Jean Charles de Menezes

Jean Charles de Menezes (7 Ocak 1978 – 22 Temmuz 2005) İngiltere’nin Londra şehrinde yaşayan Brezilya vatandaşı. Menezes, Londra metrosundaki Stockwell istasyonunda ismi açıklanmayan Metropolitan polis memurları tarafından vurularak öldürülmüştür.

Londra metrosunda polisler tarafından öldürülen Menezes

İlk başta bazı şahitler yanlış ifade vererek, Menezes’in oldukça bol bir elbise giydiğini ve metroya girişteki bilet gişelerinde polisten kaçarak geçtiğini iddia etmişlerdir. Olayın olduğu gün açıklama yapan polis yetkilisi Menezes’in kıyafeti ve davranışlarıyla şüphe uyandırdığını ve polisin uyarmasına rağmen trene doğru koştuğunu belirtmiştir. Ancak aradan çok zaman geçmeden gerçek durum ortaya çıkmıştır. Menezes polis tarafından uyarılmamış veya polisten koşarak kaçmamıştır. Polis yetkilileri ise bu gerçekler başka kaynaklar tarafından açıklanana dek ilk açıklamalarını değiştirmemişlerdir.

Polis teşkilatı daha sonra resmi olarak özür dilemiş, Menezes’in iddia edildiği gibi bomba taşımadığını, bir gün öncesine dair alınan bomba ihbarıyla ilgili bir karışıklık olduğunu belirtmişlerdir.[1] Menezes’i öldüren polis memurları savcılık tarafından suçlanmamış ve mahkeme jürisi o günkü operasyondan sorumlu olan Komiser yardımcısı Cressida Dick’i kişisel olarak sorumlu bulmadığını açıklamıştır.

Hayatı

Bir tuğlacının oğlu olarak dünyaya gelen Menezes, Gonzaga Brezilya doğumludur. Elektroniğe olan ilgisi sebebiyle 14 yaşında çiftlik hayatını geride bırakıp Sao Paulo’daki amcasının yanına eğitimine devam etmek için gider. 19 yaşında São Sebastião lisesinden mezun olur. İlk olarak ABD’ye gitmek ister ancak çalışma vizesi başvurusu reddedilir. İngiltere İçişleri Bakanlığı 13 Mart 2002’de İngiltere’ye 6 aylık işçi vizesiyle girdiğini belirtmektedir. Daha sonra öğrenci vizesi için başvuracak ve 30 Haziran 2003’e kadar ülkede kalma izni alacaktır. Resmi belgelerdeki ona ait kayıtlar buryaa kadar gelmektedir. Olaydan sonra konuşan bakanlık yetkilileri Menezes’in pasaportundaki süresiz kalma vizesinin sahte olduğunu iddia edecek ancak bu iddia Menezes ailesi tarafından reddedilecektir. Dönemin Dışişleri Bakanı Jack Straw ise Menezes’in yasadışı göçmen olmadığına inandığını söylemiş ancak buna dair bir belge sunmamıştır. Göçmenlik belgelerine bakıldığında Menezes’in Fransa üzerinden İrlanda’ya 23 Nisan 2005'te giriş yaptığı bilinmektedir. Ancak İngiltere’ye hangi tarihte girdiğinin kaydı yoktur. Ancak İrlanda’dan İngiltere’ye giriş yapmış olan herhangi birisinin ülkede otomatik olarak 3 ay kalma hakkı vardır. Dolayısıyla Menezes öldürüldüğü gün, göçmenlik durumundan bağımsız olarak İngiltere’de yasal yollardan bulunmaktaydı. 22 Temmuz 2005 günü öldürülen Menezes’in cenazesi Brezilya’ya götürülür. Cenaze töreninin sırasında İngiltere’de de kendisi için Westminster Katedralinde anma düzenlenir.

Cinayetin arka planı

Menezes cinayetine yönelik tüm deliller ilk baştan itibaren ilgili tüm kurumlar ve kişiler tarafından reddedilmiştir. Birbiriyle çelişen şahitlikler, polisten yapılan gayri resmi açıklamalar, habercilerin yorumları olayı içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.

21 Temmuz Londra bombacıları iddiası

22 Temmuz 2005 günü Londra polisi bir gün önce gerçekleşmeyen dört bombalama eyleminin dört şüphelisini aramaktaydı. Bombalı eylemlerin 3 tanesi metro istayonlarında, 1 tanesi de Hackney’de otobüste olacağına dair istihbarat polisin elinde bulunuyordu. Bombalama eylemlerinin başarısız olduğunun anlaşılmasıyla beraber sorumluların yakalanması amacıyla büyük bir polis operasyonu başlatıldı. Patlamamış bomba paketlerinden birisinden çıkan bir vücut geliştirme salonu kimlik kartından iz süren polisler Tulse Hill’de dokuz şüpheli ev tespit ederler. Sabah 09:30’da belirlenen adreslerde gözetleme yapan polisler Menezes’i izlenen binalardan birinden çıkarken görürler. Polisler Somali, Eritre veya Etiyopya asıllı şüphelilere yoğunlaşmışlardır. Elektrikçi olan Menezes kuzenine ait bir dairede kalmaktadır ve kendisine gelen acil bir telefon üzerine Kilburn’de oluşan bir arızaya gitmektedir. Gözetleme yapmakla görevli ismi verilmeyen polis, Menezes’i bir gün önceki bombalardaki kişilerin güvenlik kamerasındaki görüntülerine benzetir ancak emin olamaz ve başka birisinin de görmesi ve onay vermesi gerektiğini merkeze bildirir. Oluşan şüphe üzerine merkezden şüpheliyi izleme kararı çıkar, şüphelinin metro istasyonun girmesinin her koşulda engellenmesi talimatı verilir. Bağımsız kaynakların da raporlarından ortaya çıkan gerçek, ilk teşhisteki hatanın daha sonra aceleye getirilmesi ve bir oldubitti sonucu Menezes’in öldürüldüğü yolundadır.

Takip ve cinayet

Polisler Menezes’i 5 dakika boyunca takip ederler. Menezes önce otobüse biner, sivil polislerden bazıları da otobüse onunla beraber biner. Menezes Brixton metro istasyonuna gelince otobüsten iner, ancak metronun kapalı olduğunu görünce yeniden otobüse biner. Bu aşamada takipteki üç polis de artık Menezes’in şüphelilerden birisi olduğundan emin olduklarını ve şüphelilerden Osman Hussain’e benzediğini bildirirler. Otobüs Stockwell metro istasyonuna ulaşır. Gelen bilgiler ışığında operasyon merkezi, kırmızı kod esaslarının uygulanması talimatını verir. Menenzes’in kesinlikle trene binmesinin engellenmesini ister. Operasyonun başındaki polis yetkilisi Cressida Dick şüphelinin derhal ve metro istasyonuna girmeden tutuklanmasını emreder. Bu noktada Menezes bir meslektaşını arar ve metronun kapanmış olduğundan dolayı geç kalacağını bildirir. Menezes metro istasyonuna 10:00’da girer, ücretsiz metro gazetesinden alır, metro giriş kartını kullanarak gişelerden geçer, sakin bir şekilde asansörden aşağıya iner. İstasyona yeni gelen trene doğru koşar ve trene binerek boş bir koltuğa oturur. Takipteki 3 adet polis memurundan bir tanesi Menezes’in karşısına, diğeri arada iki koltuk olacak şekilde yanına oturmuştur, platforma ateşli silahlar sorumlusu gelince metronun kapısının kapanmasını engelleyip içeri girmiş ve vagondaki polis “İşte burada!” diyerek yerini belli eder. Hedef gösterilen Menezes ayağa kalkar, polislere doğru ilerlemeye çalışır ama polisler tarafından ellerinden tutulup göğsüne bastırılarak yerine oturtulur. Sonrası ise şahitlerin anlatımına ve doğrulanan kaynaklara göre Menezes iki polis tarafından 11 el ateş edilerek öldürülür. Menezes’in vücudu tanınmaz hale gelir. İngiltere polis yetkilileri ise intihar bombacılarına karşı gövdeden değil kafadan vurma talimatı verildiğini söylerek durumu açıklamaya çalışırlar.

Cinayetin sonrası

Cinayetin işlenmesinin ardından Metropolitan Polisinden yapılan açıklamada öldürülenin Jean Charles de Menezes olduğunu teşhis edilir, kendisinin bomba taşımadığını ve bombalama eylemleriyle bir ilişkisinin olmadığını belirtilir. Bu açıklamanın ardından olaydan kurum olarak ne kadar üzüldükleri ifade edilerek olaydan bir “trajedi” olarak bahsedilir. Menezes ailesi olayı nefretle kınar ve yapılan özrü kabul etmez. Menezes’in ailesine kayıplarını tazmin için 585.000£ önerildiğini de belirtilmektedir.

Kamuoyunda tepkiler

İngiltere’de tepkiler iki yönde olur. Bazıları polisin haklı olduğunu savunurken, diğerleri de yaşanan cinayet olayının polis şiddetinin son örneği olduğunu savunmuştur. Brezilya’da ise tüm tepkiler polis müdahalesinin aleyhineydi. Demokrasinin beşiği olarak gösterilen ülkenin başkentinde yaşanan olay Brezilya’da geniş katılımlı gösterilerle protesto edildi. Cinayetten sonraki Pazar günü olayın gerçekleştiği metro istasyonunda anma yapıldı. İzleyen aylarda ise operasyon sorumlusu Cressida Dick terfi alınca ise Menezes ailesi yaptığı açıklamada “bu son olaydan iğrendiklerini” açıklamıştır.

Tutarsızlıklar

Şahitlerin ilk ifadelerini değiştirmeler, ve baskı altında ifade verdiklerini açıklamaları, polisin ateşli silah kullanma şekli ve onay mekanizmalarının atlanması, şüphelinin yanlış şekilde tarifi ve suçlu göstermek amacıyla bol giysiler giydiği, polisten kaçtığı, metro bilet gişesinden atlayarak geçtiği gibi anlatımların yalan olduğu ortaya çıksa da mahkeme sürecinde cinayet işleyen polislere karşı bir işlem yapılmamıştır. Ayrıca kurbanın kafasından 7, vücudundan 1 kurşun çıkmış, 3 kurşun ise ona isabet etmemiştir. Silahların profesyonel şekilde kullanılması normal polislerin değil özel kuvvetlerin operasyonlarını andırmakta, yasadışı şekilde ateşli silah kullanımı ihtimali belirmektedir.

Benzer olaylar

Menezes gibi masum ve silahsız insanların İngiltere’de öldürülmesi sürmüştür. 2 Haziran 2006 tarihinde Stephen Waldorf, James Ashley ve Harry Stanley yine anti-terör operasyonlarının birisinde öldürülmüştür.

Kaynakça

  1. İlgili polis raporu (İngilizce) 10 Haziran 2020 tarihinde erişilmiştir

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.