Güney İtalya'da Müslümanlar Tarihi

Güney İtalya'da Müslümanlar tarihi 7. yüzyılda Kuzey Afrika'da gelişmiş olan Arap-Berber asıllı Müslümanlar'ın İtalya'nın Akdeniz adaları ve İtalya yarımadasının özellikle güneyini ellerine geçirip buraların Müslümanlar tarafından idare edilmesi ve bu süreçte söz konusuydu. Bölgelerde halkın bir kısmının Müslüman olması sürecini ele almaktadır.

İlk Hristiyan Norman Sicilya Kralı olan II. Ruggero'nun Arap stili bir resmi (yaklaşık 1150) - Palermo "Cappella Palatina"da

İtalya yarımadası ve adalarındaki Müslüman idaresi, Endülüs İspanya'sında olduğu kadar uzun sürmedi. Sicilya'nın bir kısmının 652'de Müslüman idaresine girişinden itibaren 13'üncü yüzyılda Sicilya Kralı II. Friedrich'in Müslümanlar'ı Sicilya'dan atmaya başlamasına kadar devam etmiştir. Bu süreç 8. yüzyılda başlamıştır ve en önemli sonuçları Sicilya ve Malta adalarının Müslümanların eline geçip Müslüman ülkeler olmalarıdır.

Sicilya'nın Müslüman idaresine geçmesi 902'de başlayıp 965-1061 döneminde Siclya'nın bir Müslüman devleti olarak idaresi ile devam etmiştir. Fakat Sicilya adası fethi İtalya'nın Müslüman tarihinin en önemli kısmı olmakla beraber İtalya'nın güneyinin korsanlık, korsanlar tarafından istila ve savaşla istilası Osmanlı Devleti'ne bağlı Müslümanlar tarafından 16. yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir.[1]

Sicilya'nın Müslümanlar hakimiyetine geçmesi

Sicilya'ya ilk Müslüman hücumları (652–827)

Müslüman Sicilya'ya 652'de Halife Osman bin Affan'ın Suriye Valisi Muaviye bin Ebu-Sufyān tarafından kurulan yeni Müslüman filosu tarafından Kında aşiretinden "Muaviye bin Hudei" komutasında yapılmıştır. Bu filo ve Araplar adada birkaç yıl kalmışlar ve etrafa talan akınları yaparak ganimet toplamakla uğraşmışlardır. O zaman adanın idaresi Bizanslılar elinde bulunmaktaydı. Bizanslıların Revenna Ekşarjlığı askeri valisi olan "Olimpus" uygun bir askeri güçle Sicilya'ya gönderilmiştir. Fakat bu güç Arapları hemen adadan püskürtüp atmaya muvaffak olamamıştır. Zaten Bizans komutanının adaya gelişinden çok geçmeden sonra Araplar topladıkları büyük ganimetlerle, Suriye'de bulunan us limanına gitmek üzere adadan ayrılmışlardır.

Sicilya'ya ikinci Arap hücumu, 559 yılında I. Muaviye'nin hilafeti döneminde yapıldı. Emeviler'in Mısır valisi tarafından İskenderiye limanından 200 kadar gemiden oluşan bir donanma Sicilya'ya gönderildi. Bu filo Sicilya'da Siraküza'yı ele geçirp, talan edip yaktı ve adada 1 ay kalıp daha fazla ganimet topladıktan sonra Mısır'daki ana limanına döndü.

Emeviler Kuzey Afrika'yı yaklaşık olarak 700'de ellerine geçirdikten sonra, Arap filoları 703, 728, 729, 730, 731, 733 ve 734 tarihlerinde Sicilya adasına talan seferler yaptılar. 733 ve 734 yıllarındaki seferlerde Bizans donanmasının ciddi direnişi ile karşılaştılar.

Araplar'ın Sicilya adasına ilk istila hedefiyle sefer yapmaları 740'ta Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik döneminde yapıldı. Bu sefer 728 seferine de katılan Habib adlı bir komutanın idaresi altındaydı. Bu filo Siraküza'yı ele geçirdi ve adayı istilaya hazırlanmaktaydı. Fakat bir Berber isyanı Tunus'u tehdit ettiği için Arap filosu hemen Tunus'a dönmek zorunda kaldı.

752'de halifelik Abbasiler eline geçmişken Tunus'tan yapılan yeni bir Sicilya seferi Sirakuza'yı yine ele geçirip şehri talan edip Tunus'taki üslerine geri dönme şeklinde oldu.

800'de Abbasilerin Tunus'un içinde bulunduğu İfrikiye valiliği Harun Reşid tarafından emirlerinden İbrahim bin Agleb'ye verildi ve bu vali 801 yılında içişlerinde özerk, dışişlerinde halifeye bağlı Aglebiler Devleti'ni kurdu. Bizans devletinin Sicilya'da baş idarecisi, "İmparatorluk Patrisiyeni", olan Konstantin İfrikiye Valisi İbrahim bin Aglab ile 10 yıllık karşılıklı hücumlardan sakınmak üzere bir barış anlaşması imzaladı. Fakat bu anlaşma Afrika'nın İfrikiye dışındaki bölgelerinden ve müslüman İspanya'dan gelen Müslüman gemi filolarının Sicilya'ya hücumlarına bir engel teşkil etmedi. 806-821 döneminde Bizans'a bağlı Sardinya ve Korsika adaları Müslüman deniz filoları hücumlarına hedef oldular.

812, ikinci Aglebı hükümdarı ve Abassiler İfrikiye valisi olan I. Abdullah Ağleb Sicilya'yı eline geçirmek üzere bir filoyu adaya gönderdi. Bu filo önce Amalfi Dükalığı ve Geatano Dükalığı gemileri tarafından karşılandılarak ama durdurulamadılar. Lampedusa adasını ellerine geçirdiler ve Tiren Deniz'nde bulunan küçük Ponza ve İschia adalarını talan ettiler. Fakat sonunda bu filo bir büyük fırtınaya uğrayıp tümüyle tahrip oldu.

Sicilya'da "İmparatorluk Patrisiyeni" olan Konstantin İfrikiye Valisi I. Abdullah Ağleb ile yeni bir barış anlaşması yaptı.

819'da İfrikiye Valisi olan Ziyadetullah Ağleb'in kuzeni Muhammed bin Adbalad komutasında yeni bir sefer yapıldı.

Bundan sonra 827'ye kadar Sicilya'ya bir Arap seferi yapıldığına dair hiçbir tarihsel belge bulunmamaktadır.

Sicilya'nın Müslümanlar Tarafından Fethi (827–902)

Sicilya'nın Müslümanlar tarafından fethi, 827'de başladı ve adanın tümünün Müslüman hakimiyetine geçmesi 902'de tamamlandı.

Eufemius ve Esad bin El-Furat

Müslümanlar'ın Sicilya'yı ellerine geçirmesi süreci, bazı kaynaklara göre, Sicilya'da Bizans askeri valisi olan Eufemius'un yaptığı bazı seksüel patavatsız hareketlerin Bizans İmparatoru II. Mikhail'in kulağına gitmesinden korkmasından başladı. Bunu önlemek Eufemius Siraküza'yı eline geçirdi. Burada askerleri kendini imparator olarak ilan ettiler. Fakat imparatorluk için Konstantinopolis'e gidecek gücü bulunmamaktaydı. Hatta Siraküza'da kendini tutanların Bizans'in uzerlerine gönderebilecegi imparatorluk güçlerine karşı çıkamayacağı açıtı. Bunun üzerine Eufemius Sicilya'dan Afrika'ya Tunus'taki Abbasi İfrikiye valisi Aglebiler hükümdarlarından Ziyadetullah Aglebı yanına kaçtı. Burada onunla anlaşıp yeni bir maceraya koyuldu. Aglabiler ile yaptığı anlaşmaya göre Eufemius Arap ordularının Sicilya'yı fethetmesini sağlıyacaktı. Bu fetihten sonra Sicilya adası hükümdarlığına, her yıl Tunus'a yüksekçe bir tazminat veren bir vasal devlet başkanı olarak, Euofemius getirilecekti. Bu anlaşmaya göre Sicilya'ya gönderilen Arap gücünün komutanlığına o zaman 70 yaşında olan Kadı Esad bin El-Furat geçirildi. 10.000 piyade, 700 süvari ve 1000 gemiden oluşan Müslüman ordusu ve Eufemius'a ait olan gemi filosu ile birlikte Sicilya'ya geçti. Bu ordu Mazara del Vallo'da karaya çıktı. Bu ordu ile Bizans ordusu arasında ilk meydan muharebesi 15 Temmuz 827'de Mazara'da oldu. Arap Aglabiler ordusu bu muharebeyi kazandı.

Aglebi ordusu komutanı Esad sonra adanın doğusuna yöneldi ve Siraküza şehrini kuşatma altına aldı. 827-828 Siraküza Kuşatması bir yıl sürdü. Bu dönemde bir Arap ordu isyanı bastırıldı. Venedik Dukası Giustiniano Partıcipazio komutasında bir Venedik filosu Bizanslılara destek için Sicilya kıyılarına geldi, Bu Venedik filosu Palermo'ya yanaşarak buradan bir büyük Bizans takviye ordusu gemilere yüklendi ve Sirakuza kuşatımının kırmak için bu şehir yakınlarında karaya çıkartıldı. Bu büyük Bizans ordusu ile Arap Aglebi ordusu arasında yapılan muharebeyi yine Araplar kazandı. Fakat, Arap Aglebi ordusu içinde bir veba salgını başladı ve bu salgında ordu komutanı Kadı Esad bin El-Furat dahil çok sayıda Arap askeri öldü. Bunun üzerine Müslüman askerleri Mineo kalesine çekildiler ve kuşatma altına alındılar. Sonra o kaleden bir huruç harekâtı ile Bizanslıları püskürtüler. Yenik Bizans ordusunu takip eden Arap ordusu Bizanslıların kaçıp sığındıkları Castrogiovanni kalesini kuşattılar ama alamadılar. Bu kuşatma sırasında Eufemius da öldü.

830'da Afrika'dan ve müslüman İspanya'dan yeni askerlerle 30.000 kişilik bir takviye Müslüman ordusu adaya getirildi. İspanya'dan gelen askerlerden oluşan Arap ordusu Temmuz ve Ağustos 832'de Theodotus komutasındaki Bizans ordusu ile yaptıkları bir meydan muharebesinde Bizanslıları yendiler. Fakat yine bu sefere İspanya'dan gelen Müslüman ordusu içinde veba salgını çıktı. Bu salgından kurtulan askerler önce Mazara'ya çekildiler ve oradan da İspanya'ya geri gönderilmek üzere Afrika'ya geçirildiler. Afrika'dan getirilen diğer Müslüman ordusu kısmı çoğunlukla Berberlerden oluşmaktaydı. Bu ordu Eylül 830'da Palermo'yu kuşatma altına aldı. Bir yıl süren bir kuşatmadan sonra Eylül 831'de Palermo teslim oldu.[2]. Palermo bundan sonra Müslümanların Sicilya adası başkenti yapıldı ve Müslüman ismiyle "El Medine" olarak anılmaya başlandı.[3]

Ebu Fihr Muhammed bin Abdullah

İtalya (yaklaşık MS. 1000)

Şubat 832'de Abbasilerin İfrikiye valisi ve Aglebi hukumdarı Ziyatullah Aglebi, kuzeni olan Ebu Fihr Muhammed bin Abdullah'ı Sicilya valisi ve adada bulunan Arap güçlerine komutan olarak tayin etti.[3]

Adadaki Bizans güçleri en sonunda 834 yılı başlarında mağlup oldular. Ertesi yıl Müslüman güçleri adadaki Taotmina'ya eriştiler. Savaş, sonra birkaç yıl daha uzadı. Bu dönemde Müslüman güçler birkaç küçük galibiyet kazandılarsa da Bizanslı güçler Castrogiovanni ve Cefalù'da bulunan güçlü savunma mevkilerindeki direnişlerine devam ettiler. Tunus'ta yeni Abbasi valisi ve Aglebi hukumdarı olan El-Agleb Aglabı Tunus'tan yeni ve taze takviye güçlerini adaya gönderdi. Bu güçler ile birlikte Araplar Platani, Caltabellotta, Corleone, Marineo ve Geracı kentlerini ellerine geçirerek boylece batı Sicilya'nın Müslümanlarca tüm kontrolünü sağladılar.

836'da adadaki Müslüman filosu kendileri ile ittifak yapan Bizans'a bağlı Napoli Dükü II. Andre'ye destek sağlamak için Andre'yi başkentinde kuşatmış olan Lombard Benevento Prensliği ordularına karşı hücuma geçti.[4] 842'de müttefik Napoli Dükü'nün sağladığı takviyelerle birlikte, Araplar Messina'yı ellerine geçirdiler. 845'te ise Araplar Modica kentini hükümleri altına aldılar. Arap güçleri ile Bizans orduları arasında yapılan Butera Muharebesi'nde Araplar büyük bir galibiyet kazandılar ve bu muharebede Bizans ordusu zayiatı 10.000 kişiyi geçti. 846'da Lenti ve 848'de Ragusa Araplar tarafından alındı.

Abbas bin Fadl

Palermo valiliğine ve askeri komutanlığına El Agleb Ebu İbrahim geçirildi. Eski Bizans valileri ile karşılatırılmayla, yeni Arap hükûmet tarzı ve yeni valinin Arap idaresi, Araplar hükmü altına girmiş olan Palermo ve Sicilya halkı tarafından çok beğenilmişti. Fakat El Agleb Ebu İbrahim 851 yılında öldü.

Yerine Butera Muharebesi'nde Arap güçlerinin komutanı olan ve çok sert bir kişi olan Abbas bin Fadl vali tayin edildi. Bu komutan askeri seferlere büyük bir ciddiyetle yeniden koyuldu ve Bizanslılar elindeki toprakları ve yerleşkeleri yakıp yıkarak ilerlemeye başladı. Butera, Gagliano Castelferrato, Cefalù ve 859 kışında Castrogiovanni kent ve kalelerini eline geçirdi. Castrogiovanni kalesi savunucularını ve bu kalede barınmış her Hristiyan erkeği idam ettirdi ve kadın ve çocukları köle olarak Palermo'da esir pazarında sattırdı.

Bu adanın en önemli kalesinin Bizanslılarca kaybedilmesi Konstantinopolis'te bulunan Bizans Împaratoru'nu tekrar faaliyete geçirdi. 859-860'ta Bizans'tan büyük bir donanma filosu geldi ve büyük bir takviye ordusu adaya çıkarildı. Abbas bin Fadl'ın ordusu karada ve Arap donanması denizde Bizans kara güçlerini ve donanmasını büyük mağlubiyetlere uğrattılar. Bizans'lıların bu takviye ordusunun adada karaya çıkması, adadaki birçok kentin isyan edip Arap idaresinden kurtulmaya çalışmalarına yol açtı. Abbas bin Fadl 860-861 yıllarını bu şehir isyanlarını bastırmakla geçirdi.

861'da Abdullah bin Fadl öldü. Yerine önce amcası Ahmed bin Yakup valiliğe geçirildi; sonra Şubat 862'de Abbas bin Fadl'ın oğlu Abdullah bin Abbas komutan ve ada valisi yapıldı ve en sonunda Aglebiler "Hafagiaya bin Sufyan'"ı vali ve askeri komutan olarak adaya gönderdiler. Hafagiaya bin Sufyan askeri sefere yeniden girerek Noto, Scicli ve Troina kentlerini fethetti.

Cafer ibni Muhammed ve son Arap seferleri ve fetihleri

868 yazında Bizans ordusu Sırakuza civarında Araplarla yaptığı bir muharebede yenik düştü. Bundan sonra Bizans ımparatoru III. Mikhail'in ilgisini doğuya çekmesiyle Sicilya'da bir müddet çarpışmalar durulur gibi oldu. 877'de yeni bir idareci vali olan Cafer bin Muhammed Sicilya'ya gelip yeniden askeri seferlere başladı. Ağutos 877'de Cafer idaresindeki bir büyük Arap ordusu Bizanslılar elinde bulunan Siraküza'ya saldırdı ve şehri kuşatmaya aldı. 867'de Bizans imparatorluğunu gasp etmiş olan I. Basileios Makedonyalı, Bizans tarihçileri tarafından, Siraküza'yı destek için Bizans donanamasını Sicilya'ya göndereceğine donanma gemilerini İstanbul'a yeni yapılan Nea Eklezya isimli kilisesine mermer taşımaya görevlendirdiğini bildirip imparatoru tarihsel büyük hata yapmakla itham etmişlerdir. Bizans tarafından bu nedenle desteklenmeyen Siraküza Araplar eline geçti. 877'deki Siraküza kuşatması ve Arapların ellerine geçmesi o zaman yaşan "Theodosius Keşiş" adlı bir Bizans kronikçisi tarafından belgelenmiştir.[5]

Yine de Bizanslılar elinde Taormina ve etrafındaki sahiller kalmıştı. Müslüman donanması bu arazilere saldırmadı; çünkü önce Yunanistan ve sonra Malta üzerine hücuma gönderilmişlerdi. 880'de Bizanslılar general yaşlı Nikiforos Fokas'ı güney İtalya'ya Lombardlarla savaşmak üzere gönderdiler ve bu savaşlarda başarı kazandılar. Bizans donanması da o yıl Arap donanmasını bir deniz savaşında mağlup etti. Yeni galibiyetler kazanmış kara ordusu ve donanma dolayısıyla Bizanslıların Sicilya'yı geri alma ümitleri ortaya çıktı. Fakat daha sonraki yıllarda, Arap güçlere karşı bir sıra kara çarpışmasını kaybettiler ve durum eski istikrarını korumaya başladı. 887'de Palermo'da şehir valisi olan Suvede bin Muhammed aleyhinde bir isyan başladı ama bu isyan çok sert bir şekilde bastırıldı.

886'da gaspçı Bizans İmparatoru I. Basileios öldü ve bunu bir zayıflık gören Kuzey Afrika ve Sicilya'da bulunan Araplar İtalyan anakarasında bulunan Calabria'ya göz diktiler. 888 yazında Calabria'ya yapılan bir Arap hücumunda Bizans ordusu yenildi. Ama Arapların yeter sayıda kara askeri olmadığı için kıyıdan geri çekilen Bizans'lıları kovalayamadılar. Ayrıca Arap ordusu içinde Arap ve Berber askerlerin arasında isyancı çatışmalar ortaya çıktı ve 890'da bu isyanci çatışmalar yenilendi. Bu yüzünden Arap orduları güçsüz bir hale geldi. 892'de İfrikiye yeni Abbâsî Valisi ve Ağlebi hükümdarı II. İbrahim bin Ahmed Palermo'ya yeni bir vali gönderdi ama bu valiyi Arap askerler hemen görevden indirdiler. 900'da Aglebi hükümdar, oğlu olan Ebu Abbas Abdullah'ı yeni bir orduyla Sicilya'ya gönderdi. Bu yeni Arap komutanının açtığı seferde Bizanslı Sicilyalı'lar yine yenilgiye uğratıldılar. Araplar 22 Ağustos'ta Trapani'de ve 8 Eylül'da Palermo yakınlarında yapılan muharebelerde galip geldiler. Ebu Abbas Abdullah bu galibiyetlerden sonra Sicilya'daki ufak Bizans mukavemetini elimine ederek İtalya anakarasına geçti ve 10 Haziran 901'de Reggio Calabria kentini eline geçirdi.

Bu sıralarda Ağlebîler'in İfrîkıye'deki Şii Fatimilerin dinsel ve politik propagandaları ile zayıflamıştı ve Aglebi başkentindeki halk hükümdar II. İbrahim bin Ahmed'in çok şiddetli tutumundan hoşnutsuzdu. Halkın isteğiyle İbrahim'in oğlu Ebu Abbas Sicilya'dan geri gelip babasını hükümdarlıktan attı ve II. Abdullah adıyla Aglebi hükümdarı oldu. Tahtını kaybeden II. İbrahim bin Abbas bu sefer Sicilya'ya geçti ve orada yeni Arap hücumları düzenlemeye koyuldu. 1 Ağustos 902'de Sicilya'da Bizanslılar elinde bulunan son müstahkem kale olan Taorioma kalesi ve kenti Araplar eline geçti ve talan edildi. Bundan sonra Messina ve diğer şehirler de Araplara kapılarına açtılar. İbrahim sonra ana İtalya karasına geçip Calabria'da askeri sefere başladı ve Cosenza'yı kuşattı. 24 Ekim'de bu kuşatma sırasında dizanteriden hayatını kybetti. Torunu bu ordunun komutanı oldu ve bu seferi bitirip ordu ile Sicilya'ya döndü.

Böylece Sicilya'nın Araplar eline geçmesi hemen hemen tamamlanmış oldu. Bazı dağlık Sicilya bölgelerinde bazı küçük kasabalar direnişlerine devam ettiler. 938 ve 940'ta yapılan kampanyalarla bunlar da Araplar eline geçti. En son bağımsız dağlık Sicilya kalesi olan "Rometta" ise ancak 965'te alındı.

Sicilya'nin Müslüman Devletlerce İdaresi

Ağlebîler İdaresinde Sicilya (827–909)

Aglebiler Sicilya'ya 827'den itibaren girmeye başlamışlardı. Önce Sicilya hükûmeti Bizanslı Eufemius hükümdarlığı altında Ağlebîler'e bağlı olacaktı, ama 829'da Eufemius Castrogiovanni kuşatması sırasında öldü. Sicilya Ağlebîler'in gönderdiği valiler tarafından, 831'den sonra "El Madina" adıyla başkent olan Palermo'dan idare edildi.

Sicilya'nın dağlık içleri hariç, önemli tarım ve yerleşim bölgeleri Aglabiler eline geçmişti. Sicilya'ya Müslüman bölgelerden (Afrika'da İfrikiye, İspanya, ve hatta yakın ve orta-doğudan) müslümanların göçleri başladı. İfrikiye'den gelen Berber asıllı göçmenler adanın güneyinde [6] konsantre oldular.

Ağlebiler Tunus'tan Palermo'ya bir Sicilya valisi tayin etmekteydiler. Sicilya'nın diğer büyük şehirlerinde Palermo'daki valinin tayin ettiği kadılar ve küçük şehirlerine hakimler idaresi bulunmaktaydı. Her şehirde yerel ilerigelenlerinden oluşan "cemaa" adlı bir yerel idare meclisi bulunmaktaydı. Kadı veya hakimler ile cemaa meclisleri şehirlerdeki hukuk ve asayiş işleri ile şehrin imarından mesuldular. Sicilya bir "islam ülkesi (dar-ul islam)" olduğu kabul edilip yörel ve yerel idare tarafından müslüman ve çoğunluğu Ortodoks Hristiyan "zımni" halk aynı muamele görmekteydi.

Araplar büyük tarım reformları yaptılar. Eskiden Bizans büyük toprak sahipliliği önemli iken Ağlebı idaresi altında küçük toprak sahipliliğine önem verildi. Ayrıca Sicilya'nın tarım sulama sistemleri Araplar tarafından çok geliştirildi. Bunlar Sicilya tarımının verimliğinde çok büyük artışlara neden oldular.

Fatımîler'in Sicilya'yı almaları (909–965)

909'da İfrikiye'deki Aglebi Hükümdarlığı sona erdi ve yerien Şii Fatimiler geldiler ve Sicilya'yı kendi atadıkları bir vali idareye koyuldular.

913'te Palermo'da Fatimi valisi aleyhinde bir isyan patladı ve Fatimiler valisi adadan atıldı. Sicilya adası Emir Ahmet bin Kohrob idaresinde bağımsızlığını ilan etti. Emir Ahmet önce Hristiyanlar elinde bulunan ve kalesi daha da pekşitilmiş olan Taormina üzerine gidip kaleyi kuşatmaya koymak oldu ama kaleyi alamadı. 914'te Fatimiler Tunustan Sicilya'nın idaresini almak üzere bir donanma gönderdiler. Ahmet'in oğlu komutası altında bulunan Sicilya Emirliği donanması bu Fatimi donanmasını bir deniz savaşında yenip tahrip etti. 915'te Sicilya donanması ve bir orduyu Calabria üstüne gönderdi; ama bu sefer Sicilya donanması yenik düşüp elemine edildi.

Halk, özellikle Berber asıllı göçmenler, Ahmet bin Kohrob'un idaresinden hoşnutsuzdu ve bu donanma başarısızlığı sonunda bir isyan çıktı. İsyancı Berberler Ahmet'i ele geçirdiler ve idam ettiler. İsyancı Berberlerin liderleri Sicilya'nın iç idaresinde bağımsızlık sağlamak ve Fatimi halifesi Ubaydallah Mehdi Billah'a yaranmak için bu idamın Fatimiler adına yapıldığını ilan ettiler. Ama Ubaydallah Mehdi Billah bunu kabul etmeyip 917'de Palermo'ya bir Fatimi filosu gönderdi ve şehri eline geçiren bu filo şehri talan etti. Bundan sonra 20 yıl Sicilya Palermo'dan bir Fatimi valisi tarafından idare edildi.

937'de yine Berber asıllı göçmenler "Kerkent (günümüzde Ağrigento)"'da isyan çıkardılar. İsyancılarain ordusu iki kere Fatimi valisinin ordusuna karşı galip geldi. Fakat bu isyancı ordusu Palermo önlerinde geldiğinde burada yapılan muharebeyi Fatimiler kazandı. Yeni Fatimi Halifesi Kaim (Fatimi) adaya yeni bir Fatimi ordusu gönderdi. Bu yeni gelen ordu "Kerkent (Ağrigento)"'yu iki defa başarısız şekilde kuşatmaya aldı. Ama bir diğer kuşatma sonunda 20 Kasım 940'ta Ağrigento kalesi Fatimilere teslim oldu. Öldürülmeyen isyancıların hepsi köle olarak esir pazarlarında satıldılar. 941'de bu Berber isyanı tümüyle bastırılmıştı. Fatimi'lerin Sicilya valisi bu askeri seferde 60.000 kişinin öldürdüğünden övünmektedi.

Buna rağmen Sicilya'da müslüman medeniyeti çok ilerlemişti. 10. yüzyılda Palermo'nun nüfusu 300.000 kişi ölüp İtalya'nın en büyük şehri olduğu bildirilmektedir.[7] Büyük Arap coğrafyacısı ve seyyahi İbn Havkal Sürat al-Arz "Yeryüzü'nün yüzü" adlı kitabında Sicilya'dan ayrıntılı bahsetmektedir. 950'de ziyaret ettiği Palermo şehrinin Kasr adlı iç kalesinin klasik Palermo'nun merkezi olduğunu ve burada eski Romalı basılıkadan dönüştürülmüş Ülü Cami bulunduğunu; El-Halisa adlı semtte ise valinin sarayı, hükûmet konağı ve daireleri, bir camii, hamamlar ve bir özel hapishane bulunduğunu bildirir. Şehirde 300 kadar camii bulunduğunu bildirir. 150 kasap dükkanında 7000 kasabın çalıştığını açıklar.[8][9]

Kelbiler Sicilya Emirliği (965–1091)


Sicilya'nin tekrar Hristiyan idaresine geçip Müslümanlarin adadan elimine edilmesi

Bizanslıların Sicilya seferi (1038–1040)

Bizanslılardan yardım isteyen Sicilya Emiri Akhal'in ölümü de Bizanslıları Sicilya'ya bir ordu gönderme çabalarından ayırmadı; Sicilya'yı tekrar Bizans eline geçirme planlarına giriştiler. 1038'de bir Bizans ordusu Messina Boğazı'nı geçip Sicilya'ya çıktı. ü Bizans ordusu paralı askerlerden oluşmakta ve çok sayıda İskandinav asıllı "Varangıan Muhafızları", güney İtalya'dan Puglia'dan gelen Lombardlar ve yine güney İtalya'ya yerleşmis Normanlar'ı ihtiva etmekteydi. Doğuda Suriye'de başarılı olarak isim yapmış "Georgios Maniakes" idi. Yazın sonunda bu ordu, siyasi bakımdan bölünmüş olan Sicilya Emirliği ordularının gösterdikleri çok şiddetli direnmeye rağmen Messina'ya doğru ilerlemeye başladı. Messina'dan gelen bir orduya karşı yapılan ilk çatışmada Bizanslılar zorlukla galip geldiler ve Messina Bizanslılar eline geçti. Bundan sonra Maniakes Messina'yı adanın merkezi olan Palermo'ya bağlayan geçit üzerinde bulunan Rometta'ya hücuma geçti ve yapılan çetin mücadeleden sonra bu kaleyi de eline geçirdi. Bu galibiyetlerine en önemli katkıyı Bizans ordusunda paralı asker olarak bulunan İtalya'ya yerleşmiş Norman birlikleri ve içinde büyük sayıda İskandinavyalı Norman asker bulunan imparatorluk Varagian Muhafızları birliğiydi.

Bundan sonra Bizans ordusunun ilerlemesi hakkında bilgi bulunmamaktadır ama büyük bir Arap direnişi olduğu için Bizans ordusu ilermesinin yavaş olduğu açıktır. Çünkü ancak 1040 yazında bu Bizans ordusu Sırakuza yolunda Sicilya Emirliği'nin bir ordusu ile yaptığı ikinci meydan muharebesini de kazandığı bilinmektedir. Bundan sonra Maniakes Siraküza'ya ilerledi ve şehri kuşatmaya aldıktan sonra eline geçirdi.[10]

Bundan sonra Maniakes'in Bizans ordusu sanki birden çöktü. Buna baş nedenin Bizans kara ordusuna refakat eden donanmanın komutanı olan Bizans İmparatoru IV. Mikhail Paflagonyalı'nin kayınbiraderi olan Stefan ile Maniakes'in aralarının açılmasıydı. Stefan'ın Konstantinopolis'e gönderdiği bir şikayet sonucunda Bizans komutanı Georgios Maniekes görevinden alınarak Konstantinopolis'e geri çağrıldı ve orada hapse atıldı. Sicilya'daki Bizans ordusu komutanlığına önce "Stefan" ve onun çok geçmeden ölümü ile "Basileos" adında bir hadim getirildi. Bu komutanlar pek tecrübesizdiler ve beceriksiz çıktılar. Ordu moralini kaybetti. Bu yetişmiyormuş gibi tam bu sırada Puglia'da bulunan Lombardlar Bizans ıdaresine karşı isyana geçtiler ve Bizans'ın bölgede bulunan "Katapan" ünvanlı valisini öldürdüler. Güney İtalya'da bulunan Bizans garnizonlarında paralı asker olarak bulunan Lombard asilli askerler de ordu içinde isyan çıkartıp bu isyana katıldılar. Bu isyanı bastırmak için Bizans'ın Sicilya'daki ordularının büyük bir kısmı adadan geri çekilip Güney İtalya'ya geçirildi. Böylece Bizanslıların Sicilya seferi Siraküza'yı ellerine geçirdikten sonra bir zaferle sona ermekte iken Bizans ordusu birden eriyip çok zayıfladı. Bizans ordusunun bu çöküşü karşısında Sicilya Arap orduları karşı taarruza geçerek birkaç hafta sonra, Messina hariç, Bizanslıların Araplardan kazandıkları bütün şehir ve arazileri tekrar geri aldılar.

Fakat Sicilya'da siyasi durum sanki bu büyük Bizans seferi hiç olmamış gibi eski haline dönüştü. Sicilya'nın Arap idarecileri arasındaki ayrılıklar ve çatışmalar yine ortaya çıktı.

Sicilya'nin Normanlar Tarafindan Fethi (1061–1091)

1084'te İtalya ve Sicilya


Müslümanlar ve İtalya'nın Diğer Kısımlarına Hücumlar

Tiren Denizi Kıyıları, Ligürya ve Adriyatik Denizi Kıyılarına Müslüman Hücumları

Arap-Berber orduları tüm İberik Yarımadası'nı ellerine geçirdikten sonra Pireneler onlara bir engel olmadı. Günümüzde Fransa içinde bulunan araziler de Müslüman Arap-Berber orduları eline geçmeye başladı. Arap orduları 719'da "Septimania" adı verilen günümüzdeki Provence bölgesini, sonra Avignon ve Arles etrafındaki bölgeleri ellerine geçirdiler ve Toulouse önlerine kadar geldiler. Avrupa popüler tarihlerine göre, Ekim 732'de Abdulrahman El Gefiki komutasında bir Arap ordusu Charles Martel komutasındaki Frank ordusu tarafından Puvatye Muharebesi'nde yenildi. Bu nispeten ufak bir Arap ordusunun yenilgisi birçok Avrupa tarihçisi tarafından Arapların Avrupa'da ilerlemesinin Avrupalılarca durdurulması olarak çok önemli bir olay olarak göstermektedir. Ama Araplar merkezi olan Narbonne ancak 759'da Franklar tarafından Araplardan alınabilmiştir. Bu dönemde Arap orduları Fransa üzerinden daha da doğuya akınlar yapmışlar ve Alplari geçerek şimdi kuzey İtalya'da Piyemonte bölgesini ele geçirmeye çalışmışlardir ve bu bölge Arap talan etme akınlarına hedef oldu.

8. ile 11. yüzyıllar dönemlerinde İtalya'nın Tiren Denizi kıyıları devamlı olarak Arap korsan gemi ve filolarının talan hücumlarına maruz kalmışlardır. 9. yüzyılda Arap korsanları Tiren Denizi sahillerine tümüyle hakim olmuşlardı. Amalfi, Gaeta, Napoli ve Salerno bağımsız şehirleri devamlı denizden hücumlara şahit olmuşlardı.[11]

Bu dönemde Arap deniz korsanları Sardinya ve Korsika adaları sahillerine de devamlı hücumlar yapmakla yetinmemiş, sahilden ada içlerine de hücum etmişlerdir. Fakat önce adaların Bizanslılara bağlı idarecilerinin savunmaları; sonra bağımsızlık kazanan halkların direnişleri ve bazen de anakaradan yani Pisa Cumhuriyeti ve Genova Cumhuriyeti'nden gelen, deniz gücü destekleri dolayısıyla Araplar bu adaları tümüyle istila edememişlerdir.[12] Örneğin Sardinya, Balearik Adaları'dan Denya'daki Arap deniz emirinin hücumlarını 1016'da engellemiştir. Ama diğer Arap korsanları 1022'de adanın büyük bir kısmını hükümleri altına almışlar ve ancak 1052'de adadaki bağımsız "guidiacı" güçleri ve müttefikleri Pisa donanması ve Genova donanması destekleri ile birlikte uzun ve çok kanlı çatışmalardan sonra Arapları Sardinya'dan atabilmişlerdir.

İtalya kıyılarında bulunan yerleşkeler devamlı Arap korsan hücumlarından korktukları için bu İtalyan sahilleri günümüzde tarihsel kuleler, şatolar ve kalelerle doludur. Aynı dönemde İtalya'nın sahillerini uzaktan idare eden ve Arap hücumlarını önleyemeyen devletler (yani önce Bizanslılar, sonra Papalık ve Lombard'lar) idareyi daha yerel ve Arap hücumlarına karşı daha çabuk organize olabilecek bağımsız şehir idarelerine bırakmak zorunda kalmışlardır. Tiren Denizi ve Ligürya'da gelişen ve Napoli Dükalığından bağımsızlık kazanan Amalfi Dükalığı ve Gaeta Dükalığı'nın kurulmalarında bu sahillere denizden Arap hücumları önemli rol oynamıştır.

Fakat bu Arap korsanlar çok kere de İtalya'nın içsel güçlerinden destek almışlardır. Amalfi, Gaeta ve Napoli Dükalıkları ticari, askeri ve politik nedenlerle, Papaların dinsiz Müslümanlarla müttefikliğin tümüyle aleyhinde olmalarına rağmen, bazen Arap korsanları ile müttefik hareket etmişlerdir.

Örneğin, 836'da Bizans'a bağlı Napoli Dükü olan Dük "II. Andrea", Lombard Benevento Prensi Sicard ile yaptığı savaşlarda Arap korsan filoları desteğini kullanmış ve Sicard da sonradan kendi askeri güçlerine ücretli ve kontratlı Arap askerler ve gemiler kiralamıştır.

881'de Müslüman korsanlara karşı çok şiddetle aleyhtar olan Papa VIII İoannes]] ile Geata Dükü "I. Docobilis" 'in arası, Dükün Arap paralı asker ve gemi kiraladığı için, açılmıştı. Bunun üzerine Papa kendine hukuken bağlı olan "Napoli Düklüğü" eski arazilerini "Capua'lı Panedulf"'a bağışlamıştı. Pandedulf o zaman Geatea Düklüğüne bağlı olan bu arazileri fiilen Gaeta Dükü ile savaşıp kendi hükmü altına almış ve Geata'yı şehrin üzerinde bulunduğu yarımadaya kıstırmıştı. Ama Geata Dükü Docobilis Agripoli'de üsleri bulunan Arap korsanlarla anlaştı ve bu güçleri kullanarak kendi eski arazilerini geri aldı. Sonra diğer Papalık arazilerini de tehdide geçti ve Fondi'yi eline geçirdi. Panedulf kendi şehri olan Capua'da çıkan sorunlarla ilgilenmesi gerekli olduğu zaman Papa, Arap korsanları kullanan, Docibilis ile anlaşma yapmak zorunda kaldı.

897'de Arap korsanları "Farfa Manastırı"'nı ellerine geçirip talan ettiler. Bundan sonra bu manastır binasını kışın askeri kışla olarak kullanmaya başladılar. Bu durum 898'de yerli halkın manastırı yakmayı başarmasına kadar devam etti. Manastır Başkesişi Farfa'lı Peter hem bu yerli halkının etkinliğini organize ettiği ve hem de manastırın kitap ve arşivlerini kurtarmaya muvaffak olduğu için çok ün kazandı.

Papalık arazileri çok yakınında (gününüzdeki Lazio'da Garigliano Nehri ağzında) bulunan ve devamlı olarak Arap korsan üssü olarak kullanılan Minturno kenti devamlı olarak papalara tehditte bulunmaktaydı. Bu nedenle papalar ta bu kentden hiç hoşlanılmamaktaydılar. Bu kent Papalık güçleri birkaç defa Arapları bu kentten denize atma hücumlar yapmışlardı. 915'te Papa X. İoannes, Geata ve Napoli Düklerini, Lombard Prenslerini ve Bizanslıları da içine alan büyük bir koalisyon kurdu. Araplar ve Papalık koalisyon güçleri arasında yapılan Gargliano Savaşı'nda Papalık ve müttefikleri galip geldiler ve bu devamlı Arap üssünü Lazio'dan çıkarttılar. Fakat Arap korsanlar İtalya anakarasındaki devamlı üslerini kaybetmekle beraber, diğer Akdeniz üslerinden Tiren Denizi sahillerine hücumlarına o ve sonraki yüzyıl yine de devam ettiler.

Bari Emirliği (847–871)

871'de müttefik İmparator İİ. Ludwig (İtalya) komutasındaki Bizanslı ve Frank-Lombard orduları tarafından Araplardan alınması.

Güney İtalya'da Puglia bölgesinde bulunan ve Bizanslılar idaresinde bulunan onnemli bir liman şehri Bari 867de Müslümanlar tarafından ele geçirildi. Bundan sonra 25 yıl bir Müslüman emirin bağımsız hükûmeti altında Bari Emirliği başkentliğini yaptı. Bu dönemde Bari kenti bu emirler tarafından imar edilip, bu sehre diğer müslüman şehirleri gibi, bir cami, bir saray, han, hamam gibi diğer kamu binaları yapıldı.

847-852'de hüküm süren ilk Bari Emiri "Emir Halfün" idi. Sicilya'dan geldiği; Berber asıllı olduğu ve Ağlabiler devleti için çalıştığı ve hatta bir köle asıllı olduğu sanılmaktadır.

852'de Emir Halfün'ün ölümüyle "Müfarrak bin Sallam" Bari Emiri oldu. Bu emir şehir etrafında bulunan Bizans'a bağlı olan arazileri de eline geçirerek devletinin alanıni büyüttü. O zaman Bağdad'daki Abbasiler halifesi olan Mütevekkil'in Mısır valisine başvurarak Abbasiler hükmü altına gireceğini bildirdi ve Bari'ye "vali" tayin edilmesini istedi. Müfarrak (yaklaşık) 857'de bir suikasta kurban gitti.

Üçüncü Bari Emiri "Emir Savdan" 857'de oldu. Lombard "Benevento Prensliği"'na karşı başarılı bir askeri sefer düzenledi. Benevento Dükü "Adelchais" 860'ta mağlubiyete uğratıldı ve Benevento Prensliği Bari Emirliği'ne yıllık tazminat ödeyen vasal bir devlet oldu. 864'te Abbasilerin Mısır Valisi'nden bir önceki emirin istediği gibi Bari Valiliğine tayin edildiğine dair belgeler geldi. Bundan sonra İtalya'da faaliyet gösteren Kutsal Roma Germen İmparatoru II. Ludwig (İtalya) bu Arap devleti ile uğraşmaya başladı. 866'da Ludwig Emir Savdan'a karşı bir muharebe kazandı; ama donanması bulunmadığı için liman şehri Bari'yi alamadı. 869'da Ludwig Bizans Imparatoru I. Basilios ile anlaştı ve Ludwig'e destek verip Bari'yi ele geçirmek için Bizans donanması gönderildi. 871'de Bari şehri Ludwig eline geçti ve Bari Emirliği sona erdi.


Kaynakça

  1. Krueger, Hilmar C. (1966) Review of "L'emirato di Bari, 847-871" by Giose Musco 'Speculum Cilt 41(1) say. 761 Şablon:Doi=10.2307/2852342
  2. Previté-Orton (1971), cilt. 1, say. 370
  3. Islam in Sicily, yazar Alwi Alatas
  4. Previté-Orton, C. W. (1971), The Shorter Cambridge Medieval History. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 0521059933., say. 370 (İngilizce)
  5. Kazhdan, Alexander, ed. (1991), Oxford Dictionary of Byzantıum, Oxford University Press, say. 1892, 1997, ISBN 978-0-19-504652-6
  6. Kerkent ve civari, günümüzdeki Agrigento ili'nde
  7. "Cronologia.leonardo.it sitesinde "9. yy sonlarında İtalya"". 5 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık 2011.
  8. Michael Jan de Goeie (1873) Bibliotheca Geographorum Arabicorum Cilt II, Leiden.
  9. rancesco Gabrieli (1966), İbn Hawqal e gli Arabi di Sicilia, in: L'İslam nella storia, Dadelo:Bari
  10. Norwich, John Julius (1991), Byzantium: the Apogee", Londra:Penguin ISBN 014140114483 say.184-186
  11. Skinner, Patricia (1995), Family Power in Southern İtaly: The Duchy of Gaeta and its Neighbours, 850–1139. Cambridge: Cambridge University Press., say.32–33. (İngilizce)
  12. Salvatore Consentino (2004), Byzantine Sardınia between East and West, New York:Millennium say 329–367 (İngilizce)

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yayınlar

  • Amari, M. (2002).Storia dei Musulmani di Sicilia. Le Monnier. ISBN 8800857620. (İtalyanca)
  • Gabrieli, Francesco; Umberto Scerrato (1993). Gli Arabi in Italia. Cultura, contatti e tradizioni. Milan: Garzanti Scheiwiller. ISBN 8876440240. (İtalyanca)
  • Masson, Georgina (). Frederick II of Hohenstaufen. A Life. London: Secker & Warburg. ISBN 0436273500. (İngilizce)
  • Metcalfe, Alex (2009). Muslims of Medieval Italy. Edinburgh: Edinburgh University Press. ISBN 0748620079. (İngilizce)
  • Previte-Orton, C. W. (1971). The Shorter Cambridge Medieval History'. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 0521059933. (İngilizce)
  • Musca, Giosuè (1964). L'emirato di Bari, 847-871. Bari: Dedalo Litostampa. (İtalyanca)
  • Skinner, Patricia (1995). Family Power in Southern Italy: The Duchy of Gaeta and its Neighbours, 850–1139. Cambridge: Cambridge University Press. (İngilizce)
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.