Ölüm

Ölüm, bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. Canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır. Zira boğulma, donma, zehirlenme tehlikesi geçiren ve kalbi duran kişilerde suni teneffüs ve kalp masajı yapılarak, durmuş gibi görünen solunum ve dolaşım fonksiyonlarının tekrar başlatılması çok kere mümkün olmaktadır.

Hayatın üzerinde duran çiçek, kafatası ve kum saati. Death and Time (ölüm ve zaman), Philippe de Champaigne, 17. yüzyıl.
Kuoleman puutarha, Hugo Simberg (1906)
Bir kafatası, geniş manada ölüm ve çürümenin sembolü olarak kullanılır.

Ölüm belirtileri ve öldükten sonraki durum

Ölümün aşamaları,
ölüm belgeleri
ve Ayrışma

Pallor mortis
Algor mortis
Rigor mortis
Livor mortis
Kokuşma
Ayrışma
İskeletleşme

Bir canlının öldüğünün belirtileri:

Öldükten sonraki süreçte gerçekleşen aşamalar:

  • Kokuşma, Bakteri ve mantarların etkinliğiyle cesedin bozulması.
  • Ayrışma, çözünme, bedenin daha basit yapı taşı maddelerine ayrılması.
  • İskeletleşme, cesetten geriye kemiklerinin kalması.

Ölümden evvel, kısa veya uzun olmak üzere agoni ismi verilen bir can çekişme evresi söz konusudur. Bu evre, müzmin hastalıklarda uzun, ani ölümlerde ise kısa olur. Bu devrede, dolaşım ve solunum sistemlerinde iyileşmesi mümkün olmayan değişiklikler meydana gelir. Agoni devresi birkaç dakikadan birkaç güne kadar uzayabilir. Bu devredeki bir şahıs, tam olarak sessizlik ve hareketsizlik içinde bulunur, dış uyarılara karşı tepki çok azalmış veya kaybolmuştur. Bütün sistemlerin çalışması bozulmuştur. Bazen bozukluklar düzelir gibi olur, şahıs kendini çok iyi hissettiğini bile söyleyebilir. Bu durum, ölüm öncesi görülebilen geçici bir iyilik halidir. İlk önce görme, son olarak işitme duyusu kaybolur. Gözler yukarı ve dışa tavana bakıyormuş gibi bir hal alır, gözbebekleri genişler. Göz akı ve göz kenarlarında yapışkan bir sıvı toplanır. Göz parlaklığını kaybeder, arkaya doğru çöker. Refleksler ortadan kalkar. Alından soğuk iri taneli terle birlikte son bir gözyaşı damlası gelebilir, şahıs ağlıyor gibidir. Nabız oldukça zayıflar. Kalp sesleri güçlükle ve çok hafif duyulur, el ve ayaklar soğur, fakat şahsın iç harareti bazen 42-43° dereceye kadar yükselir. Salya, sümük, idrar, dışkı, meni dışarı çıkar ve neticede ölüm husule gelir. Bazı agoni durumlarında şuur kapalı olmakla birlikte akli melekeler, zeka ve şuur bozulmaz.

Ölümün birinci dönemi, fonksiyonel, klinik veya formatik ölüm dönemidir. Bu dönemde kişilik kaybolur. Ölümün ikinci dönemiyse hücrelerin ölümü veya moleküler ölüm dönemidir.

Kalp nakli ameliyatlarından önce klinik ölüm; dolaşım, solunum ve sinirle ilgili organların faaliyetlerinin son bulması şeklinde kabul ediliyordu. Kalp nakli ameliyatlarından sonra ölümün tarifindeki fikir ve araştırmalar değişik bir yön almıştır ve neticede beyin ölümü terimi ortaya çıkmıştır. Beyin ölümü yani klinik ölüm, beynin bütün faaliyetlerinin durması ve bütün tedavilere rağmen geri dönmeyecek şekilde kesilmesidir. Bu ölümde, dolaşım ve solunumu çalıştıran cihazlar çıkarılınca, solunum ve dolaşımın durmaları da esas alınmaktadır. Beyin faaliyetlerinin durması, elektroansefologramda düz bir çizginin görülmesiyle anlaşılır.

Ölüm teşhisinde kullanılan çeşitli metotlar söz konusudur. Hekimlerce göz önünde bulundurulan ölüm belirtilerinden bazıları şunlardır:

Solunumun durması
Ölünün göğsüne bir bardak su konur. Canlıda solunum dolayısıyla su yüzeyi titrer. Ölünün ağzına ayna tutulur. Solunum varsa ayna buğulanır; fakat bu yol, eski bir usuldür. Cesetteki kokuşma dolayısıyla da ayna buğulanabilir.
Kalbin durması
Vücudun hiçbir yerinden nabız hissedilemez, kalp sesleri işitilmez, elektrokardriyogramda düz bir çizgi görülür ki, ölüm teşhisi yöntemlerinin en doğru sonuç vereni budur. Kan dolaşımının durduğu da çeşitli deneylerle tespit edilebilir.
Kanın tetkiki
Uzun süren hastalıklarda ölümden sonra pıhtılaşma olur, boğulma şeklinde ve ani ölümlerde ise, kan sıvı halinde kalır. Canlıda kan bazik reaksiyon verir. Ölümden 2-3 saat sonra ise, kan asidik reaksiyon verir.
Ölümden sonra deri elastikiyetini kaybeder
Soluk beyaz ve sarımtırak bir renk alır. Deride yara açılırsa, yaranın dudakları genişlemez, yakılırsa kan ve su toplanması görülmez.
Gözdeki bütün refleksler kaybolur
Göz bebekleri genişlemez olup, ışığa cevap vermez.

ABD'deki bir kanun maddesine göre ölümün tarifi:

  • Dolaşım ve nefes alma fonksiyonları, geriye döndürülmez bir şekilde durduğu zaman,
  • Beyindeki (beyin sapı dahil) bütün fonksiyonlar durduğu zaman ilgili şahıs ölü kabul edilir.
Diri diri gömülen adam, Antoine Wiertz

Bitkisel hayatta ise beynin kortikol faaliyeti durmuş, ama beyin sapı faaliyetleri devam etmektedir. Yani şahıs görmez, konuşmaz, işitmez, hareket edemez, fakat dolaşım, solunum ve bazı otomatik hareketler (uyuma, sindirim...) devam etmektedir.

Ölünün yüzünde, durumunda, ölümünden sonra görülebilen değişiklikler başlar. Ölünün yüzünde, ölüm halindeyken gördükleri sebebiyle, korkunç veya gülüyormuş gibi bir şekil husule gelebilir. Ölümden sonra bütün kaslarda gevşeme olur. Göz kapakları kasları gevşediğinden kapaklar arası açık, yarı açık veya kapalı olabilir. Bazen bu açıklık devamlı kalır, bazen açık olan göz kapakları arası birkaç saat sonra daralır. Ölümden hemen sonra ağız açılır, çene aşağıya düşer, ölü katılığı husule gelince, ağız bir santimetre kadar kapanır. Ölümden sonra kişi, yer çekimi kanununa uyarak yere düşer. Ölüm nerede vuku bulursa kişi orada kalır. Ölü katılığı halinde ise kişi, ölüm anında bulunduğu pozisyonu muhafaza eder. Mesela su içerken bir eli bardakla ağzında, oturur vaziyette bulunabilir. Ölü katılığı çözülünce bu durum da bozulur.

Sıcaklığı 5-15 derece olan bir yerde, yeni ölen bir şahıs saatte 1 derece soğuyarak 24 saat sonra bulunduğu yerin sıcaklığıyla aynı dereceyi bulur. Ölen şahıs, çevre sıcaklığına bağlı olarak su kaybeder ve neticede ağırlığı azalır. Gözün üstünde göz salgısı toplanmasından dolayı örümcek ağı meydana gelir.

Ölümden sonra yer çekimi etkisiyle damarlardaki kan, cesedin alt kısımlarında toplanır ve koyu mor renkte ölü lekeleri meydana gelir. Ölü lekeleri vücudun yere dokunan kısımlarında husûle gelmez.

Ölümden sonra kaslarda sertleşme olur ki, buna ölü katılığı ismi verilir. Ölü katılığı halk arasında iyi bilindiğinden cesedin çenesi ve iki ayağı biçimsiz şekil almasın diye bağlanır. Ölü katılığı bazen hafif ve kısa zamanda geçen şekilde olmak üzere her ölende meydana gelir. Çok nadiren görülmeyebilir. Ölü katılığı, genellikle önce alt çenedeki adalelerden başlar. Sonra sırasıyla boyun, yüz ve gövdedeki adalelerde meydana gelir. Ölümden genellikle 2-3 saat sonra başlar, ölü katılığı 30 saat içinde tam bir şekilde meydana gelip, kokuşmanın başlamasıyla 48-72 saat sonra çözülür.

Hukuktaki ölüm

İnsan hayatının tamamen tükenmesi olan ölümle hukuki şahsiyet (kişilik) sona erer. Ölen kimse herhangi bir borç altına giremez ve hak sahibi olamaz. Kaide olarak ölümün ispatı, nüfus sicilindeki kayıtlarla yapılır. Bir kimse nüfus sicilinde ölü görünüyorsa, bunu ileri süren tarafın sırf bu kayıtları delil olarak göstermesini adli makamlar yeterli görüyor. Aksini iddia eden kimse çeşitli delillerle iddiasını ispat etme hakkına da sahiptir.

Ölüm sicilleri nüfus memurluklarınca tutulur. Ölen her kimsenin ölüm sicilinin tutulması için, en geç on gün içinde nüfus memurluğuna bildirilmesi lazımdır. Bundan başka hakim tarafından gaib kararı verilmiş kimse de ölüm siciline ölü olarak kaydedilir.

Spiritüalizmde ölüm

Spiritüalizm’de ölüm dezenkarnasyon terimiyle ifade edilir ve “ruh ile yoğun (fiziksel) beden arasındaki ilişkinin kesin olarak kesilmesi” şeklinde tanımlanır. Fakat buradaki “etten ayrılma” ifadesi vücudun içinden çıkıp gitmek anlamında değil, ruhun vücut üzerindeki hâkimiyetini durdurması, vücudu etki altında tutmayı bırakması anlamında kullanılır; çünkü madde-dışı bir varlık olan ruh için, mekanla ilgili olan girmek ve çıkmak fiilleri kullanılamaz.

Ölüm sebepleri

İtlaf

İtlaftan önce koyunlar.

Çeşitli hastalıklar dolayısı ile hayvanlar itlaf edilebilir[1][2], örneğin tavuk vebası hastalığı nedeniyle Türkiye'de ve dünyada birçok kanatlı hayvan itlaf edilmiştir.

Bir otopsi portresi, Dr. Nicolaes Tulp'un anatomi dersi. Rembrandt

Boğulma

Kişi, oksijen alamadığı için bilinci kapanır ve ardından ölümü gerçekleşir.

Yanma

Yanma sırasında kişi, biraz his kaybına uğrar. Yanarak ölen kişilerdeki asıl ölüm nedeni çoğunlukla zehirli gazların solunması ve nefessizlik olur. Ayrıca insan yanma durumundan kurtulsa bile ileride çok ağır enfeksiyonlar gelişeceğinden hasta tedavisinde steril çalışılmazsa da ölüm gerçekleşir.

Kafanın kopması

Uzmanlara göre beyin, kafa koptuktan sonra saniyelerce fonksiyonlarını sürdürür. Fransa'daki raporlara göre 18'inci yüzyılda giyotinli idamlarda kopan kafada 30 saniye kadar yüz mimikleri görülüyordu.

Yüksekten düşme

ABD'deki Golden Gate Köprüsü'nden atlayan yüz kurban; akciğerin iflâs etmesi, kalbin patlaması ve kırık kaburgaların iç organlara zarar vermesi sonucu öldü. Ayrıca yüksek yerlerden suya hızla düşülmesi sonucu da karaciğer, dalak ve diğer bazı organlarda yırtıklar olacağından yine ölüm gerçekleşir.

Elektriğe kapılma

Elektrik akımına kapılma kalbi durdurabiliyor, 10 saniye sonra da bilinç kapanıyor. Elektrikli sandalyede idam edilen mahkûmların ölüm nedeni beynin aşırı ısınması ya da boğulma olur.

Kan kaybı

1,5 litre kan kaybeden kişi kendini halsiz, susamış ve korkmuş hissediyor. İki litre kan kaybedildiğinde baş dönmesi ve bilinç kaybı başlıyor. Alyuvarlar beyne yeterince oksijen götüremediğinden ölüm gerçekleşiyor.

Dekompresyon (basınç kaybı)

Ani basınç kayıplarından kurtulanlar göğsünden vurulmuş gibi ani bir acı yaşadıklarını anlatıyor. 15 saniyeden az süre içinde de bilinç kaybı yaşanıyor.

Kalp krizi

En çok rastlanan olay, kaslar oksijen alamayıp çırpınmaya başladığında hissedilen göğüs ağrısıdır. Kalbin normal ritminin bozulması, kalp atışlarını durdurur. Bilinç kapanır ve ölüm gerçekleşir.

Beyin kanaması

Beyin kanaması çeşitli nedenlerle beynin içine kan sızması sonucu kan ile beslenen kısmın çalışamaması durumudur. Sonucunda kişinin ölümü gerçekleşebilir.

Asılma

Yağlı urganla asılarak boğulma 10 saniye içinde bilinç kaybına yol açıyor. Fırlatma tarzı asılmalarda amaç, boynun kırılmasını sağlamaktır. Saddam Hüseyin'in idamında da bu yöntem kullanılmış, sonucunda boynu kırılarak ölmüştür. Eğer ip çok tutulursa kişinin kafası kopabilir.

Zehirlenme

Bir zehrin vücutta emilmesiyle ortaya çıkan belirtileri anlatan genel bir terimdir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık hâline ya da ölüme yol açar.

İğneyle zehirlenme

Amerika Birleşik Devletleri'nde idamlarda kullanılan yöntem doğrudan kalbi durduruyor. Araştırmalar, mahkûmların yanma ve büyük acı hissettiğini gösteriyor.

Kaynakça

  1. "Arşivlenmiş kopya". 22 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2016.
  2. "Arşivlenmiş kopya". 22 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2016.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.