Antiyohos Sarayı

Antiohos Sarayı (Modern Yunanca: τὰ παλάτια τῶν Ἀντιόχου Palata ton Antiocho)[1] Konstantinopolis (Bugün İstanbul, Türkiye) şehrinde bulunan 5. yüzyıl binası. Sarayın yapısı 1940 ve 1950'li yıllarda Hipodrom'a yakın yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır, kalanların bazıları hala görülebilir durumdadır. 7. yüzyılda, sarayın bir parçası kiliseye çevrilmiştir. Bu bölüm kutsal emanet Hipodrom'un Azize Eufemia Emaneti (Ἀγία Εὐφημία ἐν τῷ Ἱπποδρομίῳ, Hagia Euphēmia en tō Hippodromiō) olarak Palaiologus dönemi'ne kadar hizmet etmiştir.

Antiohos Sarayı
Hipodromun batı yanı başında Antiochos Sarayını gösteren İstanbul'un törensel ve yönetimsel kalbinin haritası
Temel bilgiler
Yer Sultanahmet Meydanı yanı
Koordinatlar 41°0′26.64″K 28°58′30.36″D
Durum kazılarda ortaya çıkarılalnların bazıları hala görülebilir durumdadır
Mimari
Mimari biçim Bizans mimarisi

Tarih

Antiyohos Sarayı

Pers kökenli bir saray görevlisi olan Antiochos'un meskeni olarak inşa edilmiştir. Antiochos, II. Theodosius (408–450 arası hükümdar) döneminde etkili bir görevliydi. Cubicularius (saray nazırı) olarak, genç imparatorun öğretmeni olmuş ve sonunda praepositus sacri cubiculi makamına yükselmiş ve Patricius unvanı almıştır.[2] Baskıcı davranışları ve genç imparatorun üzerindeki etkisi, imparatorun kızkardeşi Pulcheria tarafından düşürülmesine (tarih tartışmalıdır) neden olmuştur, ancak sarayına dönüp orada yaşamasına izin verilmiştir. Başkent politikasında, tamamen gözden düşüp yaklaşık 439 yılında düşük bir memur olmasına kadar kadar, aktif olmuştur.[3] Bunu takiben imparator, saray dahil mallarına el koymuştur.[4]

Saray, ilk 1939 yılında Hipodrom'un kuzaybatısında St Euphemia'nın hayatını anlatan fresklerle beraber keşfedilmiştir. 1942 yılında, Alfons Maria Schneider tarafından yapılan sonraki kazıda yarım bir kubbeye açılan altıgen bir salon ortaya çıkarılırken, 1951–52 yıllarında, R. Duyuran tarafından yapılan kazıda sütun altında bulunan hitabede "Antiochos'un praepositus" yazısı sitenin kimliğinin belirlenmesine neden olmuştur.[4][5] Sitede bulunan tuğlalarda bulunan mühürler temel alınarak, J. Bardill yapım tarihinin 430'dan daha önce olamayacağını önermiştir.[6]

Azize Eufemia Kilisesi

Hipodrom'un Azize Euphemia Kilisesi (ta Antiochou olarak da bilinir[4]). Muhtemelen 7. yüzyılda Antiochos sarayının altıgen salonunda kurulmuştur. Sasaniler'in işgali sırasında Kalkedon'da bulunan orijinal kilise yıkılmıştır, orada bulunan kutsal emanetler güvenli bölge olarak görülen Konstantinopolis'e taşınmıştır.[7][8] Bizans İkonoklazmı sırasında bina din dışı amaçlarla silah ve gübre deposu olarak kullanılmıştır.[9] Söylencelere göre, İmparator III. Leon (717–741 arası hükümdar) ya da oğlu V. Konstantinos, (741–775 arası hükümdar) Azizlere ait kemiklerin denize atılmalarını emretmişlerdir. Kemikler, iki dindar kardeş tarafından kurtarılmış ve Limni adasına götürülmüştür. Buradan, 796 yılında imparatoriçe İrini (797–802 arası hükümdar) tarafından geri getirilmişlerdir.[10] Kilise, Bizans İmparatorluğu'nun sonuna kadar ayakta kalmıştır, geç 13. yüzyılda Palaiologus tarzı fresklerle yeniden dekore edilmiştir.[7] Fresklerde Azize Euphemia yaşantısı konu olarak işlenmiştir. Romalı Euphemianın hristiyanlığı kabul ettikten sonra Romalılar tarafından yapılan işkenceler görülmektedir.

Tanım

Sarayın Orijinal Mimarisi

Antiochos Sarayı'nın taslağı.

Orijinal saray kuzey ve güney olmak üzere iki kesimden oluşur.

Güney Bölüm

Mermer ile kaplı avlu ile çevrelenmiş 60 metre çapında geniş bir yarım bir kubbe ile bağlantılı sonradan Euphemia Kilisesi'ne dönüştürülen geniş altıgen bir salonun bulunduğu güneyde bulunan bölümdür, bu bölüm bugün halka açık değildir.[4] Altıgen salonun başlangıçta muhtemelen yemek salonu (triclinium) olarak hizmet veriyordu. Salonun çapı 20 metre, altıgenlerin her birinin kenarı 10.4 metre genişliğindedir. Bir yarım daire tümsek(sigma or stibadium) ve yemek masasına mekân sağlayan her kenarda dış cephesi poligonal, iç cephesi yarım daire ile her biri 7.65 metre genişliğinde 4.65 metre derinliği nişler vardı.[4][11] Her apsit, apsitler arasında dairesel küçük odalara açılan birer kapıya sahipti. Salonun ortasında mermer bir havuz vardı. Altıgen triclinium, büyük kubbenin dış dairesi boyunca gruplanan odalarla çevrilmiştir. Bu odalardan biri merkezde bulunan dairesel giriş salonu (vestibule) olarak hizmet veriyordu.[4]

Kuzey Bölüm

Kuzey bölüm, Hipodrom'un batı duvarı boyunca devam eden cadde ile Mese caddesi arasındadır, Lausus Sarayı olarak da tanımlanmaktadır.[4] Duvarlarında nişler olan 20 metre çapında dairesel bir binaydı ve Antiochos için kabul salonu olarak hizmet etmekteydi. Bu bina, Hipodrom'un batı duvarı boyunca devam eden caddeye açılan ve güneydoğu tarafına bakan C şeklinde silindirik binaya bağlanırdı. Küçük bir banyo, caddeden ulaşılabilirdi ve silindirik binanın güney tarafında bulunmaktaydı.[4] 5. yüzyılda, saray imparatorluk mülküydü, dörtlü apsitli vestibule tarafından girilebilen, batı tarafında binaya uzun ince bir koridor eklenmiştir. Şekli, triclinium olarak kullanıldığına işaret eder. Sonunda, 52 metre uzunluğunda, 12.4 metre genişliğinde bir apsit ile biter. 6. yüzyılda, 6 apsit, uzun kenarlarına eklenmiştir.[4]

Kiliseye çevrilmesi

Altıgen bina kiliseye çevrilirken binada birçok değişiklik yapılmıştır. Bema (bēma, Ortodoks kiliselerinde mihrabın önündeki kürsü) orijinal girişin sağında yer alıyordu. Güneydoğu tarafına bakan apsitte, girişin karşısında başka bir giriş açılmıştı. Orijinal kapı kullanılmaya devam edilmiş ancak bir miktar daraltılmıştı.Diğer iki kapı kuzey tarafında bununan mozele eklenmiş dairesel odalarda açılmıştır.[11]

Kazılarda, synthronon (Katedral binasında rahiplerin oturdukları yer), sunak, templon (Sunak ile kilise ortasındaki bariyer) ve solea (yükseltilmiş podyum) bölümünden arta kalanlar gün yüzüne çıkarılmıştır. Şehirdeki aynı çizgideki diğer erken dönem Bizans kiliselerinde var olduğu için bu kilisede de olması çok muhtemel vaiz kürsüsü günümüze ulaşmamıştır.[11] Cam ile korunan mermer heykeller gibi günümüze ulaşan heykelsel kalıntılardan çoğu 6. yüzyıl özelliklerini taşır, tabanın tarihi ise 797 yılında yapılan restorasyondur.[11]

Freskler

Kilisenin güney batı tarafında Geç 13. yüzyıl dönemine ait ve günümüze kadar gelmiş bir dizi fresk, koruyucu camların arkasından görülebilir. Bunların on dört tanesi Aziz Euphemia'nın hayatı ve şehitliğini anlatırken diğerleri Sabeste'nin kırk şehidinin şehadetini anlatır, bu konu başkentin kiliseleri arasında tektir.[11]

Dış bağlantılar

Kaynakça

Özel
  1. İoannis Skilicis, Romanos II, 2.9
  2. Martindale, Jones & Morris (1992), pp. 101–102
  3. Bardill (2004), pp. 57–59
  4. Kostenec (2008)
  5. Bardill (2004), p. 56
  6. Bardill (2004), pp. 107–109
  7. Kazhdan (1991), p. 747
  8. Cameron & Herrin (1984), pp. 22, 63
  9. Cameron & Herrin (1984), p. 22
  10. Kazhdan (1991), pp. 747–748
  11. Ball (2008)
Genel
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.