Fethi Okyar

Ali Fethi Okyar (29 Nisan 1880, Pirlepe - 7 Mayıs 1943, İstanbul), Türk asker, diplomat ve siyasetçi.

Ali Fethi Okyar
Türkiye Adliye Vekili
Görev süresi
26 Mayıs 1939[1] - 12 Mart 1941[1]
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü
Başbakan Refik Saydam[1]
Yerine geldiği Tevfik Fikret Sılay[1]
Yerine gelen Hasan Menemencioğlu[1]
Türkiye Başvekili
Görev süresi
22 Kasım 1924[2] - 3 Mart 1925[2]
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal
Yerine geldiği Mustafa İsmet[3]
Yerine gelen Mustafa İsmet[4]
Türkiye Müdafaa-i Milliye Vekili
Görev süresi
22 Kasım 1924[2] - 3 Mart 1925[2]
Yerine geldiği Kâzım Fikri[3]
Yerine gelen Mehmet Recep[4]
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Görev süresi
1 Kasım 1923 - 22 Kasım 1924
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal
Yerine geldiği Mustafa Kemal
Yerine gelen Kâzım Fikri
TBMM İcra Vekilleri Heyeti Reisi
Görev süresi
14 Ağustos 1923[5] - 27 Ekim 1923[5]
TBMM Reisi Mustafa Kemal
Yerine geldiği Hüseyin Rauf[6]
Yerine gelen Mustafa İsmet[7]
TBMM Dahiliye Vekili
Görev süresi
5 Kasım 1922 - 27 Ekim 1923
TBMM Reisi Mustafa Kemal
Yerine geldiği İsmail Safa[5]
Yerine gelen Ahmet Ferit[7]
Görev süresi
10 Ekim 1921 - 9 Temmuz 1922
TBMM Reisi Mustafa Kemal
Yerine geldiği İbrahim Refet[8]
Yerine gelen İsmail Safa[5]
Türkiye Büyük Millet Meclisi
1., 2., 3., 5., 6. ve 7. dönem milletvekili
Seçim Bölgesi 1920 – İstanbul
1923 – İstanbul
1927 – Gümüşhane
1935 – Bolu
1939 – Bolu
1943 – Bolu
Osmanlı Dahiliye Nazırı
Görev süresi
14 Ekim 1918[9][10] - 8 Kasım 1918[11]
Sadrazam Ahmet İzzet[9][10]
Yerine geldiği Mehmet Talat (vekâleten)[12]
Yerine gelen Mustafa Arif[13]
Kişisel bilgiler
Doğum 29 Nisan 1880
Pirlepe, Osmanlı
Ölüm 7 Mayıs 1943 (63 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Partisi Cumhuriyet Halk Fırkası (1923-1930)
Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930)
Cumhuriyet Halk Partisi (1930-1943)
Ödülleri
Askerî hizmeti
Bağlılığı  Osmanlı İmparatorluğu
Branşı  Osmanlı ordusu
Hizmet yılları 1898-1914
Çatışma/savaşları Trablusgarp Savaşı
Balkan Savaşları

III. Ordu mensubu subay olduğu sıralar İttihat ve Terakki Cemiyeti ile tanıştı ve önde gelen isimlerinden biri oldu. Trablusgarp ve Balkan Savaşları sırasında görev aldı. İttihat ve Terakki'den IV. ve V. dönemde Meclis-i Mebûsan İstanbul mebusluğu yaptı. Osmanlı'nın Paris Sefirlği Askerî Ataşemiliterliği görevinde bulundu. II. Meşrutiyet beyannamesini bizzat kendisi yazdı ve kısa bir süre İttihat ve Terakki Fırkası Umumi Kâtipliği görevinde bulundu. Osmanlı'nın Sofya Sefirliği görevini gerçekleştirdi. Sofya Sefirliği sırasında İsmail Hakkı'nın kızı Galibe ile tanıştı ve onunla evlendi. Mondros Mütakeresi sonrasında kurulan Ahmet İzzet kabinesinde 14 Ekim-8 Kasım 1918 arasında kısa bir dönem Dahiliye Nazırı olarak bulundu. Hürriyetperver Avam Fırkası'nı kurdu ve reisliğini yaptı. Mustafa Kemal ile Minber gazetesini kurdu ve başyazarı olarak çalıştı. Mart 1919'da Damat Ferit hükûmeti tarafından İngilizlerin “Türk savaş suçlularının” tutuklanması talebi sonrasında yakalandı. Bekir Ağa Bölüğü ve Arabyan Hanı'nda tutuldu. 28 Mayıs 1919’da İngilizler tarafından Malta'ya sürüldü. 30 Nisan 1921 tarihine kadar burada kaldı.

Malta sürgünü sonrasında Ankara hükûmetine katıldı ve Milli Mücadele'de rol oynadı. 15 Ağustos 1921'de İstanbul vekili seçilerek, TBMM'de 10 Ekim 1921-9 Temmuz 1922 arasında Dahiliye Vekili olarak görev aldı. TBMM İcra Vekilleri Heyeti Reisi ve Dahiliye Nazırı olarak 14 Ağustos-27 Ekim 1923 tarihlerinde çalıştı. Cumhuriyet ilanı sonrasında 1 Kasım 1923-22 Kasım 1924 arasında TBMM Reisi olarak görevinin başında bulundu. 22 Kasım 1924'te Türkiye'nin II. Başvekili olarak seçildi. 3 Mart 1925 tarihine kadar Başvekil ve Müdafaa-i Milliye Vekili görevlerini yerine getirdi. Bu tarihten sonra Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği görevine atandı. 12 Ağustos 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. 1930'da Belediye seçimlerine katıldı. 17 Kasım 1930'da partiyi fesh etti. 19 Mart 1934’te Londra Büyükelçisi olarak atandı ve 7 Nisan 1934’te göreve başladı. Kendisine "Okyar" soyadını bizzat Atatürk verdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra 1939'da Refik Saydam kabinesinde Adliye Vakili olarak görev yaptı. Kalp rahatsızlığının nüksetmesi ile 1941’de Adliye Vekilliği görevinden istifa etti ve iki aylık izinler alarak meclis çalışmalarına katılmamaya başladı. 7 Mayıs 1943 tarihinde İstanbul Nişantaşı’ndaki evinde vefat etti ve Zincirlikuyu Asrî Mezarlığı’na defnedildi.

Eğitimi

1880'de Rumeli Eyaleti'nde yer alan Pirlepe'de doğdu. Babası Osmanlı Hariciye Nezaretinde memur olarak görev yapan ve aynı zamanda Ali Fethi küçük yaşta iken vefat eden İsmail Hakkı Bey'dir. Annesi ise Fatma Hanım'dır. Sekiz yaşına kadar Pirlepe’de yaşamına devam etti. İlk öğrenimini 1891’de o dönemin Manastır Valisi olan dayısı Müderris İbrahim Ethem Efendi'nin yanında tamamladı. İbtidai Numune Mektebi’ni ve Manastır Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi. Manastır Askerî İdâdîsi’nde tahsiline devam etti. Mustafa Kemal ile arkadaşlıkları burada başladı ve 1897’de idadiyi tamamladı. Aynı zamanda memleket meseleleri bu dönemde ilgisini çekmeye başladı ve Namık Kemal'in eserlerini okumaya başladı.[14]

1898’de İstanbul’da bulunan Mekteb-i Harbiyye’ye girdi. Manastır’dan İstanbul’a Hacı Dâvut vapuruyla içlerinde Mustafa Kemal’in de bulunduğu on yedi öğrenci ile geldi.[15] Bu dönemde Ali Fuat, Şevket, Cafer Tayyar, Kara Vasıf, Mürsel gibi simalarla tanıştı ve arkadaşlık yapma imkân buldu. Yabancı postanelerden ülkeye İttihat ve Terakki sayesinde[16] getirilen yasaklı yayınlar düşünce hayatını etkilemeye başladı. Mustafa Kemal ile Manastır’da askerî idâdî esnasında başlayan dostlukları Harbiye yıllarında da ilerlemeye devam etti.[15] Montesquieu, Voltaire, Rousseau, Mirebeau ve Robespierre'nin eserlerini okuma imkânı buldu. Tevfik Fikret'in eserleri de okunanlardan biriydi. Bu eserlerin kendi dünyalarında bıraktıkları izlenimlerle; sürgün, baskı ve hürriyet üzerine arkadaşları ile biraraya geldikleri zaman tartışmalara girildiğinde dahil oldu. Harbiye'de ilk sınıftan itibaren öğrenciler iki bölüğe ayrılıyordu. Bölüm birincileri bölük sorumlusu oluyordu ve bölüm sorumluları başçavuş olduklarından, ikinci sınıfta hastalanması dışında bölüm birinciliğini ve başçavuşluğunu devam ettirdi.[17] 1900'de "Piyade Teğmen" rütbesiyle Harbiye'den mezun olmasıyla Harp Akademisi'ne başladı. Burada Harbiye'de arkadaşlarıyla yürüttükleri çalışmaları devam ettirdi. Düşünce dünyası ile ders hayatını birbirine karıştırmamaya dikkat ederken, okul ve sınıf birinciliklerini korumasını bildi. 1903'te Harp Akademisi'ni "Kurmay Yüzbaşı" rütbesini alarak LVI. dönem birincisi olarak tamamladı.[18][19]

Askerlik

1904’te Selânik’te bulunan Üçüncü Ordu’nun kadrosunda kurmay yüzbaşı olarak göreve başladı. Üçüncü Ordu’nun 13. Süvari Alayı’nda ilk olarak göreve başladı. 13. Süvari Alayı’nda sekizer ay olmak üzere süvari, piyade, topçu kıtalarında staj eğitiminde bulundu. Yaklaşık iki yıl süren staj eğitimi sırasında Bulgar, Sırp ve Yunan çeteci ve komitacı birlikleri ile dağlarda karşı karşıya geldi. Kolağası rütbesine 1906'da terfi ettirildi. 30 Nisan 1906'da Edirne Mekteb-i Hayriyesi'ne kendisinin gitmek istemedğine dair yoğun israrlarına rağmen ders nazır muavini olarak atandı. Ağustos 1906'da Mahçova Mıntıka Kumandanlığı'na atansa da Kestiriye'ye gönderildi. Kestiriye'de komitacılık ve çetecilik faaliyetleri ile uğraşmak zorunda kalırken, dokuz ay burada görev yaptı. Kestiriye'de bulunduğu sıralarda İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üyeliğine Erkan-ı Harp mensuplarından Binbaşı İsmail Hakkı aracılık etti. Binbaşı İsmail Hakkı, kendisine Manastır'a gitmesini öğütleyerek Enver ile tanışmasını istedi. Birkaç gün sonra Manastır'a gittikten sonra Enver'in rehberliği ile üyesi oldu. Kesriye'ye döndü ve burada bir merkezinin açılmasına yardımcı oldu.[20] Selanik Riboğça Şark Şimendifer Hattı Müfettişliği'ne 1 Mart 1907'de getirildi. Bu dönemde 3. Ordu Müşiri İbrahim Paşa'nın kurmay heyetinde yer aldığında Reval görüşmeleri sonrasında daha etkin hale gelen özellikle Yunan subayların komutasındaki 3000 kişilik çetelerle, Strebne'de kendisi de çatışmalarda önemli rol oynadı. Rumeli Müfettişi Hüseyin Hilmi Paşa'nın teklifiyle Selanik Jandarma Zabıtan Mektebi'nin kumandanı olarak 21 Mart 1908'de atandı ve "Binbaşı" rütbesine terfi ettirildi.[21]

12 Ocak 1909'da Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından Paris Ataşemiliterliği'ne atanmasından sonra 6 Mart 1909'da İstanbul'a geldi ve buradan Paris'e geçti. Diplomasi becerisi bakımından bu dönemde kazanımlar elde ederken, asker kimliğinin gelişimine katkıda bulunacak tecrübe de edindi. Kendisinin gelişimini sağladığı gibi gerekli makamlara ilettiği bilgiler ile de askeri teknolojiler bakımından ülkesinin de tecrübe kazanmasına gayret etti.[21] Burada Büyükelçi Rıfat Paşa ile iyi anlaştı ve 1911 yılına kadar görevini sürdürdü. O yıllarda pek çok silâh arkadaşının aksine siyaseti tercih etmedi. Bu arada Fransız demokrasisini ve parlamenter yapısını araştırdı. Böylece daha sonraki yıllarda siyasi hayatında yolunu çizecek olan liberal anlayışın temellerini atmış oldu.[22] 22 Haziran'da Fransa tarafından tarafsız devletleri kendi ittifak cephesine çekmek için yaptığı Nancy bölgesindeki manevralara davet edien Osmanlı heyetinde yer aldı.[23] Almanya'nın Ren bölgesinde Fransa'ya gözdağı vermek için yaptığı manevralara karşı[24] 12-18 Eylül 1910 arasında 13. ve 14. Kolorduları ile Fransa'nın yapacağı, yanıt niteliğindeki Picardie manevralarını izlemek için 29 Haziran 1910'da görevlendirildi. Heyet eşliğinde Paris’e yollanan Kolağası rütbesindeki Mustafa Kemal ve Selahattin Bey ile Picardie manevralarını beraber takip etti.[25] 1910-1911 arasında zamanının büyük çoğunluğunu manevralar hakkında raporlar yazarak, payitaht ve Erkan-ı Harbiye'yi bilgilendirmek ile geçti.[21]

Trablusgarp Savaşı

Kendi talebiyle İşkodra Kuva-i Mürettebesi Erkânı Harbiyesi'ne 25 Haziran 1911'de görevlendirildi ve İşkodra'ya Tiryeste üzerinden gitti. 3 Temmuz 1911'de görevine başlamasıyla iki buçuk aylık görevine devam etti. 29 Eylül 1911'de İtalya, Osmanlı'ya Trablusgarp için savaş ilan etti. Osmanlı hükûmetinin diplomatik yollarla olayın çözüleceğine dair inancı nedeniyle İttihat ve Terakki ileri gelenleri toplanma kararı aldı. Ali Fethi, Mustafa Kemal'i Enver'in yanına götürdü. Enver, "gönüllü insanlarla oraya gidilmesi gerektiğini" söyledi. Ali Fethi, Mustafa Kemal, Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Eşref, Süleyman Askerî gibi isimlerin bulunduğu on kişi ile Enver'in evinde toplanıldı. Toplantı sonrasında yerli halkın silahlandırılarak savaşılması kararı alındı. Ali Fethi önce Paris'e geçti ve Trablusgarp'a geçilmesi konusunda Paris Sefiri Rıfat'tan yardım istedi. Fransız Sosyalist Paritsi liderlerinden Jean Jaures ve yazar Pierre Loti'den de yardım istedi ve ikisi İtalya'nın işgalini eleştiren makaleler yazdı.[26] Yanına aldığı Paris'te eğitim gören beş askerî tıp doktoru ile Marsilyalı kayıkçı kayığıyla önce Tunus'un Sfax limanına vardı ve buradaki müslümanların yardımı ile 12 Ekim 1911'de Trablusgarp'a geldi. Karargahı Aziziye'da bulunan Neşet Paşa tarafından kurmay başkanlığı teklif edildi.[27] Harbiye Nezâreti tarafından Albay Neşet'in komuya ettiği 42. Tümen'in kurmay başkanı yapıldı.[28]

Yerli halkı teşkilatlandırmaya ve birlik haline getirmeye çabaladı; İtalyan birliklerine karşı saldırıya geçecek duruma getirilmesinde başarılı oldu. 2 Kasım 1911'de birlikleri Trablus yolu üzerinde İtalyan birliklerine saldırdı; geri çekilmelerini sağlayarak fazla zayiat vermelerine neden oldu. Kasım ayı içerisinde saldırıları devam etti ve Hani yolunun kuzeyinde İtalyan birliklerinin top ateşi sonucunda mevkilerini terk etmesini sağladı. Saldırıların başarılı olmasından sonra İtalyanların sivil halka karşı eylemlerinin olduğu gerekçesiyle 3 Kasım'da Fırka Kumandanlığına yolladığı iletide bu durumun Avrupa devletleri nezdinde protesto edilmesini istedi. Karargahta durarak asker ve halkın moralinin bozulabileceğini, kurulan düzen ve disiplinin çözülebileceğini düşünerek tümen kurmay başkanlığı görevinden bağışlanması istedi. İtalyanların boşaltılan evleri keşfi sırasında hücüm sanılarak harekete geçildiği ama mitralyöz ateşi sonrasında zor bir durum içinde kaldıklarını ama başarılı müdafa ile geri çekilmelerinin sağalndığını iletti. Ayn Zara'yı direniş birlikleri 27 Kasım'da geri aldı. 1 Aralık'ta İtalyanların yeniden saldırısı üzerine Ali Fethi ve Neşet Paşa, askerleri ve gönüllüleri saldırmaları için 2 Aralık'ta yolladı. Fakat karadan ve denizden yoğun ateş sonucunda direniş birlikleri ilk yenilgilerini aldı ve Ayn Zara kaybedildi. 19 Aralık'ta İtalyan birlikleri yeniden saldırıya geçti ama Sedra yakınında yapılan muharebeyi kaybetti ve Ayn Zara'ya geri çekildi. İtalyanlar, Homs kazasına düzenlediği saldırılarda başarı sağlayamadı.[29]

İtalyan birliklerinin önemli şehir kıyı merkezlerinde düzenlediği Ocak 1912'deki saldırılar yoğun bir çatışma altında gerçekleşti. Gerilla mücadelesi ile direnişciler, İtalyanları zor durumda bıraktı. Bu durum karşısında 23 Nisan ve 17 Mayıs arasında on iki ada İtalyanlar tarafından işgal edildi. Fakat savaş sırasında, Balkan Harbi'nin başlamasıyla Ali Fethi ve diğer subaylar payitahta geri dönmek zorunda kaldı.[30]

Balkan Harbi

Savaş başladığında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye'de yetkilendirilmişti. Harbiye Nazırı Nazım Paşa'dan görev talep etti ve Bahr-i Sefid Boğazı Kuvay-ı Mirettebe Erkan-ı Harbiye Riyaseti'ne 25 Kasım 1912'de komutan olarak atandı. 29 Ocak 1913'te Londra Konferansı başarısız bir şekilde dağılınca Bulgar orduları taarruza yeniden başladı ve Çatalca hattını geçemeyince Edirne'yi kuşattı ve Gelibolu'ya doğru hareket etmişti; Bolayır Kolordusunu dar bir hatta sıkıştırdı. Savaş planları dahilinde Bolayır hattında ve Şarköy'de çıkarma öngörüldü. Hedefte Bulgarları iki hat arasında bırakarak yenilmelerini sağlamak ve Edirne'yi geri almak vardı. Bolayır Kolordusu Komutanı Fahri Paşa olmak üzere Kurmay Ali Fethi ve Hareket Şube Müdürü ise Mustafa Kemal idi. Aynı zamanda Şarköy'den çıkarma yapacak Onuncu Kolordu Komutanı Hurşit Paşa ve Kurmayı Enver Paşa idi. Bolayır Kolordusu ve Onuncu Kolordu subayları 7 Şubat 1913'te Kuvay-ı Müretteba Komutanlık Karargahı'nda durum değerlendirmesi yaptı. Fakat 10. Kolordu'yu çatışma alanına taşıyacak vapurların geliş saati sıkıntı oldu ama Fahri Paşa ve Ali Fethi'nin bundan haberi yoktu. Bu yüzden dolayı Balayır Kolordusu 8 Şubat'ta taarruza başladı. Şarköy'deki çıkarma gelmeyince büyük zayiat verildi. Onuncu Kolordu çıkarması beklenirken, Bulgar birliklerinin Şarköy üzerinden çıkarma yapmasıyla beraber Bolayır Kolordusu çok sayıda kayıp verdi.[31]

Enver Paşa tüm kayıplara rağmen Şarköy'den taarruz yapmak için yeniden ısrar etti. Fakat yaşanan durum sonrasında Fahri Paşa, Ali Fethi ve Mustafa Kemal buna karşı çıktı. Enver Paşa, Bolayır'a gelerek durumun aslında o kadar kötü olmadığını söyledi. Bolayır Muharebesi ve Şarköy Çıkarması, Osmanlı ordusunun yenilmesi ile sonuçlandı. İki kolordudaki komutanlar, yaşanan yenilgiyi birbirlerinin üzerine atmaya çalıştı. Yaşanan süreç, İttihatçı komutanlar arasında anlaşmazlıklar yaşandığını gün yüzüne çıkardı. Yenilgi sonucunda Ali Fethi ve Mustafa Kemal istifa etmek istedi ama istifaları kabul edilmedi. 26 Mart'ta Edirne'ye Bulgarlar girdi ve 30 Mayıs'ta Londra Antlaşması ile resmen elden çıktı.[32]

Temmuz 1913'te Sırbistan ve Bulgaristan kazandıkları topraklar üzerinde anlaşmazlık yaşayınca II. Balkan Harbi çıktı. Bulgarlar bu durum karşısında ön saflarda savunmak maksadıyla Trakya'da az birlik bırakarak geri çekildi. İttihat ve Terakki hükûmeti bunu fırsat bildi. Hurşit Paşa'nın idare ettiği ve Mustafa Kemal ile Ali Fethi'nin olduğu Bolayır Kolordusu ve Fahri Paşa'nın komuta ettiği Enver'in kurmay olduğu kolordu, Edirne'ye girmeye çalıştı. 21 Temmuz'da ilk şehre süvari kolunun başında olan Enver girdi ve Edirne geri alındı.[33] Balkan Harbi sonrasında büyük mağlubiyetin nedenleri ve sonuçları, subaylar arasında da büyük bir tartışma oldu. 1913'te elif harfini rumuz olarak kullanan yazarı belli olmayan "Balkan Harbinde Neden Münhezim Olduk" adlı bir kitap ve onun ikinci kısmı olan "Balkan Harbinde Askerî Mağlubiyetlerimizin Esbâbı" adlı yayınlar neşredildi. Kitapta "yenilginin Bolayır'da kolordunun yalnız başına muzaffer olma isteğinden olduğunun" yazılması üzerine yanıt olarak Ali Fethi, muharebenin neden başarısız olduğundan bahsettiği yirmi altı sayfadan oluşan "Bolayır Muharebesinde Adem-i Muvaffakiyetin Esbâbı" adlı kitapçık yazdı. Kitapta yenilginin sebebini Onuncu Kolordu'nun zamanında çıkarmayı gerçekleştiremediğinden olduğunu belirtti.[32][34] 14 Eylül 1913'te savaştan döndükten hemen sonra askerlikten istifa etti.[35]

Siyaset

Kesriye'de İsmail Hakkı'nın aracılığı ve Enver'in onayı ile İttihar ve Terakki'nin üyesi olan Ali Fethi, kısa bir süre sonra Selanik merkezinde görevlendirildi. İsmail Canbulat, Mithat Şükrü, Topçu Rasim ve Hamdi'den oluşan Selanik merkez heyetinin üyesi oldu. Mustafa Kemal'in Ekim 1907'de Selanik'te III. Ordu'ya tayin olmasıyla onun cemiyete üye olmasını sağladı ve aynı zamanda ileriki yıllarda Mustafa İsmet'in de cemiyete üye olmasında aracılık etti. Bu dönemde III. Ordu ile alakalı işlerle uğraşırken bir taraftan da cemiyete yeni üyeler kazandırmaya çalıştı. Cemiyetin üye sayısının artmaya başlamasıyla bölükler oluşturuldu ve bu bölüklerin idaresi kendisine bırakıldı. Paris ve Selanik, cemiyetin iki merkezi olduktan sonra Selanik ile diğer cemiyetlerin irtibatı Ali Fethi aracılığıyla gerçekleştirilmeye başlandı. Bu konumuyla beraber, cemiyetin ileri gelen ve nüfuzlu kişilerinden biri oldu.[36]

Balkanlardaki durumu netleştirmek için İngiliz Kralı VII. Edward ve Rus Çarı II. Nikola'nın Rus üssü Reval'de görüşmelere başlaması ve aynı şekilde II. Abdülhamit'ın bu görüşmelerden sonra İttihat ve Terakki'yi daha sıkı bir şekilde gözlemlemeye çalışması, cemiyet üyelerini rahatsız etti. 25 Haziran 1908'de Ali Fethi ve cemiyetin ileri gelenleri durumu ele almak için Selanik merkezinin reisi olan Manyasizade Refik'in evinde toplandı. II. Abdülhamit'in cemiyete girenlerin tasviyesi ve tespiti için Priştine 18. Fırka Kumandanı Birinci Ferik Şemsi Paşa'yı görevlendirdiği, faaliyete geçmeden isyan edilmesi gerektiği ve gerekirse öldrülmesi lazım olduğu kararı alındı. 3 Temmuz 1908'de Resneli Niyazı olmak üzere üç subay ve 150 kişilik grup isyanı başlattı. Daha sonra diğer ileri gelenlerde isyana çeşitli yerlerde katıldı. Rumeli'de Selanik, Serez, İstip, Priştine gibi yerlerde meydana gelen gösteriler ve payitahtta gönderilen telgraflar sonrasında payitaht büyük bir halk hareketi olduğunu düşündü. Şemsi Paşa tehlikesini atlatmak için yine Manyasizade Refik'in evinde Ali Fethi ve diğer ileri gelenler toplandı. Mülazım Atıf, Şemsi Paşa'nın öldürülmesi fikrini ortaya attı ve bizzat kendisi üstlendi. 7 Temmuz'da Manastır Postanesi çıkışında Mülazım Atıf tarafından öldürüldü.[37] 22 Temmuz'u 23 Temmuz'a bağlayan gece Manyasizade Refik'in evinde Ali Fethi, diğer isimler, Manastır ve Üsküp sorumlularının da katılması ile yeniden toplantı yapıldı. Artık meşrutiyet ilanının yapılması kararı alındı. Mehmet Talat, bir beyannamenin hazırlanması önerisini sundu ve genel görüş sonrasında Ali Fethi'ye bizzat kendisinin beyannameyi yazmasını söyledi. Son oylama sonucunda bu öneri de kabul edildi. Toplantı devam ederken Ali Fethi kendi kelimeleri ile diğer bir odada beyannameyi kaleme aldı.[38][39]

Osmanlı Meclis-i Mebûsanı'nın II. Dönemi için 13 Nisan 1912'de yapılan seçimde Manastır Milletvekili oldu. Meclisin kapatılmasından sonra orduya dönerek 17 Kasım 1912'de Çanakkale Boğazı Müretteb Kuvvetler Kurmay Başkanlığına atandı. 13 Ekim 1913'te Sofya Elçisi oldu. Aynı dönemde askeri ataşe olarak Sofya'da bulunan Mustafa Kemal'le dostluğu burada pekişti. Meclis-i Mebusan'ın III. Döneminin son yılında 8 Aralık 1917'de İstanbul Milletvekili seçilerek elçilik görevinden ayrıldı.

İttahat ve Terakki'nin düşmesinden sonra 14 Ekim 1918'de kurulan Ahmet İzzet Paşa hükûmetinde Dâhiliye Nazırı oldu. 8 Kasım'da eski rejim ileri gelenlerinden Talat, Enver, Cemal ve Sait Halim Paşaların yurt dışına kaçışına İçişleri Bakanı olarak engel olamamakla suçlanması, Ahmet İzzet Paşa kabinesinin istifasına neden oldu. 1 Kasım - 21 Aralık 1918 tarihleri arasında Mustafa Kemal ile birlikte Minber gazetesini çıkardı. İttihatçı gizli örgüte mensup olduğu iddiasıyla 10 Mart 1919'da tutuklandı, 2 Haziran 1919'da Malta'ya sürgüne gönderildi. Malta sürgünlüğü 30 Mayıs 1921'de serbest bırakılmasıyla sona erdi.

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Dönemi

15 Ağustos 1921'de İstanbul Milletvekili olarak TBMM 1. Dönem'e katıldı. 10 Ekim 1921 - 4 Ekim 1922 arasında Dâhiliye Vekilliği yaptı. TBMM 2. Dönemde yeniden İstanbul Milletvekili seçildi. 14 Ağustos 1923'ten cumhuriyetin ilanına kadar İcra Vekilleri Heyeti Reisliği ve Dâhiliye Vekilliği yaptı. Fethi Bey kabinesinin istifasına yol açan siyasi olaylar, 29 Ekim 1923'te bir anayasa değişikliği ile Cumhuriyet'in ilanına neden oldu.

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, 1 Kasım 1923'te TBMM Başkanı seçildi. 1 Kasım 1924'te yine Başkan seçildi. Ancak aynı ay içinde Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Paşaların liderliğinde bir grup milletvekilinin Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla muhalif bir parti kurmaları üzerine 22 Kasım 1924'te İsmet Paşa yerine Başbakanlığa getirildi. Bu atamada, sertlik yanlısı olarak tanınan İsmet Paşa'ya karşılık Fethi Bey'in ılımlı ve uzlaşmacı kimliği rol oynadı. Ancak üç ay sonra Doğu'da Şeyh Sait İsyanının patlak vermesi üzerine uzlaşma politikası iflas etti. 2 Mart 1925'te hükûmet istifa etti, İsmet Paşa yeniden başbakan oldu. Aynı gün ilan edilen Takrir-i Sükûn Kanunu ile ülke çapında muhalefet susturuldu. Terakkiperver Fırka kapatıldı. Fethi Bey Paris Büyükelçiliğine atanmayı isteyerek Türkiye'den uzaklaştı.

Mustafa Kemal Atatürk, Ali Fethi Okyar ve Okyar'ın kızı ile Yalova'da, 13 Ağustos 1930.

9 Ağustos 1930'da Atatürk'ün talimatıyla büyükelçilikten istifa ederek Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu ve partinin genel başkanı oldu. Gümüşhane Milletvekili olarak tekrar Meclise girmesi sağlandı. Muvazaa amacıyla kurulan partinin, İzmir Mitinginden sonra irtica yanlısı bir harekete dönüşmeye başladığı suçlaması üzerine, kendi isteği ve Atatürk'ün talimatıyla 17 Kasım 1930'da partisini feshetti. Tekrar yurt dışına gitti.

31 Mart 1934'te Londra Büyükelçiliğine atandı. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Türkiye ile Birleşik Krallık arasında gerçekleşen diplomatik ve askeri yakınlaşmada önemli bir rol oynadı; Montreux Antlaşması'nın mimarları arasında bulundu. 1937 yılında Manevralarına katılarak yabancı heyetlere eşlik etti. Atatürk'ün ölümünden kısa bir süre sonra, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün eski hasımlarıyla barışma politikası uyarınca 4 Ocak 1939'da Bolu Milletvekilliğine atandı; büyükelçilik görevinden ayrılarak yurda döndü. Aynı yıl seçilen 8. Meclis'e de Bolu Milletvekili olarak girdi. 2. Refik Saydam Kabinesinde Adalet Bakanı oldu ve bu görevini 12 Mart 1941'e kadar sürdürdü.

7 Mayıs 1943'te İstanbul'da öldü. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.

Kişiliği

Fethi Okyar diplomatik yetenekleri ve ılımlı, akılcı kişiliğiyle her dönemde saygı topladı. Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulandığı şekliyle, millet iradesine dayanan demokratikliberal ve pragmatik bir siyasi görüşü savundu. İttihat ve Terakki içinde önemli görevler üstlendiği halde parti üst yönetiminin yolsuzluk ve cinnetlerinden uzak durdu; bu sayede İttihat ve Terakki'nin çöküşünden sonra da saygınlığını koruyabildi. Yakın arkadaşı Rauf Bey'in aksine, siyasi kariyeri boyunca Mustafa Kemal'e ters düşmemeyi başardı. Uzun süre İsmet İnönü'nün başlıca rakibi olarak görüldüğü halde 1938'den sonra onunla barıştı ve yeniden üst düzey siyasi mevkilere getirildi.

Kaynakça

Özel

  1. Çay 2009, s. 24.
  2. Çay 2009, s. 11.
  3. Çay 2009, s. 10.
  4. Çay 2009, s. 13.
  5. Çay 2009, s. 7.
  6. Çay 2009, s. 6.
  7. Çay 2009, s. 9.
  8. Çay 2009, s. 5.
  9. Balkaya 2005, s. 74.
  10. Güneş 2012, s. 216.
  11. Balkaya 2005, s. 80.
  12. Güneş 2012, s. 179.
  13. Güneş 2012, s. 228.
  14. Balkaya 2005, s. 4-5.
  15. Göçmen, Muammer (2007). "OKYAR, Ali Fethi (1880-1943)". TDV İslâm Ansiklopedisi. 33. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 342-343. Erişim tarihi: 28 Nisan 2020.
  16. Okyar 1980, s. 5.
  17. Okyar 1980, s. 4.
  18. Okyar & Şarman 2016, s. 1.
  19. Balkaya 2005, s. 6-7.
  20. Balkaya 2005, s. 31-32.
  21. Balkaya 2005, s. 7-11.
  22. Balkaya 2005, s. 48-49.
  23. Okyar & Şarman 2016, s. 12.
  24. Okyar & Şarman 2016, s. 13.
  25. Okyar 2017, s. 159-160.
  26. Okyar & Şarman 2016, s. 20.
  27. Okyar & Şarman 2016, s. 22.
  28. Balkaya 2005, s. 12-15.
  29. Balkaya 2005, s. 16-19.
  30. Balkaya 2005, s. 20.
  31. Balkaya 2005, s. 23-26.
  32. Balkaya 2005, s. 27-28.
  33. Okyar & Seyitdanlıoğlu 2019, s. 13.
  34. Okyar & Şarman 2016, s. 29.
  35. Balkaya 2005, s. 29.
  36. Balkaya 2005, s. 31-34.
  37. Okyar 1980, s. 8-16.
  38. Okyar 1980, s. 18.
  39. Balkaya 2005, s. 36-37.

Genel

  • Balkaya, İhsan Sabri (2005). Ali Fethi Okyar (29 Nisan 1880-7 Mayıs 1943) (I. bas.). Ankara: Türk Tarih Kurumu. ISBN 9751617162.
  • Çay, Abdulhaluk Mehmet (2009). Başlangıçtan Bugüne Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri (PDF). Künüçen, Hale. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Kültür Portalı. 1 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2020.
  • Güneş, İhsan (Ağustos 2012). Özmel Akın, Nur; Güven, Pınar (Edl.). Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Türkiye'de Hükümetler: Programları ve Meclisteki Yankıları (1908-1923) (I. bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. ISBN 9786053606512.
  • Okyar, Ali Fethi; Şarman, Kamsu (Aralık 2016). Yalçın, Emre (Ed.). Büyük Günlerin Adamı: Fethi Okyar'ın Hayatından Kareler (I. bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. ISBN 9786053329091.
  • Okyar, Fethi (1980). Kutay, Cemal (Ed.). Üç Devir'de Bir Adam (I. bas.). İstanbul: Tercüman Yayınları.
  • Okyar, Ali Fethi (Kasım 2017). Bostancı, Eyyup (Ed.). Sultan II. Abdülhamid Han'la 113 Gün (I. bas.). İstanbul: Akıl Fikir Yayınları. ISBN 9786059790970.
  • Okyar, Osman; Seyitdanlıoğlu, Mehmet (Şubat 2019). Yalçın, Emre (Ed.). Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye (VIII. bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. ISBN 9789754580952.

Dış bağlantılar

Siyasi görevi
Önce gelen:
Tevfik Fikret Sılay
Türkiye Adalet Bakanı
27 Mayıs 1939 - 13 Mart 1941
Sonra gelen:
Hasan Safyettin Menemencioğlu
Önce gelen:
Kâzım Karabekir
TBMM Ana Muhalefet Partisi Lideri
12 Ağustos 1930 - 17 Kasım 1930
Sonra gelen:
Celâl Bayar
Önce gelen:
İsmet İnönü
Türkiye Başbakanı
22 Kasım 1924 - 3 Mart 1925
Sonra gelen:
İsmet İnönü
Önce gelen:
Kazım Özalp
Türkiye Millî Savunma Bakanı
22 Kasım 1924 - 3 Mart 1925
Sonra gelen:
Recep Peker
Önce gelen:
Mustafa Kemal Atatürk
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
1 Kasım 1923 - 22 Kasım 1924
Sonra gelen:
Kazım Özalp
Önce gelen:
Rauf Orbay
TBMM İcra Vekilleri Heyeti Başkanı
14 Ağustos 1923 - 27 Ekim 1923
Sonra gelen:
İsmet İnönü
Önce gelen:
İsmail Safa Özler
TBMM Dahiliye Umuru Vekili
5 Kasım 1922 - 27 Ekim 1923
Sonra gelen:
Ahmet Ferit Tek
Önce gelen:
Refet Bele
TBMM Dahiliye Umuru Vekili
10 Ekim 1921 - 9 Temmuz 1922
Sonra gelen:
İsmail Safa Özler
Parti siyasi görevi
Önce gelen:
Yeni makam
Serbest Cumhuriyet Fırkası Genel Başkanı
12 Ağustos 1930 - 17 Kasım 1930
Sonra gelen:
Makam kaldırıldı
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.