Dreyfus Olayı karar ve sonuçları

İlk dava sonucu

Alfred Dreyfus gerçekte Fransız Ordusunda Binbaşı Ferdinand Walsin Esterhazy ve Almanya'nın Paris Büyükelçiliğindeki askeri ataşe olan Maximilian von Schwartzkoppen arasındaki casusluk faaliyetinden ötürü tutuklanır ve hüküm giyer. Aleyhindeki tek delil olan bilgi notundaki yazının kendisine ait olduğu kanıtlanamasa da yanlış soruşturma ve Yahudi karşıtlığı gibi etkenlerden dolayı cezalandırılır. Cezasını çekmek üzere Şeytan Adası'na gönderilir.

Emile Zola davası sonucu

Dreyfus hüküm giydikten sonra alyehine kanıtın sunulduğu makam olan Fransız karşı-istihbarat dairesinde görev değişimi olur. Göreve gelen Yarbay Georges Picquart delilleri inceledikten sonra dava sürecinde yanlışlıklar olduğunu görür ve Dreyfus'un suçsuz olduğunu kanıtlayan ayrı bir soruşturma yapar. Ancak ilettiği bulgular konuyu örtbas etmeye çalışan komuta heyeti ve dönemin Savaş Bakanı tarafından görmezden gelinir. Picquart ise görevden alınıp sürgün sayılabilecek uzak görevlere gönderilir. Bu aşamda Picquart tarafından yapılan soruşturma bilgileri ünlü yazar Emile Zola'ya ulaşır. Kendisi L!Aurora gazetesinde basılan ünlü J'Accuse...! adlı açık mektubuyla süreçte yapılan yanlışlıkları ifşa eder ve görevini ihmal edenleri suçlar. Ancak elindeki kuvvetli kanıtlara rağmen hakaret suçuyla mahkemeye çıkartılan Zola hüküm giyer. Ancak Zola tutuklanmadan önce İngiltere'ye kaçmayı başarır.

İkinci dava sonucu

Emile Zola kendi davasında mahkum olmuş olsa da dava sırasında Fransız karşı-istihbarat dairesinde görevli subay Binbaşı Hubert-Joseph Henry'nin sahte evrak düzenlediği, kanıtlarda tahrifat yaptığı ortaya çıkmış, kendisi de tutuklandıktan kısa bir süre sonra hücresinde intihar etmiştir. Bu gelişmelerin ardından ve kamuoyunun da baskısıyla Dreyfus'un davasının yeniden görülmesine karar verilir. Ancak ilk davada Dreyfus'u mahkum eden irade her şeye rağmen görev başındadır. Davanın ardından Dreyfus suçlu bulunur, bu kez ömür boyu hapis yerine 10 yıl hapis cezasına çarptırılır. Ancak kamuoyundaki baskıyı tatmin etmek için çıkartılan af kapsamında Dreyfus salıverilir. Sonraki süreçte ordu içinde yapılan yeniden değerlendirme sonrasında 1906 yılında aklanan Dreyfus, orduya yeniden dahil edilmiştir. Ancak mahkum olduğu süre askerlik vazifesinden sayılmadığı için hakettiği rütbeler kendisine verilmemiştir.[1]

Diğer ayrıntılar

Sahte deliller

Binbaşı Henry tarafından uydurulan sahte kanıt

2 Kasım 1896 tarihinde Henry üstlerine verdiği bilgide Alman Elçiliğinden en son ele geçen bilgilerle Dreyfus'un vatan hainliğinin sabitlendiğini belirtir. Aslında kendi oluşturduğu bu belgeye "sahte Henry" belgesi denir. İki mektubun montajla birleştirilmesinden oluşan bu sahte delile göre müttefik olan İtalya ve Almanya askeri ataşeleri yazışmakta, Panizzardi Schwartzkoppen'e, Dreyfus'un Fransa'ya ihanet ettiğini söylemekte ve "bu Yahudiyle" ilişkisini saklı tutmasını salık vermektedir.

Siyasal etkiler

Fransız toplumunu derinden etkileyen Dreyfus Olayının çeşitli siyasal etkileri olmuştur.

Örneğin Dreyfus karşıtı cephedeki yazar, siyasetçi, teorisyen, şair ve eleştirmen Charles Maurras dava süresince Binbaşı Henry'yi savunmuş, davanın küresel Yahudi hareketinin Fransız Ordusunu küçük düşürme komplosu olduğunu öne sürmüştür. Faşizme varacak şekilde sağcı, monarşist olan Maurras sağcı Action Française gazetesini kurmuştur.[2] I. Dünya Savaşı'nı desteklemiş, savaşın ardından imzalanan Versay Barış Antlaşmasının Almanya'ya yeterince sert davranmadığını savunmuştur. II. Dünya Savaşından önceki dönemde İspanya İç Savaşında Francisco Franco'yu savunmuş, Salazar'ın Portekiz'deki Estado Novo rejimini övmüştür. Fransa 1940 yılında Nazi Almanyasının işgaline uğradığında ortaya çıkan işbirlikçi Vichy rejimini "ilahi bir sürpriz" olarak karşılamıştır.[3] Fransa'nın kurtuluşundan sonra düşmanla işbirliği gerekçesiyle mahkemeye çıkartılmış ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.

Diğer bir örnek olarak ise dönemin önde gelen Dreyfus destekçilerinden Georges Clemenceau verilebilir. Clemencau, Zola'nın ünlü açık mektubunu yayınladığı gazetenin sahibidir. Muhafazakârların karşısında da olsa 1906 yılıyla başlayan İçişleri Bakanlığı görevinde grevdeki maden işçilerine karşı kullandığı polis ve ordu birliklerini kullanmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında 1917 yılında Başbakanlık görevine gelen Clemenceau aldığı sert kararlar ve savaşın ardından Almanya'ya uygulanan şiddetli yaptırımların baş aktörlerindendir.[4]

Kaynakça

  1. 12 Temmuz 1906 tarihli karar metni 1 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Fransızca) 28 Nisan 2020 tarihinde erişilmiştir. Karar uyarınca 9 Eylül 1899 tarihli ikinci dava kararı iptal edilmiş, kararın yanlış olduğu tescil edilmiş, Dreyfus'un talep ettiği rütbeler reddedilmiş, askerî kayıtlara bu kararın işlenmesi güvence altına alınmış ve Dreyfus'un istediği Paris ve Rennes günlük gazetelerine kararla ilgili bilgi notu yayınlatabilmesine hükmedilmiştir.
  2. Charles Maurras hakkındaki Britannica maddesi 12 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 28 Nisan 2020 tarihinde erişilmiştir
  3. Le Petit Marseillais, 9 Şubat 1941
  4. Georges Clemenceau hakkında Britannica maddesi 5 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 28 Nisan 2020 tarihinde erişilmiştir

Ayrıca bakınız

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.