Hadis çeşitleri

Hadisler bir rivayet zinciri ile İslâm'daki önemli kişilere isnad edilen söz, fiil veya davranışlardır. Hadisler, muhaddis denilen hadis âlimleri tarafından değişik sınıflandırmalara tâbî tutulmuşlardır. Ancak bu sınıflandırmalar mutlak olmayıp sınıflandırmayı yapan kişinin bilgi altyapısı, ön kabulleri, tanımları ve değerlendirmeleri gibi öznel unsurlara dayanır..

Metin itibarıyla hadisler

Metin itibarıyla hadisler, hadîs-i şerifler ve hadîs-i kutsîlerdir.[1]

Hadîs-i kutsî

Kutsî hadislerin kaynağı, Peygamber'e vahyi getiren Cebrâîl, sözleri Allah'tandır. İlâhî bir ifâde kullanır ("Ey kullarım!" gibi). Bu hadislerde Peygamber sadece râvî durumundadır.[2]

Hadîs-i şerif

Söz ve içeriği İslâm Peygamberi'ne âit hadislerdir.

Nakledilişlerine göre hadisler

Hadisler, bir haber çeşitidir. Konusu İslâm Peygamberi olmayan konularda rivayet edilen sözlere genelde İslâm'da haber denir. Rivâyet zinciri (senet) açısından hadisler veya daha genel bir ifâdeyle haberler, birçok gruba ayrılırlar:[3]

Âhad haberler

Mütevâtir hadislerde şart koşan kalabalık yerine en fazla üç kişinin Peygamber'den rivâyet ettiği hadislerdir. Şu çeşitleri mevcuttur:[3]

Azîz haberler

Aslen garîb olan, fakat başka bir rivâyet kanalıyla kuvvet bulmuş haberlere denir.

Garîb haberler

Metin veya isnad yönünden yalnız, tek başına kalmış, başka kanallarla teyyid edilmemiş haberlere denir. Çeşitleri şunlardır:[3]

Ferd-i mutlak

Haberin isnadında hadîsi rivayet eden sahabî veya ondan rivayet eden tâbi'î sayısının bir­den fazla olmamasıdır.

Ferd-i nisbî

Bir yerinde tek bir râvî olan hadislerdir. Bu hadîsi daha önce ve sonra birçok kişi iletmiş olabilir. Fakat rivâyet zinciri olan senedin bir halkasında tek kişi bulunmaktadır. Böyle bir hadis, buna rağmen diğer halkalarda çokça rivâyet edildiğinden meşhur olabilir.[3]

Meşhur haberler

En az üç isnadla rivâyet edilen, ancak tevâtür derecesine erişemeyen haberlerdir.

Mütevâtir haberler

Yalan üzerinde isteyerek veya istemeyerek ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalığın aynı şekilde kendisi gibi bir ka­labalıktan rivayet ettiği haberlerdir. Bu kalabalığın en az kaç kişi olması gerektiği konusunda ayırlığa düşülmüş, en az dört, beş, yedi ve daha büyük sayıları öne sürenler olmuşsa da bu en az sayılarının bağlayıcı bir özelliği yoktur; yani sayıca bağlayıcı bir sınırlama mevcut değildir. Bağlayıcı olan rivâyet eden kalabalığın aklen yalan üzere ittifak etmesinin mümkün görülmemesidir.[3] Mütevâtir hadislerin çeşitleri şunlardır:

Mütevâtir lafzî

İçeriği açısından aynı şekilde geniş bir kalabalık tarafından aynı şekilde nakledilen haberlerdir. Buna verilebilecek en güzel örnek Kur'ân-ı Kerîm'dir. Hadisler arasında da lafzen değişmeyerek bize kadar gelenler olmakla beraber sayıları azdır. Bu tür hadislere bir örnek Cennet'le müjdelenen on sahabe ile ilgili hadistir.[4]

Mütevâtir mânevî

Lafzen aynı olmamakla birlikte rûhen aynı olan ve yukarıda zikredildiği gibi bir kalabalıktan nakledilen hadislerdir. Burada metinde mütevâtir olan, haberin özüdür. Meselâ bir kanaldan "şu kişi bir at hediye etti" şeklinde rivayet edilen bir hadîsi başka bir kalabalık "şu kişi para hediye etti" şeklindeyse mütevâtir olan, o kişinin hediye ettiği haberidir.[3]

Zayıf hadis

Zayıf hadis ya da munkatî hadis, senet veya metninde (râvîlerde tutarsızlıklar olması, râvînin yalancı olması, senet zincirinin tutarsızlığı gibi) tutarsızlık bulunan hadislerdir. Bunların en alt seviyesi mevzu hadisler, yani sonradan ortaya çıkarılmış, senedinde bilinmeyen kişileri ihtiva eden ya da yaşça birbirini görmüş olması mümkün olmayan kişilerin birbirine hadis naklettiğini iddia eden hadis senetleridir. Ancak İslâm'da bir hadisi bağlayıcı olarak mevzu olarak tasnif edebilecek bir mercî olmadığından bir hadis âlimine göre mevdu (uydurma) olan bir hadis, başka bir âlim için sadece zayıf olabilir.

Nâsih ve mensûh hadîsler

Hadîs ilminin önemli konularından biri olan nesh, birbirine zıt olan iki hadîsin birleştirilmesi ve uzlaştırılması mümkün olmadığında aralarında bulunduğuna hükmedilen bir iptal keyfiyetinin olduğuna, yâni biri ile ge­tirilen hükmün diğeri ile getirilen hükme son ver­diği hükmünü çıkarmaya denir. Genelde emirlerde mümkündür. Sadece haber içeren hadislerde kullanılması câiz değildir.[5]

Sağlığına göre haber çeşitleri

Âhad haberler, sahih (güvenilir) ve zayıf olabilirler. Bu yüzden bu haberler, sağlıkları açısından makbul ve merdud olarak iki kısma ayrılırlar:[5]

Hasen haberler

Sözlük anlamıyla "güzel" demek olan hasen (Ar. حَسَنْ ), hadis ilminde sahîh ile zayıf arasında olup sahîhe daha yakın ol­duğu için makbul hadîsler arasında sayılan hadîs çeşididir. Şu türleri bulunmaktadır:

Hasen li-zâtihî

Özelliklerinin bütünüyle hasen olan haberlerdir.

Hasen li-gayrihî

Zayıf olmakla birlikte başka bir rivâyetle kuvvet kazanan ve hasen derecesine yükselen haberlerdir. Ancak bu derece zâtından dolayı değil, ondan başka (gayrı) bir rivâyetten gelmekte olduğundan bu adla anılır.

Makbul haberler

Bu haberlerde râvîlerin adâlet ve zabt etme (hâfızası kuvvetli olma) özelliğine sâhip olması ve rivâyetin zincirde kesintisiz olması gerekmektedir.[5]

Mahfuz hadîsler

Şâz olan hadîsin karşılığı olarak makbul haberler arasında yer alan hadîse mahfuz adı verilir. Şâz, sika râvinin zabt yönünden olsun, ri­vayetin çokluğu ve buna benzer tercihi gerektiren diğer yönlerden olsun, kendisinden daha üstün râvilere ters olarak rivayet ettiği ve rivayetiyle tek kaldığı hadîstir. Böyle bir hadîsin râvisi sika dahî olsa kendisinden daha üstün durumda olan ve daha fazla isnadla gelen diğer râvîlerin rivayetlerine muhalif olan rivayetin terkini, diğer ri­vayetlerin tercihini gerektirir. Buna göre terkedilen hadîs şâz, tercih edi­len, yâni kabul edilip alınan hadîs de mahfuz diye adlandırılır.[5]

Mâruf hadîsler

Münker veya şâz-merdûd olan hadîse mukabil tercih edilen hadîse mâruf denir. Münker veya şâz-merdûd, zayıf râvînin sika râvîlere ters olan rivayetidir. Buna göre mâruf, münker rivayete karşı öncelik verilen sika râvilerin hadîsidir.[5]

Sahih haberler

Şu beş şartı yerine getiren hadislere sahih (Ar. صَحِيحْ ) denir:

  1. Râvileri âdil olmalıdırlar,
  2. Râvileri zabıt, yani bir konuyu unutmadan rivâyet etme kapasitesine sâhip olmalıdırlar,
  3. Haberin isnadı aralıksız (muttasıl) olmalıdır,
  4. Haber şâz, yani güvenilir bir râvinin kendisinden daha gü­venilir bir başka râvînin rivayetine ters, bu rivayetiyle de tek kalmış olmamalıdır,
  5. Haber muallel, yani metin ya da isnâdı açısından sağlığına şüphe getiren bir illeti olmamalıdır.

Sahih haberlerin çeşitleri şunlardır:

Sahîh li-zâtihî

Özelliklerinin bütünüyle sahih olan, yâni yukarıda zikredilen şartları taşıyan haberlerdir.

Sahîh li-gayrihî

Haberin râvîlerinden birinde bir konuyu zabt etme (aklında tutma) konusunda şüpheler bulunmaktadır. Bu haberler, sahih (li-zâtihî) olmaktan daha düşük bir seviyededirler (hasen). Böyle bir haber başka sahih bir rivâyetle kuvvet bulursa sahihlik derecesine yükselebilir. Ancak bu derece zâtından dolayı değil, ondan başka (gayrı) bir rivâyetten gelmekte olduğundan bu adla anılır.

Sahibine göre hadisler

Hadisler, bir kişinin bir sözünü, tasvibini veya bir konuda susmasını iletirler. Bu kişinin kimliği de muhaddislerce sınıflama için bir gerekçedir. Buna göre hadisler şu gruplara ayrılırlar:[6][7]

Maktû hadisler

Tabiin hakkındaki hadislerdir.

Merfû hadisler

İslâm Peygamberi Muhammed Mustafa hakkındaki hadislerdir.

Mevkuf hadisler

Sahabe hakkındaki hadislerdir.

Hadiste ziyâde

Hadis ilminde ziyâde adı altında güvenilir (sika) olan bir râvînin bir haberi naklederken fazladan bir şeyler söylemesi anlaşılır. Bu ziyadenin, yani fazlalığın hükmü konusunda hadis âlimleri ihtilaf edmişlerdir. Meselâ bu fazlalıkla bir hüküm ortaya çıksa da, çıkmasa da arada fark gözetmeden fıkıh ve hadis ashâbının bâzılarının ziyadeyi makbul görmüşlerdir. Bu konuda farklı görüşte olan başka muhaddisler, yaptığı ziyade ile tek kalan âdil kişinin ziyadesini kabul ederken ziyadenin bir hüküm ifade etmesi hâlinde kabulünün vâcib olduğunu, aksi takdirde kabulüne gerek bulunmadığını ileri sürmüşlerdir. Şâfi'î mezhebinden olan bazı âlimler, ziyadenin râvi yönüde olmayıp sika bir kimseden gelmesi hâlinde kabul edilebileceğini, râvinin kendisi haberi bir kere noksan, sonra da ziyadesiyle rivayet etmesi hâlinde kabul edilmemesi gerektiğini söylemişlerdir. Yine hadîs ehlinden bazı kimseler ise, sika olan kimsenin ziyadeli rivayetiyle tek kalır ve onunla birlikte başka hafızlar da onu rivayet etmezlerse, onun kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir. Bu konuda daha farklı görüşler de mevcuttur.[5]

Sâir hadîs tasnifleri

Bunun dışında başka daha komplike sınıflandırmalar mevcuttur. Bunlar mutâbi ve şâhid hadîsler, muhkem ve muhtelif hadîsler gibi tasniflerdir.[5]

Terminoloji

  • Cerh ve Ta'dil: Hadis rivayet eden ravîlerin dini ve bilimsel açıdan araştırılıp incelenmesini konu edinen ilim dalı.
  • Dirâyet: Fakih'in rivayetleri akla ve bilime aykırı bularak, kendi cehd ve gayreti ile doğruyu bulma çabası. Dirayet ehli; Hadisleri mutlak nas kabul eden rivayetçi-nakilci yaklaşımın aksine akıl, bilim ve felsefeye önem veren akılcı yaklaşım sahiplerini ifade eder.
  • Eser: Sahabenin sözlerinin de içinde olduğu hadis.
  • Garîb: Şâz veya aykırı haber, tek bir kişiden gelen nakil.
  • Gayri metluv vahiy: Hadisler bazı yorumlara göre okunmamış vahiylerden oluşur.
  • Gayri sahih: Senet itibarıyla sıhhat şartlarını taşımayan hadisler için kullanılan değerlendirme ifadesidir.
  • Haber: Kur'an, hadis, ashab ictihadı.
  • Haber-i âhad: Bir veya iki-üç kişinin yine bir veya iki-üç kişiden naklettiği haberdir.
  • Hadis hâfızı: Hadis ilminin birçok usul ve ayrıntısını bilen ve en az yüz bin hadisi senetleriyle beraber ezberlemiş olan kişi.
  • Hadis hâkimi: Rivayet edilmiş olan bütün hadisleri metinleriyle, senetleriyle, râvîlerinin tarihleriyle, cerh ve ta'dilleriyle ezberleyen ve ihata eden kişidir. Zan olunduğuna göre hâkim, yalnız İmam-ı Buhârî'dir.
  • Hadis-i âhad: Bu şekilde İslâm Peygamberi'nden rivayet edilen hadise denir.
  • Hadis-i kudsi: Manası Allahü teâlâ tarafından bildirilip de, sözlerini Muhammed'in kendi kelimeleriyle aktardığı hadis.
  • Hasen: Güzel anlamında, sıhhat şartlarını taşımayan, ancak güzel bulunan "kusurlu" hadisler.
  • İmlâ: Söyleyerek yazdırma.
  • İsnat: Bir hadisi râvîlerinin isimlerini zikrederek rivayet etmek.
  • İsrâiliyat: Yahudi mitolojisini İslâm'a aktaran hikâyelere verilen isimdir.
  • Kezzab: Yalancılar, mevzu (uydurma) hadislerin uydurucuları, çoğ. kezzabin
  • Meşhur: İkiden çok fakat kısıtlı sayıda kişi tarafından rivayet edilmişken ikinci ve üçüncü asırlarda şöhret bulup büyük bir topluluk tarafından naklolunan haberdir.
  • Metluv vahiy ise Cebrail tarafından okunarak dikte edilmiş Kur'an için kullanılır.
  • Muhaddis: Hadis bilimiyle uğraşan kimse.
  • Muhadram: Muhammed'in döneminde yaşadığı ve müslüman olduğu halde Onu göremediği için sahabe olamayan ve hadis nakledemeyen kişi.
  • Muharriç: Bir hadisi isnatsız olarak nakleden kişi.
  • Münker veya şâz-merdûd, zayıf râvînin sika râvîlere ters olan rivayetidir.
  • Mütevâtir: Yalan söylemek üzere ittifakları âdete nazaran düşünülmeyen bir topluluğun verdiği haberdir. En güvenilir rivayetler için kullanılır. Örneğin; Zekatın miktarını bildiren "Mallarınızın kırkta birini zekat olarak getirip veriniz." hadisi mütevatirdir.
  • Nesh: Bir ayet veya hadisin diğerinin hükmünü kaldırması, "mensuh"; neshedilen
  • Rivayet: Bir sözü veya bir hadiseyi nakletmektir. Rivayet edene râvî, nâkil denilir.
  • Sahabe: İslâm Peygamberi'nin zamanında yaşayıp, onunla görüşmüş, müslüman ve aklı başında insanlar, çoğ. Ashab
  • Sahih: Senet itibarıyla sıhhat şartlarını taşıyan hadisler için kullanılan değerlendirme ifadesidir.
  • Senet: Bir metni kaynağına götüren nakil veya rivayet zinciri.
  • Sıhhat şartları: Hadislerde geleneksel hadisçilere göre rivayet zinciri itibarıyla bozukluk olup olmadığını ifade eder. Ancak hadisleri ayıklayarak temizleme ve bu hadislerden kabul edilebilir kaynaklar oluşturma eğilimindeki bazı eğilimler bu hadislerden akla, Kur'ana, İslam'ın ruhuna, fıtrata ve tabiata, tarihe aykırı olmama gibi "yeni şartlar" ile sıhhat şartlarını genişletmişlerdir.
  • Sika: Sözüne güvenilir kişi.
  • Siret: İslâm Peygamberi'nin hayatı, ahlâkı, dış görünüşü (çoğ.siyer)
  • Sünnet: İslâm Peygamberi'nin uygulamaları, hüküm çıkarılan hadisler, ashabının, tabiinin ve ümmetin örnek aldığı usul.
  • Sünnetullah: Allah'ın sünneti, tabiat kanunları.
  • Şeyhülhadis: Kendisinden hadis rivayet olunan kişidir. İmam da denilir.
  • Tabiîn: Sahabe zamanında yaşayan, ancak İslâm Peygamberi'ni görmeyen kişi.
  • Tebeut Tabiîn: Tabiîn zamanında yaşayıp onlardan hadis nakleden Müslümanlar.
  • Tevsik: Doğruluğu kanıtlama.
  • Vâhid Haber: Tek bir kişiye dayandırılan haberlerdir.

Kaynakça

  1. "Hadîs-i kudsî". Dînimiz İslâm. 20 Mayıs 2013. 20 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından (HTML) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2013. Peygamber efendimizin, mânası da, kelimeleri de kendisinden olan sözlerine hadis denir. Mânâsı Allahü teâlâ tarafından bildirilip de, Peygamber efendimizin kendi kelimeleriyle bildirdiği sözlere ise hadis-i kudsî denir.
  2. TOPALOĞLU, Nûri (2 Kasım 2008). "Kutsî hadis nedir?". 2 Kasım 2008 tarihinde kaynağından (HTML) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2013.
  3. Koçyiğit, Talat (2012). "HABERLER VE HABER ÇEŞİTLERİ". Hadis Tarihi. DİYANET VAKFI YAYINLARI. 25 Ekim 2015 tarihinde kaynağından (HTML) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2013.
  4. İbnu's-Salâh, Ulûmu'I-hadîs, s. 227
  5. Koçyiğit, Talat (2012). "III. Bölüm: SIHHAT YÖNÜNDEN HABER ÇEŞİTLERİ". Hadis Tarihi. DİYANET VAKFI YAYINLARI. 25 Ekim 2015 tarihinde kaynağından (HTML) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2013.
  6. Muaz Özyiğit (1992). "HADİS İLİMLERİNİN TEMELLERİNE BİR BAKIŞ". 8 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından (HTML) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mayıs 2013.
  7. "Hadis İlimlerinin Temellerine Bir Bakış". 28 Mart 2015 tarihinde kaynağından (HTML) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mayıs 2013.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.