Kürboğa

Kürboğa (Ebû Saîd Kıvâmüddevle Gürboğa); Büyük Selçuklu Devleti'nin Musul atabeyi ve tecrübeli bir kumandandı. Bazı kaynaklarda "Kerboğa", "Kurboğa", "Gürboğa" olarak da adlandırılmaktadır.

Aksungur’un kölelerinden biri olup, onun hizmetinde yer almıştır. Hayatının ilk yılları ve kökeni hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Büyük Selçuklu Sultanı I. Melikşah 1092 yılında Bağdat’ta aniden ölünce karısı Terken Hatun oğlu Mahmud’u sultan yapmak istemişti. Terken Hatun, Halife Muktedî’yi oğlunun sultanlığı için ikna ettikten sonra, o sırada Musul emiri olan Gürboğa’yı da Melikşah’ın diğer oğlu Berkyaruk’u tahtta hak ilan etmemesi için tutuklamakla görevlendirdi.

Gürboğa, Melikşah’ın ölümünden habersiz olan kale muhafızlarını kandırarak İsfahan’a girerek tutukladığı Berkyaruk’u hapse attırdı. Ancak kısa süre sonra Melikşah’ın öldüğünü öğrenen eski vezir Nizâmülmülk’ün adamları ayaklanarak Berkyaruk’u hapisten çıkarttıkları gibi sultan ilan ederek adına hutbe okuttular. Terken Hatun ve Mahmud’un İsfahan’a yaklaşması üzerine Berkyaruk ve destekçileri Rey’e çekildi. 11 Ocak 1093’de Burucerd yakınından yaşanan savaşta, Mahmud’un yanındaki bazı emirlerin taraf değiştirmesi üzerine Berkyaruk’un kesin zaferiyle sonuçlandı. Gürboğa ise taraf değiştirmeyerek geri çekilen Mahmud ve Terken Hatun ile birlikte İsfahan’a geldi. Berkyaruk’un hızlıca İsfahan’a gelerek 17 Ocak’ta şehri kuşatmasıyla başlayan süreç sonunda Berkyaruk sultan kabul edilirken, İsfahan ve Fars eyaletleri Mahmud’un denetimine bırakıldı. Ancak Terken Hatun oğlunun taht iddiasını sürdürmeye devam ederek Berkyaruk’un dayısı Azerbaycan emiri İsmail bin Yakutî’yi kendi saflarına katılmayı ikna etti. Gürboğa’nın da içinde olduğu birçok emir İsmail’e yardımla görevlendirildi. Şubat 1093’de Kerec’de yapılan savaşta Berkyaruk yine galip geldi.[1]

Berkyaruk sultanlığı için Bağdat’a giderek Halife Muktedî’nin onayını aldıktan sonra 3 Şubat 1094’de adına hutbe okutmuştu. Bundan sonraki süreçte Gürboğa’nın Berkyaruk’un safına geçtiği görülmektedir. Berkyaruk, Büyük sultanlık için kardeşi Mahmud’la mücadelede bulunurken aynı zamanda amcası Suriye Meliki Tutuş ile de mücadele etmekteydi. Taht iddiasında bulunan Tutuş, 1093 ilkbaharında Azerbaycan’a yol almıştı. Rey yakınlarına geldiğinde Melikşah’ın küçük yaştaki oğlu Berkyaruk’u karşısında bulmuş, bu sırada Aksungur ve Bozan Bey’in taraf değiştirerek Berkyaruk’un yanına geçmesi üzerine Tutuş savaşa girmeye cesaret edemeyerek geri dönmüştü (Aralık 1093). Kendisine ihanet eden Halep emiri Aksungur ile Urfa emiri Bozan Bey’in geri dönmesi üzerine Tutuş yanında en büyük destekçisi Yağısıyan ile birlikte Halep üzerine harekete geçmişti. Berkyaruk’un emri üzerine Gürboğa’da Aksungur’a destek için Halep’e gitmişti. Nisan 1094’de Halep bölgesindeki Seb’in köyü yakınlarındaki çarpışmada yenilen Aksungur esir düştükten sonra idam edilirken, su kanallarını geçemedikleri savaşa katılamayan Gürboğa ve Bozan Bey ise Halep’e çekildiler.[2]

Tutuş ileri harekâtını sürdürüp Halep’i ele geçirdiğinde Bozan Bey’i öldürtürken, Gürboğa’yı öldürülmeyip kardeşi Altuntaş ile birlikte önce Halep’te sonra da Humus'ta hapsettirdi. Tutuş’un Rey Savaşında ölümü üzerine toprakları oğulları Rıdvan ile Dukak arasında bölünmüştü. Berkyaruk’un araya girmesiyle Halep’te hakimiyet kuran Rıdvan tarafından serbest bırakıldı (Ağustos 1095).[3] Serbest kalan Gürboğa, Büyük Selçuklu Devleti’nin hâkimiyetini sağlamak için bölgede yeniden çalışmalara başlamıştır. Bu amaçla Harran’ı ele geçirdikten sonra Nusaybin’i de Ukaylî emiri Ebû Abdullah Muhammed’den alarak Musul önlerine geldi.[4] Yaklaşık dokuz ay süren kuşatmadan sonra Ekim-Kasım 1096 yılında Musul’u Ali’den alınabilmiştir.[5]

Kürboğa serbest kalıp Musul’a ilerlerken, ileride Zengîler Hanedanlığı’nın kurucusu olacak Aksungur’un küçük yaştaki oğlu İmâdüddin Zengî‘yi himayesine alarak Musul’a getirip yetişmesiyle bizzat ilgilendi. İmâdüddin Zengî, Musul’da bulunduğu süre içinde pek çok sefere katılmış ve önemli başarılar elde etmişti.[6]

Musul’un ele geçirilmesinden sonra kardeşi Altuntaş’ın emrini dinlemeyerek şehrin ileri gelenlerini tutuklatarak mallarına el koymasına çok sinirlenerek şehrin ele geçirilmesinin üçüncü günü onu idam ettirdi. Daha sonra hâkimiyetini genişletmek amacıyla Rahbe’ye ilerleyerek burayı da ele geçirdi. Birinci Haçlı Seferi kapsamında Anadolu içerinde ilerlemiş bulunan Haçlı kuvvetlerinin 20 Ekim’de Demirköprü’ye gelmesi Antakya kuşatmasını fiilen başlatmıştı. Şehrin valisi Yağısıyan kuşatmaya karşı önlemlerini alırken, Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk ve Halife başta olmak üzere civardaki Gürboğa ve diğer melikler, emirler, atabegler ve kabile reislerinden yardım istemişti. Yardıma gelen iki Müslüman ordusu Haçlılar tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra Berkyaruk’un emriyle Gürboğa komutasındaki büyük bir ordu Antakya’ya yardım için görevlendirildi. Tüm bunlar yaşanırken Urfa'nın Ermeni hakimi Toros, Haçlılardan Boemondo'i şehrine davet ederek Selçuklulara karşı onunla işbirliğine girmişti (Şubat 1098). Gürboğa’da doğrudan Antakya’ya gitmeyerek 4 Mayıs’ta Urfa’yı kuşatmaya başladı. Üç hafta süren kuşatmadan sonuç alamayan Kürboğa, 25 Mayıs’ta kuşatmayı kaldırarak Yağısıyan’a yardım için Antakya’ya doğru harekete geçti. Merci Dabık’ta; Dımaşk Meliki Dukak, Atabeg Tuğtekin, Humus hakimi Cenahüd Devle, Sincar hakimi Arşlantaş ve Hasankeyf hakimi Sökmen Bey gibi destek kuvvetlerinin katılımıyla Antakya üzerine harekatına devam etti. Ancak Urfa kuşatmasında kaybettiği vakit nedeniyle 3 Haziran’da şehir iç kalesi hariç büyük oranda Haçlılar’ın eline geçmişti.

Şehrin düştüğünü duyan Gürboğa öncü birliklerini Demirköprü ve Artah taraflarına sevketti. 5 Haziran’da öncülerden şehrin iç kalesinin düşmediğini haber alınca iki günlük harekâttan sonra Antakya önlerine geldi. 10 Haziran’da şehri tamamen kuşattıktan sonra iç kalede savunmada bulunan Yağısıyan’ın oğlu Şemsüddevle’nin yerine Ahmed bin Mervan’ı görevlendirdi. Ahmed bin Mervan iç kaleden şehre sızmaya çalışsa da Haçlılar tarafından püskürtülmesi üzerine kuşatmayı sıkılaştırarak onları açlığa mahkûm ederek teslim olmaya çalıştı. Haçlılar açlık nedeniyle zor durumda olmakla birlikte, Gürboğa’nın ordusunda da yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle başta Türkmenler olmak üzere ayrılıklar yaşanmaktaydı. 27 Haziran’da Haçlılar kendilerine dokunulmadan memleketlerine dönmelerine izin verilmesi hâlinde şehri teslim edeceklerini bildirmelerine rağmen Gürboğa onlardan koşulsuz olarak teslim olmalarını isteyince Haçlılar savaşmaya karar verdi. Özellikle Haçlılarla birlikte Antakya'ya gelen Peter Bartholomew adındaki bir rahip Antakya'da İsa'nın çarmıh üzerinde öldürülmesinde kullanılan kutsal mızrağı keşfettiğini iddia edince birden Haçlıların morali düzeldi.[7] 28 Haziran’da savaş meydanına gelen Haçlılar saldırıya geçtiğinde, Fatimiler’in ilerlediğini duyan Dukak’ın topraklarına dönmesi, Kürboğa’nın davranışlarından rahatsız olan ve birbirlerine de güven duymayan emirlerin isteksizliği nedeniyle savaşamayacağını düşünen Kürboğa ise Halep yönüne kaçmaya başladı. Haçlılar Müslüman ordusunun kaçmasıyla kalan az sayıda mücahidi öldürürken, erzak, hayvan vb. ganimete de el koydu. İç kalede bulunan Ahmed bin Mervan’da teslim olarak Hristiyan olmuştur.

Antakya’da yaşadığı bu hezimet sonrasında Musul’a dönen Gürboğa’nın nüfuzu ve otoritesi büyük ölçüde kırılmış oldu. Bundan sonra Berkyaruk ile Muhammed Tapar arasındaki Büyük Selçuklu sultanlığı için mücadelesinde rol aldı. Berkyaruk’un yanındayken 1099’da Muhammed Tapar’ın saflarına geçti. 4 Kasım 1099’da Muhammed Tapar adına Bağdat’ta hutbe okunduktan kısa bir süre sonra diğer bazı emirlerle birlikte yeniden Berkyaruk’un saflarına geçti. Onunla birlikte harekete geçerek 15 Mayıs 1100’de Hemedan yakınlarındaki Sefîdrûd’da meydana gelen ve Berkyaruk’un galip geldiği savaşta ordunun sol kanadını yönetti. Daha sonra Berkyaruk’la birlikte Rey şehrine gitti. 1101 yılında İnan adında bir Türkmen beyinin idaresindeki Diyarbakır üzerine hareket etti. Bu sefer için Aksungur’un oğlu İmâdüddin Zengî’yi de yanına alarak Aksungur yandaşlarının da desteğini aldı. Diyarbekir emiri ise Artuk Bey’in oğlu olan Sökmen Bey’den yardım istemişti. Sökmen Bey ise yeğeni Yakuti ile birlikte yardım için Diyarbakır’a gelince şiddetli bir çatışma yaşandı. Kürboğa bu savaştan galip ayrılsa da şehri alamayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Aynı yıl Berkyaruk’un emriyle Azerbaycan’da isyan eden Mevdûd bin İsmâil üzerine harekete geçti. Azerbaycan topraklarının büyük bölümünde denetimi sağlayarak Hoy şehrine geldiğinde hastalanarak yatağa düştü. 13 gün kadar yattıktan sonra 31 Ağustos 1102’de hayatını kaybederek burada defnedildi.

Gürboğa, Antakya’nın Haçlılar tarafından ele geçirilmesinde gereksiz yere Urfa’yı kuşatarak vakit kaybetmesi, yanındaki Türkmen beyleri başta olmak üzere çoğu emire kötü davranarak ordusunun güç kaybetmesine ve maneviyatının kırılmasına sebep olması ve özellikle de açlık ve yokluk içindeki Haçlı ordusu karşısında savaşmayarak kaçması sonucu ağır itham edilmektedir. Antakya gibi müstahkem bir kalenin düşmesi Haçlılar’a Suriye egemenliğini sağlarken, Kudüs yolunu da sonuna kadar açmış bulunmaktaydı. 1098’de Antakya’yı ele geçiren Haçlılar burayı bir üs olarak kullanmış ve buradan hareketle kuşattıkları Kudüs’ü 15 Temmuz 1099’da ele geçirmiştir.

Kaynakça

  1. Yazar, N., "MELİKŞAH’IN ÖLÜMÜNDEN SONRA TERKEN HATUN’UN OĞLU MAHMUD’U SULTAN YAPMA ÇABALARI", Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayı:20, Yıl:2011/2.URL: http://www.ilafdergi.hitit.edu.tr/Makaleler/765503789_20.9.pdf%5Bölü/kırık+bağlantı%5D. Erişim: 2018-10-11
  2. Sevim, Ali (2011). "Ünlü Türk Komutanları Afşin, Atsız, Artuk ve Aksungur,"2. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu. ISBN 978-975-16-0248-0.
  3. Özaydın, A . (2000). Büyük Selçuklu Emîri Kürboğa. Tarih Dergisi / Turkish Journal of History, 0 (36), 405-422.URL: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/101938. Erişim: 2018-10-11
  4. Tokuş, Ö . (2018). Fethinden Selçuklulara Kadar Nusaybin. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 0 (14), 167-201.URL:http://sosbilder.igdir.edu.tr/Makaleler/2132352221_makale%20%C3%B6.%20toku%C5%9F%20pdf.pdf. Erişim: 2018-10-11
  5. Tokuş, Ö . (2016). X. VE XI. ASIRDA MUSUL, HALEP VE BUNLARA MÜCÂVİR YERLERDE UKAYLÎ HAKİMİYETİ. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6 (12), 249-278.URL: http://busbed.bingol.edu.tr/download/article-file/325167. Erişim: 2018-10-11
  6. Sarı, Y . (2017). CEZÎRE BÖLGESİNİN ÖNEMLİ ŞEHİRLERİNDEN URFA VE ÇEVRESİNİN ZENGÎ AİLESİ İÇİNDE EL DEĞİŞİMİ. İslam, San'at, Tarih, Edebiyat ve Musiki dergisi (İSTEM), Sayı.30, Sf. 372.URL: https://dergipark.org.tr/tr/download/issue-full-file/33566. Erişim: 2019-10-11
  7. Rickard, J. "Antioch, Kerboga's siege of, 5-28 June 1098" (İngilizce). 11 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2007.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.