The Ballad of Buster Scruggs

Anlatılan ilk hikâye, Buster Scruggs adında bir kanunsuzu konu edinir. Yüksek bir mecra karşılığında aranan bu suçlu, geldiği bir şehirde kumar oynanan bir salona girmek ister ancak silahlarını bırakmak zorundadır. İçeri girdiğinde yeri boşalan başka bir oyuncunun yerine oturur ve kartlarına bakar. Bunun üzerine masada oturan diğer kişiler, Buster Scruggs'ın kartlara baktığı için oyuna dahil olması gerektiğini söylerler. Bunu kabul etmeyen Buster Scruggs, karşısında oturan rakibini sinirlendirir ve rakibine kim olduğunu söyler. Bunun üzerine kabzasından silahını çeken rakibi, dikkatleri üzerine çeker ancak Sucruggs'ı vurmakta başarılı olamaz. Scruggs, rakibinin onu vurmaya her çalıştığı sırada masanın tahtasına vurarak, silahın rakibinin yüzüne doğru yönelmesini sağlamıştır.

Joe isimli bu adamın ölümünden sonra, Scruggs bar içerisinde "Surly Joe,"adlı bir şarkı söylemeye başlar. Bu sırada Joe'nun kardeşi gelir ve Scruggs'ı bir düelloya davet eder. Scruggs düelloda sahip olduğu 6 mermiden beşiyle rakibinin parmaklarını vurup koparırken, son mermisi ile onu öldürür.

Bu olayı takip eden gelen nazik bir genç, tekrar Scruggs'ı düelloya davet eder. Ancak bu genç adam, Scruggs'dan daha eliçabuktur ve onu alnından vurur. Öleceğini anlayan Scruggs kafa sesi ile birlikte ömrün boyunca en iyi sen olamazsın diyerek yere düşer. Bunun üzerine Scruggs'ın ruhunun şarkı söyleyerek gökyüzüne yükselişi gösterilmektedir.

Genç bir kovboy, açık bir arazide izole halde bulunan bir bankayı soymak ister. Bankada çalışan tek görevli bir süre sonra soyulacağını anlar ve tezgahın altına eğilerek orada bulunan önceden hazırladığı silahlarını ateşler ve kaçar. Bankada bulunan paraları alan kovboy, kapıyı açık kaçarken arkasını kollaması gerektiğinin farkındadır. Zira dışarı çıktığı anda bacağından vurulur. Bir süre sonra tencere ve tavalarla kaplanmış vücuduyla banka görevlisi onun üzerine koşarak kovboyu bayıltır.

Kovboyu bilinci yeniden yerine geldiğinde bir at üzerinde, asılmak üzere olduğu görülür. Hırsızlığının cezası idamdır ve onu asacak olan kişiler kovboyun atının kime ait olması gerektiğini tartışmaktadırlar. Tam bu sırada Komançi savaşçıları saldırıya geçer ve idamı gerçekleştirecek olan insanları öldürürler. Ancak kovboy, boynuna asılı ilmik ile hala at üzerinde oturmaktadır. At üzerinde geçirdiği saatler sonrasında bölgeden geçmekte olan bir çoban, onu görür ve silahıyla asılı olduğu ipi vurarak onu kurtarır ve beraber hayvanlarının arkasından gider. Ancak bu çoban, bir çoban değildir ve hayvanlarını aslında başka bir aileden çalmıştır. Onu takip eden atlıları görünce kaçan sahte çoban, idamdan kurtardığı arkadaşını sürü ile bırakır. Ancak sürü çalma suçu ile yargılanan kovboy, getirildiği şehir merkezinde bu suçtan dolayı yargılanır ve halk önünde asılır.

Liem Neeson'un canlandırdığı yaşlı bir adam, kolları ve bacakları olmayan ancak hikâyeler anlatarak onun para kazanmasını sağlayan sanatçısı Harrison ile birlikte yollardadır. Kasabadan kasabaya gezen ve gösteriler yapan bu ikili, Harrison'un Klasik edebiyat eserlerinden Shelley'in şiiri "Ozymandias"; Habil ve Kabil'in hikâyesi; Shakespeare'in eserleri ve Abraham Lincoln'un Gettysburg Konuşmasını halka sergilemektedirler.

Günden güne gösterilen performans sonrası kazanılan paranın azaldığı görülür. Hiçbir para kazanamadığı bir gösteri sonrası bu yaşlı adam yakın bölgedeki kalabalığı takip eder. Burada insanlar zeki tavuk adı altında sergilenen ve matematik problemlerini çözebildiği iddia edilen bir tavuğu izlemektedirler. Bu tavuğun kendisine daha fazla kazanç getirebileceği kanaatinde olan yaşlı adam, tavuğu satın alarak yola koyulur. Dağlı yollardan geçerken bir köprü kenarında duran yaşlı adam, köprünün üzerinden nehre bir taş atarak nehrin derinliğini kontrol eder. Gösterilen bir sonraki sahnede taşıdığını arabasının arkasında taşıdığı vagonunda Harrison artık görünmemektedir.

Bir altın arayıcısı olağanüstü güzellikteki bir araziye gelir ve akan nehrin kenarında çeşitli yerleri kazarak altın aramaya başlar. Günlerce çalışıp, çeşitli kazılar yaptıktan sonra nihayet altının nerede bulunduğunu tespit etmeyi başarır. Keşfinin üzerinden henüz bir dakika geçmemiştir ki onu bütün seyahati boyunca takip eden ve altını bulmasını bekleyen birisi, o çukurda iken onu sırtından vurur. Bir sigara yakarak vurduğu altın arayıcısının ölmesini bekleyen bu adam, daha sonra ödülünü almak üzere altın arayıcısının kazdığı çukura atlar. Ancak altın arayıcısı ölmemiştir ve aslında onu vuran kişinin mezara atlamasını beklemektedir. İkili arasında yaşanan güreşme sonrası altın arayıcısı onu vuran adamı öldürmeyi başarır. Altınlarını toplayıp eşeğine yükler ve yoluna devam eder.

Alice Longabaugh ve abisi Gilbert, büyük bir atlı kervan ile Oregon'da seyahat etmektedirler. Gilbert orada kızkardeşinin zengin bir iş adamı ile evlenmesini ummaktadır. Ancak seyahat ederken Gilbert Kolera'dan ölür. Kervana önderlik eden Mr. Billy Knapp ve Mr. Arthur Alice'e kardeşini gömmesinde yardım ederler. Seyahate yine de devam eden Alice, sahip olduğu bütün paranın kardeşinin üzerindeki ceket ile gömüldüğünün farkına varır. Seyahatin ücretlerini karşılayamayacak konuma gelen Alice'e Billy Knapp bir evlilik teklifinde bulunur. Alice bir süre düşündükten sonra bu teklifi kabul eder. Billy Knapp bunun üzerine arkadaşı Mr. Arthur'a artık onunla birlikte uzun kervan seyahatlerini yönetmeyeceğini, Alice'in onun evlenme teklifini kabul ettiğini ve onunla düzgün bir aile kurmak istediği haberini verir

Ertesi gün Billy'nin arkadaşı Arthur Alice'in ortalıkta görünmediğini farkına varır ve onu uzak bir arazide köpeği ile oyalanırken bulur. Arthur bu sırada uzaklarda onu izleyen Kızılderililer'i görür ve kaçmak için vakit kalmamıştır. Bunun üzerine Alice'e bir pistol veren Arthur, Kızılderililer tarafından yakalanması durumunda kendisini vurması gerektiğini telkin eder. Atlarla saldıran Kızılderililer'i uzaktan vuran Arthur, bir atın onun üzerine geldiğini görür. Atın öbür tarafında bir kızılderili beklemektedir ve Arthur'u yaralar. Ancak Arthur yine de silahıyla kızılderiliyi vurarak ölümden son anda kurtulur. Geri dönen Arthur, Alice'in onun öldüğünü düşünerek kendini vurduğunu görür. Arthur Billy Knapp'e ne söyleyeceğini bilmez bir halde köpek ile birlikte kervana geri döner.

Günbatımına doğru bir İngiliz (Thigpen), bir İrlandalı (Clarence), bir Fransız (René), bir kadın (Betjeman) ve vir Tuzakçı'dan oluşan beş kişi seyahat etmektedirler. Thigpen, Clarence ile birlikte kendisinin sık sık bu rotada “kargo taşımacılığı” yaptığını söylemektedir. Ancak bunu söylerken atlı arabanın çatısında bir cesedin bulunduğundan bahsetmemektedir. Normalde güvenli olan otele geldiklerinde, seyahate eşlik eden diğer üçlü, kendinden emin olmayan adımlarla otele giriş yapmaktadırlar.