Vincent van Gogh'un ölümünden sonra ünlenmesi

Vincent van Gogh'un ünü, yaşamının son yılında Fransa ve Belçika'ya, öldükten hemen sonra da Hollanda ve Almanya'ya yayılmaya başlamıştır. Küçük kardeşi Theo ile olan arkadaşlıkları 1872 Ağustos'undan beri yazdıkları mektuplarla belgelenmiştir. Bu mektuplar Theo'nun eşi Johanna van Gogh-Bonger tarafından 1914'te üç cilt olarak yayımlanmıştır. Vincent'ın ve eşinin ölümünden sonra van Gogh'un tabloları kendisine miras kalan Johanna, bunları ödünç vererek ilk van Gogh sergilerinin düzenlenmesini desteklemiştir. Mektupların yayımlanması, kendini resme adamış, sanatı için cefa çekmiş ve genç yaşta ölmüş olan Vincent van Gogh'un çok etkili ve çekici gizeminin Avrupa'ya ve oradan da dünyaya yayılmasında yardımcı olmuştur.

Paul Gauguin, Ayçiçeklerinin Ressamı (Le Peintre de Tournesols): Vincent van Gogh'un Portresi, Arles, Aralık 1888
Kronolojisi için, bakınız: Vincent van Gogh kronolojisi

Ünü, I. Dünya Savaşı'ndan hemen önce Avusturya ve Almanya'da I. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra da İsviçre'de ilk doruk noktasına erişti. Almanya ve Fransa'da 1918 sonrası ortaya çıkan ekonomik bunalım, aralarında van Gogh'un resimlerinin de bulunduğu izlenimci ve art izlenimci resimlerden oluşan ilk koleksiyonların dağılmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, İngiliz ve Amerikalı özel ya da kamu koleksiyoncuları, önemli eserleri oldukça geç elde edebilmişlerdir. Amerikalı romancı Irving Stone, 1934 yılında Yaşama Tutkusu adıyla, Vincent'ın Theo'ya yazdığı mektupları temel alarak ressamın hayatı hakkında bir kitap yayımlamıştır; bu kitap ile birlikte 1956'da yapılan aynı adı taşıyan film de ressamın ününün yayılmasına yardımcı olmuştur.[1][2]

Yaşarken katıldığı sergiler

Hiroşige'nin tahta baskı ukiyo-esi "Kameido'da Çiçek Açan Erik Ağaçları" (1857) ve Vincent van Gogh'un yağlı boya versiyonu (1887)

Van Gogh yaşarken tabloları ile çok az sayıda ve eleştirmenler ile kamuoyu tarafından çok fazla tanınmayan küçük sergilere katıldı. Örneğin 1887'de Augustina Ségatori tarafından işletilen[3] Boulevard de Clichy, no:62'de bulunan Café du Tambourin'de Japon tahta baskı eserleri sergisine Keisai Eisen ve Utagawa Hiroşige'nin üç tanınmış ukiyo-e tahta baskısını yorumladığı resimleri ile katılmıştır.

Aynı yılın sonuna doğru, Montmartre'da Avenue de Clichy, no:43'te yer alan Grand-Bouillon Restaurant du Chalet adlı restoranda arkadaşları Émile Bernard, Louis Anquetin ve Henri de Toulouse-Lautrec'in de katıldığı bir başka sergi düzenledi. Van Gogh ilk sergiyi bir felaket olarak nitelendirirken Bernard ve Anquetin'in resimlerini sattığı kendisinin de Paul Gauguin ile resim takas ettiği ikinci sergiyi başarılı bulur.[4][5] Bu sergi hakkında Seurat ve Bernard kısaca bahsederler:

- 1890 yılında, Seurat, Vincent ile ilk olarak bu sergide tanıştığını anımsar: "Avenue de Clichy'de, şimdi kapanmış olan, popüler çorba restoranlarından birindeydi. Tüm salon onun tuvalleriyle dekore edilmişti. (1887)."[6]
- 1889 yılında, Volpini Sergisi sırasında Émile Bernard, Albert Aurier'nin Moderniste gazetesi için van Gogh'un eserleri hakkında bir yazı hazırlamıştı, ancak bu mütevazı gazetenin aniden yayımlanması durunca bu yazı ilk olarak yüz yıl sonra 1990'da yayımlandı.

Van Gogh 1888 yılında "Société des Artistes Indépendants" grubuna katıldı; dolayısıyla aynı yıl resimlerinden üçü Paris'te yapılan yıllık sergide gösterildi. 1889 yılında da aynı sergiye iki resimle katıldı. 1890 ve 1891 yıllarında ise yıllık sergilerinde bir kısmı daha önce Brüksel'de Les XX sergisinde gösterilmiş olan on resmi sergiye alındı. 1891 yılında ayrıca bir düzine de çizimi sergideydi. Kardeşi Theo'nun Vincent'a yazdığı mektuplara göre bu sergiler, Van Gogh'un Claude Monet ve Paul Signac gibi ressamlar tarafından tanınmasını sağlamıştır.

İlk tanıtanlar

Muhtemelen Van Gogh'un gazetelerde adının ilk geçtiği haberlerden biri 30 Eylül 1888'de Arles'ta L'Homme de Bronze gazetesindedir:

"M. Vincent, izlenimci ressam, bize söylendiğine göre, geceleri kamuya açık alanlardan birinde gaz lambalarının ışıltısı altında çalışmaktadır."

Aynı yılın başında da van Gogh'un Artists Indépendants sergisine katıldığı eserler gözden geçirilmiştir.

Van Gogh'un sergileri hakkında notlar 1889'da tekrar yayımlanmıştır. Bunların arasında Meyer de Haan ve Theo van Gogh'un bir arkadaşı olan Hollandalı ressam Joseph Jacob Isaacson'ın yazısı 17 Ağustos 1889'da Amsterdam'da haftalık olarak çıkan De Portefeuille dergisinde yayımlanmıştır. Onurlanmaktan çok bundan rahatsız olan Vincent, Isaacson'dan kendisini hakkında yazmaktan vazgeçmesini rica etmiştir.

Ançak çarklar artık geri dönmeyecekti: Ocak 1890 - yeniden kurulan Mercure de France dergisinin ilk sayısında - Albert Aurier, Vincent van Gogh'un ressam olarak tanınmasına temel olduğu kadar Aurier'nin de önemli bir sanat eleştirmeni olduğunu gösterecek olan coşku dolu Les Isolés: Vincent van Gogh başlıklı denemesini yayımladı.[7]

Bir başka ses 1 Mart 1891'de L'Echo de Paris'de Vincent van Gogh adlı denemesi yayımlanan Octave Mirbeau'dur.[8] Aynı yılın sonlarına doğru da Émile Bernard La Plume ve Les Hommes d’aujourd’hui başlıklı iki kısa yazı ile tanınmasına katkıda bulunmuştur.

Julius Meier-Graefe'un Van Gogh üzerine yazdıkları etkileyici olmuştur. Yayımladıkları arasında Entwicklungsgeschichte der modernen Kunst (Stuttgart, 1904 ve sonra Münih 1927), Über Vincent van Gogh, Sozialistische Monatshefte (Şubat 1906), Vincent van Gogh (Münih 1912), ve Van Gogh der Zeichner (Berlin, 1928, Otto Wacker tarafından yayımlanmıştır).

İngilizce konuşulan ülkelerde ise Bloomsbury sanat eleştirmenleri Roger Fry ve Clive Bell ilk savunucularıdır. Fry, "Vincent van Gogh" adlı 1924 tarihli makalesinde van Gogh'un ölümünden sonra "ortadan kaybolduğunu" ve 1910 yılında "eserlerinin İngiltere kültür hayatını büyülediği, şaşırttığı ve kızdırttığı" "Post İmpressionist Exhibition" gösterisine kadar Bond Street'te hiçbir sanat simsarının dönüp bakmadığını yazmıştır. Fry'ın makalesi "inançlarının korkunç yoğunluğunun kurbanı olan kıyaslandığı tüm değerleri önemsiz kılacak olan spiritüel değerler bir yerlerde ulaşacağı inancına sahip" olduğunu söylediği van Gogh'u resmin "bir azizi" mertebesine çıkarmıştır. Eserleri "spiritüel açlığının gözü dönmüş şiddeti için bir izlenim" vermektedir.[9] Bu makale sonradan yapılacak olan ve çoğu biyografik van Gogh araştırmaları için temel oluşturmuştur. M.H. Abrams'ın "Natural Supernaturalism" (1970) eserinde tarif ettiği üzere Van Gogh, modern kültürün artık inanmadığı dinin yerine geçecek seküler değerler bulma çabasına çok iyi oturmaktadır.

İlk sergiler

1891 yılında Brüksel ve Paris'te retrospektif sergiler düzenlendi.[lower-alpha 1] 1890'larda çeşitli Hollanda ve Belçika şehirlerinde van Gogh şehirleri düzenlendi. Julien Leclercq 1893'te van Gogh, Gauguin ve diğer "modernist"leri bir araya getiren bir sergiyi Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya ve Berlin'de gösterime sundu. Ambroise Vollard 1895 ve 1896 yıllarında Rue Lafitte'teki sanat galerilerinde retrospektif sergiler düzenledi; Paris'te bulunan diğer sanat simsarları da van Gogh resimlerini sürekli olarak gösterimde tuttular. 1901 yılında, Leclercq Paris'te Galeries Bernheim Jeune'de bir Van Gogh sergisi düzenledi.

1901'de sanat simsarları Bruno Cassirer ve kuzeni Paul ile birlikte Berlin Secession grubu sahneye girdi. Aralık ayının sonundan 1902 Ocak ayına kadar Paul Cassirer Berlin'de ilk van Gogh sergisini düzenledi.[lower-alpha 2] Bazı ilk dönem eserlerinin sergilendiği küçük sergiler 1903 ve 1904 yıllarından Rotterdam ve Amsterdam'da düzenlenmiştir.

5-22 Mart 1908 tarihleri arasında, Paul Cassirer Berlin'de, aralarında Anna Boch tarafından ödünç verilen Crau'da Şeftali Tomurcukları tablosunun da olduğu bir sergi daha düzenledi.[11] Cassirer önce van Gogh resimleri için bir pazar oluşturdu ve sonra Johanna van Gogh-Bonger'in yardımıyla pazar fiyatlarını kontrolü altında tuttu. 1906 yılında Bruno Cassirer Vincent'ın kardeşi Theo'ya yazdığı mektupların küçük bir bölümünü Almanca tercümesiyle yayımladı. Ancak serbestisine önem veren Johanna, Roger Fry'ın 1910 Londra sergisine ve 1912'de Köln'de düzenlenen Sonderbund sergisine e önemli katkılarda bulundu. Bu ikinci sergi ressamlar, koleksiyonerler ve müze yetkililerinden oluşan bağımsız bir komite tarafından düzenlendiyse de Cassirer, Bernheim Jeune ve diğer sanat simsarlarından tablolar ödünç alınarak gerçekleştirilmiştir.

Ressamın tabloların oluşan ilk önemli sergi 1892'de Amsterdam'da "Panorama Binası"nda, ikincisi 1905'te Amsterdam Stedelijk Müzesi'nde yapılmış bunları 1914'te çizimlerinin üzerine yoğunlaşıldığı bir sergi izlemiştir.

İlk özel ve kamu koleksiyonerleri

Kırmızı Üzüm Bağı, 1888, tuval üzerine yağlı boya, 75 × 93 cm, Puşkin Müzesi, Moskova

Van Gogh'un dostları, ressam arkadaşları ve teşvikçileri aynı zamanda ilk koleksiyonerlerdi. Anna Boch, Paul Gauguin, Émile Bernard, Toulouse-Lautrec, Émile Schuffenecker, Edgar Degas, Albert Aurier, Octave Mirbeau, Julien Leclercq ve Van Eeden van Gogh'un tablolarına sahiptiler.

Brüksel'de 1890 "Les XX" sergisi sırasında van Gogh ilk tablosunu sattı. Kırmızı Üzüm Bağı adlı bu tabloyu, van Gogh'un arkadaşı Eugene Boch'un kızkardeşi olan izlenimci ressam ve seramik zengini bir ailenin kızı Anna Boch satın almıştır. Kırmızı Üzüm Bağı tablosunun van Gogh'un yaşarken sattığı tek tablosu olduğu söylenir.[12]

1903 yılında van Gogh'un eserleri Viyana ve Rotterdam'da müze koleksiyonlarına girmeye başladı. Oz zamanlar Hagen'de yer alan daha sonra Essen'e taşınan ve Karl-Ernst Osthaus'un sahibi olduğu Folkwang Müzesi de eserlerini ilk koleksiyonuna alan müzelerdendir.

O dönemlerde ellerinde önemli sayıda van Gogh şaheseri bulunduran New York Museum of Modern Art (1929'da kurulmuştur) ve Londra'daki Tate Galerisi gibi koleksiyonlar çok dikkati çekmemiştir.

Sanat tarihçileri

1928 yılında, resimlerin yanı sıra çizim va baskıları da içinde barındıran, van Gogh'un eserlerinin ilk catalogue raisonné'si Jacob Baart de la Faille tarafından yayımlandı. Bu katalog sanat tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır.

VAn Gogh'un bir aziz olarak tasvir edilmesine karşı tepkiler de olmuştur. John Rewald, anti-hagiografik tepkileri verenlerden ilki olmuştur ve kitapları van Gogh'un nevrotik durumunu öne çıkarır. Buna karşın, özellikle de van Gogh'un üç ciltlik mektuplarına dayanan Roger Fry'ın övgü dolu desteği görülür.[13]

Taklitler ve sonradan atfedilenler

1927-28 kışından itibaren ve o zamandan beri de van Gogh araştırmalarını gölgeleyen bir sorun ortaya çıktı: Resim taklitçiliği. Otto Wacker, Julius Meier-Graefe tarafından kataloglanan ve açıklamaları yapılan geniş bir Van Gogh çizimleri sergisi düzenledi. Daha sonra 1928 Ocak ayında Paul Cassirer büyük bir retrospektif sergi düzenlerken, açılıştan hemen önce Otto Wacker tarafından ödünç verilen iki çizimi van Gogh'a ait olduğu kesin olmadığı için sergiden kaldırdı.

2007 yılında Amsterdam Van Gogh Müzesi uzmanlarından oluşan bir ekip, yaklaşık 70 yıldır van Gogh'a ait olduğu sanılan Head of a Man resminin van Gogh tarafından yapılmadığına ama aynı dönem de bir başka ressam tarafından yapıldığına kanaat getirdiler. Uzmanlar ekibi kullanılan üslûbun van Gogh'un diğer resimleri ile uyuşmadığına ve resimden van Gogh'un hiçbir mektubunda bahsedilmediğine karar verdiler. Resmin, van Gogh'u taklit etmek için yapılıp yapılmadığına dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır.[14]

2010 yılının Şubat ayında, Hollanda'nın Zwolle kentinde bulunan Museum de Fundatie, ellerinde bulunan bir tablonun van Gogh'a ait olduğunu fark etti. Le Blute-fin windmill adlı bu resmin van Gogh tarafından 1886'da yapıldığı Amsterdam Van Gogh Müzesi uzmanları tarafından "hiçbir şüpheye yer vermeyecek" şekilde onaylandı. Müzenin kurucusu Dirk Hannema (1895–1984) bu tabloyu 1975'te Parisli bir sanat simsarından 6.500 franga (1.000 euro'dan az) almış ve van Gogh'a ait olduğuna inandığı içinda 35.000 euroya yakın bir meblağa sigortalatmıştı. Ancak, Hannema, Rotterdam’ın Boijmans Müzesi'nin idarecisi iken Johannes Vermeer'e ait olduğu sanılarak satın aldığı bazı resimlerin sonradan sahte olduğu ortaya çıkmıştır.[15][15][16]

Hırsızlık

10 Şubat 2008'de van Gogh'un Çiçek Açan Kestane Dalları resmi ile birlikte toplam değerleri 163 milyon dolar olan dört resmi İsviçre Zürih kentinde bulunan E.G. Buehrle Koleksiyonu'ndan üç silahlı adam tarafından çalınmıştır.[17][18]

Yeni bulunan tablo

9 Eylül 2013'te, Van Gogh Müzesi, uzun yıllardır Norveç'te bir tavan arasında duran ve başka bir ressama ait olduğu sanılan bir van Gogh resmini izlenime açtı. Bu 1928'ten beri bulunan ilk büyük boyutlu resmidir. Montmajour'da Günbatımı van Gogh'un kalın fırça darbeleriyle boyanmış ağaçları, çalıları ve gökyüzünü tasvir eder. Bu resmin tam olarak hangi gün yapıldığı bile bellidir çünkü Vincent Theo'ya yazdığı bir mektupta tarif ettiği bu resmi bir gün önce, 4 Temmuz 1888'de yaptığını yazmıştır.[19]

Kaynakça

Notlar

  1. Les XX ve Artistes Indépendants yıllık sergilerinde
  2. Bu sergi için John Rewald 1908 tarihini verir.[10]

Özel

  1. 3 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Life Magazine, Vincent van Gogh The Dutch Master of Modern Art has his Greatest American Show, 10 Ekim 1949, ss. 82-87] 2 Temmuz 2010'da erişildi.
  2. National Gallery of Art, Washington DC 17 Nisan 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2 Temmuz 2010'da erişildi.
  3. Zemel 1997, s. 186.
  4. Mektup 510 13 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  5. Tellegen 1966, s. 42-44.
  6. "Vincent Van Gogh - Biography, Quotes & Paintings". 13 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2007.
  7. "Les Isolés: Vincent van Gogh". 23 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2017., Aurier
  8. "Vincent van Gogh". 23 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2017. , Mirbeau
  9. Fry 1956, s. 235-236.
  10. Rewald 1986, s. 248.
  11. "History of the Van Gogh Painting Peach Blossoms in the Crau". 2 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2017.
  12. "History of the Van Gogh Painting The Red Vineyard". 4 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2017.
  13. New York: Bulfinch imprint of Little, Brown, 1958, 1978, 1991
  14. Would-be Van Gogh Painting is a Fake, MSNBC 9 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 4 Ağustos 2007'de erişilmiştir.
  15. ""New painting by Van Gogh discovered"". 13 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2017.
  16. ""Nieuwe Van Gogh ontdekt in Zwolle"". 27 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2017.
  17. "The Associated Press, Some of the biggest art thefts in recent times. 11 Şubat, 2008". 21 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2017.
  18. "Antiques and the Arts Online. Zurich Police Investigating Spectacular Art Theft". 5 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2017.
  19. "New Van Gogh Painting Unveiled in Amsterdam". NY Times. 30 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Eylül 2013.

Genel

  • Fry, Roger (1956). Transformations. New York: Doubleday.
  • Rewald, John (1986). Studies in Post-Impressionism. Abrams. ISBN 0-8109-1632-0.
  • Tellegen, Annet (1966). Vincent en Gauguin. Schilderijenruil in Parijs. Museumjournaal.
  • Zemel, Carol (1997). Van Gogh's Progress: Utopia, Modernity, and Late-Nineteenth-Century Art. University of California Press. ISBN 978-0520088498.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.