Samanlı Dağları
Samanlı Dağları, Marmara Bölgesi'nde kuzeyde İzmit Körfezi, güneyde İznik Gölü ve Gemlik Körfezi'yle sınırlanan yörede, batıda Bozburun, doğuda Sakarya Nehri'nin Geyve Boğazı arasında yer alan dağlara verilen ad.
Samanlı Dağları, doğuda Bolu Dağı'ndan (Alpsofu Dağı, Keremali Dağı) Geyve Boğazı yarıntısıyla ayrılır. En çok yüksekliği bu kesimde (Gökdağ kesimi) Sapanca, güneybatısında Keltepe 1.601 m'ye varır. Kartepe 1.699 m yüksekliği ile en yüksek tepesidir. Batı'ya doğru yükselti azalır. Gölcük-İznik arasında Naldöken Tepesi'nin yüksekliği 1.330 m'dir.
Daha batıda iki yerde dağların ekseni alçalır. Birincisinden (Yalakdere Havzası) Karamürsel-İznik, ikincisinden de Yalova-Orhangazi yolları geçer. Daha batıda, dağlık eksen Dumanlıtepe (870 m) doruklarını taşır ve Armutlu Yarımadası'nda sona ermeden önce Taz Dağı'nda 922 m'ye ulaşır.
Samanlı Dağları kuzeyindeki Neojen birimleri artık aktif olmayan KB-GD ve KB-GD uzanımlı faylar denetiminde gelişmiş ve daha sonra bugün aktif olanlar tarafından biçilmiştir Samanlı Dağları’nın orta ve batı kesiminde K-G yönelimli vadiler, uzun sırtlar ve alçak platoların hakim olduğu bir topoğrafya gelişmiştir. Plato düzlüklerinde kuzeye yönelimli gelişmiş, geniş tabanlı vadileri ile bilinen ve tabanlarında düşük enerjili akarsu rejimini yansıtan olgun bir drenaj ağı egemen olmuştur. Bu kesimlerde seçilen Yalakdere, Ulaşlı Dere ve Kazıklı Dere drenaj havzalarının hipsometrik analizleri bu görüşü desteklemektedir. Buna bağlı olarak dayanımsız kayalar ihtiva eden bu alanlarda litolojinin daha etkili olduğu olgun bir evre belirlenmiştir. Kiraz Dere drenaj havzası ise daha çok dayanımlı ve farklı kayalar (volkanik ve metamorfik kayalar) üzerinde bulunmaktadır. Ani litolojik değişimler hipsometrik eğriler üzerinde anomaliler vermektedir. (Hurtrez, vd., 1999; Chen vd., 2003)
Samanlı Dağları’nın orta kesiminde kuzeye bakan yamaçlarda derin deşilmiş vadiler ve kalın alüvyal yelpazeler başlıca morfolojik unsurlardır. Sapanca Gölü’nün güneyindeki bu bölgede D-B uzanan faylar alüvyal yelpazeler ile güneydeki ana kayaları birbirinden ayırırlar. Aygır Dere ve Kuruçay Dere drenaj havzaları kısmen dayanımlı ana kaya üzerinde akması, kısmen de fayların etkisiyle tektonik yükselmenin etkin olduğu genç bir evreyi yansıtmaktadır.[1]
Samanlıdağ formasyonu
Bu formasyon morfolojik olarak kuzey ve güneyden KAF tarafından sınırlanmış olan Samanlı dağları (Armutlu yarımadası) kütlesi üzerindeki eski alüvyonlardan oluşur. Kahverengi, sarımsı ve kırmızımsı renklerde olan birimin litolojisi seyrek çakıllı çamurtaşı, silt ve kumdur. Bazı kısımlarda moloz içerir. Kalınlığı 30-40 metre dolayındadır. Pamukova batısında Adliye ve Armutlu yarımadası batı kesiminde Sultaniye köylerindeki eski vadi tabanları tipik olarak izlendiği alanlardır. Neojen öncesi temel kaya toplulukları üzerinde açısal uyumsuzlukla yer alan birimi üzerleyen herhangi bir kaya topluluğu gözlenmez. Birimde yaş bulgusu elde edilememiştir. Yalakdere yöresinde çökelmiş olduğu eski vadi formlarının Geç Miyosen-Erken Pliyosen yaşlı Yalova formasyonu üzerinde de gelişmiş olduğu gözlenmiştir. İzmit-Adapazarı koridorunda ise bu çökellerin gelişmiş olduğu drenaj şebekesini kesen KAF zonunda çökelmiş en yaşlı kaya topluluğu en Geç Pliyosen-Pleyistosen yaşlı Karapürçek formasyonudur. Bu dolaylı verilere göre formasyonun göreli olarak Geç Pliyosen yaşta olduğu kabul edilmiştir.[2]
Samanlıdağ ünitesi
Bu ünite KAF nın kuzey ve güney kolları arasında kalan Samanlıdağ rölyefini kapsar. Samanlı dağlarının Gemlik ve İzmit körfezleri arasında kalan kesimi Marmara Denizi’ne sokulan Armutlu Yarımadası’nı oluşturur. Dokurcun vadisi ile Armutlu arasında D-B yönünde uzanır ve yaklaşık 165 km. uzunluğundadır. Doğu ve batı uçlarında daralan iğ şekilli bir geometrisi vardır. Bu yüksek rölyef D-B uzanımlı KAF koridorları tarafından kuzeyde Kocaeli Penepleni, güneyde ise Bursa-Bilecik rölyefinden tecrit edilmiştir. Kütle doğuda Sakarya Nehri’nin yer aldığı Geyve Boğazı, batıda ise Orhangazi-Yalova eşiği tarafından K-G yönünde kesilmektedir. Yalova güneyindeki kademeler dışında, Samanlı Dağları kütlesel bir yükselim sunar ve ortalama yükseltisi 700-1000 metreler arasında değişen plato karakterindedir. Yüksek rölyef genelde Neojen öncesi temel kayalardan oluşmaktadır (Akartuna, 1968; Bargu ve Sakınç,1989; Erendil ve diğerleri, 1991; Yılmaz ve diğerleri,1995). Orta batı kesimine rastlayan Yalova-Yalakdere-Orhangazi yöresinde Geç Miyosen-Erken Pliyosen yaşlı çökeller (Mudanya ve Yalova formasyonları) yüzeyler. Üzerindeki eski vadi tabanlarında ise Geç Pliyosen yaşlı flüviyal çökeller (Samanlıdağ formasyonu)yer alır. Kütle üzerinde birbirinden farklı özellikleri olan iki drenaj sistemi bulunmaktadır. Plato düzlüklerinde, kuzeye yönelimli gelişmiş, geniş tabanlı vadi formları ile tanınan ve tabanlarında düşük enerjili akarsu rejimini yansıtan Geç Pliyosen yaşlı çökel dolgularını (Samanlıdağ formasyonu) içeren olgun bir drenaj ağı egemendir. Bu drenaj ağı yer yer bozulmuştur. Buna karşılık, KAF zonuna yakın kesimlerde kısa boylu akarsular ve sarp morfolojili "V" şekilli vadilerle tanınan genç bir drenaj şebekesi izlenir. Kuaternerde gelişmiş olan bu drenaj geriye doğru aşındırma yoluyla eski drenaja bağlanmış, yer yer de yandan kapmalarla eski şebekenin akışı yönlerini değiştirmiştir. Kütle üzerindeki olgun drenaj formları kuzey ve güneydeki KAF zonu boyunca asılı kalmış vadiler şeklinde izlenmektedir. Bu asılı vadiler söz konusu drenaj döneminde Samanlı Dağları’nın Kocaeli Penepleni ve Bursa-Bilecik yöresi ile aynı drenaj sistemi içerisinde bulunduğunu göstermektedir. İzmit-Adapazarı arasında Kocaeli Penepleni ile KAF zonunu ayıran su bölümünde KD'ya yönelimli eski vadi oluklarının bulunması KAF öncesinde Samanlı Dağları drenajının Karadeniz yönünde akaçlandığını belirtmektedir. Samanlı Dağları aktif faylarla sınırlandırılmış D-B uzanımlı bir morfotektonik ünitedir. Buna karşın kütle yüzeyinin fizyografik yapısında KD-GB ve KB-GD doğrultulu uzanımlar egemendir ve yüzey morfolojisi bloklu bir yapı gösterir. Bu bloklu yapı aynı doğrultularda uzanan çapraz fay sistemleri ile uyumludur. Bu faylar inaktiftir ve denetlemiş oldukları fizyografik yapı KAF zonu tarafından D-B yönünde kesilmektedir. Bu çapraz sistemdeki faylardan KB-GD doğrultulu Orhangazi fayı sağ yönlü doğrultu atımlıdır (Erendil ve diğerleri, 1991). KD-GB uzanımlı olanların bazılarında ise sol yönlü doğrultu atım bulguları mevcuttur (Bargu ve Sakınç, 1989). Bu doğrultu atımlı faylarla kesilmiş olan Yalova ve Mudanya formasyonlarında kabaca DB doğrultulu kıvrımlar da gelişmiştir (Bargu ve Sakınç,1989). Bu veriler Samanlı Dağları’nın, KAF nın oluşumu öncesinde, K-G yönlü sıkışma tektonik rejiminden etkilenmiş olduğunu göstermektedir. Samanlı Dağları’nın Üst Miyosen öncesi morfolojisine ilişkin veriler sınırlıdır. Üst Miyosen sonrasında yöre morfolojisi tektonik süreçlerle belirlenmiştir. Buna karşılık kütlenin yüzey morfolojisinde bu tektonik süreçlerle uyumsuz olan bir aşınım düzlüğü yer almaktadır. Yukarıda sözü edilen eski drenaj formları bu aşınım yüzeyi içerisine gömülmüştür. KB-GD ve KD-GB doğrultulu faylarla parçalanmış olan bu aşınım yüzeyi olasılıkla Kocaeli Penepleni’nin karşılığıdır. Samanlı Dağları yükselimi KAF nın kuzey ve güney kolları arasında fay kaması geometrisi sunan bir pozitif çiçek yapısı oluşturmaktadır. Bulgular neotektonik dönemin ilk evresinde bu bölgenin Bursa-Bilecik yöresi ile aynı morfotektonik özellikler sunduğunu göstermektedir. En Geç Pliyosen'de KAF nın ortaya çıkışı ile Samanlı dağları basınç sırtı şeklinde yükselerek Kocaeli yarımadası ve Bursa-Bilecik yöresi rölyefinden soyutlanmış ve ayrı bir morfotektonik üniteye dönüşmüştür. Morfometrik olarak Kocaeli Penepleni ile karşılaştırıldığında Samanlı Dağları’nın neotektonik dönem başından günümüze kadar göreli olarak ortalama 700-800 metre yükselmiş olduğu söylenebilir.[2]
Ekseni genellikle birinci zaman kayaçlarından oluşmuş olan Samanlı Dağları, maki ve orman örtüsüyle kaplıdır. Ormanlık kesimlerde geçen yüzyıllarda yerleştirilmiş göçmenlerin köylerine rastlanır. Bu kesim az nüfusludur. Buna karşılık, dağların eteklerinde zeytinlikler ve meyve bahçeleri arasında sıralanan daha büyük yerleşim yerlerine (Kuzeyde Gölcük, Değirmendere, Karamürsel, Yalova, güneyde Armutlu, Orhangazi, İznik, Gemlik) rastlanır.
- TARI, U. TÜYSÜZ, O. (2008). İzmit Körfezi ve çevresinin morfotektoniği, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Katı Yerbilimleri Anabilim Dalı, Jeodinamik Programı, 34469, Ayazağa, İstanbul
- EMRE, Ö. ERKAL, T. TCHEPALYGA, A. KAZANCI, N. KEÇER, M. ve ÜNAY, E. (1998). DOĞU MARMARA BÖLGESİNİN NEOJEN - KUVATERNERDEKİ EVRİMİ, MTA Dergisi 120, 233-258