Disleksi

Disleksi, okuma bozukluğu olarak da bilinir. Zeka ile ilgisi yoktur. Farklı bireyleri farklı derecelerde etkiler. Kelimeleri hecelemede zorlanma, hızlı okumada zorlanma, kelimeleri yazmada zorlanma ya da yanlış telaffuz etme gibi problemler görülebilir. Disleksi olan insanlarda dikkat bozukluğu görülme olasılığı, gelişimsel dil bozuklukları ve rakamlarda zorlanma normalden fazladır.

Disleksinin genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Beyin hasarı, inme geçirme, bunama gibi nedenlerle sonradan da oluşabilir. Beynin dili işleme kısmındaki problemlerden kaynaklanmaktadır. Disleksi bir grup testler sonucunda tespit edilir. Hafıza testleri, görme testleri, heceleme testleri ve okuma testleri kullanılır. Disleksi, görme ve işitme zorluklarından ya da yeterli eğitim alamama durumundan kaynaklanan sorunlardan farklıdır.

Tedavisi, kişinin ihtiyaçlarını karşılayacak öğrenme metotlarını uyarlamayı kapsar. Altında yatan problemi çözemezken semptomların derecesini ve etkisini azaltabilir. Görme yeteneğini hedefleyen tedaviler etkili değildir. En sık görülen öğrenme engelidir ve tüm dünya çapında görülmektedir. Nüfusun %3-%7'sini etkilemektedir. Fakat toplam nüfusun yaklaşık %20'si belirli derecelerde bu semptomları gösterebilir. Daha çok erkeklerde teşhis konmasına rağmen kadınlarda ve erkeklerde eşit oranlarda görülmektedir. Bazı insanlar disleksinin sadece öğrenmenin farklı bir yolu olarak görülmesi gerektiğine inanmaktadır.

Disleksi ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edildi ve British Medical Journal'da yayımlandı. Morgan makalesinde 14 yaşında olan Percy adındaki erkek çocuğunun her zaman akıllı ve zeki bir tutum içinde olduğunu, yaşıtlarıyla kıyaslandığında oyunlarda hızlı olduğunu ve arkadaşlarından geride kalan hiçbir yönü olmadığını ancak okuyamadığını belirtiyordu. Bu dönemlerde disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülüyordu. Çünkü, disleksinin en belirgin özelliklerinden biri harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıydı. Bu bakış açısından yola çıkan bir düşünceyle disleksiyle baş etmek için göz eğitimleri yaptırılıyordu. Daha sonra yapılan çalışmalar ise disleksinin görmeyle ilgili bir bozukluk olmayıp dil sistemiyle ilgili bir bozukluk olduğunu ortaya koydu. Bugün göz eğitiminin disleksiyle yaşamayı kolaylaştırmadığı da artık kabul gören bir gerçek. Bugünkü bilgilerin ışığında; disleksi, fonem adı verilen dil birimlerinin birbirinden farklılıklarının ayırt edilmesi sırasında ortaya konmasıdır.

Disleksi ile ilgili filmler

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.