Ugo Cavallero
Ugo Cavallero (20 Eylül 1880 – 13 Eylül 1943) İtalyan asker.
Ugo Cavallero | |
---|---|
Doğum |
20 Eylül 1880 Casale Monferrato, Piedmont, İtalya |
Ölüm |
13 Eylül 1943 (62 yaşında) Frascati, Lazio, İtalya |
Bağlılığı | İtalya |
Hizmet dalı | Kraliyet İtalyan Ordusu |
Hizmet yılları | 1900–1943 |
Rütbesi | İtalya Mareşali |
Komuta ettiği | İtalya Genelkurmay Başkanlığı |
Savaşları/Çatışmaları |
Trablusgarp Savaşı I. Dünya Savaşı II. Dünya Savaşı |
Madalyaları | |
Piedmont'daki Casale Monferrato'da doğdu. İtalyan asil bir aileden geldiği için ayrıcalıklı bir çocukluk geçirdi. Askeri okulda okuduktan sonra 1900 yılında Asteğmen görevlendirildi. Daha sonra üniversiteye devam etti ve 1911'de mezun oldu. Matematik alanından mezun oldu. 1913'te Trablusgarp Savaşı sırasında Libya'da savaştı ve Bronz Askeri Cesaret Madalyası ile ödüllendirildi.
1915'te İtalyan Genelkurmayı'nda görevlendirildi. İyi bir ve taktikçi olduğu için 1918'de Tuğgeneral rütbesindeyken İtalyan Genelkurmayı Harekât Dairesi Başkanı oldu. Bu görevinde I. Dünya Savaşı sırasında Piave ve Vittorio Veneto'da İtalyan zaferlerine yol açan planların oluşturulmasında görev aldı. Bu dönemde Genelkurmay Başkan Yardımcısı Pietro Badoglio ile arasında bir antipati oluştu.
1919'da ordudan emekli olduysa da daha sonra 1925 yılında tekrar orduya katılarak Benito Mussolini'nin Savaş Bakanı oldu. 1926'da senatör seçildi ve 1927'de Tümgeneral oldu. Ordudan ikinci kez emekli oldu. 1920'lerin sonu ve 1930'ların başında iş dünyası ve diplomatik teşebbüslere karıştı.
1937'de üçüncü ve son kez orduya tekrar katıldı. Korgeneral rütbesine terfi etti. 1938'de İtalyan Doğu Afrikası'ndaki birleşik İtalyan kuvvetlerinin komutanı oldu ve 1940 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti.
İtalya II. Dünya Savaşı'na girdikten sonra, 6 Aralık 1940 tarihinde Pietro Badoglio'nun yerine Genelkurmay Başkanı olarak görevlendirildi; kısa bir süre sonra, başarısız Yunan-İtalyan Savaşı'na katılan İtalyan kuvvetlerini 1941 ilkbaharına kadar yönetmek üzere Arnavutluk'a gönderildi. Yunan ilerlemesini durdurmayı başardığında, Alman müdahalesine kadar hareket edemedi. Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı görevini General Alfredo Guzzoni yaptı.
İtalya Genelkurmay Başkanı olarak, Alman Mareşal Albert Kesselring ile yakından çalıştı; Mareşal Erwin Rommel'in Gazala Muharebesi'ndeki başarısından sonra Mısır'a doğru ilerlemesi yerine Malta'nın istilasını savundu; Ancak görüşünü değiştirdi. Komutası altındaki İtalya askeri güçleri savaş sırasında oldukça kötü performans gösterdi; Bununla birlikte Rommel'in Mareşal rütbesine terfi etmesinin ardından 1942'de İtalya Mareşali rütbesine terfi etti (çoğunlukla Rommel'in kendisine emir vermesini önlemek için). Akdeniz'de İtalya'nın savaşmak zorunda kaldığı sorunlar hakkında iyi bir kavrayışa sahip olmakla birlikte, Mussolini'nin görüşlerini kabul etmesi (örneğin, Doğu Cephesi'ndeki İtalyan birliklerinin savaşa katılımını arttırma konusundaki ısrarı), kaynakları yetersiz olan İtalya'nın dağılmasına yol açtı.
Ocak 1943'te, Afrika Cephesi'nin kesin bir şekilde kaybedilmesinden ve İtalyan Ordusu'nun Rusya'daki çekişmelerinden sonra görevden alındı. Yerine General Vittorio Ambrosio atandı. Görevden alınmasına tepki olarak açıkça ona düşman olan Galeazzo Ciano gibi Faşist önderliğin üyeleri açıkça memnuniyetlerini dile getirdi.
Kral tarafından Mussolini hükûmeti devrildikten sonra yeni atanan Başbakan Pietro Badoglio tarafından tutuklanılması emredildi. Kendi savunmasıyla yazılmış bir belgede Mussolini ve rejimine karşı çıkmanın haklı olduğunu iddia etti. Eylül 1943'te Cassibile Mütarekesi'nden sonra Almanlar tarafından serbest bırakıldı ve İtalyan Sosyal Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri'nin kurucu komutanlığı Kesselring tarafından teklif edildi, ancak mektubun bulunması bazı şüphelere yol açtı.
14 Eylül 1943 sabahı, Frascati'deki bir otelin bahçesinde, gece önceden Kesselring'le birlikte yemek yedi ve odasına döndükten sonra bir el silah sesi geldi ve ölü bulundu. Hala kendisinin intihar mı edip etmediği, yoksa Almanlar tarafından suikasta maruz kaldığı tartışılmaktadır. Ancak, Almanlarla işbirliğine devam etmeyi reddetme isteğini sıkı bir şekilde ifade ettiği görülüyor.