irwin Paktı imzalandı. Britanya hükûmeti sivil başkaldırı hareketinin durdurulmasına karşılık tüm siyasi tutukluları serbest bırakmaya razı oldu. Ayrıca Hindistan Ulusal Kongresi'nin tek temsilcisi olarak Gandi Londra'da yapılacak olan yuvarlak masa toplantısına davet edildi. İdari gücün el değiştirmesinden çok, Hint prensleri ve Hint azınlıkları konularının ele alındığı bu toplantı Gandi ve milliyetçiler için hayal kırıklığı oldu. Bundan da öte Lord Irwin'in halefi Lord Willingdon milliyetçileri bastırmak için yeni bir eyleme girişti. Gandi yeniden tutuklandı ve hükûmet onu tecrit ederek nüfuzunu yok etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. 1932'de Dalit lider B. R. Ambedkar'ın önderliğinde yapılan kampanya sonucu hükûmet yeni anayasa ile paryalara ayrı olarak seçim hakkı verdi. Bunu protesto eden Gandi Eylül 1932'de yaptığı altı günlük oruç sonrasında Dalit siyasi lider Palwankar Baloo'nun aracılık ettiği görüşmeler sonucunda hükûmeti daha eşitlikçi uygulamalara zorlamıştır. Bu da Gandi tarafından Harijanlar, yani Tanrı'nın çocukları adı verilen paryaların yaşam koşullarını iyileştirmek için yapılacak yeni bir kampanyanın başlangıcı olmuştur. 8 Mayıs 1933'te Gandi, Harijan hareketine destek olmak için 21 günlük kişisel arınma orucuna başladı.[12]
1934 yazında başarısız üç suikast girişimine uğradı.
Kongre Partisi, seçimlere katılıp Federasyon tasarısını kabul etmeyi kararlaştırdığında Gandi parti üyeliğinden istifa etmeye karar verdi. Parti'nin hareketine karşı değildi fakat istifa etmekle parti üyeliğinin komünistler, sosyalistler, sendikacılar ve öğrencilerden dini muhafazakârlara ve işverenlere kadar geniş bir yelpazeye açılmasına yardımcı olacağını düşündü. Gandi ayrıca Raj ile geçici bir siyasi anlaşmaya varmış olan partinin yönetiminde yer almakla Raj propagandasına hedef olmak da istemiyordu.[13]
Kongre'nin Nehru başkanlığındaki Lucknow oturumunda Gandi 1936'da tekrar başa geçti. Gandi yalnızca bağımsızlığı elde etme konusuna odaklanılmasını ve Hindistan'ın geleceği hakkında spekülasyon yapılmamasını arzuladıysa da Kongre'nin sosyalizmi amaç olarak belirtmesine karşı çıkmadı. Gandi 1938'de başkanlığa seçilen Subhas Bose ile bir uyuşmazlık yaşadı. Bose ile anlaşamadığı başlıca noktalar Bose'nin demokrasiye ve şiddetsiz harekete inancının olmamasıydı. Gandi'nin eleştirilerine rağmen Bose ikinci dönem de başkanlığı kazandı fakat Gandi'nin getirdiği ilkeleri terk etmesi nedeniyle tüm Hindistan liderlerinin topluca istifa etmesi karşısında Kongre'den ayrıldı.[14]
II. Dünya Savaşı ve Hindistan'ı Terk Edişi
Nazi Almanyası 1939'da Polonya'yı işgal edince II. Dünya Savaşı başladı. Başlarda Gandi Britanya'ya "şiddete iştirak etmeyen bir manevi destek" verilmesinden yanaydı fakat Kongre liderleri halkın temsilcilerine danışılmadan Hindistan'ın tek taraflı olarak savaşa sokulmasından rahatsız olmuştu. Bütün kongre üyeleri toplu olarak görevlerinden istifa etmeyi tercih etti.[15] Üzerinde uzun süre düşündükten sonra Gandi Hindistan'a demokrasi verilmesi reddedilirken görünüşte demokrasi için verilen bu savaşa katılmayacağını ilan etti. Savaş ilerledikçe Gandi bağımsızlık için isteklerini daha da yoğunlaştırdı ve Britanya'ya Hindistan'ı Terk Et çağrısında bulundu. Bu, Gandi ve Kongre Partisi tarafından Britanya'nın Hindistanı terk etmesini sağlamak için gerçekleştirilen en kararlı başkaldırıydı.[16]
Gandi hem Britanya yanlısı, hem de Britanya karşıtı gruplar ve Kongre parti üyelerinin bir kısmı tarafından eleştirildi. Bazıları Britanya'ya bu zor zamanında karşı gelmenin ahlaksızlık olduğunu söylerken, diğerleri ise Gandi'nin yeteri kadar çabalamadığını düşünüyordu. Hindistan'ı Terk Et kampanyası mücadelenin tarihindeki en güçlü eylem oldu, toplu tutuklamalar ve şiddet tahmin edilemeyen boyutlara ulaştı.[17] Binlerce eylemci polis ateşiyle öldü ya da yaralandı ve yüzbinlerce eylemci tutuklandı. Gandi ve yandaşları Hindistan'a hemen bağımsızlık verilmezse savaşa destek vermeyeceklerini açıkça belirttiler. Hatta bu sefer bireysel şiddet eylemleri olsa bile eylemin durdurulmayacağını, çevresindeki "düzenli anarşinin", "gerçek anarşiden daha kötü" olduğunu söyledi. Tüm Kongre üyelerine ve Hintlere yaptığı çağrıda özgürlüğe ulaşmak için ahimsa ve Karo Ya Maro ("Yap ya da Öl") ilkeleriyle disiplini sağlamalarını istedi.
Gandi ve Kongre Çalışma Komitesinin tamamı Britanyalı yetkililer tarafından 9 Ağustos 1942'de Bombay'da tutuklandı. Gandi iki yıl boyunca Pune'de Ağa Han Sarayında tutuldu. Buradayken sekreteri Mahadev Desai 50 yaşındayken kalp krizinden öldü, ardından 6 gün sonra, 18 aydır tutuklu bulunan eşi Kasturba 22 Şubat 1944'te öldü. Altı hafta sonra Gandi ağır bir sıtma krizi geçirdi. Sağlığının kötüleşmesi ve ameliyat gereksinimi nedeniyle savaş sona ermeden, 6 Mayıs 1944'te salıverildi. Britanyalı yetkililer Gandi'nin hapiste ölmesi durumunda halkın öfkesinin kabarmasından çekindi. Her ne kadar Hindistan'ı Terk Et kampanyası hedefine ulaşma konusunda tam başarılı olamadıysa da savaşın sonunda Britanyalı yetkililer yönetimin Hintlere verileceğine dair açıklamalarda bulundu. Bu noktada Gandi mücadeleyi durdurdu ve Kongre partisinin liderlerinin de aralarında bulunduğu 100.000 civarında siyasi tutuklu salıverildi.
Özgürlük ve Hindistan'ın Bölünmesi
Gandi 1946 yılında Kongre partisine Britanya hükûmet heyetinin önerilerinin reddedilmesini önerdi, çünkü Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletlere dair önerilerdeki gruplaşmanın gelecekte bölünmeye yol açmasından kuşkuluydu. Fakat bu, Kongre partisinin Gandi'nin önerisi dışına çıktığı nadir durumlardan biri oldu, çünkü Nehru ve Patel planı onaylamadıkları takdirde hükûmetin kontrolünün Hindistan Müslümanlar Birliği'ne geçeceğini düşünüyorlardı. 1946 ile 1948 yılları arasında 5.000'den fazla kişi şiddet eylemlerinde öldü. Gandi Hindistan'ı iki ayrı ülkeye bölecek her türlü plana kesinlikle karşı çıkıyordu. Hindistan'da Hindu ve Sikh'lerle yaşayan Müslümanların büyük çoğunluğu ise ayrılmadan yanaydı. Müslüman Birliği'nin lideri Muhammed Ali Cinnah'ın Pencap, Sindh, Kuzey-Batı Sınır Eyaleti ve Doğu Bengal'de büyük bir desteği vardı. Bölünme planı Kongre liderleri tarafından büyük çaplı bir Hindu-Müslüman savaşını engellemenin tek yolu olarak kabul edildir. Kongre liderleri parti içinde ve Hindistan'da büyük bir desteğe sahip olan Gandi'nin onayı olmadan ilerleyemeyeceklerini ve Gandi'nin de bölünme planını tamamen reddettiğini biliyorlardı. Gandi'nin en yakın çalışma arkadaşları bölünmenin en iyi çıkış olduğunu kabul etmişlerdi ve Sardar Patel'in Gandi'yi bunun iç savaşı önlemenin tek yolu olduğuna inandırmak için çabalaması sonucunda istemese de Gandi rızasını verdi.
Gandi, Kuzey Hindistan'da ve Bengal'de ortamı sakinleştirmek amacıyla Müslüman ve Hindu toplumlarının liderleriyle yoğun görüşmelerde bulundu. 1947 yılındaki Hindistan-Pakistan Savaşı'na rağmen hükûmetin Bölünme Konseyince belirlenen 550 milyon rupiyi vermeme kararından rahatsızlık duydu. Sardar Patel gibi liderler Pakistan'ın bu parayı Hindistan'a karşı savaşı sürdürmek amacıyla kullanmasından korkuyordu. Gandi tüm Müslümanların Pakistan'a zorla gönderilmesi istekleri ortaya çıktığında ve Müslüman ile Hindu liderleri birbirleriyle bir türlü anlaşmaya razı gelmeyince de çok üzüldü.[18] Topluluklar arası tüm şiddetin durdurulması ve 550 milyon rupinin Pakistan'a ödenmesi için son ölüm orucuna Delhi'de başladı. Gandi Pakistan'daki istikrarsızlık ve güvensizlik ortamının Hindistan'a karşı duyulan öfkeyi artıracağından ve şiddetin sınır ötesine taşınacağından korkuyordu. Ayrıca Hindular ve Müslümanlar arasındaki düşmanlığın açık bir iç savaşa dönüşeceğinden de korkuyordu. Yaşam boyu çalışma arkadaşı olanlarla yaptığı uzun duygusal görüşmeler sonucunda Gandi orucunu bırakmayınca hükûmet önceki kararlarını iptal ederek Pakistan'a ödemeyi yaptı. Aralarında Rashtriya Swayamsevak Sangh ve Hindu Mahasabha'nın da bulunduğu Hindu, Müslüman ve Sikh toplumu liderleri şiddeti reddederek barış çağrısı yapacakları konusunda Gandi'yi ikna ettiler. Bunun sonucunda Gandi portakal suyu içerek orucunu bitirdi.[19]
Suikast
30 Ocak 1948'de, Yeni Delhi'de bulunan Birla Bhavan'ın (Birla Evi) bahçesinde gece yürüyüşünü yaparken vuruldu ve öldü. Suikastçı Nathuram Godse, Hindu bir radikaldi ve Pakistan'a ödeme yaptırılmasında ısrar ederek Gandi'nin Hindistan'ı zayıflattığını savunan aşırı uç görüşteki Hindu Mahasabha ile bağlantısı vardı.[20] Godse ve yardakçısı Narayan Apte daha sonra çıkarıldıkları mahkemede yargılandılar ve suçlu bulundular. 15 Kasım 1949'da idam edildiler. Gandi'nin Yeni Delhi'de bulunan anıtı Rāj Ghāt 'ın üzerinde "Hē Ram" (Devanagari: हे ! राम ya da He Rām) yazar. Bu, Türkçeye "Aman Tanrım" olarak tercüme edilebilir. Her ne kadar doğruluğu tartışmalı olsa da bunların Gandi vurulduktan sonra son sözleri olduğu iddia edilmektedir.[21] Jawaharlal Nehru radyodan ülkeye yaptığı konuşmasında şöyle demiştir:
“ | Dostlar, yoldaşlar, ışık bizi terk etti ve her yerde yalnızca karanlık var, ve size ne söyleyeceğimi ya da nasıl söyleyeceğimi hâlâ bilmiyorum. Sevgili liderimiz, Bapu, Ulusun Babası artık yok. Belki de bunu söylememeliyim ama yine de bunca yıldır gördüğümüz gibi artık onu göremeyeceğiz, öğüt almak için ya da teselli etmesi için ona koşamayacağız, ve bu yalnızca benim için değil, bu ülkedeki milyonlar ve milyonlar için de çok kötü bir darbe.[22] | „ |
Gandi'nin külleri kaplara konarak anma törenleri için Hindistan'ın çeşitli bölgelerine gönderildi. Çoğu 12 Şubat 1948'de Allahabad'da Ganj, Yamuna ve Sarasvati nehirlerinin birleştiği nokta olan Sangam'a döküldü ama bazıları gizlice başka yerlere gönderildi.[23] 1997'de Tuşar Gandi bir bankanın kasasında bulunan ve mahkeme emriyle alabildiği bir kabın içindeki külleri Allahabad'da Sangam sularına döktü.[23][24] Dubai'li bir iş adamının Mumbai müzesine gönderdiği bir başka kabın içindeki küller de 30 Ocak 2008'de ailesi tarafından Girgaum Chowpatty'de sulara dökülmüştür.[23] Bir başka kap Pune'deki Ağa Han Sarayı'na gelmiş[23] (1942 ile 1944 arasında tutuklu bulunduğu yer), bir başkası da Los Angeles'ta Kendini Kanıtlama Birliği Göl Tapınağı'na ulaşmıştır.[25] Gandi ailesinin fertleri tapınaklarda ve anıtlarda bulunan bu küllerin siyasi kötü amaçlarla kullanılabileceğinden kaygı duymakla birlikte bunları alamayacaklarını dikkate alarak geri istememişlerdir.[23]
Mahatma Gandi İlkeleri
Doğruluk
Gandi hayatını doğruluğu ya da "Satya" 'yı bulmaya adadı. Bu amacına kendi hatalarından öğrenerek ve kendisi üzerinde deneyler yaparak ulaşmaya çalıştı. Otobiyografisine Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü adını vermiştir.
Gandi en önemli mücadelenin kendi iblislerini, korkularını ve güvensizliklerini yenmek olduğunu belirtmiştir. Gandi inançlarını ilk olarak "Tanrı Doğruluktur" diyerek özetlemiş. Daha sonra bu ifadesini "Doğruluk Tanrı'dır" olarak değiştirmiştir. Yani Gandi'nin felsefesinde Satya (Doğruluk) "Tanrı"dır.
Pasif direniş
Mahatama Gandi pasif direniş ilkesinin bulucusu değildir ancak muazzam bir ölçekte siyasi alanda ilk uygulayandır.[26] Pasif direniş (ahimsa) ya da karşı koymama kavramları Hindistan dini düşünce tarihinde çok eskilere dayanmaktadır. Gandi felsefesini ve hayat görüşünü otobiyografisi Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü 'nde şöyle açıklar:
"Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler, düşün bir her zaman."
"Çılgınca tahribatı totaliterlik nedeniyle ya da özgürlük ve demokrasi adı altında yapmak ölüler, yetimler ve evsizler için ne değiştirir?"
"Göze göz ilkesi tüm dünyayı kör eder."
"Uğrunda ölmeyi göze alacağım birçok dava var ama uğrunda öldüreceğim hiçbir dava yoktur."
Bu ilkeleri uygulayan Gandi mantığın en uç sınırlarına giderek, hükûmetlerin, polisin ve ordunun bile şiddet karşıtı olduğu bir dünya hayal etti. Aşağıdaki alıntılar "Pasifistler İçin" kitabındandır.[27]
Savaş ilmi bir kişiyi basitçe saf diktatörlüğe yöneltir. Şiddet karşıtlığının ilmi ise yalnızca saf demokrasiye ulaştırır....Sevgiden kaynaklanan güç, cezalandırılma korkusundan kaynaklanandan binlerce kat daha etkili ve kalıcıdır.....Şiddet karşıtlığının yalnızca bireyler tarafından uygulanabileceğini ve bireylerin oluşturduğu uluslar tarafından uygulanamayacağını söylemek inançsızlıktır....En saf anarşiye en çok yaklaşan şiddet karşıtlığı üzerine kurulu olan demokrasidir....Tam bir şiddet karşıtlığı üzerinde örgütlenen ve işleyen bir toplum en saf anarşidir....
Şiddet karşıtı bir devlette bile polis gücüne gerek olduğu sonucuna ulaştım....Polis şiddet karşıtlığına inananlardan seçilecektir. İnsanlar içgüdüsel olarak onlara her türlü yardımı yapacak ve ortak bir çalışma sonucu sürekli azalan karışıklıklar ile kolaylıkla başa çıkabileceklerdir. Emek ile sermaye arasındaki şiddetli anlaşmazlıklar ve grevler şiddet karşıtı bir devlette daha az olacaktır çünkü şiddet karşıtı çoğunluğun etkisi toplum içinde temel ilkelerin uygulanmasını sağlayacaktır. Benzer şekilde topluluklar arasında da karşıtlıklar olmayacaktır....
Şiddet karşıtı bir ordu savaş zamanında da barış zamanında da silahlı insanlar gibi davranmaz. Görevleri birbirleriyle savaşan toplumları bir araya getirmek, barış propagandası yapmak, bulundukları yerde ve birliklerinde her bir insanla ilişkiye geçmelerini sağlayacak eylemlerde bulunmaktır. Böyle bir ordu acil durumlarla başa çıkabilmek için hazırlıklı olmalıdır, şiddet içeren çetelerin taşkınlıklarını durdurabilmek için ölmeyi göze almalıdırlar. ...Satyagraha (doğruluğun gücü) tugayları her köy de ver her mahallede örgütlenebilir. [Eğer şiddet karşıtı topluma dışarıdan bir saldırı gelirse] şiddet karşıtlığına açılan iki yol vardır. Hâkimiyeti vermek ama saldıran ile işbirliği yapmamak...Baş eğmektense ölümü tercih etmek. İkinci yol ise şiddet karşıtı yöntemle yetişmiş insanların yapacağı pasif direniş....Saldırganın iradesine uymak yerine ölmeyi tercih eden kadın ve erkeklerin oluşturduğu sonu gelmez beklenmedik görüntü hem saldırganı hem de askerlerini yumuşatacaktır....Şiddet karşıtlığını ana siyasi görüşü olarak seçmiş olan bir ulusu ya da grubu atom bombası bile köleliğe mahkûm edemez.... Bu ülkedeki şiddet karşıtlığının düzeyi başına bu geldiği takdirde doğal olarak öyle yükselecektir ki evrensel olarak saygı görecektir.
Bu görüşlere uygun olarak, 1940'ta Britanya Adaları' nın Nazi Almanyası tarafından işgali söz konusu olduğunda Gandi Britanya halkına şu öğütleri verdi (Savaş ve Barışta Pasif Direniş ):[28]
"Sahip olduğunuz silahları ne sizi ne de insanlığı kurtarmaya yeterli olmadığı için bırakmanızı isterim. Kendi varlığınız saydığınız ülkelerden ne istiyorlarsa almaları için Herr Hitler ve Sinyor Mussolini'yi davet edin.... Eğer bu centilmenler evlerinize girmek isterse, siz evleriniz terk edin. Eğer sizin serbestçe gitmenize izin vermezlerse, erkek, kadın ve çocuk sizi katletmelerine izin verin ama onlara bağlılığınızı sunmayı reddedin."
Savaş sonrası bir mülakatta 1946'da daha da uç bir görüşünü açıkladı:
"Yahudiler kendilerini kasabın bıçağına sunmalıydılar. Kendilerini kayalıklardan denize atmalıydılar."
Ancak Gandi bu düzeyde bir şiddet karşıtlığının inanılmaz ölçüde inanç ve cesaret gerektirdiğini ve buna herkesin sahip olmadığını biliyordu. Dolayısıyla, özellikle de korkaklığa karşı bir kılıf olarak kullanılıyorsa herkesin şiddet karşıtı olarak kalması gerekmediğini de öğütledi.:
"Gandi, silahlanmaktan ve direniş göstermekten korkanları satyagraha hareketine katılmamaları konusunda uyardı. 'İnanıyorum ki,' dedi, 'korkaklık ile şiddet arasında bir seçim yapmak gerekirse şiddeti öğütlerdim.'"[29]
"Her toplantıda şu uyarıyı yaptım. Pasif direniş ile daha önce kendilerinde olan kullanmayı bildikleri güçten sonsuz derecede fazla güç elde ettiklerine inananların pasif direniş ile hiçbir ilişkileri olmamalı ve bıraktıkları silahları tekrar almalıdır. Bir zamanlar çok cesur olan Khudai Khidmatgarların ("Allah'ın hizmetçileri"), Badşah Han'ın etkisiyle korkaklaştıklarını hiçbir zaman söyleyemeyiz. Cesaretleri yalnızca iyi bir nişancı olmalarıyla değil, ölümü göze almaları ve göğüslerini gelen kurşunlara karşı açmalarındadır."[30]
Et yemezlik
Gandi küçük bir çocukken et yemeyi denemiştir. Bunun sebebi hem duyduğu merak hem de onu ikna eden yakın arkadaşı Şeyh Mehtab'tır. Hindistan'da etyemezlik Hindu ve Caynu inanışlarının temel ilkelerinden birisi olmuştur ve doğduğu yöre olan Gucerat'ta Hindu ve Caynuların büyük çoğunluğu olduğu gibi Gandi ailesi de etyemezdi. Londra'ya okumaya gitmeden önce annesi Putlibay ve amcası Becharji Swami'ye et yemekten, alkol almaktan ve fuhuştan imtina edeceğine yemin verdi. Sözüne uyarak yalnızca bir beslenme biçimi değil aynı zamanda yaşamı boyunca izleyeceği felsefeye bir temel elde etti. Gandi ergenliğe eriştikçe katı bir etyemez oldu. The Moral Basis of Vegetarianism (Etyemezliğin Ahlaki Temeli) adlı kitabın yanı sıra bu konuda birçok makale de yazdı. Bunların bir kısmı Londra Etyemezler Derneği'nin yayım organı The Vegetarian 'da yayımlandı.[31] Bu dönemde birçok ileri gelen entelektüelden ilham alan Gandi Londra Etyemezler Derneği'nin başkanı Dr. Josiah Oldfield ile de arkadaş oldu.
Henry Stephens Salt'ın eserlerini okuyup hayran kalmış olan genç Mohandas, etyemezlik kampanyası yapan bu kişiyle görüştü ve yazıştı. Gandi Londra'da iken ve daha sonra etyemezliği desteklemek için çok zaman harcadı. Gandi için etyemez bir beslenme yalnızca insan vücudunun gereksinimleri karşılamıyor aynı zamanda ekonomik bir amaca da hizmet ediyordu. Et hâlâ tahıl, sebze ve meyveden daha pahalıdır. O zamanın Hintlerinin birçoğu çok düşük gelire sahip olduğu için etyemezlik yalnızca tinsel bir uygulama değil aynı zamanda pratikti de. Uzun süre et yemekten kaçındı ve oruç tutmayı bir siyasi protesto yöntemi olarak kullandı. Ölene kadar ya da istekleri kabul edilene kadar yemek yemeyi reddetti. Otobiyografisinde etyemezliğin Brahmaçarya'ya olan derin bağlılığının başlangıcı olduğu yazar. İştahını tam olarak kontrol etmeden Brahmaçarya'da başarısız olacağını belirtir.
Bapu bir dönem sonra artık yalnızca meyve yemeye başlamıştı;[32] ancak doktorlarının tavsiyesiyle keçi sütü içmeye başlamıştı. İnek sütünden elde edilen süt ürünlerini hiçbir zaman kullanmamıştır. Bunun nedeni hem felsefi görüşleri hem de zorla inekten fazla süt alma yöntemi olan phookadan iğrendiği,[33] ve annesine vermiş olduğu bir söz nedeniyledir.
Brahmaçarya
Gandi 16 yaşındayken babası çok hastalandı. Ailesine çok düşkün olduğu için hastalığı süresince babasının başucundaydı. Ancak bir gece Gandi'nin amcası, kısa bir süreliğine Gandi'nin dinlenmesi için yerine geçti. Yatak odasında geçtikten sonra bedenin arzularına karşı koyamayarak karısıyla birlikte oldu. Kısa bir süre sonra bir hizmetçi, babasının az önce öldüğünü bildirdi. Gandi büyük bir suçluluk duydu ve kendini hiçbir zaman affedemedi. Bu olaydan "çifte utanç" diye söz eder. Bu olay Gandi üzerinde öyle etkili olmuştur ki hâlâ evliyken 36 yaşında cinsellikten vazgeçer ve bekârlığı seçer.[34]
Bu kararın alınmasında tinsel ve pratik anlamda saflığı öğütleyen Brahmaçarya felsefesinin büyük etkisi vardır. Cinsellikten kaçınma ve çilecilik bu düşünüşün bir parçasıdır. Gandi brahmaçaryayı Tanrı'ya yakınlaşma ve kendini kanıtlama yolunda ana temel olarak görmüştür. Otobiyografisinde çok küçük yaşta evlendiği karısı Kasturba'ya duyduğu şehvet dolu dürtüler ve kıskançlık krizleri ile olan mücadelesini anlatır. Cinsellikten uzak kalarak şehvet duymaktansa sevmeyi öğrenmenin kişisel zorunluluğu olduğunu hissetmiştir. Gandi için brahmaçarya "duyguların düşünce, söz ve eylemde kontrolü" demekti.[35]
Sadelik
Gandi topluma hizmet veren bir kişinin sade bir hayatı olması gerektiğine yürekten inanmıştı. Bu sadelik o kişiyi brahmaçaryaya ulaştıracaktır. Sadeliğe Güney Afrika'da yaşadığı Batı tarzı yaşam stilini bırakarak başladı. Bunu "kendini sıfıra indirgemek," olarak adlandırdı ve gereksiz harcamaları keserek, basit bir yaşam tarzı seçti ve kendi giysilerini bile kendisi yıkadı.[36] Bir keresinde topluma yaptığı hizmet nedeniyle kendisine verilen hediyeleri geri çevirdi.[37]
Gandi her hafta bir gününü konuşmadan geçiriyordu. Konuşmaktan imtina etmenin kendisine iç huzuru getirdiğine inanıyordu. Bu pratik Hindu ilkeleri mauna (Sanskritçe:मौनं — sessizlik) ve şantiden (Sanskritçe:शांति — huzur) etkilenmiştir. Böyle günlerde diğerleriyle kağıda yazarak iletişim kuruyordu. 37 yaşından sonra üç buçuk yıl boyunca Gandi dünya meselelerinin çalkantılı durumunun kendi iç huzursuzluğundan daha fazla bir karışıklığa neden olduğu için gazete okumayı reddetti.
John Ruskin'in Unto This Last (Sonuna Kadar) adlı denemelerini okuduktan sonra yaşam tarzını değiştirmeye karar verdi ve Phoenix Kolonisi" adı verilen bir komün kurdu.
Başarılı bir hukuk hayatı yaşadığı Güney Afrika'dan Hindistan'a döndükten sonra zenginlik ve başarı ile özdeşleştirdiği Batı tarzı giyinmeyi bıraktı. Hindistan'ın en fakir insanının kabul edebileceği gibi giyinmeye başladı ve ev dokuması olan khadinin kullanılmasını savundu. Gandi ve arkadaşları kendi eğirdikleri iplikle kendi giysilerinin kumaşını dokumaya başladı ve diğerlerini de böyle yapmaları için teşvik etti. Hint işçiler işsizlik nedeniyle çoğunlukla boşta kalsalar da giysilerini Britanya sermayesinin sahip olduğu endüstriyel konfeksiyonculardan almaktaydılar. Eğer Hintler kendi giysilerini yaparsa Hindistan'da yer alan Britanya sermayesine büyük bir darbe vurulacağı Gandi'nin görüşüdür. Buradan yola çıkarak Hintlerin geleneksel çıkrığı çarka Hindistan Ulusal Kongresi'nin bayrağına alınmıştır. Hayatının sadeliğini göstermek için yaşamının geri kalan döneminde yalnızca bir dhoti giydi.
İnanç
Gandi Hindu olarak doğdu, tüm yaşamı boyunca Hinduizm'i uyguladı ve ilkelerinin çoğunu Hinduizmden aldı. Sıradan bir Hindu olarak tüm dinlerin eşit olduğuna inandı ve başka dinlere inanması için verilen çabalara karşı geldi. Çok meraklı bir dinbilimciydi ve tüm önemli dinler hakkında birçok kitap okudu. Hinduzim hakkında şunları söylemiştir:
- "Benim bildiğim kadarıyla Hinduizm tamamıyla ruhumu tatmin ediyor ve tüm benliğimi dolduruyor... Şüpheler peşimden koşunca, hayal kırıklıkları yüzüme bakınca ve ufukta bir ışık hüzmesi bile görmeyince Bhagavad Gita 'ya dönerim ve beni rahatlatacak bir parça bulurum ve karşı konulmaz hüznün içinde hemen gülümsemeye başlarım. Yaşamım trajedilerle doluydu ve bunlar benim üzerimde görünür ve kalıcı etkiler bırakmadıysa bunu Bhagavad Gita 'nın öğretilerine borçluyum."
Gandi Bhagavad Gita üzerine Guceratça bir yorum yazmıştır. Guceratça metni İngilizceye Mahadev Desai tarafından çevrilmiş ve bir önsöz eklenmiştir. 1946'da Gandi'nin bir giriş yazısıyla yayımlanmıştır.[38][39]
Gandi her dinin özünde doğruluk ve aşkın yattığına inanır. Aynı zamanda tüm dinlerde ikiyüzlülüğü, kötü uygulamaları ve dogmayı da sorgulamıştır ve yorulmaz bir sosyal reformcudur. Çeşitli dinler üzerine olan bazı yorumları şöyledir:
- "Hristiyanlığı mükemmel ya da en büyük din olarak kabul edemeyişimin nedeni, daha önceden Hinduizm'in böyle olduğuna ikna olmuş olmamdandır. Hinduizm'in eksiklikleri benim için oldukça belirgindi. Eğer dokunulmazlık Hinduzim'in bir parçası olabiliyorsa, ya kokuşmuş bir parçasıdır ya da bir urdur. Birçok tarikat ve kastın raison d'êtreini (varlık sebebini) anlayamıyorum. Vedaların Tanrı Sözü olduğunu söylemenin anlamı nedir? Eğer Tanrı'nın ilhamıyla yazıldıysa neden İncil ve Kur'an da öyle olmasın? Hristiyan arkadaşlarım gibi Müslüman arkadaşlarım da beni dinlerine döndürmeye çalışmışlardır. Abdullah Şet beni sürekli İslam'ı incelemeye teşvik etti ve her zaman ne kadar güzel olduğu hakkında söylecek sözü bulunuyordu." (kaynak:Otobiyografisi)
- "Ahlaki temeli kaybettiğimizde dindar olmaktan da uzaklaşırız. Ahlakın üstünde bir din gibi bir şey yoktur. İnsan, örneğin hem yalancı, zalim olup nefsine hâkim olamayıp hem de Tanrı'nın kendi yanında olduğunu iddia edemez."
- "Muhammed'in hadisleri yalnızca müslümanlar için değil tüm insanlık için birer hikmet hazinesidir."
Yaşamının daha sonraki dönemlerinde bir Hindu olup olmadığı sorulduğunda şöyle yanıtlamıştır:
- "Evet öyleyim. Aynı zamanda hristiyan, müslüman, budist ve yahudiyim."
Birbirlerine büyük saygı da duysalar Gandi ve Rabindranath Tagore birçok kereler uzun süren tartışmalara girmişlerdir. Bu tartışmalar, zamanlarının en ünlü iki Hint'inin felsefi görüş farklılıklarını örnekler. 15 Ocak 1934'te Bihar'da meydana gelen bir deprem çok büyük yaşam kaybına ve zarara yol açtı. Gandi bunun dokunulmazları kendi tapınaklarına kabul etmeyen üst kast Hinduların günahları nedeniyle olduğunu belirtti. Tagore ise Gandi'nin bu görüşüne şiddetle karşı geldi ve dokunulmazlık uygulaması ne kadar itici de olsa ahlaki sebeplerin değil yalnızca doğal sebeplerin depreme yol açabileceğini savundu.[40]
Eserleri
Gandi üretken bir yazardı. Uzun yıllar aralarında Güney Afrika'da iken Gucerati dilinde Harijan, Hindi dilinde ve İngilizce; Indian Opinion ile Hindistan'a döndükten sonra çıkardığı İngilizce Young India gazetesi ile Guceratça Navajivan adlı aylık dergi gibi birçok gazete ve derginin editörlüğünü yaptı. Sonraları Navajivan Hindi dilinde de yayımlandı.[41] Bunlara ek olarak hemen hemen her gün kişilere ve gazetelere mektuplar yazdı.
Gandi aralarında otobiyografisi Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü 'nün de bulunduğu, Güney Afrika'daki mücadelesi hakkında Satyagraha in South Africa (Güney Afrika'da Satyagraha), siyasi bir broşür olan Hind Swaraj or Indian Home Rule, ve John Ruskin'in Unto This Last denemesinin Gucerati dilindeki yorumu gibi birçok eser yazmıştır.[42] Bu son deneme ekonomi üzerine denemesi olarak sayılır. Ayrıca yoğun olarak etyemezlik, beslenme ve sağlık, din, sosyal reformlar gibi konular üzerine de yazdı. Gandi genellikle Gucerati dilinde yazdı ama kitaplarının Hindi ve İngilizce çevirilerini de düzeltti.
Gandi'nin tüm eserleri 1960 yılında The Collected Works of Mahatma Gandhi (Mahatma Gandi'nin Tüm Eserleri) adıyla Hindistan hükûmeti tarafından yayımlandı. Yazılar yaklaşık yüz cilt içinde toplanmış 50.000 sayfadan oluşur. 2000 yılında tüm eserlerin gözden geçirilmiş baskısı, Gandi'nin takipçilerinin hükûmeti siyasal amaçları için değişiklik yapması ile suçlamasıyla bir anlaşmazlık çıkmıştır.[43]
Gandi hakkında kitaplar
Birçok biyografi yazarı Gandi'nin hayatını yazmayı üstlenmiştir. Bunların arasında iki tanesi diğerlerinin arasından sıyrılmıştır: D. G. Tendulkar'ın sekiz ciltlik Mahatma. Life of Mohandas Karamchand Gandhi (Mahatma, Mohandas Karamçand Gandi'nin Yaşamı) ile Pyarelalve Sushila Nayyar'ın on ciltlik Mahatma Gandhi 'si. ABD Ordusu'ndan Albay G. B. Singh'in hayatının yirmi yılını[44] araştırma kitabı Gandhi: Behind the Mask of Divinity 'yi (Gandi:Kutsallık Maskesinin Ardında) yazmak için Gandi'nin özgün konuşmalarını ve yazılarını toplamak için geçirdiği söylenir.
Takipçileri ve Etkisi
Gandi önemli liderleri ve siyasi hareketleri etkilemiştir. Aralarında Martin Luther King ve James Lawson'un da bulunduğu ABD'deki yurttaşlık hakları hareketi liderleri pasif direniş hakkındaki kendi kuramlarının gelişiminde Gandi'nin yazılarından yararlanmışlardır.[45] Apartheid karşıtı eylemci ve Güney Afrika'nın eski devlet başkanı, Nelson Mandela, Gandi'den ilham almıştır.[46] Diğerleri arasında, Han Abdulgaffar Han,[47] Steve Biko, ve Aung San Suu Kyi sayılabilir.[48]
Gandi'nin yaşamı ve öğretileri Gandi'yi akıl hocası olarak gören veya hayatını Gandi'nin fikirlerini yaymak için geçiren birçok kişiye ilham kaynağı olmuştur. Avrupa'da ilk olarak, Romain Rolland 1924 yılında yayımladığı kitabı Mahatma Gandhi ile Gandi'den sözetmiştir ve Brezilyalı anarşist ve feminist Maria Lacerda de Moura pasifizm hakkındaki kitabında Gandi hakkında yazmıştır. 1931 yılında Avrupalı dikkate değer bir fizikçi, Albert Einstein Gandi ile mektuplaşmış ve daha sonra onun hakkında "gelecek nesiller için örnek alınacak bir kişi" diye yazmıştır.[49] Lanza del Vasto 1936 yılında Gandi ile yaşamak amacıyla Hindistan'a gitti. Daha sonra Avrupa'ya Gandi'nin felsefesini yaymak için döndü ve 1948 yılında Gandi'nin aşramlarını örnek alan Ark Topluluğu'nu kurdu. Bir Britanya amiralinin kızı olan Madeleine Slade ("Mirabehn" olarak bilinir) yaşamının büyük bir kısmını Gandi'nin bir müridi olarak Hindistan'da geçirmiştir.
Bunlara ek olarak Britanyalı müzisyen John Lennon şiddet karşıtı görüşlerini tartışırken Gandi'den söz etmiştir.[50] 2007'de Cannes Lions Uluslararası eklamcılık Festivalinde ABD eski başkan yardımcısı ve çevreci Al Gore, Gandi'nin kendi üzerindeki etkisinden söz etmiştir.[51]
Mirası
Gandi'nin doğum günü olan 2 Ekim, Hindistan'da Gandhi Jayanti olarak kutlanan ulusal bir bayramdır. 15 Haziran 2007'de, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu"nun oybirliğiyle 2 Ekim'i "Dünya Şiddete Hayır Günü" olarak kabul ettiği duyurulmuştur.[52]
Batı'da sıklıkla Gandi'nin ilk adı olduğu sanılan Mahatma kelimesi Sanskritçe Ulu anlamına gelen maha ile ruh anlamına gelen atma kelimelerinden gelmektedir.
Dutta ve Robinson'un Rabindranath Tagore: An Anthology kitabı gibi birçok kaynak Mahatma unvanının Gandi'ye ilk olarak Rabindranath Tagore tarafından yakıştırıldığını belirtir.[53] Diğer kaynaklarda ise bu unvanı Nautamlal Bhagavanji Mehta'nın 21 Ocak 1915'te verdiği belirtilir.[54] Otobiyografisinde Gandi hiçbir zaman bu onura layık olmadığını düşündüğünü açıklar.[55] Manpatra 'ya göre, Mahatma unvanı Gandi'nin adalet ve doğruluk için gösterdiği özenilecek özveri için verilmiştir.[56]
Time Dergisi Gandi'yi 1930'da yılın adamı seçti. Time Dergisi Dalay Lama, Lech Wałęsa, Dr. Martin Luther King, Jr., Cesar Chavez, Aung San Suu Kyi, Benigno Aquino, Jr., Desmond Tutu, ve Nelson Mandela'yı Gandi'nin çocukları olarak adlandırdı ve şiddet karşıtlığı için tinsel mirasçıları olduklarını belirtti.[57] Hindistan hükûmeti her yıl toplum için çalışanlar, dünya liderleri ve vatandaşları arasından seçilenlere Mahatma Gandi Barış Ödülü'nü sunar. Güney Afrika'nın ırk ayrımını ortadan kaldırmak için mücadele eden lideri Nelson Mandela, ödülü kazanan Hint olmayanlar arasında tanınmış olanlardandır.
1996 yılında Hindistan hükûmeti 5, 10, 20, 50, 100, 500 ve 1000 rupilk banknotlar üzerinde Mahatma Gandi serisini başlattı. Günümüzde Hİndistan'da dolaşımda bulunan tüm paralar üzerinde Mahatma Gandi'nin portresi bulunur. 1969 yılında Birleşik Krallık Mahatma Gandi'nin doğumunun yüzüncü yılı anısına bir dizi posta pulu çıkardı.
Büyük Britanya'da birçok Gandi heykeli bulunmaktadır. Bunların en dikkat çekeni hukuk okuduğu University College London'ın yakınında Londra'nın Tavistock Meydanı'ndaki heykeldir. 30 Ocak Birleşik Krallık'ta "Ulusal Gandi'yi Anma Günü" olarak kutlanır. Amerika Birleşik Devletleri'nde New York'ta Union Square Park'ta, Atlanta'da Martin Luther King, Jr. Ulusal Tarihi Sit'inde,Washington, DC'de Hindistan Büyükelçiliği yakınında Massachusetts Avenue'de Gandi heykelleri bulunur. Güney Afrika'nın Pietermaritzburg şehrinde (1893 yılında trende birinci mevkiden atıldığı yer) bir anıt heykeli bulunur. Madame Tussaud'nun Londra, New York ve diğer şehirlerdeki müzelerinde balmumu heykelleri de vardır.
Gandi 1937 ile 1948 yılları arasında beş kez aday gösterilmesine rağmen Nobel Barış Ödülü'nü alamadı.[58] Yıllar sonra Nobel Komitesi kamuoyuna yaptığı açıklamada bu ödülü verememenin derin üzüntüsünü bildirmiş ve ödülün verilmesinde aşırı ulusalcı görüşlerin olduğunu kabul etmiştir. Mahatma Gandi 1948 yılında ödülü alacaktı ancak suikaste uğraması sonucu alamamıştır. Yenhi yaratılan Hindistan ve Pakistan arasında o yıl ortaya çıkan savaşta ayrıca önemli bir faktör olmuştur.[59] 1948'de Gandi'nin öldüğü yıl Barış Ödülü "yaşayan uygun bir aday olmadığı" bahanesiyle verilmedi ve 1989 yılında Dalay Lama'ya Ödül verildiğinde komite başkanı "bunun kısmen Mahatma Gandi'nin anısına saygıdan ötürü" verildiğini belirtti.[60]
Yeni Delhi'de Gandi'nin 30 Ocak 1948'de suikaste uğradığı Birla Bhavan (ya da Birla Evi), 1971 yılında Hindistan hükûmeti tarafından alınmış ve 1973'te Gandhi Smriti ya da Gandi Hatırası olarak halka açılmıştır. Mahatma Gandi'nin yaşamının son dört ayını geçirdiği oda ile gece dolaşırken vurulduğu yer koruma altındadır.
Mohandas Gandi'nin suikaste uğradığı yerde şimdi bir Şehit Sütunu bulunmaktadır.
Mahatma Gandi'nin öldüğü 30 Ocak günü her yıl birçok ülkenin okullarında Şiddet Karşıtı ve Barış Günü olarak kutlanır. İlk olarak 1964'te İspanya'da kutlanmaya başlamıştır. Güney Yarımküre okul takvimini kullanan ülkelerde bu gün 30 Mart'ta ya da yakın günlerde kutlanır.
Ülküler ve eleştiriler
Gandi'nin katı ahimsa görüşü pasifizmi içerir dolayısıyla da siyasi spektrumun her kanadından çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır.
Bölünme kavramı
Prensip olarak Gandi dinsel birlik görüşüyle çatıştığı için siyasi bölünmeye karşıydı.[61] Hindistan'ın bölünerek Pakistan'ın kurulması hakkında Harijan 'da 6 Ekim 1946'da şöyle yazmıştır:
Pakistan'ın yaratılması isteği, Müslümanlar Birliği tarafından öne sürülmesi İslam dışı ve hatta günah dolu olduğunu söylemekten de çekinmem. İslam birliği ve insanlığın kardeşliğini temel alır, insanlık ailesinin birliğini bozmayı değil. Dolayısıyla Hindistan'ı büyük bir ihtimalle savaşan iki gruba bölmeye çalışanlar hem Hindistan'ın hem de İslam'ın düşmanıdır. Beni parçalara ayırabilirler ama yanlış olduğunu düşündüğüm bir görüşe katılmamı bekleyemezler [...] çılgınca konuşmalara rağmen tüm müslümanları dost edinmeye çalışmak arzumuzdan vazgeçmemeliyiz ve onları sevgimizin esiri olarak tutmalıyız.[62]
Ancak, Homer Jack Gandi'nin Cinnah ile Pakistan konusundaki uzun mektuplaşmalarında şunlara dikkati çeker: "Her ne kadar Gandi kişisel olarak Hindistan'ın bölünmesine karşıysa da öncelikle bağımsızlığın elde edilmesi için Kongrenin ve Müslümanlar Birliğinin işbirliğiyle kurulacak olan geçici bir hükûmet altında işbirliğini yapılması ve daha sonra çoğunluğu Müslüman olan bölgelerde yapılacak bir halk oylamasıyla bölünme sorununa karar verilmesini belirten bir anlaşma önerdi."[63]
Hindistan'ın bölünmesi hakkındaki bu çifte görüşü nedeniyle Gandi hem Hindular hem de Müslümanlar tarafından eleştirilmiştir. Muhammed Ali Cinnah ve çağdaşı Pakistanlılar Gandi'yi Müslüman siyasi haklarını baltalamak ile suçladı. Vinayak Damodar Savarkar ve müttefikleri Gandi'yi Müslümanların Hindulara karşı düzenlediği vahşete gözünü kapayarak Müslümanların siyasi olarak gönlünü almakla, ve Pakistan'ın yaratılmasına izin vermekle suçluyordu. Bu siyasi olarak çekişmeli bir konu hâline gelmiştir: Pakistan asıllı Amerikalı tarihçi Ayesha Jalal gibi bazıları Gandi ve Kongre'nin Müslümanlar Birliği ile iktidarı paylaşmaktaki isteksizliklerinin bölünmeyi hızlandırdığını iddia ederken; Hindu milliyetçi siyasetçi Pravin Togadia gibi diğerleri Gandi'nin liderliğinde gösterdiği aşırı zayıflık sonucunda Hindistan'ın bölündüğünü söyler.
Gandi ayrıca 1930 yılında Filistin'in bölünerek İsrail devletinin kurulması konusunda yazarken bölünme konusundaki hoşnutsuzluğunu belirtmiştir. 26 Ekim 1938'de Harijan 'da şöyle yazmıştır:
Bana Filistin'deki Arap-Yahudi sorunu ve Yahudilerin Almanya'da yaşadıkları hakkında görüşlerimi bildirmemi isteyen çeşitli mektuplar alıyorum. Bu çok zor soru hakkındaki görüşlerimi bildirirken tereddüt içindeyim. Tüm Yahudilere sempati duyuyorum, onları Güney Afrika'da yakından tanıdım. Bazıları yaşam boyunca arkadaşım oldu. Bu arkadaşlarım sayesinde Yahudilerin çağlar boyunca zulüm gördüklerinden haberdar oldum. Hristiyanlığın dokunulmazlarıydılar [...] Ama sempatim adaletin gerekliliklerine karşın gözlerimi kör etmiyor. Yahudiler için ulusal bir ev haykırışı bana pek çekici gelmiyor. Bunun kurulması için izin İncil'de arandı ve Filistin'e dönen Yahudiler bunu çok arzuladı. Niye, dünya üzerindeki diğer insanlar gibi doğdukları ve hayatlarını kazandıkları ülkeleri kendi vatanları olarak kabul edemediler? İngiltere nasıl İngilizlere, Fransa'da Fransızlara aitse Filistin de Araplara aittir. Yahudilerin isteklerini Araplara kabul ettirmeye çalışmak hem yanlış hem de insanlık dışıdır. Şu anda Filistin'de olanlar hiçbir ahlak kuralı ile açıklanamaz.[64]
Şiddet içeren direnişin reddi
Gandi ayrıca şiddet içeren yöntemlerle bağımsızlığını kazanmaya çalışanları eleştirmesi nedeniyle de siyasi arenada hedef oldu. Bhagat Singh, Sukhdev, Udham Singh ve Rajguru'nun asılmalarını protesto etmeyi reddetmesi bazıları tarafından suçlanma sebebi olmuştur.[65][66]
Bu eleştiriler hakkında Gandi şunları söylemiştir: "Bir zamanlar silahları olmadığı zaman Britanyalılarla nasıl silahsız mücadele edeceklerini gösterdiğim için beni dinleyenler vardı [...] ama bugün benim şiddet karşıtlığımın [Hindu-Müslüman ayaklanmalarına karşı] çözüm olmadığını ve dolayısıyla insanların nefsi müdafaa için silahlanmaları gerektiği bana söyleniyor.."[67]
Bu argümanı birkaç makalede daha kullandı. İlk olarak 1938'de yazdığı "Zionism and Anti-Semitism," (Siyonizm ve Anti-Semitizm) adlı makalesinde Gandi Nazi Almanyası'nda Yahudilerin çektiği zulümü Satyagraha bağlamında yorumlar. Pasif direnişi Yahudilerin Almanya'da yüz yüze geldikleri zulüme karşı gelme yöntemi olarak sunar,
Eğer ben bir Yahudi olsaydım, ve Almanya'da doğup hayatımı orada kazansaydım, en az uzun boylu beyaz Alman kadar Almanya'yı vatanım olarak görürdüm ve ona ya beni vurmasını ya da zindana atmasını söylerdim; sınırdışı edilmeye ya da ayrımcı davranışlara tabi olmayı reddederdim. Bunu yaparken bu sivil direnişe Yahudi arkadaşlarımın katılmasını beklemezdim çünkü sonunda geride kalanların benim örneğimi izleyeceklerine güvenirdim. Eğer bir Yahudi ya da tüm Yahudiler burada önerilen çözümü kabul ederse şu anda olduğundan daha kötü bir duruma düşmezler. Ve gönüllü olarak çekilen ızdırap onlara bir dayanma direnci ile neşe verecektir [...] Hitler'in bu tarz eylemlere karşı hesaplayarak göstereceği şiddet Yahudilerin genel bir katliamı bile olabilir. Ama Yahudi zihni kendini gönüllü ızdıraba hazırlarsa hayal ettiğim bu katliam bile Jehovah'ın bir tiranın ellerinden ırkı kurtaracağı bir teşekkür ve neşe gününe bile dönüşebilir. Tanrıdan korkanlar için ölümde korkutucu bir şey yoktur.[68]
Gandi bu açıklamaları için oldukça çok eleştirilmiştir. "Questions on the Jews" (Yahudiler Üzerine Sorular) adlı makalesinde şöyle cevap vermiştir: "Arkadaşlar Yahudilere yaptığım ricayı eleştiren iki gazete kupürü bana göndermiş. İki eleştiride de Yahudilere kendilerine karşı yapılan yanlışlar için pasif direnişi önermekle yeni hiçbir şey önermediğimi söylenmiş.....benim müdafaa ettiğim kalbten gelen şiddetten feragat ve bu büyük feragat sonucu ortaya çıkan etkin uygulamadır.[69] Eleştirilere "Reply to Jewish Friends" (Yahudi Arkadaşlara Cevaplar)[70] ve "Jews and Palestine" (Yahudiler ve Filistin)[71] makaleleriyle şöyle cevap vermiştir: "benim müdafaa ettiğim kalbten gelen şiddetten feragat ve bu büyük feragat sonucu ortaya çıkan etkin uygulamadır."[69]
Gandi'nin Yahudi Soykırımı ile yüz yüze kalmış olan Yahudiler hakkındaki görüşleri birçok yorumcunun eleştirisine neden olmuştur.[72] Siyonizmin karşıtı olan Martin Buber 24 Şubat 1939'da Gandi çok sert bir açık mektup yayımladı. Buber Britanyalıların Hint uyruklarına davranışı ile Nazilerin Yahudilere karşı yaptıklarını kıyaslamanın münasebetsiz21 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. olduğunu belirtmiş; ve hatta Hintler zulmün kurbanları olduğunda Gandi'nin bir zamanlar kuvvet kullanımını desteklediğini belirtmiştir.[73]
Gandi 1930'larda Yahudilerin Nazilerden gördüğü zulmü Satyagraha açısından yorumladı. Kasım 1938 yılındaki makalesinde pasif direnişi bu zulme karşı bir çözüm olarak önerdi:
Yahudilere Almanlar tarafından uygulanan zulmün tarihte eşi benzeri yok gibi gözükmektedir. Eski zamanların tiranları, Hitler'in bugün ulaştığı çılgınlık düzeyine hiç gelmemişlerdi. Hitler bu çılgınlığı dini bir azim ile sürdürmekte. Onun için, yaymaya çalıştığı seçkin ve militan milliyetçilik dininin gerektirdiği her tür insanlık dışı davranış, şu an ve sonrasında ödüllendirilecek bir insanlık davranışıdır. Açıkça çılgın ama gözüpek bir gençliğin suçları tüm ırkın üzerine inanılmaz bir vahşet ile çökmekte. İnsanlık adına yapıldığı kabul edilebilecek bir savaş var ise, tüm bir ırkın zulüm görmesini engellemek için Almanya'ya açılacak olan savaş tamamen haklı olacaktır. Böyle bir savaşın iyi ve kötü yönlerini tartışmak benim ufkumun ötesindedir. Almanya ile Yahudilere karşı uyguladıkları bu suçlar için bir savaş açılmasa bile, kesinlikle Almanya ile bir ittifaka girilemez. Adalet ve demokrasi için savaştığını söyleyen ama bu ikisinin düşmanı olan bir ulus ile nasıl ittifak kurulabilir ki?"[74][75]
Glenn C. Altschuler, Gandi'nin Britanyalılara yaptığı Nazi Almanyası tarafından işgal edilmelerine izin vermeleri öğüdünü ahlaki yönden sorgular. Gandi Britanyalılara eğer "evlerinizi işgal etmek isterlerse, siz evlerinizden çıkın. Eğer serbestçe çıkmanıza izin vermezlerse onlara bağlılığı kabul edeceğinize erkek, kadın ve çocuk katledilmenize izin verin" demiştir.[76]
Erken dönem Güney Afrika makaleleri
Gandi'nin Güney Afrika'da bulunduğu ilk yıllarda yazdığı bazı makaleler tartışma konusu olmuştur. Tüm eserlerinin yayımladığı "The Collected Works of Mahatma Gandhi," (cilt 8, s.120) koleksiyonunda yeniden basıldığı üzere, Gandi 1908 yılında "Indian Opinion" gazetesinde zamanının Güney Afrika hapishanesi hakkında şunları yazmıştır: "Yerli mahkûmların büyük çoğunluğu hayvanlardan yalnız bir basamak yukarıda ve genellikle sorun çıkarıyor, kendi aralarında dövüşüyorlar." Yine aynı koleksiyonda (Cilt 2, s.74) tekrar yayımlanan, 26 Eylül 1896 tarihli konuşmasında Gandi "tek meşgalesi avlanmak ve tek ihtirası bir karı satın alabilmek için yeterli miktarda sürü hayvanı toplamak ve sonra hayatını uyukşukluk içinde ve çıplak olarak geçirecek olan çiğ kaffir"den sözeder. Günümüzde Kaffir deyimi aşağılıyıcı bir anlam içerir ancak Gandi'nin zamanında anlamının bugünkünden farklı olduğunu belirtmek gerekir. Buna benzer yorumlar nedeniyle bazıları Gandi'yi ırkçılıkla suçladı.[77]
Uzamanlık alanları Güney Afrika olan iki tarih profesörü Surendra Bhana ve Goolam Vahed, bu tartışmaları The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. (New Delhi: Manohar, 2005) (Siyasi bir Reformcunun Gelişimi: Gandhi Güney Afrika'da 1893-1914) adlı eserlerinde ele aldı.[78] İlk bölüm olan, "Sömürge Natal'da Gandi, Afrikalılar ve Hintler"de "Beyaz idare"nin altında Afrika ve Hint toplulukları arasındaki ilişkiler ile ırk ayrımcılığına dolayısıyla da bu topluluklar arasında ortaya çıkan gerginliklere neden olan politikalar üzerine yoğunlaşırlar. Bu ilişkilerden çıkardıkları sonuca göre "genç Gandi 1890'larda hüküm süren ırk ayrımcılığı kavramlarından etkilenmiştir."[79] Aynı zamanda "Gandhi'nin hapishanedeki deneyimlerinin Afrikalıların durumları hakkında daha duyarlı olmasına neden olduğunu [...] daha sonraları Gandi'nin yumuşadığını; Afrikalılara karşı önyargılarını dile getirirken daha az kategorik olduğunu, ve ortak amaca yönelik noktaları görmeye daha açık olduğunu" belirtirler. "Johannesburg hapishanesindeki olumsuz görüşlerinin Afrikalıların genelinden ziyade uzun süre mahkûm kalan Afrikalılara yönelik" olduğunu söylerler."[80]
Güney Afrika eski devlet başkanı Nelson Mandela, 2003 yılında Johannesburg'da Gandi'nin bir heykelinin açılmasını engellemeye çalışanlara[77] rağmen Gandi'nin bir takipçisi olmuştur.[46] Bhana ve Vahed heykelin açılması ile ilgili olaylar hakkındaki yorumlarını The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914 adlı eserlerinin sonuç bölümünde yapmışlardır. "Gandhi'nin Güney Afrika'ya Mirası," bölümünde "Gandhi, Beyaz idareyi sona erdirmeye çalışan birçok nesil Güney Afrikalı aktiviste ilham kaynağı olmuştur. Bu miras onu Nelson Mandela'ya bağlar [...] öyle ki Gandi'nin başladığını bir anlamda Mandela tamamlamıştır."[81] Gandi'nin heykelinin açılması sırasında yaşanan tartışmalara atıfta bulunarak devam ederler.[82] Gandhi hakkındaki bu iki farklı perspektif hakkında, Bhana ve Vahed şu sonuca ulaşır: "Apartheid sonrası Güney Afrika'da Gandi'yi siyasi amaçları için kullanmaya çalışanlar, Gandi hakkındaki bazı gerçeklerden bihaber olduklarında davalarına bir şey katamadıkları gibi, ondan basitçe ırkçı diye sözedenler de aynı derecede olayları saptırmaktadır."[83]
Yakın geçmişte, Nelson Mandela, Güney Afrika'ya satyagrahanın girişinin 100. yıldönümüne denk gelen Yeni Delhi'de 29 Ocak–30 Ocak 2007 tarihli bir konferansa katıldı.[84] Ayrıca, Mandela Gandhi, My Father filminin Temmuz 2007'deki Güney Afrika galasında izleyici karşısına bir video klip ile çıktı. Bu klip hakkında filmin yapımcısı Anil Kapoor şöyle bahsetmiştir: "Nelson Mandela filmin açılışı için özel bir mesaj gönderdi. Mandela yalnızca Gandi hakkında değil, benim hakkımda da konuştu. Kalbimi ısıtan ve tevazu hissettiren bu filmi yaptığım için bana ettiği teşekkürdür. Halbuki bu filmi Güney Afrika'da çekmeme ve Dünya prömiyerini burada yapmama izin vermeleri nedeniyle benim teşekkür etmem gerekirdi. Mandela filmi çok destekledi."[85] Güney Afrika devlet başkanı Thabo Mbeki,[86][87] Güney Afrika hükûmetinin geri kalan üyeleriyle bu açılışa katıldı.[85]
Diğer eleştiriler
Dalit kastından lider B. R. Ambedkar Gandi'nin Dalit toplumundan sözederken kullandığı Harijanlar terimini kınamıştır. Bu terimin anlamı "Tanrı'nın Çocukları"dır;[88] ve bazıları tarafından bu Dalitlerin sosyal olarak olgunluğa erişmediği ve ayrıcalıklı Hint kastlarının babacan bir tavır içine girmesi anlamına geldiği şeklinde yorumlanmıştır. Ambedkar ve müttefikleri aynı zamanda Gandi'nin Dalit siyasal haklarını da baltaladığını hissediyordu. Gandi, her ne kadar Vaişya kastında doğduysa da, Ambedkar gibi Dalit aktivistler olmasına rağmen Dalitlerin adına konuşabileceği konusunda ısrar ediyordu.
Hintbilimci Koenraad Elst'te Gandi'yi eleştirmiştir. Gandi'nin pasif direniş kuramının etkinliğini sorguladı ve bunun Britanyalılardan yalnızca ufak birkaç ödün koparabildiğini belirtti. Elst ayrıca Britanyalıları pasif direnişten değil şiddet eylemlerinden korkmaları nedeniyle (ayrıca II. Dünya Savaşı'nın ardından kaynakların da tükenmesiyle birlikte) Hindistan'ın bağımsızlığının kabul edildiğini iddia etmiştir. Elst'e göre buna örnek olarak Subhaş Çandra Bose'nin Hindistan Ulusal Ordusu'na olan Hint toplumunun desteği verilebilir.[89] Övgü olarak da şunu belirtir: "Gandi'nin ünlü olmasının başlıca nedeni, sömürgeleşmiş toplumlar içindeki özgürlük liderleri arasında, Batı modellerinden (milliyetçilik, sosyalizm, anarşizm gibi) değil de yerli kültürden çıkan politika ve stratejiler üreten tek lider olmasıdır."[90]
Film
- Gandhi, 1982 (Ben Kingsley, Candice Bergen, John Gelgud)
- Gandhi, My Father 2007
Kaynakça
- Chaudhury, Nilova (15 Haziran 2007). "October 2 is global non-violence day". hindustantimes.com. Hindustan Times. 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2007.
- "General Assembly adopts texts on day of non-violence,..." un.org. United Nations. 15 Haziran 2007. 28 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2007.
- Gandhi, Gucerati dilinde "bakkal" (L. R. Gala, Popular Combined Dictionary, English-English-Gujarati & Gujarati-Gujarati-English, Navneet), Hintçede ise "parfüm satıcısı" demektir. (Bhargava's Standard Illustrated Dictionary Hindi-English).
- Collected Works of Mahatma Gandhi Cilt 5 Dokuman#393, Gandhi: Behind the Mask of Divinity s106
- http://www.gandhism.net/sergeantmajorgandhi.php 21 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Başçavuş Gandi
- Collected Works of Mahatma Gandhi VOL 5 s 410
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 82.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 89.
- R. Gandhi, Patel: A Life, sf. 105.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 131.
- R. Gandhi, Patel: A Life, sf. 172.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 230–32.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 246.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 277–81.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 283–86.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 309.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 318.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 462.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 464–66.
- R. Gandhi, Patel: A Life, s. 472.
- Vinay Lal. ‘Hey Ram’: The Politics of Gandhi’s Last Words 4 Haziran 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Humanscape 8, no. 1 (Ocak 2001): s. 34–38.
- "Gandi2nin ölümü üzerine Nehru'nun konuşması. 15 Mart 2007'de erişildi". 11 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- "Gandhi's ashes to rest at sea, not in a museum" 31 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. The Guardian, 16 Ocak 2008
- "GANDHI'S ASHES SCATTERED" 11 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. The Cincinnati Post, 30 Ocak 1997 "Kimsenin bilmediği sebeplerden ötürü, Gandi'nin küllerinin bir kısmı Yeni Delhi'nin 1.800 km güneydoğusunda Cuttack'ta bir bankanın kiralık kasasına konmuş. 1995'te gazeteler küllerin bankada olduğunu haber yaptıktan sonra Tuşar Gandi mahkemede dava açarak külleri almak istemiştir."
- Ferrell, David (27 Eylül 2001). "A Little Serenity in a City of Madness". Los Angeles Times. ss. B 2.
- Asirvatham, Eddy. Political Theory. S.chand. ISBN 8121903467.
- Bharatan Kumarappa, Editör, "For Pacifists," M.K. Gandhi, Navajivan Publishing House, Ahmedabad, Hindistan, 1949.
- Gandhi, Mahatma (1972). Non-violence in peace and war, 1942–[1949]. Garland Publishing. ISBN 0-8240-0375-6.
- Bondurant, s. 28.
- Bondurant, s. 139.
- "International Vegetarian Union – Mohandas K. Gandhi (1869–1948)". 22 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- "Arşivlenmiş kopya". 4 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- "Arşivlenmiş kopya". 3 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- "Time magazine people of the century". 21 Haziran 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- The Story of My Experiments with Truth – An Autobiography, s. 176.
- The Story of My Experiments with Truth – An Autobiography, s. 177.
- The Story of My Experiments with Truth – An Autobiography, s. 183.
- Desai, Mahadev. The Gospel of Selfless Action, or, The Gita According To Gandi. (Navajivan Publishing House: Ahmedabad: İlk basım 1946). Diğer basımlar: 1948, 1951, 1956.
- Desai'nin ek yorumları olmayan daha kısa bir basım da vardır: Anasaktiyoga: The Gospel of Selfless Action. Jim Rankin, editör. Yazar M.K. Gandhi; Mahadev Desai, çevirmen. (Dry Bones Press, San Francisco, 1998) ISBN 1-883938-47-3.
- http://www.indiatogether.org/2003/may/rvw-gndhtgore.htm 9 Nisan 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Overview of debates between Gandhi and Tagore
- Peerless Communicator 4 Ağustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. V.N. Narayanan. Life Positive Plus, Ekim-Aralık2002
- Gandhi, M. K. Unto this Last: A paraphrase (PDF) (İngilizce). Ahmedabad: Navajivan Publishing House. ISBN 81-7229-076-4. 27 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- Collected Works of Mahatma Gandhi (CWMG) Controversy 24 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi (gandhiserve)
- "Gandhi Behind the Mask of Divinity". 20 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Aralık 2007.
- "COMMEMORATING MARTIN LUTHER KING JR.: Gandhi's influence on King". 12 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2020.
- Nelson Mandela, The Sacred Warrior: The liberator of South Africa looks at the seminal work of the liberator of India 20 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Time Magazine, 3 Ocak 2000.
- "A pacifist uncovered – Abdul Ghaffar Khan, Pakistani pacifist". 24 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- "An alternative Gandhi". 14 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- "Einstein on Gandhi". 17 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2008.
- Lennon Lives Forever 28 Mayıs 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. rollingstone.com 'dan alıntı. 20 Mayıs 2007'de erişildi.
- Of Gandhigiri and Green Lion, Al Gore wins hearts at Cannes 11 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. exchange4media.com 'dan alıntı. 23 Haziran 2007'de erişildi.
- Chaudhury, Nilova (15 Haziran 2007). "October 2 is global non-violence day". hindustantimes.com. Hindustan Times. 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2007.
- Dutta, Krishna and Andrew Robinson, Rabindranath Tagore: An Anthology, s. 2.
- "Kamdartree: Mahatma and Kamdars". 19 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- M.K. Gandhi: An Autobiography 15 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. 21 Mart 2006'da erişildi.
- Documentation of how and when Mohandas K. Gandhi became known as the "Mahatma" 15 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. 21 Mart 2006'da erişildi.
- The Children Of Gandhi 7 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Time. 21 Nisan 2007'de erişildi.
- AFSC's Past Nobel Nominations 15 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- Amit Baruah. `Gandi not getting the Nobel was the biggest omission' 29 Eylül 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The Hindu, 2006. 17 Ekim 2006'da erişildi.
- Øyvind Tønnesson. Mahatma Gandhi, the Missing Laureate 3 Ağustos 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Nobel e-Museum Peace Editor, 1998–2000. 21 Mart 2006'da erişildi.
- The Essential Gandhi: An Anthology of His Writings on His Life, Work, and Ideas 2 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.., Louis Fischer, ed., 2002 (yeniden basım) ss. 106–108.
- The Essential Gandhi: An Anthology of His Writings on His Life, Work, and Ideas 2 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..Louis Fischer, basım., 2002 (yeniden basım) s. 308–9.
- Jack, Homer. The Gandhi Reader 22 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., s. 418.
- The Essential Gandhi: An Anthology of His Writings on His Life, Work, and Ideas 2 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.., Louis Fischer, basım., 2002 (yeniden basım) s. 286-288.
- Mahatama Gandhi on Bhagat Singh 12 Kasım 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- Gandhi — 'Mahatma' or Flawed Genius? 9 Aralık 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi.
- The Essential Gandhi: An Anthology of His Writings on His Life, Work, and Ideas 2 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.., Louis Fischer, basım., 2002 (yeniden basım) s. 311.
- Jack, Homer. The Gandhi Reader 22 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., s. 319–20.
- Jack, Homer. The Gandhi Reader, S. 322.
- Jack, Homer. The Gandhi Reader, s. 323–4.
- Jack, Homer The Gandhi Reader, s. 324–6.
- David Lewis Schaefer. What Did Gandhi Do? 22 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. National Review. 28 Nisan 2003. 21 Mart 2006'da erişildi; Richard Grenier. "The Gandhi Nobody Knows" 16 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Commentary Magazine. Mart 1983. 21 Mart 2006'da erişildi.
- Hertzberg, Arthur. The Zionist Idea. PA: Jewish Publications Society, 1997, s. 463-464.; ayrıca bakınız Gordon, Haim. "A Rejection of Spiritual Imperialism: Reflections on Buber's Letter to Gandhi." Journal of Ecumenical Studies, 22 Haziran 1999.
- Jack, Homer. The Gandhi Reader, Harijan, 26 Kasım 1938, s. 317–318.
- Mohandas K. Gandhi. A Non-Violent Look at Conflict & Violence 30 Kasım 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Harijan 26 Kasım 1938
- "Arşivlenmiş kopya". 10 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2008.
- Rory Carroll, "Gandhi branded racist as Johannesburg honours freedom fighter" 10 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., The Guardian, 17 Ekim 2003.
- "The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914". 28 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2008.
- The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. Surendra Bhana ve Goolam Vahed, 2005: s.44
- The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. Surendra Bhana ve Goolam Vahed, 2005: s.45
- The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. Surendra Bhana ve Goolam Vahed, 2005: s.149
- The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. Surendra Bhana ve Goolam Vahed, 2005: s.150–1
- The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. Surendra Bhana ve Goolam Vahed, 2005: s.151
- Mandela calls for Gandhi's non-violence approach 7 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- Anil Kapoor moved to tears in South Africa 26 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., New Kerala
- "Gandhi film: 'Truly Excellent'". 22 Aralık 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2008.
- "Bollwood Gossip". 22 Aralık 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2008.
- British Empire: Glossary: H
- "Elst, Koenraad. Learning from Mahatma Gandhi's mistakes". 19 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2008.
- "Elst, Koenraad. A Tale of Two Murders : Yitzhak Rabin and Mahatma Gandhi". 13 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2008.
Ek okumalar
Türkçe
- M.K. Gandhi. Bir Özyaşam Öyküsü:Yaşadığım Gerçeğin Öyküsü. Çevirmen:Vedat Günyol (2001 bas.). İstanbul: Cem Yayınları. ISBN 9-754066-54-X.
- Emrys Westacott. Gandhi ve Şiddet Dışı Direniş / Mahatma Gandhi'nin Yazılarından Seçmeler. Kaknüs Yayınları.
- M.K. Gandhi. Gandhi'ye Göre Bhagavad Gita. Çevirmen:Seda Çiftçi, Vecihi Karadoğan (Nisan 2004 bas.). İstanbul: Kaknüs Yayınları. ISBN 9-75669895-0.
- Trudy S. Settel. Gandhi'nin Bilgelik Kitabı. Çevirmen:Şen Süer Kaya (1998 bas.). Anahtar Kitaplar Yayınevi. ISBN 9-757787-59-0.
- Yaşar Şahin Anıl. Mahatma Gandhi (Aralık 2005 bas.). İstanbul: Kastaş Yayınları. ISBN 9-752820-61-1.
- Henry David Thoreau ve M.K. Gandhi. Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş. Çevirmen:Fatma Ünsal, C.Hakan Arslan (1997 bas.). Vadi Yayınları. ISBN 9757726-52-4.
İngilizce
- Bhana, Surendra ve Goolam Vahed. The Making of a Political Reformer: Gandhi in South Africa, 1893–1914. New Delhi: Manohar, 2005.
- Bondurant, Joan V. (1988). Conquest of Violence: The Gandhian Philosophy of Conflict. Princeton UP. ISBN 0-691-02281-X.
- Chernus, Ira. American Nonviolence: The History of an Idea, chapter 7. ISBN 1-57075-547-7
- Chadha, Yogesh. Gandhi: A Life. ISBN 0-471-35062-1
- Dutta, Krishna ve Andrew Robinson. Rabindranath Tagore: An Anthology (1997 bas.). Londra: Picador/Macmillan. ISBN 0-330-34962-7.
- Gandhi, Mahatma. The Collected Works of Mahatma Gandhi. New Delhi: Publications Division, Ministry of Information and Broadcasting, Govt. of India, 1994.
- Gandhi The Man, biyografi Eknath Easwaran ISBN 0-915132-96-6
- Fischer, Louis. The Essential Gandhi: An Anthology of His Writings on His Life, Work, and Ideas2 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Vintage: New York, 2002. (yeniden basım) ISBN 1-4000-3050-1
- Gandhi, M.K. "Zionism and Antisemitism." The Gandhi Reader: A Sourcebook of His Life and Writings.22 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Homer Jack (ed.) Grove Press, New York: 1956:317–322.
- "Questions on the Jews." The Gandhi Reader: A Sourcebook of His Life and Writings. Homer Jack (ed.) Grove Press, New York: 1956:322–3.
- "Reply to Jewish Friends." The Gandhi Reader: A Sourcebook of His Life and Writings. Homer Jack (ed.) Grove Press, New York: 1956:323–4.
- "Jews and Palestine." The Gandhi Reader: A Sourcebook of His Life and Writings. Homer Jack (ed.) Grove Press, New York: 1956:324–6.
- Gandhi, M.K. Doğrulukla Olan Deneyimlerimin Öyküsü (1929) ISBN 0-8070-5909-9
- Gandhi, Rajmohan (1990). Patel: A Life. Navajivan Publishing House. ISBN 81-7229-138-8.
- Hunt, James D. Gandhi in London. New Delhi: Promilla & Co., Publishers, 1978.
- Mann, Bernhard, The Pedagogical and Political Concepts of Mahatma Gandhi and Paulo Freire. In: Claußen, B. (Ed.) International Studies in Political Socialization and Education. Bd. 8. Hamburg 1996. ISBN 3-926952-97-0
- Rühe, Peter. Gandhi: A Photo biography. ISBN 0-7148-9279-3
- Sharp, Gene. Gandhi as a Political Strategist, with Essays on Ethics and Politics. Boston: Extending Horizon Books, 1979.
- Sofri, Gianni. Gandhi and India: A Century in Focus. (1995) ISBN 1-900624-12-5
- Gordon, Haim. A Rejection of Spiritual Imperialism: Reflections on Buber's Letter to Gandhi. Journal of Ecumenical Studies, 22 Haziran 1999.
- Gandhi, M.K. Satyagraha in South Africa
- GANDHI -- A Discussion of the Struggle for Human Rights by Daisaku Ikeda
Dış bağlantılar
- Mahatma Gandhi's autobiography on wikisource
- Gandhi Smriti – Government of India website
- Mahatma Gandhi News Research and Media service24 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Mahatma Gandhi a votary of sustainable living
- Mani Bhavan Gandhi Sangrahalaya Gandhi Museum & Library23 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Gandhi Book Centre20 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Works of Mahatma Gandhi
- Gandhi Hall and statue at Soka University of America