Alâeddin Tepesi
Alâeddin Tepesi, Türkiye'nin Konya ilinin merkezine bağlı Selçuklu ilçesinde yer alan tepe. 450 x 350 metre boyunda olup, 20 metre yüksekliğinde olan tepe, höyük olarak adlandırılan protohistorik yerleşim yerlerinden biriydi.[1]
1941 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan kazılar sonucu tepedeki ilk yerleşimin MÖ 3000'lerde, Erken Tunç Çağı'nda başladığı anlaşıldı.[1] Bu dönemden sonra sırasıyla Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam edildi. Günümüzde ise tarihi değerinin yanı sıra bir mesire yeri konumundadır.
Tarihi
İlk yerleşimlerin MÖ 3000'li yıllarda, Erken Tunç Çağında yapıldığı bilinen Alâeddin Tepesi; sonraları Hititlere ev sahipliği yaptı. Hitit Krallığı'nın MÖ 1190'da yıkılmasının ardından Friglerin egemenliğine girdi.[1] Bu dönemde tepeye "Kawania" ismi verilmişti.[1] Friglerin ardından bölge Lidyalıların eline geçti.[1] MÖ 547 yılında Lidya Krallığı'nı yıkan Ahameniş İmparatorluğu döneminde ise Kapadokya satraplığına bağlı bir kent haline geldi.[1]
Kawania, eski Yunancada "Kaoania" olarak telaffuz edilmekteydi.[1] Bu dönemde kentin adını, ses benzerliğinden ötürü Yunancada "tasvir" anlamına gelen "İkonion"a bıraktığı tahmin edilmektedir.[1] Doğu Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü dönemde İkonion, çevresindeki geniş bir bölgenin idari merkezi konumundaydı.[2] Bu dönemde tepeyi çevreleyen surlar yenilenirken, sur dışına da bazı yapılar inşa edildi.
11. yüzyılın sonlarında Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olan kent, bu tarihten sonra ilk ve tek saldırısını Üçüncü Haçlı seferi esnasında aldı. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu İmparatoru Friedrich Barbarossa 1190'da, ordusunu dinlendirmek için şehri ele geçirmişti.[2] Kısa süre sonra ise şehir, Selçuklular tarafından geri alındı.[2]
Daha sonraları ise Osmanlı İmparatorluğu ve ardından kurulan Türkiye'nin sınırları içerisinde yer aldı.
Üstünde bulunan yapılar ve günümüzdeki durumu
Tepede yer alan ve günümüze kadar ulaşan en önemli yapı, tepenin kuzeyindeki Alâeddin Camii ve kümbetleri olarak gösterilmektedir.[3] Yapımı 1220 yılında tamamlanan bu cami, adını Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubad'tan almaktadır. II. Kılıç Arslan tarafından yaptırılan avludaki büyük kümbette, II. Kılıç Arslan dahil sekiz sultanın mezarı bulunmaktadır.[3] Yine Selçuklular döneminde tepenin kuzeyine bir saray yaptırılmıştı.[2]
Tepenin güneyinde ise 20. yüzyıla kadar Rum ve Ermeni toplulukların yaşadığı bir mahalle yer almaktaydı. Bu toplulukların birbirine bitişik kiliseleri, 1920'lerde ortadan kalktı. Günümüzde ise yerlerinde orduevi durmaktadır.[2]
10. veya 11. yüzyıllarda tepede inşa edilen kilisenin, Selçuklular döneminde hangi amaçla kullanıldığı bilinmemektedir.[2] 13. yüzyılda yazılan bazı kaynaklara göre burada Eflatun'un mezarı bulunmaktadır.[2] 1465-1466 yıllarında bölgeden geçen Vasilij adındaki bir Rus tüccar, kilisenin adının Amfilokios olduğunu belirtmektedir.[3] Osmanlı döneminde mescit haline gelen bina, 1872 yılında artık cemaati kalmadığından saat kulesine dönüştürüldü.[3] I. Dünya Savaşı sırasında cephanelik olarak kullanılmasının ardından 1920'lerde ortadan kaldırıldı.[3]
Caminin yanında, 1908 yılında Konya Valisi Ferit Paşa tarafından yaptırılan çeşme ve su haznesi bulunmaktadır.[3] Tepenin Mevlâna Külliyesi'ne bakan kısmında, 1936 yılında Ulusal Mimarlık Akımı tarzında inşa edilen Şehitler Anıtı yer almaktadır.[3]
Tarihi binalara ek olarak günümüzde evlendirme dairesi ve orduevinin yanı sıra çeşitli çay bahçeleri de yer almaktadır. Üzerinde yapılan ağaçlandırma çalışmalarıyla birlikte tarihi değerinin yanında bir mesire alanı olarak hizmet vermektedir.
Kaynakça
- Yılmaz, Hayri Fehmi (Kasım 2011). "Konya Alâeddin Tepesi: 20 metrelik tepede üst üste 5000 yıl". NTV Tarih, 34. sayı.
- Yılmaz, Hayri Fehmi ve Dönmez, Şevket; sf. 80
- Yılmaz, Hayri Fehmi ve Dönmez, Şevket; sf. 81
- Yılmaz, Hayri Fehmi ve Dönmez, Şevket; sf. 82