Cevdet Bey ve Oğulları

Cevdet Bey ve Oğulları, yazar Orhan Pamuk'un ilk romanıdır. Yazar, romanını Karanlık ve Işık adıyla kaleme almış ve bu eser ile layık görüldüğü 1979 Milliyet Roman Ödülü'nü Issızlığın Ortasında adlı romanın yazarı Mehmet Eroğlu ile paylaşmıştır.[1]

Cevdet Bey ve Oğulları
Yazar Orhan Pamuk
Tür Roman
Yayım 1982
Yayımcı İletişim Yayınları
ISBN
975-470-455-4 (Türkçe)

Ödül de kazanmış olmasına rağmen roman ancak 1982 yılında Cevdet Bey ve Oğulları adı ile kitaplaşabilmiştir. Yayımlandıktan sonra yazara 1983 Orhan Kemal Roman Armağanı'nı getiren eser, bu ikinci ödülden sonra edebiyat dünyasının ilgisini çekti.

Kitabın Özeti

Nişantaşılı bir ailenin üç kuşak hikâyesini anlatır. Aynı zamanda ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları, akılda kalan kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazların dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır. İkinci kısım, 30 yıl sonrayı gösterir. Artık Abdülhamit ve meşrutiyet kavgası geride kalmış ve cumhuriyet ilan edilmiştir. Cevdet Bey, işlerini büyütmüş, Nişantaşı’nda bir konak almıştır. Karısı, eski bir paşa kızı olan Nigân hanım ile iki oğulları, bir kızları ve iki gelinleri vardır. Oğullarından büyük olanı burjuvazinin bir kopyası gibidir, karısıyla. Osman, babasının işini devralmak, büyütmek istemektedir. Küçük oğul, Refik, ise dengeli ve neşeli gözükür. Arkadaşları, Ömer ve Muhittin ile sürekli tartışırlar, konuşurlar. Ömer, tutkulu ve hırslıdır; zengin olmak, fatih olmak ister; Muhittin ise şair, iyi bir şair olmak ister ama pek başarılı olacak gibi değildir. Zamanla Refik hayatındaki dengesini kaybeder, hayatına anlam katmak için inkılâpçılığa sarılır, köy kurtuluşu için bir proje hazırlar. Ömer, doğuda demiryolu yapımına katılır; zenginleşir ancak İstanbul’dan uzaklaşır. Muhittin ise Türkçülere katılır. Cevdet Bey’in vefatının ardından zaten Perihan ve Refik, Cihangir’de bir apartman dairesine taşınır.

Son kısımda artık 1970 yılındayızdır ve Nişantaşı’ndaki konak yerine bir apartman yapılmıştır. Refik Bey kanserden ölmüştür ve oğlu Ahmet ise bir ressamdır. Sol görüşlü olan Ahmet, babasını pek tanımaz ve beğenmez. Nigan hanım’ın ölümü ile de roman biter.

Roman aslında Türkiye’nin modernleşme sürecini burjuva bir ailenin gözünden anlatmaktadır. Cevdet bey ve ailesi ile Ömer, Muhittin, Muhtar bey hep Türk modernleşmesinin farklı karakterleridir. Bir türlü benzenemeyen Avrupa ile uğraş onları çeşitli hayal kırıklıkları ile başka yollara atar.

Ödülleri

Eleştiriler

Roman, birçok eleştiri, makale ve akademik çalışmaya konu olmuştur.

Birçok romancıda olduğu üzere, Pamuk da ilk eserinde kendi hayatından paralellikler kurar. Romandaki ikinci kuşak olan Refik'in Pamuk'un babasıyla, üçüncü kuşak olan Ahmet'in yazarla benzeştiği noktalar bulunur. Örneğin Ahmet'in ressam olması, Pamuk'un da gençliğinde uzun süre ressamlık ve yazarlık arasında karar verememesiyle ilişkilendirilmektedir.[2]

Fatma Akerson'un bir makalesinde, romandaki müslüman bir kişinin tüccar olma sorunsalının romandaki işlenme biçimi üzerinde durur. Osmanlı'da müslümanların ticaretle fazla ilgilenmemeleri hakkında üç temel sav bulunur. Bunlardan ilki İslam dininin ticareti hor gördüğü iddiasıdır. Bizzat İslam Peygamberinin tüccar olması bu iddianın zayıf noktasıdır. İkinci sav, Avrupa ülkelerinin ticaret yaparken daha kolay anlaşabildiği gayrimüslimleri tercih ve teşvik etmesidir, ki bu etmen daha çok katalizör olarak değerlendirilebilir. Pamuk ise romanında diğer savın doğruluğunu işlemiştir. Bu sava göre, Tanzimat'ın 1839'da ilan edilmesiyle hızlanan ve modern biçim alan bir bürokrasi oluşmuştur ve müslüman nüfusa daha cazip iş olanakları oluşmuştur. Ticaret ise 'devlet katı'na göre ikinci sınıf bir statü olarak görülmüştür. Romanın 'Müslüman ve Tüccar' ve 'Bir Paşa Konağı' bölümlerinde işlendiği üzere, Paşa'nın Cevdet Bey'i sorgulayıcı ve ikinci sınıf görüşünün yanında, bizzat Cevdet Bey de kardeşinin arkadaşı olan doktorla karşılaştığında, geçmişi hatırlarken 'mecburen' ticarete atıldığını vurgular. Yoksa tercih edilecek olanın, toplumda daha saygın olan ve kabul görenin ticaret olmadığını düşünmektedir.[2]

Fethi Naci ise eleştiri yazısında Türkiye aydınının Doğu ve Batı arasında sıkışmışlığını incelemiştir. Romanda üçüncü kuşak olan Ahmet'in babasının Sartre ile tanışmış olduğu bilgisinden bir diyalog hayal eder. Bu diyalogun sonundaki "Aydınlık Türkiye'ye nasıl gelir?" sorusu karşısında Sartre şöyle bir tavsiyede bulunur: "Mösyö, sizin yerinizde ben olsaydım, bir az gelişmiş ülke aydını olarak burada sütlü kahve içmez, ülkemde öğretmenlik yapardım."[3]

Kaynakça

  1. "54 Maddede Orhan Pamuk, dipnot.tv". Erişim tarihi: 30 Aralık 2008 2008. Tarih değerini gözden geçirin: |erişimtarihi= (yardım)
  2. Anlatımda Kurgunun İşlevi, Fatma Erkman Akerson, Çağdaş Eleştiri dergisi, Ekim 1982.
  3. Romanda Büyük Bir Yetenek, Fethi Naci, Yazko Somut dergisi, 15 Nisan 1983.

Dış bağlantılar

Ödüller
Önce gelen:
Yıldız Karayel
Orhan Kemal Roman Armağanı
1983
Sonra gelen:
Kurşun Ata Ata Biter
Önce gelen:
-
Milliyet Roman Ödülleri
1979
Sonra gelen:
Bana Bir Şiir Oku
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.