Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı

Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı, Yeniköy, Sarıyer sahilinde neo-barok tarzına yakın inşa edilmiş ahşap Boğaziçi yalısıdır. 64 odaya sahip olan yapı, Boğaziçi'nin en büyük yalıları arasında yer almaktadır. 1911 yılında II. Abdülhamid'in oğlu Şehzade Burhaneddin tarafından satın alındıktan sonra onun adıyla anılmaya başlamıştır. Mısırlı Ahmet İhsan Bey yalıyı satın alınca adı Mısırlılar yalısı olarak da anılmıştır. Kıbrıslı Yalısı'nın ardından en uzun rıhtıma sahip olan yalının fiyatı 100 milyon avrodur.[1]

Konumu ve mimarisi

İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında, Yeniköy’de Köybaşı Caddesi üzerinde bulunan ahşap karkas yalı bodrumuyla birlikte dört katlıdır.[2] Dolmabahçe'den sonra Boğaz'daki en büyük yalılardan biridir. Ayrıca Boğaz’a bakan cephesinin uzunluğu ise 60 metre olup, Boğaz’da bulunan en uzun kıyıya sahip yalılardan biridir. Yalının toplam 3 bin 633 metrekare kullanım alanı ve toplam 64 odası bulunmaktadır. Yalının genel hatları ampir üslup taşıyan yalı, zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı yalıda art nouveau etkileri görünmekte olup, iç süslemelerinde ise altın varaklar hakimdir. Yalının deniz cephesinin iki yanında ikinci katlardan dışarı taşan çıkıntılı cumbalar bulunur. Yalının duvarlarında, yapıldığı dönemden günümüze ulaşan Rokoko üslubu işlemeler vardır. Binanın ön cephesinde cumba furuşları ahşap dallı, cumba pencereleri yarım kemer halindedir.[3] Üçüncü kat balkonu üzerinde ve çatı alınlığında Eski Türkçe “Ya Hafız 1328” yazısı görülmektedir.[3] Haremlik ve selamlık bölümleri bulunan yalının girişinde 650 metrekarelik altın varaklı süslemeler bulunan büyük bir salonu vardır. Münip Paşa zamanından kalma ve şu anda müştemilat olarak kullanılan selamlık binası haremlik’ten farklı olarak çok daha sadedir. Salon yalının mavi çam, manolya, palmiye gibi ağaçlarla yeşillendirilmiş bahçesine bakmaktadır. Salondan yukarıya çıkışta iki taraflı merdivenler vardır. Birinci kata çıkan merdivenlerin bitiminde varak süslemeleri, prinç ve kristal yapımı gösterişli avizeler bulunan balo salonu vardır. Türk hamamı ve Boğaz’a bakan bir suit oda bulunmaktadır. Girişte ikili gelen merdivenler, birinci kattan sonra merdivenler tekli devam etmektedir. ahşap cam olan merdivenlerin süslemeleri ise Paşabahçe’ye özel olarak yaptırılmıştır. Yalının geçmişte kayıkhane olarak kullanılan bölümünde şu an yüzme havuzuna bulunmaktadır.[4]

Mahiyet konutları

Yalının karşısında yer alan 3 bin 600 metrekarelik alanda “Mahiyet Konutları” bulunmaktadır. 1940’lı yıllarda, hala dört ayrı köşkü barındıran konutlar, 1946’da Mısırlı Ahmet İhsan Bey’in çocuklarına miras kalıp, yalı 1984’te Erbilgin Ailesi satın aldıktan sonra, yaklaşık 10 yıl süren bir restorasyondan döneminde yeniden inşa edilen iki taneden oluşmaktadır. Bu konutlardan biri üç katlı, toplamda 900 metrekare, diğeri ise dört katlı 1200 metrekare olup, tanınmış kişilere kiralanmaktadır.[4]

Tarihçesi

1785 yılına ait tapudaki ilk kayıtlarda saatçi Hacı Panayot ismine rastlanıyor. Yalının ilk sahiplerinden biri dönemin ünlü sarraflarından Varki Vartaks’tı.[2] Vartaks ölünce yalı icralık olmuştur. 1887’de yalıyı Hariciye Bakanı Ahmet Münir Paşa satın almıştır. Onun vefatından bir süre sonra da Enver Paşa’nın annesi Ayşe Pervin ile Şükriye Ulviye Hanım’ın mülkiyetine geçtiği biliniyor. 1911 yılına gelindiğinde ise II. Abdülhamit, yalıyı çok sevdiği oğlu Şehzade Burhaneddin Efendi için satın almıştır.

Cumhuriyetin kurulma aşamasında Osmanlı Hanedanı'na ellerindeki malları satmaları için altı ay süre tanınmıştır. Bu süre içinde Şehzade Burhaneddin Efendi yalıyı satamayınca Atatürk'e gitmiş ve biraz daha zaman istemiştir. Atatürk'ten altı ay daha süre alan Şehzade Burhaneddin Efendi, 1923'te Mısırlı Ahmet İhsan Bey'e yalıyı satıp sonra da babasıyla birlikte İstanbul'u terk etmiştir.[3] Şehzade’nin ikinci eşi Aliye Hanım 10 yıl bu yalıda oturduktan sonra 1923’te Mısırlı Ahmet İhsan Bey’e geçen yalı, ‘Mısırlılar Yalısı’ olarak da kayıtlara geçmiştir. 1944'te Ahmet İhsan Bey yalıyı, mimar Burhanettin Bey’e restore ettirip, nakışlar ilave ettirmiş, birçok kapıları da değiştirmiştir. O dönem Fransa ve İstanbul antikacılarından alınan yalının eşyaları, 1946 da Ali İhsan Bey ölünce, yalıyı onartmak için kızları tarafından 1948’de mezatla satılmıştır.[3]

Ahmet İhsan Bey Mısır’da ölerek orada gömüldükten sonra Türk eşi de ölünce, yalı mirasçı olarak dört kızı Nebiha, Melek, Nimet ve Semiha’ya kalmıştır. Mirasçılar Mısır’da yaşamakta, ancak yaz aylarında yalıya gelmekte idiler. Sakıp Sabancı'nın talip olduğu yalının varislerine ulaşılamamış Sabancı daha sonra vazgeçmiştir. Tarihi eserlere merakı bulunan Artvinli müteahhit ve işadamı Müfit Erbilgin yıkılmaya yüz tutmuş yalıyı alıp restore etmek istemiş, varislerini bulması için avukatını görevlendiği avukatı, Ahmet İhsan Bey'in Paris ve Mısır'da yaşayan kızlarına ulaşınca, tek tek vekâletname alarak alımı gerçekleştirmiştir. 1984 yılında Ahmet İhsan Bey’in çocukları yalıyı Sani Müfit Erbilgin'e sattıktan sonra yıllarca ihmal edilmiş olan yalı, aşırı bir yıpranmaya uğradığından 1989 yılına kadar aile tarafından restorasyona tabi tutulmuştur.

Yalı 2015 yılı Mart ayında ise, Katarlı iş adamı Abdulhadi Mana A SH Al-Hajri’ye satılmıştır.[5]

Kaynakça

  1. "İstanbul'un gerdanında parıldayan incilere yolculuk". 11 Ocak 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2009.
  2. "Arşivlenmiş kopya". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2015.
  3. "Arşivlenmiş kopya". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2015.
  4. "Arşivlenmiş kopya". 28 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2015.
  5. http://www.ntv.com.tr/ekonomi/erbilginler-yalisi-100-milyon-euroya-katarlilara-satildi,M0Ejjl_2JUChKA2nk5LfDQ 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Erbilginler Yalısı 100 milyon euroya Katarlılara satıldı
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.