Küçük Ağa
Küçük Ağa; Milli Mücadele dönemine merkezden değil, bir kasabadan bakan, o dönemin Türk toplumunun yaşadığı zorluklara, acılara, ihanetlere değinen ve bütün bu zor şartlar altında kurtuluş mücadelesi veren Kuvâ-yi Milliye'yi konu edinen roman, Tarık Buğra'nın önemli yapıtlarından bir tanesidir. Bir tarafta baskı içindeki İstanbul Hükümeti, padişah ve milis güçlerin aleyhindeki fetvalar öbür tarafta işgaller ve hain çetelerle mücadele eden Kuvâ-yi Milliye.
Romanın 1963 tarihli ilk baskısının kapağı | |
Yazar | Tarık Buğra |
---|---|
Ülke | Türkiye |
Dil | Türkçe |
Yayım | 1963 |
Yayımcı | Yağmur Yayınları |
İlk baskısı 1963 yılında yapılan roman, 1983 yılında TRT tarafından dizi filme dönüştürülmüştür.
Konusu
1919 yılında, I. Dünya Savaşı sona erdiğinde o vakitler Konya Vilayeti'nin aynı adlı sancağına bağlı[1] olan Akşehir kasabasında sadece yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalmıştır, eli silah tutan gençler cephelerde bulunmaktadır. İşgücü kıtlığı yaşandığından halk, Anadolu'nun genelinde olduğu gibi burada da açlık, yokluk ve fakirlikle mücadele hâlindedir ve askerlerin bir an önce dönmesini beklerler. Aynı zamanda düşman kuvvetlerine yenik düşmenin üzüntüsünü yaşarlar. Önce İngiliz, ardından İtalyan birlikleri kasaba yakınlarına kadar gelmiştir. Öte yandan, kasabada yaşayan Rumlar geçimlerini rahatlıkla sağlamaktadırlar. Kasabadaki Türklerle olan ilişkileri de eskisi kadar iyi değildir.
Sonunda askerler birer ikişer memleketlerine dönerler. Bunlardan biri de Salih isimli askerdir. Kolunu savaşta kaybetmiştir ve artık ona Çolak Salih denmeye başlanmıştır.
Mehmet Reşit Efendi, 1918′de istanbul’da Fatih medresesinde öğrenciyken coşkulu vaazlarıyla tanınır ve 1919′da Akşehir’e gönderilir. Halk arasında “İstanbullu Hoca” olarak tanınır. Bir süre sonra Emine ile evlenir. Bu arada Yunanlar Anadolu’ya girmiştir. “İstanbullu Hoca”, Kuvay-ı Milli-yecilerin ve önderleri Haydar Bey’in karşısında yer alır; Kuvay-ı Milliyecileri vatana ihanetle suçlar ve Padişah’ın desteklenmesini ister.
Ankara’da “İstanbullu Hoca” için “vur emri” çıkarılır. Hoca kaçar, Çakırsaraylı çetesine sığınır. Burada “Küçük Ağa” olur. Kuvay-ı Milliyeciler çeteyi kıstırırlarsa da Küçük Ağa kurtulur; Çerkez Ethem’in ortanca kardeşi Tevfik Bey’in çetesinde bir müfrezenin başına geçer. Küçük Ağa, zaman zaman doğru yolda olup olmadığını düşünür.
I. Dünya Savaşı’nda Arabistan cephesinde çarpışmış ve tek kolunu kaybetmiş olan Çolak Salih’e Hoca’yı yakalama görevi verirler. Çolak Salih, Hoca’yı yakalamak üzere yola çıkar onu bulur, onunla konuşur. Zaman içinde Hoca aslında, Kuvay-ı Milliye hareketinin haklılığını kavramıştır. Çolak Salih’in de etkisiyle artık taraf değiştirir ve Kuvay-ı Milliyeci olur. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında önemli roller üstlenir; bir çarpışmada sağ kolundan yaralanır. Hilafet yanlısı olan Küçük Ağa, doğru düşünerek Kuvay-ı Milliye saflarına geçmiş ve Milli Mücadele hareketine destek vermiştir.
Kaynakça
- Tahir Sezen (2006). "Osmanlı yer adları". T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü. ss. s. 18. ISBN 9751939453.