Anayasa kitapçığı krizi

Anayasa kitapçığı krizi, Anayasa fırlatma krizi ya da Kara Çarşamba, 19 Şubat 2001 Çarşamba tarihli Millî Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan Bülent Ecevit'e Türkiye Cumhuriyeti anayasa kitapçığını fırlatması ile başlayan siyasi kriz. Kısa süre içinde ülke piyasalarını etkiledi ve 2001 Türkiye ekonomik krizinin nedenlerinden biri haline geldi.[1]

Cumhuriyet tarihinin ekonomik ve siyasi boyutuyla "en derin krizi" olarak yorumlanır ve bu yönüyle "Kara Çarşamba" olarak da bilinir.[2] Aynı gün İstanbul Borsası yüzde 14, ertesi gün yüzde 18 değer kaybetti. Gecelik faizler yüzde 760'a, Hazine borçlanma faizi yüzde 144'e kadar yükseldi.[2] 680.000 lira seviyesinde olan Amerikan doları bir hafta içinde 1.000.000 lirayı geçmişti.[3] Kriz sonunda çok sayıda işyeri kapandı, işsizlik kayda değer oranda yükseldi.[3] 2001 yılı sonunda kamunun faiz harcamaları toplam vergi gelirlerinin yüzde 92.3'üne ulaştı.[4]

Cumhurbaşkanı seçimi süreci

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresi bitmek üzereyken Başbakan Bülent Ecevit tarafından ülkede sağlanan siyasi istikrarın devam etmesi amacıyla Demirel'in bir dönem daha seçilmesini sağlayacak anayasa değişikliği teklifi getirildi. TBMM'de hiçbir siyasi partinin anayasa değişikliğini onaylayacak çoğunluğu bulunmadığından bu ancak partiler arası uzlaşı ile mümkündü. DSP, MHP, ANAP ve DYP'den 406 milletvekilinin imzasıyla TBMM Anayasa Komisyonu'na getirilen önergeye ilk itiraz "Nasıl olur da ülkenin istikrarı tek bir kişiye bağlanabilir" sözüyle Fazilet Partisi lideri Recai Kutan'dan geldi. TBMM genel kurulunda 29 Mart ve 3 Nisan'da yapılan oylamalarda anayasa değişikliği için gereken 330 oy sayısına ulaşılamadığından Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili değişiklik yapılamadı ve Süleyman Demirel'in yeniden Cumhurbaşkanı adayı olması mümkün olmadı.

Cumhurbaşkanı adayının belirlenememesinin sürecinde başbakan yardımcıları MHP lideri Devlet Bahçeli ile ANAP lideri Mesut Yılmaz arasında sert bir tartışma dahi yaşandı. Nihayetinde bu soruna Bülent Ecevit tarafından o güne kadar kamuoyunda kimsenin önermediği ve siyasi bir kişiliği olmayan Anayasa Mahkemesi (AYM) başkanlığı görevini yürüten Ahmet Necdet Sezer önerildi. Ecevit, hukuk uzmanlığıyla Sezer'in Cumhurbaşkanlığı görevini başarı ile yürüteceğini inandığını açıkladı: "Herhalde hiçkimsenin Ahmet Necdet Sezer'in laik, demokratik hukuk devletine bağlılığından kuşkusu olamaz. Ahmet Necdet Sezer bu konuda her türlü sınavı başarıyla vermiştir."[5]

25 Nisan'da Meclisteki tüm partilerin ortak önergesiyle Ahmet Necdet Sezer aday gösterildi.[5] 27 Nisan'daki ilk 2 tur oylamada gerekli çoğunluk sağlanamadığından 5 Mayıs günü yapılan üçüncü tur oylamada 330 oyla Ahmet Necdet Sezer Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. Cumhurbaşkanı seçildi. Sezer, 16 Mayıs 2000'de Cumhurbaşkanlığı görevini devraldı.

Kriz öncesi

Ekonomik durum

Küresel ölçekte 1997 Asya mali krizi ve 1998 Rusya ekonomik krizi'nden dünya piyasaları çıkış eğilimindeydi.[6] Ancak Türkiye'nin 1990'lı yıllardaki yüksek enflasyon, işsizlik, vb. kronik ekonomik sorunları halen devam ediyordu. Ülkede en yüksek ekonomik faaliyetlerin yapıldığı Marmara Bölgesinde gerçekleşen 1999 Gölcük depremi ile Türkiye ekonomisi yıkıcı bir etki yaşadı. 1999'da sektörlere göre imalat, enerji, inşaat ve ticaret alanlarında daralma yaşandı ve ekonomi yıllık bazda yüzde 3.4 oranında küçüldü.[7] Enflasyon, bütçe açığı ve işsizlik oranı çok yüksekti.[6] Enflasyonun yüksek olması nedeniyle Türk lirasına güven düşüktü ve dövize olan güven nedeniyle bankalardaki mevduatın yarısından fazlası döviz mevduatından oluşuyordu.[Not 1]

Siyasi durum

1990'lı yıllar Türkiye'de kısa süreli hükümet değişikliklerinin yaşandığı bir dönem olmuştu. 6 koalisyon hükümetinin kurulduğu 1990'lı yıllarda 1999 Türkiye genel seçimleri sonrasında Bülent Ecevit tarafından DSP'nin meclis çoğunluğu olmadığından bir azınlık hükûmeti (bkz. 56. Türkiye Hükûmeti) denemesi sonrasında DSP-MHP-ANAP koalisyonu ile 28 Mayıs 1999'da 57. Türkiye Hükûmeti kuruldu. (bkz. Türkiye'de koalisyon hükûmetleri) Başbakan Bülent Ecevit, başbakan yardımcıları Devlet Bahçeli ile Mesut Yılmaz'dı.

Bülent Ecevit başbakanlığındaki 56. Türkiye Hükûmeti döneminde Haziran 1999'da kabul edilen kanun ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kuruldu. Bu kurulların amacı 90'lı yıllarda kamuoyuna sıkça yansıyan bankacılık alanında yaşanan yolsuzlukları önlemek ve gerektiği takdirde bu bankaların faaliyetlerini durdurmaktı. Her iki kurum 2000 yılının Haziran ayında resmen görevine başladı.[8]

Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kuruluna (DDK) talimat vererek kamu bankaları ve fona devredilen bankalar hakkında denetleme başlattı.[9][10][11] Ancak bu durum medyada Sezer, Zekeriya Temizel'in başkanı olduğu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nda (BDDK) denetleme başlattı olarak yansıyınca Ecevit tarafından "Şimdi ilginç bir durum ortaya çıkmış oluyor; denetimin denetimi yapılmak isteniyor. Bu ilk defa karşılaşılmış bir durum olduğu için şimdilik bir değerlendirme yapamayacağım ama durumu dikkatle izleyeceğiz." açıklaması yapıldı.[12]

BDDK başkanı Zekeriya Temizel, DSP kökenli ve daha önce aynı partiden Maliye bakanlığı görevini üstlenmiş birisiydi. Halkbank'tan sorumlu devlet bakanı Hüsamettin Özkan, VakıfBank'tan sorumlu devlet bakanı ANAP'lı Yüksel Yalova'ydı.[12] Sezer, anayasal yetkisini kullanarak bankalar hakkında mali bir denetleme başlatmış olsa da kurumlardan sorumlu olanların siyasi kişilikleri nedeniyle bu denetleme siyasi bir boyut kazandı.

Millî Güvenlik Kurulu toplantısı

Millî Güvenlik Kurulu aylık olağan toplantısını gerçekleştirmek üzere Çankaya Köşkü'nde sabah saat 9.30'da toplandı ancak Bülent Ecevit 15 dakika gecikmeli katıldığı için toplantı 09.45'te başladı.[13] Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki toplantıda kurul üyeleri yerlerini aldıktan sonra toplantı salonu kapısı henüz kapanmamışken Ahmet Necdet Sezer, sağ tarafında oturan Bülent Ecevit'e dönerek daha sonra toplantıya katılanlar tarafından "çok sinirli ve yüksek bir ses tonuyla" olduğu ifade edilen ve krize neden olan sözlerini söyledi.[14] Sezer, hükümetin yolsuzluklara karşı pasif kaldığı, denetleme kurullarının yeterince çalıştırılmadığı ve Anayasa'ya aykırı uygulamalarda bulunmakla suçladı.[13]

Sezer: Ben yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışıyorum, siz beni engellemeye çalışıyorsunuz. Beni küçük düşürüyorsunuz. Kamuoyu önünde beni yıpratmaya çalışıyorsunuz. Ben Cumhurbaşkanıyım, her türlü yetkim var. Anayasa'yı bilmiyorsunuz. Bilene de sormuyorsunuz. Sürekli Anayasa'ya aykırı kararnameler gönderiyorsunuz. (Elindeki Anayasa'yı Ecevit'e doğru fırlatarak) Yolsuzluklarla mücadeleye devam edeceğim.
Ecevit: Bitti mi?
Sezer: Hayır, bitmedi. Yargıyı emrinize almışsınız, yasamayı baskı altına aldınız. Yolsuzluk yapanları kayırıyorsunuz. Yolsuzluk yaptığı söylenenler hala kabinede.[Not 2]
Özkan: (Sezer'in cümlesi bitmeden ayağa kalkarak) Nankörlük ediyorsunuz. (anayasa kitapçığını geri atarak) Bu üç lider sizi Cumhurbaşkanı seçti. Kendinizi ne sanıyorsunuz? Esas hükûmetin mücadelesini engelleyen sizsiniz.
Ecevit: (ayağa kalkarak) Bu şartlar altında daha fazla çalışamam. (salonu terk eder.)
Basında yayınlanan diyalog[1][14]

Bunun üzerine Ecevit'le birlikte yardımcıları Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz ile İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Milli Savunma Bakanı MHP'li Sabahattin Çakmakoğlu salonu terketti. Toplantı salonunda yalnızca askeri ve bürokrat üyelerin kalması ve siyasi üyelerin toplantıyı terketmesi nedeniyle toplantının bu haliyle gerçekleşemeyeceği gerekçesiyle MGK toplantısı saat 10.30'da Ahmet Necdet Sezer tarafından sonlandırıldı.

Toplantı sonrası yapılan basın açıklaması

Toplantı çıkışında Bülent Ecevit Çankaya Köşkü'nde basın açıklaması yapmak istese de başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz Başbakanlık Konutu'nda açıklama yapmanın daha doğru olduğunu söyleyerek buna karşı çıktı ve Çankaya Köşkü'nde bir basın açıklaması yapılmadı. Başbakanlık konutuna geçildikten sonra Bülent Ecevit, saat 11.03'te Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz ile birlikte televizyon kanalları tarafından naklen yayınlanan bir basın açıklaması yaptı:

Bugün son derece üzücü bir olay oldu. Milli Güvenlik Kurulu Toplantısının açılışında, gündeme geçilmeden önce, kamu görevlilerinin önünde Sayın Cumhurbaşkanı söz alarak, son derece de terbiye dışı bir üslupla bana ağır ithamlarda bulundu. Devlet geleneklerimizde yeri olmayan eşi görülmedik bir davranışta bulundu. Ya kendisine aynı üslup içinde cevap verecektim veya terketmek zorunda kalacaktım. Onun için toplantıdan çıkmayı tercih ettim.
–Bülent Ecevit'in saat 11.03'te Başbakanlık binasında yaptığı basın açıklaması.

Sonuçları

Ekonomiye etkisi

2001 yıl sonu verileri[6]
GöstergeDeğer
Büyüme %6,0
USD/TL kuru1,23
Enflasyon yıl sonu (Tüfe) %68,5
İşsizlik %7,8
Bütçe açığı / GSYH %-11,9
Kamu kesimi borç yükü %76,1
Cari denge / GSYH %1,9

19 Şubat günü Ecevit'in basın açıklaması sonrasında günün ilk seansını 9.746 puan ile kapatan İstanbul Borsası, öğleden sonraki ikinci seansta 697 puan düşerek günü yüzde 14.62 değer kaybıyla 8 bin 683 puanla kapattı.[2] 19 Şubat'ta bono bileşik faizleri yüzde 85'e, gecelik faizler yüzde 760'a; 20 Şubat'ta Hazine borçlanma faizi yüzde 144'e kadar yükseldi.[2] Borsa İstanbul'da gecelik faizler ise yüzde 3000'e kadar yükseldi.[2]

Piyasada oluşan panik üzerine Ecevit tarafından "Hükümet görevinin başındadır", "Cumhurbaşkanı uygulanmakta olan ekonomik programı desteklemektedir." açıklaması yapılmasına rağmen 19 Şubat'ta beş saatte toplam 5 milyar 77 milyon Amerikan doları satış yapıldı ve 15 gün içinde ise toplam 7 milyar dolar yurt dışına çıktı.[2]

Ekonomideki bu gelişmeler üzerine Başbakanlık'ta Bülent Ecevit başkanlığında "ekonomik zirve" toplantısı yapıldı. Toplantıya başbakan yardımcıları Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan ile Devlet Bakanları Tunca Toskay ve Recep Önal, Maliye Bakanı Sümer Oral katıldı.[15] Toplantı sonrasında Ecevit tarafından yapılan açıklamada ekonomide halihazırda sorunların bulunduğu, MGK toplantısında yaşanan olayın ekonomik patlamaya neden olduğu ifade edildi. Yaklaşık 13 saat süren toplantı sonrasında Türkiye'de 22 şubat günü "dalgalı kur politikası"na geçildi. (bkz. esnek kur sistemi). Bu karar ekonomik çevreler tarafından "örtülü devalüasyon" olarak yorumlandı.[15] (Bkz. Türkiye'de devalüasyon) Daha önce Türkiye'de sabit kur politikası uygulanıyor ve döviz kuru devlet tarafından kontrol altında tutuluyordu.

Siyasi sonuçları

1 Mart 2001'de Merkez Bankası başkanı Gazi Erçel istifa etmek durumunda kaldı. Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'in yerine Faik Öztrak, BDDK Başkanı Zekeriya Temizel'in yerine Engin Akçakoca getirildi. Krizin en önemli sonuçlarından birisi ekonomiden sorumlu devlet bakanı Recep Önal'in yerine Kemal Derviş'in getirilmesiydi. Kemal Derviş, Bülent Ecevit'in daveti üzerine Dünya Bankası'ndaki görevinden ayrılarak 1 Mart'ta Türkiye'ye geldi ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevine getirildi, 13 Mart'ta TBMM'de yemin ederek görevine başladı.[16]

Anayasa kitapçığı krizi sonrasında gelişen 2001 Türkiye ekonomik krizinin toplumsal, ekonomik ve siyasi sonuçları oldu. Yaşanan ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık halkın 18 Nisan 1999 genel seçimlerindeki siyasi desteğini tamamen değiştirdi. 1999 Türkiye genel seçimlerinde DSP %22,18, MHP %17,98 ve ANAP 13,22 oranında oy almıştı. 3 Kasım'da yapılan 2002 Türkiye genel seçimlerinde MHP %8,35, ANAP %5,12 ve DSP %1,22 oy alarak yüzde 10'luk seçim barajının altında kaldı ve TBMM'nin dışında kaldılar.

Yolsuzluk davaları

Kriz, yolsuzluk iddialarına yol açtı. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel hakkında Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı ve "görevini kötüye kullandığı" kararı verildi. Dalgalı kura geçileceğini ve dolar kurunun yükseleceğini önceden bilen Gazi Erçel'in Merkez Bankası yetkilerini kullanarak çalışma saatleri dışında olmasına rağmen "Halk Bankası'nda bulunan kişisel hesabındaki 57 milyar 879 milyon 761 bin 941 lira mevduatını 19 Şubat 2001 tarihinde 83 bin 952 dolara çevirmek suretiyle" görevini kötüye kullandığı ifade edilerek Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) "görevi kötüye kullanma" suçunu düzenleyen 240. maddesi gereğince hapis cezası verildi.[17]

Sezer'in 2017 yılındaki açıklaması

5 Kasım 2017 tarihinde Sözcü gazetesinde yayımlanan bir habere göre, Ankara'da katıldığı bir tiyatro ödül töreninde konuşan Ahmet Necdet Sezer'e dayandırılan haberde; Sezer, 19 Şubat 2001'de yaşanan bu krizin sebebinin aslında anayasa kitapçığı olmadığını, Fazilet Partisi kapatılma davası devam ederken Ecevit'in iki kez kendisine gelerek Fazilet Partisinin kapatılmaması gerektiğini söylediğini ve bunun için kendisinden Anayasa Mahkemesine telkinde bulunmasını istediğini söyledi:[18][19]

...O olayda da herkes bizim aramızdaki gerginliğin ve ekonomik krizin başlangıcının, Anayasa kitapçığı olayından kaynaklandığını zanneder. Ancak gerginlik, Fazilet Partisi'nin kapatılması davası nedeniyle başladı. Ecevit 2 kez bana gelip, Fazilet'in kapatılmamasını, bunun için arkadaşlarım olan Anayasa Mahkemesi üyelerine telkinde bulunmamı istedi. Hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllarca AYM'de görev yapan bir kişiye söylediği bu sözlere kırıldım ve reddettim. Bir süre sonra yeniden gelip, aynı istekte bulundu. Yine reddettim ve o görüşmede aramızdaki gerginlik arttı. Bu durum sürerken, 19 Şubat'taki Anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Gerginliğin asıl nedeni, Ecevit'in FP konusundaki isteğiydi. MGK'da yaşananlar da, bu gerginlikten kaynaklandı...
–Ahmet Necdet Sezer'in Kasım 2017'de yaptığı açıklama[18][Not 3]

Kaynakça

Notlar
  1. Dolar mevduatı yüzde 57 oranındaydı.[6]
  2. Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından 22 Haziran 2001'de (Sezer'in Cumhurbaşkanı, Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde) kapatıldı.
Genel kaynaklar
  1. "19 şubat 2001 krizi". 140journos (İngilizce). 19 Şubat 2018. 1 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  2. "Anayasa uçtu 51 milyar dolar cepten gitti". Hürriyet. 19 Şubat 2002. 11 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.
  3. "Türkiye'de 1923-2006 Döneminde İktisadî Krizler ve İstatistikler İtibariyle Sektörel Analizler". www.akademiktisat.net. 7 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2021.
  4. Tatlıyer, Mevlüt (17 Ağustos 2019). "2000'li Yıllarda Türkiye Ekonomisi". SETA. SETA. 4 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2021.
  5. "Sezer için 5 liderden ortak imza". arsiv.ntv.com.tr. 24 Nisan 2000. 29 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
  6. Eğilmaz, Mahfi. "Krizden Çıkışın Anahtarı". mahfiegilmez.com. 6 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2021.
  7. "İşte son 10 yılın büyüme rakamları..." CNN Türk. 14 Kasım 2017. 7 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2021.
  8. Uluyol, Osman (Temmuz 2019). "1980-2000 Döneminde Türkiye'de Bankacılığın Gelişimi". Dergipark. Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi. s. 93-95. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından (pdf) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.
  9. Kalafat, Haluk. "Haluk Kalafat Yazdı: Anayasa Kitapçığı Fırlatıldığı İçin mi Referanduma Gidiyoruz?". Bianet - Bagimsiz Iletisim Agi. Bianet. 30 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.
  10. "Türkiye'deki ekonomik krizler: 1994, 2001 ve 2007'de neler yaşandı?". BBC News Türkçe. BBC Türkçe. 14 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.
  11. "Sezer'den bankalara yakın takip". Radikal. Radikal. 25 Haziran 2002. 26 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
  12. "Denetim krizi". www.hurriyet.com.tr. Hürriyet. 18 Şubat 2001. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
  13. "Saat Saat Kriz". Bianet - Bagimsiz Iletisim Agi. 19 Şubat 2001.
  14. Çevikcan, Serpil (20 Şubat 2001). "Köprüleri attılar". Milliyet. Milliyet. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.
  15. "21 Şubat Krizi". www.cumhuriyet.com.tr. 9 Ekim 2008. 8 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
  16. KUTLAY, Mustafa (30 Aralık 2001). "Derviş'in 2001 bilançosu". www.hurriyet.com.tr. 19 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
  17. "Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel'e hapis cezası". www.hurriyet.com.tr. 30 Aralık 2005. 29 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
  18. Özgönül, Emin (13 Kasım 2017). "16 yıl sonra ortaya çıkan sır! Ecevit'in teklifini kabul etmemiş". www.sozcu.com.tr. Sözcü. 8 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.
  19. "Ecevit, Sezer'e 'Erbakan'ın partisini kapatmayın' dedi mi?". www.aydinlik.com.tr (İngilizce). 6 Kasım 2017. 29 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.