Flaş bellek (psikoloji)

Flaş bellek, duygusal olarak uyarıcı bir anın veya olayların detaylandırılmış ve son derece can alıcı parçalarının 'enstantene' resmidir.[1] Flaş bellek terimi şaşkınlık uyandıran, gelişigüzel aydınlanmalar, detay, görüntünün özü gibi kelimeleri akla getirir. Bununla beraber flaş bellekler bir parça gelişigüzel ve tamamlanmışlıktan da uzaktır. İnsanlar genellikle hatıralarından bir hayli emin de olsalar, araştırmalar bu hatıraların birçok detayının unutulduğunu göstermektedir.[2]

Flaş bellekler otobiyografik belleklerin bir türüdür. Bazı araştırmacılar flaş belleklerin diğer otobiyografik belleklerden ayrı tutulması için bir sebep olmadığını savunmaktadırlar, çünkü flaş bellekler kişi için önemli olan elementlere, önemliliğe, duyguya ve sürprize dayanır.[1][3] Bu araştırmacılar sıradan anıların bile yeterli ayırt ediciliği ve kişisel önemi olduğu sürece ya da yeterince tekrar edildiği sürece doğruluğunu[4][5] ve uzun süre hatırlanabildiğini savunmaktadır.[6]

Flaş belleklerin altı karakteristik özelliği vardır: mekan, devam eden eylem, muhbir, kendi etkisi, diğer etki ve sonrası.[1] Tartışmalı bir şekilde, bir flaş belleğin temel belirleyicileri yüksek bir heyecan seviyesi, yüksek bir sonuç düzeyi ve belki de duygusal uyarılmadır.

Geçmişe genel bakış

Flaş bellek terimi Brown ve Kulik tarafından 1977'de ortaya atılmıştır.[7] Aynı zamanda, şaşırma ve önemlilik derecesinin kritik seviyeyi aşmasıyla tetiklenen kişinin etrafında gerçekleşen olayların detaylarını kalıcı olarak kaydeden ayrıcalıklı biyolojik belleğin varlığını öne süren, özel mekanizma hipotezini de ortaya atmışlardır.[1] Aynı zamanda Brown ve Kulik flaş bellek anılarının kalıcı olmasına rağmen her zaman uzun süreli bellekten[8] erişilemeyeceğine inanmışlardır. Özel flaş bellek mekanizması hipotezi flaş bellek anılarının bazı hususi karakteristikleriyle 'sıradan' bellek mekanizmasından ayrıldığını savunur. Özel mekanizma tarafından oluşturulan göstergeler detaylı, tutarlı, canlı ve unutulmaya dayanıklıdır. Aynı zamanda flaş bellek teriminin başlıca özellikleri Brown ve Kulik terimi ortaya attığından beri tartışmalıdır. Yıllar içerisinde dört adet flaş bellek modeli ortaya çıkmıştır: fotografik model, kapsamlı model, duyusal bütünleyici model ve önem temelli model. Modellerin geçerliliğini test etmek üzere çeşitli araştırmalar ya yapılmıştır.[9]

Pozitif ve negatif flaş bellek

Hem pozitif hem de negatif olayların flaş bellekte anılar üretmesi mümkündür. Durum olumlu bir olay olarak görüldüğünde, bireyler bu olayı daha yüksek oranda yeniden yaşamaya ve duyusal görüntüler oluşturmaya başlar, ayrıca yaşanılan durumla ilişkili daha fazla canlı bilgiye sahip olurlar. Bireyler bu olumlu olayları kimlikleri ve yaşam öyküleri için yapı taşı olarak görürler, bu da olayın tekrarıyla sonuçlanır, dolayısıyla anının hafızaya kaydı daha öznel bir netlik taşır.[10]

Pozitif flaş bellek anılarıyla karşılaştırıldığında, bir kişi tarafından negatif olarak görülen olayların, daha ayrıntılı, daha korunumlu işleme stratejileriyle kullanıldığı görülmüştür. Negatif flaş bellek anıları, bir kişinin hatırlamaktan kaçındığı anıları tekrar yaşattığı için bir hayli olumsuz karşılanır. Bu kaçınma duyusal yoğunluktaki hatıranın azalmasına yol açabilir. Negatif flaş bellek deneyimi yaşayan kişinin anısı kendisiyle beraber yoğunluğu azalmış, ölçülü bir şekilde kalır. Negatif flaş bellek anıları daha da fazla sonuç doğurabilmektedir.[11]

Flaş bellek anıları pozitif veya negatif bir olaya gerek duymadan da üretilebilir. Araştırmalar flaş bellek anılarının bir çeşit türsel etkileşimden kaynaklanabileceğini göstermektedir. Buna göre iki tür birlikte 'tanımsal flaş bellek' tanımını üretmiştir, ama bu türler bir hayli birbirlerinden farklılaşmış olup bildiğimiz flaş bellek anısı üretemez. Bu 'flaş etiketli bellekler' geleneksel flaş bellekler gibi keskinliğine, güçlülüğüne, canlılığına ve yoğunluğuna göre algılanır.[12]

Yöntemler

Flaş bellek anıları üzerine yapılan araştırmalar genellikle ortak bir yöntemi paylaşır. Tipik olarak, araştırmacılar şok edici, toplumsal olaydan hemen sonra araştırmalarını yürütürler.[13][14] Katılımcılar ilk olarak olaydan sonraki ilk birkaç gün içinde test edilir ve olaya ilişkin kişisel deneyimlerine ait ayrıntılar ve koşullar hakkında anket veya mülakat yoluyla soruları yanıtlar. Daha sonra katılımcı grupları ikinci kez test edilir, örneğin altı ay, bir yıl veya 18 ay sonra.[15] Genellikle katılımcılar gruplara ayrılır, her grup farklı aralıklarla test edilir. Bu yöntem, araştırmacıların bellek bozulma hızını, flaş belleklerin içeriğini ve doğruluğunu gözlemlemesine olanak sağlar.

Doğruluk

Birçok kişi[kim?] flaş bellek anılarının bellekte ayrı bir kategoriye sahip olacak kadar doğruluk taşıdığını düşünmüyor. Bu bağlamda flaş bellek anılarıyla ilgili bir diğer önemli husus ise bunun anıların günlük anılar gibi bozulmaya uğrayabileceğidir. Ayrıca, flaş bellek anılarının günlük bellekte yer tutan anılar kadar önem taşıyıp taşımadığı da sorgulanmaktadır. Birçok araştırma flaş bellek anılarının özellikle doğruluk taşımadığını ancak büyük bir canlılık ve özgüvenle hatırlandığını ortaya çıkarmıştır.[16][17][18] 12 Eylül 2001'de yapılan bir çalışmada, 54 Duke Üniversitesi öğrencisi bir terör saldırısını ve yakın zamanda gerçekleşen günlük bir olayın bellekteki yerine dair araştırılmaya tabii tutulmuştur. Sonra, öğrenciler yeniden test edilmek üzere 7, 42 ya da 224 gün sonra tekrar çağırılmışlardır. Sonuçlar, flaş bellek anılarının ya da günlük hatıraların tutarlı ya da tutarsız ayrıntılarının hatırlanmasında bellekte büyük bir fark görülmemekle birlikte zamanla azaldığı tespit edilmiştir. Ancak, canlılık hatıra ve inançtaki doğruluk oranı sadece günlük hatıralarda azalmıştır. Bu bulgular 'flaş bellek anılarının genel doğruluk kapsamında değil ancak sadece algılanan doğruluğa hususi ' olduğu iddialarını güçlendirmektedir.

Birçok araştırmacı flaş bellek anılarının doğruluğunu sorgulasa da, problem aranacak asıl yer olayların zihinde tekrarlanmasıdır. Anılardaki hataların asıl sebebi olayların tekrar anlatılıp tekrar yaşanırken bellekte yer edinmeleridir. Flaş bellek anıları yalnızca bir kez gerçekleştiği için, aynı olaya tekrar maruz kalma veya olayı düzeltme gibi bir olanak yoktur. Aynı zamanda bellekte erken oluşturulan hataların kalıcılığı daha olasıdır. Birçok kişi, Flaş bellek anılarını oluşturan olayları çok önemli ve "asla unutulmaması" istenen olaylar olarak görür, bu da flaş bellek anılarının yüksek düzeyde doğru sayılmasına sebep olabilir.[19] Bir flaş bellek anısı oluşturmanın en önemli yanı, çarpıcı haberlerin işitildiği an gerçekleşen şeyler değil, haberleri duyduktan sonra gerçekleşen olaylardır. Tekrarlama ve yeniden yaşama gibi kodlama sonrası faktörlerin rolü, olayın gerçekleştikten sonra hatırlanmasındaki artışı anlamaya çalışırken önemlidir.[20]

Bu tür araştırmalar, flaş bellek anılarının olağan anılardan daha doğru olmasının nedenlerini belirlemeye odaklanmaktadır. Bir olayın öneminin, ilgili sonuçların, ne kadar farklı olduğu, olaya kişisel katılımın ve yakınlığın flaş bellek anılarının hatırlanmasının doğruluğunu arttırdığı belgelenmiştir.[21]

Zaman içinde tutarlılık

Flaş bellek anılarının zaman içinde tutarlılığı çokça sorgulanmıştır. Challenger Uzay Mekiği patlaması sonrasında flaş bellek anılarının toplanması üzerine yapılan bir araştırmada biri patlamaya yakın diğeri patlamadan sekiz ay sonra olmak üzere iki bağımsız grup oluşturulmuştur. Patlamadan sekiz ay sonrayı kapsayan grupta çok az denekte flaş bellek anısı bulunuyordu. Araştırmacılar, yalnızca haberin kaynağını, devam eden faaliyeti ve yeri hatırlayabilen katılımcıları göz önüne aldığında,% 35'ten daha azının ayrıntılı anılara sahip olduğunu bildirdi.[22] Katılımcıların Challenger Uzay Mekiği patlamasıyla ilgili anılarını inceleyen bir başka çalışmada, katılımcıların olayla ilgili anıları konusunda oldukça emin olmalarına rağmen, olayların gerçekleşmesinden üç yıl sonra bu anılarının çok doğru olmadığı bulundu.[23] OJ Simpson cinayet davası üzerinde yapılan üçüncü bir çalışmada, katılımcıların anılarına olan güveni güçlü kalmasına rağmen, olaydan 15 ay sonra anılarının doğruluğunun azaldığı ve olaydan 32 ay sonra da doğruluk oranının azalmaya devam ettiğini buldu.[15]

Flaş bellek anıların doğruluğu zamanla azalırken, bu anıların doğruluğuna olan güvenin zamanla sabit olduğu görülmektedir. Irak'taki bombalama ve tam tersi sıradan bir olay üzerinde yapılan bir araştırmada bir yıllık periyot içerisinde anıların doğruluğunda bir değişme gözlemlenmemiştir; ancak katılımcılar Irak bombardımanını hatırlarken doğruluk payının aynı kalmasına rağmen sıradan olaylarla kıyaslandığında anılarına duydukları güvenin daha fazla olduğu bulunmuştur.[24] Benzer şekilde, 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi saldırısı için hatıralar günlük hatıralarla eşlendiğinde, araştırmacılar bir yıl sonra, 11 Eylül saldırısının ilk ve sonraki hatırlamaları arasında yüksek ve pozitif bir korelasyon olduğunu saptadılar. Bu, düşük korelasyonlu günlük hatıralara kıyasla iyi bir hatırlanma payı bırakır.[25] Katılımcılar ayrıca, anının hatırlanmasından belleğe kodlanma zamanına göre daha fazla güven duymuşlardır.

Otobiyografik hafıza ile ilişkisi

Bazı çalışmalar flaş bellek anılarının diğer anı türlerinden daha doğru olmadığını göstermektedir.[26] Lise mezuniyetinin veya erken duygusal deneyimlerin anılarının da flaş bellek anıları kadar canlı ve net olabileceği bildirilmiştir. Bir araştırmaya göre lisans öğrencileri en canlı üç otobiyografik hatıralarını kaydettiler. Ve üretilen anıların neredeyse tamamı kişisel öneme sahip olmakla beraber, ulusal önem bakımından düşük olarak değerlendirildi. Bu anılar, kişilerin belleklerinde ulusal öneme sahip olaylar ile aynı önem ve hayret seviyesi taşımaktaydı. Bu durum, flaş bellek anılarının sadece daha canlı ve parlak anıların bir alt kümesi olabileceğini ve belki de daha genel bir fenomenin sonucu olabileceğini gösterir.

Flaş bellek anılarına ve "kontrol anılarına" (denetleme anıları, flaş bellek olmayan anılara) bakıldığında, flaş bellek anılarının tesadüfen kişinin hafızasına kodlandığı gözlemlenirken, istenirse, flaş bellek anısı olmayan bir olayın kişinin hafızasında özel olarak kodlanabileceği gözlemlenmiştir. Bu tür anıların her ikisi de belleğe eşlik eden canlılığa sahiptir, ancak flaş bellek anılarında canlılığın, zaman içinde azalmış olan 'kontrol anılarına' kıyasla çok daha yüksek olduğu ve aslında azalmadığı bulunmuştur.[27]

Flaş bellek hatıraları her zaman kişinin günlük yaşam olaylarının hafızası olan bir tür otobiyografik hafıza olarak sınıflandırılmıştır. Bir parti veya barbekü gibi duygusal olarak nötr otobiyografik olaylar, flaş bellek hatıraları olarak sınıflandırılan duygusal olarak uyandıran olaylarla tam tersi bir ilişkidedir. Tarafsız otobiyografik olayların bellekteki yeri, Prenses Diana'nın ölümü ve Rahibe Teresa'nın ölümü gibi duygusal olarak uyandırıcı olaylar kadar kesinlik içermemektedir. Bu nedenle, flaş bellek anıları günlük otobiyografik olaylara olayla daha doğru bir şekilde hatırlanır.[28] Bazı durumlarda, flaş bellek ve günlük olayların oluşturduğu belleğin doğruluğu azaldığından, tutarlılık bakımından pek bir fark taşımamaktadır. Bununla birlikte, canlılık, hatırlama ve belleğin doğruluğuna olan inanç oranlarının flaş bellek anılarında değil, sadece günlük anılarda azaldığı belgelenmiştir.[17]

Bir flaş belleğin gizli yapısı taksonludur ve flaş bellek olmayan belleklerden niteliksel olarak farklıdır. Bununla beraber Flaş bellek özellikleri üzerinde, o anıları üretebilen insanları üretemeyenlerden ayırabilen "optimal kesme noktalarının" olduğu ileri sürülmüştür. Bu, flaş bellek anılarının "olaya özgü duyusal-algısal detayların" hatırlanması ve bilinen diğer otobiyografik hafızalardan çok farklı olduğu fikrini takip eder. Buna göre sıradan anılar, tüm otobiyografik bilgi seviyelerini içeren boyutsal bir yapı gösterirken, flaş bellek anıları, otobiyografik bilginin daha yoğun bir şekilde bütünleşmiş bir bölgesinden geliyor gibi görünmektedir. Diğer bir husus ise flaş bellekler ve flaş olmayan bellekler de sadece nicel olarak değil, niteliksel olarak da farklılık göstermesidir.[29] Flaş bellek anıları bir otobiyografik hafıza olarak kabul edilir, ancak sıradan hafızanın semantik bir hatırlama biçimi olduğu yer olan episodik belleğin aktivasyonunu içerir. Bir otobiyografik hatırlama biçimi olan flaş bellek hafızaları, hafızanın yeniden yapılandırıcı süreçleri tarafından derinden belirlenir ve tıpkı diğer herhangi bir hafıza biçimi gibi çürümeye eğilimlidir.[30]

Olayın Önemi

Brown ve Kulik, flaş bellek oluşumunda olayın öneminin kritik bir değişken olduğunu vurguladılar. Brown ve Kulik tarafından yapılan bir çalışmada, haberlerde bulunan ve katılımcıların bazıları için önemli, bazıları içinse oldukça önemsiz olabilecek olaylar seçildi. Bu çalışmaya göre, bir olay bir grup için önemli olduğu zaman yüksek oranda flaş bellek ile de ilişkiliydi. Aynı olay diğer grup tarafından düşük öneme sahip olarak görüldüğünde ise daha düşük oranda flaş bellek ilişkisi bulundu .[1] Kişisel olarak önemli olayların tekrar anlatılması veya tekrarlanması, flaş bellek anılarının doğruluğunu da artırır. Bu olaylar anlamlı olmayan olaylardan daha sık bir şekilde tekrarlanma eğilimindedirler. Loma Prieta depreminin flaş bellek anıları üzerinde yapılan bir çalışma, kişisel hikâyelerini tekrar tekrar tartışan ve başkalarıyla karşılaştıran kişilerin olayı nasıl duyduklarını konuşmak için nedeni olmayan Atlanta katılımcılarına kıyasla olayı daha iyi hatırladıklarını gösterdi. Bu nedenle, kişisel olarak önemli olayların tekrar anlatımı doğru flaş bellek anıları oluşturmada önemli bir etkendir.[16] Bir olayın kişisel öneminin flaş bellek anılarının oluşmasında güçlü bir yordayıcı ve ön gösterge olduğunu gösteren başka kanıtlar da vardır. İngiltere başbakanı Margaret Thatcher'ın istifasının flaş bellekteki etkisi üzerine yapılan bir çalışmada, Birleşik Krallıktaki çoğu katılımcının istifadan yaklaşık bir yıl sonra flaş bellek anılarına sahip olduğunu bulundu. Olaya dair hafıza raporları, olay ayrıntılarının kendiliğinden, doğru ve tam olarak hatırlanmasıyla oluşturuldu. Bunun aksine, Birleşik Krallık dışındaki az sayıda kişinin istifadan bir yıl sonra flaş bellek anıları vardı. Bu gruptaki hafıza raporları ise unutma ve yeniden kurgulanma sırasındaki hatalarla düzenlendi. Sonuç olarak Margaret Thatcher'ın istifası ile ilgili flaş bellek anıları olayın kişiler için önem seviyesiyle doğrudan ilişkilendirildi.

Prenses Diana'nın ölümü çok önemli ve şaşırtıcı bir olaydı. Dünyanın her yerindeki insanları oldukça etkiledi. Eğer doğruluk açısından bakacak olursak, olayın önemi bireyin flaş bellek anısının ne kadar doğru olduğu ile ilgili olabilir. Raporlara göre İngiliz katılımcılar arasında etkinlikten sonra 4 yıl boyunca hiçbir unutmanın gerçekleşmediğini tespit edildi. Son derece şaşırtıcı ve bir kişi için son derece önemli olarak değerlendirilen olaylar, hafızada daha uzun süre korunabilir ve olayı önemli olarak nitelendirmeyen kişilerle karşılaştırılınca, yeni yaşanmış bir olay kadar iyi bir şekilde hatırlanabilir. Bir olayın bir birey üzerinde güçlü bir etkisi varsa, bu olayla ilgili anıların daha uzun süre saklandığı görülür.[31]

Sonuçsallık

Olayın algılanan sonuçsallığından çok ilk anda verilen duygusal tepkinin yoğunluğunun flaş bellek üzerindeki belirleyici etken olduğu öne sürülmüştür. Amerika Birleşik Devletleri Başkan'ı Reagan'a 1981 yılında yapılan suikast girişiminin flaş bellek anıları incelendiği zaman katılımcıların olaydan yedi ay sonra bile doğru flaş bellek anılarına sahip oldukları görüldü. Katılımcılar düşük sonuçsallık derecelendirmelerine rağmen flaş bellek bildirmişlerdir. Bu çalışmada flaş bellek oluşturan bir olaya dahil olmanın olayın doğruluğunu nasıl etkilendiği değil, sadece flaş bellek anıyı öğrenmenin sonucu değerlendirildi. Bu nedenle, bazı insanlar yaralanmanın boyutundan emin değildi ve çoğu sadece olayın muhtemel sonuçları tahmin edebiliyordu.[32] İki farklı flaş bellek modeli, bir olayın sonuçlarının, olaya karşı verilecek duygusal tepkinin yoğunluğunu belirlediğini belirtmiştir. Önem Odaklı Duygusal Tepkiler Modeli, kişisel sonuçların duygusal tepkilerin yoğunluğunu belirlediğini gösterir. Bir olayın sonucu, flaş bellek oluşumunda ve korunmasında önemli bir değişkendir. Bu önermeler Marmara depreminin flaş bellek anılarına dayanmaktadır.[33] Duygusal-Bütünleştirici model olarak adlandırılan diğer flaş bellek modeli, hem kişisel önem hem de sonuçsallığın kişinin duygusal durumunun yoğunluğunu belirlediğini iddia etmektedir.[34] Genel olarak, flaş bellek üzerine yapılan araştırmaların çoğu, bir olayın sonuçlarının flaş ampul anılarının doğruluğunda anahtar rol oynadığını göstermektedir. Papa 2. John Paul'ün ölümü sürpriz değildi ancak etkilenen bireylerde hala flaş bellek anılarının olduğu bulundu. Bu duygu ve olay hafızası arasında doğrudan bir bağlantı gösterir ve tutumun bir olayın önemini ve sonuçsallığını belirlemede nasıl önemli bir faktör olabileceğini vurgular. Önemi ve sonuçsallığı yüksek olan olaylar, flaş bellek anılarının daha canlı ve uzun ömürlü olmasına yol açar.[35]

Olayın Ayırt Ediciliği

Bazı deneyimler benzersiz ve farklıyken diğerleri tanıdık, sıradan veya daha önce olanlarla benzerdir. Bir olayın ayırt edici özelliği, flaş bellek anılarının doğruluğunu sağlayan ana etken olarak kabul edilmiştir.[36] Dikkat çekici derecede doğru olarak belgelenmiş flaş bellekler, günlük anılara kıyasla benzersiz ve farklıdır. Bir olayın benzersizliğinin, bu olayın daha sonra ne kadar iyi hatırlanacağının en iyi genel yordayıcısı olduğu bulunmuştur. Rastgele örneklenmiş kişisel olaylar üzerinde yapılan bir çalışmada, katılımcılardan rastgele bir şekilde çağrı cihazı taşımaları istendi. Çağrı cihazı her öttüğü zaman, katılımcılar nerede olduklarını, ne yaptıklarını ve ne düşündüklerini kaydettiler. Haftalar veya aylar sonra katılımcıların anıları test edildi. Araştırmacılar, eylemin hatırlanmasının büyük ölçüde olayın benzersizliğine bağlı olduğunu buldular. Ayırt edicilik ve flaş bellek ile ilgili çalışmalarda da benzer sonuçlar bulunmuştur; flaş bellek anıları oluşturan olaylarla (özellikle çeşitli terör saldırıları) ayırt edicilik, olaya verilen kişisel önem, orijinallik ve duygusallık arasında yüksek oranda bir ilişki vardır.[37] Ayrıca, bir kişinin anlamlı bir olay sırasında ayırt edici bir deneyimi varsa, olayı yeniden hatırlama sırasındaki doğruluğun artacağı da belgelenmiştir. 1989 Loma Prieta depremi sırasında, deprem anında ayırt edici bir deneyim yaşayan katılımcıların olayı daha doğru bir şekilde hatırladıkları ve aynı zamanda genellikle bu kişilerin deprem anında yaptıkları faaliyetlerde önemli bir aksama yaşadıkları belgelenmiştir.[16]

Olaya Dahil Olma ve Yakınlık

Santa Cruz'un tarihi Pasifik Bahçesi Alışveriş Merkezi, 1989 Loma Prieta depremi sırasında ciddi hasar gördü.

Bir flaş bellek olayına dahil olan kişilerin, etkinliğe katılmayan insanlara kıyasla daha doğru hatırlamaya sahip oldukları belgelenmiştir. Türkiye'de Marmara depremini yaşayanların hatıralarının, olayla doğrudan alakası olmayan insanlardan daha doğru olduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmada, deprem mağduru topluluğun çoğunun olay hakkında belirli detayları hatırlamada, depremden doğrudan etkilenmeyen ve haberler sayesinde bilgisi olan insanlardan daha iyi olduğu görülmüştür.[33] Başka bir çalışmada California'da meydana gelen depremle ilginli Californialıların ve Atlantalıların anıları karşılaştırıldı. Sonuçlar, depreme direkt dahil olan insanların olayı daha iyi hatırladıklarını gösterdi. Kaliforniyalıların olayı hatırlama sıklığı etkilenen bölgede akrabaları olan Atlantalılar dışında çok daha yüksekti [16] Papa 2. John Paul'un ölümü, Katolik kilisesine dinen daha çok bağlı olan insanlar arasında daha fazla flaş bellek oluşturdu. Bir kişi bir dine, şehre veya gruba ne kadar dahil olursa, olaya dair daha fazla önem ve sonuç rapor edilir. Daha fazla duygu gösterilir, bu da daha tutarlı bir flaş bellek ile sonuçlanır.[35]

11 Eylül 2001 terörist saldırıları üzerinde yapılan bir araştırma, olaya yakınlığın flaş bellek anılarının hatırlanmasında ol oynadığını göstermektedir. Terörist saldırılarından üç yıl sonra katılımcılardan 11 Eylül anılarının yanı sıra 2001 yılından kişisel olarak seçilen anılarını yeniden hatırlamaları istendi. Saldırılar sırasında, bazı katılımcılar Dünya Ticaret Merkezi'ne daha yakın olan Manhattan'ın merkezinde, bazıları ise birkaç kilometre uzaklıktaki Midtown'daydı. Şehir merkezine daha yakın olan katılımcılar, Midtown katılımcılarına göre daha fazla duygusal öneme sahip detaylı anılar hatırladılar . Yalnızca Manhattan katılımcılarına bakarsak 9 Eylül anılarının yeniden hatırlanması sonucu deneyimleri hatırlama becerisi Dünya Ticaret Merkezi'ne iki mil uzaklıktaki katılımcılarda (Washington Meydanı tarafında), 4.5 mil uzak katılımcılara göre (Empire State Binası tarafında) daha iyi hale geldi. Sadece 11 Eylül'de Manhattan'da bulunan katılımcılara odaklanırsak, Dünya Ticaret Merkezi'ne daha yakın olanların hatırlamaları daha uzakta olanlara göre daha canlıydı. Şehir merkezindeki katılımcılar olayı anlatırken gördüklerinden, duyduklarından ve hatta kokulardan bahsettiler.[14] Ulusal bir olaya dahil olmak ya da yakınlık anıların doğruluğunun daha yüksek olmasını açıklayabilir çünkü böyle bir olayın dahil olan kişi için daha önemli sonuçları olur (sevilen bir kişinin kaybı gibi). Bu önemli sonuçlar ya da kayıplar beyinde daha fazla duygusal hareketlilik yaratabilir. Beyindeki bu duygusal hareketliliğin flaş bellek anılarının hatırlanmasında rol oynadığı gösterilmiştir.

Bilginin Kaynağı

Bir olay hakkındaki bilgi kaynağına bakarken, haberleri medyadan veya başka bir kişiden duymak, kişinin tepkisinde bir fark yaratmaz, bunun yerine belleğine kodlanan bilgi türünde bir fark yaratır. Medyadan haberleri dinlerken olay hakkındaki gerçeklerin işlenme sürecinde hissedilen yüksek seviyede uyarılma sonucu olaylar hakkında daha fazla detay hatırlanır. Bunun aksine, olayları başka bir kişiden duyarken, kişisel tepkiler ve durumlar hatırlanmaya daha yatkındır.[38]

Ayrıca, kaynak izleme sorunu flaş bellek anılarının hatırlanmasında hatalara yol açar. Zamanla, yeni bilgilerle karşılaşılır ve diğer kaynaklardan gelen bu önemli olay, bellekte depolanmış olan bilgilerin yerine geçebilir veya bunlara eklenebilir.[39] Medyada ve bireyler arasında haberlerin tekrarlanışı flaş bellek anılarını bilgi kaynağını yanlış hatırlamaya daha elverişli hale getirir, böylece olayın gerçek ayrıntılarının daha az hatırlanmasına yol açar. Hollandalı araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışmada, katılımcılara El Al Boeing 747 uçağının Amsterdam'da bulunan binalara çarptığı olay soruldu. Kazadan 10 ay sonra, katılımcılara uçağın binaya çarptığı televizyon filmini izlediklerini hatırlayıp hatırlamadıkları soruldu. Sonuçlara göre, katılımcıların %60'ından fazlası olayla ilgili bir televizyon filmi olmamasına rağmen kazayı televizyonda gördüklerini söylediler. Televizyonda gördüğünü söyleyen katılımcılara kazanın ayrıntıları hakkında sorular sorulmuş ve bazıları kesinlikle yanlış bir bilgi olarak yangının kazadan hemen sonra başladığını söylediler. Bu çalışma, yetişkinlerin, gerçekte kendilerini görmedikleri, yalnızca haberlerden veya diğer insanlardan duydukları bir şeye tanık olduklarına yanlış bir şekilde inandıklarını göstermektedir. Hatta olayla ilgili bazı belirli ama yanlış ayrıntıları bildirerek daha da ileriye gidebilirler. Önemli bir detay olarak bu deneydeki hata oranının diğer flaş bellek deneylerinde normalde bulunandan daha fazla olduğunu not etmek gerekir. Bunun nedeni katılımcılara genelde kullanılan nötr bir flaş bellek sorusu sormak yerine yönlendirici ve önerisel bir soru sorulmasıdır. Ayrıca katılımcılara olayı ilk olarak nasıl öğrendikleri sorulmamış ve olası orijinal kaynağa dair eleştirel bir değerlendirme yapmaya yönlendirilmemişlerdir. Bununla birlikte, bu çalışma flaş bellek anılarının kaynak izleme hataları nedeniyle bozulmaya ve değiştirilmeye karşı ne kadar hassas olduğunu gösterir.

Demografik Farklılıklar

Her yaştan insan flaş bellek anılarına sahip olsa da, farklı demografik veriler ve yaş grupları flaş belleğin gücünü ve kalitesini etkileyebilir.

Yaş Farklılıkları

Genel olarak, genç yetişkinler flaş bellek oluşturmaya yaşlılardan daha yatkındır.[40] Bir çalışma, flaş bellek anılarındaki yaşa bağlı farklılıkları inceledi: katılımcıların önemli bir olayın ilk 14 günü içinde olayla ilgili anıları test edildi, 11 ay sonra aynı olay için tekrardan test edildiler. Olayın gerçekleşmesinden 11 ay sonra bile, neredeyse tüm genç yetişkinler olayla ilgili flaş bellek anısına sahipti, ancak yaşlı yetişkinlerin yarısından azı olayı flaş bellek anısı olarak adlandırmak için tüm kriterlerini karşıladı. Genç ve yaşlı yetişkinler ayrıca canlı flaş bellek anılarını hatırlamak için farklı nedenler gösterdi. Genç yetişkinler arasında flaş bellek oluşturmanın ana öngörücüsü ya da yordayıcısı, olaya olan duygusal bağlanmışlıktı, daha yaşlı yetişkinlerde ise flaş bellek anılarının oluşumu olayın tekrarlanmasına bağlıydı. Duygusal olarak bağlı olmak yaşlı yetişkinlerde flaş bellek oluşumu için yeterli değildi; ayrıca ayrıntıları hatırlamak için olayın 11 ay içinde tekrar hatırlanması gerekiyordu. Yaşlı yetişkinler ayrıca olayın içeriğini hatırlamakta daha fazla zorluk çekti; kiminle konuştuklarını ve olayların tam olarak nerede gerçekleştiğini unutmalarının genç yetişkinlere göre çok daha olası olduğu gözlemlendi. Bununla birlikte, yaşlı yetişkinler dramatik olaydan önemli ölçüde etkilenirse, genç yetişkinlerin oluşturduğu kadar ayrıntılı flaş bellek anıları oluşturabilirler. 11 Eylül'den kişisel olarak etkilenen veya 11 Eylül olaylarına yakın olan yaşlı yetişkinler, gençlerden ayrıntı bakımından farklı olmayan anıları hatırlattı.[41][42] Ek olarak yaşlıların 9 Eylül'de haberleri duydukları zaman kiminle, nerede oldukları ve kişisel duygularını içeren anılarına gençlerden daha fazla güvendikleri görüldü. Yaşlı yetişkinler, " anımsama tümseği " olarak bilinen bir dönem olan 10 ve 30 yaşları arasındaki olayların büyük çoğunluğunu hatırladı. Bu dönemde olaylar, kişinin kimliğini ve zirve beyin fonksiyonunu bulma döneminde gerçekleşir. Bu olaylar, bu dönem dışında meydana gelen olaylardan daha fazla konuşulma eğilimindedir. "Anımsama tümseğinde" meydana gelen flaş bellek anıları, yaşlı yetişkinler tarafından, yakın zamanda meydana gelenlerden daha iyi hatırlanır.[43]

Kültürel Değişiklikler

Genel olarak flaş bellek anılarını etkileyen faktörlerin kültürler arasında sabit olduğu düşünülmektedir. Tinti ve diğerleri (2009) Papa II. John'un ölümüyle ilgili Polonyalılar, İtalyanlar ve İsveç Katolikleri arasında bir çalışma düzenlediler.[44] Sonuçlar, olaya kişisel katılımın anı oluşumunda en önemli olduğunu ve yakınlığın ikinci etken olduğun gösterdi.

Flaş bellek anıları, bazı faktörlerin bu anıların canlılığını etkilemesi ile birlikte kültürler arasında farklılık gösterir. Örneğin, Asya kültürleri bireyselliği vurgulamaz; bu nedenle Çin ve Japon halkı kişisel dahil olmanın flaş bellek anılarının canlılığı üzerindeki etkilerinden etkilenmeyebilir. Kulkofsky, Wang, Conway, Hou, Aydin, Johnson ve Williams (2011) tarafından yapılan bir araştırmada Çin, İngiltere, ABD, Almanya ve Türkiye olmak üzere 5 ülkede flaş bellek anılarının oluşumu incelendi. ABD ve Birleşik Krallık'taki katılımcıların geneli 5 dakikalık bir sürede Almanya, Türkiye ve Çin'den daha fazla anı bildirdi. Bunun nedeni, farklı kültürlerin farklı anı arama stratejilerine sahip olmaları olabilir. Flaş bellek hatıraları açısından Çinli katılımcılar kişisel yakınlık ve olaya dahil olmakla ilgili tüm faktörlerden daha az etkilenmiştir. Ayrıca duygusal yoğunluk ve şaşkınlığın etkileri de kültürel farklılıklara göre değişiklik gösterebilir.[44]

Cinsiyet

Cinsiyet ve flaş bellek anıları hakkında çok fazla araştırma yapılmamasına rağmen, bir çalışma flaş bellek anılarına katkıda bulunan çeşitli faktörlerin varlığı üzerinde cinsiyet etkilerinin varlığına dikkat çekmektedir.

Bu araştırma alanında yapılan bazı çalışmalar, kadınların olayların daha canlı detaylarını üretebildiklerini ve duruşmaların ortaya çıkardığı otobiyografik olayları erkeklerden daha iyi hatırlayabildiğini gösteren bulgular ortaya koymuştur. Böyle bir çalışmada katılımcılar, Clarence Thomas'ı Anayasa Mahkemesi Yargıcı olarak atayan Senato oturumlarına ilişkin flaş bellek anıları ve otobiyografik olayların hatırlanması hakkında anketler doldurmuştur (Morse, 1993).[45] Anket dört bölümden oluşmaktadır. Birincisi, oturumun gerçekleştiği hafta sonu ile ilgili kuvvetli görüntüler hakkında sorulardan oluşmakta ve katılımcılardan 7 basamaklı ve iki kutuplu ölçekler kullanarak en canlı iki görüntüyü derecelendirmeleri istenmektedir. Ölçek "kişisel önem, hatırlanan olayın beklenmedikliği, olayın sonucu, hafızanın canlılığı ve anılan olayın duygusal yoğunluğu" olarak derecelendirilmiştir. İkinci bölümde yakın zamanda düşünülmeyen otobiyografik olaylarla ilgili sorular bulunmakta ve 7 basamaklı ölçek formatı kullanılmaktadır. Üçüncü bölüm, oturumun medyada kaç saat izlendiği veya dinlendiği ile ilgili sorulardan oluşmakta ve dördüncü bölüm bildirilen hatıraların ayrıntılarıyla ilgili sorular içermektedir. Çalışmaya 62 kadın, 31 erkek ve bir cinsiyet belirtmek istemeyen katılımcı olmak üzere toplam 94 katılımcı katılmıştır. Çalışmanın sonucunda bireylerin yarısının duruşmalarla ilişkili canlı bellek görüntüleri rapor ettiği ortaya koyulmuştur. Erkeklerdeki %33'lük oranın aksine kadınlarda görüntü bildirenlerin oranı %64'tür. Kadınların % 77'si otobiyografik bir olayı hatırlattığını bildirirken, erkeklerin sadece % 27'si böyle bir anımsama yaşadığını belirtmiştir. Birinci bölümde derecelendirilen iki anının ötesinde, kadınların ek görüntüler bildirme olasılıkları erkeklerden daha fazladır (kadınların% 24'ü ve erkeklerin% 6'sı). Kadınların kuvvetli görüntülü anılarını bildirme ve oturumların ortaya çıkardığı otobiyografik olayları hatırlama olasılığı erkeklerden önemli ölçüde daha fazlaydı, ama daha da önemlisi, bu anıların derecelendirilmesinde erkeklerden önemli ölçüde farklı değildi. Oturumlarla ilgili medya tüketimine harcanan ortalama zamanda da önemli ölçüde bir farka rastlanmamıştır.

11 Eylül terörist saldırıları sırasında meydana gelen olaylarla ilgili olarak, toplumsal cinsiyet farklılıkları bulmaya yönelik olmasa da, büyük bir araştırma gerçekleştirildi. Bir çalışmada araştırmacılar, katılımcıların saldırılar sırasında nerede oldukları, ne yaptıkları, ve benzeri detaylardan oluşan "tutarlı bir flaş bellek" oluşturmak için katılımcılara sorular sordu. 2002 yılında ankete katılanların %48'inin bu gereklilikleri yerine getirdiği ve %49'unun kadın,%47'sinin erkek olduğu tespit edilmiştir. 2003 yılında araştırmacılar, ankete katılanların %45'inin "tutarlı flaş bellek" kriterlerini karşıladığını bulmuşlardır. Bu %45' lik grubun %46'sını kadınlar, erkekler ise % 44'ünü oluşturuyordu (Conway, 2009).[46] Söz konusu çalışmada kadınların bu olay özelinde tutarlı bir anıya sahip olmasının daha muhtemel olduğu bulundu. Bununla birlikte, olayla arada bulunan zamansal mesafe bellek tutarlılığını azaltmaktadır.

Öte yandan, ortak özelliklere sahip bir dizi terörist saldırının flaş bellek anılarını ortaya çıkarıp çıkarmadığını bulmayı amaçlayan bir çalışmada, cinsiyet etkisinin farklı bir örüntüsü bulunmuştur. Erkekler, flaş bellek üreten olaylarının farklılığını kadınlardan önemli ölçüde daha yüksek olarak derecelendirdi. Ayrıca, erkeklerin kadınlardan belirgin şekilde çok daha fazla ayrıntıya sahip anıları vardı. Bununla birlikte, kadınlar daha yüksek oranla duygusal reaktivite belirtmiştir.[47] Bu nedenle, flaş bellek anılarını hatırlamada erkekler ve kadınlar arasındaki önemli farklılıkları tam olarak anlamak için daha fazla araştırma yapılması önemlidir.

Flaş bellek anılarında cinsiyet farklılıklarının biyolojik nedenleri amigdala asimetrisi ile açıklanabilir. Amigdala limbik sistemin bir parçasıdır ve hafıza ve duygu ile bağlantılıdır. Bellek duygu ile zenginleşir ve çalışmalar insanların negatif bir olayı hatırlama olasılığının nötr veya pozitif olanları hatırlama olasılığından daha yüksek olduğunu göstermiştir. Amigdala üzerine yapılan incelemeler, "bir dizi pozitif veya negatif uyarana (diğer çalışma katılımcılarına göre) yanıt olarak amigdalalarında güçlü aktivasyon gerçekleşen kişiler de bu uyaranlar için (diğer çalışma katılımcılarına göre) üstün bellek gösterdiğini" ortaya çıkardı.[48] Bu, flaş belleğin neden genellikle travmatik olayları içerdiğini açıklayabilir. Duygusal içeriği görüntülerken, araştırmalar erkeklerin amigdalalarının sağ kısmındaki aktivasyonla hafızalarını geliştirdiklerini, kadınların ise bunu amigdalanın sol tarafındaki aktivasyonla gerçekleştirdiğini göstermiştir. Cinsiyetler arasındaki amigdala aktivasyonunun fonksiyonel asimetrisine örnek olarak, lezyonlar ve beyin hasarı olan hastalar ile yapılan deneyler verilir. Vaka uyumlu lezyon yaklaşımı kullanılan bir çalışmada, "amigdalasının sağ tarafında hasar olan bir adam sosyal davranış, duygusal işleme ve kişilik ve karar almada büyük kusurlar geliştirirken, amigdalasının sol tarafında hasar olan bir adamda bu gelişimlerin olmadığı" bulundu.[49] Söz konusu etkinin tam tersi iki kadın arasında bulundu. 12 erkek ve 12 kadının çeşitli görüntüleri (duygusal ve duygusal olmayan) sınıflandırmasını gerektiren bir deney gerçekleştirilmiştir. Deneyden üç hafta sonra bu bireylerin belleğini test eden bir devam çalışması yapıldı ve "yüksek derecede duygusal resimlerin en iyi hatırlandığı ve kadınların da bu resimleri erkeklerden daha iyi hatırladığı" ortaya çıktı.[50] Bir çalışmada 40 hastaya ihtar uyarısını takip eden tiksindirici ve tiksindirici olmayan fotoğraflar gösterildikten sonra MRI taraması yapıldı. Bu deney, "daha önce kadınlar için sol amigdala ve erkekler için sağ amigdala ile ilgili raporlanan bellek ilişkilerindeki cinsiyet farklılıklarının, resim görüntüleme ve geciktirilmişmiş bellek sırasında ventral amigdala ile sınırlı olduğunu" bulmuştur.[51] Lateralizasyonun hafızayı nasıl etkilediği hala belirsiz olsa da, sol amigdala aktivasyonu ve hafıza arasında sağ amigdala ve hafızanın aktivasyonundan daha etkili bir ilişki olabilir. Genel olarak konuşursak, epizodik bellek görevleri üzerine cinsiyetler arasındaki farklılıkları test eden çalışmalar "kadınların özünde sözel olan veya sözlü olarak etiketlenebilecek ögeleri hatırlama gerektiren görevlerde tutarlı bir şekilde erkeklerden daha iyi performans gösterdiğini" ortaya koymuştur (Herlitz, 2008).[52] Buna ek olarak, kadınlar "tanıdık olmayan kokuların veya yüzlerin tanınması gibi çok az sözlü işlem gerektiren veya hiç sözlü işlem gerektirmeyen görevlerde de başarılıdır" (Herlitz, 2008). Erkekler sadece görsel-uzamsal işlem gerektiren bellek görevlerinde üstün görünmektedir. Cinsiyet farklılıkları da otobiyografik bellek araştırmalarına ilişkin literatürde çok belirgindir. "Erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınların anımsaması daha isabetlidir ve özel olarak talep edilmediğinde anlatıları erkeklerden daha uzundur" (Aizpura, 2010). Bu cinsiyet farklılıklarını özetlemek gerekirse, hafızadaki çoğu literatür şunları göstermektedir:

"Kadınlar geçmiş deneyimlerini açıklarken erkeklerden daha fazla miktarda ve çeşitli duygu kelimeleri kullanırlar (Adams, Kuebli, Boyle ve Fivush, 1995; Bauer ve diğerleri, 2003; Fivush ve diğerleri, 2003; Hess ve diğerleri, 2000 ). Kadınlar sadece kendi duygusal durumlarına daha fazla sayıda atıfta bulunmakla kalmayıp, başkalarının duygusal durumlarına da daha fazla sayıda atıfta bulunurlar. Ayrıca, duygusal yaşam deneyimlerini anımsamaları istendiğinde, kadınlar hem olumlu hem de olumsuz kişisel deneyimlerle ilgili anılarını erkeklerden daha fazla hatırlamaktadır "(Bloise, 2007).[53]

Hem duygusal hem de duygusal olmayan olaylarda kadınlar genel olarak erkeklerden daha iyi bellek performansına sahip gibi görünmektedir (Bloise, 2007).[53]

Araştırmada bulunan cinsiyet farklılıklarının bu konuyla ilgili çözümlemesinde birçok sorun vardır. En belirgin olanı, büyük ölçüde olayların bireysel raporlama esasına bağlı olmasıdır. Bulguların doğruluğu, yanlılık soruları veya katılımcılar tarafındaki yanlış hatırlamayla ortaya çıkabilir. Bir çalışmada katılımcılar tarafından yapılan açıklamaların isabetliliğini tam olarak doğrulamanın bir yolu yoktur. Buna ek olarak, görgü tanığı belleğinin çoğu zaman yanıltıcı olabileceğine dair birçok gösterge vardır. Duygu, silah içeren bir durumda bellek performansını artırmıyor gibi görünmektedir. Yapılan bir çalışmada, görgü tanıklarının olaya bir silah dahil olduğunda failler hakkındaki ayrıntıları daha az hatırladığını bulunmuştur (Pickel, 2009).[54] Bu durumlarda, silah odaklama etkisi olarak bilinen bir olgu kesinliğe gölge düşürür. Daha da karmaşık olan konulardan biri, insanlar üzerinde olayla ilişkili olarak ölçüm yapılan zaman dilimidir. Birçok çalışma, insanlar üzerinde olaylar sona erdikten sonra ölçüm yapılmasına kurban gitmektedir. Bu nedenle, genel olarak flaş bellek üzerine yapılan araştırmaların çoğunun yanı sıra içinde bulunan belirgin cinsiyet farklılıkları ile bir geçerlilik sorunu vardır.  

İlerleme

Bazı çalışmalar, hayat değiştiren bir olay meydana geldikten hemen sonra veya olayla ilgili haberler aktarıldığında flaş bellek anılarının oluştuğunu bulmuştur.[55] O zaman olayla ilgili ek bilgiler araştırılabilir veya öğrenilebilirse de, farklı kodlama süreçleri nedeniyle ek bilgiler genellikle bellekte kaybolur. 11 Eylül 2001 saldırıları için medyanın flaş bellek anıları üzerindeki etkilerini inceleyen daha yakın tarihli bir çalışma, ekstra bilgilerin canlı flaş bellek anılarını tutmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir. Araştırmacılar, etkinliğin hafızasının tüm katılımcılar için zamanla azaldığını bulmasına rağmen, görüntülere bakmanın katılımcıların hafızası üzerinde derin bir etkisi oldu. 11 Eylül saldırılarının görüntülerini gördüklerini söyleyenler, saldırıları duyduktan saatler sonra görüntüleri gördüklerini söyleyenlerden 6 ay sonra hemen çok daha canlı görüntüleri korudu. İkinci gruptaki katılımcılar, görüntüleri etkinlikle ilgili bildikleriyle eşlerken kodlama sorunu yaşadılar. Böylece, katılımcıların bazılarını etkinliğin daha fazla ayrıntısını hatırlamaya yönlendiren görüntüler kendileri olabilir. Grafik görüntüler, bireyin trajik bir olayın korkusu ve ölçeği ile daha fazla ilişkilendirilmesini sağlayabilir ve böylece daha ayrıntılı bir kodlama mekanizması oluşturabilir. Dahası, belki de görüntülere bakmak, bireylerin bir olay meydana geldikten aylar ve hatta yıllar sonra canlı flaş ampul anılarını korumalarına yardımcı olabilir.

Tartışma: özel mekanizma hipotezi

Özel mekanizma hipotezi son yıllarda önemli tartışmalara konu olmuştur, bazı yazarlar hipotezi desteklemekte, bazıları ise potansiyel problemleri belirtmektedir. Bu hipoteze göre bellek süreçleri, flaş bellek anılarının altında farklı mekanizmaların olduğunu varsayan farklı kategorilere bölünmüştür. Yine de birçoğu, flaş bellek anılarının basitçe bir araya getirilen çoklu, benzersiz faktörlerin ürünü olduğunu iddia etmektedir.[56]

Destekleyen Kanıtlar

Bireylerin Reagan suikast girişimiyle ilgili anıları hakkındaki veriler özel mekanizma kuramını destekler niteliktedir.[57] Olayın üzerinden birçok ay geçtikten sonra insanların olay üzerine doğruluğu yüksek beyanları olduğu ve çok az detayı unuttukları görülmüştür. Buna ek olarak, duygu durumu ve sözcük valansını inceleyen bir deney sonucunda bireylerin olumsuz, şok edici bir durumdayken daha fazla alakasız detayı hatırlayabildikleri bulunmuştur.[58] Ayrıca özel mekanizma kuramını destekleyen nörolojik kanıtlar da mevcuttur. Parti organizasyonları gibi duygusal olarak nötr otobiyografik olaylar duygusal olarak harekete geçiren iki olayla kıyaslanmıştır: Prenses Diana’nın ölümü ve Rahibe Teresa’nın ölümü.Öncesinde orta temporal lob ya da frontal lob fonksiyonlarının iki olayın flaş bellek anıları üzerindeki etkisine dair bir ipucu olmamasına rağmen, duygusal olarak nötr bir otobiyografik olayın bağlamsal detaylarıyla ilgili uzun süreli bellek belirgin şekilde orta temporal lob fonksiyonlarıyla ilişkili görülmüştür. Bu sonuçlar duygusal olarak uyaran flaş bellek anılarıyla ilişkili özel bir nörobiyolojik mekanizmanın olabileceğini işaret etmektedir.[59]

Muhalif Kanıtlar

Çalışmalar aya ilk iniş[60] gibi şaşırtıcı olmayan [13] ve ayrıca ardışık olmayan olayların sonucunda flaş bellek anıları olabileceğini gösterdi. Brown ve Kulik flaş bellek anılarını şok edici bir olay üzerine ilk öğrendiğimiz bilgilerin anıları olarak tanımlarken, bu tartışmalarını belleğin olayın kendisi olduğu kişisel hadiseleri de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Basitçe söylemek gerekirse, katılımcılardan canlı, otobiyografik anılarını zihinlerinden geri çağırmalarını istemenin flaş belleğin altı özelliğini taşıyan anılar ürettiği ortaya konmuştur.[61] Dolayısıyla böyle anıların sıradan bellek mekanizmaları olarak görülmesi önerilmiştir.[62]

Bunun yanında, flaş bellek anılarının yeniden yapılandırıcı bir süreçte hataya, belirli bir şekilde sistematik yanlılığa müsait olduğu görülmüştür.[63] Flaş bellek anılarının unutulmaya karşı özellikle dirençli olmadığı öne sürülmüştür.[64][65][66] Bazı çalışmalar flaş bellek anılarının belirli bir şekilde  hatasız olmadığını ama müthiş bir canlılık ve güven duygusuyla tecrübe edildiğini ileri sürmüştür..[65][67] Bu sebeple flaş bellek anılarını son derece canlı otobiyografik anılar olarak tanımlamanın daha doğru olabileceği iddia edilmiştir. Sıklıkla sarsıcı kamusal olayları öğrenme anıları olmalarına karşın böyle olaylarla sınırlı değillerdir ve sarsıcı kamusal olaylarla ilgili her bellek flaş bellek oluşturmaz.[68]

Modeller

Fotografik model

Brown ve Kulik, flaş bellek hesapları adını verdikleri ilgili sürecin ilk modeliyle birlikte flaş bellek terimini öne sürdüler. Fotografik model, bir flaş bellek hesabının uyarıcı bir olayın varlığında gerçekleşmesi için yüksek derecede şaşkınlık, sonuçsallık ve duygusal uyarılma olması gerektiğini göstermektedir. Özellikle, bir kişi bir olayı ilk duyduğunda, beklenmedik ve şaşırtıcı olma derecesi, olayı kaydetmenin ilk adımıdır. Flaş bellek hesaplarının kaydedilmesinde bir sonraki adım, belirli bir duygusal uyarılmayı tetikleyen sonuç derecesidir. Brown ve Kulik, sonucu, olay gerçekleşmemiş olsaydı birinin farklı şeyler hayal edip edemeyeceği ya da olayın bir bireyin hayatında ne gibi sonuçlar doğuracağı olarak tanımladı. Ayrıca, Brown ve Kulik, bu değişkenlerin yüksek seviyelerinin de sık sık tekrarlandığına veya gizlendiğine ("her zaman akılda") veya açık olduğuna (örneğin, başkalarıyla yapılan konuşmalarda bahsedilen) inanıyordu. Bir flaş bellek hesabının geliştirilmesinde arabuluculuk süreci olarak çalışan tekrarlama, daha güçlü çağrışımlar ve daha ayrıntılı hesaplar yaratır. Bu nedenle, flaş bellek uzun süre daha erişilebilir ve uzun süre canlı bir şekilde hatırlanır.

Kapsamlı model

Bazı araştırmacılar, daha önceki flaş bellek çalışmalarının, az sayıda milletten küçük örnek gruplarını esas almakla sınırlı olduğunu ve böylece farklı değişkenler arasındaki bellek tutarlılığının karşılaştırılmasını sınırladığını fark ettiler. Kapsamlı model, Brown ve Kulik'inkiyle benzer ancak daha büyük bir katılımcı deneyleriyle doğdu. İki model arasındaki önemli farklardan biri, Fotoğraf Modelinin flaş bellek hesaplarının geliştirilmesinde adım adım daha fazla işlem izlemesi, Kapsamlı Modelin ise değişkenler arasında birbirine bağlı bir ilişki göstermesidir. Özellikle, etkinlikle alakalı olan ilgi ve bilgi birey için kişisel önemi etkiler, bu da bireyin duygusal uyarılma seviyesini etkiler (etkileme). Dahası, önem seviyesiyle birlikte, olaya karşı bilgi ve ilgi tekrar sıklığına katkı sağlar..Bundan dolayı, yüksek düzeydeki bilgi ve ilgi yüksek tekrar sayısının yanında yüksek derecede önem ve etkiye katkıda bulunur. Son olarak, etki yaratma ve tekrar, bağlantı oluşturulmasında önemli roller oynar, böylece bireyin olayın insanlar, yer ve durumun açıklaması gibi canlı özelliklerini hatırlamasını sağlar.[69]

Duygusal-Bütünleştirici model

Flaş belleğin duygusal bütünleştirici modeli, daha önce tartışılan iki modeli, fotoğraf modelini ve kapsamlı modeli bütünleştirir.  Fotoğraf modeline benzer şekilde, duygusal-bütünleştirici Model, bir flaş bellek kaydetmeye yönelik ilk adımın, olayla ilgili bireyin şaşkınlık derecesi olduğunu belirtir. Bu şaşkınlık seviyesi, bireyin olayın önem düzeyinin (sonuçsallığı) ve bireyin duygusal tutumunun birleşmesinin bir sonucu olan duygusal bir duygu durumunu tetikler. Bireyin duygusal duygu durumu doğrudan bir flaş bellek oluşturulmasına katkıda bulunur. İlişkiyi güçlendirmek, böylece bireyin olayı canlı bir şekilde hatırlamasını sağlamak, duygusal ruh hali ve duygusal tutum, bir flaş belleğin oluşumunu belirleyen orijinal olayın hafızasını güçlendirmek için olayın belirgin tekrarına (aracı değişken) katkıda bulunur.  Duygusal bütünleştirici modele göre, gelecekten beklenen olaylar için de flaş bellek oluşturulabilir. Bu durumda, flaş bellek oluşumu büyük ölçüde olayın yüksek duygusal ilişkisine ve anının tekrarına bağlıdır.

Önem temelli duygusal reaksiyonlar modeli

Bu model, kişisel sonuçların duygusal tepkilerin yoğunluğunu belirlediğini vurgulamaktadır.  Bu nedenle bu sonuçlar, flaş bellek anılarının oluşumunda ve korunmasında kritik uygulayıcılardır. Bu model Marmara depremi sırasında travmatik olayların meydana gelip gelmediğine dayanmaktadır. Bu çalışmanın bulgularına göre, depremi bir bütün olarak yaşayan insanların anıları korunmuş ve zaman içinde değişmemiştir. Tekrar test sonuçları, kurban grubunun uzun süreli hatıralarının karşılaştırma grubuna göre daha eksiksiz, daha dayanıklı ve daha tutarlı olduğunu gösterdi. Bu nedenle, bu çalışmaya dayanarak, sonuçların flaş bellek anılarının oluşumunda çok büyük bir rol oynadığını vurgulayan yeni bir model oluşturulmuştur.

Travmatik anılarla karşılaştırıldığında

Daha önce tartışıldığı gibi, flaş bellek anıları son derece duygusal, şaşırtıcı olaylardan kaynaklanır. Flaş bellek anıları travmatik olaylardan farklıdır, çünkü genellikle duygusal tepki içermezler. Travmatik anılar korku veya endişe unsurları içerir. Flaş bellek anıları olumsuz duyguların bileşenlerini içerebilirken bu unsurlar genellikle yoktur.

Travmatik ve flaş bellek anıları arasında bazı benzerlikler vardır. Travmatik bir olay sırasında, yüksek uyarılma merkezi bilgiye olan ilgiyi artırabilir, bu da canlılığın ve detayın artmasına neden olabilir. Benzer bir özellik, travmatik olayların hafızasının duygusal uyaranlar tarafından artırılmasıdır. Flaş bellek anılarının doğası ile travmatik anılar arasındaki ek bir fark, olayın belleğine kodlanacak önemsiz ayrıntılar hakkında bilgi miktarıdır. Yüksek stres durumlarında, uyarılma, bağlam, konum, zaman veya diğer daha az önemli ayrıntılar gibi çevresel bilgiler için belleği azaltır. Diğer bir deyişle , flaş bellek anıları, bir kişinin nerede olduğu ve önemli veya travmatik bir olay meydana geldiğinde ne yaptıklarının tam farkındalığı olarak tanımlanır ve güçlü bir duygu ile tanımlanmaz, travmatik anılara ilgili olay hatırlandığında kaygı, korku ve panik gibi son derece olumsuz duygular eşlik eder.

Nörolojik temeller

Amigdala

Amigdala kırmızı ile vurgulanmış

Laboratuvar çalışmaları, belirli sinir sistemlerini duyguların hafıza üzerindeki etkisiyle ilişkilendirilmiştir. Türler arası araştırmalar, duygusal uyarılmanın amigdalaya bağlanan nörohormonal değişimlere yol açtığını göstermiştir. Amigdala,bölümsel hafızanın kodlanmasını, depolanmasını ve geri alınmasını düzenler.[21][70][71][72][73] Bu anılar daha sonra, flaş bellek anılarının hatırlanmasına benzer şekilde gelişmiş bir hatırlama deneyimiyle elde edilir.Bu nedenle amigdala, genele ait duygusal olaylar için anıların kodlanmasında ve geri alınmasında önemli olabilir. Bellekte amigdalanın rolü duygusal durumda artan uyarılma ile ilişkili olduğu için,[74] uyarılmayı etkileyen faktörler ayrıca bu anıların doğasını da etkilemeli. Flaş bellek anılarının sabitliği [32][75] uyarılma tepkisiyle ilişkili kişisel faktörlere bağlı ,duygusal etkileşim ve şok edici olaylara kişisel katılım gibi, zamanla değişir.[16] Geri alma sırasında amigdalanın aktifleştirme gücünün, doğruluk artmamış olsa bile, duygusal sahneler için gelişmiş bir hatırlama deneyimi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bellek depolaması şaşırtıcı olaylara endokrin yanıtlarla arttırılır; bir birey bir olayı ne kadar şok edici bulursa, canlı bir flaş bellek anısının oluşması daha olasıdır.

Flaş bellek anılarının oluşumunda benzersiz mekanizmaların yer alıp almadığı veya sıradan bellek süreçlerinin şok edici kamu olaylarının anılarını hesaba katmak için yeterli olup olmadığı konusunda önemli tartışmalar olmuştur. Sharot ve ark. Dünya Ticaret Merkezi'ne yakın olan bireyler için, 9/11 hatıralarının geri alınmasının, duyguların bellek üzerindeki etkisine benzersiz bir şekilde bağlı olan sinir sistemlerini meşgul ettiğini buldu. Bu duygusal hafıza devrelerinin katılımı, Brown ve Kulik'in önerdiği benzersiz limbik mekanizma ile tutarlıdır. Bununla birlikte, bunlar aynı sinir mekanizmalarıdır, ancak laboratuvarda duygusal uyaranların alınması sırasında devreye girer. Laboratuvarda ve flaş bellek anılarında sunulan duygusal sahnelerin alınması sırasında nöral yanıtların örüntüsündeki tutarlılık, flaş bellek anılarında farklı mekanizmaların yer alabilmesine rağmen, bu mekanizmaların başlatan olayların şaşırtıcı ve sonuçsal doğasına özgü olmadığını göstermektedir.

Kanıtlar, amigdalanın 9/11 olaylarının alınmasında sadece bu olayları kişisel olarak yaşayan kişiler arasında önemini gösterir.[21] Amigdala'nın bölümsel bellek üzerindeki etkisi açıkça fizyolojik uyarılmaya bağlıdır.[74] Her ne kadar şok edici toplumsal bir olayı sadece duymak bile uyarılmaya neden olabilse de, bu yanıtın gücü muhtemelen bireyin olaylarla ilgili kişisel deneyimine bağlı olarak değişir.

Araştırmanın eleştirisi

Flaş bellek araştırmaları, olumsuz bir değere sahip olan genele ait etkinliklere odaklanma eğilimindedir. Kaza veya travma gibi kişisel olaylarla alakalı çalışmalarda bir eksiklik vardır. Bu eksiklik, flaş bellek araştırması için gereken değişkenlerin doğasından kaynaklanmaktadır: şaşırtıcı bir olayın deneyimini yönlendirmek zordur.[10] Bununla birlikte, olaylar üzerinde kontrol eksikliği nedeniyle flaş bellek anıları üzerinde deneyler yürütmek çok zordur. Deneysel bir çalışmada tekrar miktarını kontrol etmek çok zordur.

Ayrıca bazı araştırmalar tekrar faktörlerinin bireysel bellek üzerindeki etkisinin, kitle iletişim araçlarının farklı toplumlarda mevcut olması açısından farklı olduğunu savunuyorlar.[76]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Brown (1977). "Flashbulb memories". Cognition. 5 (1). ss. 73-99.
  2. Robinson-Riegler, Bridget (2012). Cognitive Psychology. Boston: Allyn & Bacon. pp. 297–299. ISBN 978-0-205-03364-5.
  3. Conway, Martin A. (1995). Flashbulb memories (Essays in cognitive psychology). ISBN 978-0863773532.
  4. McCloskey, Michael; Wible, Cynthia G.; Cohen, Neal J. (June 1988). "Is there a special flashbulb-memory mechanism?" (PDF). Journal of Experimental Psychology: General. 117 (2): 171–181. doi:10.1037/0096-3445.117.2.171. Archived from the original (PDF) on 2011-07-20.
  5. Weaver, Charles A. (March 1993). "Do you need a "flash" to form a flashbulb memory?" (PDF). Journal of Experimental Psychology: General. 122: 39–46. doi:10.1037/0096-3445.122.1.39
  6. Neisser, U. (1982). "Snapshots or benchmarks", Memory Observed: Remembering in Natural Contexts, ed. 43–48, San Francisco: Freeman
  7. Brown, R.; Kulik, J. (1977). "Flashbulb Memories". Cognition. 5 (1): 73–99. doi:10.1016/0010-0277(77)90018-X
  8. Cohen, N; McCloskey, M.; Wible, C. (1990). "Flashbulb memories and underlying cognitive mechanisms: Reply to Pillemer". Journal of Experimental Psychology. 119: 97–100. doi:10.1037/0096-3445.119.1.97
  9. Er, N. (2003). "A new flashbulb memory model applied to the Marmara earthquake". Applied Cognitive Psychology. 17 (5): 503–517. doi:10.1002/acp.870
  10. Sabian Fleming (22 Eylül 2019). Cognitive Psychology (İngilizce). Scientific e-Resources. ISBN 978-1-83947-406-4.
  11. Bohn (Nisan 2007). "Pleasantness bias in flashbulb memories: Positive and negative flashbulb memories of the fall of the Berlin Wall among East and West Germans" (PDF). Memory & Cognition. 35 (3): 565-577. 9 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  12. Roehm Jr., Harper A.; Roehm, Michelle L. (January 2007). "Can brand encounters inspire flashbulb memories?". Psychology and Marketing. 24 (1): 25–40. doi:10.1002/mar.20151
  13. Neisser, U. (1982). "Snapshots or benchmarks", Memory Observed: Remembering in Natural Contexts, ed. 43–48, San Francisco: Freeman
  14. Sharot T. (2006). "How Personal experience modulates the neural circuitry of memories of September 11". Proceedings of the National Academy of Sciences. 104 (1): 389-394.
  15. Schmolck, H. H., Buffalo, E. A., & Squire, L. R. (2000). "Memory distortions develop over time: Recollections of the O.J. Simpson trial verdict after 15 and 32 months". Psychological Science. 11 (1): 39-45.
  16. Neisser (Temmuz 1996). "Remembering the earthquake: direct experience vs. hearing the news". Memory. 4 (4). ss. 337-357.
  17. Talarico (Eylül 2003). "Confidence, not consistency, characterizes flashbulb memories" (PDF). Psychological Science. 14 (5): 455-461. 11 Nisan 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  18. Day (3 Nisan 2014). "Predicting confidence in flashbulb memories". Memory. 22 (3): 232-242.
  19. Talarico (Temmuz 2007). "Flashbulb memories are special after all; in phenomenology, not accuracy" (PDF). Applied Cognitive Psychology. 21 (5): 557-578. 11 Nisan 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  20. Coluccia (Şubat 2010). "Autobiographical and event memories for surprising and unsurprising events". Applied Cognitive Psychology. 24 (2): 177-199.
  21. Sharot (Aralık 2004). "How emotion enhances the feeling of remembering" (PDF). Nature Neuroscience. 7 (12). ss. 1376-1380. 9 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  22. Bohannon III (Temmuz 1988). "Flashbulb memories for the space shuttle disaster: A tale of two theories". Cognition. 29 (2): 179-196.
  23. Neisser, U. & Harsh, N. (1992). "Phantom flashbulbs: False recollections of hearing the news about Challenger", Affect and Accuracy in Recall: Studies of flashbulb memories, ed. 9–31, New York: Cambridge University Press
  24. Weaver (1993). "Do you need a "flash" to form a flashbulb memory?". Journal of Experimental Psychology. 122: 39-46.
  25. Davidson (Haziran 2006). "Flashbulb memories for September 11th can be preserved in older adults" (PDF). Aging, Neuropsychology, and Cognition. 13 (2): 196-206. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  26. Rubin (Şubat 1984). "Vivid memories". Cognition. 16 (1): 81-95.
  27. Kvavilashvili (Haziran 2010). "Effects of age on phenomenology and consistency of flashbulb memories of September 11 and a staged control event". Psychology and Aging. 25 (2): 391-404.
  28. Davidson (2002). "Is flashbulb memory a special instance of source memory? Evidence from older adults" (PDF). Memory. 10 (2): 99-111. 2 Mart 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  29. Lanciano (2012). "Type or dimension? A taxometric investigation of flashbulb memories". Memory. 20 (2): 177-188.
  30. Curci (Nisan 2009). "Features of Autobiographical Memory: Theoretical and Empirical Issues in the Measurement of Flashbulb Memory". The Journal of General Psychology. 136 (2): 129-150.
  31. Kvavilashvili (Kasım–Aralık 2003). "Comparing flashbulb memories of September 11 and the death of Princess Diana: Effects of time delays and nationality". Applied Cognitive Psychology. 17 (9): 1017-1031.
  32. Pillemer (Şubat 1984). "Flashbulb memories of the assassination attempt on President Reagan". Cognition. 16 (1). ss. 63-80.
  33. Er (Temmuz 2003). "A new flashbulb memory model applied to the Marmara earthquake" (PDF). Applied Cognitive Psychology. 17 (5): 503-517. 28 Eylül 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  34. Finkenauer (Mayıs 1998). "Flashbulb memories and the underlying mechanisms of their formation: Toward an emotional-integrative model" (PDF). Memory & Cognition. 26 (3): 516-531. 21 Nisan 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  35. Tinti (Şubat 2009). "The role of importance/consequentiality appraisal in flashbulb memory formation: The case of the death of Pope John Paul II". Applied Cognitive Psychology. 23 (2): 236-253.
  36. Brewer, W. (1988) "Memory for randomly sampled autiobiographical events." In U. Neisser & E. Winograd (Eds.), Remembering reconsidered: Ecological and traditional approaches to the study of memory, 21–90. New York: Cambridge University Press
  37. Edery-Halpern (2004). "Distinctiveness in flashbulb memory: Comparative analysis of five terrorist attacks". Memory. 12 (2): 147-157.
  38. Bohannon III (Aralık 2007). "The effects of affect and input source on flashbulb memories". Applied Cognitive Psychology. 21 (8): 1023-1036.
  39. Nominated by Pär Anders Granhag - Deputy Editor in Chief (Ocak 2011). "From the archive: 'Crashing memories and the problem of 'source monitoring by H. F. M. Crombag, W. A. Wagenaar, & P. J. van Koppen (1996). Applied Cognitive Psychology, 10, 95-104 with commentary". Applied Cognitive Psychology (İngilizce). 25 (S1): S91-S101.
  40. Cohen (1993). "Flashbulb memories in older adults". Psychology and Aging. 9 (3): 454-63.
  41. Kvavilashili (2010). "Effects of age on phenomenology and consistency of flashbulb memories of September 11 and a staged control event". Psychology and Aging. 25 (2): 391-404.
  42. Conway (2009). "FLashbulb memory for 11 September 2001". Applied Cognitive Psychology. 23 (5): 605-23.
  43. Denver (2010). "Recent versus remote: Flashbulb memory for 9/11 and self-selected events from the reminiscence bump". The International Journal of Aging & Human Development. 70 (4): 275-297.
  44. Kulkofsky (2011). "Cultural variation in the correlates of flashbulb memories: An investigation in five countries". Memory. 19 (3): 233-240.
  45. Morse (Ağustos 1993). "Gender Differences in Flashbulb Memories Elicited by the Clarence Thomas Hearings". The Journal of Social Psychology. 133 (4): 453-458.
  46. Conway (Temmuz 2009). "Flashbulb memory for 11 September 2001" (PDF). Applied Cognitive Psychology. 23 (5): 605-623. 25 Nisan 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2013.
  47. Edery‐Halpern (Mart 2004). "Distinctiveness in flashbulb memory: Comparative analysis of five terrorist attacks". Memory. 12 (2): 147-157.
  48. Kensinger (Ağustos 2007). "Negative Emotion Enhances Memory Accuracy: Behavioral and Neuroimaging Evidence" (PDF). Current Directions in Psychological Science. 16 (4): 213-218. 12 Nisan 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  49. Tranel (Haziran 2009). "Sex-related functional asymmetry of the amygdala: Preliminary evidence using a case-matched lesion approach". Neurocase. 15 (3): 217-234.
  50. Van Stegeren (Ocak 2009). "Imaging stress effects on memory: A review of neuroimaging studies". Canadian Journal of Psychiatry. 54 (1): 16-27.
  51. MacKiewicz (Eylül 2006). "The effect of anticipation and the specificity of sex differences for amygdala and hippocampus function in emotional memory". Proceedings of the National Academy of Sciences. 103 (38): 14200-14205.
  52. Herlitz (Şubat 2008). "Sex Differences in Episodic Memory" (PDF). Current Directions in Psychological Science. 17 (1): 52-56. 27 Şubat 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2013.
  53. Bloise (Şubat 2007). "Memory for emotional and neutral information: Gender and individual differences in emotional sensitivity" (PDF). Memory. 15 (2): 192-204. 19 Mart 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2013.
  54. Pickel (Ağustos 2009). "The weapon focus effect on memory for female versus male perpetrators". Memory. 17 (6): 664-678.
  55. Schaefer (2011). "TV or not TV? Does the immediacy of viewing images of a momentous news event affect the quality and stability of flashbulb memories". Memory. 19 (3): 251-266.
  56. Pillemer (1990). "Clarifying flashbulb memory concept: Comment on McCloskey, Wible, and Cohen (1988)". Journal of Experimental Psychology: General. 119 (1): 92-96.
  57. Pillemer, David B. (Şubat 1984). "Flashbulb memories of the assassination attempt on President Reagan". Cognition. 16 (1). ss. 63-80. doi:10.1016/0010-0277(84)90036-2. PMID 6540649.
  58. Lanciano, T.; Curci, A.; Semin, G. R. (2010). "The emotional and reconstructive determinants of emotional memories: An experimental approach to flashbulb memory investigation". Memory. 18 (5). ss. 473-485. doi:10.1080/09658211003762076. PMID 20419556.
  59. Davidson, Patrick S. R.; Glisky, Elizabeth L. (2002). "Is flashbulb memory a special instance of source memory? Evidence from older adults" (PDF). Memory. 10 (2). ss. 99-111. doi:10.1080/09658210143000227. PMID 11798440. 2 Mart 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  60. Winograd, Eugene; Killinger, William A. (Eylül 1983). "Relating age at encoding in early childhood to adult recall: Development of flashbulb memories". Journal of Experimental Psychology: General. 112 (3). ss. 413-432. doi:10.1037/0096-3445.112.3.413.
  61. Rubin, David C.; Kozin, Marc (Şubat 1984). "Vivid memories". Cognition. 16 (1). ss. 81-95. doi:10.1016/0010-0277(84)90037-4. PMID 6540650.
  62. McCloskey, Michael; Wible, Cynthia G.; Cohen, Neal J. (Haziran 1988). "Is there a special flashbulb-memory mechanism?" (PDF). Journal of Experimental Psychology: General. 117 (2). ss. 171-181. doi:10.1037/0096-3445.117.2.171. 20 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  63. Wright, D. B. (1993). "Recall of the Hillsborough disaster over time: Systematic biases of 'flashbulb' memories". Applied Cognitive Psychology. 7 (2). ss. 129-138. doi:10.1002/acp.2350070205.
  64. Neisser, U. & Harsch, N. (1992) in Affect and Accuracy in Recall: Studies of "Flashbulb" Memories, eds Winograd, E., Neisser, U (Cambridge University Press, New York), pp 9–32.
  65. Neisser, U.; Winograd, E.; Bergman, E. T.; Schreiber, C. A.; Palmer, S. E.; Weldon, M. S. (Temmuz 1996). "Remembering the earthquake: direct experience vs. hearing the news". Memory. 4 (4). ss. 337-357. doi:10.1080/096582196388898. PMID 8817459.
  66. Talarico, J. M.; Rubin, D. C. (Eylül 2003). "Confidence, not consistency, characterizes flashbulb memories" (PDF). Psychological Science. 14 (5). ss. 455-461. doi:10.1111/1467-9280.02453. hdl:10161/10118. JSTOR 40064167. PMID 12930476. 11 Nisan 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020. Geçersiz |hdl-access=free (yardım)
  67. Talarico, J. M.; Rubin, D. C. (Eylül 2003). "Confidence, not consistency, characterizes flashbulb memories" (PDF). Psychological Science. 14 (5). ss. 455-461. doi:10.1111/1467-9280.02453. hdl:10161/10118. JSTOR 40064167. PMID 12930476. 11 Nisan 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020. Geçersiz |hdl-access=free (yardım)
  68. Larsen, S. F. (1992). "Affect and Accuracy in Recall: Studies of Flashbulb Memories", eds Winograd, E., Neisser, U. 43–48, Cambridge University Press, New York
  69. Conway (Mayıs 1994). "The formation of flashbulb memories". Memory & Cognition. 22 (3). ss. 326-343.
  70. Dolcos (2005). "Remembering one year later: Role of the amygdala and the medial temporal lobe memory system in retrieving emotional memories" (PDF). Proceedings of the National Academy of Sciences. 102 (7). ss. 2626-2631.
  71. Dolcos (Haziran 2004). "Interaction between the amygdala and the medial temporal lobe memory system predicts better memory for emotional events" (PDF). Neuron. 42 (5). ss. 855-863. 23 Ocak 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  72. Dolan (Mart 2000). "Dissociable temporal lobe activations during emotional episodic memory retrieval" (PDF). NeuroImage. 11 (3). ss. 203-209. 9 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  73. Smith (Eylül–Ekim 2005). "Modulation of retrieval processing reflects accuracy of emotional source memory" (PDF). Learning & Memory. 12 (5). ss. 472-479. 23 Ocak 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  74. McGaugh (Temmuz 2004). "The amygdala modulates the consolidation of memories of emotionally arousing experiences". Annual Review of Neuroscience. 27 (1). ss. 1-28.
  75. Schmolck (Ocak 2000). "Memory Distortions Develop over Time: Recollections of the O.J. Simpson Trial Verdict After 15 and 32 Months" (PDF). Psychological Science. 11 (1). ss. 39-45. 23 Ocak 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2020.
  76. Olivier Luminet; Antonietta Curci (24 Kasım 2008). Flashbulb Memories (İngilizce). Taylor & Francis. ISBN 978-0-203-88993-0.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.