İoannis Kurkuas

İoannis Kurkuas (Modern Yunanca: Grekçe: Ἰωάννης Κουρκούας, hizmet yılları y. 915-946), ayrıca Kourkouas ya da Curcuas şeklinde de yazılır,a[], Bizans İmparatorluğu'nun en önemli generallerinden biridir. Doğu'da Müslüman devletlere karşı yapılan muharebelerdeki başarısı tam olarak yüzyıllardır süren Arap-Bizans savaşlarının yönünün tersine çevirmiş ve 10. yüzyıl "Yeniden fetih" çağını başlatmıştır.

İoannis Kurkuas
Doğum 900 öncesi
Ölüm 946 sonrası
Bağlılığı  Bizans İmparatorluğu
Hizmet yılları y. 915-944
Rütbesi Domestikos tōn scholōn

Kourkouas, birçok önemli general çıkarmış Ermeni kökenli bir ailedendir. İmparatorluk muhafız alayı komutanı olarak, Kourkouas İmparator I. Romanos'un (920-944 arası hükümdar) başlıca destekçilerinden biri olmuş ve Romanos'un tahta çıkmasını kolaylaştırmıştır. 923 yılında, Kourkouas doğu sınırlarında bulunan Bizans ordusunun baş komutanı olarak atanmış ve Abbâsîler ve yarı özerk sınır emirlikleri ile yüzleşmiştir. Bu görevi 20 yıldan fazla taşımış ve bölgedeki stratejik dengeyi değiştiren mutlak Bizans başarılarını gözetmiştir.

9. yüzyıl boyunca, Bizans gücünü toplayıp ve iç istikrarı sağlarken Halifelik giderek güçsüz ve bölünmüş hale geldi. Kurkuas'ın liderliğinde, yaklaşık 200 içinde, ilk kez Bizans ordusu Müslüman topraklarının içlerinde ilerleyerek imparatorluk topraklarını genişlettiler. Melitene ve Kâlikâla emirlikleri ele geçirilerek Bizans kontrolü Fırat'ın yukarısı ve Batı Ermenistan'a genişledi. Kalan İberya ve Ermeni prenslikleri Bizans vasalı oldular. Kurkuas ayrıca 941 yılnada gerçekleşen önemli Rusların seferinin mağlup edilmesinde görev almış ve İsa Mesih'in yüzünün betimlemesinin taşıdığına inanılan önemli ve kutsal emanet Edessa'nın Mandilo'sunu geri getirmiştir. 944 yılında I. Romanos'un oğullarının komplosu ile görevden alınmış fakat İmparator VII. Konstantinos'un (913-959 arası hükümdar) isteği göreve geri dönmüş ve 946 yılında imparatorluk elçisi olarak görev yapmıştır. Nihai sonu bilinmemektedir.

Hayatı

Erken dönem kariyeri

İoannis, 9. yüzyılda Bizans hizmetinde şöhret kazanan Ermeni Kurkuas ailesinin -onların özgün soyadlarının Helenleştirilmiş formu, Gurgen (Ermenice: Գուրգեն)- akrabasıdır, aile Anadolu'nun elinde toprak tutan asker aristokrat büyük ailelerinden ("dynatoi" olarak da adlandırılır) biri olmuştur.[1] İoannis'in aynı ada sahip büyükbabası I. Basileios (867-886 arası hükümdar) iktidarında seçkin Hikanatoi alayı (tagma) komutanıydı; İoannis'in kendi oğlu Romanos ve kardeşi Theofilos gibi büyük yeğeni İoannis Çimiskes kıdemli general oldular.[2][3]

Altın sikke. Ön yüzde tahtta oturan İsa. Arkada sakallı I. Romanos Lekapenos ile diğeri 921 yılından itibaren ortak imparator olan en büyük oğlu sakalsız Hristoforos, her ikisi de tac giymiş ve aralarında patriklik haçı var.

İoannis'in erken dönem hakkında çok az şey bilinmektedir. Babası imparatorluk sarayında zengin bir bürokrattı. İoannis'in kendisi Armeniakon themasının Darbidos bölgesinde bulunan Dokeia'da (günümüz Tokat) doğdu, akrabası olan Gangra piskoposu Kristofer tarafından eğitildi.[4] Yeni doğmuş VII. Konstantinos'un (913-959 arası hükümdar) naibesi Zoe Karbonopsina'nın (914-919) iktidarının sonlarında muhtemelen Ermeni hemşehrisi Romanos Lekapenos'un onu taca götürecek entrikalarının bir parçası sayesinde saray muhafız alayı Vigla komutanı olarak atandı. Bu makamda, Lekapenos'un gücü ele almasına karşı çıkan birçok yüksek rütbeli bürokratı tutuklayarak, Lekapenos'un Zoe yerine 919 yılında naip olarak atanmasının yolunu açtı. Lekapenos sonunda Aralık 920 tarihinde kıdemli imparator olarak tac giyene kadar gücünü artırdı.[5] İoannis bu desteğinin mükafatı olarak, yaklaşık 923 yılında, Lekapenos, İoannis'i Domestikos tōn scholōn makamına terfi ettirdi, bu görev Anadolu'da bulunan tüm imparatorluk ordularının fiilen baş komutanlığıydı.[2][6] Oi meta Theofanin'in vakayinamesine göre, Kurkuas bu görevi benzersiz bir şekilde 22 yıl ve yedi ay kesintisiz sürdürdü.[7]

O dönem ve felaket ile 917 yılında sonuçlanan Acheloos Muharebesi'nin ardından, Bulgaristan ile uzun süredir devam eden ihtilaf nedeniyle Balkanlar'da bulunan Bizans topraklarının çoğu işgal altındaydı.[8] Bunun sonucu olarak, Doğu'nun Domestikos'u olarak Kurkuas'ın ilk görevi, İmparatorluğun kuzey doğu Anadolu sınırında bulunan stratejik olarak önemli Haldia valisi (strategos) Bardas Boilas'ın isyanını bastırmak oldu. Bu görev çabucak başarıldı ve İoannis'in kardeşi Theofilos Kurkuas, Haldia valisi olarak Boilas'ın yerine geçti. Doğu cephesinin en kuzey bölgesinin komutanı olarak, Theofilos yetenekli bir asker olduğunu kanıtladı ve ağabeyinin seferlerine değerli destekler verdi.[9]

Melitene'nin ilk boyun eğmesi ve Ermenistan'a seferler

7. yüzyıldaki İslam'ın yayılışının ardından, Arap-Bizans ihtilafı, yaklaşık Toros ve Aladağlar hattı ile tanımlanan nispeten sabit sınır boyunca düzenli akınlar ve karşı akınlar şeklinde devam ediyordu.[10] 860lara kadar üstün Müslüman orduları Bizans'ı savunmada bıraktı. Sadece 863 sonrası, Lalakaon Muharebesi sonrası Bizanslılar nihayetinde Müslümanlara karşı kaybettikleri bazı toprakları Suriye ve Yukarı Mezopotamya'nın içlerine yaptıkları akınlar ve Tefrike (günümüz Divriği etrafında kurulu Paulusçu devletin ilhakı ile geri kazandılar.[11] Buna ek olarak, tarihçi Mark Whittow'a göre, Ermenilerin Abbâsîler yerine artan sayıda hizmetine girildiği İmparatorluk ile ittifak yapmaları konusunda cesaretlendirilmeleri ile "912 yılında, Araplar Toros ve Aladağlar'ın gerisinde tutuldular".[12] Bizans gücünün artması, özellikle merkezi hükumetin birçok isyan ile karşı karşıya kaldığı Muktedir (908-932 arası hükümdar) yönetiminde, Abbâsîler'in zayıflaması ile daha da arttı. Halifeliğin çevresinde merkezi kontrolün zayıflaması ile yarı bağımsız yerel hanedanların ortaya çıkmasına neden oldu.[13] Ayrıca Bulgar Çarı I. Simeon'un 927 yılında ölümünden sonra, Bulgarlar ile imzalanan barış anlaşması İmparatorluğun dikkatini ve kaynaklarını Doğu'ya yöneltmesine izin verdi.[8]

925 yılında Romanos Lekapenos, Fırat'ın batı yakasında bulunan Müslüman şehirlerden haraç isteyecek kadar kendini güçlü hissetti. Reddettiklerinde, 926 yılında, Kurkuas önderliğinde bir ordu sınırı geçti.[14] Kardeşi Theofilos ve Lykandos Stratigos'u Mleh (Yunanca kaynaklarda Melias) komutasında Ermeni birlik yardım ediyordu.[15] Kurkuas, uzun zamandır Bizans'a sorun yaratan bir emirliğin başkenti olan Melitene'yi (günümüz Malatya) hedef aldı.[16] Bizans ordusu başarılı bir şekilde dış şehri ele geçirdi, kale içini alamasa da Kurkuas, haraç ödemeyi kabul eden emir ile bir anlaşmaya vardı.[14][15]

10. yüzyıl ortası Ermenistan ve Kafkasya'yı gösteren harita. Büyük Ermenistan ortada, kuzeyde Kafkasya prenslikleri, batıda Bizans ve güney ile doğuda Abbasi Halifeliği. Günümüzde Kafkasya'nın güneyi, Türkiye'nin doğusu ve Irak ile Suriye'nin kuzeyi.

927-928'de, Kurkuas Arap kontrolündeki Ermenistan'a büyük bir sefer başlattı. Fırat kenarında önemli bir toprak olan Samosata'yı (modern Samsat) aldıktan sonra, Bizanslılar Ermeni başkenti Divin'e kadar ilerlediler.[15] Arap karşı saldırısı sadece birkaç gün onların Samosata'yı terk etmeye zorladı ve Sâci general Nasır el-Subuki tarafından savunulan Divin Bizans kuşatmasına karşı, Bizanslılar kayıpları artması nedeniyle bırakana kadar, başarıyla ayakta kaldı.[17] Aynı zamanda, Tarsus Emiri Thamal al-Dulafi güney Anadolu'ya başarılı akınlar düzenleyip, Bizans'ı destekleyen yerel Kürt lider İbni el-Dahhak'ı dengeledi.[18] Bizanslılar, Güney Ermenistan'da Van Gölü bölgesinde bulunan Kaysite Emirliğine yöneldiler. Kurkuas'ın birlikleri bölgeyi talan edip, Khliat veBitlis kasabalarını aldılar, [Bitlis'te bulunan caminin minberini haç ile değiştirdikleri söylenir. Yerel Arapların Halifeden yardım istekleri karşılık bulmaması arapların bölgeyi terk etmelerine neden oldu.[19][20][21] En yakın imparatorluk toprağından 500 kilometre (310 mi) uzakta bu istila Bizans'ın geçmiş yüzyıl boyunca izlediği savunma mantıklı stratejinin sonuydu ve imparatorluk ordusunun yeni yeteneklerinin altını çiziyordu.[8] Anadolu'daki kıtlık ve İtalya Katepanlığında yürütülen paralel zorunlu seferler Kurkuas'ın kuvvetlerini zayıflattı. İran Azerbaycanı valisi ve önceki Sacid gulam Muflih tarafından ordusu mağlup edildi ve geri çekilmeye zorlandı.[19][20][22]

930 yılında, Melias'ın Samosata'ya saldırısı ağır bir yenilgi ile sonuçlandı, oğullarından biri dahil olmak üzere önemli subaylar esir alınıp Bağdat'a gönderildi.[22] Aynı yıl daha sonra İoannis ve erkek kardeşi Theofilos Kâlikâla Emirliğinin başkenti Theodosiopolis'i (modern Erzurum) kuşattılar.[23] Sefer, sözde müttefikleri Tao-Klarceti'nin İberya hükümdarlarının entrikaları yüzünden çetrefildi. Kendi sınırlarının yanına doğrudan Bizans kontrolünün genişlemesinden çekinen İberyalılar kuşatma altındaki şehre zaten tedarik sağlıyorlardı. Bir kez şehir muhasara edilince, Bizanslıların ele geçirdikleri birçok şehri talep ettiler fakat onlardan biri, Mastaton kalesi, teslim edilince, İberyalılar Arapların yanına geçtiler. Kurkuas İberyalıları taviz vererek yanında tutmaya ihtiyacı ve Ermeni prensleri dikkatlice onun eylemlerini gözlemledikleri için, bu hakarete karşılık vermedi.[24] Yedi aylık kuşatmadan sonra, Theodosiopolis 931 Baharında düştü ve bağlı vasallığa dönüştürülürken, VII. Konstantinos'un De Administrando Imperio adlı eserine göre, Arakses nehrinin kuzeyindeki tüm topraklar İberya Kralı II. David'e verildi. Melitene'de, Theodosiopolis üzerinde Bizans kontrolü zordu ve nüfus direnç gösteriyordu. 939 yılında isyan edip, Bizanslılardan ayrıldılar ve Theofilos Kurkuas 949 yılına kadar şehre boyun eğdiremedi. Tamamen imparatorluğa katıldı ve Müslüman nüfus atılıp, yerlerine Rum ve Ermeni yerleşimciler geldi.[24][25]

Melitene'nin nihayi ele geçirilişi

Emir Abu Hafs'ın ölümünden sonra, Melitene Bizans'a olan bağlılığını kaldırıdı.[14] Saldırı ya da manevralar ile şehri alma teşebbüsleri başarısız olduktan sonra, Melitene platosunu çevreleyen tepelere kaleler inşa ettiler ve düzenli olarak bölgeyi tahrip ettiler.[8] 931 başlarında, Melitene halkı anlaşmaya varmaya zorlandı: bağlı vasal olacaklar ve hatta Bizanslıların yanında seferler askerî birlik vereceklerdi.[8]

Diğer Müslüman devletleri boş durmuyorlardı: Mart ayında, Bizanslılar Anadolu'da Abbâsîli komutan Munis el-Muzaffer komutasında üç başarılı akına maruz kalırlarken, Ağustos ayında Thamal al-Dulafi önderliğinde büyük bir akın Ancyra ve Amorium kadar içlere kadar ilerlemiş ve dönerlerken yanlarına 136,000 altın dinar değinde esir almışlardır.[26] Bu dönem boyunca, Bizanslılar Güney Ermenistan ile ilgilenerek, yerel ermeni prensler ile mücadele den Vaspurakan Krallığı hükümdarı I. Gagik'e yardım ettiler, Kral da İran Azerbaycan emirine karşı Bizanslılar ile ittifak yaptı. Orada Kaysite Emirliğine akınlar düzenlediler ve razed Khliat and Berkri'yi yerle bir ettiler. Mezopotamya'ya yürümeden önce Samosata'yı tekrar ele geçirdiler. Gagik bu ve Kaysite topraklarını ele geçirmenin avantajını kullanamadı Muflih hemen onun topraklarına akınlar düzenleyerek mukabele etti.[19][26][27] Bu noktada Melitene halkı Musul Hamdani hükümdarını yardıma çağırdılar. Cevap olarak, Prens Sa'id ibn Hamdan Bizanslılara saldırdı ve onları püskürttü: Samosata boşaltıldı ve Bizans garnizonu Melitene'den çekildi.[26][28] Ancak Sa'id bölgede kalamadı ya da yeterli birlik bırakamadı; Musul'a döner dönmez Bizanslılar geri geldiler ve Melitene ablukasına ve yanmış toprak taktiklerine kaldıkları yerden devam ettiler.[8]

Saldırıya uğrayan bir şehri tasvir eden ortaçağ minyatürü. Solda, kalkan ve mızrakları ile Bizans ordusu, arkalarında çadırları ile kampları. Solda ise şehir duvarlarına yaslanmış merdivenlerin başında şehri savunmaya çalışanlar(İoannis Skilicis kroniğinin Madrid Skilicis versiyonundan bir minyatür).

Kaynaklar, 932 yılında Bizans'ın harici büyük bir seferini kaydetmemişlerdir, çünkü İmparatorluk, Opsikion Theması'nda gerçekleşen iki isyan ile meşguldü.[28] 933 yılında, Kurkuas Melitene saldırısını yeniledi. Mu'nis al-Muzaffar, etrafı çevrilmiş şehre yardım için kuvvet yolladı fakat çatışmaların sonucunda, Bizanslılar galip geldiler, birçok esir aldılar ve Arap ordusu şehri kurtaramadan geri döndü.[26][28] 934 yılının başlarında 50,000  kişilik ordunun başında Kurkuas sınırı geçip, Melitene'e doğru yürüyüş geçti. Hiçbir diğer Müslüman ülke yardım göndermedi çünkü Halife Kahir'in tahttan indirilişini izleyen çalkantı ile meşguldüler. Kurkuas, Samosata'yı tekrar ele geçirip, Melitene'yi kuşattı.[26][28] Kurkuas'ın yaklaştığı haberi ile birçok kişi şehri terk etti ve açlık sonunda kalanları 19 Mayıs 934 günü teslim olmaya zorladı. Şehrin daha önceki isyanlarından ihtiyatlı olan Kourkouas sadece Hristiyan ya da Hristiyanlara dönmeyi kabul edenlerin kalmasına izin verdi. Çoğu öyle yaptı, kalanlar gönderildi.[8][28][29] Melitene tamamen imparatorluk ile birleştirildi ve verimli topraklarının çoğu imparatorluk mülküne (kouratoreia) devredildi. Bu, I. Romanos tarafından güçlü Anadolu toprak sahibi aristokrasisinin vilayetin kontrolünü ele geçirmesini engellemek için yapılan olağan dışı bir hareketti. Ayrıca bu hareket aynı zamanda, önemli sınır bölgelerinde, doğrudan imparatorluk varlığının ve kontrolünün artmasına da hizmet etti.[28][30]

Hamdaniler'in yükselişi

Melitene'nin düşüşü, Müslüman dünyasında şok etkisi yarattı: ilk defa önemli bir Müslüman şehri düşüyor ve Bizans İmparatorluğu'nun eline geçiyordu.[31] Kurkuas başarısını 936 yılında Samosata bölgesini dize getirerek devam ettirdi ve şehri yerle bir etti.[32] 938'e kadar, Doğu göreceli sakin kaldı. Tarihçiler, Bizanslıların büyük ihtimalle Halifelik'ten destek ihtimali olmayan Melitene ve Arap Emirlikleri ile tam bir uzlaşma ile meşgul olukları için onları tahrik etmek istemediklerini düşünürler.[31][33]

Halifeliğin zayıflaması ile, sınır vilayetlerini savunma kabiliyetini de kaybetmesi açıktı, yeni bir yerel hanedan, Hamdaniler, kuzey Mezopotamya ve Suriye'de Bizans'ın karşısındaki vilayetlerde ortaya çıktı. Onlara Nasırü'd Devle ("Devletin Savunucusu") el-Hasan liderlik ederken ve Seyfü'd Devle ("Devletin Kılıcı") lakaplı kardeşi Ali ise ona eşlik ediyordu.[33] Yaklaşık 935 yılında tamamı Bizanslılara sığınmış, Hristiyanlığa dönmüş ve Bizans emrine 12,000 süvari veren Arap Banu Habib aşireti, yükselen Hamdaniler tarafından mağlup edildi. Fırat'ın batı kıyısı boyunca yerleştirilmişler ve orada yeni kurulan beş themayı korumakla görevlendirilmişlerdi: Melitene, Harpezikyon, Asmosaton (Arsamosata), Derzene, and Hozanon.[32][34]

Seyfül Devle ile Bizans'ın ilk karşılaşması 936 yılında gerçekleşmiştir, o yıl Samosata'yı ele geçirmeyi denedi ama evindeki bir isyan onu geri dönmeye zorladı.[32] 938 yılında bir başka saldırısında bu sefer Charpete kalesini ele geçirdi, Kurkuas'ın öncü güçlerini yendi, büyük bir ganimet ele geçirdi ve Kurkuas'ı geri çekilmeye zorladı.[32][35] Aynı yıl Konstantinopolis ile Halifelik arasında bir barış anlaşması imzalandı. Her iki tarafta da endişe yaratan Hamdaniler'in yükselen gücü müzakereleri kolaylaştırıldı.[36] Halifelik ile yapılan resmî barış anlaşmasına rağmen Bizanslıların yerel Müslüman hükümdarlar ile ad hoc savaş durumu devam etti, bu sefer onlara Hamdaniler destek veriyordu. 939 yılında Bizanslılar Theodosiopolis'i ele geçirmeye teşebbüs ettiler fakat kuşatma Seyfü'd Devle'nin taze güçler ile yaklaştığı haberi ile kaldırıldı.[32]

Aynı zamanda Bizanslılar Arsamosata ve güneybatı Ermenistan dağlarında stratejik önemde yerleri ele geçirerek Van Gölü çevresindeki Müslüman emirliklere doğrudan tehdit haline geldiler.[33] Durumu tersine çevirmek için 940 yılında Seyfü'd Devle önemli bir sefer başlattı: Meyafarkin'den (Bizans Marturupolis) başladı, Bitlis'i geçerek Ermenistan'a girdi, orada birçok kaleyi ele geçirdi ve hem Müslüman hem de Hristiyan yerel lordlara baş eğdirdi. Theodosiopolis etrafındaki Bizans topraklarını yağmalamış ve Kurkuas'ın taze güçle gelip ve onu geri çekilmeye zorlayana kadar elinde tuttuğu Koğonya'ya kadar baskın vermiştir.[37] Seyfü'd Devle bu çabalarını devam ettirememiştir; 945 yılına kadar Halifelikteki iç geliştirmeler ile güney Irak'taki rakipler ve Suriye'deki Akşitler ile meşgul olmuşlardır.[38][39]

941 yılında Rus saldırısı

Hamdaniler'in dikkatinin dağılması Bizans için şanstı. 941 yaz başı, Kurkuas doğuya yaptığı seferi kaldığı yerden devam etmek için hazırlanırken, dikkati hiç beklenmedik bir olay ile dağıldı: Konstantinopolis'in etrafındaki alana saldıran Rus filosu ortaya çıktı. Bizans ordusu ve donanması, başkentte olmaması ve Rus filosunun ortaya çıkması, Konstantinopolis'in halkında paniğe neden oldu. Donanma ve Kurkuas'ın ordusu geri çağrılırken, protovestiarios Theofanes komutasında acilen bir araya getirilen Rum ateşi atıcıları yerleştirilmiş yaşlı gemiler 11 Haziran günü Rus filosunu yendi ve şehre doğru ilerleyen rotasından ayrılmaya zorladı. Hayatta kalanlar, Bitinya kıyılarına çıktılar ve savunmasız kırsal alanı talan ettiler.[40] Patrikios Bardas Fokas bir araya getirebildiği birlikler ile aceleyle bölgeye intikal etti ve Kurkuas'ın ordusunun gelmesini bekledi. Sonuçta Kurkuas ve ordusu bölgeye vardı ve kırsal alanı yağmalamak için dağılmış Ruslara saldırıp çoğunu öldürdü. Hayatta kalanlar gemilerine doğru geri çekildiler ve gece karanlığından yararlanarak Trakya'ya geçmeyi denediler. Geçiş sırasında, tüm Bizans donanması saldırdı ve Rusları yok etti.[41]

Mezopotamya seferleri ve Mandilo'nun geri alınışı

Kubbeli büyük bir yapının altında, sakallı bir delegasyon solda duruyor, ortada, bir adam İsa'nın yüzü olan bir elbiseyi onu öpen bir başka adama teslim ederken solda kilise adamları ayakta duruyor. Edessalılar tarafından Mandilo Bizanslı parakoimomenos Theofanes teslim ediliyor, (İoannis Skilicis kroniğinin Madrid Skilicis versiyonundan bir minyatür).

Bu oyalanmanın ardından, Ocak 942 Kurkuas Doğu'ya üç yıl sürecek yeni bir sefer başlattı.[38] İlk saldırı Halep topraklarında oldu, burası adamakıllı yağmalandı, Halep yakınlarında Hamus kasabasının düşmesiyle, Arap kaynaklarına göre bile 10-15.000 arası tutsak Bizanslılar tarafından esir alınmıştır.[38] Yazın Tarsus'tan Emir Thamal al-Dulafi'nin ya da onun hizmetlilerinden birinin (Gulam) zayıf karşı ataklarına rağmen, sonbaharda Kurkuas bir büyük başka bir istila başlattı. Arap kaynaklarına göre 80,000 adamlık istisnai büyük ordunun başında müttefik Taron'u geçerek kuzey Mezopotamya'ya girdi.[38][42] Meyyafarikin, Amida, Nisibis, Dara gibi 300 yıl önce Herakleios'tan beri Bizans ordusunun ayak basmadığı yerlere saldırıldı ve yağmalandı.[38][43][44] Bu seferlerin gerçek amacı Kutsal Mandilo'yu muhafaza eden Edessa şehriydi. İsa'nın yüzünü sildiği ve böylece yüzünün izi çıktığına inanılan bir bez parçası, bilahare Kral Abgar'a verilmiştir. Bizanslılara için ikonoklazm dönemi ve resimlere saygının tekrar tesis edilmesinden sonrası, yoğun bir şekilde dini önemi artmıştı. Sonuç olarak, ele geçirilmesi Lekapenos yönetiminin halk desteğinin ve meşrutiyetin de muazzam artışa neden olacaktı.[43][45] Kurkuas 942 yılından itibaren, Melitene'ye yaptığı gibi, Edessa'ya saldırdı ve kırsalını talan etti. Sonunda emir barış yapmayı kabul edip, Bizanslılara karşı ordu kurmayacağına ve 200 esire karşılık Mandilo'yu değiş tokuş yapmayı yemin etti.[43][46] Mandilo Konstantinopolis'e götürüldü, Theotokos yortusu günü 15 Ağustos 944 tarihinde şehre vardı. Gösterişli bir giriş düzenlendi ve Büyük Saray'ın güney bölümünde yer alan şapele yerleştirildi.[43][44] Kurkuas, Bithra (modern Birecik) ve Germanikeia (modern Kahramanmaraş) yağmalayarak seferini tamamladı.[47]

Görevden alınması ve geri gelmesi

Bu zaferine rağmen, Kurkuas'ın düşüşü, arkadaşı ve koruyucusu I. Romanos Lekapenos gibi yakındı. I. Romanos'ın hayatta kalan iki büyük oğlu ortak imparatorlar Stefanos ve Konstantinos, Kurkuas'ı kıskanıyorlar ve geçmişte onun altını oymayı denemelerine rağmen başarılı olamamışlardı.[48] Kurkuas'ın Doğu'da başarısının ardından, I. Romanos en güvendiği generali ile imparatorluk ailesi arasında evlilik bağı kurmaya niyet etti. Kurkuas'ın kızı Öfrosin'i, imparatorun damadı ve kıdemsiz imparator VII. Konstantinos'un oğlu yani torunu geleceğin imparatoru II. Romanos (959-963 arası hükümdar) ile evlendirecekti. Bu tür bir birlik ordunun sadakatini kemikleştirecek olması yanın da, ayrıca VII. Konstantinos ile temsil olunan meşru Makedon Hanedanı'nın durumunu taht iddiası olan Romanos'ın kendi oğullarına karşı güçlendiriyordu.[45][49] Tahmin edileceği gibi, Stefanos ve Konstantinos bu karara muhalefet edip, o zaman yaşlı ve hasta olan babalarına üstün geldiler, 944 sonbaharında Kurkuas'ı görevden aldılar.[48][50]

Kurkuas'ın yerine Pantherios isimli birisi geldi, hemen Aralık ayında Halep çevresine akın yaparken, Seyfü'd Devle tarafından mağlup edildi. 16 Aralık tarihinde I. Romanos oğulları Stefanos ve Konstantinos tarafından tahttan indirilip, Prote adasında bir manastıra kapatıldı. Birkaç hafta sonra, 26 Ocak günü, bir başka darbe ile iki oğul Lekapenos tahttan indirildiler ve VII. Konstantinos tek başına imparator oldu.[43][48][51] Kurkuas tekrar imparatorluğun gözüne girdi: Konstantinos depremden sonra hasar görmüş Kurkuas'ın sarayının tamiri için para verdi ve 946 başlarında magistros Kosmas ile Tarsus Arapları ile esir değişimini görüşmesi için gönderildiği kaydedilmiştir. Hakkında bundan sonrası için bilgi yoktur.[52]

Lekapenos ailesinin düşüşü, güçlü kişiliklerin döneminin bittiğini işaret ediyor olsa da Kurkuas'ın yayılma politikası devam etti: Domestikos tōn scholōn makamına Kourkouas'ın ardından önce Bardas Fokas, sonra 963-969 yılları arasında İmparatorluk yapacak Nikiforos Fokas, en sonunda Kurkuas'ın büyük yeğeni ve 969-976 yılları arasında İmparatorluk yapacak İoannis Çimiskes geldi. Hepsi Bizans'ın Doğu'da bulunan sınırlarını genişlettiler, Kilikya ve Antakya ile beraber Kuzey Suriye'yi geri alırlarken, Halep Hamdani Emirliğini bir Bizans himayesine soktular.[53]

Değerlendirme

"...bahsi geçen magistros ve Domestikos tōn scholōn İoannis savaş konusunda rakipsizdi ve birçok ve büyük zafer kazanmıştı, Roma sınırlarını genişletmiş ve birçok Hagarene şehrini yağmalamıştı."

Oi meta Theofanin'in vakayinamesi, Romanos Lekapenos'un saltanatı, 40.[54]

Kurkuas, Bizansta en büyük askerî liderlerden biridir, bu gerçeği Bizanslıların kendileri de kabul etmektedir: sonraki dönemin Bizanslı vakayinüvisleri onu imparatorluk sınırlarını Fırat'a kadar tekrar genişletmiş general olarak selamlarlar,[55] ve protospatharios Mihail tarafından yazılmış onun dönemine ait sekiz ciltlik tarihte ve günümüze yalnızca özeti ulaşmış Oi meta Theofanin'de "ikinci Trajan ya da Belisarius" olarak ilan edilmiştir.[56]

Başarılarının alt yapısı kesinlikle başkalarının kurduklarıdır: Lalakaon'un Melite'sinde güç dengesini değiştiren III. Mihail, Pavlusçuluğu yok eden I. Basileios, hayati Mezopotamya theması'nı kuran VI. Leon ve Bizans etkisini tekrar Ermenistan'a genişletip, Lykandos theması kuran İmparatoriçe Zoe.[27][48] Bununla birlikte, Kurkuas ve seferleri, kuzey Ortadoğu'daki güç dengesini tartışılmaz bir biçimde değiştirdi, sınır ötesi eyaletleri Arap baskınlarına karşı koruyor ve Bizansı bir yayılmacı güç haline getiriyordu.[27][57] Tarihçi Steven Runciman'ın sözleriyle "daha güçsüz bir general İmparatorluğunu Sarazenlerden temizleyip sınırlarını başarılı bir şekilde savunabilirdi, ancak [Kurkuas] daha fazlasını yaptı. İmparatorluk ordularına yeni bir ruh getirdi ve kâfirlerin ülkesinin derinliklerine muzaffer bir biçimde ilerledi. Fetihlerin asıl alanı o kadar da geniş değildi, fakat Bizans ve Arapların eski rollerini tersine çevirmek için yeterliydi. Bizans şimdi saldırgandı ... [İoannis Kurkuas] büyük fatihler dizisinin ilkiydi ve ilk yüksek övgüyü hak eder."[58]

Notlar

^  a:  "Kourkouas" represents the transliteration of his Greek name following the norm used in the Oxford Dictionary of Byzantium. "Kurkuas" and "Curcuas" are different Latinized forms.

Kaynakça

Özel
  1. Kajdan 1991, ss. 1156-1157; Whittow 1996, ss. 337-338.
  2. Kajdan 1991, s. 1157.
  3. Guilland 1967, ss. 442-443, 446, 463, 571.
  4. Guilland 1967, ss. 443, 571.
  5. Runciman 1988, ss. 58-62; Guilland 1967, s. 571.
  6. Runciman 1988, s. 69.
  7. Whittow 1996, s. 418; Guilland 1967, ss. 447, 571.
  8. Whittow 1996, s. 317.
  9. Runciman 1988, ss. 70-71, 135; Guilland 1967, ss. 442-443, 571-572.
  10. Whittow 1996, ss. 176-178.
  11. El-Cheikh 2004, s. 162; Whittow 1996, ss. 311-314.
  12. Whittow 1996, s. 315.
  13. Runciman 1988, ss. 136-137.
  14. Runciman 1988, s. 137.
  15. Treadgold 1997, s. 479.
  16. Whittow 1996, s. 310; Treadgold 1998, s. 111.
  17. Ter-Ghewondyan 1976, s. 77.
  18. Runciman 1988, s. 138.
  19. Ter-Ghewondyan 1976, s. 82.
  20. Treadgold 1997, s. 480.
  21. Runciman 1988, ss. 138-139.
  22. Runciman 1988, s. 139.
  23. Runciman 1988, ss. 139-140.
  24. Runciman 1988, s. 140.
  25. Whittow 1996, s. 322; Holmes 2005, s. 314.
  26. Runciman 1988, s. 141.
  27. Jenkins 1987, s. 246.
  28. Treadgold 1997, s. 481.
  29. Runciman 1988, ss. 141-142.
  30. Whittow 1996, ss. 341-342.
  31. Runciman 1988, s. 142.
  32. Treadgold 1997, s. 483.
  33. Whittow 1996, s. 318.
  34. Treadgold 1998, s. 78.
  35. Kajdan 1991, s. 1848.
  36. Runciman 1988, ss. 142-143.
  37. Whittow 1996, ss. 319-320; Runciman 1988, ss. 143-144; Treadgold 1997, ss. 483-484.
  38. Runciman 1988, s. 144.
  39. Whittow 1996, s. 320.
  40. Jenkins 1987, ss. 250-251; Runciman 1988, ss. 111-112.
  41. Jenkins 1987, s. 251; Runciman 1988, s. 112; Guilland 1967, ss. 442-443, 572.
  42. Treadgold 1997, s. 484.
  43. Whittow 1996, s. 321.
  44. Jenkins 1987, s. 247.
  45. Guilland 1967, s. 572.
  46. Runciman 1988, s. 5.
  47. Runciman 1988, s. 145.
  48. Runciman 1988, s. 146.
  49. Treadgold 1997, ss. 484-485; Holmes 2005, ss. 131-132.
  50. Treadgold 1997, s. 485.
  51. Treadgold 1997, s. 486.
  52. Guilland 1967, ss. 442, 572.
  53. Whittow 1996, ss. 322-327.
  54. Niebuhr 1838, s. 426; Holmes 2005, ss. 135-136.
  55. Runciman 1988, s. 148.
  56. Whittow 1996, s. 344.
  57. Runciman 1988, ss. 146-149.
  58. Runciman 1988, s. 150.
Genel
Önce gelen
Pothos Argyros
Domestikos tōn scholōn
922-944
Sonra gelen
Pantherios
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.