Peridot
Peridot (yılantaşı), olivin mineralinin bir çeşidi sarı yakut'tur. Zebercet olarak da anılır. Peridot ismini Yunanca peridona ("bolca vermek") kelimesinden alır. Halk arasındaki diğer isimi "yılantaşı"dır. Bazen "beril" olarak isimledirilse de, [beril] Berilyum içeren farklı bir taş grubundandır.
Özellikler
Peridot parlak sarı-yeşil renktedir.Mineraldeki demir oranı taşın renginin tonunu belirler.Özellikle altınımsı yeşil ve koyu yeşil olanları daha değerli sayılır.Bu renklerdeki taşlarda kahverengi-yeşil olanlara oranla daha az demir vardır.Pek sert olmayan peridotun sertliği Mohs skalasında 6.5-7 arasındadır.Kimyasal formülü (Mg,Fe)2SiO4 olan peridotun yağsı bir parlaklığı vardır.
Her ne kadar olivin çok rastlanan bir mineral olsa da,değerli taş olarak kullanılabilecek peridot az bulunur. Ayrıca, demir-nikel alaşımından meydana gelen göktaşlarında peridot kristallerine rastlanmıştır .Peridot Myanmar, Norveç, Avustralya, Brezilya, Çin, Kenya, Meksika, Pakistan, Güney Afrika, Sri Lanka, Tanzanya ve ABD'de (Arizona, Hawaii, Nevada ve New Mexico) bulunmaktadır. Pakistan'da bulunan özel bir peridot türüne Kaşmir peridotu denmektedir.
Kültürel ve tarihi özellikleri
Peridot klasik dönemden beri mücevhercilikte kullanılmaktadır.İlk kaynağı Kızıldeniz'deki Zebercet Adası'dır.Bu nedenle taş zebercet ismiyle de anılmaktadır.Milattan önceki çağlardan beri Mısır'da mücevherlerde kullanılan peridot,genellikle Zebercet Adası'ndan çıkarılırdı.Peridot Ağustos ayının doğum taşıdır.Taşın sahibine başarı,iyi şans ve barış getireceğine inanılır.Ayrıca,Hawaiililer peridot kristallerinin,ateş tanrıçaları Pele'nin gözyaşları olduğuna inanıyorlardı.
Muhyiddin-i Arabi'nin bir kıssasında geçer:
"Kaf, yerküreyi kuşatmış olan yeşil zeberced'den bir dağdır ve semanın etrafı onun üzerindedir; kökleri, dünyanın üzerinde durduğu kaya'ya ulaşır ve zelzelenin kaynağı bu dağdır."[1]
Kaynakça
Dış bağlantılar
- Gemstone.org - Peridot5 Şubat 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Mineral Galleries - Peridot
- Tefsirde İsrailiyyat, Doç. Dr. Abdullah Aydemir, Ankara 1979, s. 312