Anselmus

Canterbury'li Anselmus[1], (Aoste, Piedmont, 1033 - Canterbury, İngiltere, 21 Nisan 1109) Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik kanıtıyla tanınan Benedikten keşişi, filozof ve ilahiyaçı. Felsefe tarihçilerine göre Anselmus Skolastiğin babasıdır ve "İkinci Augustinus". Öldükten sonra hemen Katolik Kilisesi tarafından Aziz olarak ilan edilmiştir. 1720'de Papa XI. Clemens tarafından Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Yortusu 21 Nisandır.

Canterbury'li Anselmus
Kilise Doktoru
Doğum 1033
Aoste, Piedmont
Ölüm 21 Nisan 1109
Canterbury, İngiltere
Kutsayanlar Katolik Kilisesi, Anglikan Komünyonu
Türbe Canterbury Katedrali - Canterbury, İngiltere
Yortu 21 Nisan

Hayatı

Soylu bir aileden gelen Anselmus, babası ile yaşadığı ciddi bir münakaşa sonucu evini terk ederek 3 sene boyunca Fransa’da bir gezgin misali vakit doldurmuştur. 1060 senesinde ise yaşadığı bir takım çekince sonrası Normandiya’daki Bec Manastırı’na girme kararı almıştır. 1079 senesinde manastırdaki keşişlerin başrahibi seçilmiştir. Onun egemenliğinde, bulunduğu manastır, felsefe ve teoloji alanlarında örnek çalışmalara imza atacak önemli bir okul haline gelmiştir.

Bec Manastırı

Bec Manastırı’nın İngiltere’de bulunan mülk ve gelir kaynaklarının yönetimi için başrahibin bizzat konuyla ilgilenmesi gerekliliği dolayısıyla Anselmus Manş denizini geçerek İngiltere’yi ziyaret etmek durumunda kalmıştır. Ulviyetinin sebep olduğu şöhret, Canterbury Başpiskoposu Lanfranc’ın onu danışman olarak seçmesine ve Kraliyet Sarayına da tavsiye etmesine yol açmıştır. Lanfranc’ın ölümü ile birlikte; halk, episkoposlar, soylular ve bizzat İngiltere Kralı’nın isteği Anselmus’un yeni Canterbury Başpiskoposu olması yönünde olmuş olsa da Anselmus bu teklifi ancak 3 sene sonrasında kabul edebilmiştir. İngiliz Kilisesi’nde reform yapma isteği ve dahası kralın hegemonyasının olmadığı, dolayısıyla da müdahalede bulunamayacağı bir kilise yönetimi arzulamasından dolayı başı belaya giren Anselmus 1097 senesinde İngiltere’yi terk ederek Fransa’nın Lyon şehrinde 3 sene boyunca sürgünde yaşamak zorunda kalmıştır.

Sürgün dönemi boyunca, 1098 senesinde toplanan ve Latin Kilisesi’nin Yunan Kilisesi ile birleşmesini arzulayan Bari Konsili’nin yanı sıra kralların ve prenslerin, din adamları atamalarına müdahalesini kınayan Roma Konsili’ne de rehberlikte bulunmuştur.

1100 senesinde Kral I. Henry tarafından Canterbury’e tekrar davet edilen Anselmus’un, öleceği zamana kadar Kilise'yi monarşinin dini konular ve piskopos adaylıklarına yönelik müdahalelerinden korumak için, büyük zorluklarla baş etmesi gerekmiştir.

Anselmus’un öğretileri[2]

Akıl ve iman birbiri ile uyum içerisinde ve birlikte çalışmaktadır.

Anselmus, salt imanın Tanrı’ya ulaşmak için yeterli olmadığına inanan bir teologdu. Onun inancına göre aklın bu konuda üzerine düşen bir görevi bulunmaktaydı. Anselmus, iman hakkındaki hakikatlere (Tanrı’nın doğası) ulaşılabilmesi için iyi bir felsefi hazırlık ve Kilise Babaları’nın yazılarının, özellikle de Augustinus’un, yeterli bir düzeyde anlaşılmasının açıkça gerekli olduğunu düşünüyordu. Hristiyan imanı hakkındaki hakikatin ve Teslis ya da Tanrı’nın Vücut Bulması gibi dogmalarının salt akıl yürütme (Sola ratione) aracılığıyla analiz edilmesi ve kanıtlanması için çabalamıştır. Anselmus, tüm bu akıl yürütme yönteminde sağduyuya olduğu kadar mantığa da oldukça büyük bir yer vermiştir.

İman anlamak için gereklidir

Anselmus, Felsefe ve ilahiyatın birlikteliğine öncülük eden, dinsel inancı akılla açıklamaya girişen düşünür, "İnanmak için, anlamaya çalışıyorum" değil de "Anlamak için inanıyorum" tavrının başlatıcısı olmuştur (Proslogion). İnanç - akıl ilişkisi söz konusu olduğunda, akıl karşısında inanç ya da imana, bilgi karşısında da otoriteye öncelik vermiştir.[3]

Eserleri

Monologion - XI. yüzyıl

Bec Manastırı’nda keşiş olduğu dönemde Anselmus’un yazdığı eserler şunlardır:

  • De Grammatico
  • Monologion. Bu tezinde spekülasyona oldukça açık bir biçimde Tanrı’nın varlığını her iyi ve harikulade şeyin en temel nedeni olarak açıklayan Anselmus, Tanrı’yı ‘En Yüce İyi’ olarak tanımlamıştır. Ayrıca Tanrı’ya inanmak ve iman ile onun huzuruna erişmenin bir ve aynı şey olduğunu savunmuştur. (75. Bölüm)
  • Proslogion. Anselmus’un Tanrı’yı ‘ondan öte daha yüce hiçbir şeyin tahayyül edilemeyeceği’ bir varlık olarak tanımladığı kitabıdır.
  • De Veritate (Hakikat Üzerine)
  • Bec Manastırının Kütüphanesi
    De Libertate Arbitrii (Özgür İrade Üzerine). Bu tezinde Anselmus özgür iradeyi kişinin iradesinin doğru yolda kalabilmesi için koruma sağlayacak bir güç olarak açıklamıştır. İnsanın günahını ise bu doğru yolu kaybetmesi olarak tanımlayan Anselmus’a göre sadece Tanrı insana düzgün bir iradeye sahip olabilme yetisini yeniden bahşedebilirdi. Bu tür bir kurtuluşun ölümden diriliş mucizesinden bile daha büyük bir mucize olduğu yönünde kanaat getirmiştir.
  • De Casu Diaboli (Şeytan hakkında). Bu kitabında Anselmus, melekler üzerine olan doktrinini geliştirmiştir. Kötü meleklerin tıpkı iyi olanlar gibi iyilikte sebat etme yetisine sahip olmalarına rağmen bunu gerçekleştirmemelerinin nedeninin sebat etmek istememelerinden kaynakladığı şeklinde açıklamıştır. Buna göre bu tür melekler kendi kararları neticesinde iyilikten sonsuza dek uzaklaştırılmıştır.
  • De Incarnatione Verbi olarak da bilinen De Fide Trinitatis. Papa II. Urbanus’a ithafen yazılan bu mektupta; Tanrı’yı bir ve tek özde tezahür eden üç kişi olarak ortaya koyan Katolik doktrinini detaylıca açıklayarak, mantığa dayalı bir biçimde savunmuştur. İmanı, hakikate doğrudan erişim sağlayan idrak etme yetisi için gerekli bir koşul olarak tanımladığı bu mektupta iman olmadan hiçbir şeyi deneyimlemenin mümkün olmadığı ve dolayısıyla deneyim olmadığı müddetçe de idrak etmenin mümkün olmayacağı düşünüldüğünde iman olmadan anlama yetisine sahip olmanın da mümkün olmayacağını savunmuştur. (2. Bölüm)

Canterbury Başpiskoposluğu sırasında yazdıkları ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Cur Deus Homo - XII. yüzyıl
    Cur Deus Homo (Tanrı Neden İnsan Oldu). İki ciltten oluşan bu çalışması Anselmus’un Boson isimli müridi ile arasındaki diyaloğa dayanmaktadır. Bu tezinde Anselmus, oldukça akılcı bir biçimde, Tanrı’nın insanlığı kurtarmak için nasıl işe koyulduğunu açıklamıştır. Anselmus’un açıklamasına göre, insanın günahının bedelinin ödenebilmesi için Tanrı’nın insan olması bir gereklilikti. Ona göre, insanlık Tanrı’yı, düşkün doğaya sahip olması ve cennetten düşmesinden itibaren gücendirmiştir. İlahi adalet, günahın tazminini gerektirmekteyse de insanlar bunu yerine getirme konusunda acizdiler. İnsanın günahtan temizlenmesi yalnızca Tanrı sayesinde gerçekleşebilirdi. Bundan dolayıdır ki kurtuluş yalnızca, aynı anda hem tamamen tanrısal doğaya sahip hem de tamamıyla insani bir doğaya sahip olan, günahsız İsa’nın şahsiyeti aracılığıyla mümkün olabilirdi.

Bu tez Anselmus’un ‘neye inandığımızın idrak edilmesi için bir çaba’ isimli eserinde görülmektedir. (1 ve 2. Bölümler)

  • De Conceptu Virginali (Bakire anlayışı üzerine).
  • De Processione Spiritus Sancti (Kutsal Ruh Üzerine).
  • De Sacrificio Azymi et Fermentati.
  • De Sacramentis Ecclesiae.
  • De Concordia. Bu kitabında, Tanrı’nın öngörü, kader ve lütfunun, insanın özgür iradesi ile uzlaşması (hem her şeyin önceden belirlenmiş olması ve hem de aynı anda özgür iradeye sahip olunmasını olanağı) konusundaki zorlayıcı sorunu ele almıştır.

Kaynakça

  1. New Catholic Encyclopedia - Second Edition (İngilizce). Thomson and Gale. 2003. ss. 495-497 Cilt: 1 ISBN 7876-4005-0.
  2. Hristiyan İlahiyatının Hikayesi – Gelenek ve Reformun Yirmi Yüzyılı. Roger E. Olson. Haberci Basın Yayın Dağıtım Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. 2020. ss. 331-338 ISBN 978-605-4707-62-1.
  3. Felsefe Sözlüğü. Sarp Erk Ulaş. Bilim ve Sanat Yayınları. 2002. ss. 72-74 ISBN 975-7298-45-X.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.