Radyofobi

Radyofobi, yapay Radyasyon ve X ışınları korkusudur. Radyofobisi olan birey, radyasyona yeterince maruz kaldığında (radyasyona bağlı kanser ve akut radyasyon sendromu korkusuyla) cahillikten dolayı ve/veya travmatik deneyim sonucunda gereksiz veya mantıksız korkuya neden olmaktadır.[1][2][3]

Sağlık fiziği posteri. Radyasyondan korkmak yerine saygıyı ısrarla dile getirdi (ORNL, 1947)

Castle Bravo deneyinin halkın algısı üzerindeki etkisi

1 Mart 1954 tarihli bir deney olan Castle Bravo deneyi, türünün ilk radyasyon cihazı örneği deneysel termonükleer Shrimp cihazının denenmesi sonucunda, 4-6 megaton arasındaki tahmini radyasyon verilerini geçti ve bunun yerine 15 megaton radyasyon üretti; Nükleer serpintilerin, beklenmedik miktarda, başlangıçta tahmin edilen ~5 megatonluk serpinti alanının dışına çıkmıp, alanın dışında balıkçılık yapan ve olaydan habersiz olan Japon balıkçı tekneleri Daigo Fukuryū Maru ve Lucky Dragon'u yüksek radyasyon altına almıştır, Castle Bravo deneyi soruşturma altına alınmıştır. Deneyden (yani felaketten) 2 hafta sonra 23 üyeli balıkçı mürettebatı yüksek miktarda radyasyona mağruz kaldıklarından, ciltleri akut radyasyon hastalığı ile hastalanmaya başladı. Mürettebattan bir kişi, teknenin kaptanı olan Kuboyama Aikichi, olaydan 7 ay sonra, 23 Eylül 1954'te ölmüştür.[4][5] Daha sonra, yaklaşık yüz balıkçı teknesinin de yüksek radyasyona mağruz kaldığı tahmin edildi. Marshall Adaları sakinleri de radyasyon tehlikesine maruz kaldılar ve bir takım adalar acilen tahliye edildi.[5]

Nükleer silahların hakkında o zamanlar pek bilgi olmamasına bağlı olarak meydana gelen bu olay, nükleer silahları öngörülemeyen derecede güçlü olabileceklerini göstermiştir. Ayrıca olay, Japon gıda kaynaklarını etkilemiştir. Radyoaktif kontamine içeren balıklardan kaynaklanan yaygın bir korku yaratmıştır. Castle Bravo deneyinden çıkan patlamanın neden olduğu kontaminasyonun tahmin edilenlerden yaplaşık bin kat daha güçlü olduğunu yayınlanmasından sonra, Japonya'daki olay, bazıları tarafından "ikinci bir Hiroşima olayı" olarak adlandırıldığı seviyeye ulaşmıştır.[6] Daha sonra, güçlü anti-nükleer hareketin Amerika karşıtı bir harekete dönüşmesini önlemek için, Japonya ve ABD hükûmetleri, kirli balıkçılık için 2 milyon dolar tazminat kararı aldı, hayatta kalan 22 balıkçı mürettebatı tarafından da kabul edildi. Bütün mürettebat üyeleri toplam yaklaşık 2 milyon dolar tazminat almışır.[7][8][9][10]

Yerel halk radyasyonun bulaşıcı olduğunu düşündüğünden, hayatta kalan mürettebat üyeleri ve aileleri daha sonra önyargı ve ayrımcılık yaşamıştır.[9]

Castle Bravo deneyinin sanat üzerindeki etkisi

Castle Bravo deneyi ve radyoaktif şiddetin korkuları, sanat ve sinemada yeni bir yönde ilham kaynağı olmuştur. Özellikle Ishirō Honda'nın 1955'te çıkardığı filmi Gojira gibi filmlerine ilham kaynağı olmuştur. Gojira'nın açılış sahnesi sıra radyasyon yanıkları bulunan kurtulanlar içermektedir. Gojira filminde özel efektleri ikna edici bulunmasa da Roger Ebert, filmin " en önemli ayrıntısı" olduğunu söylemiştir.[11]

A year after the Castle Bravo test, Akira Kurosawa examined one person's unreasoning terror of radiation and nuclear war in his 1955 film I Live in Fear. At the end of the film, the foundry worker who lives in fear has been declared incompetent by his family, but the possible partial validity of his fears has transferred over to his doctor.

Nevil Shute'ın 1957'de çıkardığı On the Beach adlı romanı, Kuzey Yarıküre'deki tüm yaşamın öldürecek kadar çok radyoaktif şiddet salan bir nükleer savaştan esinlenerek yazmıştır ve sadece altı yıl sonra bir geleceği tasvir etmektedir. Roman, Güney Yarımküre'nin geri kalanıyla birlikte benzer ve kaçınılmaz bir kaderi beklediğini öngörmüştür.[12]

Radyofobi ve Çernobil olayı

Eski Sovyetler Birliği'nde, Çernobil felâketi'nden sonra radyoaktife maruz kalan pek çok hasta, düşük olsa dahi radyasyona maruz kalma konusunda aşırı endişe gösterdi ve bu nedenle, birçok kişide radyofobi (radiophobia) gelişti ve fatalist alkolizmin de arttığı gözlemlendi. Japon sağlık ve radyasyon uzmanı Shunichi Yamashita şunları kaydetmiştir:[13]

« Çernobil'de biliyoruz ki psikolojik sonuçlar çok büyüktür. Tahliye edilenlerin ömürleri, kanser yüzünden değil, depresyon, alkolizm ve [intihar]][ nedeniyle 65 ila 58 yıla düştü. Yer değiştirmek kolay değil, stres çok büyük. Biz sadece bu sorunları takip etmemeliyiz, aynı zamanda onlara da özel muamele etmeliyiz. Aksi takdirde insanlar araştırma yaptıklarında sadece kobay olduklarını hissedeceklerdir. »

"Radyasyon fobisi sendromu" terimi 1987'de başlamıştır.[14]

Bununla birlikte, belirtmek gerekir ki, radyasyonun psikolojik fobisi, bir birey veya çocuklarına gerçek bir hayatı tehdit eden maruz kalma ile çakışmayabilir. Radyofobi, yalnızca bir kişinin maruz kaldığı gerçek radyasyon miktarına orantısız bir kaygı sergilemektedir; çoğu durumda, bireylerin, arka plan radyasyonundan her gün doğal olarak maruz kaldıkları radyasyona maruz kalma değerlerine eşit veya çok daha yüksek değildir. Yaşamını tehdit eden, radyasyona maruz kalma düzeyine verilen tepki sonrası kaygı, radyofobi ya da kaygı kaygısı olarak değil, normal, uygun bir yanıt olarak düşünülür.

Çernobil kürtajları

Kazayının ardından, gazeteciler pek çok sağlık uzmanına (Birleşik Krallık Ulusal Radyolojik Koruma Kurulu sözcüsü gibi) güvenmemekte ve halkın güvensiz kıldığını iddia etmektedir.[15]

Throughout the European continent, in nations where abortion is legal, many requests for induced abortions, of otherwise normal pregnancies, were obtained out of fears of radiation from Chernobyl; including an excess number of abortions of healthy human fetuses in Danimarka in the months following the accident.[16]

« Danimarka'da radyasyonun artışı o kadar düşüktü ki, doğum kusurları riski neredeyse hiç artmamıştı, gebe kadınlar ve kocaları arasındaki kamusal tartışma ve endişe, Danimarka'da kazadan daha fazla ölüme neden oldu. Bu, kamusal tartışmanın önemini, kitle iletişim araçlarının rolünü ve Ulusal Sağlık yetkililerinin bu tartışmaya katılım biçimini vurgulamaktadır. »

Kazadan sonra Yunanistan'da panik ve sahte söylentiler çıkmıştır ve bu nedenle pek çok doğum uzmanı ve hamile birkaç hafta içerisinde yanlış bir yanılgıya düşmüştür. Bu olayın üstünden pek çok düşük meydana gelmiştir. Tıp grubunda endişe devam ederken, tıp mesleği büyük sorunun olmadığını tespit etmiştir. Yunanlara uygulanan etkin doz radyasyonun, embriyonik anormallikleri veya diğer stokastik olmayan etkileri indirebileceğinden daha düşük bir doz olan 1 mSv'yi (0.1 rem) geçmediği saptanmış olsa da, istenen gebeliklerin 2500'den fazlasının aldırılması gözlenmiştir. Bu durum muhtemelen annede bir çeşit radyofobi uyandırmış ve hem bebeğin hem de kendisinin doğum yaparken öleceğini düşündürtmüştür.[17]

İtalya'da meydana gelen, beklenen bebek sayısının isteyerek aldırılan normal sayının "biraz" üzerinde olması, tıbbın halka radyofobiyi açıklama zorunluluğu getirtmiştir. Pek çok kişi bir fobi olduğuna inanmamış ve doğum yaparken radyasyondan gerçekten ölebileceğini düşündürtmüştür.[18][19]

Radyofobinin sağlık etkileri

"My former colleague, William Clark, has likened the public’s frenzy over small environmental insults to the fear of witches in the later Middle Ages. Some million certified “witches” were executed because they could not prove that they had not caused harm to someone or something. In the same way, since one cannot prove that tiny amounts of radiation did not cause a particular leukemia—for that matter one cannot prove that they caused it either—those who wish to succumb to low-level phobia succumb. As a result nuclear energy […is] under siege. Not until the low–level controversy is resolved can we expect nuclear energy to be fully accepted."

Alvin M. Weinberg[20]

The term "radiophobia" is also sometimes used in the arguments against proponents of the conservative LNT concept (Linear no-threshold response model for ionizing radiation) of radiation security proposed by the U.S. National Council on Radiation Protection and Measurements15 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (NCRP) in 1949. The "no-threshold" position effectively assumes, from data extrapolated from the atomic bombings on Hiroshima and Nagasaki, that even negligible doses of radiation increase ones risk of cancer linearly as the exposure increases from a value of 0 up to high dose rates. This is a controversial model as the LNT model therefore suggests that radiation exposure from naturally occurring background radiation, the radiation exposure from flying at high altitudes in airplanes, as well as lying next to loved ones for extended periods and the eating of bananas, which are also weakly naturally radioactive (both mostly due to Potassium-40, a naturally occurring radioactive material required for human life) all increase one's chance of cancer.

Moreover, the lack of strong evidence supporting the LNT model, a model created from extrapolation from atomic bomb exposure, and not hard experimental evidence at low doses, has made the model controversial. As no irrefutable link between radiation induced negative health effects from low doses, in both human and other Mammal exposure experiments, has been found.

On the contrary, many very low dose radiation exposure experiments find positive (hormetic) health effects at low doses of radiation, therefore the conservative LNT model when applied to low dose exposure remains controversial within the scientific community.[10]

After the Fukushima disaster, the German news magazine Der Spiegel reported that Japanese residents are suffering from radiophobia.[13]

Radyofobinin Endüstriyel ve Sağlık Kullanımları

Radiation, most commonly in the form of X-Rays, is used frequently in society in order to produce positive outcomes. The primary use of radiation in healthcare is in the use of radiography for radiographic examination or procedure, and in the use of radiotherapy in the treatment of cancerous conditions. Radiophobia can be a fear which patients experience before and after either of these procedures,[21] it is therefore the responsibility of the healthcare professional at the time, often a Radiographer or Radiation Therapist, to reassure the patients about the stochastic ve deterministic effects of radiation on human physiology. Advising patients and other irradiated persons of the various radiation protection measures that are enforced, including the use of lead-rubber aprons, dosimetry ve Automatic Exposure Control (AEC) is a common method of informing and reassuring radiophobia sufferers.

Benzer şekilde, endüstriyel radyografide, radyofobi hastaları endüstriyel radyografik ekipmanların yakınında olduğunda insanların radyofobi yaşama olasılığı bulunmaktadır.

Ayrıca bakınız

  • Castle Bravo deneyi
  • Background radiation
  • Backscatter X-ray
  • Chernobyl: Consequences of the Catastrophe for People and the Environment
  • Dirty bomb
  • Electromagnetic radiation and health
  • Fear mongering
  • Nuclear power debate

Kaynakça

  1. Looi Hoong Wah. "LYNAS PLANT: Irrational fear behind plant". http://www2.nst.com.my/streets/central/lynas-plant-irrational-fear-behind-plant-1.23197. 15 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2014. |website= dış bağlantı (yardım) In Malaysia, the presence of (naturally) radioactive thorium in a rare earth element processing plant led to extreme fear: "one of my friends has even stopped construction of his new house in Kuantan because he is fearful of a nuclear explosion in the Lynas plant."
  2. Note i.e. Dina Spector (19 Şubat 2014). "Here's The Basic Science Question That 1 In 4 Americans Got Wrong". Business Insider. 8 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2014. "a survey of more than 2,200 people in the United States, conducted by the National Science Foundation in 2012 [...] tests the public's knowledge of basic facts in the physical and biological sciences [...] All radioactivity is man-made. True or false? [...] False (72% [answered correctly])" and yet this was the best score of several countries surveyed: Japan 69% (2011), EU 59% (2005), China 48% (2010), South Korea 48% (2004), Russia 35% (2003), Malaysia 14% (2008).
  3. Meera Srinivasan. "At Kudankulam's core is fear, ignorance and anger". The Hindu. 26 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2014. In India, locals near the Kudankulam Nuclear Power Plant had been told that it would cause Dengue fever.
  4. http://search.japantimes.co.jp/mail/ed20090301a2.html
  5. Lorna Arnold and Mark Smith. (2006). Britain, Australia and the Bomb, Palgrave Press.
  6. Beverly Deepe Keever (25 Şubat 2004). "Shot in the Dark". Honolulu Weekly. 28 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2008. The Japanese government and people dubbed it “a second Hiroshima” and it nearly led to severing diplomatic relations.
  7. Gerard DeGroot, The Bomb: A Life, Random House, 2004.
  8. On 25 April 1949 the US dollar was pegged to the YEN at $USD 1 = 360 YEN
  9. Keiji Hirano (29 Şubat 2004). "Bikini Atoll H-bomb damaged fisheries, created prejudice". chugoku. 29 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2008.
  10. Zbigniew Jaworowski, Radiation Risk and Ethics 19 Kasım 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Physics Today, 52(9), September 1999, pp. 24-29
  11. "Chicago Sun-Times". 18 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020.
  12. "Nuclear radiation 'the greatest public health hazard'". CNN. 25 Mart 2011. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2014.
  13. "Arşivlenmiş kopya". 16 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2017.
  14. Bella Belbéoch, RESPONSABILITES OCCIDENTALES DANS LES CONSEQUENCES SANITAIRES DE LA CATASTROPHE DE TCHERNOBYL, EN BIELORUSSIE, UKRAINE ET RUSSIE 27 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., in: Radioprotection et Droit nucléaire [eds.: Ivo Rens and, Joël Jakubec, collection SEBES, 1998, pp. 247-261 (English translation: "Western responsibility regarding the health consequences of the Chernobyl catastrophe in Belarus, the Ukraine and Russia" 26 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
  15. Kasperson, Roger E.; Stallen, Pieter Jan M. (1991). Communicating Risks to the Public: International Perspectives. Berlin: Springer Science and Media. ss. 160-162. ISBN 0-7923-0601-5.
  16. "Legally induced abortions in Denmark after Chernobyl". Biomed Pharmacother. Cilt 45. 1991. ss. 229-31. doi:10.1016/0753-3322(91)90022-l. PMID 1912378.
  17. Trichopoulos D, Zavitsanos X, Koutis C, Drogari P, Proukakis C, Petridou E (1987). "The victims of chernobyl in Greece: induced abortions after the accident". Br Med J (Clin Res Ed). Cilt 295. s. 1100. doi:10.1136/bmj.295.6606.1100. PMC 1248180$2. PMID 3120899.
  18. Parazzini F, Repetto F, Formigaro M, Fasoli M, La Vecchia C (1988). "Induced abortions after the Chernobyl accident". Br Med J (Clin Res Ed). Cilt 296. s. 136. doi:10.1136/bmj.296.6615.136-a. PMC 2544742$2. PMID 3122957.
  19. "The Chernobyl accident and induced abortions: only one-way information". Scand J Work Environ Health. Cilt 16. Dec 1990. ss. 443-4. doi:10.5271/sjweh.1761. PMID 2284594.
  20. Alvin M. Weinberg (1 Ocak 1994). The First Nuclear Era: The Life and Times of a Technological Fixer. Springer Science & Business Media. ss. 181-182. ISBN 978-1-56396-358-2. 13 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2017.
  21. Freiherr, G. (2010). "We have to calm dose hysteria…RIGHT NOW!". Diagnostic Imaging.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.