Ali Haydar Yıldız

Ali Haydar Yıldız, (d. 1953, Palu, Elazığ - ö. 24 Ocak 1973, Merkez, Tunceli), TKP/ML-TİKKO kurucularından birisi olan siyasi aktivist.

Ali Haydar Yıldız
Doğum Ali Haydar Yıldız
1953
Erturan, Palu, Elazığ
Ölüm 24 Ocak 1973 (20 yaşında)
Vartinik, Çemişgezek, Tunceli
Ölüm sebebi Silahla vurulma
Etnik köken Kürt
Etkin yıllar 1970-1973
Organizasyon TİKKO (1972-1973)
Tanınma nedeni Politik aktivist
Siyasi parti TKP/M-L
Ebeveyn(ler) Mehmet Yıldız
Güzel Yıldız

Hayatı

Erken dönemler

1953 yılında Elâzığ'nın Palu ilçesine bağlı Erturan köyünde doğmuştur[1]. Aslen Mazgirtli ve Kürt kökenlidir[2]. İlkokulu Elazığ Hüseynik Köyü'nde okudu. Ortaokulda iken birçok kitap okuyor ve okuduğu kitapları arkadaşlarına veriyordu.[1] 1968-1970 döneminde liseyi bitirdi ve İstanbul'a geldi. Kısa bir süre sonra 68 Kuşağı'nın içindeki kişilerle tanıştı ve onlara katıldı.

Siyasete girişi

1970'te bir suçlama sonucu polislerce göz altına alındı ve 48 saat işkence gördükten sonra 1 ay tutuklu kaldı.[3] Cezaevinden çıktıktan sonra İbrahim Kaypakkaya ile tanıştı ve onunla birlikte hareket etmeye başladı. 1972'de kurulan Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu[not 1] içerisinde yer aldı ve TİKKO Doğu Anadolu Bölge Komitesi'nde komutan oldu.

Ölümü

24 Ocak 1973'te Tunceli'nin Merkez ilçesinin Kutuderesi mevkiinde bulunan Vartinik mezrasındaki sığındıkları kömde[4][not 2] gözcü olarak diktikleri arkadaşlarının uyuyakalması sonucu köme yapılan baskını fark edemezler.[5] Kaçarken askerlere kendi yaptıkları Çin Yapısı tipi bombadan atar, ama bomba 10-15 metre önlerine düşer.[6] Kaçarken bir kurşun isabet eder ve yere düşer. Aynı anda İbrahim Kaypakkaya'da boynundan saçma kurşunlarıyla vurulup yere düşer. Jandarmalar gelince ölü numarası yapar.[7] Üstünden Haydar Mecit yazılı bir kimlik çıkması üzerine Fehmi Altınbilek diğerlerinin peşine düşer. Askerler gittikten sonra Kaypakkaya kaçar. Zayıf düşmesi nedeniyle Yıldız'ı geride bırakır.[8] Çatışma sonunda geri dönen Fehmi Altınbilek herhangi bir şey yuttu mu diye kontrol etmek için ağzını kontrol etmelerini istedi. Bir er kasaturasıyla ağzını açar ve göğsüne bastırarak gırtlağına bakar.[9] Çatışmadan sonra cesedi bir jipin arkasına bağlanarak karların üzerinde sürüklenerek karakola kadar götürülüldü.[10][11] Bu olaya tanık olan bazı köylüler Ali Haydar'ın vurulduğu sırada ölmediğini ve sürüklenirken hala yaşadığını bu sırada donarak öldüğünü söylemişlerdir.[11]

Ölümünün ardından TİKKO 29 Ocak 1973 yılında Pazartesi günü bir bildiri dağıttı. Aynı zamanda emekli tabip Faruk Giray'ın oğlu lise öğrencisi Engin Giray'da şüpheli hareketleri sebebiyle göz altına alındığında üzerinden bu bildiriden çıktı. Bildiri şöyledir:[12]

Halkımıza bildiririz!
Ocak ayı içinde, Diyarbakır Sıkıyönetim paşasının emriyle Tunceli halkı; polis, jandarma ve komando birliklerinin baskı ve tedhiş hareketleriyle karşılaştı. Faşistler önce Muhundu nahiyesini basarak on beşi aşkın köylüyü işkenceye çekerek içlerinden altı tanesini Diyarbakır'a gönderdi. Hemen ardından polis harekete geçti. Şehir içinde öğrenci, öğretmen, köylü demeden geniş tutuklamalara girişti. Hayrettin İpek ve arkadaşları dünyanın en adi işkence usulleriyle komalık hale getirildi ve on beşe yakın yurtsever, Diyarbakır cellatlarına gönderildi. 14-20 Ocak arası Nazimiye'ye giden beş cemse dolusu komando aramaya girişti. Düzgün Dağı silsilelerinin bir kesimini tarayan faşistler, dağ eteklerindeki bazı köyleri bastılar. Bir yoksul köylünün (elbiselerini giyinmek için gece yarısı) kapıyı geç açması, faşistlerin sabrını taşırdı. Evin kapısı stenlerle tarandı. Kapının arkasındaki köylü öldürüldü. 4 yaşındaki kızının ise kurşunlardan iki gözü kör öldü.[not 3] Faşistler kapıyı kırarak içeri girdiler. Köylünün karısı korkusundan gece buzlu dağlara kaçtı.[not 4] Ellerini ve ayaklarını üşüttü ve sakat hale geldi. Aynı günlerde Karakoçan merkez ve köylerine baskınlar düzenlendi. Ondan fazla kişi tutuklandı. İbrahim Akyol, Zülfü Yıldız, Öğretmen Niyazi ve Dal mezrasından ismini bilmediğimiz bir köylü komaya sokuluncaya kadar dövülüp Diyarbakır'a gönderildi. Yine aynı günlerde Kutudere kahvesi basıldı. Kahve sahibi, faşist polis ekiplerince yol üstünde dövülerek korkunç bir hale getirildi ve köylü, akrabaları tarafından Elazığ Hastanesi'ne kaldırıldı.
24 Ocak şafak vakti hiç şüphesiz olayların en acısı oldu. Dersim halkı bir kara gün daha yaşadı. Binlerce kadın, kız kinle ağladı. 24 Ocak şafak vakti, Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nun Haydaran Dağları'ndaki kampı bir faşist müfrezesi tarafından basıldı. Çatışma sonucunda halkımız değerli bir evladını daha kaybetti. Aziz yoldaşımız Ali Haydar Yıldız şehit düştü. Dersim halkı, Ali Haydar'ı çok iyi tanır. Çünkü onların ekmeğini yemiş, döşeğinde yatmış, onların kurtuluşu için canını bu yola koymuştu! Halk Ali Haydarlar'ın kendisi için çarpıştığını çok iyi bilir ve onun için kinle ağlıyor. Faşistler Ali Haydar'ın cesedini Tunceli içinde cipin arkasına bağlayarak zafer havası içinde halka teşhir ettiler. Ali Haydar'ın kanı, Ali Haydar'ın cesedi on binlerce ihtilalci köylünün kinini biledi. Biz bunu çok iyi biliyoruz ve halkımıza beyan ederiz ki, Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nun mensupları faşizmin saldırılarına karşı tek savaşçısı kalıncaya kadar çarpışacaktır.
Gücünün elverdiği ölçüde, halka karşı işlenen cinayetlerin hesabını tek tek sormaya sonuna kadar çalışacaktır.
Aziz halkımız! İşçi-Köylü düşmanı faşist hükümete karşı birleşelim.
Hangi fikir ve teşkilattan olursa olsun, bütün yurtseverleri ve teşkilatları tek bir cephede çarpışmaya çağırıyoruz.
Yaşasın işçilerin köylülerin devrimci birliği.
Yaşasın Devrim!

—Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu

Dipnotlar

  1. Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği'de aynı dönemde kurulmuş ama üyeye sahip olmamıştır. Kaypakkaya bu oluşumu ileriye dönük bir yapılanma amaçlı kurdu.
  2. Günümüzde bu bölge 1990'lardaki köy boşaltmaları sırasında boşaltılmıştır.
  3. Burada bahsedilen köylü Süleyman Nakış ve Kızı Zozan'dır. Lakin istihbarat hatası nedeniyle yanlış bilgi verilmiştir. Zozan'ın iki gözü değil tek gözü kör olmuştur.
  4. Sonradan diğer köylüler tarafından bulunup kurtulmuştur (bkz: Oruçoğlu, Muzaffer, Tohum)

Kaynakça

  1. Behram, Nihat (1 Mayıs 2015). Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit (16. bas.). Everest Yayınları. s. 44. ISBN 975-289-194-2.
  2. "Halkımızın Kızıl Gülü Ali Haydar". Partizan Sesi, 9. s. 22.
  3. Behram, Nihat (1 Mayıs 2015). Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit (16. bas.). Everest Yayınları. s. 45. ISBN 975-289-194-2.
  4. Feyizoğlu, Turhan (1 Ekim 2011). İbo: İhtilalin Fidanı. Alfa Basım Dağıtım. ss. 291 ve 195. ISBN 978-605-106-394-2.
  5. Oruçoğlu, Muzaffer (2008). Tohum (9. bas.). Babek Yayınları. s. 442. ISBN 978-975-6999-26-1 |isbn= değerini kontrol edin: checksum (yardım).
  6. age. s. 443.
  7. Feyizoğlu, Turhan. İbo: İhtilalin Fidanı. s. 292.
  8. Oruçoğlu, Muzaffer. Tohum. ss. 444, 448.
  9. Oruçoğlu, Muzaffer. Tohum. s. 449.
  10. Oruçoğlu, Muzaffer. Tohum. ss. 450, 451, 452.
  11. Behram, Nihat (1 Mayıs 2015). Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit (16. bas.). Everest Yayınları. s. 46. ISBN 975-289-194-2.
  12. Feyizoğlu, Turhan (1 Ekim 2011). İbo: İhtilalin Fidanı. Alfa Basım Dağıtım. ss. 282, 283, 284. ISBN 978-605-106-394-2.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.