Nanban ticareti

Nanban ticareti (南蛮貿易 Nanban bōeki, "Güneyli barbar ticareti"), veya Nanban ticareti dönemi (南蛮貿易時代 Nanban bōeki jidai, ""Güneyli barbar ticareti dönemi"), Japonya tarihinde bir dönemdir. 1543'te Portekizlilerin Tanegashima Adası'na çıkmasından itibaren, 1614'te Sakoku "İnziva Fermanı" ilan edilinceye kadar devam eder.[1]

Japonya'daki ilk Batılılar, Hokusai, 1817. Yazılar: "25 Ağustos 1537'de, bu yabancılar Tanegashima Adası, Okuma Eyaleti'nde ortaya çıktılar." Sonrasında da iki isim var: Murashukusha (bilinmiyor) and Kirishitamōta (örneğin; António da Mota, nam-ı diğer Christopher)[2]

Nanban (南蛮, "Güneyli barbar") aslen Çin-Japon kelimesidir ve Çince olan Nanmandan türemiştir. Bu kelime köken olarak, Güney ve Güneydoğu Asya'daki insanları belirtmek için kullanılmaktaydı. Japonya'da bu kelime ilk başta 1543'te gelen Portekizliler için; daha sonra tüm Avrupalılar için kullanılmaya başlanıldı.

Kültürel karşılaşma

Japonların Avrupalılar hakkında yazdıkları

1543'te Tanegashima'da Portekizlilerle karşılaşılmasından sonra, Japonlar ilk başta yabancılara karşı temkinli davranmaktaydı. Kültür şoku fazlaydı. Bunun nedeni, Avrupalıların ne Japon yazı sistemini anlayabilmesi ne de yemek çubuğu kullanmalarına alışkın olmalarıydı.

« Bizim gibi yemek çubuğu kullanmak yerine elleriyle yiyorlar. Otokontrolleri olmadan duygularını gösteriyorlar. Yazılan karakterlerin anlamı çözemiyorlar »
(Boxer, Christian Century)

Japonlara birçok teknolojik ve kültürel değişim tanıtılmıştı (aynı Avrupalılarda Japonizm) akımında olduğu gibi): askeri alanda (arkebüz, Avrupa tarzında göğüs zırhı ve gemiler), din (Hristiyanlık), dekoratif sanat, dil (Batılı kelimelerin adaptasyonu) ve aşçılık (Japonlara Tempura'nın, işlenmiş şekerin -Wagashi- ve diğerlerinin tanıtılması).

Birçok yabancı, Japonlar tarafından arkadaş edinilmişti. Hatta bazen yetenekleri de göz ardı edilmediği oldu ki William Adams'ı bir samuray rütbesine yükseltip, ona Miura Yarımadası'nda, Edo'nun biraz güneyinde, tımar toprağı vermişlerdir.

Avrupalıların Japonlar hakkında yazdıkları

Rönesans dönemi Avrupalıları, Japonların sahip olduğu değerli maden miktarına hayran kalmışlardı. Bunun nedeni, Marco Polo'nun gözlemlediği altın kaplamalı tapınak ve saraylarının yanında, bir volkanik ülkenin özelliği olan yüzey madenlerinin bolluğuydu (Sanayi Devrimi'nde geniş ölçekli derin maden kazıları yapılana kadar bu bolluğa ulaşılmamıştı). Japonya bu dönemde, bakır ve gümüşün büyük bir ihracatçısı olmuştu.

Bir grup Portekizli Nanban, 17. yüzyıl Japonyası

Japonya'nın, herhangi bir Batılı ülkeden daha çok nüfusa ve şehirleşme oranına sahip olduğu da gözlemlenmişti (16. yy'de Japonya 26 milyon, Fransa 16 milyon, İngiltere 4.5 milyon nüfusa sahipti).[3] Buddist okulları da Batılı üniversitelerden (örneğin; Salamanca ve Coimbra Üniversiteleri) daha büyüktü. O zamanlarda Avrupalılar Japonya'ya karşı o kadar büyülenmişlerdi ki, Alessandro Valignano bile şunu demiştir: "Tüm Doğulu insanlardan üstün olmadıkları gibi, aynı zamanda Avrupalılardan da üstünler"[4]

İlk Avrupalı ziyaretçiler, Japonların zanaat ve metal işleyiciliğini beğenmişlerdi. Bunun nedeni, Avrupa'da bolca bulunan metallerin (özellikle de demir) Japonya az bulunmasıdır. Bu yüzden Japonlar, tüketilebilen ham maddeleri konusunda hassas davranmışlar; elinde bulunanları, daha Avrupalıların ulaşamadığı bir uzmanlık seviyesinde işlemişlerdir.

Japonların askerî yetenekleri de dikkat çekmiştir. "1609'da bir İspanyol kraliyet hükmü, İspanyol komutanlarının Pasifik'te 'Japon askerlerine karşı devletin ve orduların şanını tehlikeye atmaması' konusunda emir vermiştir." Japon samurayları, Maluku Adaları'nda İngilizlere karşı savaşması için Hollandalılar tarafından kullanılmıştır.

Ticari etkileşimler

16. yy'de Portekiz ticareti

Nanban gemileri, Japonya'ya ticaret yapmak için geliyor. 16. yy, altı kat verniklenmiş ve kaplanmış ekran
Portekizli tüccarlar, Japonya'ya inmekte

1543'teki ilk temastan sonra, Protekiz gemileri Japonya'ya uğramaya başladı. O zamanlarda, 1515'te beri, Portekiz ile Goa arasında bir ticarî rota vardı. Lizbon'dan gümüşle kalkan 4 karaktan 3'ü Hindistan'a baharat ve pamuk almaya; 1 tanesi de Çin'e porselen ve ipek almaya gidiyordu.

Bu nedenle Japonya'ya gelen ilk Portekiz kargo gemileri (genelde her yıl 4 küçük gemi), neredeyse sadece Çin malları (ipek ve porselen) taşımaktaydı. Japonlar bu malları satın almayı dört beklemelerine karşın, Wokou nedeniyle Çin İmparatoru tarafından Çin ile herhangi bir ilişki kurmaları yasaktı. Bu sayede Portekizliler, Asya ticaretinde aracı olma şansı elde etmiş oldular.

Daimyo Ōmura Sumitada ile Portekizli arkadaşı ve papaz olan Cizvit misyoneri Gaspar Vilela'nın girişimleriyle, 1571'de Nagazaki kullanıma açıldı.[5] Bu sayede Portekizlilerin Japonya'daki, özellikle de Kyūshū'daki gelecek 30 yıldaki ticaretinin ve etki alanın artması söz konusu oldu. Hatta işi ilerleterek, Ryūzōji klanı'nın Sumitada'ya ait bir limana yaptığı saldırıda Sumitada'ya yardım ettiği de olmuştur. Bu yardım sonucunda, Nagazaki'yi bir Cizvit Tarikatı'na devretmiştir.

Bir Portekiz karağı Nagazaki'de, 17. yy

1557'de Makao'nun ele geçirilmesinden ve Çin'le ticari ortalığın başlamasından sonra, Portekiz ile Japonya arasındaki ticaret düzenli bir hale geldi. Bunu da her yıl, Japonya'ya giden tek karakın ticari hakları olan "Capitaincy"ye en yüksek verene bahşederek yapmaktaydı. Bu karaklar 1000-1500 ton civarında olup, ortalama bir kalyonun ve büyük bir jongun 2-3 katı kadar büyüklükte olabilmekteydi.

1638'e kadar bu ticaret devam etti. Rahiplerin gizlice Japonya'ya sokulması nedeniyle, bu ticaret yasaklandı.

Portekizlilerin ticareti, giderek artan bir rekabete tanıklık etti: Jong kullanan Çinli kaçakçılar, 1592'den itibaren Japon Kırmızı Mühür Gemileri (yıllık yaklaşık 10 gemi), 1600'den itibaren Manila'dan gelen İspanyol gemileri (yıllık yaklaşık 1 gemi), 1609'dan itibaren Hollanda gemileri (yıllık yaklaşık 1 gemi) ve 1613'ten itibaren İngiltere (yıllık yaklaşık 1 gemi).

Japon köle ticareti

1543'teki ilk Portekiz-Japon temasından sonra, büyük ölçekte köle ticareti yapılamaya başlandı: Portekizliler 16. yy ve 17. yy boyunca Japonları köle olarak satın alıp, çeşitli denizaşırı yere (hatta kendi ülkeleri Portekiz'e bile) sattı.[6][7] Birçok belge, bu büyük ölçekteki ticareti ve beraberinde Japonların köleleştirilmesine karşı çıkan isyanlardan bahsetmektir. Japon kölelerin, kendi milletleri içinde Avrupa'ya ilk varanlar olarak düşünülmektedir. Kilise'nin 1555'te yazdığına göre Portekizliler, cinsel amaçlar için Portekiz'e birçok köle Japon getirmiştir. Kral Sebastian, Japonya'daki büyük köle ticaretinin giderek artmasının insanları Katoliklik'e çevirmede olumsuz etki yaratacağından korkarak, bunu 1571'de yasakladı.[8][9]

Luis Cerqueira adındaki bir Cizvit rahinin 1598'de belgesine göre Japon kadınlarının, Japonya'ya giden Portekiz gemilerinde çalışan Portekizli tayfalara ve siyahi Afrikalılara fahişe olarak satıldığı yazılmaktadır.[10] Japon köleler Portekizliler tarafından Makao'ya getirildiklerinde sadece Portekizlilere satılmakla kalınmıyor, aynı zamanda Portekizlilerin sahip olduğu Malay ve Afrikalı kölelere de köle olarak satılmaktaydı (yani onların da kendilerine ait köleleri olmuş olmaktaydı).[11][12]

İmparatorluk naibi Toyotomi Hideyoshi, Kyūshū'daki köleleştirme faaliyetinden o kadar nefret ediyordu ki, 24 Temmuz 1587'de vali yardımcı Gaspar Coelho'ya mektup yazıp Portekizlilerin, Siamlıların ve Kambodyalıların Japonları köleleştirme ve Japon köle satın alma işlerini durdurmalarını istedi (ki bunlarda Hindistan'a kadar götürülebiliyordu).[13][14][15] Hideyoshi sonuç olarak, bu köle faaliyetlerinin failini Portekizliler ve Cizvitler olarak gösterip, Hristiyanlığın yayılmasını yasakladı.[16][17]

Portekizlilerin satın aldığı bazı Koreli köleler geri Japonya'ya getirilmişti. Bunlar, Japonya'nın Kore'yi işgali sırasında Japonya'ya getirilen on binlerce kölelerdendiler. Tarihçilere göre Hideyoshi, Portekizlilerin köle faaliyetlerine olan öfke ve kızgınlığını dile getirdiği sırada, kendisi de Kore'den getirilen kölelerin ticaretini kontrol etmekteydi.

Fillippo Sassetti'nin yazdıklarına göre, 1578'de Lizbon'daki büyük köle nüfusunun içinde Çinli ve Japon kölelerin de vardı (her ne kadar bunların çoğu siyahî olmuş olsa da).[18][19][20][21][22]

Portekizliler, Japon kölelere Sahra altı kölelerden "daha fazla değer" vermekteydi.[23][24] Zeka ve sanayiciliğe daha yatkın olmalarından dolayı Çinli ve Japon köleler, Portekizliler tarafından diğer kölelerden daha çok tercih ediliyordu.[25][26][27][28]

1595'te Portekiz'de, Çinli ve Japon kölelerin satın alınıp satılması yasaklandı.[29]

Hollanda'nın sahneye çıkışı

Hollandalılar Japonya'ya ilk defa 1600'de, Liefde (Türkçe: aşk) gemisiyle geldiler. Kaptanları Williams Adams, Japonya'ya gelen ilk İngiliz olmuştur. Hollandalılara "Nanban"dan çok "Kōmō" (紅毛, "Kızıl Saçlı") denilmekteydi.

1605'te Liefde'nin iki tayfası, Tokugawa Ieyasu tarafından Pattani'ye gönderilerek, Hollandalıların Japonya'yla ticaret yapması teklif edilmiştir. Pattani'de Hollanda ticaret üssünün o zamanki lideri Victor Sprinckel, Güneydoğu Asya'da Portekizlilerle yoğun bir ticari rekabetin içinde olduklarından, bu teklifi reddetmiştir. Ancak 1609'da Jacques Specx, Hirado'ya iki gemiyle gelerek, Adams'ın aracılığıyla Ieyasu'dan ticaret iznini almıştır.

Hollandalılar aynı zamanda, Portekizliler ve İspanyolların Pasifik'teki gücünü azaltmak için korsanlık da yapmıştır. Bunun sonucu olarak, 1638'den itibaren iki asır boyunca Dejima'dan ticaret yapan tek Batılı olanağına sahip olmuştur.

Japon Kırmızı Kuşak Gemisi'nin ticari rotası, 17. yy'nin başları[30]

Teknolojik ve kültürel ekileşimler

Tanegashima tüfekleri

Tanegashima tüfeği
Edo dönemi Japon arkebüzü (Tanegashima)

Japonlar, Portekizlilerin elde tutulabilir silahlarıyla ilgilenmekteydiler. 1543'te Japonya'ya varan ilk iki tüccar António da Mota and Francisco Zeimoto (Fernão Mendes Pinto'nun da gelmiş olabileceği söylenmekte, ancak bu bilgi diğer bazı kaynaklarla uyuşmamaktadır), Tanegahima Adası'na bir Çin gemisiyle geldiler ve burada ticaret için elde tutulabilen tüfekleri tanıttılar. Japonlar zaten barutlu silahlara aşinaydı (Çin'de icat edilmişti ve buradan satın alınmıştı) ve zaten basit Çin kökenli silahlar ile "Teppō" (鉄砲 "demir top") adı verilen top tüpleri, Portekizliler gelmeden 270 yıl öncesinden beri kullanılmaktaydı. Karşılaştırıldıklarında, Portekizlilerin silahları hafifti, çakmak mekanizmasına sahipti ve kolayca nişan alınabiliyordu. Bu Portekiz yapımı barutlu silahlar (arkebüz) Tanegashima'da tanıtıldıkları için, bunlara Japonya'da Tanegashima denmeye başlanmıştır. O sırada Japonya, Sengoku ("Savaşan devletlerin dönemi") adı verilen bir iç savaştaydı.

Bu tüfeklerin tanıtılmasından bir yıl sonra Japon kılıç ustaları ve demircileri, çakmak mekanizmasını kopyalamayı başarıp tüfekleri büyük miktarlarda üretmeyi başarmıştı. 50 yıl içerisinde de, "16. yy'nin sonunda Japonya'daki tüfeklerin sayısı, dünyanın herhangi bir yerindeki sayıdan daha fazlaydı" Japon ordularındaki tüfek sayısı Avrupalılarınkinden çok daha fazlaydı (Perrin). Bu tüfekler, Japonların birleştirilmesi sırasında Toyotomi Hideyoshi ve Tokugawa Ieyasu tarafından ve Japonya'nın Kore'yi işgalleri sırasında sıkça kullanılmaktaydı. Japonya'nın birleştirilmesini başlatan Oda Nobunaga, Nagashino Muharebesi sırasında bu tüfekleri etkin bir şekilde kullanmıştır. Bu muharebe de Akira Kurosava'nın 1980 yapımı Kagemuşa filminde anlatılmaktadır.

Kırmızı Mühür Gemileri

Bir 1634 yapımı Japon Kırmızı Mühür gemisi. Batılı tarzda kare ve latin yelkeni, dümen ve arka taraf tasarımına sahip. Bu gemiler genelde 6-8 civarında topa sahipti, Tokyo Deniz ve Bilim Müzesi
1613 yapımı Japon kalyonu ', Ishinomaki'de, Japonya (replika)

Avrupa gemileri (kalyon), Japon gemi yapımı endüstrisini etkilemiştir ve Japon denizaşırı seferlerini tetiklemiştir. Bu gemiler; yelkenler, dümeni, silah pozisyonları gibi birçok özelliği, kalyonun tasarımını temel alarak yapılmışlardır.

Şogunluk, Kırmızı Mühür Gemileri (朱印船 shuinsen) adı verilen ve Güney-Güneydoğu Asya'ya ticaret için giden bir ticarî rota oluşturmuştur. Bu gemiler; yelkenler, dümeni, topların yerleşimi gibi birçok özelliği, kalyonun tasarımını temel alarak yapılmışlardır. Bunlar, Güneydoğu Asya'daki birçok Japon tüccarı ve maceracıyı götürmüşlerdir. Bunlar da yerel olaylarda etkin olmuşlardır; örneğin maceracı Yamada Nagamasa'nın Siam'a gidişi ve sonradan Japonya'da ikon haline gelen Tenjiku Tokubei.

17. yy'nin başlarında Şogunluk, yabancı uzmanların yardımıyla tamamen "Nanban" tasarımına sahip birkaç gemi yapmıştır. Buna örnek olarak, Pasifik'i iki kere Yeni İspanya'ya (günümüz Meksika'sı) elçilik göreviyle geçen San Juan Bautista kalyonu gösterilebilir.

Japonya'da Katoliklik

Oda Nobunaga'nın portresi, Cizvit ressam Giovanni Niccolo, 1583–1590

Franciscus Xaverius'un 1549'da gelişi üzerine, Katoliklik Japonya'ya giderek büyük bir dini güç haline gelmiştir. Her ne kadar Batılı pederler ticaretle bağlantılı olduklarından hoşgörüyle yaklaşılmış olunsa da, 16. yüzyılın sonlarında 200,000 kadar kişi Katolik etmişlerdi ve bunların çoğu Kyushu'daydı. Ayrıca Cizvitler, ticaret şehri olan Nagazaki'nin yönetim haklarını da elde etmişti.

İlk tepki, 1587'de kampaku Toyotomi Hideyoshi tarafından gelmiştir. Hristiyanlığı yasaklayıp, tüm pederlerin ülkeyi terk etmesini emretmiştir ancak bu emir uygulanmamıştır. 130 Cizvit'ten sadece 3'ü ülkeyi terk etmiştir ve kalanlar da faaliyetlerine devam etmiştir. Hideyoshi şunları yazar:

  1. Japonya, Tanrıların ülkesidir ve pederlerin burada gelip kendi dinlerini yaymaları şeytanî bir iştir...
  2. Pederler için Japonya'ya gelip insanları kendi dinlerine mensup etmeleri, Shinto ve Budist tapınakları yok etmeleri, şimdiye kadar görülmemiş ve duyulmamış bir şeydir... ortalığı birbirine katıp, böyle sapkınlıkları yaptıkları için ciddi şekilde cezalandırılmalıdırlar. (Boxer, The Christian Century in Japan)

1597'de İspanyol kalyonunun enkazından Fransiskanlar'ın Japonya'ya gelmesine neden olunca, Hideyoshi'nin tepkisi sertleşti. 26 Hristiyan (6'sı Fransiskan, 17'si Japon yeni yetmeler, 17 Japon Cizvit), 5 Şubat 1597'de Nagazaki'de öldürüldü. Hideyoshi'nin bu kararı, rakip bir tarikatı yok etmeyi amaçlayan Cizvitler tarafından desteğiyle alınmış gibi görünmekte. Hem İspanyolların fetihlerden sonra Hristiyanlığı yaymaya başlaması hem de kendisinin gemideki kargoyu ele geçirme isteği vardı. Her ne kadar 100'e yakın kilise yok edilmiş olsa da, Cizvitlerin çoğu Japonya'da kaldı.

Hristiyanlığa son darbe, 1614'te Tokugawa Ieyasu'nın tebliğiyle geldi. Bu da Cizvitlerin yeraltı faaliyetlerine başlamasına ve Toyotomi Hideyori'nin isyanına katılmalarına neden oldu (Osaka Kuşatması 1614-15). Katoliklere olan baskı, 1616'da Tokugawa Ieyasu'nun ölümünden sonra daha da arttı. 2,000 Hristiyan'ın (70'si yabancı, gerisi Japon) öldürülmesine ve 2000,000-300,000 Hristiyan'ın din değiştirmeye zorlanmasına neden oldu. Japonya'daki son Hristiyan etkinliği, 1637'deki Shimabara İsyanı'nı oldu. Bundan sonra Hristiyanlık, Gizlenmiş Hristiyanlar adıyla yeraltına çekildi.

Diğer Nanban etkileşimleri

  • Nanbandō (南蛮胴); Avrupa tarzında gövdeyi kaplayan tek parça göğüs zırhı.
  • Nanbanbijutsu (南蛮美術); Nanban temalı veya Nanban tasarımından etkilenmiş Japon sanatı.
  • Nanbanga (南蛮画); yabancılar tarafından yapılmış, birçok resimsel gösterimi ifade eden bir Japon sanat kategorisidir (Nanban sanatı). Örnekleri: or
  • Nanbannuri (南蛮塗り); Portekiz stilinde vernikli dekorasyonlardır, 16. yy'nin sonlarından itibaren çok popülerdi. Örneği:
  • Nanbangashi (南蛮菓子); Portekizli ve İspanyol tarifleriyle yapılmış tatlı çeşitleridir. En ünlüleri: adını Kastilya'dan alan "Kasutera" (カステラ), adı Portekizce bir kelime "confeito"den ("tatlı şeker") gelen"Kompeito" (金平糖 こんぺいとう) ve ve bisküvi (ビスケット). Bu "Güneyli Barbar" tatlıları halen Japonya'da satıştadır.
  • Nanbanji or Nanbandera (南蛮寺); Kyoto'daki ilk Hristiyan kilisesidir. Oda Nobunaga'nın desteğiyle, Cizvit pederi Gnecchi-Soldo Organtino tarafından 1576'da kurulmuştur. 11 yıl sonra, 1587'de, Hideyoshi Toyotomi tarafından yıkılmıştır. Şu anda kilisenin zili, "Nanbanji-no-kane" (Nanbanji'nin Zili), Shunkō-in tapınağında saklanmaktadır.

Nanban ticaretinin azalışı

Tokugawa Ieyasu'nun 1603'te ülkeyi birleştirip pasivize etti. Bundan sonra ülke kendini giderek dışarıya daha kapalı hale getirdi, çünkü Hristiyanlık giderek güç kazanmaktaydı.

1650'ye gelindiğinde, Hollandalıların Nagazaki'deki Dejima ticaret üssü ve biraz da Çin'le yapılan ticaret haricinde, yabancılar idam edilmekteydi ve Hristiyan olan katledilmekteydi. Tüfeklerin kullanımıysa tamamen bitti; yerine daha "medeni" olan kılıç kullanımına geri dönülmüştü. Denizaşırı seyahatlerin ve büyük gemilerin yapılması yasaktı. Bu sayede Edo dönemi adı verilen inziva, barış ve zenginliğin olduğu bir ılıman dönem başladı.

"Barbarlar" 2.5 asır sonra, Sanayi Devrimi'yle güçlenmiş bir şekilde, tekrar geleceklerdi. 1854'te Komodor Matthew C. Perry komutasındaki bir Amerikan filosu, silah zoruyla Japonya'yı dış dünyaya açarak onlarla ticaret yapmaya başlamıştır.

"Nanban" kelimesinin kullanılışı

Bir Nanban tarzı Japon adaklığı, 16.yy'nin sonları, Guimet Müzesi
Nanbandō, batılı tarzda göüğs zırhı, 16. yy
Nanban yabancıları tasvir eden bir Japon inro'su 17. yy

"Nanban" kelimesi, Meiji Restorasyonu'na kadar kullanılmaya devam etmiştir. Bu dönemde Japonya, Batı'ya karşı daha iyi direnebilmek için Batılılaşma yoluna gitti ve Batı'yı medeni olmadığı yönündeki fikrini değiştirmiştir. "Yōfu" (洋風, "Batılı tarzda") ve "Obeifu" (欧米風, "Avrupa-Amerikan tarzında") kelimeleri, "Nanban" kelimesinin yerine kullanılmaya başlanmıştır.

Yine de halen Batılılaşmanın esas felsefesi Wakon-Yōsai (和魂洋才 "Japon ruhu, Batılı'nın yeteneği") idi. Yani anlaşıldığı gibi, Batı teknolojik anlamda daha ileride olabilir ancak Japon ruhu, Batı'nınkinden daha üstündü. Bu yüzden her ne kadar eksik de olsa, Batı'nın güçlü yönleri vardı ve bu yüzden onlar "Barbar" diye çağırmak hakaret olurdu.

Günümüzde "Nanban" kelimesi sadece tarihi metinlerde bulunmakta ve sevecen bir tanımlamadır. Bu kelimenin bazen şaka anlamında Batılı kültürü veya insanları, kültürel yoldan ifade etmede kullanılır.

"Nanban"nın kullanıldığı tek bir stil bulunmaktadır; o da pişirme ve yemek adlarıdır. "Nanban" yemekleri Amerikan veya Avrupa tarzında değildir; soya sosu ve miso kullanmak yerine Portekizlilerden öğrendikleri köri tozu ve sirke içeren mutfaktır. Her ne kadar bu yemekler Güneydoğu Asya yemeği gibi görünse de, bunlar Japon mutfağına uygun olması için içerikleri değiştirilmiştir ve Rāmen'e benzemektedirler. Bu yüzden ayrı değerlendirilmeleri gerekmektedirler.

Kronoloji

  • 1543 - Portekizli (aralarında da muhtemelen Fernão Mendes Pinto olan) denizciler, Tanegashima'ya vardı ve arkebüzü tanıttı
  • 1549 - Franciscus Xaverius, Kagoshima'ya vardı
  • 1557 - Makao'nun ele geçirilişi ve Japonya'ya düzenli bir ticari ilişkinin başlaması
  • 1565 - Fukuda Körfezi Muharebesi, Avrupalılar ile Japonlar arasında ilk kayıtlı deniz muharebesi
  • 1570 - Japon korsanlar, Tayvan'ı ele geçirdi ve Çin'e yağmalarının üssü haline getirdi
  • 1571 - Daimyo Ōmura Sumitada'nın yardımlarıyla Portekizliler, Nagazaki'yi kullanıma açtı
  • 1575 - Nagashino Muharebesi, arkebüzlerin büyük ölçekte kullanılması
  • 1577 - Nam Kỳ'ye ilk Japon gemilerinin varması
  • 1579 - Cizvit Alessandro Valignano, Japonya'ya vardı.
  • 1580 - Ōmura Sumitada'nın Nagazaki'yi Cizvitlere verişi
  • 1580 - Fransiskanların Japonya'dan Vietnam'a kaçışı
  • 1584 - Mancio Ito, yanındaki 3 Japon ve Cizvit rahibiyle Lizbon'a vardı
  • 1588 - Toyotomi Hideyoshi korsanlığı yasakladı
  • 1592 - Japonya, 160,000 askerle Kore'yi işgal etti
- Kırmızı Mühür Gemileri'nin ilk defa bahsedildiği yer
  • 1597 - Nagazaki'de 26 Hristiyan'ın katledilmesi (birçoğu da Fransiskan)
  • 1598 - Toyotomi Hideyoshi'nin ölümü
  • 1600 - William Adams'ın Liefde adlı gemisiyle Japonya'ya varışı
- Tokugawa Ieyasu, Sekigahara Muharebesi sonuncunda bütün Japonya'yı egemenliği altına aldı
- Bantam, Java'da İngilizlerin ticari üs kurması
- Japonca-Portekizce sözlüğü olan Nippo Jisho'nun, Nagazaki'deki Cizvitler tarafından yayınlaması. Toplamda 32,293 Japonca kelimenin Portekizce karşılığı bulunmakta
  • 1605 - Tokugawa Ieyasu'nun William Adams'ın iki tayfasının Pattani'ye göndererek, Hollanda'yı ticaret yapmaya davet etmesi
  • 1609 - Hollandalıların Hirado'da ticari üs kurması
  • 1610 - Nossa Senhora da Graça'nın Nagazaki yakınlarında imhası; Portekiz ticareti 2 yıllık sekteye uğradı
  • 1612 - Yamada Nagamasa'nın Ayutthaya'ya (Tayland) yerleşmesi
  • 1613 - İngiltere'nin Hirado'ya ticari üs kurması
- Hasekura Tsunenaga'nın Amerika ve Avrupa'ya elçi olarak girmesi. 1620'de geri döndü
  • 1614 - Cizvitlerin ve Hristiyanlığın Japonya'da yasaklanması
  • 1615 - Japon Cizvitlerin, faaliyetlerine Vietnam'da devam etmesi
  • 1616 - Tokugawa Ieyasu'nun ölümü
  • 1622 - Hristiyanların toplu katliamı
- Hasekura Tsunenaga'nın ölümü
  • 1623 - İngilizlerin, kâr edememesi yüzünden Hirado'daki üslerini kapatması
- Yamada Nagamasa'nın, Siam Kralı'nın elçisiyle Siam'dan (Tayland) Japonya'ya gidişi. 1626'da geri döndüler
- İspanyol Filipinleri'yle ticaretin yasaklanması
  • 1624 - İspanya'yla olan diplomatik ilişkilerin sekteye uğraması
- Japon Cizvitlerin Siam'a gidişi
  • 1628 - Takagi Sakuemon adlı Kırmızı Kuşak Gemisi'nin, Ayutthaya'da İspanyollar tarafından yok edilmesi. Ceza olarak, Portekizlilerin 3 yıl boyunca ticaret yapması yasaklandı
  • 1632 - Tokugawa Hidetada'nın ölümü
  • 1634 - Tokugawa Iemitsu'nun emri üzerine, Nagazaki'de yaşayan Portekizli tüccarları barındırması için yapay Dejima Adası yapıldı
  • 1637 - Hristiyan çiftçilerin Shimabara İsyanı
  • 1638 - Bu isyanın nedeni olarak Katolikler suçlandı ve Portekizlilerle olan ticaret tamamen bitirildi
  • 1641 - Hollanda'nın ticari üssü Hirado'dan Dejima'ya taşındı

Kaynakça

  1. Frequently referred to today in scholarship as kaikin, or "maritime restrictions", more accurately reflecting the booming trade that continued during this period and the fact that Japan was far from "closed" or "secluded."
  2. Noel Perrin "Giving up the gun", p.7 ISBN 978-0-87923-773-8
  3. Noel Perrin, "Giving up the gun"
  4. Valignano, 1584, Historia del Principio y Progreso de la Compañía de Jesús en las Indias Orientales.
  5. Boxer, The Christian Century In Japan 1549–1650, p. 100–101
  6. HOFFMAN, MICHAEL (26 Mayıs 2013). "The rarely, if ever, told story of Japanese sold as slaves by Portuguese traders". The Japan Times. 5 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2014.
  7. "Europeans had Japanese slaves, in case you didn't know ..." Japan Probe. 10 Mayıs 2007. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2014.
  8. Nelson, Thomas (Kış 2004). "Monumenta Nipponica (Slavery in Medieval Japan)". Sophia University. s. 463. JSTOR 25066328.
  9. Monumenta Nipponica: Studies on Japanese Culture, Past and Present, Volume 59, Issues 3-4. Jōchi Daigaku. Sophia University. 2004. s. 463. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  10. Michael Weiner, (Ed.) (2004). Race, Ethnicity and Migration in Modern Japan: Imagined and imaginary minorites (illustrated bas.). Taylor & Francis. s. 408. ISBN 0-415-20857-2. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  11. Kwame Anthony Appiah, Henry Louis Gates, Jr., (Edl.) (2005). Africana: The Encyclopedia of the African and African American Experience (illustrated bas.). Oxford University Press. s. 479. ISBN 0-19-517055-5. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  12. Anthony Appiah, Henry Louis Gates, (Edl.) (2010). Encyclopedia of Africa, Volume 1 (illustrated bas.). Oxford University Press. s. 187. ISBN 0-19-533770-0. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  13. Monumenta Nipponica. Jōchi Daigaku. Sophia University. 2004. s. 465. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  14. Joseph Mitsuo Kitagawa (2013). Religion in Japanese History (illustrated, reprint bas.). Columbia University Press. s. 144. ISBN 0-231-51509-X. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  15. Donald Calman (2013). Nature and Origins of Japanese Imperialism. Routledge. s. 37. ISBN 1-134-91843-7. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  16. Gopal Kshetry (2008). FOREIGNERS IN JAPAN: A Historical Perspective. Xlibris Corporation. ISBN 1-4691-0244-7. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  17. J F Moran, J. F. Moran (2012). Japanese and the Jesuits. Routledge. ISBN 1-134-88112-6. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  18. Jonathan D. Spence (1985). The memory palace of Matteo Ricci (illustrated, reprint bas.). Penguin Books. s. 208. ISBN 0-14-008098-8. 28 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2012. countryside.16 Slaves were everywhere in Lisbon, according to the Florentine merchant Filippo Sassetti, who was also living in the city during 1578. Black slaves were the most numerous, but there were also a scattering of Chinese
  19. José Roberto Teixeira Leite (1999). A China no Brasil: influências, marcas, ecos e sobrevivências chinesas na sociedade e na arte brasileiras (Portekizce). UNICAMP. Universidade Estadual de Campinas. s. 19. ISBN 85-268-0436-7. 28 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2012. Idéias e costumes da China podem ter-nos chegado também através de escravos chineses, de uns poucos dos quais sabe-se da presença no Brasil de começos do Setecentos.17 Mas não deve ter sido através desses raros infelizes que a influência chinesa nos atingiu, mesmo porque escravos chineses (e também japoneses) já existiam aos montes em Lisboa por volta de 1578, quando Filippo Sassetti visitou a cidade,18 apenas suplantados em número pelos africanos. Parece aliás que aos últimos cabia o trabalho pesado, ficando reservadas aos chins tarefas e funções mais amenas, inclusive a de em certos casos secretariar autoridades civis, religiosas e militares.
  20. Jeanette Pinto (1992). Slavery in Portuguese India, 1510–1842. Himalaya Pub. House. s. 18. 28 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2012. ing Chinese as slaves, since they are found to be very loyal, intelligent and hard working' ... their culinary bent was also evidently appreciated. The Florentine traveller Fillippo Sassetti, recording his impressions of Lisbon's enormous slave population circa 1580, states that the majority of the Chinese there were employed as cooks.
  21. Charles Ralph Boxer (1968). Fidalgos in the Far East 1550–1770 (2, illustrated, reprint bas.). 2, illustrated, reprint. s. 225. 28 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2012. be very loyal, intelligent, and hard-working. Their culinary bent (not for nothing is Chinese cooking regarded as the Asiatic equivalent to French cooking in Europe) was evidently appreciated. The Florentine traveller Filipe Sassetti recording his impressions of Lisbon's enormous slave population circa 1580, states that the majority of the Chinese there were employed as cooks. Dr. John Fryer, who gives us an interesting ...
  22. José Roberto Teixeira Leite (1999). A China No Brasil: Influencias, Marcas, Ecos E Sobrevivencias Chinesas Na Sociedade E Na Arte Brasileiras (Portekizce). UNICAMP. Universidade Estadual de Campinas. s. 19. ISBN 85-268-0436-7. 17 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  23. Paul Finkelman (1998). Paul Finkelman, Joseph Calder Miller (Ed.). Macmillan encyclopedia of world slavery, Volume 2. Macmillan Reference USA, Simon & Schuster Macmillan. s. 737. ISBN 0-02-864781-5. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  24. Finkelman & Miller 1998, s. 737
  25. Duarte de Sande (2012). Derek Massarella (Ed.). Japanese Travellers in Sixteenth-century Europe: A Dialogue Concerning the Mission of the Japanese Ambassadors to the Roman Curia (1590). Volume 25 of 3: Works, Hakluyt Society Hakluyt Society. Ashgate Publishing, Ltd. ISBN 1-4094-7223-X. ISSN 0072-9396. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  26. A. C. de C. M. Saunders (1982). A Social History of Black Slaves and Freedmen in Portugal, 1441–1555. Volume 25 of 3: Works, Hakluyt Society Hakluyt Society (illustrated bas.). Cambridge University Press. s. 168. ISBN 0-521-23150-7. 29 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  27. Jeanette Pinto (1992). Slavery in Portuguese India, 1510–1842. Himalaya Pub. House. s. 18. 5 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  28. Charles Ralph Boxer (1968). Fidalgos in the Far East 1550–1770 (2, illustrated, reprint bas.). Oxford U.P. s. 225. 5 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
  29. Dias 2007, s. 71
  30. "Histoire du Japon", p. 72, Michel Vie, ISBN 2-13-052893-7
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.