Toy
Toy ya da keneş, İslamiyet öncesinde Türk devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp ve tartışıldığı aynı zamanda yasama, yürütme ve yargı yetkisini kullanan meclistir.[3] XIII. yüzyılın ortalarından itibaren Türkçe kaynaklarda geçmeye başlayan kurultay kelimesi, toy yerine kullanılmaya başlanmış ve toy sadece yemekli eğlenceler için kullanılan bir kelime hâline gelmiştir.[4]
Toy | |
---|---|
Tür | |
Tür | |
Yapı | |
Sandalye | 9 buyruk, tabii üyeler (kağan, yabgu, kağatun, tiginler) ve tudunlar. |
Siyasi gruplar | Aşina ailesi, Aşite (Arslanlar ailesi), On-ok, Tuğluk, Dokuz Oğuz, Kırgızlar, Yaglakar uruğu, Ediz uruğu, Basmiller, Karluklar, Taraslar, Sir-Tarduşlar (bir dönem) |
Toplantı yeri | |
Ötüken, Ordu-Balık, Atalar Mezarlığı[1], Hun Dağı[2] | |
|
Kül Tigin'in ölümü üzerine Çin'den getirilen tezyinatçıları, toy temsilcisi ilteberin getirttiği 732'de dikilen Kül Tigin Yazıtı'nda anlatılırken toy temsilcilerine verilen toygun adının artık meclis için de kullanılmış olabileceği olasılığı görülmektedir:
Bunça bedizçig toygun ilteber kelürti. (Bunca süslemeciyi Toygun'un ilteberi getirdi.)[5][6]
Toy sıkça Moğol boylarının meclisi olan kurultay ile karıştırılsa da, Eski Türkler kendi meclislerine "toy" adını vermiştir.[7] Bununla birlikte, kurultay kelimesinin kökü olan "kur-"[8], Ana Altaycadan beri Moğolca ve Türkçede ortak olarak kullanılan kelimelerdendir. Toy bazen de tay olarak kullanılan bu kelime ise, Eski Türkçede "şehir" anlamına gelmektedir.[9] Yani toy kelimesinin çıkış noktası devletin merkezine çağrıdır. Kelime zamanla, eğlenceli şölen vb. anlamlarda da kullanılmıştır.[3] Toy, yalnızca Türklerin kullandığı bir kelime olmayıp kurultay gibi Moğolca ile ortak kelimelerdendir. Nitekim, Moğolların Gizli Tarihi'nde "toy" kelimesine yer verilmektedir.[3]
Toy düzenleme geleneğinin Türk toplulukları arasında Hunlardan beri süregeldiği düşünülmektedir.[10]
Toygunlar
Toya katılma yetkisi bulunan kişilere, toygun adı verilir. Ancak zamanla, toygun kelimesi toy kelimesinin yerine de kullanılmıştır. Toygunların büyük çoğunluğu, hükümdar soyundan değildir. Türklerdeki her boyun beyi, toyun bir parçasıdır.[11] Kağan, kağatun ve tiginler toyun tabii üyeleridir. Bunun yanında toyda 9 adet buyruk bulunmaktadır.[12] Bu 9 buyruk, ülkenin önde gelen boylarının beyleridir. Muhtemelen bu beylerin sayılarında dönem dönem değişiklikler meydana gelmiştir. Toydaki en etkili uruklar; Türk Kağanlığı döneminde Aşina (Börüler) ve Aşite (Arslanlar) soylu ailelerinin yanında On-ok, Tuğluk urukları[13]; Uygur Kağanlığı döneminde ise Yaglakar ve Ediz uruğu olmuştur.
Toy'nun yürütme ile yetkili bakanlar kurulu olan ayukının üyeleri yani tudun (bakan) makamları ise şunlardır:
- Aygucı veya il ögesi: Kağandan sonra devletin en yetkili devlet adamı olup, toyun genel sekreterliğini yapan kişidir. Bir nevi başbakanlık görevindedir.[11]
- İlteber: Devletin mali ve dış devletlerle olan ilişkileriyle ilgilenen devlet adamıdır.
- Bitigci: Toyda konuşulanları yazıya aktaran kişidir. Yollug Tigin, devlet işleriyle ilgili kağanın ağzından yazılan ilk Türk söylevi olan Kül Tigin Yazıtı'nı kaleme alan bitigcidir. Bitigcilere eski Türk devletleri ve Moğollarda büyük önem verilmiştir. Cengiz Han döneminde, Moğol ulug bitigcilerinden olan Çınkay ve Tunga, Türk asıllı önemli kağanlık kâtipleridir.[14]
- Tamgacı: İlteber ile birlikte diğer devletlerle olan ilişkileri düzenler. Özellikle elçilerin gönderilmesinde ve devlet içi yazışmalarda görev üstlenir.
- Ilımgacı: Tamgacı ve bitigci ile birlikte devletin dış politikasına yön verir. Uygur Kağanlığı'nda var olan bir makamdır.[15]
- Agıcı Ulugı: Başhazinedar.[16]
Tudunluk (bakanlık görevi) bulunmasa da, kağan, kağatun ve tiginler dışında toya sürekli olarak katılan makamlar şunlardır:
- Yabgu: Devletin Batı kanadını yöneten hükümdar soyundan üst düzey yöneticidir.
- Şad: Her okun[17] beyine şad denilirdi. Göktürklerin önemli boyu On-okların diğer adı olan Nuşibi (On Şadapıt[18]) bu kelimeden gelmektedir.
- Çor: Göktürklerin Tuğluk uruğunu temsilen toya katılan genarallere verilen addır. Uygur Kağanlığı döneminde bu unvanı Yaglakar uruğu yöneticileri de kullanmıştır.[19]
- Erkin: On-okların sağ kolu ve toya katılan Uygurların Ediz soyundan olan beylere verilen unvandır.
- Apa: Ülkenin çeşitli yerlerinde görev yapan sivil yöneticilerdir.
Yetkileri
Toy; yalnızca devletin yasama organı değil, döneminin Türk boylarına hâkim olan siyasi iradenin davetiyle yılda üç kez tüm Türk boylarının temsilci gönderdiği bir meclistir.[3]
- Kağan, kendisi töreyi değiştiremez. Töre koyma yani yasama yetkisi toya aittir. Nitekim Türk töresini değiştirerek, yağma yapıp Manicilik inanışını resmî din hâline getiren Uygur kağanı Bögü Kağan, Tun Baga Tarkan'ın toydaki itirazları sonucunda kınanmış ve devamında yapılan darbe ile görevden el çektirilmiştir. Göktürk Dönemi'nde ise, Taspar Kağan ölmeden önce, kendi oğlu Amrak yerine hükümdarlık görevini Töremen Apa Kağan'a devretmek istediğini vasiyet etmiştir. Taspar'ın ölümünden sonra bu durum, Göktürk Toyu tarafından kabul edilmemiştir. Töre gereği, "Türk Kağanlığı" hakkının İşbara veya Amrak tarafından yürütülebileceği kararı verilmiştir.[20]
- Türk töresine göre, Tanrı adına kullanılan kutun yer yüzündeki gerçek sahibi halktır. Kağan, kuta Türk halkı yerine vekalet eder. Bunun için yeni kurulan bir devletteki ilk kağanı tayin etme hakkının halkta olduğu görüşü hâkimdir. Türk Kağanlığı'nın yıkılıp Uygur Kağanlığı'nın kurulmasının anlatıldığı Taryat Yazıtları'nda bu durum şu şekilde anlatılır:
Ondan sonra sıçan yılında (748), Atalar Mezarlığında "güç halktır" denmiş. Halk da "Atalar mezarı sizde, gücün kaynağı sudur." diyerek, ayağa kalmışlar ve kağan tayin etmişler.[1]
- Toy, Gök Tanrı adına kut vekilini belirler. Kağanlar toyda yapılan istişareler sonucu tüm boyların görüşü alınarak başa getirilir. Toy toplanarak kağanı görevden alabilir. Bu da, toyun kağanın üzerinde olduğunu göstermektedir. Örneğin toy, İrteriş Kağan'ı tahttan indirmiş ve yerine Ozmış Kağan'ı yeni kağan olarak ilan etmiştir.[21] Yine İli Nehri Antlaşması nedeniyle olağanüstü olarak toplanan toy İşbara Teriş Tunga Kağan'ı tahttan indirerek yerine Yukuk Kağan'ı geçirmiştir.
- Vatan hainliği gibi devlet büyüklerinin işlediği büyük suçlar, Divanıharp geleneği gereği toyda tartışılarak karara bağlanırdı. Toy bu yönüyle kısıtlı da olsa yargı yetkisini kullanmıştır.
- Savaş ve barış kararları toyda verilir. Dış ülkelerle yapılan antlaşmalar toyda onaylandıktan sonra yürürlüğe girer. Örneğin Hunlar döneminde bu antlaşmalar, Hun Dağı'nda yapılan toylar sonucunda karara bağlanmıştır.[2]
Toplanma yeri
Türklerde toylar devlet merkezleri olan Ötüken, Ordu-Balık gibi merkezî yerlerde toplanmakla birlikte; kutsal sayılan yerlerde de toylar düzenlenmiştir. Türkler her yılın beşinci ayının ikinci yarısında "Atalar Mezarlığı"nda toplanıp, Gök Tanrı'ya ıduklar (kurbanlar) verip, burada toy düzenlemişlerdir.[2] Nitekim, Türk Kağanlığı'nın bakiyesi Türk halkının, Uygur Kağanlığı'na tabi oluşu ve Uygur Kağanlığı'nın Türk Kağanlığı'nın halefliğini üstlenmesi de 748'de Atalar Mezarlığı'nda yapılan toyda gerçekleşmiş, bu toya halk da katılmıştır.[1] Türk geleneğinde ulu dağ tepelerinde de bu tür toplantıların yapıldığı bilinmektedir. Hunların yabancı devletlerle yaptıkları antlaşmaları, "Hun Dağı" denilen yerde toplanan toyda tartışarak onayladıkları bilinmektedir.[2]
Kaynakça
- Gömeç, Saadettin, Terhin Yazıtı'nın Tarihî Açıdan Değerlendirilmesi 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., bu makaleye 7 Haziran 2016 tarihinde erişilmiştir.
- Gömeç, Saadettin. "Türrk Kültüründen Dağ ve Altaylar". 29 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2016.
- Seyitdanlıoğlu, Mehmet. "Türklerde Toy". 25 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2016.
- Aysel Erdoğan, İslamiyet'ten Önce Türk Devletlerinde Meclis Anlayışı: Toy, Keneş, Kurultay Örneği, KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi / KSU Journal of Social Science 11(1) 2014, s. 41.
- Kültigin Yazıtı, K3
- Cümle, "Bu kadar süslemeciyi millet vekili ilteber getirdi." şeklinde çevrildiğinde; toygunun sadece vekil anlamında kullanıldığı düşünülebilir.
- İbrahim Kafesoğlu (1987), Türk Bozkır Kültürü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, s. 50.
- Kur- kökü Eski Türkçede bir işi yoluna koymaya çalışmak, germek, hazır hâle getirmek anlamlarına gelir.
- Gabain (2007), Eski Türkçenin Grameri, çev. Mehmet Akalın, TDK, s. 301.
- Birinci Millı̂ Türkoloji Kongresi: İstanbul, 6-9 Şubat 1978, I.Ü. Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü ve Kervan Yayınları, s. 207.
- İbrahim Kafesoğlu (2015), Türk Milli Kültürü, Ötüken Neşriyat.
- Türk dünyası araştırmaları, 156. sayı, s. 216.
- Kumilyov, Lev (1993), Qədim Türklər, s.298-9.
- Bahaeddin Ögel (1971), Türk Kültürünün gelişme Çağları, 2. cilt, s.106.
- Elçi maddesi, TDV İslam Ansiklopedisi, 11. cilt, s. 5.
- Kazım Yetiş, Atatürk ve Türk Dili 3, TDK, s. 2350.
- Ok: Birkaç boyun birleşerek oluşturduğu boydan büyük budundan küçük topluluk.
- Şadapıt "şadlar" anlamına gelir.
- Örnek: Bayan Çor Kağan, Ur Çor Kağan vb.
- Bobodzhan Gafurovich Gafurov, Central Asia: Pre-historic to Pre-modern Times, Volume 1, Shipra Publications, 2005, ISBN 978-81-7541-244-6, p. 328.
- "After the Turks". 8 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2016.