Gazi Atik Ali Paşa Camii

Atik Ali Paşa Camisi ve Külliyesi, II. Mahmud Türbesi'nden Çarşıkapı'ya uzanan Yeniçeriler Caddesi üzerindedir. Külliyenin inşa edildiği alan, Bizans döneminde I. Konstantin tarafından yaptırılan dikilitaşın bulunduğu Konstantin Forumu’nun sınırları içindedir. Külliyenin banisi aslen Bosnalı olan “Hadım, Tavaşi, Şehit, Eski” lakapları ile de anılan ve iki defa sadrazam olup 1511’de Şah Kulu Vakasında şehit olan Atik Ali Paşa’dır. Külliyenin Vakfiyesi 1509 tarihlidir. Cami, “Sedefçiler”, “Eski Ali Paşa”, “Çemberlitaş”, “Dikilitaş”, “Vezirhanı” ve “Sandıkçılar Camisi” isimleriyle de tanınır. Fetih sonrası İstanbul’un en eski eserlerinden biridir.[1]

Gazi Atik Ali Paşa Camii
Temel bilgiler
Yer Fatih, İstanbul, Türkiye
Koordinatlar 41°0′31.39″K 28°58′13.98″D
İnanç İslam
Mimari
Tamamlanma 1496
Özellikler
Minare sayısı 1

Tarihçesi

Caminin orijinal kitabesi yoktur, fakat kapının üzerindeki Hattat Sami Efendi imzasını taşıyan “ayet-i kerime” yazılı 1896 tarihli kitabenin köşesine 1496 sayısı ilave edilmiştir, bunun caminin inşa yılı olduğu varsayılabilir. Yazı levhasının 1894 depreminden sonra konulduğu anlaşılmaktadır. Minare kapısında da 1897 tarihli bir besmele bulunmaktadır. 1648 depreminde caminin kubbesinin tamamen, minaresinin de şerefesine kadar yıkıldığı kayıtlıdır.  Daha sonra 1716 ve 1766’daki depremler, 1865 Hocapaşa yangını ve 1894 depremi sonrası da mühim tamirlerden geçtiği muhakkaktır. Cami en son 1937-38 yılları arasında büyük bir tamir görmüş, 1981’de ise küçük bir onarımdan geçmiştir.[1]

Külliye

Külliye, vakfiyesindeki kayıtlara göre cami, medrese, imaret, hankah ve kervansaraydan oluşmaktadır.[1] Bugün bu eserden geriye yalnızca camisi ve medresesi kalmıştır, medresenin de bir kısmı Divanyolu Caddesi’nin inşası sırasında kesilmiştir.[2] Hankahın avlu giriş kapısı yanında bulunan ve üzerinde bir muvakkithane kitabesi bulunan yapı olduğu sanılmaktadır. İmaret ise hazirenin devamında idi, 20. yüzyılın başına kadar harap olarak gelmiş ve son kalan izleri de 1921-14 arasında Divanyolu Caddesi’nin düzenlenmesi esnasında ortadan kalkmıştır. Vakfiyede imarete yakın olduğu belirtilen kervansaray da günümüzde yoktur. Bu kervansarayın aslında elçilerin misafir edildiği ve Elçi Hanı denilen bina olduğuna dair ihtimaller ileri sürülmektedir. Bu han 1865 Hocapaşa yangınında harap olmuş ve 1880’e doğru tamamen ortadan kalkmıştır.[1]

Mimarisi

Bu binayı 50 yıl önce yapılan Üçşerefeli, 25 yıl önce yapılan Fatih veya 12 yıl önce yapılan Davutpaşa camilerinde uygulanan büyük merkezi kubbe planından ziyade T tipi olarak adlandırılan camilerin bir başka biçimi olarak kabul etmek daha doğrudur. Bu şeklin caminin banisinin arzuları doğrultusunda seçilmiş olması mümkündür, çünkü yine Atik Ali Paşa’nın yaptırdığı Zincirlikuyu Camisi de çok kubbeli bir plana sahiptir. Merkezi kubbesinin mihrap tarafındaki kemere dayanan alçak bir yarım kubbe vardır, iki yan tarafındaki mekanlar ise ikişer kubbe ile kapatılmıştır.[3]

Caminin dışı bütünüyle kesme küfeki taşından ince ve yanaşık derzle yapılmıştır.[3] Beş kubbe ile örtülü son cemaat yerinin altı sütununun dördü mermer, ikisi porfirdir.[1] bu sütunlara dayanan beş kemer de küfeki taşındandır. Sütun başlıkları klasik tarzda mukarnaslıdır.[1] Geniş ve yüksek kapısının çerçevesi mermerdendir, bu kapının üç tarafını geniş bir mermer silme dolaşır ve mukarnaslarla kapının tepesi zengince süslenmiştir. Kapı önündeki kubbe diğerlerinden daha yüksektir ve içi baştan başa malakari bezeme ile kaplıdır. 1896 yılında yapılan tamirde son cemaat kemerlerindeki pek çok taş uygunsuz bir şekilde boyanmıştır, bu boyanan taşlar ve duvarlardaki yanmış veya bozulmuş taşlar 1937-38 yıllarında eski hallerine getirilmişlerdir. Bu tamir esnasında minare kaidesi ve buna bitişik pencerenin yanmış taşları da değiştirilmiştir. Yine bu tamirde binanın dış duvarları da yenilenmiş ancak ne malzeme de ne şekil olarak devrinin tarzını yansıtmamaktadır.[2]

Caminin doğu ve batı taraflarında hazireler yer almaktadır. Ana bir yol üzerinde yer alması pek çok meşhur kişinin buraya defnedilmesine neden olmuştur. Minaresi 15. yüzyıl minarelerinin güzel bir örneğidir, gövdesi kalın peteği ise nispeten ince ve yüksektir. Şerefesi mukarnas bezemelidir. Petek üstündeki oyuklarda mavi çiniler vardır. Caminin içi tamamen sıvalıdır. Kubbenin iç yüzünde, pandantiflerde, üzengi taşları ve kornişlerde, kemerlerde ve üst pencere etrafında şekil olarak yapıldığı devre yakın ancak rengi bozulmuş kalem işlemeleri vardır. Mihrap mukarnasla bezelidir  ve tamamen mermerden yapılmıştır, yazıları sonradan eklenmiştir. Minber de tamamen mermerdendir, merdiven küpeştesi silmeli dolu bir korkuluktur, oyma değildir. Altındaki üçgen duvarları da oyma değildir. Minber külahı yarım kubbenin mukarnas bezeli pandantifi ile çakışacağından dolayı yüksek yapılamamış, bodur kalmıştır.[2]

Caminin bazı yerlerine ses küpleri konduğu, bırakılan deliklerden anlaşılıyor. İç alçı pencerelerin orijinalleri günümüze kalmamıştır, bunların yerine 1937-38 tamirinde beton parçalar konmuştur. Yalnız mihrap cephesindeki 13 alçı pencere 18. yüzyıldan kalmadır.[2]

Popüler kültürdeki yeri

Ressam Muhittin Sebati'nin Ali Atik Paşa Camii isimli bir çalışması bulunmaktadır. 28 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Muhittin Sebati'nin Ali Atik Paşa Camii çalışması

Fotoğraf galerisi

Ayrıca bakınız

  • Semavi Eyice, "Atik Ali Paşa Camiinin Türk Mimari Tarihindeki Yeri", Tarih Dergisi, İstanbul:Đ.Ü.Edebiyat Fakültesi, C.XIV, S:19, Mart, 1964,s.99-l 14

Kaynakça

  1. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. C.I. Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı. 1993.
  2. Reşad Ekrem Koçu (1960). İstanbul Ansiklopedisi. C.III.
  3. Ekrem Hakkı Ayverdi (1953). Fatih Devri Mimarisi.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.