Kadırga
Kadırga, daha çok Akdeniz'de kullanılan çektiri (çektirme) tipi bir savaş gemisi. İlk olarak 8. yüzyılda Akdeniz'de deniz savaşlarında kullanılmaya başlandı. 17. yüzyıla kadar gelişme göstermiştir. Antik çağlardan beri kullanılırdı. Asıl hareket mekanizması kürektir ve yelken buna yardımcı olması için tasarlanmıştır.
Kullanıldıkları Tarihi Çağa Göre Kadırga Türleri
Değişik tarih çağlarında kullanılan ana kadırga tipleri, büyüklükleri sırasına göre aşağıda verilmiştir:
Pentekontera
Tek katta, geminin iki kenarında iki sıra halinde, her sırada 25 olmak üzere toplam 50 kürekçi bulunmaktadır.
Kadırga tarihte Akdeniz denizcilik medeniyetleri tarafından kullanılmış standart teknedir.
Bireme
MÖ 5. yüzyıldan itibaren Antik Yunan medeniyetinin ana bahriye teknesi birem olmuştur. Eski Yunanlar ile savaşa giren Pers-İran İmparatorluğu donanması gemileri de birem türündendi. Ancak Eski Roma çağında yerine trirem geçmiştir.
Liburna
Roma çağlarında kullanılan orta büyüklükte bir teknedir. Fakat karaya yakın destek sağlayabilmesi, hızlılığı ve yüksek manevra kabiliyeti dolayısıyla takip, lojistik destek ve hızla asker nakliyatı için tercih edilen tekneydi.
Trirem
Trirem tipi gemiler klasik deniz güçlerinin ana bel kemiğini oluşturmaktaydılar. Hızlı, çevik hareketli ve kolayca manevra edilebilmeleri dolayısıyla orta çağlara kadar Akdeniz'in her tarafında yaygın olarak kullanılan harp tekneleriydiler.
Kuadrirem
Teknenin her iki tarafında dört sıra kürekçiler bulunmaktaydı ve kuinkueremlerle birlikte klasik çağlar harp gemilerinin en büyükleri olmaktaydılar.
Eski Orta Çağlar
Orta Çağ Sonları ve Yeni Çağ
Karamürsel
Osmanlı donanması kurulması sırasında kullanılan ilk küçük çektiri tipi gemiye "Karamürsel gemisi" adı verilmektedir. Bu çektiri tipte gemiler bir buçuk direkli, sivri üçgen yelkenli ve sonraları nakliyede kullanılan bir buçuk direkli, sivri üçgen yelkenli, güvertesiz küçük çektiri şeklinde tekneden ibaretti. Değişik şekillerde büyük tipleri de yapılmıştı. Sonradan nakliye işlerinde de bu tip Karamürsel gemileri kullanılmıştır. İstanbul ve Marmara sahilleri arasında işleyen "Karamürsel" gemi nakliye gemileri hem kürek hem yelkenle giderdi.
Firkate
Osmanlı donanmasında kullanılan küçük çektiri tipi savaş gemisi. Her bir küreği 2 veya 3 kişi çeken 10-17 kürekçi oturağı ihtiva etmekteydiler. Firkatelerin her küreğini iki-üç kişi çekerdi. Hızlı hareket ettiklerinden haber getirip götürmekteydiler. Muharebe zamanlarında firkatelere 80 hatta 100 levend konulmaktaydı. Firkateler, nehirlerde de kullanılmakta ve özellikle Tuna Nehri üzerindeki ince donanmada önemli olarak yer almaktaydılar.
Pergende
Pergende bir çektiri tipte küçük ama nispeten hızlı savaş gemisi idi. Genellikle haberleşme ve nakliye için kullanılmaktaydı. Genel olarak kürekle yürümekteydi ama yardımcı sivri üçlü yelken kullanmak için bir yelken direği bulunmaktaydı. Büyüklüğü 18-19 kürekçi oturağı bulunacak şekilde idi ve uzunluğu 33-40 zira olarak değişmekteydi. Tuna ince donanmasında ve genel olarak sahil koruma karakol görevleri için genel denizlerde kullanılmakta idi. XVİ. yüzyılda pergende gemileri "fırkate" ile aynı kabul edilmekteydi.
Kalyota veya kalite
Kalyota veya kalite küçük bir kadirga çektiri tipte olup kadırgadan daha hafif ve küçük ama daha hızlı savaş gemisi idi. Özellikle savaşlarda takip ve karakol işlerinde kullanılmaktaydılar. Büyüklüğü her bir küreği ikişer veya üçer çeken 19-24 kürekçi oturağı bulunacak şekilde idi. Uzunluğu 33-48 zira uzunlukta idi. Savaş zamanlarında kalyatalarda 220 kadar cenkçi bulundurulmaktaydı. Kalyatalar başlarına toplar bulunmaktaydı. Hicri 1498 (hicri 893) tarihli bir belgeye göre bir kalyata bir baş topu, 2 darbzen ve 4 prangı vardı. Mayıs 1698 (Zilikade 1109 hicri) tarihli bir tezkireye göre bir kalyataya top mühimmatı olarak 258 yuvarlak verilmekteydi. XVİ. yüzyıl sonlarında bir kalyatada 2 usta topçu neferi de bulunmaktaydı. Genel denizlerde kullandığı gibi Tuna ince donanmasında da kalyatalar bulunmaktaydı.
Fusta
Kalyota şeklinde ve karakterinde ama kalyotalardan daha büyük ama kadırgadan daha küçük boyda savaş gemisi. Donanma filolarının öncüleri ve için ve sahil koruma için kullanılmakta idiler.
Kadırga
Baştarda
Çektiri tipinde kadırgaların büyüğü bir tür olan harp gemisine verilen addır. Donanma komutanı bir amiralin (riyale) gemisi veya büyük rütbeli bir komutanın (patrona) gemisi olarak kullanılan, kadırgadan daha büyük olan bir gemiyi tarif etmektedir. Bu tip kadirga gemisinin ismi İtalyanca galea bastarda teriminden turetilmisti. Genellikle kürekle çalışmaktaydı; fakat iki veya tek sereni de bulunup yelkenle de hareket kabiliyeti bulunmaktaydı. Kurekle hareket icin Osmanlı baştardaları 6-32 çift küreğe sahip olup her kürek 5-7 kürekçi tarafından çekilmekte idi. Güvertesinin altında kürek çekilen baştardalar "bastarda girap" olarak isimlendirilmekte idi. Kıç çadırı özel kumaştan el işlemeli olurdu.
Büyük kadırga
"Büyük kadırga" (It. : galea grossa) genellikle deniz ticareti için yük taşımak için büyük boyda bir kadırga şekilli "çektiri" gemi yani kısaca "ticaret için büyük kadirga". Genellik bu tip kadırgalar ticari amaçla yapımlanıp kullanılmasına rağmen çok kere istenilirse deniz savaşı yapabilmek için gereken top ve bordolama malzemeleri de taşıyarak deniz savaşı yapmak içimn hazırlanan savaş filolarında da kulanılmıştır.
==̩̩̩=̩ Yarım baştarda̩̩̩̩̩̩̩==̩=̩
"Yarım baştarda̩̩̩̩̩̩̩" (It.: piccola bastardella) komuta gemisi olmayan ve 26 oturaklı olan baştardalara "yarım" (veya "orta") adı verilirdi. Bu yarım baştardalar büyüklüğü bir harp gemisi olan kadırga (It.: galea sottile) ile daha çok ticaret gemisi olarak kullanılan büyük kadırga (It. : galea grossa) arasındaydı. Osmanlı donanmasında "yarım" baştardaların boyu 7 zira (takriben 42.75-51.30 metre) idi ve 26 oturakdaki her küreği 5 ila 7 kürekçi çekerdi.
Mavna, mahon veya galeas
Mahon, mavna (galeas) tipi gemi Venedikli gemi ustalari tarafından 16. yuzyilda gelistirilen kadirga tipli cektiri ve kalyon tipli yelkeknli arasinda olan bir gemidir. Bu tip gemiler buyuk boylu olup genellikle ticari esya tasimak icin kulanilan "buyuk kadirga" boyutlarinda ve sekilindedir. Tipik bir 17. yuzyil yapimi mavnanin boyu 59 metre en buyuk genisligi 9 metre olup su altindan kalan kismi 3.5 metredir. Mavnaini basindaki pruva yuvarlak ve kicin ki pupa da "karpuz kicli" tabiriyoe yuvarlaktir. Tipik bir mavnanin kadirga gelenegine kic tarafinda cadirli platform hem de bas tarafinda cadirla kapli platform bulunmakta ve bu iki platormu baglayan bir kopru kurekcilerinin baslari seviyesinde bulunmakta idi. Kurekciler yuksek bordalar arkasinda iki kat uzerinde altli-ustlu ve iskele-sol ve sancak-sag da olarak dort grup olarak oturmakta idiler. Her grupta 32 tane 15 meter uzunlugunda kurek bulunup her bir kurek icin 7-8 tane kurekci bulunmakta idi. Mavna bu kurekciler tarafından kurekle cekilereek yurutulebilecegi gibi uc sereni olup yelkenle de yurutulebilmektedir. Tipik bir mavnada hucum atesli silahi olarak 10 tane savaş topu ve 30 tane kucuk saga sola ve asagi yukari 360 derece dondurulebilir "doner top (Ispanyolca: peterero)" bulunmakta idi. Bircok tarihçi Osmanlı donanmasini Kutsal Ittifak donanmasi tarafından Ekim 1670'te İnebahtı Deniz Muharebesi'nde buyuk mağlubiyete ugratmasini Kutsak Ittifak'in filosu icinde buluna "mavna"larin Osmanlı kardirgalarinin hucumuna karsi koyabilip mavnalrin hucumunada Osmanlı kadirgalarinin buyuk zarar gormesine baglarlar.
Paşa baştardası
"Paşa baştardası" Osmanlı deniz filolarında komuta mevkii olup gerek harbde ve gerek sulhde Kaptan-ı Derya'nın komuta gemisi kullanılırdı. "Paşa baştardası" 36 oturaklı idi; her oturak için 7 kürekçi bulunurdu. Boyu 77 zira (takriben 57.75-69 metre) id). Her iki kürek arasında üçer cenkci yerleştirilirdi. Böylece "paşa baştardasının", tüm efradı takriben 800 kadardı. Efrad 72 küreğin her birini 7 kişi olarak çeken 504 kürekçi, 216 cenkci, ve diğerleri denizcilikte mahareti olan gedikli denizcilerden oluşuyordu. 17. yüzyıldan itibaren kaptan baştardalari "karpuz kıçlı" olarak yapılmaktaydılar. Atesli silah olarak toplar tasimaktaydi ve toplarının 3 tanesi başta idi ve her iki yanda 4-5 tane hafif doner top bulunurdu.
"Paşa baştardası" için kıç çadırı özel kumaştan el işlemeli olurdu. Bu 16. asır sonuna kadar, yani Cığalazade Sinan Paşa'nın Kaptan-ı Deryalığına kadar 'serasker' denilen kalın bir kumaştan yapılırdı. Sonraları yeşil ve kırmızı kadifeden yapılmaya başlandı; nihayet kırmızı kadifede karar kılındı. "Paşa baştardası" kıç çadırı her yıl değiştirilir ve her yıl eski çadır kaptan paşanın maiyetindeki gedikli denizcilere verilirdi.
Osmanlı donanmasında kadırga
Standart bir Osmanlı kadırgası 40 metre boyunda 7-8 metre genişliğinde ve 24 oturaklıdır. Bir ya da iki üçgen yelkenle hareket eder. Ancak kadırga sınıfı başka gemileri de ihtiva eder. Bu ebatlardan küçük keşif amaçlı "kalita", "çektirme" gibi gemiler olduğu gibi güvertesinin altında kürek çekilen baştarda gırap gibi modelleri de vardır.
Osmanlı donanmasında özellikle 17. yüzyılda Türk donanmasının altın çağında asıl savaş gemisi konumundadır. Osmanlı donanmasında 18. yüzyılın sonlarına kadar kadırga kullanmıştır.
Kadırga kalyon karşılaştırması
Kadırga ince uzun yapısı ve alçak bordası sayesinde çok süratli ve kıvrak hareket eden bu gemi tipi kalyon sınıfı büyük yelkenli gemilere karşı avantajlıydı. Kalyonlar yalnızca rüzgârlı havalarda yol alırken kadırga rüzgârsız havalarda da yol alabilirdi. Ayrıca kullandığı Latin yelkeni sayesinde rüzgâr yönünden bağımsız yol alabilirdi.
16. yüzyılda kadırga kalyon karşısında üstün konumdaydı. Ancak denizcilikte yaşanan gelişmeler sonucu kalyon yavaş yavaş kadırgayı yakaladı. 17. yüzyılın ortalarından itibaren kalyon kadırga karşısında üstünlüğünü kabul ettirdi. Osmanlı donanması da bu dönemde yavaş yavaş kalyona geçiş yapıyordu. Ancak bu değişim kadırganın değerini büsbütün yok etmedi. Daha 1.5 yüzyıl kadırga savaş donanmalarında kullanıldı.
Kadırganın kalyona karşı sürat ve manevra üstünlüğü vardı. Bunun yanında imalatı da 3 kat daha ucuzdu. Ancak kullanımı için çok sayıda kürekçi gerektirmesi bu ucuzluk avantajını ortadan kaldırmaktaydı. Kalyon ise kadırgadan çok daha dayanıklıydı. Ancak kalyonun geniş yüksek ve ağır gövdesi bulunmakta; geniş gövde sürat için hiç uygun olmamakta ve arkadan rüzgâr almadığı sürece kalyonun yavaş ve hantal kalmasına sebep olmaktaydı. 40 metre boyunda 7 metre genişliğinde bir kadırganın mükemmel su direnci kalyonda yoktu.
Dış kaynaklar
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, (1988), Osmanlı Devleti'nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, ISBN 975-16-0042-1.