Kansu Gavri

Kansu Gavri ya da Gansu Gavri tam adıyla El-Eşref Kansu el-Gavri (Arapça: الأشرف قانصوه الغوري; d. 1440 - ö. 1516), Memlük Sultanı. Burci Hanedani'ndan olup 1501-1516 yılları arasında Memlük hükümdarlığı yapmıştır. Memlük Devletinde hükümdarlar, birbirini takip eden iki hanedandan seçilmiş olup, bu hanedanlar Memalik-i Bahriye ve Memalik-i Çerakise (Burci)'dir. Kansu Gavri Çerkes asıllıdır. Edebiyat ve sanata olan desteğiyle bilinirdi; sarayında minyatür atölyesi barındıran tek Memlük hükümdarıdır. Arapça ve Türkçe şiirler yazdı; Farsça bilmesine rağmen Şehname'yi Türkçeye çevirtti.[1]

Kansu Gavri
İki Kutsal Caminin Hizmetkârı
Mısır Memlûk Sultanı
Hüküm süresi 1501 – 1516
Önce gelen Adil Tumanbay
Sonra gelen Eşref Tomanbay
Tam ismi
El-Eşref Kansu el-Gavri
Hanedan Burci Hanedanı
Ölüm 1516

Tahta getirilişi ve iktidarını pekiştirmesi

Kendinden önce Memluk Sultanı olan Al-Adil Sayf ad-Din Tüman bay I saklanıp kaybolmasi ile Çerkes Memlûklu emirler yeni bir sultan aramaya koyuldular ve ancak bir hafta kadar sonra El-Ashraf Kansu al-Gavri'nin üzerinde anlaştılar. El-Eşref Kansu al-Gavri bir Cerkes asıllı kölemen idi ve köle olarak Sultan El-Eşref Sayfaldin Kayıtbay'in hizmetindeydi. Kırk yaşına geldiği zaman bir Memlûk rütbesi olan "Onların Emiri" oldu ve serbestisini kazandı. Sonra yeteneğine bağlı olarak çok çabuk ilerledi Tarsus, Halep ve Malatya'ya Memlûk valisi oldu; "Binlerin emiri" rütbesi verildi; Memlûk Sarayı'nda saray nazırı ve Baş Vezir oldu. Sultanlığa aday olarak kabul edilince, önce bu görevi almak istemedi. Fakat nufûzlu emirler ısrar ettiler ve kendisine sadakatle hizmet edeceklerine dair yeminler ettiler. En sonunda Kansu Gavri 1501'de Memluk Sultanlığını kabul ettiğinde 60 yaşında bulunmaktaydı. Fakat hala aklen ve fiziksel olarak zindedeydi; kendi fikirleriyle ve hareketleriyle sert kararlar alabilmekteydi ve hiçbir Emirin, ne kadar güçlü olursa olsun, kuklası olmamıştır.

Tahta geçince ilk önemli icraatı, her Memlûklu hükümdarı gibi, daha önceki Sultanın taraftarlarının elimine edilmesi ve kendinin taraftarlarının devlet ve ülkenin en önemli görevlerine atanmaları oldu. Eski Sultan taraftarları tahta zarar verirler diye araştırıldılar, yakalandılar, tutuklandılar veya ülkenin merkezinden uzak taraflarına sürgüne gönderildiler ve bütün malları müsadere edildi. Buna karşılık Kansu Gavri'nin yakın taraftarlarının köleliklerine son verilip azatlandılar ve sarayda ve ülkede ileri devlet görevlerine atandılar. Tuman bay I saklandığı yerden yeni rejime karşı komplolar planlamaktaydı. Fakat Kansu'nun Sultanlığı ele almasından birkaç ay sonra ihanete uğradı. Fakat Kansu Gavri'nin kendisi bu sabık sultanı ele geçiremeden, kendi saltanatı zamanında idam ettirdiği bir emir'in kölemenleri tarafından bulunup öldürüldü. Bu surette Kansu Gavri şahsen eski Sultanı öldürme ithamı altında kalmadı. Diğer taraftan, Tuman bay I'in idam ettirdiği bir önceki Memluk Sultanı El-Eşref Canpolat'ın ölüsünün gömülmüş olduğu İskenderiyeden Kahireye getirilerek eski Memluk Sultanlarına uygun bir mezara gömüldü.

Kansu Gavri bundan sonra devletin maliye sorunlarına el attı. Hazine boştu. Kansu Gavri yeni çok ağır vergiler koydu. Bu birçok vergi yükümlüsünün 7-10 aylık gelirine eşitti ve dinsel kurumlar ve hayır kurumları bile bu ağır vergilerden muaf tutulmadı. Verginin tam toplanmasına ve hiç vergi kaçırılmasına çok önem verildi. Müslüman, Hristiyan ve Yahudi ayrımı olmadan bütün dinsel kurumlar şikayete başladı. Kahire'de vergi tahsildarları taşa tutuldu; Şam Valisi bir vergi protestocusunun suikastına kurban gitti. Bu ağır vergiler iç ve dış ticarete büyük ayakbağları olmaya başladı. Yükseltilen vergilerden alınan miras vergisi dolayısıyla kimse ailesinden gelen mirası eline geçiremiyordu. Sultan'ın bir malî danışmanı kölelere vergi konulmasını savundu ve Sultan önce bu vergiyi uygun gördü. Fakat bu özellikle nüfuzlu Memluklular arasında o kadar büyük aksi tesir yarattı ki sonunda Sultan bu vergiyi uygulamaktan vazgeçmek zorunda kaldı. Fakat Sultan'ın zalim tabiatına uygun olarak, Sultan bu danışmanı işinden atmakla yetinmedi; onun dilini kestirdi; kırbaçlatıp dayak attırdı; giysisiz olarak bir deveye bindirtip şehir sokaklarında gezdirtti ve sonunda kendine atılan taşlardan ölmemiş olan adamı idam ettirip öldürttü.

Kahire'de Kansu Gavri Camii

Vergilerden elde edilen hasılat önce kendini Sultanlığa getiren Memlûk emirlerine yeni, çoğu ülke dışından, bir sürü köle almasına harcandı. Sonra Sultan imar işlerine girişti. İskenderiye, Raşid ve diğer kaleler onartıldı. Nil Nehri kıyılarında su sistemlerini ve kanalları yenileştirildi. Kahire'ye kendi ismini taşıyan (Vékalet Al-Gavri) bir büyük cami, bir medrese, bir han, bir sebilden oluşan bir külliye yaptırdı. Kahire kalesinde yeni binalar yapıldı ve kalenin duvarlarının önü bağlık bahçelik yapılıp hatta Suriye'den getirilen çiçeklerle bezendi. Mısır dışında Mekke-Medine'de de büyük imar yapıldı: Hac için gelenlere su sağlamak için yeni su yolları yapılıp Kutsal şehirlerin su şebekeleri yenileştirildi ve Mekke'nin güzelleştirilmesi yeni binalar yaptırdı. Yeni vergilerin bir kısmı ise Saray'ın geliştirmesinde kullanıldı yeni mefruşat ve yeni kısımlar eklendi; ahırlara atlar ve arabalar alınıp takımları için büyük harcama yapıldı. Saray şairlerin, şarkıcıların, muzisiyenlerin ve meddahların devam ettiği bir büyük kültür merkezi haline getirildi. Saray yetimlere, dullara ve fakirlere sadaka dağıtma yeri haline geldi. Sultan'ın kendi ve etrafındakilerinin giyimi kuşamı ve kullandıkları mallar herkesin diline destan oldu.

Memlûklu Emirleri arasındaki ilişkiler daha önceki hükümdarlar zamanlarına nazaran daha uyuşumlu olarak geçmeye başladı. Buna rağmen iki defa özel törenle Memlûklu emirler Kansu Gavri'ye sadık kalacaklarını Kuran üzerine yemin ettiler ve Sultan Kansu Gavri de hiçbir Memlûklu emirine zarar vermeyeceğini Kur'an üzerine and içti. Süriye'de bedevilerin talan hücumları Suriye Valisi tarafından hemen önlendi. Mekke ve Yanbu arasında Hicaz'da çıkan anlaşmazlık ise Mekke Şerifi'nin yerinde müdahale etmemesi nedeniyle Kahire'nin destekleriyle bertaraf edildi.

Memluklu ordusunda değişmeler

Kansu Gavri birçok kölemen satın alarak bunlardan ordu birlikleri kurdurmuştu. Böylelikle kendine sadık kalacak büyük bir askeri birlik bulunmasını sağlamıştı. Fakat ordusunun kişi sayısına göre büyümesine rağmen Memluklu ordusu bu reformla rakiplerine karşı eski gücünü kazanamamıştı. Çünkü Kansu Gavri ordusunun teçhizatını ve bünyesini değiştirmemişti.

Memluklu ordusunun en iyi birlikleri süvari kölemenler olup bunların hala en önemli silahları mızraktı Ordunun seçkin birliklerinin bu tip süvari birlikleri olduğu kabul edilmekteydi. Halbuki Memlukluların önemli rakipleri olarak bulunan Osmanlı Devleti ordusu seyyar toplar ve piyade tüfekleri ile donatılmıştı ve Osmanlı ordusu ateşli silahlar kullanımı üzerinde çok eğitimli ve deneyimliydi. Kansu Gavri Avrupa ülkelerinden Venedikliler yoluyla çok az sayıda top satın almıştı. Birkaç tabur Nubyalı asıllı siyahî kölemenlerden oluşan Memluklu piyade birliklerini tüfeklerle donatmıştı. Fakat toplar seyyar değildi; tüfekli piyade taburlarının prestiji düşüktü. Hatta topçular ve tüfekli piyadeler, süvari Memluklu birlikleri mensuplarından daha düşük maaş almaktaydılar. Bu birliklerin savaş deneyimleri neredeyse hiçti ve eğitimlerine önem verilmemekteydi. Mısır'a gönderilen Osmanlı elçilerine yapılan askerî gösteriler hep mızraklı süvari gösterileri olup Osmanlı elçilerine açıkça Memluklu ordusunun eksikliği gösterilmekteydi.[2]

Portekiz-Memluk savaşları

Portekizliler (Vasko da Gama idaresinde) 1497'de Hindistan'a varmışlardı. Sonradan gönderdikleri Afrika'nin güneyini dönüp gelen Portekiz filoları Hindistan'in batı sahillerinde, Hint Okyanusu'nda ve sonra Kızıl Deniz'de ticaret ve yolcu gemilerine hücumlara başladılar. Özellikle Memluklu Devleti Hindistan'dan ve şimdiki Endonezya'dan Mekke ve Medine'de hac ödevini yapmak için Hicaz limanlarına denizden gelen Muslüman hacıların hayat güvenliği ve konforu için mesuldu. Gucerat ve Yemen hükümdarları Memlukluların Portekizlilerin mütecaviz hareketlerini önlemesi için uygun tedbirler almasını talep ettiler. Kansu Gavri 50 gemiden oluşan bir Kızıl Denizi filosu kurdurdu. Cidde limanı için "Bereket Efendi" adlı Hicaz emiri yeni korunak ve kaleler yaptırdı. Böylelikle Kızıl Deniz'de hacı adayları ve hacılar için güvenlik sağlandı. Ama Hint Okyanusu'nda Portekizliler yine hücumlarına devam ettiler. Bir yıl Portekizliler Arabistan limanlarına hücum ederek 17 Memluk gemisini yağmaladılar ve gemileri yaktılar. Hatta Sultan Kansu Gavri'nin şahsen sahip olduğu bir gemiyi talan edip batırdılar. Kansu Gavri Papaya bir Kudüs manastırı başrahibi aracılığı ile bir ikaz göndererek eğer Portekiz hükümdarını kontrol etmezse, Hristiyan kutsal ülkeler ziyaretçilerine ayni muameleyi yapmakla ve hatta Kudüs ve Filistin'deki Hristiyanların kutsal yerlerini yakıp yıkmakla tehdit etti. Fakat yine de Memluk donanmasına iş düştü. 1508'de Memluk donanması Chaul Muharebesi'nde Avrupa'da un salmış Portekiz Amirali Lourenço de Almeida komutasındaki filoyu yendi ve bu savaşta Portekiz generali öldü. Fakat 1509'da Memluk donanması Gucerat'ta Diu Muharebesinde Francisco de Almeida'ya yenik düştü ve Portekizliler Diu'u ele geçirdiler. Birkaç yıl sonra Portekizli Alfonso de Albuquerque Kızıl Deniz ağzındaki Aden'i zapt etti. Yemen'e gönderilen Memluk askerî desteği de çok başarısız kaldı. Kansu Gavri donanmasını daha güçlendirmek ve yenilemek için çalışmalarda bulundu. Osmanlı Devleti bu yeni filoyu inşa etmek için Mısır tersanelerine gemi yapım ustaları ve kereste gönderdi. Fakat kurulan yeni Kızıl Deniz filosu ancak Osmanlıların 1518'de Mısır'ı ele geçirdikten sonra işe yaramaya başladı.

Şah İsmail Safevi ve Osmanlılar ile ilişkiler

İran'da iktidarı ele geçiren ve Safevi hanedanını kuran Şah İsmail özellikle Kafkaslardaki durumdan dolayı ve Şah İsmail'in Şii propagandası yapan dervişleri dolayısıyla Osmanlı Devleti ile II. Beyazid zamanında başlayan bir düşmanlık halinde bulunuyordu. Şah İsmail Venedikle ilişki kurmak için bir elçi heyetini oraya göndermek istedi. Fakat bu heyet Osmanlı ülkesi üzerinden geçemedi; ama Memlukluler elinde bulunan Suriye üzerinden Venedik'e geçti. Bu Safevi elçisinin görevi Venedik'le Osmanlılar aleyhine bir ittifak kurup birlikte savaşa girmeyi sağlamaktı. Bu bilindiği için II. Beyazit Safevi elçisine Suriye'den geçiş sağlayan Kansu Gavri'ye protesto etti. Kansu Gavri Osmanlılara iyi niyetini göstermek için Mısır ve Suriye'de bulunan tüm Venedik tüccarlarını ev hapsine aldırdı. Fakat Venedik'le ticaretin durmasından zarar gördü ve bir yıl sonra bu politikasını değiştirdi. Böylece Kansu Gavri Osmanlı padişahı Sultan II. Bayezid döneminde Osmanlılarla Memluklu ilişkileri tam dostluk olmasa bile düşmanlık içinde olmamıştı.

Fakat Yavuz Sultan Selim Osmanlı tahtına çıktıktan sonra durum çok değişti. Selim I uzun zamanlar Trabzon'da valilik yaptığı için Safevi tehlikesini daha yakından bilmekteydi ve babasına nazaran çok daha cesaretli ve dinamik bir politika gütmeye başladı. 1514de İran Seferi ile Osmanlılar için Safevi tehlikesini ortadan kaldırdı. O yıl kışı Amasya'da geçiren I. Selim, 1515 ilkbaharında Memlukluların nüfuzu altında Dulkadiroğulları Beyliği'ne sefere geçti ve Diyarbakır'i alarak bu Memluklulara bağlı devletin arazisini Osmanlı ülkesine kattı. Daha sonra Nusaybin, Urfa ve Musul bölgelerini aldı.

1516'da ise I. Selim yeni bir sefere hazırlandı. Kansu Gavri bunun Suriye üzerine olacağını bilmekteydi. Onun için Suriye'i korumak maksadıyla hazırlıklar yaptırdı. I. Selim'in Suriye'ye yöneldiğini duyunca Baş Veziri olan Eşref Tumanbay'ı Kahire'de bırakarak 18 Mayıs 1516'da Kahire'den bir Memluklu ordusu ile Suriye'nin kuzeyine yürüdü. Bu yürüyüş müzik, eğlenti ve şarkı ile geçti. 15 tane Binlerin Emiri rütbeli ve birçok daha düşük rütbeli Memluklu ve 5.000 kişilik Sultan'ın özel kölemen ordusu bu yürüyüşe katıldı. Suriye'den ve Bedevi Araplardan da birlikler bu orduya yolda katıldılar. Abbasi Halifesi III. Mütavekkil ve diğer yüksek Mısır uleması da Sultan'in maiyetindeydi. Kansu Gavri 9 Haziran'da büyük bir törenle Şam'a girdi; yoluna halılar serilmişti ve etrafa Avrupalı tüccarlar paralar saçmaktaydı. Burada 1 hafta kaldıktan sonra yine büyük törenle Humus ve Hama'ya girip Halep üzerine yürüyüşe geçti.

Halep'te I. Selim'den yeni elçiler gelmişti ve bunlar Sultan Kansu Gavri'ye ve Halife Al-Mütevekil'e çok güzel hediyeler getirmişti. I. Selim bu sefere Memluklulerin Şah İsmail'e yaptıkları yardım nedeniyle başladığını söylemekteydi. Memluklu Saray Nazırı Mugla Bey şeker ve tatlılarla hediye olarak Osmanlı ordugahına elçi gitti. Fakat I. Selim onu iyi karşılamadı. Mugla Bey'i tıraş ettirerek bir köhne beygirle geri döndürdü. Bu sırada Kansu Gavri Memluklu emirlerinin sadakatsiz olmaları sorunları ile uğraşmak zorunda kaldı. Halep valisi Hayır Bey'in ve en tanınmış Memluklu emirlerinde olan Canberdi Gazali'nin Osmanlılarla ilişkileri olduğu söylentileri yayılmıştı. Kansu Gavri bütün emirlerden, Memluklu ileri gelenlerden, kadılardan sadık olacaklarına dair yeniden Kuran üzerine and içmelerini istedi ve bu bir törenle yapıldı.

I. Selim komutasında Osmanlılarla muharebe Halep'in bir günlük yol kuzeyinde bulunan Merci Dabık ovasında yapıldı. Osmanlı ve Memluk orduları sayıca ve teçhizat bakımından birbirine benzemekteydi; ama Osmanlı ordusunun elinde çok iyi kullandıkları ateşli silahlar, özellikle sahra topları, bulunmaktaydı. Mercidabık Muharebesi'ni Kansu Gavri komutasındaki Memluklu ordusu kaybetti. Bu muharebede Kansu Gavri hayatını kaybetti. Osmanlı kaynaklarına göre bu ölüm bir Osmanlı askeri eliyle oldu. Fakat değişik Arap kaynaklarına göre Sultan Kansu Gavri ordusu yenik düştükten sonra harp meydanında hayata bulunmaktaydı; ama düşman eline düşmemesi için kendi Memlûkları onu öldürüp cesedini saklamışlardır.

Değerlendirme

El-Eşref Kansu el-Gavri 15 yıldan biraz daha fazla Memluklu hükümdarlığı yapmıştır. Özel hayatı ve ülke idaresine katkısının ayrıntıları hakkında pek az birincil kaynak bulunmaktadır ve böylece bu alanlarda bilgiler çok azdır. Diğer Memluk Sultanlarına oranla Kansu Gavri hakkında çok daha az tenkit ve aksi fikirler bulunmaktadır. Ama bildiğimizle Kansu Gavri geç yaşta Sultan olmasına rağmen büyük işler yapmış ve ülkesini imar etmişti; bununla beraber vergilerinin yüksekliği ve gereğinde insafsız ve hatta zalim olabilmesi dolayısıyla yerilmiştir.

Kaynakça

  1. Hamza, Halid (2009). Late Mamluk Patronage: Qansuh Al-Ghuri's Waqf and His Foundation in Cairo. Boca Raton: Universal-Publishers. ss. 43-44.
  2. Clot, Andre (2009), L'Égypte des Mamelouks 1250-1517. L'empire des esclaves Paris:Perrin ISBN 978-2-262-03045-2 (Fransızca) (Say. 234-235 Bölüm="Un homme fort face aux plus graves dangers (Kuvvetli bir adam büyük tehlike karşısında)"

Dış bağlantılar

  • İngilizce Wikipedia Al-Ashraf_Qansuh_al-Ghawri maddesi:
  • Fransizca Wikipedia Al-Achrâf_Qânsûh_Al-Ghûrî maddesi:
  • Clot, André
    • (çev. Turhan Ilgaz) (2005), Kölelerin İmparatorluğu Memlüklerin Mısır'ı, İstanbul:Epsilon Yayınları ISBN 9753317727.
    • (2009) L'Égypte des Mamelouks 1250-1517. L'empire des esclaves, Paris:Perrin ISBN 978-2-262-03045-2 (Fransızca)
  • Muir, William (2007) The Mameluke or slave dynasty of Egypt, 1260-1517 Piscataway, NJ: Gorgias Press. ISBN 978-1-59333-697-4. (Birinci basım: Smith, Elder 1896) (İngilizce)
Resmî unvanlar
Önce gelen:
Adil Tumanbay
Mısır Memlûk Sultanı
1501 – 1516
Sonra gelen:
Eşref Tumanbay
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.