Nadir Dünya hipotezi

Gezegen astronomi ve astrobiyolojide, nadir dünya hipotezleri, hayatın kaynağının ve dünyadaki gibi üreme, çok çekirdekli organizmaların evriminin biyolojik bir kompleksliğe ulaşmasında astrofiziksel ve jeolojik durumların ve olayların umulmadık bir kombinasyonu ile mümkün olabileceğini söyler. Aynı hipotez, dünya dışı akıllı yaşam formlarının varlığının da oldukça az olması gerektiğini ileri sürer. "Nadir Dünya" teriminin özü, Nadir Dünya : Evrende Kompleks Yaşan Neden Yaygın Değil ? (2000) isimli, Peter Ward tarafından yazılan kitaba (kendisi bir paleontolojist ve jeologdur) ve bir astronot ve astrobiyolog olan Donal E. Brownlee'nin (ikisi de Washington Üniversitesi üyesidir) yazılarına dayanır.

Nadir dünya hipotezleri, karmaşık yaşam bulundurabilen gezegenlerin, dünya gibi, oldukça az olduğunu söyler.

Carl Sagan ve Frank Drake, alternatif bir bakış açısı sunmuştur. Bu açıda, dünya tipik bir kayaç gezegendir ve istisnai olmayan bir bölgede bulunmaktadır. Sıradanlık prensibine göre, evren pek çok kompleks yaşamla dolu olabilir. Ward ve Brownlee ise bunun aksini iddia eder: gezegen sistemlerinde de galaktik bölgelerde yer alan gezegenlere kompleks hayatı başlatmaları için gerekli olan uygun şartları sağlayabilecek, Güneş Sisteminde ve Samanyolu Galaksisinde çok nadir bölgeler vardır.

 Kompleks Yaşam İçin Nadir Dünya Gereklilikleri

Nadir dünya hipotezleri, biyolojik yaşamın gelişmesi için bir dizi rastlantısal olaylar olması gerektiğini söyler. Örneğin galaktik yaşanabilir bir bölge, habitatsal yaşanabilir bölge, merkezde bir yıldız, uygun boyutlara sahip kayaç bir gezegenJüpiter boyutlarında koruyucu bir gaz devi ve büyük bir doğal uydu. Dahası, bir manyetik alana, tektonik platolara, litosfer, atmosfer ve okyanuslara ihtiyaç duyar. Bu şartlar sağlandığında ökaryot hücreler , üreme ve bitki, fungi ve basit hayvan organizmalarının oluşumu mümkün olabilir. İnsan zekasının gelişimi çok daha fazla şarta gereksinim duyabilir. 66 milyon yıl önce, omurgalıların baskın türlerinden olan dinozorları yok eden bu evrede, bu şartların var olması çok da olası görünmüyor.

Küçük kayaç bir gezegenin, kompleks yaşamı desteklemesi için, Ward ve Brownlee' nin savına göre, pek çok değişken durumun, dar bir aralıkta birbirine rastlaması gerekmektedir. Evren, bu tarz gezegenlere sahip olabilecek kadar geniş ancak eğer böyle gezegenler varsa, muhtemelen birbirlerinden binlerce yıl uzakta olurlar. Böyle bir uzaklık, bu gezegenlerde var olan akıllı yaşam formlarının birbirleri ile iletişim haline geçmesini neredeyse imkânsız bir hale getirmektedir. Bu Fermi paradoksu olarak bilinir : " Eğer akıllı yaşam formları bu kadar yaygınsa, neden göz önünde değiller? "

 Doğru Galakside Doğru Yere Yerleşmek

The dense centre of galaxies such as NGC 7331 (often referred to as a "twin" of the Milky Way[1]) have high levels of radiation which are dangerous to complex life
According to Rare Earth, globular clusters are unlikely to support life.

Nadir Dünya, evrenin bilinen kısmı, kendi galaksimizdeki büyük gezegenler de dahil, kompleks hayat için elverişsizdir : Ward ve Brownlee bu tarz alanlara " ölü bölgeler" demiştir. Galaktik merkezden uzaklaşmak bu bölgeyi belirler. Uzaklık arttıkça :

  1. Yıldızların metalliği azalır. Metaller (astronomide hidrojen ve helyum hariç geri kalan bütün elementlerdir) kayaç gezegenlerin oluşması için gereklidir.
  2. Galaktik merkezde bulunan kara delikten gelen X-ray ve Gamma Ray radyasyonu ve nötron yıldızlarının yakınından gelen radyasyonun yoğunluğu düşer. Radyasyon, kompleks hayatın oluşumu için tehlikeli görünmektedir. Bu nedenle, nadir dünya hipotezi erken evrende, galaktik bölgelerde yıldızsal yoğunluğun fazla olduğunu ve süpernovaların yaygın olduğunu bu nedenle de kompleks yaşamın oluşumu için, durumun elverişsiz olduğunu söyler.
  3. Gezegenlerdeki kütleçekimsel kararsızlık, yıldız yoğunluğu düştükçe artar. Bu nedenle, galaktik merkezden uzakta olan gezegenler, yoğunlaşma konusunda başarısız olabilirler ve büyük kayaç gezegenler oluşamaz. Bu nedenle yeteri kadar büyük bir etki, gezegendeki bütün hayatı yok edebilir.

#2 ve #3 numaralar, galaktik içsel bölgede meydana gelirken, #1 numara galaksinin dış sınırlarında meydana gelir. Galaksinin dış sınırından iç sınırına yaklaşırken, hayatın meydana gelme şansı önce artar sonra azalır. Bu nedenle, galaktik bölge, çember şeklinde, dış ve iç sınırları arasında kalan bölgede yaşam barındırarak sınırlandırılmış olabilir.

Bir gezegen sistemi, kompleks hayatın oluşumunu destekleyebilecek şartlara sahipken, aynı zamanda bu kompleks yaşamın sürekliliği için gereken şartları da belli bir süre için sağlayabilmelidir. Eğer merkez yıldızın yörüngesi eliptik ya da hiperbolik ise, bazı spiral kollardan geçer. Ancak, eğer bu yörünge kusursuz bir çember ise, spiral kollardaki orbital hızla rotasyon hızı aynı olacaktır. Bu durumda yıldız, spiral kolların bölgesine sürüklenecektir. Bu nedenle, nadir Dünya hipotezi, eğer bir yıldız yaşamsal bir galaksi oluşturacaksa, galaksisinin neredeyse çembersel bir yörüngeye olması gerektiğini söyler. Merkezdeki yıldızın orbital hızı için gerekli senkronizasyon ancak Galaktik merkezden çok dar bir alana kadar uzanan spiral kollarda oluşabilir. Bu bölgeye, Galaktik Yaşanabilir Bölge denir. Galaksideki yıldız sayısı tahminine dayanarak, total sayının 20-40 bilyon civarı olduğu düşünülmektedir. Samanyolundaki yıldızlardan yaklaşık %5'inin bu bölgede yer aldığı düşünülmektedir.

Gözlemlenmiş galaksilerin yaklaşık %77'si spiral galaksilerdir ve spiral galaksilerin üçte ikisi Samanyolu gibi, çoklu kollu davranış gösterir. Nadir Dünya'ya göre, galaksimizi farklı kılan şey, kendi türünün %7'sinde var olan bir sakinliktir. Bu durumda bile bilinen evrende, 200 bilyondan fazla galaksiye karşılık gelen bir sayıdır.

Galaksimizin eşsiz olarak nadir dünya hipotezinde yer almasının nedeni ise, diğer galaksilere nazaran geçmiş 10 bilyon yılda, çok daha az çarpışma yaşanmış olmasıdır. Bu barış dolu geçmiş, galaksimizi kompleks bir yaşam barındırması için çok daha elverişli bir hale getirmiştir. Samanyolu'nun merkezinde yer alan kara deliğin aktiflik derecesi de, önemli bir neden olmuş olabilir : çok fazla ya da çok az etkenler, yaşamı daha nadir hale getirir. Samanyolundaki karadelik, olabilecek en düzgün şekilde var olmaktadır. Samanyolu etrafında Güneşin yörüngesi neredeyse tamamen mükemmel bir çemberdir (226 MA periyot , 1Ma = 1 milyon yıl ) . Nadir dünya hipotezleri, Güneş'in de nadir olduğunu söylerken, formasyonundan kaynaklı (eğer geçiyorsa), bu süre, Astronom Karen Masters'ın hesaplarına göre, yaklaşık 100 milyon yıl almaktadır.

 Doğru Yıldızın Etrafında Doğru Yörüngede Dönmek

According to the hypothesis, Earth has an improbable orbit in the very narrow habitable zone (dark green) around the Sun.

Topraksal örnekler, kompleks bir yaşamın var olabilmesi için, suyun sıvı formda bulunması gerektiğini ve bu nedenle merkez yıldızın uzaklığının uygun bir değerde olması gerektiğini savunur. Bu "Yaşamsal Bölge" ya da "Goldilocks Prensibi" nin özünü oluşturur. Yaşanabilir bölge, Merkez yıldızın etrafında bir çember oluşturur. Eğer bir gezegenin yörüngesi, güneşine çok yakınsa ya da çok uzaksa, gezegenin yüzey sıcaklığı , suyun sıvı formda bulunması için uygun olmaz.

Yaşanabilir bölge, merkez yıldızın tipine ve yaşına göre değişiklik gösterir. Gelişmiş bir yaşam için, yıldızın belli bir sabitlik derecesi olması gerekir. Sırasını takip eden bir yıldızın yaşanabilir bölgesi, yıldız Beyaz cüceye dönene kadar zamanla yok olur, en sonunda da tamamen yok olur. Yaşanabilir bölge, Sera etkisi ile yakından alakalıdır. Dünya'nın atmosferi bile, %0 ile %4 arasında bir su buharı içerir. Son dönemlerde CO2 miktarındaki artış, dünyanın derecesini yaklaşık 40 C yükseltmiştir.

Karasal gezegenler, hayatın oluşması için yaşamsal bölgenin içinde bulunmalıdır. Her ne kadar sıcak yıldızlar, Sirius ve Vega'nı yaşamsal bölgeleri geniş olsa da :

  1. Yıldızına çok yakın gezegenler, yaşamsal bölgede bulunsa bile hayat barındıramazlar. Sıcak yıldızlar, çok daha fazla ultraviyole ışın yayarlar ve bu atmosferi iyonize eder.
  2. Sıcak yıldızlar, yukarıda belirtildiği gibi, diğer gezegenlerde gelişmiş bir yaşam formu oluşmasına izin vermeden kırmızı cücelere dönebilirler.

Bu varsayımlar, F6 tipi çok ağır ve kuvvetli yıldızları kapsamaz, bu tip yıldızlar hayvansal yaşama elverişlidir.

Küçük Kırmızı cüceler daha küçük yaşamsal bölgelere sahiplerdir. Gezegenlerin aynı yüzü sürekli yıldıza bakar bu nedenle bu kısım oldukça sıcak olur ve diğer yüzey oldukça soğuk olur. Güneş fişeklerinin de atmosferi iyonize etme riski vardır ve bu nedenle kompleks bir yaşamın oluşmasına muhalif olur. Bu nedenle nadir dünya hipotezlerine göre, bu tarz sistemlerde ve merkez yıldızları F7, K1 sınıfında yer alan yıldızların sistemlerinde, yaşam var olamaz. G tipindeki yıldızlar nadir bulunur (Güneş gibi) : (F yıldızları çok sıcak, K yıldızları çok soğuktur G bunların arasında bulunur). Samanyolunda hidrojeni yakıt olarak kullanan gezegenlerden %9'u bu özelliğe sahiptir.

Kırmızı devler ve Beyaz cüceler gibi yaşa sahip olan gezegenlerin yaşamı destekleme ihtimalleri çok düşüktür. Kırmızı devler, küresel galaksilerde ve eliptik galaksilerde yaygındır. Beyaz cüceler, kırmızı dev fazlarını çoktan geçmiş ve ölmeye çok yakın olan yıldızlardır. Kırmızı deve dönüşen yıldızlar, yaşamsal bölgelerini içlerine alacak boyutta genişler ya da bu bölgeyi çok yüksek sıcaklıklara çıkartacak kadar ısı yayarlar. ( bu nedenle önceki yaşamsal bölgeden çok daha uzakta yer alan gezegenler, yaşam barındırmaya elverişli hale gelebilir.)

Yıldızın ömrü ile değişiklik gösteren enerji salınımı, yaşamı büyük oranda engeller. Ani bir iniş, çok kısa bile olsa, yörüngedeki gezegenlerde suyu dondurabilir. Hatta, büyük bir yükseliş, her şeyi buharlaştırabilir ve bu da sera etkisine neden olur. Bu etki okyanusların yeniden oluşmasına engel olabilir.

Kompleks kimya olmadan yaşamın olup olunamayacağı bilinemiyor. Böyle bir kimya, metalleri gerektirir. Hidrojen ve helyum harici diğer elementler, metaller, yaşamın oluşabilmesi için gereklidir. Bu tarz metallerin oluşabilmesi için bilinen tek yol bir süpernova patlaması. Düşük metal oranı, erken evrenin karakteridir : düğümsel kümeler ve diğer yıldızlar, evrenin erken evrelerinde oluştu. Bol miktarda metale sahip merkez yıldızlar kompleks hayatı desteklemek için elverişliydi. Bu yerlerin, spiral galaksilerin dış kollarında olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda bu bölgelerde radyasyon oranının da düşük olması gerekmektedir.

Gezegenlerin Düzgün Sıralanması

Depiction of the Sun and planets of the Solar System and the sequence of planets. Rare Earth argues that without such an arrangement, in particular the presence of the massive gas giant Jupiter (fifth planet from the Sun and the largest), complex life on Earth would not have arisen.

Nadir Dünya hipotezi, gezegen sistemlerinin kompleks bir yaşamı destekleyebilmesi için, bir şekilde Güneş Sistemi'ne benzer bir dizilimde olması gerektiğini söyler. İç gezegenler küçük ve kayaç, dış gezegenler büyük ve gaz olmalıdır. Bu gaz kütlelerinin koruması olmadan ( yerçekimleri oldukça güçlüdür ) asteroitlerle yaşanan çarpışmaların sayısı çok daha fazla olacaktır ve daha büyük bir oranda kütle kaybı yaşanacaktır.

Ek olarak, Güneş Sistemi'nin dizilimi yalnızca nadir değildir, aynı zamanda olabilecek en uygun dizilimdir çünkü büyük kütlede ve yer çekimine sahip gaz devleri, asteroitlerin, sistemde yer alan kayaç küçük gezegenlere çarpmasını engelleyebilmektedir.

 Devamlı Sabit Yörünge

Nadir dünya hipotezleri, büyük gaz kütlelerinin, yaşamın geliştiği gezegenlere , uydusu olmadığı müddetçe , çok da yakın olamaması gerektiğini söyler. Gaz devlerine yakın bir konum, yaşamın oluşma ihtimalini, doğrudan ya da yaşamsal bölgeyle oynamak kaydıyla altüst edebilir.

Newton dinamikleri, büyük gezegenleri, yüksek dış merkezliklerinde bulunduran sistemler için kaotik gezegensel yörüngeler yaratır.

Devamlı sabit yörünge kuralı, konak yıldıza (bunlara sıcak Jupiterler denir) yakın büyük gezegenler barındıran yıldız sistemlerini bu kuralın dışında tutar.Sıcak Jupiterler'in, konakçı yıldızlarında çok uzakta var olduğuna inanılır.

Doğru Boyutlardaki Karasal Gezegen

Planets of the Solar System to scale. Rare Earth argues that complex life cannot exist on large gaseous planets like Jupiter and Saturn (top row) a Uranus and Neptune (top middle) or smaller planets such as Mars and Mercury

Yaşamın oluşması için karasal bir gezegen gereklidir. Büyük gaz devleri, bu tarz bir yüzeye sahip olmadığı için, kompleks yaşamı destekleyemezler.

Çok küçük boyutlardaki bir gezegen, atmosferini tutamaz. Bu nedenle, yüzey sıcaklığı çok değişkenlik gösterir ve ortalama sıcaklık sürekli değişir, düşer. Uzun süre var olacak okyanusların oluşması imkânsız olur. Küçük bir gezegen aynı zamanda pürüzlü bir yüzeye sahip olur, büyük dağlar ve çok derin kanyonlar barındırır. Çekirdek çok hızlı soğur bu nedenle plato tektonikleri ya hayatın oluşamayacağı kadar uzun sürede olur ya da hiç meydana gelmez. Çok geniş bir gezegen ise, atmosferinin çok fazlasını tutar ve Venüs gibi olur. Venüs, Dünya ile çok benzer boyutlara sahip olmasına rağmen, atmosfer basıncı dünyanınkini 92 katıdır. Venüs'ün yüzey sıcaklığı 735 Kelvindir. Bu derece Venüs'ü , Güneş Sistemindeki en sıcak gezegen yapar. Dünyanın erken dönemdeki atmosferi, Venüs'e benzemesine rağmen, dev tesir efektini kaybetmiştir.

Plato Tektonikleri

The Great American Interchange on Earth, around ~ 3.5 to 3 Ma, an example of species competition, resulting from continental plate interaction

Nadir dünya hipotezleri, plato tektoniklerini ve manyetik alanların, kompleks bir yaşam barındırabilmek için gerekli olduğunu söyler. Ward ve Brownlee, biyolojik çeşitliliğin, karbon döngüsünün, global sıcaklık değerlerinin ve manyetik alanın, Dünya'nın kompleks bir yaşam barındırabilmesi için, plato tektoniklerine ihtiyacı olduğunu söyler.

Ward& Brownlee, sıradağların varlığının Güneş Sisteminde başka yerde bulunmamasının bile, tektonik hareketlerin direkt kanıtı olduğunu iddia eder ve bu durum yaşamı destekler.

Plato tektonikleri, radyoaktif bozulma esnasında kullanılan kimyasalın içeriğine bağladır. Mafik kayalarının üzerinde yüzecek daha az yoğunlukta kayaları oluşmalıdır.

Ward & Brownlee ve Tima Spohn gibileri , dünya üzerindeki kompleks yaşamı, platoların tektonik hareketlerinin, kimyasal bir döngü sağlayarak desteklediğini söyler. 

Plato tektonikleri ve kıtaların sürüklenmesi sonucunda, farklı pek çok kıta yaratılmış ve bu kıtalar da pek çok ekosistemin oluşmasına fırsat tanımıştır. Bu durum pek çok türün oluşmasına müsaade etmiş ve böylece, soyun tükenmesi ihtimaline karşı güçlü bir savunma elde edilmiştir.

Türlerin değişimine ve daha sonraları dünyanın kıtaları arasındaki rekabete örnek olarak Büyük Amerika Göçü verilebilir. Bu göç, Kuzey ve Orta Amerika'nın, Güney Afrika ile tektonik hareket sonucu ayrılması ile olmuştur ve yaklaşık 3,5 - 3 Ma kadar sürmüştür. Güney Amerika'nın bozulmamış faunası, 30 milyon yıl boyunca evrimleşmiştir. Pek çok tür, büyük bir kısmı Güney Amerika'dan olmak üzere, Kuzey Amerika'daki hayvanlarla girdikleri rekabet sonucu, yok olmuşlardır.

 Büyük Bir Uydu

Tide pools resulting from tidal interaction of the Moon are said to have promoted the evolution of complex life.

Ay, sistemde olağandışı bir durumdur çünkü Güneş Sistemindeki diğer kayaç gezegenler (Merkür ve Venüs ) uyduya sahip değildir. Ya da Mars gibi ,ufak asteroitleri yakalayarak elde ettikleri uyduları vardır.

Dev etki teorisi, Ay'ın , Mars boyutlarında bir şeyle çarpışılması sonucu oluştuğunu söyler. Theia (gezegen) ve Dünya çarpışmıştır. Bu çarpışma aynı zamanda dünyaya eksen eğikliğini kazandırmış ve rotasyon hızı sağlamıştır. Bu ani rotasyon, sıcaklıkta değişime neden olmuş ve Fotosenteze olanak tanımıştır. Nadir dünya hipotezi, yörüngedeki gezegene göre, rotasyon hızının çok büyük ya da çok küçük olmaması gerektiğini söyler. Büyük eğikliğe sahip bir gezegen, mevsimsel değişiklileri çok fazla hissedecektir ve bu kompleks bir yaşam için uygun değildir. Yavaş veya eğikliğe sahip olmayan bir gezegen ise iklimsel değişikliğin tetikleyeceği olaylardan mahrum olacaktır. Bu bakış açısı ile, Dünya'nın eğikliği tam olarak idealdir. Aynı zamanda, uydunun kütleçekimi de gezegenin eğikliğini etkiler. Bu eğiklik ve eğikliğin etkileri olmadan, gezegen üzerinde kompleks bir yaşam yaratmak imkânsıza yakındır.

Eğer Dünya, Ay'a sahip olmasaydı, Güneş'in kütleçekimden kaynaklanan okyanus gelgitleri, Ay nedeniyle meydana gelen okyanus gelgitlerinin yalnızca yarısı kadar olabilirdi. Büyük bir uydu, büyük miktarlarda gelgitler yaratır ve bu kompleks bir yaşamın oluşması için gerekli olabilir.

Büyük bir uydu aynı zamanda plato tektoniklerinin olma ihtimalini de, gelgitler sayesinde arttırır. Ay'ı yaratan etkinin aynısı, platoların tektonik hareketlerini de başlatmış olabilir.

Eğer dev bir çarpışma, büyük bir uydu sahibi olmak için tek şartsa, yaşamsal bölgedeki herhangi bir gezegen ikiz gezegen şeklinde var olmalıdır. Ancak bu şekilde, büyük bir etki yaratacak ve büyük bir uydu oluşturacak bir çarpışma yaşanabilir. Doğada böyle bir nesnenin varlığı olasılığı yok olarak görünür. 

Kompleks hayat için bir ya da daha fazla etken

This diagram illustrates the twofold cost of sex. If each individual were to contribute to the same number of offspring (two), (a) the sexual population remains the same size each generation, where the (b) asexual population doubles in size each generation

Gezegenlerin dünya ile benzer davranışlar sergileyip sergilemediğine bakılmaksızın, bazıları hayatın basit bir bakteriden başladığını iddia eder. Biyokimyacı Nick Lane, basit hücrelerin (Prokaryot) Dünya'nın oluşumundan kısa bir süre sonra ortaya çıktığı, fakat ataların hepsinde ortak bulunan ökaryotların oluşumu için, Dünyanın oluşumundan bu yana geçen sürenin yaklaşık yarının kullanıldığını savunmaktadır. Bazı bakış açılarına göre, prokaryotlar, Ökaryotlara evrimleşmek için gereken hücresel enerjinin binde onuna sahiptir. İki bilyon yıl önce, basit bir hücre kendini çoğaltması esnasında kendiyle birleşerek Mitokondriyi oluşturdu ve bu da enerjinin oluşturulmasına olanak sağladı. Karşı cinsle çoğalma da evrimsel biyolojideki ana gizemlerden bir tanesidir. Organizmaların %50'si kendi kendine üreyebilecekken, diğerlerinin dişi ve erkek diye ayrılmasına neyin neden olduğu hala tam olarak belli değildir.

 Evrim için Doğru Zaman

Evim zaman çizgisi

Dünya tarihinde, yaşamın denizlerden başlayarak var olduğu düşünülürken, karmaşık organizmaların evrimini tamamlaması yaklaşık 800 milyon yıl aldı. Dünya üzerindeki medeniyet yaklaşık 10.000 yıldır var ve uzayla iletişim 80 yıldan daha az bir süreden beri sağlanabiliyor. Güneş Sistemi'nin yaşı yaklaşık 4,57 Ga ve buna göre ekstrem iklim şartları, süper volkanlar ve büyük meteorların etkileri çok küçük bir dönem olarak kalıyor. Bu tarz olaylar, yaşamın oluşmasına ve akıllı bir yaşama ziyadesiyle zarar verdi. Örneğin, Permian-Triassic kütle yok oluşu, Batı Avrupa'daki bir alanın devamlı olarak volkanik tahribatına maruz kalması nedeniyle oluştu. Bu olay var olduğu bilinen türlerin %95'ini 251.2Ma'da yok etti. Yaklaşık 65 milyon yıl önce, Chicxulub Krateri etkisi, pek çok gelişmiş türün yok olmasına neden olan etkenlerden bir tanesi.

Eğer Dünya dışı zeki varlıklar, Dünya ile iletişim kurabilecek kadar bir uzaklıktalarsa, aynı evrim zaman aralığında yaşamış olmalılar. En yakın Dünya benzeri gezegen 11.9 ışık yılı uzakta, bu gezegen adaylarından Tau Ceti e ve f, Tau Ceti yıldızı etrafındalar, bu yıldızınsa Güneşten 1,23 bilyon yıl daha yaşlı olduğu düşünülüyor.

Yaşamın oluşması ve medeniyetin gelişiminin, gezegenin yaşı ile orantılı olduğunun düşünüldüğü bir var sayımda, 723 Ma ve 12,691ka olmaları gerekir. Güneş Sistemi dışındaki bir gezegende eğer hayat oluşmuşsa, medeniyet ve radyo sinyalleri arasında bayağı zaman geçmiş olmalıdır.

Akıllı yaşamın tahribat riski bir Drake eşitliğinde bir faktör değildir. Eocene-Oligocene yok oluş olayından bu yana, çok büyük ölçekli bir yok oluş meydana gelmedi.

Zeki bir yaşamın var olma şansının yüksekliği, sistemde yer alan büyük kütlelere bağlıdır. Örneğin bizim sistemimizde bu görevi Jüpiter ve Ay üstlenmektedir. Bu tarz sistemlerde büyük ölçekli vektör yok oluşu, neredeyse imkânsızdır.

Nadir Dünya Eşitliği

Takiben konular Cramer'den alınmıştır. Nadir dünya eşitliği, Ward ve Brownlee'nin Drake eşitliğine karşı oluşturduğu bir eşitliktir. Bu eşitlik, Samanyolu Galaksisinde yer alan kompleks yaşam barındırabilecek gezegen sayısını hesaplar.

Göre Nadir Toprak, Kambriyen patlaması gördüm aşırı çeşitlendirme chordata basit formları gibi Pikaia (resimde) bir beklenmedik olay
[2]

eşitlikte:

  • N* Samanyolu Galaksisindeki yıldızların sayısıdır. Bu rakam çok iyi tahmin edilemez, çünkü Samanyolu Galaksisinin kütlesi de iyi tahmin edilememektedir. Ek olarak, küçük yıldızların sayısı hakkında çok az bir bilgi vardır. N* en az 100 bilyondur ve eğer evrende zor görünür yıldız sayısı çok fazla ise belki de 500 bilyonun üzerindedir.
  • bir yıldızın yaşanabilir bölgesindeki ortalama gezegen sayısıdır. Bu bölge oldukça dardır çünkü bölgenin oluşumu kısıtlanmış pek çok gerekliliğe bağlıdır. Bu bölgedeki gezegenlerin, sıcaklıkları suyu sıvı fazda tutmaya uygun olmalıdır bu olmadan kompleks bir yaşam geliştirilemez. Bu nedenle bu sayı, 1dir ve büyük ihtimalle bu üst sınırdır.

Biz  olduğunu var sayıyoruz. Nadir Dünya Hipotezleri diğer 9 Nadir Dünya denklemlerinin bir listesi olarak aşağıda görünebilir 10^−10 dan büyük olmayan bütün fraksiyonlar aşağıdadır. N, 0 dan küçük 1 den daha büyük olamaz. Ward ve Bownlee aslında N değerini hesaplayamamaktadır. Bu değerler kolaylıkla hesaplanamaz çünkü biz bir data noktasına kadar olan değerlere sahibiz.

  • galaktik yaşanabilir bölgede yer alan yıldızlar için kullanılan bir fraksiyondur.
  • Samanyolunda yer alan, gezegenleri olan yıldızlar için kullanılan bir fraksiyondur
  • gaz formunda değil de katı metalik yüzeye sahip gezegenler için kullanılan fraksiyondur.
  • yaşanabilir gezegenlerden mikrobik yaşam bulunduranlar için kullanılır ve Ward-Brownlee'ye göre bu fraksiyon çok küçüktür
  • karmaşık yaşam barından gezegenler için kullanılan bir fraksiyondur. Dünya'da mikrobiyolojik hayatın gelişimi için geçen zamanın %80inde, sadece bakteriler vardı. Bu nedenle Ward-Browlee'ye göre bu fraksiyon da çok küçüktür.
  • Karmaşık yaşamın var olduğu toplam yaşam aralığıdır. Karmaşık yaşam bir yerde sonsuza kadar var olamaz çünkü gezegene enerji sağlayan yıldızın enerjisi bir süre sonra tükenecektir. Daha sonra bu yıldız bir kızıl deve dönüşür ve yaşanabilir bölgedeki bütün gezegenleri içine alarak yok eder
  • büyük bir uyduya sahip gezegenler için kullanılan bir fraksiyondur. Eğer dev etki teorisi, Ay'ın orijini için doğruysa, bu sayı da oldukça küçüktür.
  • Jovianları ile birlikte bulunan gezegenlerin sayısı için kullanılan fraksiyon. Bu nicelik büyük olabilir.
  • düşük sayıda yok olma olayı ile karşı karşıya kalmış gezegenlerin sayısı için kullanılan fraksiyon. Ward-Brownlee'ye göre bu sayı küçük olmalıdır çünkü Dünya baz alınarak düşünüldüğünde, Cambrian patlamasından beri böyle bir olay yaşanmamıştır.

Nadir Dünya Denkleminde, Drake denkleminin aksine, kompleks bir yaşamın, akıllı bir yaşam formuna dönüşmüş olma olasılığı dikkate alınmaz. Barrow ve Tipler, ilkel kordalılardan evrimin, mesela pikaiadan insan oğluna, beklenmedik bir olay olduğunu konusunda hem fikir. Örneğin, insanların beyinler bu derece geliştirmiş olmaları, pek çok uyum dezavantajını da bir arada getirdi. Daha gelişmiş bir metabolizmaya, daha uzun bir gestasyon periyoduna ve çocukluğun ömrün yaklaşık %25'ini kapsamasına neden oldu. İnsanların da dahil edildiği diğer beklenmedik durumlar :

  • Ellerini kullanabilen bir omurgalıdır. Uyum içerisinde olan bir göz el koordinasyonu vardır ve bu onu doğada çok maharetli bir varlık haline getirdi.
  • Diğer memelilere kıyasla, çok daha ifade edilebilir bir ses kabiliyeti vardır ve bu konuşmayı olası kılmıştır. Bilgiler paylaşılmış, kültürler oluşturulmuştur.
  • Soyutluğu formülleştirebilmesi, matematiğin icadına olanak tanımıştır. Böylece de bilim ve teknoloji gelişmeye başlamıştır.

Savunucuları

Nadir Dünya hipotezini savunan yazarlar:

  • Stuart Ross Taylor,[3] Güneş Sistemi uzmanı, bu hipoteze sıkı inanlardan. Taylor aynı zamanda, Güneş Sistemi'nin de çok ilginç olduğunu söyler çünkü çok fazla şans eseri olay sonucunda oluşmuştur.
  • Stephen Webb,[4] Fermi paradoksu hakkındaki aday çözümleri ile bilinen bir fizikçi.
  • Simon Conway Morris, Nadir Dünya Hipotezlerini Hayatın Çözümü : Yalnız Evrende Kaçınılmaz insanlık isimli kitabının 5.kısmında işleyen bir paleontolog.
  • John D. Barrow ve Frank J. Tipler (1986. 3.2, 8.7, 9),Samanyolunda ve hatta bütün evrende var olan zeki tek türün insanlar olmasının çok yüksek ihtimal olduğunu söyleyen kozmologlar. Antrhropic Kozmolojik Prensiple isimli kitaplarının ana konusu bu olmasa da, bu kompleks hayatın oluşumu için fiziğin nasıl işlemesi gerektiğini konu almıştır.
  • Ray Kurzweil, bir bilgisayar öncüsüdür ve tekilliğin savunan kişidir. Dünya'nın, teknolojinin kullanılmaya başladığı tek gezegen olduğunu savunur. Dünya benzeri başka gezegenler var olsa bile, Dünya içlerinde en gelişmişi ve ilerlemiş olanıdır çünkü diğer türlü diğer kültürlerden everenin fiziksel kapasitesine göre bir açıklama olması gerekirdi.
  • John Gribbin, üretken bir bilim yazarı. "Evrende Yalnızız : Neden Gezegenimiz Benzersiz ? isimli kitabıyla bu fikrin savunucusu.
  • Guillermo Gonzalez, galaktik yaşanabilir bölge teriminin yaratıcısı ve astrofizikçi. Bu tezini kitabı The Privileged Planet de, akıllı yaşam formları konseptiyle anlatmıştır.
  • Michael H. Hart, bir astrofizikçi. Yaşanabilir bölgenin ne kadar dar bir alan olduğunu açıkladığı kitabın yazarı Dünya Dışı Varlıklar : neredeler ? ve Atmosferik Evrim, Drake denklemi ve DNA : sonsuz evrendeki seyrek yaşam" kitabının yazarıdır.
  • Howard Alan Smith, PhD., astrofizikçi ve "Işığın Yanmasına izin ver : modern kozmoloji ve Kabbalah : din ve bilim arasında yeni bir konuşma" isimli kitabın yazarı.

Eleştiri

Nadir Dünya Hipotezine karşı pek çok farklı tez vardır.

Antropik Nedenler

Nadir Dünya Hipotezini özetleyecek olursak, karmaşık yaşam formlarının nadir oluşunun nedeninin çok ya da az Dünya benzeri bir yüzey ihtiyacı ve uygun bir uydu gereksiniminden kaynaklandığını görürüz. Bazı biyologlar, Jack Cohen gibi, bu yaklaşımın çok sınırlayıcı ve kısıtlı olduğunu söyler. Bu savunmayı, çember gibi görürler.

David Darling e göre, Nadir Dünya Hipotezleri ne bir hipotezdir ne de bir öngörü. Ancak, Dünya üzerindeki hayatın oluşumu ile ilgili bir bilgi verebilir. Ona göre Ward ve Brownlee, kendi düşünceleri doğrulayacak faktörleri seçmekten başka bir şey yapmamıştır.

Dünya ile ilgili neyin olağandışı olup olmadığı önemli değil : uzaydaki her gezegenin kendine özgü barındırdığı şeyler var. Önemli olan şey Dünyanınki gibi olayların olağan dışı değil, kompleks bir hayatı gelişmesi için şart olup olmadığıdır. Bu zamana kadar bunu diyebilecek bir şey görmedik.

Eleştiriler aynı zamanda Nadir Dünya Hipotezleri ve zeki yaşam formlarının tasarlanışı arasında da bir bağlantı olup olmadığı tartışmaktadır.

Güneş Sistemi Dışında Keşfedilen ve Ana Sırada Bulunan Yıldızların Sayısının Çok Olması

Güneş Sistemi dışında yapılan keşiflerin sayısında, 1337 gezegen sisteminde 2093 gezegen keşfedilmesi ile artış yaşandı. Nadir Dünya savunucuları Güneş benzeri sistemler dışında yaşam olamayacağını savunuyorlar. Fakat, bazı dış dünyadaki canlıları inceleyenler, doğru şartlar sağlandığı takdirde yıldız dışı ortamlarda da yaşam oluşabilir. Var ol

Güncel teknoloji Nadir Dünya Kriterlerinin önemi için yapılacak testleri kısıtlıyor. Bunlar yüzeydeki su, tektonik hareketler ve büyük bir uydu henüz belirlenemedi. Dünya boyutlarındaki gezegenleri tespit edebilmek oldukça güç. Bilim insanları şu anda kayaç gezegenlerin, Güneş benzeri yıldızların çevresinde bulunduğunu söyleyebiliyor. Dünya Benzerliği İndeksi (DBİ) kütle, yarıçap ve sıcaklık için ölçümler gibi kriterlerin ölçümlerle sağlanması gerekiyor.

Yaşanabilir Bölgede Bulunan Kayaç Gezegenler Nadir Olmayabilir

Boyut olarak Dünya'ya benzer gezegenler benzer yıldızların yaşanabilir bölgelerinde nispeten büyük sayıda bulunması. 2015 ınfographic gösteriyor Kepler-62e, Kepler-62f, Kepler-186f, Kepler-296e, Kepler-296f, Kepler-438b, Kepler 440b, Kepler-442b.[5]

Bazıları yaşanabilir bölgelerde bulunan kayaç gezegen sayısının ( olarak nadir dünya eşitliğinde göstermiştik ) oldukça kısıtlayıcı olduğunu düşünüyor. James Kasting, Titius-Bode yasasını, yaşanabilir bölgeleri en az bir gezegenin bir diğeri etrafında dönebildiği alanlar ve %50 şans olarak yorumlamanın bir hata olduğunu söyleyerek bahsediyor. 2013'te Proceeding of the National Academy bir makale yayınladı. Bu makaleye göre, Güneş benzeri yıldızların beşte birinin dünya benzeri gezegenlere sahip olduğu düşünülüyor. Bu dünya benzeri gezegenlerin de yaşanabilir bölgelerde bulunduğu söyleniyor. 8.8 bilyon kadarı dolayısı ile Samanyolunda var olabilir. 4 Kasım 2013'te astronotlar Kepler Uzay Görevinden elde ettikleri verilere dayanarak, kendi yıldızları etrafında Dünya boyutlarında, veya kızıl cücelerin etrafındaki yaşamsa bölgelerinde dönen 40 bilyon kadar gezegen olabileceğini söylüyor. Bunların 11 bilyon kadarının Güneş benzeri yıldızlar etrafında döndüğü düşünülüyor.

 Jupiterin Rolü Hakkındaki Belirsizlik.

, bir sistemin Jovian koruyucusu olarak barındırdığı gezegen sayısıydı. Bu da yok oluş olayları için kullanılan faktörle  alakalı idi. Kasting 2001'de, Nadir Dünya'yı, Jupiterin bir koruyucu olup olmadığına dair sorgulamaya başladı. 2005 Nice Model ve 2007 Nice 2 model'i barındıran bilgisayar simülasyonlarına da dayanarak, Jupiterin kütleçekim etkisinin diğer gezegenler üzerinde ikna edici olmayan bir etkiye sahip olduğu anlaşıldı. Horner&Jones (2008) bilgisayar simülasyonlarını kullanarak yaptıkları bir araştırmada Güneş Sisteminde dolanan bütün gezegenleri üzerinde yaptığı etki henüz net olmasa da, Dünya üzerinde Jupiter'in korumaktan daha fazla etkisi olduğu bulundu. Lexell' Kuyruklu yıldızı, Dünya'nın yanından bu zamana kadar kaydedilen herhangi bir kuyruklu yıldıza göre kıl payı ile geçmiştir. Bunun nedeninin ise, Jupiter'in yer çekimi olduğu biliniyordu.

 Tektonik Hareketler Dünya'ya Özgü Olmayabilir

Jeolojik keşifler gibi etkin özellikleri Pluto Tombaugh Las Cortes de Cadiz görünmesini aykırı değişken bu jeolojik olarak aktif dünyalar gibi nadir Toprak vardır.[6]

Ward-Brownlee, tektonik hareketlerin karmaşık yaşamın oluşması için gerekli olan biyokimyasal döngüyü desteklemesi için şart olduğunu söylemektedir. Bu hareketlerin, dünya dışında bir yerde de bulunamayacağı ön görülmektedir. Fakat son dönemlerdeki kanıtlar, benzer hareketlerin oluştuğu ya da oluşmakta olduğunu gösteriyor. Örneğin Plüton'un jeolojisi, "dağlar ve volkanlar yoksa, volkanik aktivitelerde olamaz" şeklide Ward-Brownlee tarafından tanımlanmıştır. Fakat bunun aksine, Plüton jeolojik olarak aktif şekilde yüzeyden organik moleküller salgılamaktadır. Tektonik levha hareketleri Martian ikilemine bir öneri olarak ortaya kondu ve 2012'de Jeolog An Yin,Marsta aktif olarak olan levha hareketlerini kanıtladı. Europa da uzun zamandır tektonikleri barındırdığı hakkında şüphe ile yaklaşılıyordu ve 2014 yılında NASA, Europada da levha hareketleri olduğunu duyurdu. Kasting büyük kayaç gezegenlerin levha hareketlerine sahip olmasında ilginç bir durum olmadığını iddia ediyor. Saf ve sıvı suyun yüzeyde radyoaktif elementlerin yardımı olmaksızın da içsel bir ısı ile var olabileceğini öne sürüyor. Valencia ve Cowan tarafından yönetilen araştırmalarda, Dünya boyutlu gezegenlerin yanında Süper Dünyaların, ki daha çok bulunuyorlar, da yüzeylerinde tektonik hareketler bulundurmamaları neredeyse olanaksız olarak tanımlanıyor.

Çok Hücreli Bir Yaşam İçin Serbest Oksijen Çok Nadir hatta Bir Ön Şart Bile Olmayabilir

Spinoloricus Kasım gibi hayvanlar. sp. oksijen olmadan hayvan yaşamı mevcut değildir öncül meydan görünür

Moleküler oksijen hipotezi, hayvanların varlığı için gereklidir ve Nadir dünya eşitliklerinde  faktörü ile gösterilir. Bu ancak Dünyadaki gibi tektonikler ile sağlanabilir diye düşünülüyordu. Ancak yeni keşiflerle bu durum da geçerliliğini yitirmiş oldu.

Ward-Brownlee "eğer oksijenlenme ve dolayısıyla hayvanların var oluşumu, eğer dünyada kıtalar erozyona hiç uğramasaydı olabilir miydi" diye soruyor. Dünya dışında serbest oksijen son zamanlarda diğer katı cisimlerde de gözlemlenmeye başladı bunlardan bazıları Merkür, Venüs, Mars ve Jupiter'in 4 uydusu, Satürn'ün uydusu Enceladus (uydu), Dione ve Rhea ve hatta kuyruklu yıldızın atmosferidir. Bu, bilim insanlarının, fotosentez dışında bir şeyin oksijence zengin bir ortam yaratıp yaratamayacağına dair araştırma yapmasına neden oldu. Wordsworth (2014) foton ayrışmasının, dünya dışındaki gezegenlerde dünyada olduğu gibi olmayabileceğini, fakat aslında yaşamın oluşmasına neden olabileceğini söyledi. Narita (2015) bununla ilgili Titan (uydu)'ın jeolojik mekanizmasını ve atmosferdeki oksijeni örnek veriyor.

Ward ve Brownlee'nin "oksijenin yaşamın vazgeçilmez bir kaynağı olduğunu iddia etse de, anaerobik bakterilerin oksijensiz bir metabolizması olduğu bulundu. Akdeniz'in aşağı seviyelerinde tespit edilen bazı canlıların hidrojen tabanlı bir metabolizmasının olduğu, mitokondrisinin bulunmadığı anlaşıldı. Schirrmeister ve Mills in bağımsız çalışmaları da, dünyadaki çok hücreli yaşamın Büyük Oksijenlenme Olayı'nın bir sonucu olarak değil, çok daha öncesinden beri var olduğunu gösterdi.

NASA bilim adamları Hartman ve McKay, levha hareketlerinin oksijenin yavaş salınımında rolü olabileceğini ( dolayısıyla karmaşık yaşamı hızlandıracağı yere yavaşlatmış olabileceğini ) savundular. Tilma Spoh tarafından 2014'te yapılan bir bilgisayar simülasyonu ile levha hareketlerinin karmaşık yaşamın oluşumundan kaynaklanabileceğini önerdi. Silikenlerin kayaçlar üzerindeki hareketleri, levhalar arasında su oluşmasına neden olmuş olabilir. Kastig, eğer oksijen Cambrian patlamasına neden olduysa, oksijeni fotosentezle üreten bütün gezegenlerin karmaşık yaşam bulundurması gerektiğini söyledi.

Manyetik Alan Bir Gereklilik Olmayabilir

Dünyanın Manyetik alanın, karmaşık bir hayatın oluşumundaki önemi tartışılıyor. Kasting, atmosferin kozmik ışınlara yeterli bir koruma sağladığını ve manyetik kutup değişimleri zamanında bile atmosferi süpürerek geçtiğini iddia ediyor. Kasting aynı zamanda manyetik alanın rolünü, ökaryotların evrimi esnasında bilinen en eski magnetofosillere dayandırarak reddediyor.

 Bir Uydu Nadir veya Gerekli Olmayabilir

İki gezegen organları arasında bir çarpışma sanatçının tasviri. Böyle bir etkisi olabilir değil gerekli için oluşturmak dönüş hızı, dönme ekseni, levha tektoniği veya manyetik alan.

Büyük bir uydu için gereklilik, fm faktörü ile nadir dünya denklemlerinde bahsedilmişti, de tartışmalı olan konulardan biri. Eğer gerekli olduğu düşünülse bile, böyle bir durum Nadir Dünya Hipotezinde ön görüldüğü kadar olağandışı bir durum olmayabilir. Princestone Üniversitesinden Edward Belbruno ve J. Richard Gott'ı yaptığı son çalışmalarda, Ay'ı oluşturan bir dizi olayın, yani dev etkilerin, diğer gezegen sistemlerinde de meydana gelebileceğini kanıtladı.

Nadir Dünya'nın iddialarından olan Ay'ın Dünyaya olan sabitliği ve dönüşünün karmaşık bir hayat için gerekli olup olmadığı sorgulanmıştır. Kasting, Ay olmadan Dünyanın karmaşık bir hayat için uygun iklim şartlarına sahip olacağını ve Ay olmadan dönüş hızının da tahmin edilebileceğini savunur. Dev etki teorisinin, Ay'ın Dünyanın dönüş hızını değiştirdiğini yaklaşık olarak bir günü 5 saat daha uzun yaptığını söylemesine rağmen, Ay bu etkiyi çok yavaş bir sürede yapıyor. Yani 100 milyon yıl sonra Dünyanın bir günü yaklaşık 24 saat 38 dakika ( Mars'ınki ile aynı), 1 bilyon yıl sonra 30 saat 23 dakika yapacağı ön görülüyor. Büyük hızlar, çok kuvvetli rüzgarları var ederken, çok yavaş bir dönüş hızı da çok soğuk bir ortam ve uzun geceler yaratıyor.

Nadir Dünya savunucuları, Dünyanın tektonik hareketlerinin, eğer ay ve gelgitsel hareketler olmasaydı oluşmayacağını savunuyor. Ay'ın gelgit etkisinin tektonik hareketler üzerindeki etkisi hala kanıtlanmamıştır. Ancak, Mars gibi belki de büyük bir uyduya hiç sahip olmamış gezegenlerdeki tektonik hareketler bunun bir kanıtı. Kasting, büyük bir uydunun, levha tektonikleri için gerekli bir ön ayak olmadığını söylüyor.

Karmaşık yaşam alternatif yaşam alanlarında ortaya çıkabilir

Karmaşık hayat var başka ortamlarda benzer o etraftaki siyah sigara içen Toprak.

Nadir Dünya savunucuları, basit bir yaşamın yaygın olabileceğini ancak karmaşık bir hayatın oluşmak için belirli çevresel koşullar gerektirdiğini savunuyor. Dirk Schulze-Makuch böyle bir çıkarımı desteklemek için herhangi bir kanıta sahip olunmadığını, alternatif biyokimyasallar ile çok aşırı şartlar altında bile karmaşık hayatın oluşabileceğini savunuyor. Nadir Dünya hipotezlerinin savunucuları mikrobik canlıların dünyanın yüzeyinin altında bulunabileceğini söylese de bazıları bu durumda da karmaşık bir yaşamın oluşabileceği görüşünde. Bazıları, Dünyanın yer altı koşullarına uygun koşullardaki durumlarda canlıların oluşabileceği görüşündeler. Örneğin Europa (uydu) ve Enceladus (uydu). Antik ekosistemlerde var olmuş bu canlılar Dünya'da olduğu gibi, kompleks bir yaşamın var olmasına öncü olabilirler ve bu yaşam yerkürenin yüzeyinden bağımsız olarak gelişebilir.

Notes

  1. 1 Morphology of Our Galaxy's 'Twin' 15 Şubat 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Spitzer Space Telescope, Jet Propulsion Laboratory, NASA.
  2. Ward & Brownlee 2000, ss. 271–5
  3. Taylor 1998
  4. Webb 2002
  5. Clavin, Whitney; Chou, Felicia; Johnson, Michele (6 Ocak 2015). "NASA's Kepler Marks 1,000th Exoplanet Discovery, Uncovers More Small Worlds in Habitable Zones". NASA. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2015.
  6. Gipson, Lillian (24 Temmuz 2015). "New Horizons Discovers Flowing Ices on Pluto". NASA. 15 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2015.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.