Kafiye

Kafiye ya da uyak, şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliğidir. Şiirde uyak, dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları ayrı sözcükler arasında görülür. Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcükler uyak değildir. Bunlara redif denir.

Uyak türleri

Yarım Kafiye

Yarım uyak, dize sonundaki tek ses benzerliğine dayanan uyak türüdür.

-diz

-yaz

Burada "z"ler yarım uyaktır.

Tam Kafiye

Mısra sonlarındaki iki ses benzerliğine ‘tam kafiye’ denir.

Örnek:

Ben yâr ile ettim savaş
Akıttım gözümden kanlı yaş

Yukarıdaki örnek dizede “aş” sesleri tam kafiye oluşturmuştur.

Örnek:

Bir hazan akşamı indimdi sahile ben
Vardı, mavi sular üstünde beyaz bir yelken

Örnek :

Anna annane ne de güzel bahane
Her şey burada şahane

Uyarı:

Uzun okunan ünlüler tek başına tam kafiye oluşturur. Çünkü bu ünlüler iki ses yerine geçer.

Örnek:

Gönlümüz düşmişdi girdâb-ı belâ deryâsına
Geçdi derbend-i melâledden safâ sahrâsına

Yukarıdaki dizelerdeki “â” ünlüsü tam uyaktır.

Zengin Kafiye

Dize sonlarındaki ikiden çok ses benzerliğine dayanan uyak türüdür.

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Ahmet Haşim

Burada "yaprak" ve "ağlayarak" (-rak) sözcükleri zengin uyak oluşturur.

Düz Kafiye

Bir dörtlüğün bütün dizelerinin biribiriyle uyaklı ya da ilk üç mısra biribiriyle uyaklı dördüncü dize serbest şekilde olmasıdır.

Gül büyütenlere mahsus hevesle           a

Renk renk dertlerimi gözümde besle     a

Yalnız, annem gibi o ılık sesle                a

İçimde dövünüp ağlama gurbet            b

Necip Fazıl Kısakürek

Sarmal Kafiye

Bir dörtlüğün birinci ve dördüncü dizelerinin kendi arasında, ikinci ve üçüncü dizelerinin kendi arasında uyaklı olmasına dayanan uyak türüdür.

a Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm
b O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra
b Akan bulutlar gibi geçmiş: ne iz, ne hâtıra!
a Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm!
Necati Cumalı

Çapraz Kafiye

Bir dörtlüğün birinci ve üçüncü dizelerinin kendi arasında, ikinci ve dördüncü dizelerinin kendi arasında uyaklı olmasına dayanan uyak türüdür.

a Ne doğan güne hükmüm geçer,
b Ne halden anlayan bulunur;
a Ah aklımdan ölümüm geçer;
b Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
C. S. Tarancı

Örüşük Kafiye Şeması

Batı şiirinden şiirimize geçmiş kafiye şemasıdır. Özellikle TERZARİMA nazım şeklinde kullanılan bir kafiye şemasıdır. Üç dizeli bentliklerden oluşur. Son bent tek dizeden oluşur. Son kelimelere bakılır

Şeması: (a,b,a), (b,c,b), (c,d,c),...

Mani Tipi Kafiye

Halk Edebiyatı'ndaki manilerden yayılmış kafiye şemasıdır. Manilerden oluşur

A Uzaklar seçilmiyor

A Gönüldür geçilmiyor

B Gönül bir top ibrişim

A Dolaşmış açılmıyor

Şeması:(a,a,b,a), (c,c,d,c), ...

[1]

İç Kafiye

Dizelerin ortasında bulunan uyaktır.

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyadır halkı efganım kara bahtım uyanmaz mı.
Fuzulî

Burada "cânım" ve "efganım" (-an) sözcüklerinde iç uyak görülmektedir.

Baş Kafiye

Dizelerin başında bulunan uyaktır. Altay aliterasyonu diye de bilinir.

Gönlümüz bağlandı zülfün teline
Alınmaz gözleri mestim alınmaz
Sencileyin cevredici kuluna
Bulunmaz gözleri mestim bulunmaz.
Gevheri

İkinci dizedeki "alınmaz" ile dördüncü dizedeki "bulunmaz" (-l) sözcükleri baş uyak oluştururlar.

Tunç kafiye

Tunç kafiye için farklı isimler de kullanılmaktadır. Bir dizenin son sözcüğünün, bir diğer dizenin son sözcüğünü tamamen içermesine dayanan uyak türüdür. Zengin uyağın özel bir durumudur. Tunç uyağın olabilmesi için ses benzerliğinin en az üç sesten oluşması gerekir.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Mehmet Âkif Ersoy

Burada "duvar" ve "var" sözcükleri tunç uyak oluşturur. Aynı zamanda "var" sesleri zengin uyaktır.

Cinaslı Kafiye

Mısra sonlarında anlam olarak farklı ancak yazılış olarak aynı olan yani eş sesli kelimelerin kullanılması sonucu oluşan kafiyedir.

Örneğin;
… bülbül,
Kapımdaki asmaya,
… vazgeçmem
Götürseler asmaya.

Mısra sonlarında bulunan asmaya kelimeleri cinaslı kafiye örneğidir. "Asmak" iki farklı anlamda kullanılmış ve bu sayede ses ahengi oluşturularak "cinaslı kafiye" örneği verilmiştir. Söyleniş bakımından aynı ancak anlam olarak farklı sözcüklerden ya da söz yüklemlerinden oluşan uyak türüdür.[2]

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç:
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Yahya Kemal

Burada "geç" ve "geç" sözcükleri cinaslı uyak oluşturur

REDİFLER

Uyaktan sonra gelen aynı anlam ve görevdeki ek ya da sözcüklere redif denir. ÖRNEK:

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi

Yemek verdi ekmek verdi et verdi

Kazma ile dövmeyince kıt verdi

Benim sadık yarim kara topraktır.

Âşık Veysel

Kalın olanlar SÖZCÜK halindeki rediftir.

Kaynakça

Özel

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.