Amerika Birleşik Devletleri'nin işlediği savaş suçları

ABD savaş suçları, II. Dünya Savaşı sırasında ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından işlenen savaş suçlarının toplamıdır. Savaş suçlarının büyük çoğunluğu Uluslararası Ceza Mahkemesi, Cenevre Sözleşmeleri ve ilgili uluslararası kanunlarla tanımlansa da ABD Hükûmeti silahlı kuvvetlerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını kabul etmez. Burada Jus ad bellum olarak adlandırılan kabul edilen savaş uygulamaları içinde geçmeyen uygulamalar alınmıştır. Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi tarafından uygulandıktan sonra Nürnberg prensipleri olarak adlandırılan saldırı savaşı veya dünya barışına karşı tutumlar burada ele alınmamıştır.

Sivil halka karşı hava saldırıları

Dresden'de bombardıman sonrasında hayatını kaybedenler

II. Dünya Savaşı sırasında hem Mihver Devletler hem de Müttefik Devletler sivillerin yoğun olarak bulundukları bölgelere saldırıda bulunmuştur. Bu saldırıların tamamı savaş suçu olarak değerlendirilmektedir. Özellikle Nazi Blitzkrieg savaş stratejisinin ayrılmaz bir parçası olan saldırı öncesi yoğun bombardıman bu tür saldırıların kaynağı sayılabilir. Savaşın ilerleyen dönemlerinde Luftwaffe'nin güçten düşmesi sayesinde ABD Hava Kuvvetlerine bağlı bombardıman uçakları Dresden'i, Japonya'nın güç kaybetmesi üzerine de Tokyo'ya havadan saldırmış, yoğun sivil nüfus zayiatı olan saldırılar gerçekleştirmişlerdir. ABD Hava Kuvvetlerinde görev yapan general Curtis LeMay stratejik bombardımanları savunmuş ancak savaşı kaybetmeleri halinde savaş suçlusu olarak yargılanacaklarını ifade etmiştir.[1]

Atom bombası kullanımı

Atom bombasının hemen ardından solda Hiroşima, sağda Nagazaki

Tarihçi ve akademisyenler için Hiroşima ve Nagazaki’nin atom bombalarıyla bombalanması öncelikli olarak ahlaki açıdan tartışılmaktadır. Nükleer silahların kullanılmasının haklı ve geçerli sebepleri olup olmadığı konusu önem taşır. Bu bombalamaların devlet terörü kapsamında değerlendirilmesini öneren tarihçiler bulunmaktadır. Bu şekilde yorumlayanlar terörün tanımı olan bir siyasi amacın gerçekleştirilmesi için sivillerin hedef seçilmesinin devlet tarafından uygulanmasını delil gösterirler. Yine tarihçilere göre atom bombalarının sivil hedeflere atılmasıyla beraber sivil hedeflere saldırmama tabusu ortadan kalkmış ve özellikle ABD tarafından standart bir uygulama olmuştur. Nagazaki ve Hiroşima’ya atılan atom bombaları nükleer silahların savaşta ilk ve tek kullanışı olmuştur.

Savaş esirleri

Dachau kampı teslim olunca General Linden SS komutanından brifing alıyor
Dachau kampında öldürülmüş SS askerleri

Canicatti katliamı

Bu katliam ABD Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki Yarbay McCaffrey tarafından gerçekleştirilmiştir. İtalyan sivilleri öldüren komutan hakkında soruşturma açılsa da askeri dava konusu yapılmamıştır. 1954 yılında ölen komutanın ardından olay unutulmuşken, New York Üniversitesi öğretim üyesi Joseph S. Salemi tarafından kamuoyuna açıklanmıştır.[2]

Dachau katliamı

Katliam Dachau Toplama Kampı'nın ABD silahlı Kuvvetleri 7. Ordusuna bağlı 45. Piyase Tümeni askerleri tarafından ele geçirilmesinden sonra yaşanır. Kampın alınmasından önce bölgeye gelen ABD askerleri çürümekte olan çok sayıda ceset bulmuş ve kampın içinde yanmış durumda cesetle karşılaşmıştır. Bunun üzerine esir edilen SS askerleri infaz edilmiştir. Kampta kaç askerin öldürüldüğüne dair belirli bir rakam belli değildir.

Kamp komutanı Yarbay Martin Gottfried Weiss ABD birliklerinin yaklaştığı haberini alıp kaçınca komuta Heinrich Wicker'e geçer. Komutasındaki yaklaşık 560 asker SS inzibatlarından ve Macar gönüllülerden oluşmaktadır. Wicker teslim olduktan sonra kampı ABD komutanı general Henning Linden başkanlığındaki heyete gezdirir. 29 Nisan 1945 günü yapılan işlemler sonucu en kötü şöhretli toplama kamplarından bir tanesi olan Dachau yaklaşık 30 bin savaş esiriyle beraber ele geçirilir.[3] Kamptaki SS derhal enterne edilir.

Olay sırasında görev yapan Yarbay Felix L. Sparks'a göre yaklaşık 50 SS askerini makineli tüfekle muhafızlık yapması istenen bir asker izinsiz ateş açmış ve 19 tanesini öldürmüştür. Olay sonrasında yapılan askeri soruşturmada Yarbay Joseph Whitaker anlatılanları doğrulamıştır. Ancak Howard Buechner tarafından 1986 yılında yazılan Dachau: The Hour of the Avenger : An Eyewitness Account adlı eserde aynı gün içinde Teğmen Jack Bushyhead emriyle 346 SS askerinin infaz edildiği öne sürülür.[4] Savaşın ardından Bavyera valisi olan General George S. Patton olayda adı geçen komutanların masum olduğuna hükmederek konuyu kapatmıştır.

Biscari katliamı

14 Temmuz 1943 tarihinde Sicilya'nın Acate bölgesinde yapılan katliamdır. Husky Harekâtı ile Sicilya'ya asker çıkartan ABD ve İngiltere Silahlı Kuvvetleri bölgede ilerler. Biscari Havaalanı'nın düşmesinden sonra 180. Piyade Alayı iki ayrı olayda toplamda silahsız 71 İtalyan ve 2 Alman askerini öldürür. General Omar Bradley, Patton'ın itirazlarına rağmen askeri soruşturma başlatır. Ele geçirilen askerleri kurşuna dizdiren Yüzbaşı John T. Compton askeri mahkemeye sevk edilse de emirleri uyguladığını öne sürecektir. Beraat eden komutan 8 Kasım 1943 tarihinde İtalya'da öldürülür. İkinci kurşuna dizme olayını gerçekleştiren Çavuş Horace T. West ise suçlu bulunur, rütbeleri sökülerek ordudan atılır.

Gözyaşı harekâtı

Esir denizaltı mürettebatı ve Kaptan Paul Just

Nazi Kriegsmarine donanmasına bağlı U-546 denizaltısı 24 Nisan 1945 günü Grönland'daki Farewell Burnu açıklarında[5] batırıldıktan sonra mürettebatına ABD Ordusu yetkilileri tarafından sorguda işkence yapılmıştır. Gözyaşı harekâtı adı verilen operasyonda ABD hedeflerine denizaltılardan füze saldırısı yapılacağı ihbarı alınması üzerine hızla istihbarat toplanması için bu yönteme başvurulduğu öne sürülmektedir.

Malmedy'nin intikamı

17 Aralık 1944 tarihinde Ardenler'de Joachim Peiper komutasındaki 1. SS Panzer Tümeni "Leibstandarte SS Adolf Hitler"'e bağlı birlikler esir aldıkları 150 ABD askerinden 84'ünü öldürmüştür. Olayın ortaya çıkartılmasından sonra 328. Piyade Alayı Kurmay Başkanlığından gönderilen yazılı emirde hiçbir SS askerinin esir alınmayacağı ve görüldüğü yerde imha edileceği belirtilmiştir. General Raymond Hufft bu talimattan hareketle Ren Nehri geçildikten sonra hiçbir SS askerinin esir alınmayacağını emretmiştir. Hufft'un talimatından sonra ne kadar SS veya Alman esirin öldürüldüğüne dair belge yoksa da bu talimatların savaş suçlarının işlenmesinde etkili olduğu tarihçi Stephen Ambrose tarafından iddia edilmiştir.

Avrupa cephesindeki diğer olaylar

  • Fransa'nın Manche iline bağlı Audouville-la-Hubert kentinde ABD paraşütçü birliklerinin 30 Wehrmacht askeri esir alındıktan sonra öldürülmüştür.
  • Normandiya Çıkarması öncesinde ABD ve Kanada birliklerine esir almamaları talimatı verilmiştir. Omaha Sahili'nde esir alınan 130 Alman askerinin 64 tanesi savaş esirlerinin toplandığı bölgeye ulaşamaması yolda infaz edildikleri iddialarının çıkmasına yol açmıştır.

Pasifik cephesi

Pasifik Cephesi'nde savaşan ABD askerleri karşılaştıkları şiddetli direniş nedeniyle genellikle teslim alınan Japon savaş esirlerini infaz etmişlerdir. Nottingham Üniversitesi Tarih Bölümü Profesörü Richard Aldich muharip askerlerin günlüklerinden yola çıkarak yaptığı değerlendirmede savaş esirlerinin çoğunlukla katledildiklerini belirtmiştir. İnfaz olayları ve esir almama uygulamaları o kadar önemli bir aşamaya gelmiştir ki Müttefik komuta heyeti sorgulamak için Japon savaş esiri bulamayacak duruma gelir. Bunun üzerine bu konuda çalışmalar başlatılsa da özellikle çok çetin geçen muharebelerde esir almama uygulaması devam etmiştir. Ayrıca cephedeki askerler Japonların teslim olacakmış gibi yapıp kendilerine saldırdıklarını söyleyerek uygulamaya karşı çıkmıştır. Her şeye rağmen esir alınan Japonların bir kısmı ise nakilleri sırasında öldürülmüştür. Tarihçi James J. Weingartner Japon savaş esirlerinin görece düşük sayısını iki etkene bağlar; Japonların teslim olmaya eğilimli olmamaları ve Japonların Müttefikler tarafından insan yerine konulmaması.[6]

Tecavüzler

1945 yılındaki Okinawa Muharebesi sırasında ABD askerlerin Okinawalı kadınlara toplu şekilde tecavüz ettikleri iddiaları bulunmaktadır.[7] Benzer iddialar Kanagawa ili işgal edilirken de ortaya çıkmıştır.

Cephe gerisi

II. Dünya Savaşı sırasında ABD vatandaşı olan Alman, İtalyan ve Japon asıllı kişiler çeşitli toplama kamplarında zorla enterne edilmiştir. Bu kişilerden, ABD vatandaşı Japonların enterne edilmesi olayının haricinde resmi olarak hiçbir şekilde özür dilenmemiş, tazminat ödenmemiştir.

Kaynakça

  1. İlgili alıntı (İngilizce) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
  2. Salemi'nin asker olan babası olayın doğrudan görgü şahitlerindendir İlgili makale (İtalyanca) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
  3. İlgili gazete haberi (İngilizce) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
  4. Howard Buechner, Dachau: The Hour of the Avenger : An Eyewitness Account, Metairie, Thunderdbird Press 1986 ISBN 0-913159-04-2 s.97
  5. Koordinatlar 43°53′N 40°07′W
  6. Naziler de Sovyet askerleri için untermenschen (altinsan) demiştir
  7. Okinawalı tarihçi Oshiro Masayasu tarafından yapılan çalışma

Ayrıca bakınız

  • Kurombo Gama olayı

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.