Vahşi Av
Vahşi Av (ingilice adı:Wild Hunt,Eski İngilizce:Herlaþing,Galce: Cŵn Annwn) Avrasya'daki pek çok kültürde görülen fenomenik bir inanç.
Özellikler
Gökyüzünde koşan hayalet atlılar ve koruyucu ruhlara dayanan bu inanç başta İskandinav,Çerkes,Hint,Japon,Kızılderili ve Kelt mitolojileri olmak üzere Kuzey yarımküre'deki pek çok kültürde görülmektedir.İslam inancında da Hızır,Kırklar makamı ve gökten gelen evliyalar inançları şeklinde yer almıştır.Zülkarneyn de bu gelenekle bağlantılıdır. Avcı Herne ve Yeşil Adam figürleri bu avla bağlantılı figürlerdir.Odin ,Freyr ve Asgardlılar ile Elfler ve Valkürler bu geleneğin kuzeydeki temsilcilerindendir.Bu av aslında dişi bir tanrıça figürünün (Freya,Morrigan,Frigg,Kibele,Umay,Ayzıt,Setanay Guaşe gibi) liderliğinde gerçekleşmektedir ve liderlik eden erkek karakterler de bu tanrıça ya da dişi ruhun eşi olarak yer alırlar.Bu liderin mutlaka vahşi doğa ve hayvanlar ve bitkiler'le bağlantısı olması gerekmektedir.Harlequinn karakteri bu avın temsilcilerinden Kral Herla ve Avcı Herne'ye dayanmaktadır.Noel Baba efsanesi aslında bu hikâyeden etkilenmiştir.İngiltere'de Sherwood ormanında yaşayan Robin Hood ve Neşeli Adamlar Çetesi bu efsaneden esinlenmiştir.Kral Arthur,Merlin,Yeşil Şövalye ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri de bu efsanenin Kelt versiyonunun izlerini taşımaktadır.Kelt mitolojisinde Tuatha De Danaan halkının ve perilerin de katıldığı ordu,hayalet ve peri tazılarıyla birlikte Annwn ve Tir-Nan-Og'dan gelmektedir.Hindistan'da Vişnu,Parvati,Şiva ve onun bir formu olan Rudra Vahşi Av'la bağlantılıdır.Japonya'da İnari,Ukemoçi ve Yuki-Onna bu ruhları yönetmektedir.Türklerde Oğuz Han,Alp Er Tunga ve Asena gibi figürlerle ilişkişidir.Hayalet Ordu,Trak ve Frig efsanelerinde Kibele,Sabazios,Zamolxis ve Attis liderliğindedir.İnanış,Orta Avrupa'da gezgin Rübezahl ve Frau Holda hikâyelerinde de yaşamaktadır. Antik Şamanizm'e dayanan bu inanışa göre mevsimsel gündönümü gecelerinde, aslında düzeni ve aydınlığı temsil eden ata ruhları ve ilahi figürler gökyüzünde ya da dünyalar arasındaki sınır bölgelerinde kötülük yayan karanlık varlıklarla mücadele ederler.Bu mücadele de atlardan başka ayrıca kurtlar ve tazılarla birlikte geyik ve koç gibi hayvanlar ve kuzgunlar gibi haberci kuşlarda bu ilahi figürlere yardım etmektedir.Bu figürler ayrıca Psikopomp (Ruh taşıyıcı) olarak,yeni ölmüş kişilerin ruhlarını ve hayaletleri alıp öbür dünyaya taşımaktadırlar.Eski şamanlar gündönümlerinde bazen korkunç kostümler giyip kötü ruhları korkutup kovmaya çalışmış ve törensel danslar yapmışlardır.Bazı şamanlarınsa trans halinde bedenlerini terk edip Vahşi Av'a katılıp bulutların üstünde at sürdüğü anlatılır.(Bunlar arasında hayvana dönüştüğüne inaniılan İskandinav Berserk,Hint Rudriya ve Malay Kaplan insanlar örnek verilebilir.)Efsane Hristiyanlığın yayılışından sonra yaşamaya devam etmiş,ama kilise tarafından zaman zaman karalanmaya çalışılmış,şeytan ve iblisleriyle bir tutulmuş,atlıların günahkar ve lanetli ruhlar olarak gösterilmiştir.(Kabil,Herod gibi figürler bu sayede bu ava eklenmeye çalışılmış,Mahşerin dört atlısı sembolüyle birleştirilmek istenmiştir.)Buna rağmen efsanenin orijinal versiyonu hayatta kalmış,ava Melek Cebrail ve Aziz Nikola gibi figürler de eklenmiştir.Odin ve Freyr uslu duran ve kış gündönümü gecesi ruhların atları için yem bırakan çocuklara çeşitli hediyeler ve ayrıca sağlık ve umut getirdiği için Aziz Nikolayla kolayca birleştirilmiş,böylece bugünkü Noel Baba efsanesi oluşmuştur.Benzeri bir figür efsanenin Altay versiyonundaki Ayaz Ata'dır.Bir diğer benzer gelenek İslam coğrafyasında Hızır inancı ve Hıdırellez bayramında bulunmaktadır.Hristiyanlıkta Hızır inancı Aziz George'la özdeşleştirilmektedir.Bu efsane Orta Asya kökenli göçebe halkların inançlarına dayandığı düşülmektedir.
Bu efsane de denizlerde de geçen şekildeki versiyonları da bulunmaktadır.Denizde geçen versiyonlarındaki Kharon benzeri ruh taşıyıcılar ve hayaletler Davy Jones'un dolabı ve Uçan Hollandalı efsanesine de ilham vermişlerdir.
Kökenleri
Avrupa’da“gökyüzünde koşan atlılar” olarak özetlenebilecek motif ve folklorik çeşitlemeleri, gayet yaygındır. Hatta o kadar derinlemesine işlenmiş bir motif ki, Amerika’ya dahi taşınmıştır.[1] Cermenik mitolojiden alıntı bir motifin çeşitlenmesi, bozulması ya da yeniden işlenmesi gibi yollarla farklılaşmış ancak kökende aynı olan bu fenomen, Avrupa’nın çeşitli halklarının mitolojisi ve irfanında kendisine yer bulmuş.Bu motifin kökenlerini araştırırken aramamız gereken, “atlı” ile özdeşleşmiş bir “tanrısal varlık” ve uçabilen at motifinin kökleridir.[2] Bu öncülleri sağlayan yer ise, Hint-Avrupa, Kafkas ve Türk mitolojisinin harmanlandığı bölge olan İtil-Elbruz bölgesidir. Hem Türk mitolojisinin kanatlı atı “Tulpar” motifi burada belirgin bir şekilde ortaya çıkar, hem Nartlar (onlar da “atlı” figürleridir.), hem Nartların göğe çıkışından bahsedilir, hem de Avrupa’ya doğru Türk ve Urallı kavimlerin göçleri bu coğrafya üzerinden olmuştur. Dolayısıyla efsanenin Avrupadaki versiyonunun kökeninin Kafkasya'ya dayandığı kesindir.[2] Bu kültürler şamanik kökenli bu inancı göçler yoluyla Avrasya yaymışlardır.İskit ve Kimmerler gibi halkların inançların da bu efsanenin izleri görülmektedir.