Lübnan İç Savaşı

Lübnan İç Savaşı (Arapça: الحرب الأهلية اللبنانية‎) 1975'ten savaşın sona erdiği 1990 yılına kadar Lübnan'da yaklaşık olarak 150.000 - 230.000 insanın ölümüne neden olmuştur. Yaklaşık 350.000 kişi yaralanmış bir milyondan fazla insan da ülkesini terk etmiştir. Soğuk savaş dönemi Lübnan'ı ciddi şekilde etkiledi ve 1958'deki siyasi kriz ancak ABD'nin Beyrut'a çıkarma yapmasıyla sona ermişti. İsrail'in kurulması ve yüzbinlerce Filistinli mültecinin Lübnan'a yerleşmesi (Filistinli mülteciler 1976-90 yılları arasında nüfusun % 35'ini oluşturuyordu) dini çatışmaları arttırdı. Silahlı FKÖ gerillalarının ülkeye girişi ciddi siyasi sorunlara sebep oldu. FKÖ'nün gelişi, Filistinli mültecilerin silahlanması farklı gruplar arasındaki sürtüşmeyi hızlandırdı. 1976'da çoğunluğu müslüman Lübnan Cephesi ve Ulusal Komite arasında çatışmalar başladıktan kısa süre sonra Arap Ligi ve Suriye arabuluculuğa girişti, Filistinli-Lübnanlı çatışması daha çok Güney Lübnan'da yoğunlaştı. FKÖ burayı 1969 yılından beri kontrol ediyordu. Kahire Antlaşması imzalanarak bu bölgeden çekildi. İsrail, Güney Lübnan'ı işgal etti ve Suriye önce Hristiyanlar lehine iç savaşa dahil oldu ve sorun uluslararası bir boyut kazandı. Suriye ve İsrail anlaşmazlığı Lübnan üzerinden devam etti. 1980'lerde taraflar harabeye dönen Beyrut'un onarılması için çaba gösterdi.

Lübnan İç Savaşı

2 Nisan 1978'de Beyrut
Tarih13 Nisan 1975 – 13 Ekim 1990 (15 yıl, 6 ay)
(Suriye işgali, 30 Nisan 2005'e kadar sürdü.)
Bölge
SonuçTaif Antlaşması
FKÖ ülkeden çıkarıldı.
Kuzey Lübnan Suriye hakimiyetine girdi.
Güney Lübnan uzun süre İsrail işgali altında kaldı.
Taraflar

Lübnan Cephesi
Lübnan Falanjist Partisi
Güney Lübnan Ordusu
(1976'den sonra)
 İsrail
(1978'den sonra)


Milis Kaplanlar (1980'e kadar)


Suriye
(1976'ya kadar)

Marada Tugayları
(1978'den sonra)

Lübnan Ulusal Hareketi
(1982'ye kadar)
Jammoul
(1982'den sonra)
Filistin Kurtuluş Örgütü


Şii Emel Hareketi


Hizbullah
(1985'ten sonra)
İDM'ye bağlı gruplar
(1980'den sonra)


İslami Birleştirme Hareketi
(1982'den sonra)


Suriye
(1983'ten sonra)

Lübnan Ordusu
UNIFIL
(1978'den sonra)
 ABD
 Fransa


Arap Barış Gücü (1976-83)
Suriye
Komutanlar ve liderler

Beşir Cemayel 
Samir Gaegea
Amin Cemayel
Saad Haddad 
Michel Aoun
Camille Carmoun
Menahem Begin
Ariel Şaron


Dany Chamoun 


Tony Frangieh 
Suleiman Frangieh

Kemal Canbolat 
Velid Canbolat
Inaam Raad
George Hawi
Yaser Arafat


Nebih Berri
Musa El Sadr


Abbas Musavi


Said Şaaban


Hafız Esad
Mustafa Tlass
Emmanuel A. Erskine
William O'Callaghan
Gustav Hägglund
Timothy J. Geraghty
120,000-150,000 arası insan hayatını kaybetti[1]

1989 yılında Taif Antlaşması imzalalandı ve çatışmalar sona erdi. 1990 yılı Ocak ayında Arap Birliği, Kuveyt liderliğinde Suudi Arabistan, Cezayir ve Fas temsilcileriden oluşan bir komisyon kurdu. Bu arada 31 Ocak 1990'da Lübnan Cephesi ve Lübnan ordusu tekrar çatıştı. LC doğu Beyrut'ta şiddetli saldırılar düzenledi ve ilerledi. Ağustos 1990'da Lübnan Parlamentosu, başbakan Mişel Avn'nın Taif Antlaşması'nı ihlal ettiğini ve yeni bir başkanın seçilmesi kararını aldı. 13 Ekim 1990'da Suriye ordusu son büyük operasyonunu yaptı. Hava kuvvetleri ve Lübnanlı müttefiklerinin saldırısıyla Avn, Başkanlık sarayı etrafında sıkıştırıldı ve yüzlerce destekçisi öldürüldü. Avn, Beyrut'taki Fransız büyükelçiliğine sığındı ve ardından da Fransa'ya kaçtı.

Mart 1991'de Lübnan Parlamentosu bir af kanunu çıkardı ve tüm siyasi suçlular serbest kaldı. Mayıs 1991'de, çoğunluğu Hizbullah militanlarından oluşan silahlı güçlerle Lübnan Ordusu tekrar kuruldu. Bu arada şiddet az da olsa hala devam ediyordu. Aralık 1991'de Müslümanların yoğun yaşadığı Basta kentinde bir bombalı araç patlatıldı. Aralarında eski başbakan Şefik Vezzan'ın da bulunduğu yaklaşık otuz kişi öldü ve 120 kişi yaralandı. Savaş sonrası dönemde Suriye'nin Lübnan üzerindeki baskısı arttı ve Hristiyan liderler sürgün, suikast veya mahkûmiyet yoluyla siyaseten tasfiye edildiler.

Riyad Toplantısı

1975-1991 yılları arasındaki Lübnan iç savaşı; Lübnan, Suriye, Mısır, Kuveyt ve Suudi Arabistan devlet başkanlarının 17-18 Ekim 1976'da Riyad Toplantısında aldıkları kararlarla yeni bir boyut kazandı. Bu antlaşmanın üç ana unsuru şöyle idi:

a. Lübnan'da 21 Ekim'den itibaren ateşkes yürürlüğe girecek ve savaşan taraflar, 1975 Nisan'ından önceki hatlara çekileceklerdir.

b. Lübnan için 30.000 kişilik bir Arap Barış Gücü teşkil olunacaktır. Bu güç esas itibarıyla Suriye askerlerinden oluşmuştur.

c. FKÖ gerillaları Lübnan'da kalmaya devam etmekle beraber, Lübnan'ın egemenlik ve güvenliğine saygı göstereceklerdir.

Güvenlik Bölgesi

Bu sonuncu şarta FKÖ gerillaları hiçbir zaman uymadıkları gibi, İsrail de bunu bildiğinden, Litani Nehrine kadar olan Güney Lübnan topraklarını kendi kontrolü altına alıp, bu toprakları kendisi için "Güvenlik Bölgesi" ilan etmiştir.

İsrail kuvvetleri daha sonra Beyrut'u kuşattılar ve bunun sonucunda, Filistin Kurtuluş Örgütü Lübnan'ı terk etmek zorunda kalmıştır. FKÖ unsurları, Lübnan'a çıkan Amerikan, Fransız ve İtalyan askerlerinden oluşan 2.000 kişilik Barış Gücü himayesinde, 21 Ağustos 1982'de Beyrut'tan ayrıldılar.

FKÖ'yü Lübnan'ı terke muvaffak olan İsrail, 1985 yılında kademeli olarak bölgeden çekilmeye başladı, İsrail'in çekilmesi Müslüman - Hristiyan mücadelesini tekrar başlattı. Bunun üzerine, Suriye Lübnan'a müdahale etmek için harekete geçti. Ayrıca, İran da dolaylı olarak müdahaleye katıldı. 1989 yılı sonlarından itibaren ise, FKÖ tekrar Güney Lübnan'a yerleşmeye başladı. Sonuç olarak; 1970 yılında başlayan Lübnan sorunu ve 1975 yılında başlayan Lübnan iç savaşı, çeşitli aşamalardan geçti. İç savaş Lübnan'da çok ağır maddi hasara ve can kaybına yol açtı. Savaş 1991 yılında resmen sona erdiğinde, Lübnan ve Beyrut bir harabeye dönüşmüştü ve 150.000 Lübnanlı can vermişti. 1992 yılından itibaren İsrail ile FKÖ arasında başlayan olumlu gelişmeler üzerine de olaylar şiddetini kaybetmeye başladı. Fakat Lübnan, 1976 Riyad Antlaşması ile bölgeye 30 bin kişilik bir askeri güç göndermeye muvaffak olan Suriye'nin belirli ölçüde eyaleti durumuna geldi.

Tarafların Oluşumu

1976-79 yılları arasındaki toprak durumu
İç Savaş'ta zarar gören Beyrut'un Şehitler Meydanı.
Yeşil Hat ile doğu (Hristiyan) ve batı (Müslüman) olarak ikiye bölünen Beyrut, 1982

1960'larda Hristiyan üstünlüğünün yasal olarak kabul edilmesi, Müslümanlar ve seküler sol grupların, 1969'da Front for Progressive Parties and National Forces'a katılmalarına ayak olacak, büyük tepkisine yol açtı. Müslüman-solcu muhalefet koalisyonu (sonradan Lübnan Ulusal Hareketi'ne dönüştü) yeni bir nüfus sayımı (sonuncusu 1932'de yapılmıştı) isteğinde bulundu ve bu sayım sonrası nüfusun niteliklerini daha düzgün gösterecek bir hükûmet kurulmasını talep etti. Bu istek Hristiyanlar (özellikle Maruniler) tarafından ülkedeki hegemonyalarına bir tehdit olarak algılandı. Ayrıca belirtilmelidir ki, politik durum Maruni kilisesi ve dış devletler tarafından basına iletildiği gibi bir "Müslüman-Hristiyan" çatışmasından çok daha karışık bir haldeydi.

İki taraf da kendi çıkar çatışmalarını ortadan kaldıramadıklarından, önceleri kendilerini korumak amacıyla, sonraları olaylar tırmandıkça daha çok bir orduya benzeyen milisler oluşturmaya başladılar. Bu durum hızlı bir şekilde merkezi hükûmetin otoritesini sarsmaya başladı. Hükûmetin düzen sağlamaya çalışması da Lübnan Ordusu'nun yapısı gereği engellendi. Orta Doğu'nun en küçük ordusu olması sebebiyle belli oranlardaki dinlere mensup kişilerden meydana geliyordu. Üyeler çeşitli mezheplere bağlı milisler karşısında eksik kaldıkça, ne ordudaki militan grupları içinde barındırabildi, ne FKÖ'nde söz sahibi olabildi, ne de yabancıların gizlice içine sızmasını görebildi. Ayrıca hükûmette ve yüksek rütbeli subaylar içinde çoğunluğun Hristiyanlar olmasından dolayı Müslümanlar arasında, ordu da dahil olmak üzere, merkezi otoritelere güven çok azdı. Lübnan Ordusunun parçalanması kaçınılmaz şekilde Müslüman kaçaklar tarafından başlatılmış ve artık Maruni generallerden emir almayacaklarını ilan etmişlerdir.

Savaş boyunca militanların çoğu hatta hepsi insan haklarına neredeyse hiç dikkat etmedi ve bazı tarikatçı savaşlar sivilleri ana hedef hâline getirdi. Savaş devam ettikçe militanlar komutanların askerlikten çok suçu meslek edindikleri mafya stili organizasyonlara dönüştüler. Savaş giderleri ise aşağıdaki yolların biriden ya da üç yoldan da elde ediliyordu:

  • Dış destek, genellikle İran'dan, İsrail'den, İsrail düşmanı bir Arap ülkesinden veya bir süpergüçten gelirdi. İttifaklar sıklıkla yer değiştiriyordu.
  • Nüfusu yağmalamak, haraç, hırsızlık, banka soygunu ve sözde gümrüklerden alınan vergiler bütün grupların ortak yönüydü. Ateşkes sırasında çoğu militan evlerinde sanal mafyalık yaptı.
  • Kaçakçılık, İç savaş sırasında Lübnan, haşhaş üretim merkezi Bekaa Vadisi olmak üzere dünyanın en büyük narkotik üreticilerin biri hâline geldi. Ama birçok şeyin kaçakçılığı daha yapılıyordu. Bunlar silah ve silah malzemeleri ve her türlü diğer kaçak maldı. Savaşta olsun ya da olmasın Lübnan, Avrupa ile Arap dünyası arası ticaretteki aracı konumunu asla kaybetmedi. Lübnan limanlarında kaçakçılara suyolları kullanımı sağlamak için bugüne kadar çok savaş verildi.

Başlıca Militan Gruplar

Çoğu militan hiçbir mezhebe bağlı olmadığını söylemesine rağmen genelde bölgesel mezhep liderlerinin yönetimindeydiler.

Hristiyan Militan Grupları

Lübnanlılar Cephesi Amblemi

Hristiyan militanlar Romanya ve Bulgaristan'dan aldıkları gibi Batı Almanya, Belçika ve İsrail'den de silah almış, Ülkenin kuzeyindeki fakir halktan da destekçiler kazanmışlardır. Politik görüş olarak genelde sağ görüşlülerdi. Bütün büyük Hristiyan militan grupları Maruni Kilisesi tarafından yönetilirken diğer Hristiyan mezhepleri ikincil bir rol oynadılar.

En güçlü Hristiyan militan grupları Beşir Cemayel yönetimindeki Lübnan Ketaib Partisi ve Hür Milliyetçiler Partisi'ydi. Hür Milliyetçiler Partisi, 1986'da Samir Geagea'nın komutası altına giren Lübnanlılar Cephesi'nin 1977'de kurulmasına yardım etti. Daha küçük bir grup da aşırı uçta bulunan Guardians of the Cedars'dı. Bu militanlar Hristiyan çoğunluklu Doğu Beyrut'ta hızlıca kaleler elde etmeye başladılar. Kuzeyde Marada Brigade, Fıranciye ailesinin ve Zgharta'nın özel militanları olarak görev yaptı.

Şii Militan Grupları

Şii militanlar oluşumda ve savaşa katılmakta yavaştılar. Başlangıçta, çoğu Şii Filistin hareketi ve Lübnan Komünist Partisi'ne çağrılmıştı ama 1970'lerin Kara Eylül'üyle beraber silahlı Filistinliler Şii bölgelerine akın etmeye başladılar. Filistin hareketi Şii bölgelerinde etkisini radikal grupların silahlı yönetimleri yüzünden çabukça kaybetti.

Filistinli radikallerin laikliği ve kibirli davranışları gelenekçi Şii topluluğunu yabancılaştırdı ama aynı zamanda Lübnan'ın en fakir ve mağdur topluluğuna devrimci politikaları için bir örnek oluşturdu. Kendi bağımsız politik organizasyonları olmadan geçen uzun yıllardan sonra 1974-1975'te Musa Sadr'ın Amal Hareketi oluştu. Bu hareketin ılımlı İslamist ideolojisi şehirli fakirleri etkiledi ve hareketin silahlı kuvvetleri hızla büyüdü. Sonra, 1980'lerin başında büyük bir grup, İsrail'le savaşan Şii gruplarla birleşerek Hizbullah'ı kurmak için ayrıldı. Hizbullah bugüne gelebilen en güçlü Lübnanlı militan grubudur. Hizbullah başlangıçta İran tarafından desteklendi ve eğitildi ama şu an Suriye'den de destek görüyor.

Sünni Militan Grupları

El-Murabitun logo

Bazı Sünni grupları Libya ve Irak'tan destek topladı, bazıları Nasırcı ya da pan-Arap ve Arap milliyetçiliği eğilimindeydiler, ayrıca Tevhid Hareketi gibi bazı İslamcı gruplar da vardı. Sünni yönetimindeki en büyük grup Murabitun'du. Sünniler savaş alanındaki güçsüzlüklerini Filistinli Sünnilerin başını çektiği ama Hristiyan azınlıklara da sahip olan Filistin Kurtuluş Örgütü'ne dönüştürdü.

Dürziler

Orta Lübnan'da stratejik ve tehlikeli Şuf'da oturan küçük Dürzi grubunun hiç müttefiki yoktu ve bunun için ittifaklar kurmaya çok özen gösterdiler. Cumblat ailesinin liderliği altında kurulan Sosyalist İlerici Parti aracılığıyla önce Kemal Canbolat sonra oğlu Velid Canbolat, Sovyetler Birliği'nle iyi bağlar kurarak ve Suriye'yle İsrail'in güneye çekilmesi için anlaşarak etkili Dürzi militanlığı yaptılar.

Dinle İlgisiz Militan Gruplar

SSNP logo

Çoğu militan grubun seküler olduğunu iddia etmesine rağmen, birçoğu sadece destek toplamak için sekülerizmi araç olarak kullanıyordu. Yine de bazı din-dışı gruplar vardı ve bunlar tamamen olmasa da aşırı sol için öncül oldular.

Bunun örnekleri Lübnan Komünist Partisi (LCP) ve daha radikal ve bağımsız olan Komünist Eylem Örgütü (COA)'ydü. Bir başka belirgin örnek ise Lübnan milliyetçiliğine ve pan-arabizme ek olarak "Büyük Suriye" düşüncesini benimseyen Suriye Sosyalist Milliyetçi Partisi(SSNP)'ydi. SSNP, ideolojik olarak Beşşar Esad'in Baas Partisi'ni desteklemese de çoğunlukla Suriye hükûmeti destekliydi. Hatta şu anda bile SSNP Baas Partisi'ne karşıdır. İki Baas Partisine mensup grup da savaşın içine girdiler.

Filistin Kurtuluş Örgütü ve Bölgesel Çatışma

Büyük Arap politik baskıları yüzünden Kahire Anlaşması 1969 yılında Mısır Başkanı Nasır tarafından feshedildi, Lübnanlılar yabancı bir gücün (FKÖ) ülkelerinden İsrail'e karşı askerî operasyonlar yürütmesine izin vermeye zorlandı. Öncelerde kabul etmeye yanaşmayan Lübnan, saldırıların Lübnan Ordusu'yla beraber koordine edileceğinden bu anlaşmayı ülkenin kontrolünü ele almanın son şansı olarak görmeye başladı. FKÖ'ye mülteci kampları üzerinde tam kontrol verilmişti ve sonunda Güney Lübnan'ın büyük bölümü onlar etkisi altına girdi. Ürdün'deki "Siyah Ekim"'den sonra savaşçıların ülkeye gelişiyle FKÖ'nün varlığı ülke için kaldırılamaz hale geldi. Radikal gruplar kendi kanunlarıyla hüküm sürmeye devam ettiler ve muhafazakâr Şii köylüleri yabancılaştırdılar. FKÖ'nün Ürdün'de desteğini kaybettiği gibi, Lübnan'da Filistin'e olan Müslüman desteği yükselmeye başladı.

Kaynakça

Ayrıca bakınız

  1. World Political Almanac, 3rd Ed, Chris Cook.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.