Kolomb öncesi sanat

Kolomb öncesi sanat; Kuzey Amerika, Meksika, Orta Amerika, Karayipler ve Güney Amerika'da 15. yüzyılda Avrupa'dan kolonici fetihçiler gelmeden önceki zaman dönemindeki sanat olarak kabul edilebilir.[1] Kolomb öncesi sanat MÖ 1800'den M.S. 1500'lere kadar Amerikalarda gelişip meyve verdiği kabul edilebilir.

Kuzey Amerika'da Kolomb öncesi sanat[2]


Arkaik dönem

Kuzey Amerika'da MÖ 9000 ile MÖ 800 dönemleri "Arkaik Amerika Dönem" olarak adlandırılır. Bu dönem Güney Amerika'da daha kısa olup MÖ 3000'de başladığı kabul edilmektedir. Bu dönemdeki Paleo-Amerikalı yerliler uygarlığında kalan önemli kalıntılara kayalara veya mağara duvarlarına çizilen veya bazen kazılan kaya resimleri olmaktadır. Bu kaya resimleri, örneğin ABD'de "Büyük Galeri (Utah)", "Pecos Nehri (Teksas)", "Coso Sıradağları (Kaliforniya)", çok realist piktogramlar halinde görülebilir ve özel olarak kaya sanatı adı verilmektedir.

Eskimo-Aleut halkları

Bu bölgeler kuzey kutubu yakınlarında bulunup tarım yapılamadığı için ancak balıkçılık ve kutup hayvanlarının avcılığı ile geçinen İnuit halkları, Yupik halkları ve Eskimolar adı verilmiş olan halklar tarafından çok az yoğun yerleşilmiş arazilerdir. Alaska Yupik halkları'nın çok uzun dönemdir, gayet artistik, maske yapma gelenekleri bulunmaktadır. Bunlar bu halk tarafından dinsel törenlerde kullanılmak üzere yapılmaya başlanmıştır. Kanada'da bulunan İnuit halkları da çok uzun dönemdir sanat objeleri yapmaktadırlar. İnuit sanatlarına 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyılda Kanada hükümeti büyük destek sağlamıştır ve bu dönemde özel olarak güneyde ticari olarak satılmak üzere İnuit sanatı objeleri yapılmıştır.

Pasifik Kuzeybatısı Kızılderilileri

Bu bölge Kaliforniya'nın kuzeyi ile Alaska'ya kadar uzanan Pasifik Okyanusu sahil şeridi ve hinderlandından oluşur. Haydalar, Tlingitler, Çimşiyanlar gibi yerli Amerikan kabileleleri sanat objelerinin yapımında cak sembollerle dolu süsler kullanmakta ve çok incelikle detaya inmektedir. Bu kabilelerin ürettiği sanat objeleri çok detaylı yontulmuş ve renklendirilmiş totem direkleri, maskeler ve kanolardır. Bu eserler için kullanılan en önemli malzemeler ahşap olup Batı mazısı veya sekoya ağaçlarından elde edilmişlerdir.

Kuzeydoğu Kızılderilileri

Kuzey-Batı'da Yerli Amerikalılar Mississipi Nehri'nin doğusundan Amerikan Büyük Göller'inin ve Saint Lawrence Nehri'nin bulunduğu bölgelerde yaşamışlardır ve yaşamaktadırlar. Çok sayıda ve karmaşık şekilde yerleşik kabilelerden oluşmaktadırlar; ama bu kabileler arasında sıkı sosyal ve ticaret ilişkileri bulunmaktadır.

"Höyük Yapanlar (Mound Builders) Kültürü" kabile sınırlarını belirlemek ve ölülerini gömmek için çok sayıda höyükler yapmışlardır ve bu höyüklerin bazılarında bu kültürün sanat eserleri de bulunmuştur.

"Deptford Kültürü" MÖ 2500-M.S. 100 döneminde önemini korumuştur. Bu kültürün geliştirdiği seramikler bölgede en eski sanat eserlerini oluşturmaktadır.

"Adena Kültürü" bu Deptford eski kültürden çok yararlanmış ve o kültürün yerine bölgeye hakim olmuştur. Bu kültür seramikler yanında üzerlerinde zoomorfik kazıntılar bulunan taştan heykeller de hazırlamıştır.

"Hopwell Kültürü" M.S. 200-M.S. 500 yılları arasında gelişmiş ve boncuktan ve metal takı eserleri; değişik kaideler üzerine oturtulmuş heykelleri ve süslenmiş insan kafatası ve kemiklerinden objeleri ile bilinmektedir.

Diğer yerli Amerikan halklar ve özellikle Iroquois kabilesi ürettikleri sedef ve inci süslü "vampum" adı verilen kayışları ile bilinmektedir. Bu süslü kayışlar yerli Amerikan kabile mensupları arasında hemen geçerli bir değiş-tokuş ortamı yani "para" yerine kulanılmakla beraber bu kayışlar üzerinde bulunan süslerin konuları kabile gelenekler ve mitlerinin gelecek nesillere geçmesini sağlamak üzere desenlenmiştir.

Poverty Point Kültürü

Arkaik dönemde bugünkü Louisiana'da yerleşmiş Amerikan yerli halklar (yaklaşık MÖ 2000 ile MÖ 1000 döneminde) Poverty Point kültürü adı verilen bir uygarlık geliştirmişlerdir.[3]"Poverty Point Kültürü"ne ait arkeolojik sanat eseri buluntularının çoğunun ana malzemeleri bu kültür merkezinin epeyce uzaklarından getirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Örneğin yapılmış taştan kablar için "steatit" taşı Apalaş Dağlarından gelmiştir.[4] Bu kültüre ait birçok pişmiş kilden yapılmış çanak çömlek de bulunmuştur.

Mississipi Kültürü

"Mississipi Kültürü"nün Mississipi Nehri'nin doğu sahillerinde yaklaşık M.S. 9. ve M.S. 17. yüzyılda gelişmiş bulunduğu ve Höyük Yapanlar kültürü adı verilen kültürle yakın bağlantıları olduğu kabul edilmektedir.[5] Bu kültür seramik kili ve yedikleri deniz hayvanları kabuklarını kullanarak çok yetenekli sanatkarlıkla birçok güzel sanat eserleri geride bırakmışlardır. Yerli Amerikalılar maden cevherinden maden üretme teknolojisini bilmemelerine rağmen değiş-tokuş suretiyle elde ettikleri bakır ve altından çok güzel eserler yapmışlardır.

Florida

Günümüzde Florida eyaletinde bulunan "Calusa" kabilesi, yaptıkları hayvan resimleri ile tanınmaktadırlar. Bu eyalete gitmeye zorlanan Seminole kabilesi ise çok güzel renkli ve desenli tekstilleri ile meşhurdurlar.

Güneybatı Kızılderilileri

Anasaziler uygarlığı gelişmesinin zirvesine M.S. 1000 ile M.S. 1300 arasında yetişmiş ve ABD'nin güney-batı bölgesinde büyük izler bırakıp birdenbire gizemli şekilde kaybolmuştur. Bu uygarlık mısır ve pamuk yetiştirmek için gelişmiş barajlar ve sulu tarım için barajlara su kanalları ağları kurmuşlardır. Mesa Verde ve Chaco Kanyon adaları verilen iki büyük ve gelişmiş şehirsel yerleşke bırakmıştır. Anasaziler sanatkarları da turkuaz taşları, nadir kuş tüyleri ve tatlısu kabuklu hayvanları sedefi gibi değişik malzemeler kullanarak eserler hazırlamışlardır.

M.S. 200'e doğru "Hohokam Kültürü" gelişmiştir ve bu kültürün devamları "Tohono O'ödham", "Pima" ve "Akımel O'ödham" kabileleri olmuştur.

Diğer bir gelişmiş sanat eserleri veren ama sonra birdenbire kaybolan uygarlık da "Mogollon Kültürü" olmuştur. Bu kültürden seramik eşya üzerinde hazırlanmış hikâye anlatan resimler kalmıştır.

Son bin yıl içinde ise kuzey'den şimdiki Kanada'dan göç eden Atabask dilleri konuşan Apaçiler ve Navaholardan oluşan Güney Atabaskları denen halklar Güney-Batı bölgesine yerleşmişler. Bunların en önemlileri, renkli kumdan törensel resimleri ve battaniye ve kilim dokuma sanatları ile ün yapmış olan Navaholar gelmektedir.

Mezoamerika ve Orta Amerika[6]

Sanat dönemleri

Tarihçiler Mezoamerika kültürlerini genel olarak şu üç önemli tarihsel dönemlere göre incelemektedirler:

  • MÖ 200'e kadar - Ön-Klasik Mezoamerika dönemi
  • Yak. MÖ 200-900 dönemi - Klasik Mezoamerika dönemi
  • Yak. M.S. 900 - M.S. 1580 dönemi - Klasik sonrası Mezoamerika dönemi

Olmekler

Yaklaşık MÖ 1200-400 döneminde çok gelişmiş bulunan Olmek Uygarlığı bu dönemde baş sırayı almaktadır. Olmek'lerin önemli yüksek sanatları küçük yeşim figürler ve çok büyük çaplı (2 m kadar büyüklükte) devasa insan kafası heykelleridir. Bu büyük devasa kafa heykeller hâlâ da dikilmiş oldukları arazilerde bulunmaktadırlar. Olmekler, sonradan gelecek dönemler Mezoamerika kültürleri için tipik olan, büyük törensel merkezleri yapma ve buralarda sanat eserleri dikip koruma geleneğini ortaya çıkartmışlardır.

Zapotekler

Olmekler'in bulunduğu Oaxaca bölgesi ve Alban Dağı'na 6. yüzyılda gelip yerleşen Zapotekler de, Olmek eserleri yanında, genellikle teraslanmış arazide binalar şeklinde, kendilerine has eserler vermişlerdir.

Toltek

Yaklaşık M.S. 800-1000 döneminde Toltekler uygarlığı Tula'da merkezi olan bir uygarlıktır. Bu uygarlığın önemi ve Mezomerika medeniyetine eve sanatına etkisi arkeologlar ve tarihçiler tarafından hâlâ tartışılmaktadır. Bu uygarlığın nasıl ortaya çıktığı ve geliştiği bilinmemektedir ve birçok değişik teoriler ortaya atılmıştır. Bu uygarlığın merkezi olan "Tula, Hidalgo"da bulunan arkeolojik kazılar merkezi bu uygarlığın mimari sanatında ve tastan heykelcilik sanatında üstünlüğüne birçok örnek vermektedir. Bu merkezde çok büyük devasa blok şekilli kendi başlarına dikilmiş yekpare sütunlar gibi heykeller eşsizlerdir. Şehrin piramit tapınağı da bu uygarlığın mimaride üstünlüğünü gösterir. Toltek tipi realistik heykel şekilde seramik kaplar ve küpler de seramik sanatında ileri olduklarını açıkça gösterir.

Her ne görüşte olurlarsa olsunlar Tula'da bulunan mimari eserleri önemli sanat eserleri olarak kabul edilir. Günümüzde kabul edilen tartışma noktası bunların Mezoamerika uygarlıklarına fazla etkisi olmadığıdır ve bu nokta bile tartışma yaratmaktadır.

Mayalar

Bu dönemde Mezoamerika'da önemli uygarlık ve kültürler başında Maya uygarlığı gelmektedir. Kuzey Amerika'da Mississipi Bölgesinden bulunan Choctaw ve Natchez uygarlıkları gibi, Mayalar büyük tarımsal yerleşim bölgeleri halinde kendilerini organize etmişlerdir. Bu bölgelerde büyük piramit şekilde tapınaklar ve tapınak etrafında bulunan şehirler kurmuşlardır. Mayalar, günümüzde deşifre edilip okunabilen, kendilerine özel hiyeroglif yazı icat edip kullanmışlardır. Gökyüzü gözlemlemesi sayesinde ileri astronomi bilgileri bulunmaktaydı. Maya sanatı bu nedenle doğal ve insancıl temalara (yağmur, tarım, toprak verimliliği, doğurganlık vb.]] konulara yönelmişti. Bu temalara ait imajlar çok kere roliyef şeklinde ve yüzeysel şekilde ve süs halinde ifade edilmişlerdir. Taştan büyük piramit şeklindeki tapınaklar önemli mimari eserlerdir. Bu piramit tapınaklar (örneğin kısmen Toltek kısmen Maya yapımı Chicen Itza piramit tapınakları) stilize edilen somut roliyefler ve kazılmış soyut yüzeysel süslerle donatılmıştır. Bunların yanında, Tolmek uygarlığı gibi, büyük heykeller de bulunmaktadır. 1946'da Maya "Bonampak" şehrinde yapılan bir arkeolojik kazıda MÖ 750 yakınlarında bu şehirde çok renkli duvar resimleri de yapıldığını ortaya çıkarmıştır.

Mikstekler

M.S. 10. - 12. yüzyıllarda önemli olan Mezoamerika kültürü devam eden Toltek uygarlığıdır. Ama bu dönemde gelişen bir diğer Mezoamerika uygarlığı Mikstekler olmaktadır. Bu Mikstek-Puebla uygarlığı duvar resimlerini ve yazma olarak geliştirdikleri yuvarlanmış yazılı belgeleri geometrik desenli yüzeysel figürlerle süslemişlerdir.

Teotihuacan şehri uygarlığı

Teotihuacan şehrinin MÖ 100'de yapılmaya başladığı ve M.S. 250 kadar büyüyüp gelişmeye devam ettiği ve ta M.S. 7. ve 8. yüzyıl önemli bir uygarlık ve sanat merkezi olarak kaldığı bilinmektedir. Bu şehir sanat ve uygarlık zirvesine M.S. 500'den itibaren eriştiği ve bu zirvede yüzyıllarca devam ettiği kabul edilir. Bu dönemde "Teotihuacan" şehrinin nüfusunun 200.000'i aştığı ve bu şehrin sadece Kolomb-öncesi Amerikan'nın değil o dönemde dünyanın en büyük şehirleri arasında olduğu bilınmaktedir. Bu şehirle ilişkili uygarlık ve kültür kompleksine "Teotihuacano" veya "Teotihuacan" kültürü adı verilmektedir. Bu şehir günümüzde Meksiko merkezi olan Meksiko'nun 40 km kuzeybatısında bulunmaktadır ve şehir çok geniş 83 km² kalıntılar merkezi 1987'den itibaren UNESCO Dünya Mirasları listesinde bulunmakta ve Mexico'da en çok ziyaret edilen arkeolojik merkez olmaktadır.

Teotihuacan şehrinin hangi halklar tarafında kurulduğu ve devam ettirildiği açıkça bilinmemektedir. Önce kurucuların Toltekler olduğu sanılmaktaydı ama Toltekler'in ortaya çıkışları ve gelişmeleri bu şehir uygarlığının ortaya çıkmasından sonradır. Bazı otoriteler şehrin Texoco Golü givarında bulunan "Cuilcuilco" kültürü tarafından bu arazilerin volkanik hasar görmesinden sonra kurulduğunu iddia etmektedirler. Diğerleri "Totonac" halkını kurucu gösterir. Her ne olursa olsun bu şehir sanat, kültür ve uygarlığı Olmekler'den çok şeyler almıştır. Şehirde çoklu-etnik ahali bulunmaktaydı ve her değişik ahali, (Otomi, Zapotek, Misttek, Maya ve Nahua halkları) için değişik mahalleler bulunmaktaydı. Bu şehir böylece bu kültürlerinden hem etkilenmiş hem de etkilemiştir.

Teotihuacan büyük bir şehir mimarisi şaheseridir ve içinde bulunan yapılar kuşkusuz büyük mimarı şaheserleridir. Şehrin merkezi bulvarı Nuathl dilinden alınma "Miccoatlı (Ölüler Yolu)" olarak anılır. Bu bulvarın iki tarafında çok muhteşem törensel ve dinsel yapılar bulunmaktadır. Bunlar arasında "Güneş Piramidi" ("Cholula Büyük Piramidi"nden sonra Amerikalarda en büyük piramit) ve "Ay Piramidi" çok heybetli binalardır. Bu bulvar yanlarında daha küçük çaplı ama yine muhteşem "Talud-tablero" adı verilen platformlar bulunmaktadır. Sonradan gelen Aztekler bunları anıtsal mezarlara benzetmişler ve bu nedenle bu bulvara "Ölüler Yolu" adı vermişlerdir. Günümüzde bunların, üzerlerinde tapınaklar olan yapılar olduğu kabul edilmektedir. "Ölüler Bulvarı" biraz sonra "İç Kale (Ciudadela)" adı verilen bir mevkiye gelir ve burada "Quetzalcóatl Piramidi (Tüylü yılan Tapınağı)" kalıntısı bulunur.

Şehir ahalisi şehirde bulunan mahallelerde, günümüzde apartman diyebileceğimiz, içinde çok sayıda aile yaşayan yapılarda yaşamaktaydı. Şehir bir sanatkar-sanayi merkezi olup birçok seramikçi, mücevharatçı ve diğer sanatkarlar bulunmaktaydı. Şehirde bulunan çok sayıda "obsidiyen" taşı objeler dolayısıyla bu taş işlem merkezi olduğu kabul edilmektedir. Apartman tipi yapıların çoğu sanatkarlarca seramik ve diğer yiyecek ve tüketici mallarının üretildiği atalyeler ve malların satıldığı dükkanlar ihtiva etmekteydi.

Aztekler

Bu dönemin sonunda ortaya çıkan ve Mezoamerika'yı 14. ve 16. yüzyıllarda askeri güçle ele geçiren kendilerine ait bir dine, takvime, alfabeye sahip Aztekler ise çok büyük ve zengin bir imparatorluk kurmuşlardır. Meksika merkezli Aztek kültürü çok dramatik anlamlı Aztek desenleri ihtiva eden sanat eserleri vermiştir. Bunlar arasında öldürülen esirlerinin kafataslarının süslenmiş olarak saklanması ve taştan heykeller başta gelmektedir. Örneğin bir tanrıçaları olan "Tlazolteotl"in çocuk doğurma sırasındaki heykeli Washington'da sergilenen "Woods Koleksiyonu"nun baş ilgi çeken eseridir.

Aztek başkenti olan Tenochtitlan'da bulunan gayet zengin ve büyük "Templo Mayor" tapınağı Meksika'yı fetheden İspanyollar tarafından yağmalanmış ve yıkılmıştır. Ama 182.107 m<süp>2</süp> üzerinde kurulu 54 m yükseklikteki "Cholula de Rivadabıa"daki Aztek yapımı piramit tapınak dünyada en yüksek tapınak olmaktadır.

Güney Amerika kültürleri[6]

Çavin kültürü

Güney Amerika'nın kuzey And Dağları yüksek yaylalar bölgesinde, günümüzdeki Peru'da, yaklaşık MÖ 1000 - MÖ 300 döneminde Çavin uygarlığı gelişmiştir. Çavin uygarlığının en önemli sanat katkısı küçük çaplı seramikler olmuştur; bu seramikler çok kere insan şekilli, ama hayvan uzuvlarını da içeren (örneğin kuş gibi ayakları olan; sürüngenler gibi gözleri bulunan; veya vahşi kediler gibi sivri dişleri olan) küçük çaplı heykeller şeklindedir. Çavin sanatında jaguarların temsil edilmesi de çok kere görülen temalardandır. Çavin kültürü aynı zamanda ana dinsel merkezi olan Çavin de Huantar arkeolojik bölgesi çok gözalıcı duvar resimleri ve duvar roliyef yontuları çok iyi bilinmektedir. Bu mevkide bulunan Çavin sanat eserleri arasında "Raimondi taş sutunu", "El Lanzon monoliti" ve "Tello dikili taşı" bulunmaktadır. Bu arkeolojik bölge UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir.

Paracas kültürü

Günümüzdeki Peru'nun güney sahillerinde, Çavin kültürü ile aynı tarihsel dönemde Paracas kültürü gelişmiştir. Bu kültürün geride bıraktığı en önemli sanat eserlerinin başında çok özenle hazırlanmış tekstiller gelmektedir. Bu tekstil kumaşlar, ki bazıları yaklaşık 30m boyunda olmaktadır, özellikle Paracas mumyalarını sarmak için hazırlanmıştır. Paracas tekstil sanatının Çavin kültüründen çok etkilendiği açıkça görülmektedir; çünkü her iki kültürün sanat eserleri üzerinde bulunan motifler birbirine çok benzemektedir.

Nazca dönemi

Günümüzdeki Peru'nun güney sahillerinde Paracas Kültürü sonbulurmaz, "Nazca Nehri" vadisinde çok önemli bir sanatsal uygarlığın geliştiği görülmektedir. Nazca dönemi uygarlığı arkeolog ve sanat kritikleri tarafından hazırladıkları seramik eserlerde işledikleri motiflere göre birbirini tarihsel olarak takip eden 8 fazdan oluştuğu kabul edilmiştir. Bu fazlar önce realistik hayvan ve insan motifleri olup giddikçe daha abstre şekiller oluşturmaktadırlar. Bu fazlar için tahmin edilen tarihler: Faz 1'ın yaklaşık MÖ 200 tarihinde başlayıp Faz 8'ın M.S. 8. yüzyılda bittiği kabul edilmektedir. Nazca halkların bu seramikleri bu bölgede en güzel çok renkli seramik oldukları iddia edilmektedir.

Nazca kültürünün diğer bir ürünü de boş çöl arazisine çizilmış çok büyük ölçekli ve özel desenli "Nazca Çizgileri"dir.

Moche kültürü

Günümüzdeki Peru'nun kuzey sahilerinde Moche kültürü yaklaşık M.S. 100-M.S. 800 döneminde gelişerek Chavin kültürünü hemen takip etti. Moche kültürü Kolomb öncesi sanat içinde en iyi sanatkar uygarlık olarak kendisini göstermiştir.

Bu kültüre ait seramik ustalarının elinden çıkan çok güzel zevkle yapılmış portre vazolar, hem realisttirler ve diğer taraftan çok derin olarak günümüzde nasıl tanımlanacağını bilemediğimiz, dinsel inanç özellikleri taşımaktadırlar. Moche kültürü için hazırlanmış olan seramik sanat eserleri başta olarak kültürel fikirleri ve bilgileri taşımak için yapılmışlardır. Moche seramik kapları birçok gerçek soyut maddeleri taklit edip yeniden yaratmışlardır: örneğin meyveler, bitkiler, hayvanlar, insan portreleri, tanrılar, şeytanlar. Bu seramik eserler arasında cinsel ilişkileri gösteren seramikler bile bulunmaktadır.

Moche kültürü çok ileri sayılabilecek metal sanat eserleri de bırakmıştır. Örneğin "Sipan Efendisi" mezarında birçok altın ve gümüş takı ve eser bulunmuştur.

Moche kültürünün verdiği çok güçlü mimarî, resim ve roliyef heykel sanat eserleri Moche Nehri vadisinde bulunan "Hbppariuaca de la Luna" ve "Huaca de la Luna" arkeolojik alan kazılarında açıkça ortaya çıkartılmıştır.

Huari kültürü

Günümüzdeki Peru And Dağları bölgesinde Moche kültürünün gerileyip çökmesi ile bu bölgede birlikte bulunan iki büyük uygarlık ortaya çıkmıştır. Kuzeyde ana merkez şehirleri olan "Huari" şehrine atıfla isimlendirilen Huari Kültürü bulunmaktadır. Huarı Kültürü taştan mimarî eserleri ve heykelcilikleri ile tanınmıştır; ama bu kültürün en iyi ustalıkla eserler verdiği sanat seramikçiliktir. Bu seramiklerin çoğu, Andlar bölgesinde Huari döneminde, günümüzde Peru-Bolivya sınır bölgesi olan Titikaka Gölü etrafındaki bölgede çok önemli bir tanrı olduğu kabul edilen "Asalı Tanrı"yı gösteren büyükçe seramik heykellerdir.

Tiwanaku İmparatorluğu

Günümüzdeki Peru And Dağları bölgesinde Moche kültürünün gerileyip çökmesi ile bu bölgede ortaya çıkan Wari Kültürü ile aynı dönemde gelişen diğer büyük uygarlık güneyde başkentleri "Tiwanaku" (günümüzdeki ismi Tiahuanaco) olan Tiwanaku İmparatorluğudur. Tiwanakü kültürü Titicaca Gölü civarında MÖ 400'den itibaren kurulduğu ve yaşadığı bilinmektedir. Ama M.S. 375 ile M.S. 700 döneminde gelişmeleri ile bir imparatorluk kültürel zirvesine erişmiştir. Bu kültür de Wari kültüründeki gibi "Asalı Tanrı" önemli rol aynadığı bilinmektedir.

Günümüzde Bolivya'da Titicaca Golü güneyinde bulunn Tiwanaku adlı başşehri çok önemli bir arkeolojik sit olarak kabul edilmektedir. Bu imparatorlukta günümüzde de Bolivya'da geniş olarak konuşulan Ayamara dili konuşulduğu bilinmekte ve Tiwanaku sözcüğünün Aymara dilinde anlamı "merkezdeki taş"tır. Bu şehir kalıntıları arasında devasa taştan yapılı "Güneş Kapısı" ve üzerinde bulunan "Asalı Tanrı" heykeli ve diğer günes takvimi olduğu sanılan röliyef kazıntıları ise çok tarihsel ve turistik ilgi çekmektedir. Bu antik şehirde bulunan "Akapana" Piramidi de çok ilgi çekicidir. Bazı otoriteler bu piramidin güneşe göre ayarlanmış olup astronomik gözlemler ve ölçümlerin yapılması için kurulduğunu iddia etmektedirler.

Kalınıtlar 2000 yılından beri UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası'dır.

Çimu kültürü

Yaklaşık M.S. 900 yıllarında Huari İmparatorluğu'nun gücünü kaybetmesi ile "Çimor" adlı başkentleri etrafında gelişmiş olan Çimu halkları günümüzdeki Peru'nun kuzey ve merkezi sahillerinde bir imparatorluk kurmaya başladılar.

Çimu kültürünün ortaya çıkmasından önce M.S. 700-M.S. 900 döneminde Sican Kültürü adlı bir uygarlık basit seramik stilleri ile tanınmaya başlamış; bu stil geliştikçe daha da süslü olmaya başlamış ve M.S. 1000'li yıllar başlarında Çimu kültürü seramik sanatları ile çok benzer hale gelmıştır. Çimu Kültürü seramiklerinin bir niteliği bütün seramik eserlerin siyah renkli olmasıydı. Çimu seramikleri iki değişik kullanma usulü için hazırlanmıştı. Günlük ev işlerinde kullanılan seramikler fazla özenti gösterilmeden ve fazla süslü olmadan yapılmaktaydı. Cenaze için kullanılan seramikler ise daha yüksek estetik değerleri ihtiva etmekte, gayet süslü olarak yapılmaktaydı.

Çimu Kültürü metalden, dikkat çekercesine altından ve özellikle gümüşten, çok güzel portre ve süs eşyası üretmişlerdir.

Çimu Kültürü kuştüylerinden yaptıkları sanat eserleri de dikkat çekmektedir. Çeşitli nadir tropik kuştüyleri kullanarak ve bunlarla Çimu'lar tarafından özel yaratıklar olarak kabul edilen kuş ve balık desenleri yaparak, birçok bayraklar ve başlıklar üretmişlerdir.

Çimu Kültürü mimaride de çok güzel örnekler vermiştir. Günümüzdeki Trujillo, Peru güneyinde bulunan muhteşem saray kompleksi yapıları bugün UNESCO, Dünya Mirasları listesine alınmıştır.

Çimu Kültürü 15. yüzyıl ortalarından sonra çok hızlı bir düşüş göstermiştir. Buna başlıca neden dışsaldır. İnka İmparatorluğu'nun genişlemesi sırasında politik baskılar ve sonra bu imparatorluk tarafından fethedilmesi nedeniyle ile Çimu Kültürü önemini kaybedip büyük İnka İmparatorluğu içinde bir taşra kültürü haline geçmiştir.

İnka İmparatorluğu sanatları

Francisco Pizarro tarafından İspanyol Fetihi sırasında İnka İmparatorluğu Cuzco'daki başkenti ile "Dünya'nın Dört Köşesi Ülkesi" adıyla dünyanın en büyük yüzölçümlü ülkesiydi. Bu muhteşemlik İnka sanatında da yansımaktaydı.

İnkalar altın ve gümüş madenleri işletmekteydiler ve bu madenlere çok büyük değer vermekteydiler. Özellikle altın baş tanrıları olan Güneş Tanrısı İnti ile bağlantılı görülmekteydi. Bu nedenle başkent Cuzco'dea bulunan önemli devlet binaları gerçekten altından damlı binalardır ve şehirdeki binaların çoğu çok sayıda altın ve gümüşten yapılmış heykellerle dolu idi. Sanat eserlerinin çoğu kült objesi veya sus olarak tapınaklar için yapılmaktaydı Bu heykeller genellikle realist değil abstre olarak yapılmışlardı. Bilezik, kolye, küpe (kulaklara takılan diskler) gibi takılar ise imparator ailesinin veya yüksek mevkidekilerin süslenmesi için üretiliyordu. Bu şehri ve imparatorluğu ele geçiren İspanyollar bu eserleri anlayacak kalitede insan değil çapulculardı. Bu nedenle bütün altın ve gümüş yapı elemanları, heykeller, şahsi takılar ve sanat eserleri İspanyollar tarafından yağma edildi ve İspanya'ya metal külçe olarak gönderilmek için eritildi. Böylece İnka uygarlığının en önemli sanat eserleri yok oldu ve elimizde kalan İnka sanat eserleri mimarı eserler, tekstiller ve seramik eserlerdir.

İnka seramikleri özellikle büyük çapta çömlek ve küp sekilde olup üzerleri abstre geometrik desenlerle kaplı idi. İnka kumaş giysileri ve diğer tekstil eşyalar da aynı şekilde abtsre geometrik desenlerde dokunmaktaydı. Örneğin kareli şekillerle dokunan kumaşlar daha çok Aztek soylu eliti tarafından kullanılmakta ve İnka ordusu subayları tarafından giysi olarak giyilmekteydi. Fakat fetihten sonra ve günümüze kadar bu abstre desenli kumaşlar pek ilgi çekmemekteydi ve bu nedenle Aztek desenleri pek devam etmemektedir.

Böylece 20. yüzyıl vasına kadar ve hatta günümüze kadar, sanat kritiklerin ilgidini çeken İnka sanatı mimarı sanatı olmuştur. İnka mimarisi çok büyük taş bloklarından yapılmıştı. Bu bloklar çok ince işçilikle aralarında hiç harç koymadan birbirine çok sıkışıkıya uyacak şekilde yontulmuştu. Bugün bile eski İnka başkenti olan Cüzco'da İnkalar tarafından bu büyük çok iyi birbirine geçecek şekilde yontulmuş ve aralarına hiç harç bulunmadan yapılmış duvarlar birçok modern yapının daha temellerini ve alt duvarlarını oluşturmaktadır. İnka İmparatorluğu sadece 95 yıl hüküm sürmekle beraber İnkalar bu şekilde taş bloklardan yapılma binlerce büyük mikyaşlı kale, tapınak ve saray binası yapmışlardı. Başkent Cuzco'nun hemen kuzey-batısında bir dağ tepesinde bulunan ve arkeologlar tarafından ancak 20. yüzyıl başlarında bulunup açılan Maçhu Picchu şehri ve binaları bugün çok büyük bir turist çekici merkezdir.

Kaynakça

  1. Bazı sanat kritikleri Kuzey Amerika'daki sanatları bu Kolomb öncesi sanata ait saymamaktadırlar. Örneğin bu bölgedeki sanatları kapsayan Fransızca Wikipedia'daki "Arts précolombiens" maddesine karşıt olarak İngilizce Wikipedia'da "Pre-Columbian art" maddesi. Bu farkın İngilizce konuşan ABD kritiklerinin, Kuzey Amerika yerlilerini sanatları olmayan, uygarlıktan uzak, toplumlar olmaları düşüncesini gizliden veya açıktan kabul etmelerinden geldiği iddia edilmektedir.
  2. Bu bölüm için kaynak: Fransizca Wikipedia "Arts précolombiens" maddesi (Fransızca)
  3. (İngilizce) "Poverty Point-2000 to 1000 BCE". 5 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  4. (İngilizce) "CRT-Louisiana State Parks Fees, Facilities and Activities". 4 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  5. Adam King, "Mississippian Period: Overview", New Georgia Encyclopedia, Sayı: 10 Mart 2002. online
  6. Bu bölüm için kaynak:Ingilizce Wikipedia "Pre-Columbian_art" maddesi (İngilizce)

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.