Türklerde su kültürü
Tarih boyunca tüm kültürlerde olduğu gibi insan yaşamını ve yerleşimini belirleyici öğelerinden birisi tuz ise diğeri de su olmuştur.
Günümüzden 2500 yıl kadar önce Uygur Türkleri Doğu Türkistan'ın Turfan bölgesinde 'kariz' denen yer altı su kanalları yapmıştır. Bu yer altı su kanalarının uzunluğu 5000 km'yi bulmaktadır. Bu karizlerin bir kısmı günümüzde de kullanılabilmektedir. Yatay yer altı kanalı olan karizler ile binlerce yıldır çöl ortasında oluşturulan tarım alanları sızıntı ve buharlaşma olmadan yer çekimi gücü ile çalışan bir sistemle sulanmıştır. Orta Asya'da kariz olarak adlandırılan yapıya Anadolu'da da rastlanmaktadır. Anadolu'da bilinen kariz yapılara Gaziantep, Şanlıurfa, Van ve İskilip kentlerinde raslanılmıştır ve bunlarda günümüzde hala kullanılmaktadırlar. Anadolu'da kariz yerine kehriz ve benzeri yöresel isimler kullanılmıştır.
Türkiye'de su hizmetleri, Selçuklulardan cumhuriyet dönemine kadar vakıflar eliyle yürütülmüştür. 1926 yılı 10 Mayıs tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 831 sayılı 'Sular Kanunu' yasası ile bütün su vakıfları mal varlıkları ile birlikte belediyelere devredilmiştir.
Anadolu Türk Şehirciliğinde Su Yapıları
Hamamlar
Anadolu'da hamam olarak nitelenebilecek en eski yapı kalıntısı Boğazköy'de Tapınak V'de kazılar sırasında bulunan yapı sisteme göre yıkanma odası olarak nitelenmiştir.
Sebiller
(Ar.: سبيل) Su dağıtım yerleri. Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu veya Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane[1].
Kuyular
Genellikle kırsal çorak yerlerde, yeraltı suyundan yararlanmak üzere su katmanına varıncaya kadar derinliğine insan eliyle kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukurlar.
Yunaklar
Yörelere göre değişen; halk dilinde hamam, çamaşır yıkanan yer, çamaşır evi ve akarsuların az derin bir yerinde, buğday ya da arpa yıkamak amacıyla, iri taşları yan yana sıralamak yöntemiyle oluşturulan havuzcuk anlamındadır[2].
Sarnıçlar
Divânu Lügati't-Türk'te deve derisinden yapılan su tulumu; ağaçtan oyulmuş kap ve şimdi Yağmur suyu biriktirmeye yarayan yer altı su deposu anlamındadır[3]. Bizanslılar döneminde üstü açık ve kapalı olmak üzere çok sayıda sarnıç yapıldığı bilinmektedir. Forchheimer 1893 tarihinde yazdığı kitapta, bu sarnıçlar hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. Açık sarnıçlar genellikle şehrin yüksek yerlerinde bulunmaktadır.
Osmanlı Devri Su Ölçüleri ve Su Tesisi Terimleri
Osmanlı devrinden bu yana kaynak sularının (tatlı su : mâai leziz) çeşmelere dağıtımında geleneksel olarak kullanılan ölçü sistemi vardır:
Ölçü Birimi | Açıklama |
1 Lüle | 2 yarım lüle, saniyede 600 cm³ su ölçümünde ana birimdir. 26 mm çapındaki bir borudan akan su oranı 36lt/dk. |
1 Yarım lüle | 2 Kamış saniyede 300 cm³ |
1 Kamış | 2 Masura saniyede 150 cm³ |
1 Masura | 2 Çuvaldız saniyede 75 cm³, 1 masura 4.5lt/dk |
1 Çuvaldız | 2 Hilal saniyede 18.75 cm³ |
Sistem | Açıklama |
Künk | |
Galeri | |
Baca | |
Hazne | |
Kehriz | yer altı (Osm. taht-ez-zemin) su kanalı |
Kubbe | |
Maksem | |
Maslak |
Ayrıca bakınız
- İçme suyu şebekesi